İçeriğe atla

Yunus (peygamber)

Yunus
يونس

Peygamber
İslam kaligrafisinde Yunus'un adı.
Yerine geldiğiElyesa
Yerine gelenYeremya
AileYeremya (Babası)

Yunus (Arapçaيونس, Yūnus) veya Yonah (İbraniceיוֹנָה‎, lit. "güvercin"; GrekçeἸωνᾶς, Iōnâs; LatinceIonas), MÖ 8'inci yüzyılda Kuzey İsrail Krallığı'nda yaşamış, Tanah'ta ismi geçen bir Yahudi peygamber. Yunus, daha çok Ninova'ya seyahat edip yerel sakinlerini yaklaşan ilahî gazap konusunda uyardığı ve Yunus Kitabı'nın ana figürü olmasıyla bilinir. Yunus İslam ve Bahâîlik inançlarında da yer alır.

Mitolojik bağlantılar / Tarihsel gerçeklik

Yunus efsanesinin Sümer panteonunda amfibik tanrılardan insan başlığına eklemlenmiş balık şeklinde vücudu bulunan Oannes’in (Yunanca Jonas) farklı kültür ve zaman dilimlerinde evrilmesi ile oluşturulduğu düşünülmektedir. Oannes, birden ortaya çıkmış, balık kıyafetli ya da yarı balık yarı insan görüntüye sahip bir abgaldır. Bir erkeğin ayaklarına, kollarına ve kafasına sahiptir, insan gibi konuşur, yemek yemez; hem karada hem suda yaşayan, amfibik bir yaratıktır. Oannes daima 7 abgal ile birlikte iş yapar ve onların lideri durumundadır.[1][2]

Yonah ve Balina (1621), Pieter Lastman

Oannes kültü iki farklı isimle, Jonah ve John olarak Tevrat hikâyelerine aktarılır. İddiaya göre bahsedilen isimlerin Kur’andaki karşılığı Yunus ve Yahyadır. Kur’anda mukattaa harfleri arasında geçen ve anlamı bilinmeyen Nun harfi ise Sabienlerde Yahya kültünün sembolüdür.[3]

Tevrat bilginlerinin çoğu Yunus kitabının içeriğini gerçek dışı bir anlatı olarak değerlendirmektedir.[4][5][6] Yunus'un İ.Ö 8. yy.da yaşadığı ileri sürülmesine rağmen kitabın yazılışı bundan yüzyıllar sonradır.[7][8] Birçok bilgin kitabı bir parodi veya satirik bir anlatı olarak değerlendirir.[9][10][11][12][13][14] Eğer bu doğruysa hikâye O'nun satirik doğasını anlamayan bilgeler tarafından İbrani Kutsal Kitabı'na sokulmuş olmalıdır. [15][13][14]

Yunus kitabının kurgu olup olmadığına dair farklı görüşler bulunmaktadır. Her ne kadar Yunus kitabı kurgu olsa bile Yunus'un kendisi tarihsel bir peygamberdir.[16] Krallar kitabında kendisinden kısaca bahsedilmiştir.[17][18]

Tevrat’ta Yunus’un hikâyesi

Yunus’u anlatan Kitab-ı Mukaddes’teki Yunus kitabının, Yunus’un yaşadığına inanılan dönemden sonraki dönemlerde kaleme alınan ve Midraş türü eğitim amaçlı bir kitap olduğu kabul edilmektedir. Bundan dolayı Tevrat’a ait olan kıssanın tarihi bir gerçekliği olmadığı, eğitim veya nasihat amaçlı olduğu ifade edilir.[19][20] Tevrat'ın ilk tercümelerinde Yahudi tercümanlar, antik metindeki olası antropomorfik betimlemeleri kaldırmıştır;

Yunus 1:6'da Masoretik Metin'de (MT) "... Tanrı belki halimizi görür de yok olmayız..." diye yazarken Yunus Targum'unda bu pasaj "...belki Tanrı'dan üzerimize rahmet gelir..." yazmaktadır. Gemi kaptanının teklifi ilahi geleceği değiştirmekten ziyade ilahi acımayı elde etmeye yöneliktir. MT'de Yunus 3:9'da "Belki o zaman Tanrı fikrini değiştirip bize acır, kızgın öfkesinden döner de yok olmayız" derken Targum'da "Her kimin idrakında günah varsa tövbe etsin ve Tanrı tarafından bize acınacak" yazar. Tanrı fikrini değiştirmemektedir; acımaktadır.

Yunus'un elçi tayin edilmesi, kaçması ve denize atılması

RAB bir gün Amittay oğlu Yunus’a, “Kalk, Ninova’ya, o büyük kente git ve halkı uyar” diye seslendi. Ne var ki, Yunus RAB’bin huzurundan Tarşiş (Tarsus)’e kaçmaya kalkıştı. Yafa’ya inip Tarşiş’e giden bir gemi buldu. Ücretini ödeyip gemiye bindi. Yolda RAB şiddetli bir rüzgâr gönderdi denize. Öyle bir fırtına koptu ki, gemi neredeyse parçalanacaktı.

Olası bir Apkallu kabartması, Ninurta tapınağı

Gemiciler korkuya kapıldı, her biri kendi ilahına yalvarmaya başladı. Gemiyi hafifletmek için yükleri denize attılar. Yunus ise teknenin ambarına inmiş, yatıp derin bir uykuya dalmıştı. Gemi kaptanı Yunus'un yanına gidip, “Hey! Nasıl uyursun sen?” dedi, “Kalk, tanrına yalvar, belki halimizi görür de yok olmayız.” Birbirlerine, “Gelin, kura çekelim” dediler, “Bakalım, bu bela kimin yüzünden başımıza geldi.” Kura çektiler, kura Yunus’a düştü. Bunun üzerine Yunus'a, “Söyle bize!” dediler, “Bu bela kimin yüzünden başımıza geldi? Ne iş yapıyorsun sen, nereden geliyorsun, nerelisin, hangi halka mensupsun?” Yunus, “İbrani'yim” diye karşılık verdi, “Denizi ve karayı yaratan Göklerin Tanrısı RAB'be taparım.'' Denizciler bu yanıt karşısında dehşete düştüler. “Neden yaptın bunu?” diye sordular. Yunus'un RAB'den uzaklaşmak için kaçtığını biliyorlardı. Daha önce onlara anlatmıştı. Deniz gittikçe kuduruyordu. Yunus'a, “Denizin dinmesi için sana ne yapalım?” diye sordular. Yunus, “Beni kaldırıp denize atın” diye yanıtladı, “O zaman sular durulur. Çünkü biliyorum, bu şiddetli fırtınaya benim yüzümden yakalandınız.”. Denizciler karaya dönmek için küreklere asıldılar, ama başaramadılar. Çünkü deniz gittikçe kuduruyordu. RAB'be seslenerek, “Ya RAB, yalvarıyoruz” dediler, “Bu adamın canı yüzünden yok olmayalım. Suçsuz bir adamın ölümünden bizi sorumlu tutma. Çünkü sen kendi istediğini yaptın, ya RAB.”. Sonra Yunus’u kaldırıp denize attılar, kuduran deniz sakinleşti. Bu olaydan ötürü denizciler RAB'den öyle korktular ki, O'na kurbanlar sundular, adaklar adadılar. Bu arada RAB Yunus’u yutacak büyük bir balık sağladı. Yunus üç gün üç gece bu balığın karnında kaldı. Yunus balığın karnından Tanrısı RAB’be dua etti: RAB balığa buyruk verdi ve balık Yunus’u karaya kustu. Yunus kente girip dolaşmaya başladı. Bir gün geçince, “Kırk gün sonra Ninova yıkılacak!” diye ilan etti. (Yunus 1/1-17)

Yunus ve balık, Verdun'lu Nikolas'ın tasviri, Klosterneuburg, Avusturya

Balığın içinden çıkışı

Yunus balığın karnından Tanrısı RAB'be şöyle dua etti: ''Ya RAB, sıkıntı içinde sana yakardım, Yanıtladın beni. Yardım istedim ölüler diyarının bağrından, Kulak verdin sesime. Beni engine, denizin ta dibine fırlattın. Sular sardı çevremi. Azgın dalgalar geçti üzerimden. 'Huzurundan kovuldum' dedim, Yine de göreceğim kutsal tapınağını. Sular boğacak kadar kuşattı beni, Çevremi enginler sardı, Yosunlar dolaştı başıma. Dağların köklerine kadar battım, Dünya sonsuza dek sürgülendi arkamdan; Ama, ya RAB, Tanrım, Canımı sen kurtardın çukurdan. Soluğum tükenince seni andım, ya RAB, Duam sana, kutsal tapınağına erişti. Değersiz putlara tapanlar, Vefasızlık etmiş olurlar. Ama şükranla kurban sunacağım sana, Adağımı yerine getireceğim. Kurtuluş senden gelir, ya RAB!”. RAB balığa buyruk verdi ve balık Yunus'u karaya kustu. (Yunus, Bölüm 2)

Üzerine ot bitirilmesi

Yunus kentten çıktı, kentin doğusundaki bir yerde durdu. Kendisine bir çardak yaptı, gölgesinde oturup kentin başına neler geleceğini görmek için beklemeye başladı. RAB Tanrı Yunus’un üzerine gölge salacak, sıkıntısını giderecek bir keneotu sağladı. (Keneotunun kuruması Yunus’u öfkelendirdi.) Tanrı, “Keneotu yüzünden öfkelenmeye hakkın var mı?” dedi. Yunus, “Elbette hakkım var, ölesiye öfkeliyim” diye karşılık verdi.

Hikâyenin sonu

Ninova halkı Tanrı'ya inandı. Oruç ilan ederek büyüğünden küçüğüne hepsi çula sarındı. Tanrı Ninovalılar'ın yaptıklarını, kötü yoldan döndüklerini görünce, onlara acıdı, yapacağını söylediği kötülükten vazgeçti. (Yunus Kitabı 3)

İslami anlayışta Yunus

IŞİD tarafından yıkılmasından sonra Yunus Camii'nin kalıntıları

Kur'anın Yunus Suresi adını bu peygamberden alır ve hikâyenin ayrıntıları hakkında Saffat suresinde bilgi verilmektedir. İnanca göre Yunus Ninova halkına gönderilen peygamberdir ve azaptan kurtulan tek halk Ninova halkıdır. Azap yaklaşmaktayken tövbe ettikleri ve tövbelerinin Allah tarafından kabul edilerek affedildiklerine inanılır.

Ninova halkına peygamber olarak gönderilen Yunus, 33 yıl onları tanrının dinine davet etmiş, kendisine bu süre içerisinde sadece iki kişi inanmıştır.[21][22] Bu durum kendisinin canını sıkmış, ALLAH'ın izni olmadan Ninova'dan ayrılıp Akdeniz’e kadar giderek bir gemiye binmiştir.

Hikâyeye göre Yunus’un bindiği gemi denizin ortasına geldiğinde fırtına çıkar, gemidekiler orada günahkâr birinin olduğunu, O'nu denize atarak fırtınadan kurtulacaklarını düşünürler. Çekilen kur'a Yunus peygambere çıktığı için denize atarlar ve (Saffat 141-146) O'nu büyük bir balık yutar. Yunus hatasını anlayıp balığın karnında dua eder ve duası kabul edilir.[23] Ama balığın karnında bizi andı, tespih etti, biz de onu hasta bir halde ağaçsız, boş bir yere attık ve üzerine kabak türünden bir ağaç bitirdik.” (es-Saffat 145-146)

Balık Yunus’u sırasıyla Nil nehrine, Fars denizine, el-Betâik Denizi'ne ve Dicle'ye götürüp, Nusaybin topraklarında düz ve geniş bir yere atar.[24] Bir başka rivayete göre, balık O’nu önce Eyle’ye sonra Dicle’ye götürmüş, sonra da Ninova’ya atmıştır.[25][26] Yunus tekrar kavmine döndürülür ve 100 bin kişi O’na inanır.

Yunus ve balık, Metropolitan Müzesi

Yunus hikâyesinde balığın dolaştırdığı yerlerin Süveyş Kanalının bulunmadığı bir dönemde coğrafi olarak bağlantısız oluşu rivayetlerin tutarsızlığını ortaya koymaktadır.[19]

Hikâyenin durumu yorumcuları ayetlerin dış anlamlarına aykırı yeni açıklamalar yapma çabalarına itmiştir. Buna göre hikâye hayaldir ya da rüyadır veya alegoriktir; Hikâyedeki balık bir teknedir veya bunalımın Yunus’u yutması kastedilmektedir.

Konuya bir başka yaklaşım ise hikâyeyi kısaltarak vermek ve rasyonalize etmektir. Örnek olarak; “Hazret-i Yunus Aleyhisselâm'ın kıssa-i meşhuresinin hülâsası: Denize atılmış, büyük bir balık onu yutmuş. Deniz fırtınalı ve gece dağdağalı ve karanlık ve her taraftan ümid kesik bir vaziyette münacatı, ona sür'aten vasıta-i necat olmuştur”.[27]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Bir Babil Gizemi: Oannes ve 7 Apkallu | Nereye". 25 Haziran 2018. 13 Haziran 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Şubat 2022. 
  2. ^ "YUNUS SURESİNİ KİM YAZDI? YAZDIRDI?". Din ve Mitoloji (İngilizce). 21 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Şubat 2022. 
  3. ^ "Hurufu Mukatta 1. Bölüm - Nun". youtube.com. Temmuz 2021. 14 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  4. ^ Ingram 2012, s. 140.
  5. ^ Levine 2000, ss. 71–72.
  6. ^ Kripke 1980, s. 67.
  7. ^ Levine 2000, s. 71.
  8. ^ Ben Zvi 2003, ss. 15–16.
  9. ^ Band 2003, ss. 105–107.
  10. ^ Ben Zvi 2003, ss. 18–19.
  11. ^ Ingram 2012, ss. 140–142.
  12. ^ McKenzie & Graham 1998, s. 113.
  13. ^ a b Person 1996, s. 155.
  14. ^ a b Gaines 2003, ss. 22–23.
  15. ^ Band 2003, ss. 106–107.
  16. ^ Kripke 1980, s. 67–68.
  17. ^ Doyle 2005, s. 124.
  18. ^ Kripke 1980, s.67.
  19. ^ a b "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 9 Şubat 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Haziran 2012. 
  20. ^ "Arşivlenmiş kopya". 30 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Haziran 2012. 
  21. ^ İbn Esir, el-Kâmil, Beyrut 1965, I, 360
  22. ^ Sahihi Buhâri ve Tecridi Sarih Tercümesi, IX, 152
  23. ^ el-Maverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûnu, Beyrut 1992, III, 465
  24. ^ Râzî, XXVI, 165
  25. ^ Taberî, XXIII, 125
  26. ^ Kurtubî, XV, 80
  27. ^ Bediüzzaman Said Nursi Lem’alar, 1. Lema

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bakara Suresi</span> Kuranın 2. suresi

Bakara Suresi, Kur'an'ın ikinci suresidir. Kur'an'ın en uzun suresi olan Bakara Suresi, 286 ayetten oluşur.

Allah (Arapça: الله, romanize:

<span class="mw-page-title-main">Kur'an</span> İslamın temel dinî metni

Kur'an veya yaygın kullanılan adıyla Kur'an-ı Kerim, Müslüman inancına göre, yaklaşık 23 yıllık bir süreçte ayetleri Allah tarafından Cebrâil adındaki melek aracılığıyla Muhammed'e parça parça vahiyler hâlinde indirilen bir kutsal kitaptır. İslam inancına göre Kur'an, Muhammed'in gerçek bir peygamber olduğunu kanıtlayan en önemli ve en büyük mucizedir. Müslümanlar, namaz başta olmak üzere belli başlı ibadetlerinde Kur'an'dan çeşitli bölümler okurlar.

Peygamber veya yalvaç, Tanrı aracılığıyla bir dini veya dinî öğretiyi yaymakla görevlendirildiğine inanılan kişidir. Peygamberler ayrıca dinî terminolojide âyet, işaret veya mûcize denilen doğaüstü güç veya olayların kendilerine atfedildiği mitolojik veya yarı mitolojik insanlardır. İbrahimî dinlerin inananları, peygamberlerin Tanrı'dan aldıkları “vahiy” adlı mesajları diğer insanlara ulaştırdıklarına inanırlar.

<span class="mw-page-title-main">İnsan biçimcilik</span> insanî niteliklerin başka bir varlığa atfedilmesi

Antropomorfizm ya da insan biçimcilik, insanî niteliklerin başka bir varlığa atfedilmesidir. Hayvanlar, cansız varlıklar, doğa güçleri, monoteist ve politeist dinlerdeki tanrılar, melekler, şeytanlar, cinler ve daha başka kavramlar da "Antropomorfizm" konusu olabilir. "Antropomorfizm", Yunancada insan anlamına gelen ανθρωπος (anthrōpos) ile şekil veya biçim anlamına gelen μορφη (morphē) kelimelerinden oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Nuh</span> Peygamber

Nuh, İbrahimî dinlerde kendisinden söz edilen Tufan peygamberidir. Tevrat'ta Nuh'un 950 yıl yaşadığına işaret edilir. Kur'an'da ise kaç yıl yaşadığı bildirilmemiş, yalnızca kendisinin 950 yıl boyunca kavmi içinde yaşadığı belirtilmiştir. İnanışa göre Tufan'dan önce Allah'ın emriyle büyük bir gemi inşa etmiş ve bu gemiye "Nuh'un Gemisi" denmiştir.

<span class="mw-page-title-main">İbrahim</span> Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamın müştereken kabul ettiği peygamber, bu dinlerin ortak atası

İbrahim, Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam gibi İbrahimî dinlerin ortak atasıdır. Yahudilikte, Yahudiler ile Tanrı arasındaki özel ilişkinin kurucu babası, Hristiyanlıkta, Yahudi ya da Yahudi olmayan tüm inananların ruhsal atası, İslam'da ise Adem ile başlayan ve Muhammed'de sona eren peygamberler zincirinin bir halkasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Yunus Suresi</span> Kuranın 10. suresi

Yunus Suresi Kur'an'ın onuncu suresidir. Sure 109 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Habil ve Kabil</span> Adem ve Havvanın ilk oğulları

Tanah'ta, Habil ve Kabil/Kayin, Adem ve Havva'nın ilk iki oğludur. İlk doğan Kabil bir çiftçi, kardeşi Habil ise bir çobandır. Tanah'a göre Kabil, kardeşi Habil'i kıskandığından dolayı ona karşı kin ve nefret beslemiş, en sonunda da kardeşini öldürerek İnsanlık tarihindeki ilk cinayeti işlemiştir. Bunun üzerine YHVH (Tanrı), Kabil'i cehennem azabıyla cezalandırmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kurban Bayramı</span> Ay takvimine göre Zilhicce ayının onunda başlayıp dört gün süren ve kurban kesilen dinî bayram

Kurban Bayramı, Müslümanlar tarafından Hicrî takvime göre Zilhicce ayının 10. gününden itibaren dört gün boyunca kutlanan dinî bir bayramdır. Zilhicce ayının onuncu, on birinci, on ikinci ve on üçüncü günlerine 'Eyyâm-ı nahr' ve bir önceki gün olan Zilhicce ayının dokuzuncu gününe Arefe denir. Kurban Bayramı, aynı zamanda İslam âleminin her yıl Mekke'de hac farizasını ifa ettikleri vakittir.

Sâbiîlik veya Mandeizm/Mandaeizm (Mandaeans) (Arapça: الصابئة veya مندائية), Orta Doğu'da bir din. Araplarca Sabiiye olarak adlandırılan grup, kendilerine bilgili, gnostik anlamlarına gelen Manden, din adamlarına ise Nasura demektedirler.

<span class="mw-page-title-main">Yahya</span> Yahudi din büyüğü

Yahya veya Yuhanna, İsa'nın çağdaşı, Zekeriya'nın ise oğlu olan Yahudi din büyüğüydü. Hristiyanlıkta Vaftizci Yahya olarak anılır ve aziz kabul edilir. Hristiyanlar tarafından her yıl 24 Haziran'da "Vaftizci Aziz Yuhanna Günü" kutlanır. Bahá’ílik, Sâbiîlik ve İslam'da ise bir peygamber olarak kabul edilir. Bu durum Yeni Ahit'teki Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri ile Kur'an'da ve Bahá’í metinlerinde teyit edilir.

<span class="mw-page-title-main">Eyüp (peygamber)</span> Peygamber

Eyüp veya Eyob, İshak'ın soyundan gelen ve Kitâb-ı Mukaddes'teki Eyüp kitabının merkez figürü olan Yahudi din büyüğü. Kitâb-ı Mukaddes'te, hastalık ve problemlere karşı sabretmeyi gösteren örnek bir kişidir.

Nuh'un gemisi, Tevrat'ın Tekvin (Yaratılış) bölümünde ölçüleri, yapımı, tufan ve sonrası ayrıntıları ile anlatılan, insanların kötülüklere dalması dolayısıyla Tanrının büyük bir tufanla "Yarattığım insanları, hayvanları, sürüngenleri, kuşları yeryüzünden silip atacağım", "Çünkü onlar gaflete düştü" diye geçiren fakat Nuh'un şahsında insanoğlu ve diğer canlılara bir şans daha verme amacıyla yapmasını emrettiği efsanevi bir gemidir.

Kurban, İslami bir terim olarak Arapçadan Farsçaya, oradan da Türkçeye geçmiş bir sözcük olup her türlü adağa kurban dense de İslamda özellikle Kurban Bayramı'nda Allah adına kurban kesme ibadetini tanımlar.

<span class="mw-page-title-main">Mübahele Ayeti</span>

Mübahele Ayeti, Âl-i İmrân Suresi'nin 61. ayetidir. Mübahele, kelime anlamı olarak "karşılıklı beddua etme" demektir.

<span class="mw-page-title-main">Barnabas İncili</span> 16. yüzyılda yazılmış psödoapokrif incil

Barnabas İncili, Müslüman bakış açısıyla, yaklaşık olarak 16. yüzyılın son çeyreğinde yazıldığı düşünülen psödoapokrif incildir. İsa’nın öğrencilerinden Barnabas tarafından yazıldığı iddia edilir.

<span class="mw-page-title-main">Altın buzağı</span> Eski Ahitte bahsi geçen bir put

Altın buzağı, Eski Ahit'e göre, Musa Sina Dağı'na çıktığında isyan başlatan İsrailoğullarını memnun etmek için Samiri tarafından yapılmış bir puttur. Buzağı, Mısır'ın Tanrısının fizikselleştirilmiş haliydi, dolayısıyla hem puta tapıldığından hem de Tanrı görselleştirildiğinden çifte hata yapılmıştır. Çıkış 32:7-14 RAB Musa'ya, “Aşağı in” dedi, “Mısır'dan çıkardığın halkın baştan çıktı. Buyurduğum yoldan hemen saptılar. Kendilerine dökme bir buzağı yaparak önünde tapındılar, kurban kestiler. ‘Ey İsrailliler, sizi Mısır'dan çıkaran ilahınız budur!’ dediler.”RAB Musa'ya, “Bu halkın ne inatçı olduğunu biliyorum” dedi, “Şimdi bana engel olma, bırak öfkem alevlensin, onları yok edeyim. Sonra seni büyük bir ulus yapacağım.”Musa Tanrısı RAB'be yalvardı: “Ya RAB, niçin kendi halkına karşı öfken alevlensin? Onları Mısır'dan büyük kudretinle, güçlü elinle çıkardın. Neden Mısırlılar, ‘Tanrı kötü amaçla, dağlarda öldürmek, yeryüzünden silmek için onları Mısır'dan çıkardı’ desinler? Öfkelenme, vazgeç halkına yapacağın kötülükten.Kulların İbrahim'i, İshak'ı, İsrail'i anımsa. Onlara kendi üzerine ant içtin, ‘Soyunuzu gökteki yıldızlar kadar çoğaltacağım. Söz verdiğim bu ülkenin tümünü soyunuza vereceğim. Sonsuza dek onlara miras olacak’ dedin.” Böylece RAB halkına yapacağını söylediği kötülükten vazgeçti.

Miryam veya Meryem Amram ile Yochebed'in kızı ve Musa ile Harun'un ablasıdır. Adından ilk defa Tevrat'ın Çıkış kitabında bahsedilir.

Yunus kitabı, Nevi'im'de Küçük Peygamberler içinde bulunan bir kitaptır. Tanrı'nın, Ninovalıların yıkılacağı haberini vermesi için Yunus'u görevlendirmesi ve Yunus'un bu ilahi görevden kaçmaya çalışmasıyla ilgili hikâyeyi içerir. II. Yarovam döneminde gerçekleşen bu olayın sürgün sonrası dönemde, MÖ 5. yüzyılın sonlarıyla MÖ 4. yüzyılın başları arasında kaleme alındığı düşünülür. Bu hikâyenin ilginç bir yorumsal tarihi bulunur ve popüler çocuk kitaplarında yer almıştır. Yahudilik'te, Yom Kipur günü öğleden sonra okunan Aftara'da Tanrı'nın tövbe edenleri affedeceğiyle ilgili inancın kaynağı bu kitaptır.