Elektromanyetik tayf veya elektromanyetik spektrum (EMS), evrenin herhangi bir yerinde fizik kurallarınca mümkün kılınan tüm elektromanyetik radyasyonu ve farklı ışınım türevlerinin dalga boyları veya frekanslarına göre bu tayftaki rölatif yerlerini ifade eden ölçüt. Herhangi bir cismin elektromanyetik tayfı veya spektrumu, o cisim tarafından çevresine yayılan karakteristik net elektromanyetik radyasyonu tabir eder.
Kızılötesi, görünür ışıktan daha uzun ancak mikrodalgalardan daha kısa dalga boylarına sahip elektromanyetik radyasyondur (EMR). Kızılötesi spektral bant, kırmızı ışığınkinden biraz daha uzun dalgalarla başlar, bu nedenle IR insan gözü için görünmezdir. IR'nin genellikle yaklaşık 750 nm (400 THz) ila 1 mm (300 GHz) arasındaki dalga boylarını içerdiği anlaşılmaktadır.
Lamberta, 11 Nisan 1878 tarihinde Fransız gökbilimci Jérôme Eugène Coggia tarafından keşfedilen ana kuşak asteroitidir. Coggia'nın keşfettiği beş asteroitten ikincisidir.
P tipi asteroitler, düşük albedoya ve özelliksiz kırmızımsı bir spektruma sahip asteroitlerin sınıflandığı bir asteroit tayf tipidir. Organik olarak zengin silikatlar, karbon ve susuz silikatlardan oluşan, muhtemelen içlerinde su buzu bulunan bir bileşime sahip oldukları öne sürülmüştür. P tipi asteroitler, dış asteroit kuşağı ve ötesinde bulunur. Sınıflandırmaya bağlı olarak, 46 Hestia, 65 Cybele, 76 Freia, 87 Sylvia, 153 Hilda, 476 Hedwig ve bazı sınıflandırmalarda P tipi olarak gösterilen 107 Camilla olmak üzere 33 adet bilinen P tipi asteroit vardır.
S-tipi asteroitler Asteroit, silisli (taşlı) bir mineralojik bileşimin göstergesi olan bir spektral tipe sahip asteroitlerin Tholen ve SMASS taksonomilerine göre sınıflandırıldığı bir tayf tipidir. Kapsamında bulunan asteroitler nispeten yüksek yoğunluğa sahip olmakla birlikte, tüm asteroitlerin yaklaşık %17'si bu türde sınıflandırılmaktadır. Karbon içerikli C-tipinden sonra en yaygın ikinci türdür.
C-tipi (karbonlu) asteroitler, bilinen asteroitlerin yaklaşık %75'ini oluşturan en yaygın tayf türdür. Uçucu madde(buz) bakımından zengindirler ve çok düşük bir albedo ile diğer tiplerden ayırt edilirlerç. Bunun nedeni bileşimlerinin kayalara ve minerallere ek olarak büyük miktarda karbon içermesidir. Yoğunluk ortalamaları yaklaşık 1,7 g/cm3'dir. Güneş'ten ortalama 3,5 astronomik birim (AU) uzaklıkta bulunan asteroit kuşağının dış bölümündeki asteroitlerin %80'i bu tipteyken, Güneş'ten 2 AU mesafedeki asteroitlerin sadece %40'ı C-tipidir. Diğer asteroit tiplerine oranla yüksek düzeyde karanlık albedoya sahip olmaları ve çoğunlukla kolay gözlemlenemeyen asteroit kuşağının dış katmanlarında bulunmalarından ötürü C-tiplerinin sayısının tahmin edilenden fazla olabileceği değerlendirilmektedir.
Polana, asteroit kuşağından çok karanlık bir asteroittir. 28 Ocak 1875'te Johann Palisa tarafından keşfedildi ve adını keşfi yaptığı Austrian Naval Gözlemevi'nin şehri olan Pola şehrinden almaktadır.
Asteroit tayf tipi, asteroitlerin yansıma spektrumları, renkleri ve bazen de albedolarına göre belirlenmektedir. Bu tiplerin bir asteroitin yüzey bileşimine karşılık geldiği düşünülmektedir. İçsel olarak farklılaşmamış küçük cisimlerin yüzeyleri ve iç bileşenlerinin muhtemelen birbirlerine benzer olduğu kabul edilirken, Ceres ve Vesta gibi büyük cisimlerin nasıl bir iç bileşenlere sahip olduğu bilinmektedir. Uzun yıllardır, Tholen, SMASS ve Bus-DeMeo taksonomileri gibi bir dizi farklı sınıflandırma sistemleriyle sonuçlanan bazı araştırmalar yapılmaktadır.
A tipi asteroitler, güçlü, geniş 1 μm olivin özelliğine ve 0,7 μm'nin altında çok kırmızımsı bir spektruma sahip nispeten nadir iç kuşak asteroitleridir. Bir asteroidin tamamen farklılaşmış mantosundan geldikleri düşünülmektedir ve yüksek bir yoğunluğa sahip oldukları görülmektedir. Bir araştırmada 7 benzer A, V ve X tipi asteroidin ortalama yoğunluğunun 3,6 g/cm3 olduğu bulunmuştur.
B-tipi asteroitler nispeten nadir görülen ve genellikle C grubunun altında sayılan karbonlu asteroitlerin sınıflandırıldığı bir asteroit tayf tipidir. Bu sınıftaki asteroitlerin spektral olarak mavi ışıma göstermesi nedeniyle "B" (Blue) harfi tercih edilmiştir. Bu sınıfta bulunan nesneler genellikle dış asteroit kuşağında görülmektedir. Üçüncü en büyük asteroit olan 2 Pallas'ı da içeren yüksek eğimli Pallas ailesinde sıklıkla görülür. Bileşenlerinin Güneş Sistemi'nin erken dönemlerinden kalma ilkel, uçucu maddece zengin kalıntılar olduğu düşünülmektedir. Mart 2015 itibarıyla SMASS sınıflandırmasında bilinen 65, Tholen sınıflandırmasında ise 9 adet B-tipi asteroit bulunmaktadır.
F-tipi asteroitler; C-grubu asteroitlerinin kapsadığı, nispeten nadir görülen bir karbonlu asteroit türüdür.
G-tipi asteroitler, asteroitlerin yaklaşık %5'ini oluşturan nispeten nadir bir karbonlu asteroit türüdür. Bu sınıftaki en önemli asteroit 1 Ceres'tir.
D-tipi asteroitler çok düşük albedoya ve saf kırmızımsı bir spektruma sahiptir. İç yapılarında muhtemelen buz, karbon ve susuz silikatlar ile zengin organik silikat bileşimleri bulunduğu öne sürülmektedir. D tipi asteroitler dış asteroit kuşağında ve ötesinde bulunmaktadır. 152 Atala ve 944 Hidalgo gibi Jüpiter truvalarının büyük çoğunluğu bu gruba girer. 2000 yılında Kanada'da bulunan Tagish Gölü'ne düşen meteoritin D tipi bir asteroit ile benzer yapıda olduğu ve Mars'ın uydusu Phobos ile yakın akraba olabileceği iddia edilmektedir.
E-tipi asteroitler, enstatit (MgSiO3) akondrit yüzeylerine sahip olduğu düşünülen asteroitlerdir. Hungaria asteroitleri olarak da bilinen asteroit kuşağının başlangıç kısımlarındaki asteroitlerin büyük bir bölümünü oluştururlar, ancak asteroit kuşağına tam olarak girildikçe hızla çok nadir hale gelirler. Bununla birlikte, 64 Angelina gibi asteroit kuşağının iç kenarından oldukça uzakta olanları da bulunmaktadır. Bu durumun değişime uğramış bir asteroidin oldukça incelmiş olan mantosundan kaynaklandığı düşünülmektedir.
X-grubu asteroitler, benzer spektrumlara, ancak muhtemelen oldukça farklı bileşimlere sahip birkaç türü bir araya toplayan bir çatı asteroit tayf türünde sınıflandırılan asteroitlerden meydana gelmektedir.
Q-tipi asteroitler, güçlü, geniş 1 mikrometre olivin ve piroksen yapısında ve asteroitteki metal varlığını gösteren bir spektral eğime sahipolan, nispeten nadir görülen iç kuşak asteroitlerinin yer aldığı tayf sınıfıdır. 0,7 μm kısa ve uzun yönde soğurma özelliği bulunan sınıfta spektrum genellikle V ve S tipi arasında orta düzeyde görülmektedir.
R-tipi asteroitler, V ve A-tipi asteroitler arasında spektral olarak orta düzeyde ve orta derecede parlak olan, nispeten nadir iç kuşak asteroitlerini içeren bir tayf sınıfıdır. Spektrum, 1 ve 2 mikrometrede belirgin olivin ve piroksen özellikleri gösterir. Aynı zamanda plajiyoklaz olasılığı da vardır. 0,7 μm'den kısa olanlarda spektrum çok kırmızımsıdır.
K-tipi asteroitler, 0,75 μm'den kısa olan, orta derecede kırmızımsı bir spektruma ve bunun uzun kısmına doğru hafif mavimsi bir eğilime sahip, nispeten nadir görülen asteroitlerin yer aldığı tayf sınıfıdır. Albedoları düşük olmakla birlikte, spektrumları CV ve CO göktaşlarınınkine benzemektedir. K tipi asteroitlere 9 Metis örnek olarak verilebilir.
V tipi asteroit veya Vestoid, spektral tipi 4 Vesta'nınki ile aynı olan asteroitlerin sınıflandırıldığı bir asteroit tayf tipidir. Ana kuşak asteroitlerinin yaklaşık %6'sı vestoidlerden oluşmaktadır. Bunların içinde 4 Vesta açık ara en büyüğüdür. Bu sınıfta bulunan asteroitler nispeten parlaktır ve aynı zamanda taşlı demirlerden ve sıradan kondritlerden oluşan daha yaygın S-tipi asteroitlere oldukça benzemektedirler. Ancak, V-tipleri S-tiplerinden daha fazla piroksen içermektedir.
Kızılötesi teleskop, gök cisimlerini kızılötesi ışık kullanarak tespit eden bir tür teleskoptur. Kızılötesi ışık elektromanyetik spektrumda görünür hale gelen birkaç radyasyon tipinden biridir.