Sosyal baskınlık kuramı
Sosyal baskınlık kuramı (SBK) artı değer üreten toplumlarda görülen grup temelli sosyal hiyerarşinin nasıl oluştuğunu ve sürdürüldüğünü açıklamak hedefiyle Jim Sidanius ve Felicia Pratto isimli iki Amerikalı sosyal psikolog tarafından geliştirilen bir gruplararası ilişkiler kuramıdır.[1]
Kurama göre sosyal hiyerarşi, belirli grupların hiyerarşinin üst kısmında, diğer grupların ise alt kısmında konumlanmasıyla oluşmaktadır. Sosyal hiyerarşinin üst kısmında konumlanan gruplar olumlu sosyal değerlere (zenginlik, sağlık hizmetleri, politik güç ve eğitim gibi sembolik ya da materyal kaynaklar) daha kolay ulaşmaktadır. Alt konumdaki gruplar ise olumsuz sosyal değerlere (hastalık, işsizlik, orantısız cezalar ve ayrımcılık gibi) orantısız biçimde daha fazla maruz kalmaktadır.[2]
Kuramcılara göre insan toplumları bütüncül bir sistemdir ve bu sistemdeki ayrımcılıkları açıklayabilmek için kuramcılar farklı analiz düzeylerini bir araya getirmeyi hedeflemişlerdir.[2] Kuramın odaklandığı üç temel düzey şu şekilde sınıflandırılabilir: Kişisel düzey, grup düzeyi ve toplumsal düzey.[3]
Kişisel Düzey
Araştırmacılara göre sosyal baskınlık yönelimi olarak isimlendirilen psikolojik eğilime yüksek düzeyde sahip olan kişiler, ayrımcılığa dayalı politikaları ve sosyal dünyanın hiyerarşik olarak düzenlenmesini daha fazla savunma eğilimindelerdir.[4] Yüksek düzeyde sosyal baskınlık yönelimine sahip kişilerin ırkçılık, cinsiyetçilik, homofobi, milliyetçilik ve militarizm gibi ideolojileri benimsemeye meyilli oldukları görülmektedir.[4][5] Kuramcılar, sosyal baskınlık yönelimi evrimsel süreçte geliştiği için tüm insanlarda az ya da çok bulunabilen bir psikolojik eğilim olduğunu iddia etmektelerdir.[2]
Grup Düzeyi
Sosyal baskınlık kuramcıları sosyal dünyanın üç temel gruptan oluştuğunu savunurlar: Cinsiyet grubu, yaş grubu ve keyfi küme grubu.[1]
Erkeklerin kadınlara kıyasla daha fazla sosyal, politik ve askerî güce sahip oldukları gözleminden yola çıkan kuramcılar “geri kalan her şey eşitken (ceteris paribus)” erkeklerin sosyal baskınlık yöneliminin kadınlardan daha yüksek olacağını iddia ederler. Çünkü sosyal baskınlık yöneliminin evrimsel süreçte bir üreme stratejisi olarak geliştiği düşünülmektedir.[2] Kadınların bu özelliğe sahip erkekleri daha çekici bulmasının bir seçilim baskısı oluşturduğu ve dolayısıyla bu özelliğin erkekler için daha yaygın hale geldiği savunulmaktadır.[6] Bu varsayım “değişmezlik hipotezi” olarak isimlendirilmiştir.[2] Yaş grubundaysa yetişkinlerin çocuklar ve gençler üzerinde tahakküm uyguladıkları belirtilmektedir.[2]
Keyfi küme grubu; ırk, milliyet, sınıf ve din gibi grupları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Her ne kadar farklı kültürlerde kimin genç-yaşlı/kadın-erkek olduğu konuları da kısmen esneklik gösterebilse de keyfi kümeyi oluşturan grupların tanımlanmasının, yaş ve cinsiyet gruplarına kıyasla, oldukça keyfi olduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca bu gruptaki şiddetin ve ayrımcılığın dozunun diğer iki gruba kıyasla daha yüksek olduğu ifade edilmektedir. Örneğin soykırım gibi aşırı şiddet örnekleri, yalnızca keyfi küme grubu olarak tanımlanan gruplarda görülmektedir.[1] Ast erkek hipotezi (subordinate-male-target-hypothesis) gruplar arasındaki çatışmalarda üst konumlu grup üyelerinin özellikle ast grubun genç erkeklerini hedef alacaklarını varsaymaktadır. Böylece farklı dezavantajlı grupların kesişiminde yer almanın daha yüksek düzeyde şiddete maruz kalmaya yol açtığı anlaşılmaktadır.[2]
Davranışsal Asimetri
Kurama göre grup temelli eşitsizliklere gruplar arasındaki ilişkiler de etki etmektedir. Davranışsal asimetri olarak isimlendirilen ast ve üst konumlu grup üyelerinin farklı davranışlar sergilemesi, üst konumlu grup üyelerinin daha iyi kaynaklara ulaşmasını kolaylaştırmaktadır. Üç temel davranışsal asimetri tanımlanmıştır. Asimetrik içgrup yanlılığı üst konumlu grup üyelerinin ast konumlu grup üyelerine kıyasla iç gruplarını daha fazla kayırma eğilimlerini yansıtır. Aşırı durumlarda ast konumlu grup üyeleri üst konumlu grup lehine yanlılık sergileyebilirler.[1]
Ast konumlu grup üyelerinin sahip olduğu ve eşitsizlikler sisteminin sürdürülmesine hizmet eden bir başka mekanizma ise kendini zayıflatma davranışlarıdır. Yani ast konumlu grup üyeleri alkol ve uyuşturucu kullanma, iç-grup üyelerine şiddet yöneltme ve kanundışı eylemlerde bulunma gibi iç-grubu tehlikeye atan davranışları daha sık gerçekleştirme eğilimindelerdir. Böylece ast konumlu grup üyeleri, gruplarını hedef alan kalıp yargıları doğrularlar.[7]
Son olarak, üst konumlu grup üyelerinin eşitsizlikler sisteminin sürdürülmesine hizmet eden ideolojileri, inançları, tutumları ve davranışları benimsemesi daha kolaydır. Ayrıca geri kalan her şey eşitken üst konumlu grup üyelerinin daha yüksek düzeyde sosyal baskınlık yönelimine sahip olacakları belirtilir. Böylece üst konumlu grup üyelerinin sosyal hiyerarşiyi kendi lehlerine olacak şekilde sürdürmeleri kolaylaşır. Bu süreç ideolojik asimetri olarak isimlendirilmiştir.[2]
Toplumsal Düzey
Kuramın toplumsal düzeydeki en temel varsayımı, artı değer üreten istisnasız her toplumun gruplararası eşitsizliğe yol açacak şekilde örgütlendiğidir.[3] Ancak eşitsizlikler sistemi yalnızca gruplararası zorbalıkla ve orantısız güç kullanımıyla sürdürülmez. Toplumda yer alan kurumlar ve meşrulaştırıcı mitler eşitsizliğe dayalı sistemin sürekliliğini garanti altına alır.[1]
Kurumlar
Kurumların toplumsal hiyerarşiyi arttıracak ya da azaltacak şekilde işlev gösterebileceği belirtilir. Hiyerarşiyi arttıran kurumlar (finans kurumları, güvenlik birimleri ya da ceza ve adalet aygıtları gibi) olumlu sosyal değerleri üst konumlu gruplara, olumsuz sosyal değerleri ast konumlu gruplara orantısız biçimde dağıtmakla görevlidir. Hiyerarşiyi azaltan kurumlar (sivil toplum kuruluşları gibi) ise çoğunlukla olumlu sosyal değerleri ast konumlu gruplara dağıtmak için çalışırlar. Ancak bu kurumlar olumsuz sosyal değerleri nadiren üst konumlu gruplara dağıtırlar ve işlevleri hiyerarşiyi arttıran kurumlarla kıyaslandığında çoğunlukla kısıtlıdır.[8]
Meşrulaştırıcı Mitler
Kuram, toplumsal olarak paylaşılan ideoloji, kalıp yargı ve tutum ve inançları meşrulaştırıcı mitler olarak tanımlamaktadır.[2] Meşrulaştırıcı mitler de hiyerarşiyi arttıracak ya da azaltacak şekilde işlev gösterebilirler. Irkçılık, milliyetçilik, cinsiyetçilik, kalıp yargılar ve Protestan iş ahlakı gibi hiyerarşi arttıran meşrulaştırıcı mitler hem üst hem de ast konumlu grup üyelerinin süregelen sistemi meşru ve adil olarak algılamalarına hizmet eder. Böylece ast konumlu grup üyeleri de baskının sürdürülmesine katkı sağlamış olurlar. Ancak hiyerarşi azaltan meşrulaştırıcı mitler (sosyalizm, feminizm, güçsüz olanları destekleyen dini doktrinler gibi) toplumsal adaletsizliğin yumuşamasına katkı sunacak işlev gösterir. Kurama göre dengeli bir sistemde üst konumlu grup üyeleri hiyerarşi arttıran, ast konumlu grup üyeleri ise hiyerarşi azaltan meşrulaştırıcı mitler etrafında uzlaşı sağlarlar.[9]
Eleştiriler
Sosyal baskınlık kuramı özellikle rakip geleneklerden gelen araştırmacılardan (Bkz. Sosyal Kimlik Kuramı, Sistemi Meşrulaştırma Kuramı) önemli eleştiriler almıştır. Kurama yönelik en temel eleştirilerden birisi toplumsal yaşama yönelik karamsar bir tablo sunmasıdır. Kuramın açıklamaları toplumsal değişim için bir alan tanımamaktadır fakat tarihsel süreçte hiyerarşiyi azaltmayı hedefleyen toplumsal hareketlere de oldukça sık şekilde rastlanılmaktadır.[10] John C. Turner ve Katherine J. Reynolds “Sosyal Baskınlık Kuramı Neden Yanlışlandı” isimli makalede kuramı eleştirdiler. Bu makaleye göre;[11]
- Sosyal baskınlık yöneliminin evrimsel süreçte gelişen evrensel bir psikolojik eğilim olduğu şeklindeki iddianın herhangi bir bilimsel dayanağı bulunmamaktadır.
- Sosyal baskınlık yöneliminin evrensel bir özellik olduğu iddia edilmesine rağmen toplumsal hiyerarşiyi azaltmayı hedefleyen faktörlerin de olabileceğini belirtmek kuramın içsel tutarlılığını azaltmaktadır. O halde sosyal baskınlık yönelimi iddia edildiği gibi evrensel değildir.
- Kişilerin sosyal baskınlık yönelimleri içinde bulundukları sosyal bağlama göre değişkenlik gösterebilmektedir. Dolayısıyla sosyal baskınlık yönelimi iddia edildiği gibi bir kişilik özelliği değildir.
- Kuram ast konumlu grup üyelerinin kendi dezavantajlı pozisyonlarını güçlendirecek davranışlarda bulunacağını belirtmektedir (davranışsal asimetri). Ancak uygun koşullar oluştuğunda ast konumlu grup üyelerinin statüko ile mücadele edebileceklerini gösteren bulgular mevcuttur.
- Kuram karmaşık sosyal yaşantıyı kişilerin zihinsel özelliklerine indirgeyerek açıklamaktadır. Dolayısıyla indirgemeci bir kuramdır.
John T. Jost ve Erik P. Thompson ise sosyal baskınlık yönelimini ölçmek için kullanılan ölçeğin yapısına yönelik eleştiriler sundular.[12] Sosyal Baskınlık Yönelimi Ölçeği-6 isimli ölçeğin tek boyuttan oluşan 14 maddelik bir ölçek olduğu belirtilmektedir.[4] Ancak Jost ve Thompson ölçeğin iç-grubun aleyhine olsa bile sosyal sistemin sürdürülmesine destek olmayı (eşitliğe karşıtlık) ve iç-grubunu kayırmayı (grup temelli baskınlık) yansıtan iki faktörden oluştuğunu gösterdiler. Ast konumlu grup üyeleri için bu iki faktör birbiriyle çeliştiğinden dolayı ideolojik asimetri olarak isimlendirilen süreç ortaya çıkmaktadır. Yani ast konumlu grup üyelerinin sosyal baskınlık yönelimi, üst konumlu grup üyelerine kıyasla daha düşük düzeyde bulunmaktadır. Bunun üzerine sosyal baskınlık kuramı geleneğinden gelen araştırmacılar iki faktörden oluşan yeni bir ölçek geliştirdiler (Sosyal Baskınlık Yönelimi Ölçeği-7[5]). Bu ölçek eşitsizliği meşrulaştıran inançları benimsemeyi (eşitliğe karşıtlık) ve ast konumlu gruplara açıktan baskı ve şiddet uygulanmasını desteklemeyi (baskınlık) yansıtan iki temel faktörden ve olumlu ve olumsuz ifadeleri içeren iki yan faktörden oluşmaktadır. On altı maddelik temel ölçeğe ek olarak 8 madde içeren bir kısa form da geliştirilmiştir.[13]
Ayrıca bakınız
- Sosyal kimlik kuramı
- Sistemi meşrulaştırma kuramı
- Marksizm
- Feminizm
- Elitizm
- Yanlış bilinç
Kaynakça
- ^ a b c d e Sidanius, Jim; Pratto, Felicia (1999). Social dominance : an intergroup theory of social hierarchy and oppression. Cambridge University Press. ISBN 9780521622905.
- ^ a b c d e f g h i Pratto, Felicia; Sidanius, Jim; Levin, Shana (2006). "Social dominance theory and the dynamics of intergroup relations: Taking stock and looking forward". European Review of Social Psychology. 17 (2). ss. 271-320. doi:10.1080/10463280601055772.
- ^ a b Huddy, L. (2004). "Contrasting theoretical approaches to intergroup relations". Political Psychology. 25 (6). ss. 947-967. doi:10.1111/j.1467-9221.2004.00404.x.
- ^ a b c Pratto, Felicia; Sidanius, Jim; Stallworth, Lisa M.; Malle, Bertram F. (1994). "Social dominance orientation: A personality variable predicting social and political attitudes". Journal of Personality and Social Psychology. Cilt 67. ss. 741-63. doi:10.1037/0022-3514.67.4.741.
- ^ a b Ho, Arnold K.; Sidanius, Jim; Kteily, Nour; Sheehy-Skeffington, Jennifer; Pratto, Felicia; Henkel, Kristinsin E.; Foels, Rob; Stewart, Andrew L. (2015). "The nature of social dominance orientation: Theorizing and measuring preferences for intergroup inequality using the new SDO₇ scale". Journal of Personality and Social Psychology. 109 (6). ss. 1003-28. doi:10.1037/pspi0000033.
- ^ Pratto, Felicia; Hegarty, Peter (2000). "The political psychology of reproductive strategies". Psychological Science. 11 (1). ss. 57-62. doi:10.1111/1467-9280.00215.
- ^ Özdemir, Gamze (2015). Başarılarımın sahibi ben değilim: Sosyal kimlik, sosyal baskınlık ve sistemi meşrulaştırma kuramları perspektifinden sahtekâr fenomeni (Yüksek lisans tezi). Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 27 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mayıs 2020.
- ^ Sidanius, Jim; Pratto, Felicia; Sinclair, Stacey; van Laar, Colette (1996). "Mother Teresa meets Genghis Khan: The dialectics of hierarchy-enhancing and hierarchy-attenuating career choices". Social Justice Research. Cilt 9. ss. 145-70. doi:10.1007/BF02198077.
- ^ Camcı, Yasemin (2015). Başörtülü ve başörtüsüz öğrencilerde dış grup tarafgirliği fenomeni: Açık ve örtük tutumların gruplar arası ilişkiler kuramları üzerinden incelenmesi (Yüksek lisans tezi). Bursa: Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 25 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mayıs 2020.
- ^ Turner, John C. (2006). "Tyranny, freedom and social structure: Escaping our theoretical prisons". British Journal of Social Psychology. Cilt 45. ss. 41-46. doi:10.1348/014466605X79840.
- ^ Turner, John C.; Reynolds, Katherine J. (2003). "Why social dominance theory has been falsified". British Journal of Social Psychology. Cilt 42. ss. 199-206. doi:10.1348/014466603322127184.
- ^ Jost, John T.; Thompson, Erik P. (2000). "Group-based dominance and opposition to equality as independent predictors of self-esteem, ethnocentrism, and social policy attitudes among African Americans and European Americans". Journal of Experimental Social Psychology. 36 (3). ss. 209-32. doi:10.1006/jesp.1999.1403.
- ^ Kablanoğlu, Anıl (2019). Liderlik etme isteğinde sosyal kimliğe karşı bireysel kimlik: Liderlik motivasyonlarını yordamada karanlık üçlü, özgenişletim değerleri ve Sosyal Baskınlık Yönelimi'nin grup prototipiyle kıyaslanması (Yüksek lisans tezi). Bursa: Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 28 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mayıs 2020.
Konuyla ilgili yayınlar
- Lewis, Rebecca J. Beyond Dominance: The Importance of Leverage (Haziran 2002). "Beyond Dominance: The Importance of Leverage". The Quarterly Review of Biology. Cilt 77. ss. 149-64. CiteSeerX 10.1.1.504.2228 $2. doi:10.1086/343899. JSTOR 343899. PMID 12089769.
Dış bağlantılar
- "Jim Sidanius". 1 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Mayıs 2020.
- "Felicia Pratto". 16 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- "John Duckitt". 8 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Mayıs 2020.