İçeriğe atla

Beyin-bilgisayar arayüzü

Beyin-bilgisayar arayüzü veya zihin-makine arayüzü veya beyin-makine arayüzü, beyin ile dış bir cihaz arasındaki doğrudan iletişim yoludur. Beyin-bilgisayar arayüzü genellikle insanoğlunun bilişsel veya duyusal motor fonksiyonlarına yardımcı olmak veya onları tamir etmek için kullanılır.

Beyin-bilgisayar arayüzü araştırmaları ilk kez 1970'li yıllarda Ulusal Bilim Vakfı tarafından sağlanan bir hibeyle ve DARPA girişimiyle Kaliforniya Üniversitesi'nde başladı.[1] Beyin-bilgisayar arayüzü ifadesi bu çalışmaların ardından yayınlanan makalelerde ilk kez kullanılarak böylelikle bilim literatürüne girmiş oldu. Beyin-bilgisayar arayüzü araştırmaları daha çok duyma, görme ve hareket gibi duyuları onarmak üzere nöroprotez uygulamalarına odaklandı.

Beynin kortikal plastisitesi nedeniyle, implante edilmiş protezlerden gelen sinyaller, adaptasyondan sonra, beyin tarafından doğal sensör veya efektör kanalları gibi kullanılabilir.[2] Yıllarca süren hayvan deneylerinin ardından, insanlara implante edilen ilk nöroprotez cihazlar 1990'ların ortalarında ortaya çıktı.

Günümüzde çok çeşitli beyin - bilgisayar arayüzü uygulamaları bulunmaktadır. Bu uygulamalar başlıca kelime işleyiciler, uyarlanmış web tarayıcıları, tekerlekli sandalye ve nöro protezlerin kullanımı olarak sayılabilir.

TARİHÇE

Beyin - bilgisayar arayüzlerinin (BBA) tarihi, Hans Berger'in insan beyninin elektriksel aktivitesini keşfi ve elektroensefalografi (EEG)'in geliştirilmesiyle başlar. Berger ilk kez 1924 yılında, EEG aracılığıyla insan beyninin faaliyetini kaydetmeyi başarmıştır. Yaptığı çalışmada EEG izlerini analiz ederek Berger dalgası veya alfa dalgası gibi osilatuar aktivitelerini tanımlamıştır. Ardından, 1964 yılında Dr. William Gray Walter, beyin - bilgisayar arayüzü alanındaki ikinci çalışmayı yürütmüştür. Bu çalışma kapsamında, hastanın beyin motor bölgesine doğrudan elektrot bağlanmış ve hastadan önündeki sunumu değiştirmesi için bir düğmeye basmasını istemiştir.[3]

Bu çalışma ile Dr. Walter, beyin aktivitesinin hastanın butona basmaya niyetlendiğinde ortaya çıktığını ve bu aktiviteden sonra gecikmeli olarak projektörün hareket ettiğini gözlemlemiştir. Bu gözlem, beyinde kasları kontrol edecek sinyalin (komutun) kas hareketinden önce üretildiğini göstermektedir.[4] 1973 yılında UCLA Profesörü Jacques Vidal, yaptığı çalışmada BCI (Brain Computer Interface) terimini türetmiş ve bu konuda ilk hakemli yayını yayınlamıştır. 1988 yılında Steve Bozinovski, Mihail Sestakov ve Liljana Bozinovska tarafından EEG kullanılarak robot kontrolü üzerine bir çalışma yapılmıştır. Çalışmada, bir robota invazif olmayan (cerrahi işlem gerektirmeyen) EEG kontrolü sağlanarak çizilen çizgi boyunca robotun otonom hareket etmesi beklenmiştir. 2010 yılında yapılan bir çalışmada, sinir uyarımının işlevsel bağlantıyı ve ilgili davranışları sinaptik etkinliğin moleküler mekanizmalarının modülasyonu yoluyla geri kazanma potansiyeli önerilmiştir. Son yıllarda da BBA'ların hasta bireylerin yanı sıra sağlıklı bireyler için de geliştirilen farklı uygulamaları dikkat çekmeye başlamıştır.

Beyindeki Elektrik ve Manyetik Alanlar

Anatomi ve Fonksiyonu

Beyin, sinir sisteminin komuta merkezidir. Duyu organlarından aldığı bilgileri işler, birleştirerek koordine eder ve üretmiş olduğu talimatları kaslara ve organlara gönderir. Beyin, temelde üç ana bölümden oluşur: beyin (serebrum), beyin sapı ve beyincik (serebellum).

Bir insanda serebral korteks, yaklaşık olarak 15-33 milyar nöron içerir; bunların her biri birkaç bin nöronla sinaptik olarak bağlantılıdır. Beyin veya vücudun uzak bölümlerinde yer alan nöronlar birbirleriyle iletişimi aksiyon potansiyelleri ile kurmaktadırlar. Bellek, algılama, dikkat, farkındalık, düşünme ve bilinç gibi konularda serebral korteks önemli bir rol oynamaktadır.

Beyin yapısal olarak 4 bölümden oluşur: Frontal lob, parietal lob, oksipital lob ve temporal lob. Frontal lob akıl yürütme, planlama, konuşma ve problem çözme gibi işlevlerden sorumludur. Parietal lob yönelim ve algılama gibi işlevleri yerine getirmektedir. Oksipital lob görsel işlemeyi gerçekleştirmektedir. Temporal lob ise işitsel uyaranları algılama, hafıza ve konuşmanın algılanması gibi işlevlerden sorumludur.

Nöron Aktivitesi

Merkezi sinir sistemindeki sinir hücreleri glia hücreleri olarak adlandırılmakta ve beyni kaslara ve duyu organlarına bağlamaktadır. Bir nöron akson, dendrit ve hücre gövdesinden oluşur. Aksonlar bilgi aktarımını iyonlar sayesinde elektrokimyasal olarak yaparlar. Sinir sisteminde, hücrenin içinde ve dışında bulunan önemli iyonlar Na+,K+,Ca+ ve Cl-'dir.

Hücrelerin zarında bulunan protein molekülleri bir kapı görevi görür ve sinir hücrelerinden bazı iyonların geçmesine izin verirken diğer iyonların geçişini engeller. Akson düğümündeki voltaj değeri belirli bir eşiğin üzerine çıktığında hücrenin somasında aksiyon potansiyeli üretilmiş olur. Bu sinyal genel olarak -85 ile 35 mV arasında ve frekansı 100 Hz'den düşüktür. Elektrik akımı bu şekilde bir sinir hücresinden diğerine aktarılır.[5]

Beyindeki Elektrik ve Manyetik Alanlar

BBA'nın genel işlevleri beyin sinyallerini yakalamak, alınan sinyalleri işlemek, sınıflandırmak ve bu sinyalleri kontrol için kullanmaktır. Doğrudan bir beyin arayüzü, fiziksel hareket gerektirmeden doğrudan insan beyninden gelen komutları kabul eder ve bir bilgisayarı veya diğer teknolojileri çalıştırmak için kullanılabilir. Buradaki doğrudan beyin arayüzü yaklaşımı, belirli hareketlere karşılık gelen ERP'leri (Event-Related Potential - Olayla İlgili Potansiyel) tespit etmek için tetikleyici ortalamalı elektrokortikografi (ECoG) segmentlerinin sürekli ECoG ile çapraz korelasyonunu kullanır.[6] Bu yaklaşımının seçimi, kısa vadeli tek anahtarları doğrudan beyin arayüzü geliştirme hedefi ve uzun vadeli çok kanallı doğrudan beyin arayüzü geliştirme hedefi ile yapılmıştır.

Sinaptik iletim sırasında nöronların dentritlerinde akan iyonik akımlar dış ortamda elektrik ve manyetik alan oluşturur. Aksiyon potansiyeli hücreler arası bir akıma neden olur ve bu akımın oluşturduğu elektrik alan elektroensefalografi (EEG) cihazı ile, manyetik alan ise manyetoensefalografi (MEG) cihazı ile ölçülür ve kaydedilir. Çapraz korelasyon, bir tespit yöntemi olarak seçilmiştir. Bunun nedeni, EEG ve ECoG'de insan duyusal uyarılmış potansiyellerini tespit etmek için başarıyla kullanılmasıdır. Ayrıca, çapraz korelasyon nispeten basit, iyi anlaşılmış bir süreçtir ve gerçek zamanlı hesaplama ile kolayca uygulanabilir.[7]

Beyin Bilgisayar Arayüzü Sınıflandırması

Beyin - bilgisayar arayüzü sistemleri güvenilirlik, invazivlik ve senkronizasyon olmak üzere üçe ayrılır.

Güvenilirlik: Bağımlı BBA ve Bağımsız BBA

Bağımlı BBA, denekten belirli bir düzeyde motor kontrolü gerektirirken, bağımsız BBA herhangi bir kontrol gerektirmez.[8] Bağımlı BBA, deneğin video oyunlarını oynamak ve tekerlekli sandalyeyi hareket ettirmek gibi olayları daha kolay yapmasına yardımcı olur.

İnvazivlik: İnvaziv BBA, Non-invaziv BBA ve Yarı İnvaziv BBA

BBA, beyin aktivitesinin ölçülme şekline göre invaziv, non-invaziv ve yarı invaziv olarak sınıflandırılır. İnvaziv BBA'da, mikroelektrotlar beyin cerrahisi sırasında beyne, kafatasının altına implante edilir.[9] Bu durumda, sinyal yüksek kalitede üretilebilir, ancak zamanla yara dokusu oluşumuna eğilimli olabilir ve sinyal kaybolabilir. İnvaziv teknolojiler bir kez yerleştirildikten sonra hareket ettirmek mümkün değildir.[10]

Non-invaziv BBA’da, sinyaller kafa derisine nüfuz etmeden kaydedilir.[11] Bu durumda sinyaller düşük kalitede olabilir, bununla birlikte non-invaziv BBA, ameliyat gerektirmediğinden dolayı halen tercih edilmektedir.

Yarı invaziv BBA’da, elektrotlar kafatasının altına implante edilir ve beyin sinyalleri Elektrokardiyografi (ECoG) kullanılarak kaydedilir.

Senkronizasyon: Senkron BBA ve Asenkron BBA

BBA sistemi, kullanıcının sistemle etkileşimi belirli bir zaman diliminde yapıldığında senkron olarak adlandırılır. Başka bir deyişle, sistem özneyi belirli bir zaman diliminde kendisiyle etkileşime girmeye zorlamalıdır. Aksi takdirde, sistem söz konusu sinyalleri alamayacaktır. Öte yandan asenkron BBA'da, denek herhangi bir zaman diliminde zihinsel görevlerini yerine getirebilir ve sistem onun zihinsel faaliyetlerine tepki verir. Bu nedenle, özne herhangi bir zaman diliminde faaliyetini yapmakta özgürdür.

Hayvanlarda BBA Araştırmaları

Birçok laboratuvar çalışmasında, maymun ve fare beyin korteksinden sinyallerin kaydedilmesi başarılmıştır. Bu sinyaller, hareket üretmek amacıyla beyin - bilgisayar arayüzlerinde kullanılmıştır. Maymunlar, görevi düşünerek ve görsel geri bildirimleri algılayarak, motor çıktıya gerek duymadan basit görevleri gerçekleştirmişlerdir. Bu görevler, bilgisayar ekranındaki yönlendirmeleri takip etmek ve robotik kolları konumlandırma gibi eylemleri içermektedir.

1969 yılında, Fetz ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada maymunların nöral aktiviteyle bir biyo-geribildirim ölçer kolunun eğilimi kontrol etmeyi öğrenebileceği ilk kez gösterilmiş oldu.

1980 yılında Johns Hopkins Üniversitesinde yapılan bir çalışmada, maymunların kollarını hangi yönde hareket ettirdiklerini belirleyen tek motor korteks nöronlarının elektriksel tepkileri arasında matematiksel bir ilişki bulunmuştur.

1999'da Kaliforniya Üniversitesi'nden Yang Dan'ın yürütücülüğünde ilerleyen çalışmada, kedi tarafından görülen görüntüleri yeniden üretmek için nöron ateşlemesi tekniği uygulanmıştır. Çalışmada, tüm duyusal girdileri entegre eden beyin bölgesi olan talamus için keskin gözlü kedilere elektrotlar yerleştirildi.

Retinadan gelen sinyallerin kodlanarak talamus lateral genikulat çekirdeği bölgesinde 177 beyin hücresi hedeflenen çalışmada kedilere sekiz kısa film gösterildi ve nöron ateşlemeleri kaydedildi. Matematiksel filtreler kullanılarak, deşifre edilen sinyaller ile kedilerin gördüğü sahneleri ve hareket eden nesneleri yeniden oluşturmayı başardılar.

1990'larda fareler üzerinde ilk çalışmayı yapan Nicolesis ve arkadaşları, baykuş maymunlarında beyin aktivitesini deşifre eden BBA'lar geliştirdiler ve bu cihazları, robot kolları hareket ettirmek için maymun hareketlerini yeniden üretmek için kullandılar.

2000'li yıllara gelindiğinde, Nicolesis ve arkadaşları, bir maymunun bir joystick'i kullanırken veya yiyeceğe uzanırken, bu hareketleri yeniden üreten bir BBA kurmayı başardılar. BBA, gerçek zamanlı çalışıyordu ve internet protokolü (IP) üzerinden başka bir robota uzaktan kontrol erişimi sağlıyordu. Fakat maymunlar kolun hareketini göremediği için herhangi bir geri bildirim alınmıyordu ve açık döngü BBA durumu oluşuyordu.

İnsanlarda BBA Araştırmaları

İnvaziv BBA araştırmaları, hasarlı görüşü onarmayı ve felçli insanlar için yeni işlevsellikler sağlamayı hedeflemektedir. İnvaziv BBA'lar, nörocerrahi sırasında doğrudan beynin gri maddesine implante edilir. Entegre edilen invaziv BBA'lar gri maddede bulundukları için, invaziv cihazlar en yüksek kalitede sinyallerini üretirler fakat vücut, beyindeki yabancı nesneye tepki olarak yara dokusu oluşumuna neden olabilir. Bu durum da sinyalin zayıflamasına veya sinyalin hiç oluşmamasına neden olabilir.

İnsanlarda BBA araştırmalarında, doğrudan beyin implantları, doğuştan olmayan (edinilmiş) körlüğü tedavi etmek için kullanılmıştır. Yetişkinlik yıllarında kör olan Jerry isimli bir adama 1978 yılında doğrudan beyin implantı takıldı. Deneğin görsel korteksinin üzerine yerleştirilen implant sayesinde, ışık görme hissi kazanıldı. Bu sürecin bir sonraki aşamasında, gözlüklere monte edilmiş kameralar aracılığıyla sinyallerin implanta gönderilmesi planlandı.

Kaynakça

  1. ^ Vidal, JJ (1973). "Toward direct brain-computer communication". Annual review of biophysics and bioengineering 2: 157–80.
  2. ^ "A direct brain interface based on event-related potentials". 11 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  3. ^ Graimann, B., Allison, B., & Pfurtscheller, G. (2010). Brain–computer interfaces: A gentle introduction. In Brain-computer interfaces: Revolutionizing human-computer interaction (pp. 1-27). Berlin, Heidelberg: Springer Berlin Heidelberg.
  4. ^ KAYIKÇIOĞLU, T., MALEKI, M., & KETENCİ, S. (2018). Beyin-Bilgisayar Arayüzü. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası, BiyomediNal Mühendisliği ve Uygulamaları.
  5. ^ Sanei, S., & Chambers, J. A. (2013). EEG signal processing. John Wiley & Sons.
  6. ^ Levine, S. P., Huggins, J. E., BeMent, S. L., Kushwaha, R. K., Schuh, L. A., Rohde, M. M., ... & Smith, B. J. (2000). A direct brain interface based on event-related potentials. IEEE Transactions on Rehabilitation Engineering, 8(2), 180-185.
  7. ^ Levine, S. P., Huggins, J. E., BeMent, S. L., Kushwaha, R. K., Schuh, L. A., Passaro, E. A., ... & Ross, D. A. (1999). Identification of electrocorticogram patterns as the basis for a direct brain interface. Journal of clinical neurophysiology, 16(5), 439.
  8. ^ Allison, B., Graimann, B., & Gräser, A. (2007, June). Why use a BCI if you are healthy. In ACE Workshop-Brain-Computer Interfaces and Games (pp. 7-11).
  9. ^ Nakasaki, H., Mitomi, T., Noto, T., Ogoshi, K., Hanaue, H., Tanaka, Y., ... & Hakomori, S. I. (1989). Mosaicism in the expression of tumor-associated carbohydrate antigens in human colonic and gastric cancers. Cancer research, 49(13), 3662-3669.
  10. ^ Tan, D., & Vanderdonckt, J. (2010). Human-Computer Interaction Series. Human-Computer Interaction Series, 10, 978-1.
  11. ^ Millan, J. R., Renkens, F., Mourino, J., & Gerstner, W. (2004). Noninvasive brain-actuated control of a mobile robot by human EEG. IEEE Transactions on biomedical Engineering, 51(6), 1026-1033.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Beyin</span> vücudumuzun kontrolünü sağlayan sinir sisteminin merkezi beyin

Beyin , sinir sisteminin merkezi olarak hizmet eden bir organıdır. Bütün omurgalı hayvanlar ve çoğu omurgasız hayvan -bazı süngerler, knidliler, tulumlular ve derisi dikenliler gibi omurgasızlar hariç- beyne sahiptir. Baş kısmında; duyma, tatma, görme, denge, koklama gibi duyulara hizmet eden organlara yakın bir noktada bulunan beyin omurgalıların vücudundaki en karmaşık organdır. Normal bir insanda serebral korteksin 15-33 milyar nörondan müteşekkil olduğu tahmin edilmektedir. Her biri birkaç bin nöronla sinaps denen bağlantılar yardımıyla bağlıdır. Bu nöronlar birbirleriyle akson denen uzun protoplazmik lifler yardımıyla iletişim kurar. Aksonlar bilgiyi beynin diğer kısımlarına yahut vücudun spesifik alıcı hücrelerine taşır.

<span class="mw-page-title-main">Yapay sinir ağları</span>

Yapay sinir ağları (YSA), insan beyninin bilgi işleme tekniğinden esinlenerek geliştirilmiş bir bilgi işlem teknolojisidir. YSA ile basit biyolojik sinir sisteminin çalışma şekli taklit edilir. Yani biyolojik nöron hücrelerinin ve bu hücrelerin birbirleri ile arasında kurduğu sinaptik bağın dijital olarak modellenmesidir. Nöronlar çeşitli şekillerde birbirlerine bağlanarak ağlar oluştururlar. Bu ağlar öğrenme, hafızaya alma ve veriler arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarma kapasitesine sahiptirler. Diğer bir ifadeyle, YSA'lar, normalde bir insanın düşünme ve gözlemlemeye yönelik doğal yeteneklerini gerektiren problemlere çözüm üretmektedir. Bir insanın, düşünme ve gözlemleme yeteneklerini gerektiren problemlere yönelik çözümler üretebilmesinin temel sebebi ise insan beyninin ve dolayısıyla insanın sahip olduğu yaşayarak veya deneyerek öğrenme yeteneğidir.

<span class="mw-page-title-main">Elektromiyografi</span> Elektrodiagnostik tıp tekniği

EMG veya elektromiyografi, sinir ve çizgili kasların elektrik potansiyelinin incelenmesine dayanan bir nörolojik tetkik yöntemidir. Bu yöntemde kullanılan tıbbi cihaza elektromiyograf, cihazın kaydettiği veriye elektromiyogram denir. Tıbbi anomalikleri, aktivasyon seviyesini teşhis etmek veya insan veya hayvanların biyomekanik hareketini analiz etmek için sinyaller kullanılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Sinir sistemi</span> dış çevre ile eylemleri koordine etmekten ve vücudun farklı bölümleri arasında hızlı iletişimden sorumlu canlı biyolojik sistemi

Sinir sistemi veya sinir ağı, canlıların içsel ve dışsal çevresini algılamasına yol açan, bilgi elde eden ve elde edilen bilgiyi işleyen, vücut içerisinde hücreler ağı sayesinde sinyallerin farklı bölgelere iletimini sağlayan, organların, kasların aktivitelerini düzenleyen bir organ sistemidir. Sinir sistemi iki bölümden oluşur: Merkezî sinir sistemi (MSS) ve çevresel sinir sistemi (ÇSS). MSS, beyin ve omurilikten oluşur. ÇSS, MSS'yi vücudun diğer tüm kısımları ile bağlayan uzun fiberlerden oluşur. ÇSS, motor nöronları, dolaylı istemli hareket, otonom sinir sistemi, sempatik sinir sistemi, parasempatik sinir sistemi, düzenli istemsiz işlevler ve enterik sinir sisteminden oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Elektroensefalografi</span> beynin elektriksel aktivitesini kaydetmek için elektrofizyolojik izleme yöntemi

Elektroensefalografi (EEG) veya beyin çizgesi yöntemi, beyin dalgaları aktivitesinin elektriksel yöntemle izlenmesini ölçen yöntemdir. Hastaya elektrik akımı verilmediğinden ağrı ya da acı hissedilmez.

<span class="mw-page-title-main">İnsan beyni</span> insan sinir sisteminin ana organı

İnsan beyni, insan sinir sisteminin merkezi organıdır ve omurilikle birlikte merkezi sinir sistemini oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Nörobilim</span> sinir sistemini inceleyen bilim dalı

Nörobilim, sinir sistemini inceleyen disiplinlerarası bir bilim dalıdır. Nöronların ve nöral devrelerin temel özelliklerini anlamayı hedefleyen bu bilim dalı, bu amaçla fizyoloji, anatomi, moleküler biyoloji, gelişim biyolojisi, sitoloji, matematiksel modelleme ve psikolojiyi birleştirir. Öğrenme, bellek, davranış, algı ve bilincin biyolojik temelinin anlaşılması Eric Kandel tarafından biyolojik bilimlerin "nihai zorluğu" olarak tanımlanmıştır.

Elektrofizyoloji, vücuttaki merkezi sinir sistemi ve beyindeki sinir hücrelerinin elektrik hareketlerini inceleyen bilim dalı. İnsan ve hayvan deneyleri aracılığıyla, elektrod uçlarının hücre zarı içine ya da dışına yaklaştırılmasıyla ölçümler yapılmasına dayanır. Kafa dışına yerleştirilen elektrodlarla yapılan ölçümlere Elektroensefalografi (EEG) adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Akson</span> Nöronun elektriksel uyarıları ileten uzun kısmı

Akson, bir sinir lifi olarak da bilinir, bir sinir hücresinin (nöronun) ince, uzun bir çıkıntısıdır. Sinir hücresinin gövdesindeki elektriksel uyarıları uzağa iletir. Aksonun işlevi bilgiyi farklı sinir hücrelerine, kaslara, bezlere iletmektir. Dokunmak ve sıcaklık algılama işlemlerini gerçekleştiren Pseudounipolar nöronlar gibi bazı duyu nöronlarında, elektriksel uyarılar, aksonun çeperinden hücrenin gövdesine doğru, oradan da aynı aksonun başka dalları vasıtasıyla omuriliğe gönderilir. Akson uyumsuzluğu, kalıtsal ve edinsel nörolojik hastalıklara neden olabilir. Bu hastalıklar hem merkezi hem de çevresel sinir sistemlerindeki nöronları etkileyebilir.

<span class="mw-page-title-main">Akson ucu</span>

Akson uçları , bir aksonun dallarındaki distal uçlardır. Akson sinir lifi, sinir hücresinin (nöron) ince uzun bir çıkıntısıdır. Bu lif, aksiyon potansiyel olarak adlandırılan elektriksel uyartıları, sinir hücresinin gövdesinden (soma), diğer sinir hücrelerine iletir.

Nörolojide motor nöron terimi merkezi sinir sisteminde (MSS) bulunan sinir hücrelerini (nöron) sınıflandırır ve kasları doğrudan veya dolaylı olarak kontrol eder. MSS'deki aksonlar bilgiyi diğer sinir hücrelerine iletir. Motor nöronlar, hareketi gerçekleştirmek için omurilikten kaslara sinyal iletirler.

<span class="mw-page-title-main">Üst motor nöron</span>

Üst motor nöronlar (ÜMN), serebral korteks veya beyinsapının motor bölgesinde meydana gelen bir tür motor nörondur ve motor bilgisini son ortak ağa taşır. Bunlar hedef kası doğrudan uyarmakla sorumlu değildir. Ana motor nöronlar istemli hareket sağlar, primer motor korteksin katman V içinde uzanır ve Betz hücreleri olarak adlandırılır. Bu sinir hücrelerinin hücre gövdeleri, beyindeki en büyük gövdelerden bazılarıdır ve yaklaşık 100 μm çapındadır.

<span class="mw-page-title-main">Serebral korteks</span> kafada bir bölüm

Serebral korteks veya beyin korteksi, insan ve diğer memeli beyinlerindeki serebrumun sinir dokusundan oluşan dış tabakasıdır. Beynin diğer kısımlarının çoğunun beyaz renkte olmasını sağlayan yalıtımın kortekste bulunmamasından dolayı rengi gridir. Korteks serebrum ve serebellumun dış kısımlarını örter ve kalınlığı 1,5-5,0 mm arasında değişir. Korteksin serebrumu örten kısımı serebral korteks olarak adlandırılmaktadır.

Beyin plastisitesi veya nöral plastisite olarak da bilinen nöroplastisite, beynin yapısal veya fizyolojik değişikliklere uğrama yeteneğidir. Nöroplastisitenin bir zamanlar sadece çocukluk döneminde olduğu düşünülüyordu, ancak 20. yüzyılın ikinci yarısında yapılan araştırmalar beynin birçok yönünün yetişkinlik döneminde bile değişebildiğini gösterdi. Yine de, çocuk beyni yetişkin beyninden daha yüksek plastisiteye sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Sinir</span> periferik sinir sistemindeki kapalı, kablo benzeri akson demeti

Sinir, çevresel sinir sistemindeki kapalı, kablo benzeri sinir lifleri demetidir.

<span class="mw-page-title-main">Nörogörüntüleme</span> Sinir sisteminin yönlerini ölçmek ve görselleştirmek için bir dizi teknik

Nörogörüntüleme veya beyin görüntüleme; sinir sisteminin yapısını, işlevini veya farmakolojisini doğrudan veya dolaylı yollarla görüntülemek için çeşitli tekniklerin kullanımıdır. Tıp, sinirbilim ve psikolojide kullanımına görece yeni başlanan bir disiplindir. Klinik ortamda nörogörüntülemenin yapılmasında ve yorumlanmasında görevli hekimler de nöroradyolog olarak adlandırılır.

Beyin hücreleri,beynin işlevsel dokusunu oluşturur. Beyin dokusunun geri kalanı, kan damarlarını içeren, stroma adı verilen yapıdır. Beyindeki iki ana hücre tipi, sinir hücreleri olarak da bilinen nöronlar ve nöroglia olarak da bilinen glial hücrelerdir.

Sinir sistemlerinin evrimi, hayvanlarda sinir sistemlerinin ilk gelişimine kadar uzanır. Nöronlar, hareketli tek hücreli ve kolonyal ökaryotlarda bulunan aksiyon potansiyellerinin mekanizmasını uyarlayarak çok hücreli hayvanlarda özel elektrik sinyal hücreleri olarak geliştirildi. Karmaşık protozoalarda bulunanlar gibi birçok ilkel sistem, hareketlilik ve hayatta kalmak için gerekli diğer yönler için elektriksel olmayan sinyalleme kullanır. Veriler, mesajlaşma için kimyasal bir gradyan kullanan bu sistemlerin bugün bilinen elektrik sinyal hücrelerine dönüştüğünü gösteriyor.

<span class="mw-page-title-main">Retina implantı</span>

Retina implantı, Retina dejenerasyonu nedeniyle kör olan hastalara görme restorasyonu için retina protezleri, dünya çapında bir dizi özel şirket ve araştırma kurumu tarafından geliştirilmektedir. Sistem, retinitis pigmentosa (RP) veya yaşa bağlı maküler dejenerasyon (AMD) gibi retina hastalıkları nedeniyle fotoreseptörlerini kaybeden kişilere faydalı görüşü kısmen geri kazandırmak içindir. Şu anda klinik deneylerde üç tip retina implantı bulunmaktadır: epiretinal, subretinal ve suprakoroidal. Retina implantları, hayatta kalan retina nöronlarını elektriksel olarak uyararak retinaya görsel bilgi sağlar. Şimdiye kadar, ortaya çıkarılan algılar oldukça düşük çözünürlüğe sahipti ve ışığın algılanması ve basit nesnelerin tanınması için uygun olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Uyaran (fizyoloji)</span> fizyolojide, iç veya dış çevrede tespit edilebilir bir değişiklik

Fizyolojide uyaran, bir organizmanın iç veya dış çevresinin fiziksel veya kimyasal yapısında tespit edilebilir bir değişikliktir. Bir organizmanın veya organın uygun bir tepki verebilmesi için dış uyaranları tespit etme yeteneğine duyarlılık (uyarılabilirlik) denir. Duyusal reseptörler, deride bulunan dokunma reseptörleri veya gözdeki ışık reseptörlerinde olduğu gibi vücudun dışından ve kemoreseptörler ve mekanoreseptörlerde olduğu gibi vücudun içinden bilgi alabilir. Bir uyaran bir duyusal reseptör tarafından algılandığında, uyaran transdüksiyonu yoluyla bir refleks ortaya çıkarabilir. Bir iç uyaran genellikle homeostatik kontrol sisteminin ilk bileşenidir. Dış uyaranlar, savaş ya da kaç yanıtında olduğu gibi vücutta sistemik yanıtlar üretebilir. Bir uyaranın yüksek olasılıkla algılanabilmesi için güç seviyesinin mutlak eşiği aşması gerekir; eğer bir sinyal eşiğe ulaşırsa, bilgi merkezi sinir sistemine (MSS) iletilir, burada entegre edilir ve nasıl tepki verileceğine dair bir karar verilir. Uyaranlar genellikle vücudun tepki vermesine neden olsa da, bir sinyalin bir tepkiye neden olup olmayacağını nihai olarak belirleyen MSS'dir.