İçeriğe atla

Roma vatandaşlığı

Antik Roma'da vatandaşlık (Latince: civitas) özgür bireylerin yasalar, mülkiyet ve yönetim ile ilgili olarak elde ettiği ayrıcalıklı siyasi ve hukuki bir statüdür.

  • Romalı kadınlar sınırlı bir vatandaşlık biçimine sahipti. Oy kullanamazlardı veya seçimler için aday olamazlardı. Zengin kadınlar, inşaat projelerine, dini törenlere veya diğer etkinliklere kaynak sağlayarak kamusal hayata katılabilirlerdi. Kadınların mülk edinme, iş yapma ve boşanma hakları vardı ancak yasal hakları zamanla değişiklik gösterdi. Evlilikler, Cumhuriyet döneminde önemli bir siyasi ittifak biçimiydi.
  • Bağımlı devlet veya müttefik (socii) vatandaşları Roma vatandaşlığının sınırlandırılmış biçimi olan Latin vatandaşlığı haklarına sahipti. Yine de seçme seçilme hakkı yoktu.[1]
  • Azat edilmiş kölelere doğrudan vatandaşlık verilmiyordu. Aynı zamanda magistratus olma hakları da yoktu. Azat edilmiş kölelerin çocukları doğuştan özgür vatandaş oluyordu. Horatius bunlardan biriydi.
  • Köleler bir eşya olarak görüldüğü için kişilik haklarından yoksundu. Zaman içinde, Roma yasalarınca az da olsa korundular. Bazı köleler, sunduğu hizmetlerin karşılığında veya efendileri öldüğünde serbest bırakıldı. Özgür olduklarında, Roma toplumuna katılmak için birkaç engelle karşılaştılar. Bir kişinin doğuştan ziyade yasayla vatandaş olabileceği ilkesi Roma mitolojisinde yer almıştır; Romulus, savaşta Sabinleri yendiğinde, Roma'da bulunan savaş esirlerine vatandaş olabileceklerine söz verdi.[2]

Olası haklar

  • Jus suffragii: Oy verme hakkı
  • Jus honorum: Resmi bir göreve aday olma hakkı
  • Jus commercii: Roma vatandaşı olarak yasal sözleşmeler yapma ve mülk edinme hakkı
  • Jus gentium: Roma'nın büyüyen uluslararası kapsamının ve Roma vatandaşlarıyla yabancı kişiler arasındaki vakalarla başa çıkma ihtiyacına karşı MÖ 3. yüzyılda geliştirilen yasal tanınma. Bu nedenle jus gentium, zamanın geniş çapta kabul gören uluslararası hukukunun bir Roma hukuku kodifikasyonuydu. Bu, Yunan şehir devletlerinin ve diğer denizcilik güçlerinin oldukça gelişmiş ticaret hukukuna dayanıyordu.[3] Jus gentium tarafından sağlanan haklar tüm kişilere ait olarak kabul edildi. Bu nedenle vatandaşlığa bağlı haklardan ziyade bir insan hakları kavramıdır
  • Jus conubii: Roma vatandaşlarının aile üzerinde paterfamilias haklarını elde etmek ve çocuklarının da Roma vatandaşı sayılması için yaptığı yasal evlilik hakkı[4]
  • Jus migrationis: Benzer statüdeki bir polis merkezine taşındığında kişinin vatandaşlık seviyesini koruma hakkı. Örneğin, cives Romani üyeleri, bu yasa uyarınca aynı haklara sahip bir colonia civium Romanorum denen bir Roma kolonisine göç ettiklerinde vatandaşlıklarını sürdürdüler
  • Bazı vergilerden ve diğer yasal yükümlülüklerden, özellikle yerel kural ve yönetmeliklerden muafiyet hakkı.[5]
  • Dava açma hakkı
  • Mahkemeye çıkıp kendini savunma hakkı
  • Mahkemenin kararlarına itiraz hakkı
  • MÖ 2. yüzyılın başlarındaki Porcia Yasalarını takiben, bir Roma vatandaşı, vatana ihanetten suçlu bulunmadıkça, işkence yapılamaz veya kırbaçlanamaz ve ölüm cezalarını gönüllü sürgüne çevirebilirdi
  • Bir Roma vatandaşı vatana ihanetle suçlanırsa Roma kentinde yargılanma hakkına sahipti. Ölüm cezasına çarptırılsa bile hiçbir Roma vatandaşı çarmıha gerilemezdi.

Vatandaşlığın türleri

Cives Romani

Cives Romani, tam Roma vatandaşlığıdır. İkiye ayrılır:

  • Non optimo iure: Sadece evlilik ve mülk edinme hakkı bulunur.
  • Optimo iure: Bunların yanında seçme ve seçilme hakkı bulunur.

Latini

Latini, jus Latii'yi elinde bulunduran vatandaşlar için kullanılır. Jus commerci ve jus migrationis'e sahiptirler ancak onlar için jus conubii yoktur. Aslında Latinii, Latin Birliği içindeki ülkelerin vatandaşları için kullanılırdı. Roma, Latin savaşı ile hepsini kendi topraklarına katınca siyasi olmaktan çıkıp hukuki bir terim haline geldi. Azat edilmiş kölelere ve Latin kolonilerine yerleşen vatandaşlara kanunla bu statü verilebildi.

Socii

Socii veya foederati, Roma ile anlaşmaları olan devletlerin vatandaşlarıydı ve bu devlet vatandaşlarının Roma hukukuna göre belirli yasal hakları, kararlaştırılan askerlik hizmeti düzeyleriyle değiştiriliyordu. Yani Romalı magisterateslerinin bu eyaletlerden Roma lejyonları için asker toplama hakkı vardı. Bununla birlikte, bir zamanlar Roma tarafından fethedilen foederati devletleri, anlaşma statüleri nedeniyle Roma'ya haraç ödemekten muaf tutuldu.

Provinciales

Provinciales, Roma etkisinin bulunduğu bölgelerdeki insanlar için kullanılır. Yalnızca jus gentium haklarına sahiptirler.

Peregrini

Peregrinus ifadesinin çoğulu olan peregrini tam anlamıyla Roma vatandaşı olmayan, bu nedenle de cives Romani'den yararlanamayan kişiler için kullanılır. Roma hukukunun daha fazla yasal statü derecesini içerecek şekilde genişlemesiyle, bu terim daha az kullanılmaya başlandı. Peregrini terimi Latini, socii ve provinciales ile yabancı devletlerin vatandaşlarını içeriyordu.

Romalılaştırma aracı olarak vatandaşlık

Roma vatandaşlığı ayrıca bir dış ilişkiler ve kontrol aracı olarak kullanılmıştır. Koloniler ve siyasi ittifaklar Roma vatandaşlığının minyatür formuna sahip olabilirdi. Roma, "etki alanı" içinde gelişmiş statü vaadi sayesinde komşuları ile rekabet etmesi sayesinde komşularının birçoğunun, Roma kültürünü altüst etmeye çalışmaktansa onun statükosuna odaklanmasını sağladı.

Müttefiklere ve kolonilere vatandaşlık verilmesi Romalılaşma sürecinde hayati bir adımdı. Bu adım, en etkili siyasi araçlardan ve özgün siyasi fikirlerden biriydi.

Daha önce Büyük İskender, fethettiği topraklardaki halkları asimile etmek için doğu ile batı arasında Helenizm adıyla bir kaynaştırma projesi önermişti. Proje kapsamında Yunanlar ile Persler, Mısırlılar ve Asurileri tek millet haline getirecekti. Ancak ölümünden sonra varisleri bu projeyi pek önemsemediler.

Aslında Romalıların amacı asimile etmek değil, mağlup ve ileride isyankar olabilecek düşmanları Roma vatandaşlarına dönüştürmekti. Roma, Sparta tarafından fethedilen Helotlar gibi fethedilmiş bir halkın kaçınılmaz isyanını beklemek yerine, kendi yönetimi altındakileri sistemde bir payları olduğunu hissettirmeye çalıştı.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Hans Volkmann: Municipium. In: Der Kleine Pauly. vol. 3, Stuttgart 1969, col. 1464–1469.
  2. ^ Plutarch, Life of Romulus 16.4.
  3. ^ "Roman Law". The Columbia Encyclopedia, Sixth Edition. New York: Columbia University Press. 22 Haziran 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Temmuz 2007. 
  4. ^ Şablon:L&S
  5. ^ "Catholic Resources". 16 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ekim 2020. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Antik Roma</span> İlk Çağın en büyük ve en güçlü medeniyeti

Antik Roma, MÖ 9. yüzyılda İtalya Yarımadası'nda kurulan Roma şehir devletinden doğarak tüm Akdeniz'i çevreleyen bir imparatorluk hâline gelen medeniyetin adıdır. Yaklaşık 2.200 yıl boyunca varlığını sürdürmüş olan Roma uygarlığı bir monarşiden oligarşi ve cumhuriyetin bileşimi bir demokrasiye ve daha sonra da otokratik bir imparatorluğa dönüşmüştür.

12 Levha Kanunları, MÖ 451–MÖ 449, Roma Hukukunun gelişiminde, yazılı olmayan hususların yazılı biçimde hukuki kurallar haline getirilmesi devrine ait olan ve günümüz Avrupa Hukukunun temelini oluşturan hukuk kaynağıdır. Roma İmparatorluğu dönemine ait ilk yazılı kanunlar olan 12 Levha Kanunları, Roma toplumundaki Patrici ve Pleb arasındaki sınıf mücadelesi sonucu hazırlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Göçmenlik</span>

Göçmen (muhacir), bir ülkeden başka bir ülkeye yerleşmek amacıyla göç eden kişidir. Hukuki olarak göçmen veya göçmenler, en az iki ülkeyi ilgilendirmektedir. Biri bırakılan ülkedir, öteki yerleşilen ülkedir. Bırakılan ülke için göç bir dışa göç (emigration), yerleşilen ülke içinse bir iç göç (immigration) olayıdır. İçe göçene immigrant, dışa göçene emigrant denir.

<span class="mw-page-title-main">Roma hukuku</span> Antik Romanın hukuk sistemi

Roma hukuku, Antik Roma'nın hukuk sistemidir. Kamu hukuku ve özel hukuk ayrımına dayanmaktadır. Bu ayrım ilk kez Roma hukukunda yapılmıştır.

Medeni haklar, her ülkede yaşayan insanların yasalara dayanarak sahip olduğu haklar. Genellikle vatandaş olanlara tanınan siyasi haklardan daha kapsamlı olan medeni haklar, doğal hakların aksine hem felsefi, hem de yasal temellere dayanır.

<span class="mw-page-title-main">Alman pasaportu</span> Almanya vatandaşlarına uluslararası seyahatler için verilen resmî belge

Alman Pasaportu, Almanya vatandaşlarına uluslararası seyahatler için verilen resmî belgedir. Bir Alman pasaportu, Alman kimlik kartının yanında, Alman yetkilileri tarafından da rutin olarak Alman vatandaşlarının kimliğinin kanıtı olarak kabul edeceği diğer tek resmi olarak tanınan bir belgedir. Pasaport, kimlik ve Alman uyruklu karinesinin delili olarak hizmetinin yanında, yurt dışında Alman konsolosluk görevlileri yapacakları yardımların güvence sürecini kolaylaştırır. Pasaport Almanya için benzersiz bir sert kapaklı da olsa, standart düzeni ile diğer AB pasaportları ile bordo tasarımı paylaşmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Kuzey Kore'de insan hakları</span>

Kuzey Kore'de insan hakları, durumunu değerlendirmek ülkenin dışa kapalı doğası nedeniyle zordur. Hükûmet yabancıların ülkeye girişini sınırlandırmıştır. Buna rağmen Kuzey Kore her yıl, bin beş yüz kadarı batılı ülkelerden olmak üzere üç yüz bin turist tarafından ziyaret edilmektedir. Turistlerin büyük çoğunluğu Kŭmgangsan dağlarında bulunur ve çok küçük bir bölümü Pyongyang'ı ziyaret eder. Stratejik açıdan önemli olan DPRK otoritelerinin resmi bildirilerine göre yabancılara sadece ülkenin belli bölgeleri için izin verilir. Ayrıca refakatçinin izni olmadan fotoğraf ya da video çekimi de yasaktır. ABD Dış İşleri Bakanlığı'na göre ülke 1996'dan beri uluslararası insan hakları organizasyonlarının girişine izin vermemektedir.

<span class="mw-page-title-main">Jus soli</span> Latince deyim

Jus soli, doğuştan vatandaşlık olarak da bilinen, uyrukluk veya vatandaşlık ile ilgili devletin sınırları içinde doğan her birey için kabul edilebilir olan bir haktır.

<span class="mw-page-title-main">Nasyonal Sosyalist Program</span>

Nasyonal Sosyalist Program, Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi'nin 25 maddeden oluşan resmî parti programıdır. 24 Şubat 1920 tarihinde Adolf Hitler ve Anton Drexler tarafından yazılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Antik Roma'da kölelik</span>

Antik Roma'da kölelik toplum ve ekonomide önemli bir rol oynardı. El işçiliğinden ayrıca, köleler çok sayıda ailevi hizmetleri gerçekleştirirdi ve çok yetenekli iş ve mesleklerde istihdam olabilirlerdi. Öğretmenler, muhasebeciler, doktorlar genellikle kölelerdi. Özellikle Yunan köleler yüksek eğitimli olabilirlerdi. Vasıfsız köle ya da ceza olarak köleliğe mahkûm olanlar, madenlerde, değirmenlerde ve çiftliklerde çalışırlardı. Onların yaşam koşulları acımasız ve hayatları öteki kölelerden daha kısaydı.

Antik Roma'da eşcinsellik, çağdaş Batı medeniyetinden belirgin farklılıklar göstermektedir. Latincede "homoseksüel" ve "heteroseksüel" kelimelerinin direkt karşılıkları yoktur. Antik Roma cinselliğindeki ana dikotominin bir tarafı aktif/hakim/erkeksi, öteki tarafı ise pasif/teslim/"kadınsılaştırılmış". Antik Roma bir ataerkil toplumuydu ve özgür doğan (ingenui) erkek vatandaşlar, siyasi özgürlüğe (libertas) ve hem kendini hem de ailesini (familia) yönetme hakkına sahipti. "Fazilet" (virtus), bir adam (vir)ın kendini tanımladığı etkin bir niteliği olarak görülürdü. Fetih zihniyeti ve "erkeklik kültü", hemcins ilişkilerini şekillendirirdi. Romalı erkekler, egemen ya da penetratif rolde bulundukları takdirde erkekliklerine ya da sosyal statülerine algılanan zarar görmeden diğer erkeklerle seks yapmakta özgürdüler. Kabul edilebilir erkek partnerler, köleler, fahişeler ve şovmenlerdi, zira yaşam biçimleri onları belirsiz infamia toplumsal kategorisine yerleştiriyordu; teknik açıdan özgür olsalar bile vatandaşlara tanınan normal korumalara layık görülmediler. Romalı erkeklerin cinsel partner olarak genellikle 12-20 yaşları arası gençleri tercih etmelerine rağmen, özgür doğan ve reşit olmayan bireylerle cinsel ilişkiye girmek tamamen yasaktı ve profesyonel fahişeler ve şovmenlerin çok daha yaşlı olmaları mümkündü.

<span class="mw-page-title-main">Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlığı</span> Amerikadaki insanlar

Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlığı belirli haklar, görevler ve faydalar içeren bir statüdür. Vatandaşlık, Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşama ve çalışma hakkı ve federal yardım alma hakkı gibi bir sonraki haklar grubunun temelini oluşturduğu için "hak sahibi olma hakkı" olarak anlaşılmaktadır. İki temel vatandaşlık yolu vardır: Amerika Birleşik Devletleri'nde doğmaya bağlı vatandaşlık, burada bir kişinin Amerika Birleşik Devletleri sınırları içinde doğmuş olması koşuluyla vatandaş olduğu varsayılır ya da doğum sırasında var olan diğer koşullar, ve Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı olma, bir göçmenin vatandaşlık başvurusunda bulunduğu ve kabul edildiği bir süreçtir. Vatandaşlığa giden bu iki yol, Anayasa'nın 1868 tarihli On dördüncü Değişiklik, Vatandaşlık Klozu belgesinde şu şekilde belirtilmiştir:

Amerika Birleşik Devletleri'nde doğan ya da vatandaşlığa tabi olan ve onun yargı yetkisine bağlı olan herkes, ikamet ettiği yerde o eyaletin ve Birleşik Devletlerin vatandaşıdır."(14. Değişiklik)

İsrail Vatandaşlık Kanunu kimlerin İsrail vatandaşı olduğunu ve olabileceğini düzenler. Kanun diğer iki ilgili kanuna dayanır: 1950 yılında yürürlüğe giren, her Yahudinin İsrail’e göçmesine izin veren Geri Dönüş Kanunu ve nasıl İsrail vatandaşlığının alınıp kaybedileceğini tanımlayan, 1952 yılında yürürlüğe giren Vatandaşlık Kanunudur. Geri Dönüş Kanunu iki defa değiştirilirken ve Vatandaşlık Kanunu yürürlüğe girdiğinden beri 13 defa değişikliğe uğradı.

<span class="mw-page-title-main">Çok vatandaşlık</span> aynı kişi tarafından birden fazla ülkenin eşzamanlı vatandaşlığa sahip olunma durumu

Çok vatandaşlık, çift vatandaşlık, çoklu vatandaşlık veya çifte vatandaşlık, bir kişinin eşzamanlı olarak bu ülkelerin yasalarına göre birden fazla ülkenin vatandaşı olarak kabul edildiği vatandaşlık statüsüdür. Kavramsal olarak vatandaşlık, ülkenin iç siyasi yaşamına odaklanır ve milliyet, uluslararası bir meseledir. Bir kişinin milliyetini veya vatandaşlık statüsünü belirleyen uluslararası bir sözleşme yoktur. Bu kavram, yalnızca birbiriyle farklılık gösterebilen ve çatışabilen ulusal yasalar tarafından tanımlanmıştır. Çok vatandaşlık, farklı ülkelerin vatandaşlık için farklı ve mutlaka birbirini dışlamayan kriterler kullanmasıyla ortaya çıkar. Halk dilinde, insanlar birden fazla vatandaşlığa sahip olabilirler, ancak teknik olarak her ulus, belirli bir kişinin kendi vatandaşı olarak kabul edildiğini iddia eder.

<span class="mw-page-title-main">Antoninianus Anayasası</span>

Antoninianus Anayasası ya da orijinal adıyla Constitutio Antoniniana olarak bilinen bu ferman İ.S. 11 Temmuz 212 yılında Caracalla isimli Roma İmparatoru tarafından ilan edildi. Bu ferman, Roma İmparatorluğu'nda bulunan tüm özgür insanların tam Roma vatandaşlığını ve tüm özgür kadınların da Romalı kadınların "dediticii" istisnaları hakkından sahip olmasına karar veriyordu.

Romalılaştırma terimi tarihi ve kültürel anlamlarda, ilk olarak Roma Cumhuriyeti ve daha sonra da Roma İmparatorluğu tarafından Roma egemenliği altına alınan veya Roma'nın çevresinde yaşayan nüfusların Roma kültürüne uyum sağlamasını, entegrasyonunu ve asimilasyonunu içerir. Antik Roma tarihçiliği ve İtalyan tarihçiliği, faşist dönemin sonuna kadar çeşitli süreçleri " barbarların uygarlaşması " olarak adlandırırdı.

<span class="mw-page-title-main">Antik Roma'da evlat edinme</span>

Antik Roma'da evlat edinme genellikle üst sosyal sınıflar tarafından uygulanmış ve gerçekleştirilmiştir; Senato sınıfı tarafından çok sayıda evlat edinme gerçekleştirildi. Veraset ve aile mirası çok önemliydi; bu nedenle Romalılar, erkek bir varis sahibi olmadıkları zaman servetlerini ve isimlerini aktarmanın yollarına ihtiyaç duyuyorlardı. Evlat edinme, ardıllığı garanti altına almanın birkaç yolundan biriydi, bu nedenle genç erkekleri üst düzey ailelerin evlerine kabul etmek bir norm haline geldi. Roma miras yasaları nedeniyle, kadınların çok az miras alma hakkı veya serveti vardı. Bu onları evlat edinme için daha az değerli hale getirmişti. Ancak, kadınlar bu duruma rağmen evlat ediniliyordu. Fakat kadınların nüfuzlu bir aileye mensup kişilerle evlenmeleri daha yaygındı.

<span class="mw-page-title-main">Suriye vatandaşlık yasası</span> Suriye vatandaşlığının tarihi ve düzenlemeleri

Suriye vatandaşlık yasası, Suriye vatandaşlığının kazanılması, iletilmesi ve kaybedilmesine ilişkin yasadır. Suriye vatandaşlığı, Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşı olma durumudur ve doğum veya vatandaşlığa kabul yoluyla elde edilebilir. Suriye Vatandaşlık Yasası 1969 yılında 276 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile çıkarılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Hırvatistan vatandaşlık yasası</span>

Hırvatistan vatandaşlık yasası 26 Haziran 1991'de kabul edilmiş, 8 Mayıs 1992, 28 Ekim 2011 ve 1 Ocak 2020'de değişikliklere uğramış ve 1993'te Anayasa Mahkemesi tarafından yorumlanmıştır. Bu yasa Hırvatistan Anayasasına dayanmaktadır. Esas olarak jus sanguinis ilkesine dayanır.

<span class="mw-page-title-main">Antik Roma'da kadın</span>

Antik Roma'da özgür doğmuş kadınlar (cives) vatandaş statüsüne sahipti, ancak oy kullanma veya siyasi makam elde etme hakları yoktu. Kadınların kamusal rolleri sınırlı olması sebebiyle, Roma tarihçileri tarafından erkeklere göre daha az yer almışlardır. Ancak Roma kadınları doğrudan siyasi güce sahip olmasalar da, varlıklı veya nüfuzlu ailelerden gelenler özel müzakereler yoluyla etki gösterebilmişlerdir. Bu açıdan tarihe damgasını vuran istisnai kadınlar arasında, hikâyeleri mitsel bir önem kazanan Lucretia ve Claudia Quinta; Cumhuriyet dönemi'nin cesur kadınları Cornelia ve bir orduya komuta etmiş, kendi imgesiyle para bastırmış olan Fulvia; Julio-Claudian hanedanından gelen ve Roma İmparatorluğu'nun mores'ine katkıda bulunmuş Livia ve Julia Agrippina ; ve Hristiyanlığı teşvik etmede öncü bir rol göstermiş Büyük Konstantin'in annesi imparatoriçe Helena yer almaktadır.