İçeriğe atla

Belirme

Belirme (zuhur, İng. emergence), karmaşık bir sistemde yeni ve uyumlu yapılar, desenler ve özelliklerin ortaya çıkması sürecidir. Belirmiş fenomen, sistemin elemanları arasında etkileşim dinamikleri sonucunda oluşur. Belirmiş fenomen çoğunlukla görece basit parçaların görece basit etkileşimlerinden çıkan beklenmedik, sıradan olmayan sonuçlardır. Karmaşık bir sistemi daha az karmaşık olandan ayıran şey, karmaşık sistemde bazı davranımların ve desenlerin, elemanların arasındaki ilişkilerin dokusu gereği ortaya çıkamalarıdır.

Belirmiş özellikler

Bir belirmiş davranım, belirmiş nitelik veya zuhur eden özellik, bir ortamda belirli sayıda basit birim (ajan) çalışırken, grup olarak karmaşık hareketler oluşturduğunda gözlemlenebilir. Birden fazla şeyden oluşmuş bir sistem bu şeylerin sahip oldukları özelliklerin toplamından fazlasını içerebilir. Örneğin, bir düzlemde iki nokta düşünün. Bu noktalar arasında bir uzaklık olacaktır. Bu uzaklığın kendisi bir noktanın bir özelliği olmayıp, sadece noktalar arasındaki ilişkide kendini gösterir. Belirmiş özellikler sadece sistemin içindeki elemanlar arasından değil, aynı zamanda diğer belirmiş özellikler arasından da çıkabilir. Bu özelliklerin sayısı ve inceliği, gerek elemanların gerekse de öncül olarak belirmiş özelliklerin sayısından çok daha fazla olabilir.

Belirmiş özellikler bir karmaşık sistem çeşitlilik, organizasyon ve bağımlılığa ulaşınca ortaya çıkar. Özelliğin kendisi genellikle öngörülemez ve benzersizdir. Sistemin evriminin yeni bir boyutunu temsil eder. Karmaşık davranımlar veya özellikler, hiçbir tek birimin özelliği olmadığı gibi daha alt seviyedeki birimlerin hareketlerine indirgerek de öngörülemezler. Bir kuş veya balık sürüsünün davranımı bu kavram için kolayca anlaşılabilecek örneklerdir. Sürünün hareketini anlamak tek tek balık veya kuşların hareketini anlamaktan daha zordur.

Belirme açısından bakıldığında zekâ, nöronlar arasındaki bağlantılardan belirir ve bu persfektiften bakıldığında beyni oluşturan nöronlar zeki olmasa da beyinin zeki olmasını açıklamak için bir "ruh" kavramı ortaya atmak gerekli değildir.

Belirmiş davranım oyun ve oyun tasarımı için de önemlidir. Örneğin, poker oyunu, özellikle de belirli bir artırım yapısı olmayan limitsiz formları, genellikle belirmiş davranım tarafından yönetilir. Örneğin, kurallar oyuncuya pas geçmesini zorunlu kılmaz ama çoğu oyuncular bunu yapar. Oyun belirmiş davranım tarafından yönetildiği için kurallar aynı olsa da bir poker masasındaki oyun diğerinden tamamen farklı olabilir. Oyun varyasyonları belirmiş meta-oyunun örnekleridir ve yeni oyunların evrimleşmesine katalizör olurlar.

Belirmiş yapılar

Belirmiş yapılar tek bir olay veya kural tarafından yaratılmamış desenlerdir. Sisteme bir desen oluşturması komutunu veren bir şey yoktur ama her parçanın diğerleri ile olan etkileşimi karmaşık bir süreç sonucu düzene yol açar. Belirmiş yapıların parçalarının toplamlarından fazlası oldukları söylenebilir, çünkü bu belirmiş düzen çeşitli parçaların bir araya gelmesiyle ortaya çıkmaz. Bu parçaların etkileşimi önemlidir.

Biyolojiden bir örnek olarak karınca kolonisini alabiliriz. Kraliçe karıncalara ne yapmaları konusunda direkt emirler vermez. Bunun yerine, her karınca çeşitli uyarılara kimyasal koku şeklinde reaksiyon verir. Bu uyarılar larva, diğer karıncalar, düşmanlar, yemek ve çop biriktirme olabilir. Karınca bu kimyasal kokuyu ardında bir iz olarak bırakır ve bu iz diğer karıncalar için yeni bir uyaran olur. Burada her karınca sahip olduğu genetik kodlar neticesinde sadece kendi etrafındakilere tepki veren otonom bir birimdir. Merkezi bir karar alma olmamasına rağmen, karınca kolonileri karmaşık davranım gösterirler ve hatta geometrik problemleri dahi çözebilirler.

Belirmiş yapılar şehirleri ve galaksilerin şekli gibi birçok doğal fenomeni de içerirler. Komuta olmadan düzen oluşturdukları için entropi prensiplerini yener görünürler.

Belirmiş sistemler

Belirmiş süreçler ve davranımlar, çok hücreli biyolojik yapılardan hücresel otomatlara, organizasyon olgularından bilgisayar simülasyonlarına kadar çok çeşitli yerlerde gözlemlenebilir. Borsa belirmişliğin büyük ölçekteki bir örneğidir: bir bütün olarak şirketlerin dünya çapında görece fiyatlarını düzenlemesine rağmen, lider olarak kabul edilebilecek, pazarın tümünün çalışmasını kontrol eden bir birim yoktur. Her ajan veya yatırımcı, sadece porföyündeki sayılı firmadan haberdardır ve pazarın belirli düzenleyici kurallarını izlemek zorundadır. Bireysel yatırımcıların etkileşimleri sayesinde borsanın karmaşıklığı bir bütün olarak belirir.

Belirmiş yapılar organizasyonun değişik seviyelerinde oraya çıkabilir. Daha önce belirtildiği gibi, galaksilerin uzaydaki yapısı evrendeki enerji ve maddenin dağılımının belirmiş bir özelliğidir. Benzer şekilde hava durumu olgusu, örneğin fırtınalar, hayatın kendisi gibi belirmiş özelliklerdir. Belirmiş kendi kendine organizasyon, bölge planlamasının yapılmadığı şehirlerin ortaya çıkmasında sıklıkla görülür.

Fizikte belirme

Fizikte belirme makroskopik sistem mikroskopik sistemin toplamı olmasına rağmen, mikroskopik değil makroskopik bir seviyede oluşan fenomenler için kullanılır. Bazı örnekler şunlardır:

  1. Sıcaklık. Tek tek parçaçıkların enerjisi, momenti ve hızları olabilir ama sıcaklıkları olamaz. Sıcaklık sadece termodinamiğin kurallarının çalışacağı miktarda parça toplanınca belirir. Aynı şekilde, temel parçacıklar (veya atomlar) ayrı ayrı katı, sıvı veya gaz halleri ile mevcut değillerdir. Bu olgular atomik seviyenin üstünde belirler.
  2. Renk. Protonlar veya elektronlar gibi temel parçacıkların renkleri yoktur. Sadece bunlar atomlar halinde düzenlendiği zaman ışığın bazı dalga boylarını emip bazılarını yansıtırlar ve böylece bir renge sahip oldukları söylenebilir. (kuarkların renk değişimi olarak adlandırılan bir özelliği olsa da bu sadece şekilsel bir isimdir ve rengin günlük kullanımıyla ilgisi yoktur)
  3. Sürtünme. Temel parçacıklar sürtünmesizdirler veya daha kesin bir ifadeyle bu parçacıkların arasındaki kuvvetler korunumludur. Ancak, yüzeyleri birbirine sürtüldüğü zaman enerji emebilen, maddenin daha karmaşık yapıları düşünüldüğü zaman sürtünme belirir. Benzer bakış açısı viskozite, elastisite gibi olgulara da uygulanabilir.

Parçacık fiziğinin bazı teorileri, hatta kütle, uzay ve zaman gibi bazi yapılar bile daha temel olgulardan (Higgs boson veya sicim teorisi gibi) çıkmış belirmiş fenomen olarak görülebilir. Kuantum mekaniğinin bazı yorumlarında, her objenin belirli bir pozisyonu, momenti, vb. vardır diyen deteministik gerçeklik algısı aslında bir belirmiş fenomendir çünkü maddenin gerçek hali tek bir pozisyon veya momentumu olması gerekmeyen bir dalga fonksiyonu olarak tanımlanmıştır.

Bütün bu örneklerde, makroskopik seviyedeki belirmiş fenomen mikroskopik seviyede direkt olarak var olmayabilir ama makroskopik seviyedeki varlığı mikroskopik seviyede fizik kanunlarının uygulanmasıyla açıklanabilir.

Belirmiş fenomen, bütün maddeyi onu oluşturan parçalarla açıklamaya çalışan indirgemeci fizik teorisinin neden yaşayan varlıklar gibi kompleks nesneleri açıklamayı umduğunu gösterir. Bunun yanında, belirmiş fenomen aşırı indirgemeciliğe bir uyarıdır çünkü belirmiş fenomenin mikroskopik açıklaması çok karmaşık veya pratik kullanım için çok alt seviyede kalabilir. Örneğin, eğer kimya, parçacık fiziğindeki etkileşimlerden belirmiş olarak, hücre biyolojisi kimyadaki etkileşimlerin belirmiş olarak, insanlar hücre biyolojisindeki etkileşimlerden belirmiş olarak, medeniyet insanların etkileşimlerdinden belirmiş olarak ve insanlık tarihi medeniyetlerin etkileşimden belirmiş olarak açıklanabilir olsa da, bu tek başına bunun kolay olduğunu veya insanlık tarihinin parçacık fiziği kanunları ile açıklanmasının istenilirliğini göstermez. (Ama yine de bu, bazılarının belirmiş karmaşık fenomenlerin (insanlık tarihi gibi) daha temel teoriler ile ilişkili basit yasalarla açıklanması ile ilgili hipotezler ortaya atmasını engellememiştir. Örneğin Kodratiev dalgası veya bilimkurgu olan psikotarih'e bakınız.

Bibliyografya

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Fizik, maddeyi, maddenin uzay-zaman içinde hareketini, enerji ve kuvvetleri inceleyen doğa bilimi. Fizik, Temel Bilimler'den biridir. Temel amacı evrenin işleyişini araştırmaktır. Fizik en eski bilim dallarından biridir. 16. yüzyıldan bu yana kendi sınırlarını çizmiş modern bir bilim olmasına karşın, Bilimsel Devrim'den önce iki bin sene boyunca felsefe, kimya, matematik ve biyolojinin belirli alt dalları ile eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Buna karşın, matematiksel fizik ve kuantum kimyası gibi alanlardan dolayı fiziğin sınırlarını net olarak belirlemek güçtür.

Parçacık fiziğinde, bozonlar Bose-Einstein yoğunlaşmasına uyan parçacıklardır; Satyendra Nath Bose ve Einstein'a atfen isimlendirilmişlerdir. Fermi-Dirac istatistiklerine uyan fermiyonların tersine, farklı bozonlar aynı kuantum konumunu işgal eder. Böylece, aynı enerjiye sahip bozonlar uzayda aynı mekânı işgal edebilirler. Bu nedenle her ne kadar parçacık fiziğinde her iki kavram arasındaki ayrım kesin belirgin değilse de, fermiyonlar genelde madde ile bileşikken, bozonlar sıklıkla güç taşıyıcı parçacıklardır.

<span class="mw-page-title-main">Elektromanyetik radyasyon</span>

Elektromanyetik radyasyon, elektromanyetik ışınım, elektromanyetik dalga ya da elektromıknatıssal ışın bir vakum veya maddede kendi kendine yayılan dalgalar formunu alan bir olgudur. Elektromanyetik dalgalar, yüklü bir parçacığın ivmeli hareketi sonucu oluşan, birbirine dik elektrik ve manyetik alan bileşeni bulunan ve bu iki alanın oluşturduğu düzleme dik doğrultuda yayılan, yayılmaları için ortam gerekmeyen, boşlukta c ile yayılan enine dalgalardır. Elektromanyetik dalgalar, frekansına göre değişik tiplerde sınıflandırılmıştır. Bu tipler sırasıyla :

Temel etkileşimler veya Temel kuvvetler, fiziksel sistemlerde daha temel etkileşimlere indirgenemeyen etkileşimlerdir. Bilinen dört temel etkileşim vardır. Bunlar uzun mesafelerde etkileri olabilen kütleçekimsel, elektromanyetik etkileşimler ve atomaltı mesafelerde etkili olan güçlü nükleer ve zayıf nükleer etkileşimlerdir. Her biri bir alan dinamiği olarak anlaşılmalıdır. Bu dört etkileşim de matematiksel açıdan bir alan olarak modellenebilir. Kütleçekim, Einstein'ın genel görelilik kuramı tarafından tanımlanan uzay-zamanın eğriliğe atfedilirken diğer üçü ayrı kuantum alanlar olarak nitelendirilir ve etkileşimlerine Parçacık fiziğinin Standart Modeli tarafından tanımlanan temel parçacıklar aracılık eder.

Fermiyon, parçacık fiziğinde, Fermi-Dirac istatistiğine uyan parçacıktır. Başka bir deyişle, Enrico Fermi ve Paul Dirac'ın gösterdiği üzere, Bose-Einstein istatistiğine sahip bozonların aksine fermiyonlar, belirtilen zamanda sadece bir kuantum durumuna karşılık gelebilen parçacıklardır. Eğer iki ayrı fermiyon uzayda aynı yerde tanımlanmışsa her bir fermiyonun özelliği birbirinden farklı olmak zorundadır. Örnek olarak, iki elektron bir çekirdeğin etrafında aynı orbitalde bulunacaklarsa, bu kez aynı spin durumunda olamazlar ve her orbitalde elektronun biri yukarı diğeri aşağı spin durumundadır.

<span class="mw-page-title-main">Malzeme bilimi</span> yeni malzemelerin keşfi ve tasarımı ile ilgilenen disiplinlerarası alan; öncelikli olarak katıların fiziksel ve kimyasal özellikleriyle ilgilidir

Malzeme bilimi, malzemelerin yapı ve özelliklerini inceleyen, yeni malzemelerin üretilmesini veya sentezlenmesini de içine alan disiplinlerarası bir bilim dalıdır.

Yoğun madde fiziği, maddenin yoğun hallerinin fiziksel özellikleriyle ilgilenen bir fizik dalıdır. Yoğun madde fizikçileri bu hallerin davranışını fizik kurallarını kullanarak anlamaya çalışır. Bunlar özellikle kuantum mekaniği kuralları, elektromanyetizma ve istatistiksel mekaniği içerir. En bilinen yoğun fazlar katı ve sıvılardır, harici yoğun fazlar ise düşük sıcaklıktaki bazı materyaller tarafından gösterilen üstünileten faz, atom kafeslerindeki dönüşlerin ferromanyetik ve antiferromanyetik fazları ve soğuk atom sistemlerinde bulunan Bose-Einstein yoğunlaşması. Araştırma için uygun sistemlerin ve fenomenlerin çeşitliliği yoğun madde fiziğini modern fiziğinin en aktif alanı yapıyor. Her 3 Amerikan fizikçiden biri kendini yoğun madde fizikçisi olarak tanımlıyor ve Yoğun Madde Fiziği Bölümü Amerikan Fizik Topluluğu’ndaki en geniş bölümdür. Bu alan kimya, malzeme bilimi ve nano teknoloji ile örtüşür ve atom fiziği ve biyofizikle de yakından ilgilidir. Teorik yoğun madde fiziği teorik parçacık ve nükleer fizikle önemli kavramlar paylaşır.

<span class="mw-page-title-main">Kuantum alan teorisi</span> hareketli parçacık sistemlerinin kuantizasyonuyla ilgilenen parçacık mekaniğiyle benzer olarak, alanların hareketli sistemlerine parçacık mekaniğinin uygulamasıdır

Kuantum Alan Teorisi (METATEORİ); Klasik Birleşik Alan (KAT) Teorilerini, Özel Görekliliği (SRT), Kuantum mekaniği (KM) teorilerini tek bir teorik çerçeve altında toplayan bir üst teoridir.

<span class="mw-page-title-main">Hesaplamalı fizik</span>

Hesaplamalı fizik, fizik sorunlarını çözebilmek için sayısal algoritmaların üretilmesi ve gerçeklenmesini içerir. Genelde kuramsal fizikin bir alt dalı olarak değerlendirilir ancak bazen de kuramsal ve deneysel fizik arasında orta bir dal olarak da düşünülür.

Üst kuark, parçacık fiziğinde Standart Model'de tanımlanan bir parçacık. +2/3 elektrik yüküne sahip üçüncü kuşak kuarktır. 171,2 GeV/c2 kütleye sahip temel parçacık.

<span class="mw-page-title-main">Süperakışkanlık</span>

Süperakışkanlık maddenin sıfır akmazlığa sahip bir akışkan gibi davrandığı hâlidir. Bu fenomen ilk olarak sıvı helyum ile keşfedildiyse de yalnızca sıvı helyum teorisinde değil aynı zamanda astrofizik, yüksek enerji fiziği ve kuantum kütleçekimi teorilerinde de uygulama alanına girmiştir. Bu fenomen Bose-Einstein yoğunlaşması ile bağıntılıdır ancak özdeş değildir: Bütün Bose-Einstein yoğuşukları süperakışkan olmadığı gibi bütün süperakışkanlar da Bose-Einstein yoğuşuğu değildir.

Fizikte, tamamlayıcılık Kopenhag yorumuyla yakından ilgili kuantum mekaniğinin temel bir ilkesidir. Bu; nesnelerin aynı zamanda doğru olarak ölçülemeyen tamamlayıcı özelliklere sahip olduğunu ifade etmektedir. Heisenberg belirsizlik ilkesi uyarınca, bir özellik ne kadar doğru ölçülürse, tamamlayıcı özelliği de o kadar az doğru ölçülür. Bundan başka, belirli bir olay tipinin (fenomen) tam olarak açıklanması, bir şekilde tamamlayıcı olan çeşitli olası bazların her birinde yapılan ölçümler ile başarıya ulaşabilir. Tamamlayıcılık ilkesi, kuantum mekaniğinin önde gelen kurucularından olan Niels Bohr tarafından formüle edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Parçacık</span>

Fiziksel bilimlerde parçacık çeşitli hacim ya da kütle gibi fiziksel ya da kimyasal özellikler yüklenmiş küçük yerelleştirilmiş nesnedir. Çeşitli bilimsel alanlarda kelimenin anlamı isteğe bağlı değiştirilmiştir. parçacıklardan oluşan bir şey partiküler olarak atfedilebilir. her ne kadar bu terim genellikle bağlantısız parçacıkların bir süspansiyonu yerine kullanılsa da, bağlı bir partikül toplama ifade etmek için kullanılır. Nesnelerin parçacık olup olmadığı ölçek bağlamına bağlı olarak düşünülebilir. Eğer nesnenin kendi ölçüsü küçük ya da ihmal edilebilir ise ya da eğer geometrik özellikleri ve yapısı düzensiz ise nesne parçacık olarak düşünülebilir. Örneğin kumsaldaki bir kum tanesi parçacık olarak düşünülebilir çünkü bir kum tanesinin büyüklüğü kumsala kıyasla ihmal edilebilir ve tek tek kum tanelerinin özellikleri genellikle eldeki sorunla alakasız olurlar. Eğer bir bukminsterflere molekülüyle kıyaslanırsa kum taneleri parçacık olarak düşünülemez.(~1 nm)

Kuantum optiği yarı klasik ve kuantum mekaniği fiziğini kullanarak ışığı içeren olayları ve onun mikroskobik seviyelerdeki maddelerle etkileşimini inceler.

<span class="mw-page-title-main">Moleküler dinamik</span>

Moleküler dinamik (MD), atomların ve moleküllerin fiziksel hareketlerini incelemek için bir bilgisayar simülasyon yöntemidir. Atomların ve moleküllerin sabit bir süre boyunca etkileşime girmesine izin verilir ve bu da sistemin dinamik evrimi hakkında bilgi verir. En yaygın versiyonda, atomların ve moleküllerin yörüngeleri, parçacıklar ve bunların potansiyel enerjileri arasındaki kuvvetlerin çoğu zaman atomlararası potansiyeller veya moleküler mekanik kuvvet alanları kullanılarak hesaplandığı, etkileşen parçacıkların bir sistemi için Newton'un hareket denklemlerinin sayısal olarak çözülmesiyle belirlenir. Metot ilk olarak 1950'lerin sonunda teorik fizik alanında geliştirildi, ancak günümüzde çoğunlukla kimyasal fizik, malzeme bilimi ve biyomoleküllerin modellenmesinde uygulanmaktadır.

Belirimcilik, özellikle bilinç ve zihin felsefesinde indirgemecilikle yer yer tezat oluşturan belirme nosyonuna duyulan inanç. Bir sistemin bir özelliği sistemin diğer özelliklerinin etkileşimi sonucu yeni bir sonuç veriyorsa bu beklenmedik ve diğerlerinden farkı özellik belirim olarak adlandırılır. Beliren özellikler özdeş, birbirine indirgenebilir veya diğer özelliklerden çıkarsanabilir değildir. Bu bağlamsızlık durumunu açıklığa kavuşturabilmek için belirmenin farklı varyasyonları öne sürülmektedir. 

Fizikte sanal parçacık, sıradan parçacıkların özelliklerini sergileyen fakat sınırlı bir süreliğine var olan geçici dalgalanma olarak tanımlanır. Sanal parçacık kavramı sıradan parçacıklar arasındaki etkileşimi sanal parçacıklar arasındaki değiş tokuş olarak tanımlayan kuantum alan teorisinin Pertürbasyon teorisi kısmında ortaya çıkar. Sanal parçacıkları içeren herhangi bir süreç sanal parçacıkları iç çizgilerle temsil eden ve Feynman diyagramı olarak bilinen şematik tasarımı doğrular.

Parçacık fiziğinde, Yük-Parite (YP) ihlali, kabul edilen YP-simetrisinin bir ihlalidir: Y-simetrisinin ve P-simetrisinin birleşimi. YP-simetrisi, bir parçacık antiparçacığı ile değiş-tokuş edildiğinde ve uzaysal koordinatları ters çevrildiğinde fizik kurallarının aynı kalacağını belirtir. YP ihlalinin nötr kaonların bozunumuyla yapılan keşfi, bulucuları James Cronin ve Val Fitch için 1964 yılında Nobel Fizik Ödülü ile sonuçlanmıştır.

Hesaplamalı model, karmaşık sistemlerin davranışını matematik, fizik ve bilgisayar bilimleri kullanarak simüle etmek ve incelemek için bilgisayarların kullanılmasıdır.

Karmaşık sistemler, birbiriyle etkileşime girebilecek birçok bileşenden oluşur. Çoğu durumda, böyle bir sistemi bağlantı noktalarının bileşenleri temsil ettiği ve etkileşimlerini birbirine bağladığı bir ağ olarak göstermesi yararlıdır. Karmaşık sistemlere örnek olarak, Dünya'nın küresel iklimi, organizmalar ya da inorganik maddeler, insan beyni, ekosistem, canlı bir hücre ve nihayetinde bütün bir evren gösterilebilir.