İçeriğe atla

Osmanlı İmparatorluğu'nda bilim ve teknoloji

Osmanlı İmparatorluğu zamanından bir Usturlap, y. 1686
Takiyüddin'de çalışan bilim insanları

Osmanlı İmparatorluğu'nda bilim ve teknoloji, imparatorluk döneminde bilim ve teknoloji alanında elde edilen başarılar ve gelişmeleri inceler. Osmanlı İmparatorluğu tarihinin bilimsel, kültürel ve entelektüel açıdan incelenmesi yeni bir alandır.

İslam'ın Altın Çağı'nın 14. yüzyılda[1] sona erdiği kabul edilir. Fakat imparatorluğun batısında, İran ve doğuda Hindistan'da artan bilimsel çalışmalarla bu çağ 15.[2] ve 16.[3] yüzyıllara kadar devam etmiştir.

16. yüzyılda bilim öğretimi ve bilimsel eserlerin yazılışı dikkate değer biçimde artmıştır. 17. yüzyıl ortalarından itibaren de önemli ölçüde azalmıştır. 17. yüzyıl itibarıyla medrese programlarında tefsir, hadis ve fıkıha ağırlık verilmiş; matematik, astronomi ve felsefe dersleri önemsenmemiştir.[4] Bilim hayatındaki gerilemeler IV. Murad'a sunulan İslahat Layihası'nda Koçi Bey tarafından belirtilmiştir. Ona göre bilgin insanlarla cahil insanlar ayrılsa ve bilge kişilere imkanlar sağlansa bilim eskisi gibi iyi gelişebilirdi. Katip Çelebi de bu konuda beyanat vermiştir. Mizanu'l-Hak adlı eserinde felsefe ilimlerine cahil insanların dolduğunu belirtmektedir. Fatih Sultan Mehmet'in medreselere koydurduğu felsefe derslerinin kaldırılarak İslam hukuku dersleri konulması Katip Çelebi'nin görüşlerini destekler.[5]

Eğitim

Beyazıt Devlet Kütüphanesi

Medreselerin Gelişimi

Selçuklu döneminde ortaya çıkan medreseler Osmanlı döneminde en yüksek seviyesine ulaşmıştır.

Teknik Eğitim

Dünyanın özellikle mühendislik eğitimini hedefleyen ilk enstitülerinden biri olan İstanbul Teknik Üniversitesi 1773 yılında kuruldu. Bu üniversite III. Mustafa tarafından Mühendishane-i Bahr-i Humayun adı altında gemi mühendislerini eğitmek amacıyla faaliyete geçirildi. 1795'te enstitünün alanı genişletildi ve Avrupa standartlarını yakalamak ve orduyu modernize etmek için ordu mensuplarına da teknik eğitim verilmeye başlandı. 1845'te mühendislik fakültesi geliştirildi ve buna ilaveten mimarlık eğitimi verilmeye başlandı.

Ordu

Fatih Sultan Mehmet'in Macar usta Urban'a döktürdüğü Şahi adlı toplar Konstantinopolis'in (İstanbul) surlarını yıkmıştır. Gününün en iyi topları sayılmaktadır.

Donanma

Tahtelbahir 1719 yılında Osmanlı Devleti tarafından yapılan dünyanın ilk denizaltısıdır. III. Ahmed zamanında tersanenin başmimarı İbrahim Efendi tarafından yapıldı. Timsah şeklinde olan denizaltının deneme sürüşü III. Ahmed'in çocuklarının sünnet merasimine denk getirilmiştir.

Ayrıca bakınız

  • Hezarfen Ahmet Çelebi
  • Lagari Hasan Çelebi
  • Piri Reis
  • Takiyyüddin
  • Ali Kuşçu
  • Bursalı Kadızade Rumi

Konuyla ilgili yayınlar

Ekmeleddin İhsanoğlu, Osmanlı'da Bilim4 Aralık 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ Matthew E. Falagas, Effie A. Zarkadoulia, George Samonis (2006). "Arab science in the golden age (750–1258 C.E.) and today", The FASEB Journal 20: 1581-6 (İngilizce)
  2. ^ George Saliba (1994), A History of Arabic Astronomy: Planetary Theories During the Golden Age of Islam, pp. 245, 250, 256-7, New York University Press, ISBN 0814780237 (İngilizce)
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 4 Ocak 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2010. 
  4. ^ Türkiye Tarihi 3, Hüsiyen G. Yurdaydın, Sina Akşin, Zafer Toprak, Ayla Ödekan, Metin Kunt, Suraiye Faroqhi, s.292
  5. ^ Türkiye Tarihi 3, Hüsiyen G. Yurdaydın, Sina Akşin, Zafer Toprak, Ayla Ödekan, Metin Kunt, Suraiye Faroqhi, s.293

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hezârfen Ahmed Çelebi</span> 17. yüzyılda yaşadığı rivayet edilen Türk bilgini

Hezârfen Ahmed Çelebi veya Ahmed Çelebi, Evliyâ Çelebi'nin Seyahatnâme isimli ünlü eserinde yer alan, 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşamış olduğu rivayet edilen Müslüman Türk bilginidir.

<span class="mw-page-title-main">IV. Murad</span> 17. Osmanlı padişahı (1623–1640)

IV. Murad, dîvân edebiyatındaki mahlası Murâdî, 17. Osmanlı padişahı ve 96. İslam halifesi. 1623 ile 1640 yılları arasında hüküm sürdü. Revan ve Bağdat fatihidir. IV. Murad İstanbul'da, Sultan I. Ahmed'in ve Kösem Sultan'ın oğlu olarak dünyaya geldi. Ağabeyi II. Osman'ın Yedikule Zindanları'nda bir grup isyancı tarafından öldürülmesi üzerine amcası I. Mustafa tahta geçmişti. Aklî dengesi bozuk olan amcası I. Mustafa'nın yerine 11 yaşındaki IV. Murad padişah yapıldı.

Divan edebiyatı, Türk kültürüne has süslü ve sanatlı bir edebiyat türüdür. Bu edebiyata genellikle "divan edebiyatı" adı uygun görülmekte olup bunun en büyük nedenlerinden birisinin şairlerin manzumelerinin toplandığı kitaplara "divan" denilmesi olduğu kabul edilmektedir. Öte yandan, divan edebiyatı gibi tabirlerin modern araştırmacılar tarafından geliştirildiğini ve halk-tekke-divan edebiyatları arasındaki ayrımların bazen oldukça muğlak olduğu ve bu edebiyatlar arasında ciddi etkileşimlerin de bulunduğu vurgulanmalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Vasvar Antlaşması</span>

Vasvar Antlaşması, 10 Ağustos 1664'te Osmanlı İmparatorluğu'yla Avusturya Arşidüklüğü arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır. 1663-1664 Osmanlı-Avusturya Savaşı'nı sona erdirmiştir. Antlaşma Szentgotthárd ile Eisenburg arasındaki Çakani'de (Cskany) imzalanmasına rağmen, bu birimin bağlı olduğu Vasvar şehrinin adı tarihi kaynaklara geçmiştir. Osmanlıca ve Latince kaleme alınan antlaşmanın Latincesi Osmanlılarda, Osmanlıcası Avusturyalılarda kalmıştır. Antlaşma ile Osmanlılar aldıkları kaleleri ellerinde tuttukları gibi, Erdel üzerinde yeniden avantajlı konuma geçmişlerdir.

Solakzade Mehmed Hemdemî Efendi 17. yüzyıl Osmanlı şairi, bestekârı ve tarihçisi.

<span class="mw-page-title-main">İlmiye</span>

İlmiye, Osmanlı Devleti'ndeki başlıca dört enstitüden biri. Diğer üçü ise seyfiye, mülkiye ve kalemiyedir. Devlet kontrolünde örgütlü bir sınıf olan ve tepesinde Şeyhülislam'ın bulunduğu ilmiyenin başlıca görevleri dini eğitim ve şeriatin doğru bir şekilde uygulanmasıdır.

Kadızâde-i Rûmî asıl adı Selahaddin Musa, Orta Çağ'ın ünlü Türk matematik ve astronomi bilgini.

<span class="mw-page-title-main">Suraiya Faroqhi</span>

Suraiya Faroqhi, Alman akademisyen, Osmanlı tarihçisi ve halen İbn Haldun Üniversitesi Tarih bölümünde öğretim üyesi.

<span class="mw-page-title-main">Lâgarî Hasan Çelebi</span> 17. yüzyılda yaşadığı rivayet edilen Türk bilim insanı

Lâgarî Hasan Çelebi, Osmanlı İmparatorluğu'nda IV. Murad döneminde, barut macunundan hazırlanmış fişekler vasıtasıyla uçtuğu görülen ve kayıt edilen Osmanlı sanatkârı ve mühendisidir.

<span class="mw-page-title-main">Kemalpaşazâde</span> Şeyhülislam ve tarihçi

Kemalpaşazâde veya İbn-i Kemal, Osmanlı devleti şeyhülislamı ve tarihçidir.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı toplumu</span> Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde yaşamış halkların sosyal yapısı

Osmanlı toplumu, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde yaşamış halkların bütününü ifade eder. Toplum, Müslüman ve Müslüman olmayan (gayrimüslim) milletlerden oluşuyordu. Gayrimüslimler, "cizye" vergisi ödemek dışında toplumdan bir ayrıma tâbi değildi. Müslüman toplumun yaşantısı şeriat ile şekillenirken, farklı milletlerin din ve örflerine göre mahalli yaşam tarzlarını koruma imkânı da vardı. Toplumu "yönetenler" ve "yönetilenler" olarak, art zamanlı şekilde, iki sınıfa ayırmak mümkündür. Sınıflar arası geçiş yasak değildir, ancak sınırlı tutulmuştur.

Kadızâde Mehmed Efendi, Küçük Kadızâde veya Kadızâdeli Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşamış olan bir vaiz. Görüşlerini kabul eden taraftarları, kendilerine Kadızâdeliler demekteydiler. Kadızâde Mehmed'in, İmam Birgivî'nin talebesi olmasından dolayı tasavvufu reddettiği öne sürülür. Mehmed'in babası, vilâyet hâkimiydi.

Kadızâdeler, Kadızâdeliler ya da Fakılar, Osmanlı Devleti'nde 17. yüzyılda etkili olan siyasî-dinî hareket.

<span class="mw-page-title-main">Ebubekir Ratib Efendi</span>

Ebubekir Ratib Efendi, 18. yüzyılda yaşamış, Osmanlı devlet adamı, sefâretnâme yazarı.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu'nda eğitim</span> Osmanlı Devletinde eğitim sistemi

Osmanlı İmparatorluğu'nda eğitim. İslam eğitim sisteminin temel kurumu olan medrese, Osmanlılar dönemininde de eğitimin temeli olmuş, Osmanlı İmparatorluğu'na uygun biçimsel gelişmeler göstermiştir. Medrese sıbyan mektebinden sonra orta, lise, yüksek okul ve üniversite eğitimi veren, İslami kimliği nedeniyle yalnızca Müslümanların devam ettiği bir eğitim kurumu özelliğindedir. İmparatorluk sınırlarındaki Müslümanların eğitimi ulema adı verilen dindar topluluk tarafından İslam dininin hükümlerine göre denetlenmekteydi. II. Mahmut dönemine kadar İslami örgütlenme yürütülmüştür. Bu dönemde batı biçimi kurumlar oluşturulmadan önce, memur yetiştirmek amacıyla Acemi Oğlanlar Ocağı ve Enderûn Mektebi; sivil halkın eğitimi amacıyla Sıbyan Mektepleri ve Medreseler kurulmuş idi. İlk medrese 1331'de kurulan İznik Orhaniyesi'dir.

<span class="mw-page-title-main">İznik Medresesi</span>

İznik Medresesi ya da İznik Orhaniyesi, Osmanlı Beyliği'nin 1331'de kurulan ilk medresesidir.

Üstüvanî Mehmed, 17. yüzyılda yaşamış bir Osmanlı vaizidir. Kadızade Mehmed Efendi'in ölümünden sonra onun fikirlerini ve Kadızade anlayışını sürdürmüştür. Kadızadelilerin haram olmayan şeyleri haram ilan etmesi ve bunları yapanların kâfir sayılması gerektiği yolundaki düşüncelerini devam ettirmiştir. Mesela güzel sesle Kur'an okumak, Cuma Namazı'nda salavat getirmek gibi şeyleri günah sayarak tehdit yoluyla önlemek istemişlerdir. Bu vaiz sınıfının bir temsilcisi olan Üstüvanî Mehmed Efendi, Ayasofya Camii'nde vaizdi.

Fatma Sultan III. Ahmed ile Emetullah Kadın'ın kızı. Nevşehirli Ibrahim Paşa'nın eşi.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı gerileme tezi</span>

Osmanlı gerileme tezi veya Osmanlı gerileme paradigması, Osmanlı İmparatorluğu'nun dünyanın o zaman gelişmiş kabul edilen ülkeleri ile kıyaslandığında bilim ve endüstride geri kalması ve ürünler ortaya çıkaramaması sonucu, dış ülkelere bağımlılığını tarif etmek amacı ile ortaya konmuştur. Türkiye'nin ve dünyanın tanınmış tarihçilerinden Halil İnalcık Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ adlı kitabında, “...18. yüzyılın uzun savaşlarıyla denge Avrupa’dan yana döndü. Osmanlı gücü inişe geçti, 18. yüzyılda Batı üstünlüğünün kabulüyle de imparatorluk politik ve ekonomik olarak Avrupa’ya bağımlı hale geldi, imparatorluğun varlığını sürdürmesi ve olası çöküşü, sonunda bir Avrupa politikası sorunu, Doğu Sorunu oldu ve Osmanlı politik yaşamı 1920'ye dek Avrupa'ya bağımlı olarak sürdü,” saptamasını yapmıştır.