İçeriğe atla

Kurucu etkisi

Kurucu etkisinin basit gösterimi. Solda yer alan orijinal popülasyonun sağda yer alan üç olası kurucu popülasyonları.

Kurucu etkisi veya kurucu ilkesi, popülasyon genetiğinde büyük bir popülasyondan koparak daha az sayıdaki küçük ve yeni bir popülasyonun oluşması ve böylece genetik çeşitliliğin ve genetik varyasyonların kaybedilmesidir. Kurucu etkisi, ilk kez 1952 yılında,[1] tam olarak ana hatlarıyla Ernst Mayr tarafından tanımlanmış olup bunun için daha önce Sewall Wright gibi araştırmacıların mevcut olan teorik çalışmalarını kullanmıştır.[2] Genetik varyasyonun kaybedilmesinin bir sonucu olarak, yeni oluşan popülasyon, hem genetik hem de fenotipik olarak belirgin bir biçimde türediği ebeveyn popülasyondan farklı olabilir. Olağanüstü durumlarda, kurucu etkisinin türleşmeye ve ardından yeni türlerin sonraki evrimine yol açabileceği düşünülmektedir.

Şemada da gösterildiği gibi, orijinal popülasyon neredeyse eşit sayıda kırmızı ve mavi bireylerden oluşmaktadır. Özgün popülasyondan rastgele alınan numunelerle oluşturulan üç küçük kurucu popülasyon, bu popülasyonların bazılarında mavi rengin, diğerlerinde ise kırmızı rengin ağır basabileceğini (kurucusu etkisi) göstermektedir. Tam anlamıyla yeni bir popülasyon olmasa bile bu şekildeki bir popülasyon darboğazı, aynı zamanda kurucu etkisinin oluşmasına yol açabilir.

Burada özellikle ”genetik sürüklenme” olarak da tanımlanan rastlantısal seçilimler, evrimsel sürecin temel mekanizmalarından biri olarak önem kazanmaktadır. Olası bir felakette veya türün yaşadığı ekolojik sistem içinde baş gösteren ciddi çevre değişikliklerinde, kısaca olumsuz herhangi bir felakette, tür içinde var olan genotiplerden hangisinin hayatta kalacağı ve bu türün gen havuzunda bulunan özelliklerden hangisinin geride kalabileceği bu rastlantısallıklara bağlıdır. Aynı şekilde yeni bir yaşam alanına göç etmek zorunda kalan canlı türlerin beraberinde de ne tür bir gen havuzu getirdikleri bu rastlantısal olaylarla yakından ilişkilidir. Genetik sürüklenmenin etkisi en çok, bir canlı türünün kaderi sadece birkaç bireye bağlı olduğunda ortaya çıkar. Örneğin, fırtına sonrası deniz akımının etkisine maruz kalan bir veya birden çok canlının bir ağaç kütüğü yardımıyla eski yaşam alanından kopup başka bir ekolojik sisteme, mesela okyanustaki herhangi bir adaya sürüklenmesine ”coğrafi yalıtım” veya “coğrafi izolasyon” denilir. Eski türün bu bireylerine ise ”kurucu birey” veya ”kurucu popülasyon”, bu prensibe de “kurucu prensibi” denilmektedir.[3]

Bu birkaç kurucu bireydeki alellerin görülme sıklığı, genellikle geride bıraktıkları popülasyonun alellerinde olduğundan ve diğer bireylerinin çoğundan farklıdır. Bu farklılıklar, yeni ortamda türeyen popülasyon üzerinde uzun süreli evrimsel etkiler yaratırlar. Havai Adaları gibi takım adalarda görülen tür çeşitliliğinin, birbirine temas eden ana karalardan fazla olmasının nedeni, bu kurucu prensibi ile ilişkilidir.[4] Bu izole topluluklar genetik sürüklenme sonucu yeni yaşam alanlarında daha farklı seçici baskılara maruz kaldıkları genotipik farklılaşmaya uğrar ve bu topluluklar bir araya gelince o kadar evrimleşmiş olurlar ki artık birbirleriyle çiftleşemezler ve gen alış verişi yapamaz duruma gelirler.

Bu anlamda kurucu etkisi, genetik sürüklenmenin özel bir formudur.[5][6] Kurucu etkisine ek olarak, yeni oluşan popülasyon genellikle küçük bir popülasyondan ibaret olduğundan genetik sürüklenmelerin etkisine karşı da çok hassas olup soy içinde gen kalitesini azaltabilen yakın akrabalı çiftleşmeler artış gösterir ve bu şekilde gen havuzunda nispeten düşük bir genetik varyasyon seviyesine yol açar. Bu durum, İzlanda, Faroe Adaları, Paskalya Adası ve Pitcairn Adasındaki yerli nüfusun sahip olduğu kısıtlı gen havuzunda görülebilir. Başka bir örnek, ABD'nin Massachusetts eyaletine bağlı Atlantik Okyanusu'nda yer alan Martha's Vineyard adası sakinlerinde görülen çok yüksek sağırlık oranı ile bu durumun yol açtığı Martha's Vineyard işaret dilinin ortaya çıkmasıdır.[7]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Provine WB (Temmuz 2004). "Ernst Mayr: Genetics and speciation". Genetics. 167 (3). ss. 1041-6. PMC 1470966 $2. PMID 15280221. 1 Temmuz 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2011. 
  2. ^ Templeton AR (Nisan 1980). "The Theory of Speciation VIA the Founder Principle". Genetics. 94 (4). ss. 1011-38. PMC 1214177 $2. PMID 6777243. 
  3. ^ “Biologie – Kompaktwissen Oberstufe” - Walter Kleesattel, Cornelsen Verlag, Berlin 2007
  4. ^ “Evolution und Biologische Vielfalt” - Prof. Dr. Wilfried Probst, Bibliografisches İnstitut & F.A. Brockhaus, Mannheim 2008
  5. ^ Hartwell, Hood, Goldberg, Reynolds, Silver, Veres, 2004, Genetics - from genes to genomes, page 688, McGraw Hill Higher Education
  6. ^ Raven, Evert, Eichhorn, 1999, Biology of plants, page 241, W H Freeman and Company
  7. ^ Everyone Here Spoke Sign Language: Hereditary Deafness on Martha's Vineyard. Cambridge, MA: Harvard University Press. 1985. ISBN 0-674-27041-X. Erişim tarihi: 21 Ekim 2010. 

Konuyla ilgili yayınlar

  • J. W. James: Kurucu Etkisi Ve Yapay Seçilime Yanıtı. Dergi: Genetical research Cilt 16, No: 3, Aralık 1970, S. 241–250, ISSN 0016-6723.PMID 5512250. (İngilizce)

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Genetik</span> biyolojinin organizmalardaki kalıtım ve çeşitliliği inceleyen bir dalı

Genetik ya da kalıtım bilimi, biyolojinin organizmalardaki kalıtım ve genetik varyasyonu inceleyen bir dalıdır. Türkçeye Almancadan geçen genetik sözcüğü 1831 yılında Yunanca γενετικός - genetikos ("genitif") sözcüğünden türetildi. Bu sözcüğün kökeni ise γένεσις - genesis ("köken") sözcüğüne dayanmaktadır.

Evrim, popülasyondaki gen ve özellik dağılımının nesiller içerisinde seçilim baskısıyla değişmesidir. Bazen dünyanın evrimi, evrenin evrimi ya da kimyasal evrim gibi kavramlardan ayırmak amacıyla organik evrim ya da biyolojik evrim olarak da adlandırılır. Evrim, modern biyolojinin temel taşıdır. Bu teoriye göre hayvanlar, bitkiler ve Dünya'daki diğer tüm canlıların kökeni kendilerinden önce yaşamış türlere dayanır ve ayırt edilebilir farklılıklar, başarılı nesillerde meydana gelmiş genetik değişikliklerin bir sonucudur.

<span class="mw-page-title-main">Doğal seçilim</span> fenotipteki farklılıklar nedeniyle bireylerin farklı şekilde hayatta kalması ve üremesi; evrimin temel mekanizması

Doğal seçilim, canlıların fenotiplerindeki farklılıklardan ötürü hayatta kalma şansının ve üreme başarısının değişkenlik göstermesidir. Evrimin esas mekanizmalarından biri olup, bir popülasyonun nesiller boyunca karakteristik olan kalıtsal özelliklerindeki değişimdir. Charles Darwin, kendi görüşüne göre kasıtlı olarak gerçekleştirilen yapay seçilime karşılık kendiliğinden gerçekleşen "doğal seçilim" terimini popülerleştirmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Popülasyon (biyoloji)</span> bir alandaki bir türün bireylerinin topluluğu veya sayısı

Popülasyon, her türlü canlı varlığın sayısal yoğunluk ve dağılımıdır. Sözcük Türkçeye Fransızcadan geçmiştir. Türkçe karşılığı nüfus olmasına rağmen biyoloji ve toplumbilim terimi olarak sıklıkla kullanılır. Bunun yanında biyolojideki anlamı ile popülasyon, belli bir yerde belli bir zamanda bulunan, birbirleriyle çiftleşip üreyebilen ve aynı tür içinde yer alan canlıların oluşturduğu bireyler topluluğuna verilen isimdir. Bir popülasyonda sadece bir tür bulunabilir.

<span class="mw-page-title-main">Popülasyon genetiği</span> popülasyonların genetik farklılıklarıyla ilgilenen genetiğin alt alanı, evrimsel biyolojinin bir parçası

Popülasyon genetiği, popülasyonlardaki fertlerin benzerlik ve farklılıklarının kaynaklarını, bunun yanında popülasyonlardaki alel frekansının dağılımlarını ve değişimlerini araştıran bir genetik altdalıdır.

Rastgele genetik sürüklenme, alel sürüklenmesi veya Wright etkisi olarak da bilinen genetik sürüklenme, bir popülasyondaki mevcut bir gen varyantının (alel) frekansında rastgele şansa bağlı olarak meydana gelen değişimdir.

Evrimsel faktör veya evrim faktörü, biyolojide bir popülasyonun gen havuzunu ve sahip olduğu gen varyasyonlarının tümünü etkileyen ve değiştiren tüm faktörlere ve evrimsel süreçlere denir.

Genetik çeşitlilik, bir biyolojik çeşitlilik düzeyi olup bir türün gen havuzundaki genetik özelliklerinin toplam sayısını gösterir. Genetik çeşitlilik, çeşitlenen genetik özelliklerin eğilimini tanımlayan genetik değişkenlik terimi ile aynı şey olmayıp bundan ayrılır.

Gen akışı veya gen göçü, popülasyon genetiğinde, gen alellerin bir popülasyondan diğerine aktarılmasıdır.

Genetik otostop, bir alelin, olumlu olarak seçilen bir gene bağlanmış olması yüzünden beraberce kalıtıldığı ve böylece alel frekansının ya da görülme sıklığının artığı bir süreçtir. Genlerin bir kromozom üzerindeki birbirine olan yakınlıkları, genlerin, yakınlardaki avantajlı bir gen tarafından maruz kaldığı seçici bir süpürme ile birlikte sürüklenmelerine imkân tanıyabilir. Daha genel olarak, genetik otostop, zararlı mutasyonlara karşı arka planda etki eden seçilim de dahil olmak üzere, birbirine bağlı genler üzerinde etki eden herhangi bir seçilim nedeniyle bir alel frekansında meydana gelen değişikliğe işaret edebilir.

Hill-Robertson etkisi, popülasyon genetiğinde, ilk kez 1996 yılında Bill Hill ve Alan Robertson tarafından tanımlanmış olan bir olgu olup genetik rekombinasyonların evrimsel avantajlarını açıklar.

<span class="mw-page-title-main">Genetik varyasyon</span> Genetikte popülasyonlar arasında ortaya çıkabilen, tür içerisinde veya gen alellerinde gözlemlenen farklılıklar

Genetik varyasyon, genetikte popülasyon içinde ya da popülasyonlar arasında ortaya çıkabilen, tür içerisinde veya gen alellerinde gözlemlenen farklılıklardır. Genetik varyasyon, doğal seçilim için "hammadde" sağladığından önem taşır. Genetik varyasyon, bir genin dizilimlerinde meydana gelen değişimler olan mutasyon sebebiyle meydana gelirler. Poliploidi veya poliploitlik kromozomlarda oluşan mutasyona bir örnek olarak verilebilir. Poliploidi, bir hücrenin ya da organizmanın, her bir kromozomununun ikiden fazla kopyasına sahip olması durumudur. Organizmalar çoğunlukla diploit olmakla birlikte, hücre bölünmesinin olması gerektiği gibi gerçekleşmemesi sonucu, poliploit hücre ve organizmalar ortaya çıkabilir.

Bu liste, evrim ve evrimsel biyoloji konularına dair maddeleri içerir.

Mikro evrim, tek bir canlı türü ve bu türün popülasyonları içinde çeşitli seleksiyonlar sonucu oluşan tüm küçük değişimler ve evrimleşme olayları. Bu anlamda mikro evrim, bir popülasyonun gen sıklığında küçük ölçekte oluşan değişimlerin evrimidir.

<span class="mw-page-title-main">Üreme yalıtımı</span> Türleşmenin evrimsel mekanizması

Üreme yalıtımı veya hibritleşme engelleri, iki farklı türün popülasyonlarındaki bireylerin birbirleriyle eşleşmesini veya verimli döller meydana getirmesini önleyen, bunun yanında birleştiklerinde sadece kısır melez bireylerin oluşmasına neden olan davranışlar, fizyolojik süreçler ve mekanizmaların tümünü tanımlayan bir terim. Bu engeller, farklı popülasyonların veya türün bireyleri arasındaki gen akışını azaltarak ya da doğrudan engelleyerek her türün özelliklerinin gen havuzunda korunmasına izin verir ve birbirleri ile çiftleşmeyen popülasyonların genetik karışımları da bu şekilde kendi aralarında sınırlı kalmış olur.

<span class="mw-page-title-main">Peripatrik türleşme</span>

Peripatrik veya peripatri, yayılma alanları birbirine komşu olan ama çakışmayan, bunun yanında bir sıra dağ veya geniş nehirler gibi engeller yüzünden birbirinden ayrılan ve artık eski yurtlarında olamayan organizmaları ifade eden birer biyocoğrafya terimleridir.

Simpatrik türleşme, aynı coğrafi bölgede yaşayan tek bir atasal türden yeni türlerin evrilerek oluştuğu süreçtir. Simpatrik ve simpatri terimleri, evrimsel biyolojide ve biyocoğrafyada yaşam alanlarının birbirleriyle örtüştüğü, hatta aynı olduğu, en azından bu yaşam alanlarının bazı yerlerinde birlikte var olabildikleri organizmaları tanımlar. Bu organizmalar birbirleriyle yakından akraba olduğu durumlarda, böyle bir dağılım simpatrik türleşmenin bir sonucu olabilir. Etimolojik olarak simpatri kelimesinin kökeni Yunanca olup συν (birlikte) ve πατρίς kelimelerinden türetilmiştir. Bu kavram ilk olarak, türemeyi açıklayan İngiliz evrimsel biyolog Sir Edward Bagnall Poulton tarafından, 1904 yılında icat edilmiştir.

Biyolojide klin, bir türün coğrafi dağılımının tamamında tek bir özelliğinin ya da biyolojik niteliğinin ölçülebilir gradyanıdır. İlk olarak Julian Huxley tarafından 1938 yılında kullanılan klin terimi genellikle gen frekansı, kan grubu gibi genetik ya da vücut boyutları, deri pigmentasyonu gibi fenotipik özelliklerin değişimini kastetmekteydi. Klinler bir özelliğin sürekli ama derece derece değişmesi gibi bir coğrafi bölgeden diğerine geçerken birdenbire aniden de değişebilmesi için de kullanılır.

Negatif veya arındırıcı seçilim, zararlı alelleri ortadan kaldıran seçilim türüdür. Rastgele ortaya çıkan mutasyonların sebep olduğu zararlı genetik polimorfizmlerin temizlenmesi yoluyla sabitleyici seçilimle sonuçlanabilir

<span class="mw-page-title-main">Popülasyon darboğazı</span> Bir popülasyonun büyüklüğünü ve genetik çeşitliliğini azaltan ve bunu takiben boyutta bir iyileşmeye yol açan olay

Popülasyon darboğazı, bir popülasyonun; yangın, kuraklık, asteroit düşmesi, volkanizma gibi ani ve yıkıcı çevresel değişiklikler sebebiyle sayısının rastgele ve dramatik bir şekilde düşmesi ve bunun sonucunda genetik çeşitliliğin azalmasını ifade eder. Örneğin, bir şişeye doldurulmuş farklı renklerde bilyelerden birkaçı bir kaseye döküldüğünde, her renkten bilye kasede yer almayabilir. Aynı şekilde, popülasyon darboğazı sonucunda, felaketten önce yer alan kimi aleller ortadan kalkabilir veya bunların sıklığı azalabilir, ayrıca daha az görülen aleller baskın hale gelebilir. Popülasyonun küçülmesi sebebiyle güçlenen genetik sürüklenme, nesiller boyunca, rastlantısal olarak kimi alelleri silerek genetik çeşitliliğin daha da azalmasına yol açabilir.