İçeriğe atla

Alfred Radcliffe-Brown

Alfred Reginald Radcliffe-Brown

Alfred Reginald Radcliffe-Brown (17 Haziran 1881, Birmingham - 24 Ekim 1955, Londra) İngiliz sosyal antropolog. Yapısal işlevselci teoriyi geliştirdi. İlkel medeniyetlerin sosyal yapısına ilişkin temel kavramları tarif eden bir çerçeve çizdi.

Biyografi

Radcliffe-Brown, Sparkbrook'da doğdu (Birmingham, İngiltere). Trinity College, Cambridge de öğrenim gördükten sonra, Andaman Adaları'na seyahat etti. (1906-1908) ve Batı Avustralya (1910-1912)'da oradaki topluluklar üzerinde saha çalışmalarında bulundu. Son kitapları olan "Andaman adalılar" (1922) ve "Avustralya kabilelerinde sosyal organizasyon" (1930) adlı eserleri buralardaki çalışmalardan oluşturdu.

1916'da Tonga'da eğitim direktörü oldu ve 1920'de sosyal antropoloji alanında "the school of American Life" kurumunda profesör olmak için Cape Town'a taşındı. Daha sonra Sidney, Chicago ve Oxford'daki üniversitelerde profesör olarak çalıştı. Onun en ünlü öğrencisi Chicago Üniversitesi'ndeki Fred Eggan idi.

Oxford'da sosyal ve kültürel antropoloji enstitüsü'nü kurduğunda, Rodney Needham'a göre onun savaş yıllarında enstitüden ayrı kalışı, Oxford antropolojisi üzerindeki büyük etkisini yaklaşım ve kuram anlamında zayıflattı.[1]

Daha sonra ise üniversite atamaları Cape Town Üniversitesi'ne (1920-25), Sidney Üniversitesi'ne (1925-31) ve Chicago Üniversitesi'ne (1931-37) oldu.

Çalışmaları

O, Bronislaw Malinowski'nin romantik bir klasik versiyonu olarak görüldü. Radcliffe-Brown Britanya antropolojisine Fransız sosyolojisini (asıl olarak da Emile Durkheim) getirdi. Etnoğrafya çerçevesi için sıkı bir kavram dizini inşa etti.

Büyük oranda Emile Durkheim'ın çalışmalarından etkilendi. Toplumsal yapı ile ilgili belirli genellemelere ve ilkel toplumlara ilişkin çalışmalara katkı sağladı. Örneğin bir toplumun küresel sosyal düzeni sürdürebilmesinin anahtarı olarak bir vücudun organları gibi olan kurumları gördü ve toplumsal işlevin sınanmasında geleneklerin toplumsal sabitliğin sürdürülmesi ve bundaki rolü üzerine çalıştı.

Kavram olarak işlev

Radcliffe-Brown çoğunlukla işlevselcilik ile anılmıştır ve bazıları tarafından da yapısal işlevselciliğin kurucusu olarak düşünülmektedir. Yine de Radcliffe-Brown bir işlevselci olduğunu şiddetle reddetmektedir ve kendi fonksiyon fikirlerini, savunucu işlevselciliği başlatan Malinowski'ninkinden dikkatlice ayırmaktadır. Malinowski'nin işlevselciliği sosyal uygulamaların, temel biyolojik ihtiyaçları karşılama yetenekleriyle direkt olarak açıklanabileceğini iddia ederken Radcliffe-Brown bunun temel alınmasını reddeder. Alfred North Whitehead'in felsefesinden etkilenmek yerine, antropolijinin temel birimlerinin, insan yaşamının ve etkileşiminin süreçleri olduğunu öne sürmektedir. Çünkü tüm bunlar daimi akış hallerinde ifade edilebilirken, durağanlığın meydana çıktığı durumlarda açıklama ne olacaktır. Radcliffe-Brown bunu sorduğunda sosyal uygulamaların bazı örneklerinin kendilerini tekrarlayabilmekte ve sabitleştikleri görülebilmekteydi. Bu durumu şöyle sebeplendirmiştir; diğer uygulamaların birbirleriyle olan çatışmalarının en aza inmesi gerekir ve bazı durumlarda uygulamaların gelişmesi için birbirlerini desteklemeleri gerekebilir; bu kavrama biyoloji teriminden türeterek coadaptasyon adını vermiştir. İşlevsel çözümleme durağanlığı, uygulamaların durağanlığı desteklemek adına nasıl birbirleriyle uyum sağladığını araştırarak açıklamaya çalışır; bir uygulamanın işlevi onun tüm sosyal yapıyı, sosyal yapı sabit bir yapıya kavuşana kadar desteklemedeki rolüdür. (Radcliffe-Brown 1957). Bu daha sonraları Carl Hempel ve diğerleri tarafından çürütülen 'işlevsel açıklama'dan farklıdır. Aynı zamanda Radcliffe-Brown'un sürekli eleştirdiği Malinowski'nin fonksiyon kavramından da açıkça farklıdır.

Sosyal yapı kavramı

Lévi-Strauss (1958) sosyal yapı ve onu meydana getiren sosyal ilişkilerin sosyal yaşamı modellemede kullanılan teorik yapılar olduğunu iddia ederken Radcliffe-Brown buna yalnızca kısmi olarak katıldı. Sosyal ilişkilerin gerçek ve direkt olarak gözlemlenebilir olduğunu fakat sosyal yapının bilim adamları tarafından sosyal ilişkileri gözlemlemeye bağlı olarak tespit edilebilen bir teorik yapı olduğunu tartışmaya açmıştır (1957).

Levi-Strauss ile sosyal yapıları ve aralarındaki resmi ilişkileri belirlemeyi amaçlayan sosyal antropolojinin ana amacı kavramını paylaşır ve bunu yapmak için nitel ve soyut matematik yöntemlerini kullanır. Buna ithafen Radcliffe-Brown sosyal ağ çözümlemesinin babalarından biri olarak kabul edilmektedir.

Sosyal yapılar arasındaki soyut ilişkileri belirlemeye ek olarak, Radcliffe-Brown belli bir dönem boyunca verilen sosyal birimlerin ilişkilerinin toplamını veren 'toplam sosyal yapı' kavramının önemine de parmak bastı. Sosyal uygulamaların 'işlevler'inin tanımlarının bu toplam sosyal yapı ile ilişkili olduğu varsayılmıştır.

Evrimcilik, yayılmacılık ve sosyal antropolojinin rolü

Kabile toplumları hakkındaki çalışmaların genel görüşü; tüm toplumlar tek bir çizgisel yol (evrimcilik)izlerler, böylece 'ilkel' toplumlar bu yol izlenerek daha önceki evrelere bakılarak anlaşılabilir, tersine 'modern' toplumlar da daha önceki formların izlerini taşımaktadırlar. Diğer bir görüş de sosyal uygulamaların yalnızca tek defaya mahsus olacak şekilde gelişim eğiliminde olduklarıdır, böylece toplumlar arasındaki genellemeler ve farklar, toplumlar arasındaki etkileşimin tarihsel yapılanması yardımıyla açıklanabilmektedir (Yayılma). Bu iki görüşe göre, kabile toplumları ve modern toplumlar arasındaki farkı açıklamanın doğru yolu tarihsel yapılandırmadır.

Radcliffe-Brown her iki görüşü de tarihsel yapılandırmanın ölçülüp ispatlanamayacak olmasından dolayı reddetmiştir. Bunlar yerine toplumlar arasındaki düzeni bulmada karşılaştırmalı metot kullanımını önerdi ve böylece sosyal hayatın bilgisinin bilimsel olarak gelişimi sağlanacaktı.

Son olarak Radcliffe-Brown 'toplumun doğal bilimi'ni ortaya attı. Kültürel antropolojinin psikolojiden ayrılan fakat onunla çatışma içinde olmayan bağımsız bir rolü olduğunu iddia etmiştir. Çünkü psikoloji bireysel zihin süreçlerinin çalışmasıyken, sosyal antropoloji insanlar arasındaki etkileşimleri konu alan çalışmalardır (sosyal ilişkiler). Bu yüzden psikoloji ve sosyal antropoloji arasında prensipli Ontoloji ayrımı savundu aynı şekilde fizik ve biyoloji için de prensipli ayrımı uygulamaya çalıştı. Bundan başka savunduğu diğer bir görüş; dilbilimlerini dışarıda bırakarak sosyal bilimsel disiplinlerin ortaya çıkması rastgeledir, doğmaları için herhangi bir kurallar bütününe sahip olmaları gerekmez; toplum bilgimiz yeterli olduğu takdirde sosyal yapının ayrık kısımları etrafında toplanmış antropolojinin alt disiplinlerini şekillendirmek mümkün olacaktır. Fakat geniş bir bilimsel bilgiye sahip olunmadığı takdirde, bu sınırların nerede çizileceğini bulmak imkânsızdır.

Etnografi

Radcliffe-Brown, Andaman Adaları'nda, Avustralya'da ve diğer yerlerde yoğun saha çalışmaları yürüttü. Bu araştırmalarının temelinde akrabalık üzerine fikirleriyle ve Claude Lévi-Strauss'un akrabalık kuramı eleştirisiyle antropolojiye yoğun katkılarda bulundu.

Eleştirelcilik

Radcliffe-Brown çalışmalarında toplumlardaki tarihsel değişmelerin etkilerini görmede başarısız olduğu konusunda ve özellikle kolonyalizm ile ilgili getirdiği değişikliklerle eleştiri aldı. Fakat artık günümüzde Radcliffe-Brown, Malinowski ile birlikte modern antropolojinin babası olarak değerlendirilmektedir.

Yayınlar

Radcliffe-Brown'a ait kitap ve makaleler.

  • 1922, Andaman Adası.
  • 1931, Avustralya Kabilelerinde Sosyal Organizasyon.
  • 1940, Şaka ilişkileri üzerine: Afrika: Uluslararası Afrika Enstitüsü Dergisi, Cilt 13, No. 3 (Haziran 1940), pp. 195–210 doi:10.2307/1156093
  • 1952, İlkel Toplumlarda Yapı ve İşlev: ölümü sonrası
  • 1957, Toplumun Tabii Bilimi: 1937'de Şikago Üniversitesi'ndeki ders notlarının öğrencileri tarafından ölümü ardından yayınlanması ile oluşturulan kitap.

Kaynakça

  1. ^ "Rodney Needham". 16 Ocak 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Aralık 2008. 
  • Lévi-Strauss, C. Anthropologie structurale (1958, Structural Anthropology, trans. Claire Jacobson and Brooke Grundfest Schoepf, 1963)
  • Radcliffe-Brown, A.R., (1957) A Natural Science of Society


İlgili Araştırma Makaleleri

Psikoloji veya Ruh bilimi, içgüdüsel davranışları ve zihni inceleyen bilimdir. Bilinçli ve bilinçsiz olayların yanı sıra daha çok duygu ve düşüncenin incelemesini içeren Psikoloji, çok kapsamlı bir bilimsel alandır. Bu alanda uzman olan ve aynı zamanda bilgi araştırması yapanlara psikolog denir. Psikologlar, beyinin ortaya çıkan özelliklerini ve ortaya çıkan özelliklerle bağlantılı tüm fenomenleri anlamaya çalışırlar ve bu şekilde daha geniş nöro-bilimsel araştırmacı grubuna katılırlar. Psikoloji bilimi, bir sosyal bilim olmasına rağmen aynı zamanda doğa bilimleri olarak da kategorize edilebilir. Özellikle beyin biyolojisi bilgisini oldukça kullanır ve geliştirir.

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji</span> toplumun oluşum, işleyiş ve gelişim yasalarını inceleyen bilim dalı

Sosyoloji veya toplum bilimi, toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalıdır. Toplumsal (sosyolojik) araştırmalar sokakta karşılaşan farklı bireyler arasındaki ilişkilerden küresel sosyal işleyişlere kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu disiplin insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar bireylerin veya birlik, grup ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da odaklanmıştır.

Antropoloji ya da insan bilimi, geçmiş ve günümüz topluluklarında yaşayan insanların çeşitli yönlerini inceleyen bilim dalı. İnsanın kültürel ve fiziki yapısını araştıran antropoloji, insanlık tarihinin en eski dönemlerinin aydınlatılmasına yardımcı olur. Bu bilim, insanı kültürel, toplumsal ve biyolojik çeşitliliği içinde anlamaya; insanlığın başlangıcından beri toplulukların çeşitli koşullara nasıl uyarlandığını, bu uyarlanma biçimlerinin nasıl gelişip değiştiğini, çeşitli küresel olayların nasıl dönüştüğünü görmeye ve göstermeye çalışır.

<span class="mw-page-title-main">Yapısalcılık</span> Kültür teorisi ve metodoloji

Yapısalcılık, 1950'lerde dilbilimden doğmuş; sanat, antropoloji ve psikolojiyi de etkilemiş bir eleştirel analiz biçimidir. Yapısalcılığa göre, kültürel olaylar sözlü ve sözsüz işaret sistemlerinden oluşur. Bu tür sistemler bir "dil" içerir ve bu diller insan aklının ve davranışlarının belirleyici unsuru olma işlevini taşır.

<span class="mw-page-title-main">Émile Durkheim</span> Fransız toplum bilimci (1858 – 1917)

Émile Durkheim, Fransız sosyolog, sosyolojinin kurucularından sayılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Claude Lévi-Strauss</span> Fransız antropolog (1908-2009)

Claude Lévi-Strauss, Fransız antropolog, etnolog ve yapısalcı antropolojinin en önemli ismi.

Ataerkillik ya da patriyarki, erkek otoritesine dayanan bir tür toplumsal örgütlenme düzenidir. Bu düzenin temelini erkeğin üstünlüğü fikri oluşturur; soy erkekler tarafından belirlenir, hakimiyet erkeklerindir. Bu toplumlarda erkeklere kadınlardan daha çok saygı gösterilir. Bu erkek üstünlüğü ilkesi etrafında, toplumun kültürü, adetleri, inancı ve mitolojisi, anaerkil düzenli toplumunkinden farklı bir biçim oluşturur.

Halk bilimi veya folklor, bir ülkede veya bölgede yaşayan halkın kültür ürünlerini, sözlü edebiyatını, geleneklerini, törelerini, inançlarını, mutfağını, müziğini, oyunlarını, halk hekimliğini inceleyerek bunların birbirleriyle ilişkilerini belirten, kaynak, evrim, yayılım, değişim, etkileşim vb. sorunlarını çözmeye, sonuç, kural, kuram ve yasaları bulmaya çalışan bilim dalıdır.

Ensest, yakın akrabalar arasında gönüllü ya da gönülsüz cinsel ilişkidir. Çoğu kültürde ensest bir tabudur.

<span class="mw-page-title-main">Üretim biçimi</span> Ekonomik Teori

Üretim biçimi ya da başka bir deyişle Üretim tarzı, Marksist teoride genel olarak belirli bir tarihsel dönemdeki üretimin niteliğini ya da üretimin karakteristik formunu ifade etmek anlamında kullanılır. Esas itibarıyla üretim sürecinin nihai sonucuyla üretim araçları arasındaki ilişkiyi belirtir. Bu kategori, Marks'ın şekillendirdiği tarih anlayışının temel kavramlarındandır. Kavramın içerimleri farklı şekillerde ele alınıp farklı vurgularla değerlendirilmekle birlikte, genel anlamda, tarihsel gelişmenin Marks'ın formüle ettiği anlamda Materyalist bir şekilde açıklanmasında bu kavram temel bir rol oynar. Ekonomi-politiğe ait bir kavram olmakla birlikte, Marks'ın kuramında bu terim çok daha genel bir kuramsal yapının ögesi durumundadır. Üretim ilişkileri ve üretici güçler kavramları, belirli bir tarihsel andaki ilişkileriyle üretim biçiminin niteliğini belirlerler.

<span class="mw-page-title-main">Sınıf mücadelesi</span>

Sınıf mücadelesi kavramını ilk olarak Karl Marx ele almış ve 1848 yılında Friedrich Engels'le birlikte kaleme aldığı Komünist Manifesto adlı eserde "Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf savaşımları tarihidir" demiştir. Marx'a göre, kapitalizmde üretici pozisyonda bulunan ama bu pozisyonuna karşın üretim araçlarının burjuvazinin özel mülkiyetinde olmasından dolayı sömürülen işçi sınıfının, bu sömürüden kurtulması için burjuvazinin iktidarına son vermesi ve üretim araçlarını kamulaştırması gerekmektedir.

Kültürel antropoloji, etnolojik, etnografik, dilbilimsel, sosyal ve psikolojik analiz yöntemlerine dayanarak kültürlerin gelişimini inceleyen bilim dalı. Fiziksel antropoloji, arkeoloji ve dilbilimsel antropoloji ile birlikte antropolojinin geleneksel dört ana bölümünden biri olarak tanımlanır. Kültürel antropoloji, katılımcı gözlem, görüşme ve anketler dahil olmak üzere çeşitli metodolojilere sahiptir. Franz Boas ve pek çok öğrencisi kültüre difüzyonist, tarihsel bir yaklaşım getirmiş, daha sonra gelen Margaret Mead ve başkaları kültür ve kişilik arasındaki ilişkiyi ele alan bir yaklaşım geliştirmişlerdir. Ruth Benedict gibi bazı bilim insanlarına göre kültür bir bütün olup kapalı bir sistemdir; başkalarına göre ise, o daha çok tarihsel olaylardan etkilenen gevşek biçimde bütünleşmiş bir davranış dizisidir. Ne kadar değişirse değişsin, tüm bu yazarların görüşleri şu temel varsayımı paylaşmaktadır: Kültür, davranışların başlıca belirleyicisidir.

<span class="mw-page-title-main">Yapısal işlevselcilik</span>

Yapısal-işlevselcilik : Öncelikle yapısal işlevselcilik ontolojik olarak Holistik paradigma içerisinde değerlendirilebilir. Esas itibarıyla metodolojik bir araç olarak sosyoloji disiplini içerisinde kullanılmakta olan bu yaklaşım; siyaset bilimi, antropoloji, psikoloji, sosyobiyoloji, sosyal psikoloji gibi disiplinler ve alt disiplinler bünyesinde sosyal bilimler alanında önemli bir hareket noktası konumundadır. 19. yy.da Herbert Spencer'ın organizmacı toplum yapısı yaklaşımı ile bağlantılı olarak gelişen, ama asıl olarak işlevselci yaklaşımın devamı niteliğindeki bu metodolojik yaklaşım, özellikle 20. yüzyılda Talcott Parsons ile şekillenmiştir. Kuramsal çerçeve açısından antropoloji disiplinindeki en önemli kuramcıları Bronislaw Malinowski ve Alfred Radcliffe-Brown'dır. Sosyolojik gelişim çizgisinde bu yaklaşımın en önemli kuramcıları Herbert Spencer, Auguste Comte, Emile Durkheim, Talcott Parsons, Robert K. Merton ve David Keen'dir.

<span class="mw-page-title-main">İşlevselcilik</span>

İşlevselcilik (İngilizce:Functionalism), Sosyal Bilimlerde, özellikle Sosyoloji ve Sosyokültürel Antropoloji disiplinlerinde esas olarak en derinde bireysel biyolojik gereksinimleri yerine getirme temelinde ortak çareler arayarak tesis edilmiş olan toplumsal kurumları ya da kurumlaşmayı açıklamaya çalışan bir paradigmadır. Sosyal gereksinimleri yerine getiren sosyal kurumların bunu yerine getiriş biçimlerine; özellikle istikrarlı, kararlı toplum yapısı üzerine odaklanır. İşlevselcilik, yaklaşımın diğer öğretileri ile beraber ana sosyolojik yaklaşımdır. Tıpkı çatışmacı kuram ve etkileşimcilik gibi. İşlevselcilik, önce Emile Durkheim ile şekillenmiş daha sonra ise yakın yüzyılda Talcott Parsons tarafından geliştirilmiştir. Aynı zamanda 20. yy. sosyologları tarafından da kurama çok önemli katkılar yapılmıştır ve bu yaklaşım 1970'lere kadar, yani yeni ve eleştirel argümanlarla karşılaşıncaya kadar popüler etkinliğini sürdürmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji teorileri</span> Sosyoloji kuramları ve açıklamaları

Genel kuramlar olarak, başlıca genel toplum bilimi kuramlarından bazılarını içerecek şekilde;

<span class="mw-page-title-main">Fonksiyonalizm (mimarlık)</span>

Fonksiyonalizm, mimarların binaları sadece amaçlarına göre tasarlamasını öngören bir prensip ve mimari akım. İlk aşamada oldukça net görünen bu tanım, modern mimarlık başta olmak üzere farklı mimarlık alanlarında kafa karışıklığına ve hararetli tartışmalara yol açmıştır.

Siyasal antropoloji, ilkel ve çağdaş toplumlardaki siyasal sistemleri ve bunların dönüşümünü açıklamaya çalışan; coğrafi koşulların, tarihsel süreçlerin, toplumsal, ekonomik ve ideolojik yapıların basit ve karmaşık insan topluluklarındaki siyasal sistemlerle olan karşılıklı ilişkisini ve bu ilişkilerin kanunlarını araştıran sosyal bilim dalı. Siyasal antropolojiye katkı yapmış isimler arasında şu bilim insanları sayılabilir: Lewis H. Morgan, Sir Henry Maine, Friedrich Engels, Robert Lowie, E. E. Evans-Pritchard, Meyer Fortes, Bronisław Malinowski, Claude Lévi-Strauss, George Thomson, Leslie White, Pierre Clastres, Marshall Sahlins, Marvin Harris, George Balandier, Marc Abélès, Ted Lewellen, Pierre Bourdieu.

<span class="mw-page-title-main">Franz Boas</span>

Franz Uri Boas modern antropolojinin kurucusu ve antropolojideki bütüncü yaklaşımı kişiliğinde de bulunduran Alman kökenli Amerikan vatandaşı dilbilimci ve etnolog. Antropoloji'nin ABD'de yerleşmesinde öncü olmuştur

<span class="mw-page-title-main">Hümanistik sosyoloji</span>

Hümanist sosyoloji, ilk olarak Florian Znaniecki'nin ortaya koyduğu bir sosyoloji alanıdır. Bu alan insan değerlerini ele alarak, değer sistemi hakkında görüşler bildirmeye çalışmaktadır. Ayrıca Hümanist sosyoloji, belirli zamanlarda antipozitivizm gibi alanlar ile de iç içe çalışmaktadır.

Mysore Narasimhachar Srinivas (1916-1999) Hint sosyolog.