İçeriğe atla

King-Crane Komisyonu

Charles Richard Crane

King-Crane Komisyonu, Paris Barış Konferansı sırasında Türk topraklarının durumunu, Suriyelilerin ve Filistinlilerin I. Dünya Savaşı sonunda belirlenecek yeni sınırlara ilişkin görüşlerini saptamak üzere oluşturulan komisyondur (1919).

İngilizler gibi Fransızların da, parçalanan Osmanlı İmparatorluğu'nun Ortadoğu'daki topraklarının paylaşımında talep ve iddiaları vardı. Ancak Lloyd George Konferansı ustaca istediği gibi yönlendirmekteydi. Almanya karşısında Fransa'nın, İngiltere'nin destek ve yardımına ihtiyacı vardı. Fransız Başbakan Georges Clemenceau, bir sene öncesinde daha önemli addettiği Almanya konusunda, İngiliz-Fransız ittifakını sağlamlaştırmak adına (daha önce İngilizlerle Sykes-Picot Anlaşması'nda), Filistin ve Musul üzerinde anlaşarak elde etmiş oldukları haklardan feragat etmişti. Fakat Lloyd George, Fransızları Ortadoğu'dan tamamen çıkarmakta kararlıydı. Fransızlar, Suriye ve Klikya'da hak iddia ederken, İngiltere de askeri kuvvetlerinin, Faysal'ın Arapları ve Fransız güçleri arasında barışın sağlanması amacıyla bölgede kalacaklarını duyurmuştu. O esnada Beyrut merkez olmak üzere, küçük bir Fransız birliği dar bir sahil şeridini işgale devam ediyordu. Fakat Faysal'ın güçleri vur-kaç taktiği ile Fransızlara saldırıyordu. Allenby'ye bağlı İngiliz birlikleri, Faysal'ı Fransızların misillemesinden koruyordu. Araplarla Fransızlar arasında savaş çıkması endişesi karşısında Amerika Birleşik Devletleri başkanı Woodrow Wilson, halkın isteklerini saptamak üzere Ortadoğu'ya bir komisyon gönderilmesini önerdi. Hem İngiltere hem Fransa bu öneriye soğuk yaklaştılar. Lloyd George da öneriyi pek iyimserlikle karşılamasa bile, komisyonun özellikle Fransız iddiaları ve Arapların karşı tezleri üzerinde durmasını sağlamaya çalıştı.

Paris Barış Konferansı'nda görüşmeler kızışınca, Fransa komisyona delege göndermeyi reddetti. Lloyd George da, Fransa'yı bariz bir biçimde dışlar görünmekten imtina ettiği için delege göndermeyeceğini ilan etti. Böylelikle Amerikan delegeleri Oberlin College Başkanı Henry Churchill King ve Şikagolu bir iş insanı ve Demokrat Parti destekçisi olan Charles Richard Crane görevlerine yalnız başlarına gittiler.[1]

Komisyon İngiliz Hindistanı yönetimindeki Mezopotamya'ya gitmedi. İngiltere zaten Mısır'ı çoktan himayesi altına almış ve bunu Amerikalılara kabul ettirmişti. Böylelikle Mısır da komisyonun gündeminden çıkmıştı. İran da resmi olmayan bir himaye altına alınarak Barış Konferansı dışında bırakılmıştı. İngiltere'nin savaş sırasında Basra Körfezi etrafında ele geçirdiği topraklarda Paris'te söz konusu edilmedi. Böylelikle Komisyonun gündeminde, tek tartışmalı konu olan Suriye kaldı.

Haziran 1919'da çalışmalara başlayan komisyon, Suriye ve Filistin'i dolaşarak halkın görüşlerini dinledikten sonra, Arapların büyük çoğunluğunun Suriye'nin bağımsız olmasını istediğini ve Fransız Mandasına karşı olduğunu saptadı. Ayrıca Paris Barış Konferansı üyelerine şu teklifleri sundu:

  1. Kilikya, Ermeni mandasına bırakılacak toprakların dışında kalmalı, Anadolu'ya dahil edilmelidir.
  2. Anadolu'dan ayrı, manda altında bir İstanbul Hükûmeti kurulmalıdır.
  3. Anadolu için ayrı bir manda düşünülmelidir.
  4. Yunanlara Anadolu'da toprak verilmelidir.
  5. İstanbul, Anadolu ve Ermeni hükûmetleri, aynı manda altında toplanmalıdır.
  6. ABD, söz konusu yerlerde manda yönetimini kabul etmelidir.

Komisyon'un gittiği yerlerde kimin ifade verip vermeyeceğine İngilizler karar vermiş, bu duruma Fransızlar tepki göstermişlerdi. Ama bu konu hiç önemli değildi. Zira Komisyonun raporu dikkate alınmadı, resmi bir rolü olmadı ve kamuoyuna ancak üç yıl sonra açıklandı. Bu rapor Fransa ile İngiltere arasında husumeti arttırdı, kimi Arap gruplarında sahte umutlar yarattı. Ortadoğu konusununda uzman olan Gertrude Bell bunu büyük bir kandırmaca olarak nitelemişti.[2]

Kaynakça

  1. ^ David Fromkin, Barışa Son Veren Barış' (Sabah Kitapları, İstanbul), sayfa 395
  2. ^ Paul C. Helmreich, From Paris Sevres: The Partition of the Ottoman Empire at the Peace Conference of 1919-1920' (Colombus Ohio, Ohio State University Press 1974), sayfa 139
Lozan Barış AntlaşmasıLozan Barış KonferansıAnkara Anlaşması (1921)Kars AntlaşmasıLozan Barış KonferansıMudanya Ateşkes AntlaşmasıSevr Barış AntlaşmasıMoskova Antlaşması (1921)Londra KonferansıSan Remo KonferansıParis Barış KonferansıGümrü AntlaşmasıLondra KonferansıSelanik Ateşkes AntlaşmasıMondros Ateşkes AntlaşmasıMisak-i MilliAmasya ProtokolüSivas KongresiAlaşehir KongresiBalıkesir KongresiErzurum KongresiAmasya TamimiKing-Crane KomisyonuMilli KongreAhmet İzzet FurgaçMehmed Talat PaşaBaşkomutanlık Meydan MuharebesiSakarya Meydan Muharebesiİkinci İnönü MuharebesiBirinci İnönü Muharebesiİzmir'in İşgaliİstanbul'un İşgaliTürk Ulusal Hareketi


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sevr Antlaşması</span> Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan ve Ankara Hükûmetince fiilen ve hukuken geçersiz kılınan barış antlaşması

Sevr Antlaşması, I. Dünya Savaşı sonrasında İtilâf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu hükûmeti arasında 10 Ağustos 1920'de Fransa'nın başkenti Paris'in 3 km batısındaki Sevr (Sèvres) banliyösünde bulunan Seramik Müzesi'nde imzalanmış antlaşmadır. Antlaşma imzalandığı dönemde devam eden Türk Kurtuluş Savaşı'nın sonucunda Türklerin galibiyetiyle, bu antlaşma yerine 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalanıp uygulamaya konulduğundan Sevr Antlaşması geçerliliğini kaybetmiştir. Sevr Antlaşması 433 maddeden oluşmaktaydı.

<span class="mw-page-title-main">San Remo Konferansı</span> 1920 Osmanlı topraklarının Milletler Cemiyeti mandalarına bölünmesi için İtilaf Yüksek Konseyi toplantısı

San Remo Konferansı, I. Dünya Savaşı'ndan sonra, 18-26 Nisan 1920'de, Osmanlı topraklarının paylaşılması ve Osmanlı ile yapılacak olan Sevr Antlaşması'nın şartlarını hazırlamak için, İtalya'nın Sanremo şehrinde toplanan milletlerarası konferans.

<span class="mw-page-title-main">Paris Barış Konferansı</span> I. Dünya savaşı sonrasında İtilaf Devletlerinin yaptığı toplantı

Paris Barış Konferansı, I. Dünya Savaşı'nı sona erdiren antlaşmaların hazırlandığı uluslararası bir konferanstır.

Manda, I. Dünya Savaşı'ndan sonra bazı az gelişmiş kabul edilen ülkeleri, kendi kendilerini yönetecek bir düzeye eriştirip, bağımsızlığa kavuşturuncaya kadar Milletler Cemiyeti adına yönetmek için bazı büyük devletlere verilen yetkidir. Geleneksel sömürgeciliği tasfiye etmeye yönelik bir proje olarak düşünülmüş, ancak uygulamada geleneksel sömürgeciliğe benzer sonuçlar doğurmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Türk Kurtuluş Savaşı Batı Cephesi</span> Türk Kurtuluş Savaşının bir cephesi

Türk Kurtuluş Savaşı Batı Cephesi, Yunan ordusunun 15 Mayıs 1919'da İzmir'e çıkmasıyla başlayıp aynı kentin 9 Eylül 1922'de Türkiye'nin TBMM Hükûmeti ordusu tarafından geri alınmasıyla biten savaş veya Türk Kurtuluş Savaşı'nın cephelerinden birine verilen ad. Aynı zamanda askerî tarih açısından savaş sırasında Batı Anadolu'da Yunan ordusunun genel taarruzuna karşı 25 Haziran 1920'de kurulup 1923'te kaldırılan askerî birimlerden birine verilen ad.

<span class="mw-page-title-main">İzmir'in İşgali</span> Yunanistanın 1919-1922 yıllarında İzmirde gerçekleştirdiği işgal

İzmir'in İşgali, I. Dünya Savaşı sonrasında Paris'te toplanan uluslararası barış konferansının kararıyla İzmir kentinin 15 Mayıs 1919'da Yunanistan Krallığı tarafından işgaliyle başlayan ve 7 Eylül 1922'de Yunan ordusunun İzmir'i terk etmesinin ardından 9 Eylül 1922'de Türk ordusunun kente girmesiyle sona eren işgal.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul'un İşgali</span> Mağlup Osmanlı İmparatorluğunun başkentinin İtilaf Devletleri tarafından işgali

İstanbul'un İşgali, Osmanlı İmparatorluğu ve İtilaf Devletleri arasında imzalanan Mondros Bırakışması ile Birinci Dünya Savaşı'nın bu ülkeler arasında sona erdiğinin ilan edilmesinin ardından gerçekleşmiştir. Osmanlı başkenti İstanbul, önce 13 Kasım 1918, sonra 16 Mart 1920'de olmak üzere iki kez işgal edildi. İlk işgalde, İstanbul'un önemli ve stratejik noktaları kontrol altına alındı ancak idareye el konulmadı; ikinci işgal ile idareye el konuldu. Eylül 1922'ye gelindiğinde, İzmir'in Kurtuluşu'ndan sonra, Mustafa Kemal Paşa İstanbul'u kurtarmak için Türk birliklerine İngiliz ve Fransız işgalindeki Çanakkale'ye hareket etmeleri emrini verdi. Bu emir üzerine Çanakkale Krizi patlak verdi. Türkler Kurtuluş Savaşı verdiği sırada İrlanda sorunuyla uğraşan Birleşik Krallık, Ankara Hükûmeti ile savaşın eşiğine geldi. Liberal Başbakan David Lloyd George Mustafa Kemal'in birliklerine karşı taarruza geçilmesini istediyse de müttefiklerinin desteğini alamadı ve ülkesindeki savaş karşıtı muhalefet ile dominyonların güçlü direnişiyle karşılaştı. Lloyd George'u gereksiz bir savaş başlatmaya çabalamakla itham eden Muhafazakâr Parti'nin 19 Ekim 1922'de Carlton Club deklarasyonu ile koalisyondan ayrılması sonucu Lloyd George hükûmeti düştü. İlerleyen süreçte diplomatik olaylar Türklerin lehine gelişti. İşgal, son İtilaf birliklerinin 4 Ekim 1923'te şehri terk etmesinden sonra, Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu birliklerinin 6 Ekim 1923'te tören eşliğinde şehre girmesiyle sona erdi.

<span class="mw-page-title-main">I. Faysal</span> 1921den 1933e kadar Haşimi Irakın ilk kralı

I. Faysal, 1920 yılında kurulan kısa ömürlü Suriye Krallığı ve ardından Irak Krallığı kralı. Taç giydiği 23 Ağustos 1921 tarihinden, kalp krizi geçirerek öldüğü 1933 yılına kadar 12 sene hüküm sürmüştür. Kendisini Hicaz Kralı ilan ederek Osmanlı İmparatorluğu'na karşı Arap İsyanını başlatan Şerif Hüseyin'in üçüncü oğludur.

<span class="mw-page-title-main">Irak Mandası</span> Ağustos 1920de Osmanlı İmparatorluğu ile yapılan Sevr Antlaşması sonucunda Birleşik Krallık yönetimindeki manda idaresi

Birleşik Krallık Irak Mandası, Ağustos 1920'de Osmanlı İmparatorluğu ile yapılan Sevr Antlaşması sonucunda Birleşik Krallık yönetimindeki manda idaresi. Bu yönetim 26 Nisan 1920'de İtalya'daki San Remo Konferansı'nda belirlenmişti. Mezopotamya'da Fransa kontrolündeki Lübnan ve Suriye mandaları da bulunmaktaydı.

<span class="mw-page-title-main">Alevi Devleti</span> Fransız Suriye Mandasındaki eski devlet

Alevi Devleti veya Nusayri Devleti, 1922'ye kadar Alevi Bölgesi olarak adlandırıldı, başlangıcından 1922'de Suriye Federasyonu'na entegrasyonuna kadar yerel olarak baskın olan Arap Alevilerinden oluşan, I. Dünya Savaşı'ndan sonra günümüz Suriye'sinin kıyısında bir Fransız manda bölgesiydi. Milletler Cemiyeti Fransız Mandası 1920'den 1946'ya kadar sürdü.

<span class="mw-page-title-main">Fransız Suriye ve Lübnan Mandası</span> Günümüzdeki Suriye ve Lübnan topraklarında 1923-1946 yıllarında Fransa egemenliğinde kalmış manda yönetimi

Fransız Suriye ve Lübnan Mandası (1923-1946), Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı İmparatorluğu'nun bölünmesi sonrasında Suriye ve Lübnan'la ilgili olarak kurulan bir Milletler Cemiyeti mandası. Manda sisteminin sömürgecilikten farklı olması gerekiyordu, yöneten ülke, sakinleri kendi kendini yönetmeye uygun kabul edilene kadar mütevelli olarak hareket etmeyi amaçladı. Bu noktada, görev süresi sona erecek ve bağımsız bir devlet doğacaktı.

<span class="mw-page-title-main">Faysal-Weizmann Anlaşması</span>

Faysal-Weizmann Anlaşması, Hicaz Kralı'nın oğlu Emir Faysal ile daha sonra Dünya Siyonist Teşkilatı'nın başkanlığına gelecek olan Chaim Weizmann arasında, I. Dünya Savaşı'ndan kaynaklanan anlaşmazlıkların çözüme kavuşturulması amacı ile toplanan 1919 Paris Barış Konferansı kapsamında, 3 Ocak 1919 tarihinde imzalanmıştır. Filistin'de Yahudiler için bir yurt, Orta Doğu'nun büyük bölümünde de bir Arap devleti kurulması amacıyla Arap-Yahudi işbirliğini öngören, ancak kısa ömürlü olmuş bir anlaşmadır.

<span class="mw-page-title-main">Fransa-Suriye Savaşı</span> Fransa-Suriye askerî ilişkileri

Fransa-Suriye Savaşı 1920'de yeni kurulan Suriye Arap Krallığı'nın Haşimi hükümdarları ile Fransa arasında gerçekleşti. Meyselun Muharebesi'nde doruğa ulaşan bir dizi çatışma sırasında Fransız kuvvetleri, 24 Temmuz 1920'de Şam'a girerek Haşimi hükümdar Kral Faysal ve yandaşlarının güçlerini yendi. 25 Temmuz'da Suriye'de, Alaeddin ed-Dürubi'nin başkanlığında yeni bir Fransız yanlısı hükûmet ilan edildi ve Suriye bölgesi sonunda Suriye ve Lübnan Mandası altında birkaç bağımlı devlete bölündü. Irak'taki yeni mandadaki konumlarından endişe duyan İngiliz hükümeti, kaçak Faysal'ı Irak'ın yeni kralı ilan etmeyi kabul etti.

<span class="mw-page-title-main">Suriye Arap Krallığı</span> 1919-1920 Batı Asyada fiili devlet

Suriye Arap Krallığı ; varlığı dört aydan biraz fazla sürmüş, Hicaz Krallığı'ndan sonra kurulmuş ikinci modern Arap devleti. Kısa süreli bu devletin yöneticisi, Mekke emiri Hüseyin'in oğlu I. Faysal'dı. Tüm Büyük Suriye'de hak iddia etmesine rağmen, Faysal hükûmeti ancak sınırlı bir bölgeyi kontrol ediyordu ve varlığı da Birleşik Krallık'ın desteğine bağlıydı. İngiltere ise, Fransa ile birlikte genel olarak, Büyük Suriye fikrine karşıydı ve Faysal'ı kral olarak tanımayı reddediyordu. Nihayetinde, Faysal'a bağlı birlikler, 25 Temmuz 1920'de, Fransız kuvvetlerine teslim oldular.

<span class="mw-page-title-main">Cemil Merdam Bey</span> Suriyeli siyasetçi (1895-1960)

Cemil Merdam Bey, Suriyeli bir politikacıydı. Şam'da önde gelen aristokrat bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Osmanlı generali, devlet adamı ve Sadrazam Lala Mustafa Paşa'nın ve sondan bir önceki Memlük Hükümdarı Kansu Gavri'nin soyundan gelmektedir. Paris'te siyaset bilimi okulunda okudu ve siyasi kariyeri orada başladı.

<span class="mw-page-title-main">Suriye Devleti</span> 1925ten 1930a kadar Fransız manda bölgesi

Suriye Devleti, Halep Devleti ile Şam Devleti'ni birleştiren 5 Aralık 1924 tarihli kararname - 1 Ocak 1925 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere - ile oluşturulan bir Fransız Manda devletiydi. Halep Devleti, Şam Devleti ve Nusayri Devleti için merkezi bir meclis sağlayarak oluşturulan Suriye Federasyonu'nun (1922-1924) halefiydi. Nusayri Devleti, Suriye Devleti'ne katılmadı.

<span class="mw-page-title-main">Suriye Ulusal Kongresi</span> 1919 yılında Osmanlının çekilmesinden sonra Büyük Suriyenin geleceğine ilişkin zirve

Ayrıca Pan-Suriye Kongresi olarak da bilinen Suriye Ulusal Kongresi, Osmanlılar Suriye'den kovulduktan sonra Mayıs 1919'da Şam, Suriye kurulmuştur. Kongrenin görevi, Büyük Suriye anlamına gelen "Suriye"nin geleceğini düşünmekti. Kongre ayrıca Arap görüşlerini Amerikan King-Crane soruşturma komisyonuna sunmayı amaçladı. Kongre, modern Suriye tarihindeki ilk ulusal parlamento olarak kabul edildi.

<span class="mw-page-title-main">Meyselun Muharebesi</span> Fransa-Suriye Savaşında bir muharebe

Meyselun Muharebesi, Meyselun Geçidi Muharebesi veya Han Meyselun Muharebesi olarak da adlandırılır, Suriye Arap Krallığı güçleri ile Fransız Levant Ordusu arasında 24 Temmuz 1920'de Şam'ın yaklaşık 25 kilometre batısında Anti-Lübnan Dağları'ndaki Han Meyselun yakınlarında yapılan dört saatlik bir savaştı.

<span class="mw-page-title-main">Büyük Suriye İsyanı</span> Suriye ve Lübnan Mandasındaki Fransız yönetimine karşı 1925-27 ayaklanması

Büyük Suriye İsyanı, 1925 İsyanı veya Büyük Suriye Devrimi, 1925 ile 1927 yılları arasında Suriye Devleti ve Büyük Lübnan genelinde yaşanan genel bir ayaklanmadır. Önde gelen isyancı güçler, Sünni, Dürzi, Alevi ve Hristiyan grupların katıldığı güney Suriye'deki Cebel el-Dürzi Devleti savaşçılarından oluşuyordu. Ortak amaç, I. Dünya Savaşı'nın ardından Türk yönetiminden Fransız yönetimine geçen yeni manda bölgelerindeki Fransız egemenliğine son vermekti.

<span class="mw-page-title-main">Kahire Konferansı (1921)</span>

Resmi tutanaklara 12-30 Mart 1921'de Kahire ve Kudüs'te düzenlenen Orta Doğu Konferansı olarak geçen Kahire Konferansı, İngiliz yetkililerin Ortadoğu'daki sorunları incelemek bu sorunları tartışmak ve bu sorunlar hakkında ortak bir politika oluşturmak amacıyla yaptığı bir dizi toplantıya verilen isimdir. İngiliz uzmanların gerçekleştirdiği bu gizli konferanslar, hem Irak hem de Ürdün üzerindeki İngiliz kontrolünün nasıl olacağına dair planları oluşturdu. Churchill, Arap isyanını başlatan Mekke Şerifi Hüseyin'in oğullarına bu iki bölgenin sembolik liderliğini teklif etti. Bu sayede Britanya'nın isyan zamanı Araplara vadettiği bağımsız devlet sözü tam olarak gerçekleşmese de bu vaadin ruhu yerine getirilecekti.