Deniz kaplumbağası, denizlerde yaşar. Sırt tarafı kırmızımsı kahverengi alt tarafı ise beyazımsı açık sarı renklidir. Bacakları yüzmeye yarayacak şekilde kürek biçimi almıştır dış kenarlarında en fazla 2 tırnak bulunur. Yumurtalarını gece kumsallarda açtıkları çukurlara gömerler. Bir defasında 100 yumurta bırakabilir. Yavrular 2 aylık kuluçka döneminden sonra gece vakti yumurtadan çıkarak denize giderler. Nesli tükenme tehlikesi altında olduğu için koruma altındadır. Akdeniz sahillerine yayılmıştır. En önemli yumurtlama bölgelerinden biri Köyceğiz Dalyan sahilidir.
IUCN Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan Türlerin Kırmızı Listesi ve bitki ve hayvan türlerinin dünyadaki en kapsamlı Küresel Koruma durumu envanteridir. IUCN Kırmızı Listesi Uluslararası Doğal Hayatı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği tarafından sürdürülmektedir.
Nesli tehlikedeki türler, yok olma tehdidi altındaki bitki ve hayvan türleridir. Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'nin (IUCN) iki yılda bir yayımlanan kırmızı listesinde yer alırlar. Bir türün kırmızı listeye alınması için Dünya üzerinde 50'den az yetişkin bireyin kalmış olması gereklidir.
Korunma durumu, biyolojide bir canlı türünün günümüzde ya da gelecekte varlığını sürdürmeye devam etme olasılığının bir göstergesidir. Bu gösterge, türe ait kalan birey sayısı kadar, zaman içindeki nüfus artış ya da azalışları, başarılı üreme oranları, bilinen tehditler gibi çeşitli etmenler göz önünde bulundurularak belirlenir.
Türkiye direyi, hayvanlar âleminin Türkiye sınırları içerisinde yaşayan üyelerinin tümüdür. Birçok farklı hayvan türünü barındırması ile dikkat çeker. Anadolu'nun Asya ile Avrupa arasındaki konumu bunda başlıca etkendir. Farklı iklim özelliklerinde coğrafi bölgelere sahip olduğu için, bitki örtüsünün diğer Orta Doğu ülkelerine göre daha zengin olması ise diğer önemli etkendir ve bu yüzden, farklı iklim ve besin ihtiyacı olan birçok hayvan türü kendisine uygun yaşam alanı bulabilmektedir.
Nehir yunusu, balinalar (Cetacea) takımına dahil dişli balinalar (Odontoceti) alt takımındaki tek üst familya olan Platanistoidea'da sınıflanan türleri ifade eden ortak addır. Toplam dört tane nehir yunusu türü vardır ve her biri kendine ait bir familya içinde sınıflanır.
Bizon, boynuzlugiller (Bovidae) familyasının sığırlar (Bovinae) alt familyasında yer alan Bison cinsine dahil 6 tür canlının ortak adıdır. Bu türlerden yalnızca Amerika bizonu (Bison bison) ile Avrupa bizonu (Bison bonasus) günümüzde soyunu sürdürmektedir. Amerika kıtasında bilinçsizce avlanılması sonucu birçok türünün nesli tükenmiş, birçok türününse tükenme tehlikesi sürmektedir. Bizonlara önceden tüm Avrupa ve Anadolu'da rastlanırken artık sadece Rusya, Ukrayna, Belarus ve Polonya'nın bazı milli parklarında rastlanabilmektedir. Türkiye'de 19. yüzyılda neslinin tükendiği düşünülmektedir.
Keseliler, memeliler sınıfının bir alt sınıfıdır. Eteneliler ile aralarındaki en önemli fark, yavruların henüz iyi gelişmemiş şekilde çok erken doğup annenin kesesinde gelişmeye devam etmesidir. Bugün Avustralya ve Amerika'da yaklaşık 320 keseli türü yaşamaktadır. Bunlar bütün memelilerin %6'sını oluşturur.
Kılıç dişli kaplan, soyu tükenmiş kedigil cinsi. Smilodon ya da Kılıç Dişli Kaplan, nesli tükenmiş olan kılıç dişli kedilerden. Bu hayvanların nesli tükenmeden Amerika kıtasının ormanlık alanlarında yalnız dolaşan büyük cüsseli hayvanları avladığı bilinmekte. Bu hayvanların grup halinde avlandıklarına dair bir veriye rastlanmamıştır, Genellikle yalnız dolaşıp nadiren bir araya gelirlerdi. Smilodonların 20 cm boyundaki dişleri onu oldukça tehlikeli bir yırtıcı yapıyor. 300-400 kilo ağırlığa çıkabilen bu yırtıcılar saatte 50 kilometre hızla koşabiliyordu. 12 bin yıl önce Buzul Çağının sona ermesiyle ve en çok avladıkları hayvan olan Amerika bizonlarının ormanlık alanlardan çıkıp açık arazide dolaşmaya başlamalarından ötürü nesillerinin tükendiği bilinmekte.
Australidelphia, keseliler alt sınıfının iki üst takımından birisi. Diğer üst takım Ameridelphia, Chiloé keseli sıçanı dışında bütün Amerika'da yaşayan keselileri içine alırken Australidelphia bütün Avustralya'da, Yeni Gine'de ve civarındaki adalarda yaşayan keselileri içine almaktadır.
Kara ayaklı gelincik Sansargiller familyasına ait, Kuzey Amerika'ya özgü bir memeli hayvandır.
Bu listede Türkiye'de nesli tehlikede veya tükenmiş olan türler yer alır. Türlerin bilimsel adlarının yanında bu türün IUCN Kırmızı Listesi'ndeki durumu gösterilir. Nesli tükenen türlerin yanında ise bu türün ne zaman tükendiği, tükendiğinden şüphe duyulan türlerin ise en son ne zaman görüldüğü yazar. Ayrıca bu türler başka ülkelerde de bulunur.
Yaşayan fosil, kladistikte tür olarak benzer görünen ya da sadece fosillerde görünen ve geriye başka da yaşayan akrabalar bırakamamış canlı organizmalara tanımlamak için kullanılan gayriresmî bir tanımdır. Bu türler büyük kitlesel yok oluşlardan kurtulmuş ve canlılar sınıflandırmasında genel olarak diğer türlerden daha düşük taksonomik çeşitliliğe sahip olan canlılardır. Olası bir genetik tıkanmadan sonra birçok yeni türler oluşturabilmiş ve başarılı şekilde yayılım göstermiş olan canlı türleri "yaşayan fosil" olarak tanımlanamayacak derecede başarılı oldukları kabul edilir. Bunun yanında "yaşayan fosil" olarak tanımlanan türlerin yapı planları çoğu zaman milyonlarca yıl içinde ancak çok az değişirek günümüze kadar gelmiş oldukları kabul edilir.
Holosen yok oluşu, MÖ 10.000'den beri süregelen günümüz Holosen çağındaki yok oluş ve soy tükenmeleri olaylarını tanımlar. Çok sayıda görülen Holosen yok oluşunun genişliği, memeliler, kuşlar, amfibiler, sürüngenler ve eklembacaklılar dahil olmak üzere birçok bitki ve hayvan ailelerini kapsadığı gibi bu yok oluşların büyük bir kısmı yağmur ormanlarında meydana gelmektedir. 1500 ve 2009 yılları arasında meydana gelen 875 farklı soy tükenmesi olayının gözlemlenmiş olup bu yok oluşlar Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği tarafından da belgelenmiştir. Ancak, çoğu yok oluşlar herhangi bir şekilde belgelenmeden gerçekleşir. Türlerin alan teorisine ve buna dair yapılan üst sınır tahminlerine göre, her yıl 140.000 tür günümüzde yok olmaktadır.
Yakınsak evrim, birbirleriyle yakın akraba olmayan tür ve soylar arasında görülen benzer biyolojik özelliklerin oluşumunu açıklayan ve bunları tanımlayan bir terim.
Kuaterner döneminde Pleistosen'den Holosene geçiş sırasında özellikle megafaunal türlerde birçok yok oluş olayı görülmüştür. Ancak, yok olma dalgası Pleistosen'in sonunda durmamış özellikle izole adalarda Holosen yok olmaları olarak devam etmiştir. Paleontologlar tarafından ortaya atılan hipotezlere göre yok olma olaylarının başlıca nedenleri olarak Orta-Geç Pleistosen ve Holosen sırasında dünyanın birçok bölgesine yapılan göçler, doğal iklim değişiklikleri ve insanlar tarafından yapılan avcılık faaliyetleri gösterilmektedir. Avcılığın diğer bir varyantı ise ikinci dereceden avlanmadır ve insan olmayan avcılardan kaynaklanan üstün rekabetten dolaylı gerçekleşen yok olmalar üzerine odaklanılmaktadır. Hastalıkların yayılması da olası bir neden olarak ele alınmaktadır.
Mağara ayısı, Pleyistosen devrinde bugünkü Almanya, İspanya, Rusya ve hatta Kuzey Afrika'ya yayılmış bir türdü. Genel olarak; avrasya'da yaşayan bir megafauna üyesiydi ve boyutları itibarıyla günümüz Kodiak boz ayısına denk bir canlıdır. Erkekler 400–1000 kg arası, dişi bireylerse ortalama 250 kg civarında ağırlığa sahiptiler.Tıpkı günümüz boz ayıları gibi, bu hayvanlar da kış uykusuna yatmaktaydılar. Vejetaryen bir diyete sahip oldukları özelleşmiş diş yapılarından anlaşılmaktadır.
Bölgesel soy tükenmesi, belirli bir tür ya da taksonun belirli bir coğrafi bölge içince soylarının tükenmesi durumudur. Bölgesel soy tükenmesinden sonra başka bölgelerden alınan aynı tür yeniden o bölgeye yerleştirilebilir.
Kambriyen-Ordovisiyen yok oluşu yaklaşık 488 milyon yıl önce (myö) meydana geldi. Bu erken Fanerozoyik Üst Zaman yok oluşu, birçok brakiyopod ve konodontu ortadan kaldırdı ve trilobit türlerinin sayısını ciddi şekilde azalttı. Kambriyen yok oluşunda en fazla canlının neslinin tükendiği dönem Caerfai Dönemi'dir.
Türdiriltimi, soyu tükenmiş türlerin genetik, ekolojik ve fiziksel olarak benzer organizmalarının yeniden oluşturulması sürecine verilen isimdir. Bu süreç, teknolojik yeniliklerden etik meselelere kadar geniş bir yelpazede çeşitli avantaj ve dezavantajları beraberinde getirir. Türkçede genellikle "nesli tükenmiş canlıların geri getirilmesi" şeklinde ifade edilse de, bu terimin anlamını doğru şekilde yanıstmaz çünkü bu ifade mantıksal olarak hatalıdır. Türdiriltimi terimi, 2023 yılında Evrim Ağacı platformu aracılığıyla, Alper Kaan Selçukoğlu öncülüğünde ve Deha Kaykı'nın destekleriyle Türkçeye kazandırılmıştır.