İçeriğe atla

Kemalist tarihyazımı

1931 ve 1941 yılları arasında kullanılan Kemalist tarih ders kitabı.
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, Atatürk'ün kişilik kültü Kemalist tarihyazımının ana etkenidir.

Kemalist tarihyazımı, Türk siyasi ideolojisi Kemalizm tarafından desteklenen ve Atatürk'ün kişilik kültünden etkilenen tarih anlatısıdır.[1] Kemalist tarihyazımı, Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı İmparatorluğu'ndan açık bir kopuşu temsil ettiğini ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin İttihat ve Terakki'nin halefi olmadığını ileri sürer. Bu iddialara Taner Akçam, Erik-Jan Zürcher, Uğur Ümit Üngör ve Hans-Lukas Kieser gibi akademisyenler tarafından karşı çıkıldı.[2][3][4][5][6][7][8][9][10][11][12][13]

Kemalist tarih yazımı, Osmanlı geleneklerini Batılılaşma reformlarının uygulanmasının önünde bir engel olarak görür ve bunun yerine, ilerici, kültürel açıdan saf ve bozulmamış olduğunu düşündüğü İslam öncesi Türklerin mirasını benimser. Tarih yazımı, Mustafa Kemal'in Birinci Dünya Savaşı'ndaki ve Türk Kurtuluş Savaşı'ndaki rolünü büyütür ve geç Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti döneminde dini ve etnik azınlıkların çektiği acıları göz ardı eder veya haklı çıkarmaya çalışır. Azınlıkları genellikle devlete yönelik bir güvenlik tehdidi veya dış güçlerin kışkırttığı isyancılar olarak görür.

Bu tarih yazımının ana akım tarihçileri İsmail Hakkı Uzunçarşılı ve Enver Ziya Karal başta olmak üzere merkezci Kemalistler, Niyazi Berkes ve Mustafa Akdağ gibi sol Kemalistler, Osman Turan gibi sağcı Kemalistler olmuş, Bernard Lewis gibi Batılı tarihçiler tarafından da benimsenmiştir.[9]

Günümüzde Kemalist tarih yazımı, Türk yeni milliyetçiliği (Ulusalcılık) tarafından benimsenmekte ve daha da geliştirilmektedir.[14]

Tarih yazımı

İslam öncesi Türk halkları

Mustafa Kemal 19 Mayıs Lisesi coğrafya dersinde. Çizgili alan Orta Asya Türklerinin anavatanını işaret ediyor.

Kemalist rejim, 1920'li yıllardan başlayarak Batı tarzı bir ülke tasavvur etmiş, arzulanan hedeflerden biri de kadın haklarının genişletilmesi olmuştur. Yerleşik İslami gelenek, bu tür reformların gerçekleştirilmesinde bir engel olarak görüldü ve Türk ideolog Ziya Gökalp, bunları yıkmak için eski Türk halkının feminist bir toplumun özelliklerine sahip olduğunu öne süren bir düşünce oluşturdu. Ona göre o dönemin kadınları kocalarıyla aynı haklara sahipti ve sosyal hayatta erkeklerle eşit derecede aktifti. Ayrıca kadınların kaleleri yönettiklerini, ticarete katıldıklarını ve ata bindiklerini iddia etti.[15] Aynı zamanda Gökalp, modernleşme ile Batılılaşmanın aynı şeyler olmadığını, modernleşmenin temel kavramlarının zaten Türkçülük anlayışında mevcut olduğunu düşünüyordu. Bu nedenle Türkiye'nin tehlikeli derecede bireyci ve romantik olarak gördüğü Batı'nın bir parçası olması gerekmediğini, bunun yerine yarı efsanevi Orta Asya kökenlerine dönmesi gerektiğini savundu.[16] Toplumsal cinsiyet politikaları konusunda uzman Türk siyaset bilimci Yeşim Arat, bu tezin meşruluğuna ilişkin şu yorumu yapıyor:

Bu dönem (İslam öncesi Türk medeniyetini kastediyor), Türk modernlik projesinin benimsemeye çalıştığı Batılı laiklik, eşitlik ve milliyetçilik değerlerini meşrulaştırmak için icat edilmese bile idealleştirildi.[17]

1930'lu yıllarda Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti'ne, bu "yarı efsanevi" milliyetçi tarih yazımını yansıtan Türk Tarihinin Ana Hatları adlı bir tarih kitabı yayınlama emri verildi.[18] Cumhuriyet döneminin bazı milliyetçi tarihçileri, kabile Türklerinin 11. yüzyılda Anadolu'ya göç ettiği yönündeki geniş akademik görüş birliğine rağmen, Türklerin kökenlerini tarih öncesi Anadolu medeniyetlerine dayandırmak amacıyla Hititlerin Türk olduğunu iddia ettiler.[16] Aynı tarih yazımı aynı zamanda Sümer, Akad, Kelt, Moğol, Rus, İrlanda ve Çin halklarının köklerini de Türklüğe atfederek, Türklerin medeniyeti dünyanın geri kalanına yayan etnik köken olduğunu öne sürüyordu.[18] Fakat bu tez daha sonra Kemalist rejim tarafından düşürüldü; bugün Kemalistlerin çoğu bu tezleri Avrupa merkezciliğe karşı bir meşru müdafaa olarak görüyor.[19]

Osmanlı İmparatorluğu

Yeniçeri Ocağı'nı kaldıran ve Tanzimat reformlarını başlatan Sultan II. Mahmud. Fesi tanıtması, Mustafa Kemal'in giyim reformlarının habercisidir.

Fikirde Batı karşıtı ama uygarlaşmada Batılılaşma yanlısı olan Kemalist tarih yazımı, Batılı birincil ve ikincil kaynakların yanı sıra Osmanlı İmparatorluğu'nun Türkçe dışındaki dillerdeki kaynaklarını da nadiren kullanır. Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihini Türk ulusal kimliğine dayalı olarak anlatır ve özellikle zorunlu askerlik, firar ve zorla çalıştırma gibi konularda gayrimüslimlerin ve geç imparatorluktaki azınlık gruplarının deneyimlerini sıklıkla görmezden gelir, aynı zamanda erken imparatorluğun etnik çeşitliliğine de değinmez. Bu nedenle Kemalist tarih yazımının, imparatorluğun Müslüman ve gayrimüslim tebaasında mevcut olan Osmanlıcı ideolojiyi 'Türkleştirme' eğilimi vardır.[20]

İmparatorluğun son dönemlerinde uygulanan ve geçmişi III. Selim ve Tanzimat dönemine kadar uzanan reformlar, erken Kemalist Cumhuriyet döneminde daha da gelişen bir görüş olan "ideolojik seferberliği" kolaylaştırmayı amaçlayan "teleolojik bir modernleşme tarihi" olarak kabul edilir. Bu nedenle, Kemalist rejim tarafından Osmanlı İmparatorluğu'nun hafızasının ve kültürünün silinmesi, söz konusu "ideolojik seferberliğin" başarıyla gerçekleştirilmesi, yani modern Batılı siyasi ideallerin Türkiye'ye tanıtılması için bir zorunluluk olarak görülüyordu.[20]

Bu nedenle Kemalist tarih yazımı, Osmanlı tarihini iki ana dönem altında inceler: "Altın Çağ" olarak adlandırılan II. Mehmed gibi güçlü padişahların yükselişi ve geç imparatorluktaki yozlaşmış padişahların yönetimindeki gerileme ve çözünme dönemi. İlk dönem, İmparatorluğun bölgesel genişlemesine işaret etmesi ve tarihsel olarak Orta Asya ve Anadolu ile ilişkilendirilmesi nedeniyle Kemalist tarih yazımında gururla benimsenmiştir. Erdem Sönmez'e göre bu, Kemalistlerin "Osmanlı geçmişini aynı anda hem kucaklayan hem de reddeden" "çifte söylem"e girişmelerini sağladı.[21][22]

I. Dünya Savaşı

Büyük Savaş'ın Kemalist anlatısı (Cihan Harbi), Türk anakarasında kazanılan zaferlere vurgu yaparak Balkan ve Arap eyaletlerindeki yenilgileri göz ardı eder. Bu nedenle Mustafa Kemal'in önderlik ettiği Çanakkale Savaşları'nı öne çıkartmakta ve Irak'da gerçekleşen Kut Kuşatması gibi olayları kenarda tutmaktadır. Tarih yazımı aynı zamanda önceki savaşta Alman subaylarının ve Esad Paşa'nın önemini de küçümseyerek Mustafa Kemal'i yüceltir; örneğin bu, Yeni Mecmua adlı gazetede yayınlanan ve kendisini "Anafartalar kahramanı" olarak tanıtan kapsamlı bir röportajla gerçekleştirilir. Kemalist tarih yazımı, İttihatçıların dünya savaşına katılma kararını eleştirse de, İTC ile ilk Kemalist devrimciler arasındaki kişi ve fikir benzerliği, Kemalist Türkiye'yi İTC üyelerinin mirasını korumaya teşvik etti. Bu eğilim AKP'nin 2000'li yılların başındaki yükselişine kadar süren bir eğilimdi.[20]

Kurtuluş Savaşı

Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1919'da Osmanlı başkenti İstanbul'dan Samsun'a doğru yola çıktığı Bandırma gemisi, Kemalist tarih yazımında Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı olarak kabul edilir.

Türk Kurtuluş Savaşı'nın resmi tarih yazımı çoğunlukla Mustafa Kemal'in anılarına dayanmakta ve eski İttihat ve Terakki üyelerinin savaş sırasındaki başarılarını ve aralarındaki iç çatışmaları gölgede bırakmaktadır. Bu anlatıya göre Kurtuluş Savaşı, I. Dünya Savaşı'ndaki İtilaf Devletleri'ne karşı yürütülmüştür.[23] Kurtuluş Savaşı sırasında Sovyet liderliği ve Türk sosyalistleri, çatışmayı emperyalizme karşı bir mücadele olarak tasvir ettiler.[24] Mustafa Kemal, ulusal harekete destek toplamak amacıyla söyleminde bu yorumu kullandı.[25]

Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Rıza Nur adlı siyasetçiler kendi anılarını yazıp yayımlayarak Kurtuluş Savaşı'nın resmi tarih yazımına karşı çıktılar. Çağdaş Türkiye'de İslamcı, sosyalist, liberal ve Kürt milliyetçisi anlatılar, savaşın resmi tarih yazımının karşısındadır.[24]

Ermeni ve Rum kırımı iddiaları

Kemalist görüş Osmanlı döneminde yaşanan Ermeni ve Rum azınlıklara yapıldığı iddia edilen haksızlıkları genelde göz ardı eder. Bu konuda milliyetçi ve muhafazakar görüşte olanlarla ittifak halindedirler. Türk görüşü; Osmanlının azınlıklara kasıtlı ve planlı bir etnik saldırıda bulunmadığı yönündedir. Savaş sırasında bölgede sorun çıkaran azınlıkların tehcir edilerek sorunun çözülmeye çalışıldığını ancak yönetim zayıflıklarından dolayı bu azınlıkların zarar gördüğü kabul edilir.

Kaynakça

  1. ^ Zürcher, E. J. (1992). The Ottoman Legacy of the Turkish Republic: An Attempt at a New Periodization. Die Welt Des Islams, 32(2), 237–253. https://doi.org/10.2307/1570835 "Because of Atatürk's stature as saviour of his country and the growing personality cult which surrounded him, this version [of history] assumed the status of absolute truth."
  2. ^ Sönmez, Erdem (2020). "A past to be forgotten? Writing Ottoman history in early republican Turkey". British Journal of Middle Eastern Studies: 1-17. doi:10.1080/13530194.2020.1714428. 
  3. ^ The Ottoman Empire in the Historiography of the Kemalist Era: a Theory of Fatal Decline (Büşra Ersanli, s. 115) The Ottomans and the Balkans: a discussion of historiography eds. Fikret Adanır and Suraiya Faroqhi
  4. ^ "Sultan Abdülhamid II: Founding Father of the Turkish State?". Journal of the Ottoman and Turkish Studies Association. 5 (2): 25. 2018. doi:10.2979/jottturstuass.5.2.05. 
  5. ^ Gurpinar, Doğan (2011). "Double Discourses and Romantic Nationalism: The Ottoman Empire as a 'Foreign Country'". Int. J. Turkish Studies (İngilizce). 17 (1–2). 
  6. ^ Akturk, Ahmet Serdar (2010). "Arabs in Kemalist Turkish Historiography". Middle Eastern Studies. 46 (5): 633-653. doi:10.1080/00263206.2010.504553. 
  7. ^ Eissenstat (2003). "History and Historiography: Politics and Memory in the Turkish Republic". Contemporary European History. 12 (1): 93-105. ISSN 0960-7773. 30 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Nisan 2021. 
  8. ^ Zürcher (2014). "Monologue to Conversation: Comparative Approaches in Turkish Historiography". Turkish Studies. 15 (4): 589-599. doi:10.1080/14683849.2014.987906. 
  9. ^ a b Gürpinar (2013). "Historical Revisionism vs. Conspiracy Theories: Transformations of Turkish Historical Scholarship and Conspiracy Theories as a Constitutive Element in Transforming Turkish Nationalism". Journal of Balkan and Near Eastern Studies. 15 (4): 412-433. doi:10.1080/19448953.2013.844588. 
  10. ^ Avedian (2012). "State Identity, Continuity, and Responsibility: The Ottoman Empire, the Republic of Turkey and the Armenian Genocide". European Journal of International Law. 23 (3): 797-820. doi:10.1093/ejil/chs056. 
  11. ^ "Turkish Historiography and the Unbearable Weight of 1915". The Armenían Genocíde Cultural and Ethical Legacies (İngilizce). Routledge. 2007. ISBN 978-1-315-13101-6. 
  12. ^ "Problems of Definition and Historiography of Kemalism". Turkey, Kemalism and the Soviet Union: Problems of Modernization, Ideology and Interpretation (İngilizce). Springer International Publishing. 2019. ss. 7-39. ISBN 978-3-319-97403-3. 
  13. ^ Göçek, Fatma Müge; Naimark, Norman M., (Ed.) (2011). "Reading Genocide: Turkish Historiography on 1915". A Question of Genocide: Armenians and Turks at the End of the Ottoman Empire. Oxford University Press. ss. 42-52. ISBN 978-0-19-979276-4. 
  14. ^ Anderson, Perry (25 Eylül 2008). "After Kemal". London Review of Books (İngilizce). 30 (18). ISSN 0260-9592. 5 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2023. 
  15. ^ Kasaba, Reşat, (Ed.) (November 2009). Cambridge History of Turkey. 4. Cambridge University Press. 
  16. ^ a b White, Jenny B. (2003). "State Feminism, Modernization, and the Turkish Republican Woman". NWSA Journal. 15 (3): 145-159. ISSN 1040-0656. JSTOR 4317014. 26 Ekim 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2023. 
  17. ^ Arat, Yeşim (2000). "From Emancipation To Liberation: The Changing Role of Women in Turkey's Public Realm". Journal of International Affairs. 54 (1): 107-123. ISSN 0022-197X. 6 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2023. 
  18. ^ a b Üngör, Uğur Ümit (2011). "The Calm after the Storm: The Politics of Memory". Making of the Modern Turkey. Oxford University Press. ISBN 9780199603602. 
  19. ^ Demircan, Ömer (9 Mart 2012). "GÜNEŞ-DİL TEORİSİ". İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi | Istanbul University Faculty of Communication Journal (8): -. doi:10.17064/iüifhd.41369. 28 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2023. 
  20. ^ a b c Toumarkine, Alexander (2021). "Coming to Terms with the Imperial Legacy and the Violence of War: Turkish Historiography of World War I between Autarchy and a Plurality of Voices, 1914–2019". Cornelissen, Christoph; Weinrich, Arndt (Ed.). Writing the Great War: The Historiography of World War I from 1918 to the Present. Berghahn Books. ss. 368-408. doi:10.2307/j.ctv1tbhq0p.15. ISBN 9781789204544. JSTOR j.ctv1tbhq0p.15. 5 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2023. 
  21. ^ Kınıkoğlu, Canan Neşe (25 Kasım 2021). "Displaying the Ottoman past in an 'old' museum of a 'new' Turkey: the Topkapı Palace Museum". Southeast European and Black Sea Studies. 21 (4): 549-569. doi:10.1080/14683857.2021.2005126. ISSN 1468-3857. 
  22. ^ Sönmez, Erdem (8 Ağustos 2021). "A past to be forgotten? Writing Ottoman history in early republican Turkey". British Journal of Middle Eastern Studies. 48 (4): 753-769. doi:10.1080/13530194.2020.1714428. ISSN 1353-0194. 15 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2023. 
  23. ^ Avedian, Vahagn (2012). "State Identity, Continuity, and Responsibility: The Ottoman Empire, the Republic of Turkey and the Armenian Genocide". European Journal of International Law. 23 (3): 797-820. doi:10.1093/ejil/chs056Özgürce erişilebilir. The ‘War of Independence’ was not against the occupying Allies – a myth invented by Kemalists – but rather a campaign to rid Turkey of remaining non-Turkish elements. 
  24. ^ a b Aktürk, Şener (2012). "Politics of History in Turkey". The Convolutions of Historical Politics. Central European University Press. 
  25. ^ Hanioğlu, M. Şükrü (2011). "Muslim Communism? Turkish War of Independence". Atatürk: An Intellectual Biography. Princeton University Press. ...Mustafa Kemal augmented his nationalist opposition to imperialism with a purely rhetorical socialism. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Taner Akçam</span> Alman akademisyen, sosyolog, yazar

Altuğ Taner Akçam, Türk tarihçi ve sosyolog.

Kemal Haşim Karpat, Türk tarihçi, Osmanlı tarihi uzmanı ve akademisyen.

Justin A. McCarthy, Louisville Üniversitesi'nde Amerikalı tarih profesörüdür.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye tarihi</span> Anadolu, Doğu Trakya, Güneybatı Kafkasya ve Yukarı Mezopotamya tarihi

Türkiye Cumhuriyeti'nin topraklarını oluşturan bölgenin tarihi olarak anlaşılan Türkiye tarihi, hem Anadolu'nun hem de Doğu Trakya'nın tarihini içerir. Daha önce siyasi olarak farklı olan bu iki bölge, MÖ 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu'nun kontrolü altına girdi ve sonunda Bizans İmparatorluğu'nun çekirdeği haline geldi. Osmanlı döneminden önceki zamanlar için, Türk halklarının tarihi ile şimdi Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan toprakların tarihi arasında da bir ayrım yapılmalıdır. Türkiye'nin bazı bölümlerinin Selçuklu Hanedanı tarafından fethedildiği zamandan bu yana, Türkiye tarihi Selçuklu İmparatorluğu'nun Orta Çağ tarihini, Osmanlı İmparatorluğu'nun Orta Çağ'dan modern tarihini ve 1920'lerden bu yana da Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihini kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Pontus Cumhuriyeti</span>

Pontus Cumhuriyeti, Karadeniz'in güney sahilinde kurulması önerilmiş bir Pontus Rum devletiydi. Ülke topraklarının Kuzey-doğu Anadolu'da yer alan tarihi Pontus Bölgesi ve günümüz Türkiye'sinin Karadeniz Bölgesi'nin bir kısmını da kapsaması düşünülmüştür. Bu önerilen ülke, 1919 Paris Barış Konferansı'nda tartışılmış fakat Eleftherios Venizelos yönetimindeki Yunan hükûmeti, böyle bir devletin güvence altında olamayacağından çekinmiştir. Böylece, daha geniş çapta önerilmiş bir ülke olan Wilson Ermenistanı'na dahil edilmiştir. En nihayetinde, iki ülke de var olamamıştır. Pontus Rum nüfusu katliama uğrayarak 1922'den sonra Türkiye'den sürgün edilmiş ve Sovyetler Birliği ya da Yunanistan'ın Makedonya bölgesine yerleştirilmiştir. Bu olaylar zinciri daha sonra 1923 yılında Yunanistan ile Türkiye arasında gerçekleşmiş olan nüfus mübadelesinin bir parçası olarak tanınacaktır. Günümüzde Yunan politik çevreleri, mübadeleyi Rum Kırımı'ndan ayrıştırılamaz olarak görmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni Kırımı</span> Osmanlı İmparatorluğunda ikamet eden Ermenilerin savaş boyunca göçe zorlanması ve sistematik katli

Ermeni Kırımı, 1915 Olayları/Ermeni Tehciri veya Ermeni Soykırımı, Osmanlı hükûmetinin Ermenilere karşı gerçekleştirdiği sürgün ve katliamlardır. Etnik temizliğin sonucunda ölen Ermenilerin sayısı tartışmalıdır; sayı, çeşitli araştırmacılara göre 600.000 ile 1,5 milyon arasında değişiklik gösterir. 1914 yılında Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni nüfusu yapılan farklı tahminler mevcuttur. Osmanlı resmî kayıtlarına göre 1.2 milyon ile Ermeni Patrikhanesi'ne göre 1 milyon 914 bin 620 Ermeni yaşamaktaydı. 1922 sayımlarına göre ise 817 bin Ermeni 'mülteci' olarak Osmanlı topraklarını terk etmiş, 95 bin Ermeni ise din değiştirerek Türkiye topraklarında yaşamaya devam etmiştir. Bu tahminlere göre Osmanlı topraklarında bulunan 900 bin hayatta kalmışken, 300 bin ile 1 milyon arasında Ermeni hayatını kaybetmiştir. Olayların başlangıç tarihi çoğunlukla 250 Ermeni aydının ve komite liderinin Osmanlı yöneticileri tarafından İstanbul'dan Ankara'ya sürüldüğü ve birçoğunun öldürüldüğü 24 Nisan 1915 ile ilişkilendirilmektedir. Ermeni Kırımı, sağlıklı erkek nüfusun toptan öldürülmesi ya da askere alınarak zorla çalıştırılması ve sonrasında kadın, çocuk ve yaşlılarla birlikte ölüm yürüyüşü koşullarında Suriye Çölü'ne sürülmesi gibi olaylarla birlikte I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında iki aşamada gerçekleşti. Osmanlı askerlerinin koruması eşliğinde yaşadıkları yerlerden sürülen Ermeniler; sürgün sırasında yiyecek ve su sıkıntısı yaşadı; ayrıca çeşitli raporlara göre zaman zaman soygun ve katliamlara maruz kaldı. Ülke genelindeki Ermeni diasporası, genel anlamda Ermenilerin Doğu Anadolu'dan sürülme işleminin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktı.

<span class="mw-page-title-main">Süryani Katliamı</span> Osmanlı İmparatorluğu tarafından gerçekleştirilen sürgün

Süryani Soykırımı veya Arami Katliamı, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ordusunun güneydoğu Anadolu ve İran'ın tarihi Azerbaycan bölgesinde, bazı Kürt aşiretlerinin yardımıyla Süryani Hristiyan azınlıklara karşı işlediği, tüm Süryani ve Süryani-i Kadim nüfusu 1914'de 58.983 iken bu sayının yaklaşık 5 katı olan 270 bin ila 300 bin arasında Süryani'nin öldüğü iddia edilen, sürgün etme ve katliamdır. Lakin daha sonra, alttaki Görüntüler kısmında bulunan resimden de görüldüğü üzere Rosie Malek-Yonan, Los Angeles, California'da bulunan Süryani Soykırım Anıtı'na bu sayıları 3 katına çıkarıp, 500 bin daha arttırarak 750 bin Süryani'nin soykırıma uğratıldığını belirten plakayı koydurmuştur ki bu da aslen 1914'te yaşayan tüm Süryani sayısının 12.7 katıdır.

Bu madde Osmanlı İmparatorluğu'nun; nüfus yoğunluğunu, etnik gruplarını, eğitim seviyesini, dinsel bağlarını ve nüfusun diğer yönlerini içeren demografisidir.

<span class="mw-page-title-main">Nemrud Mustafa Paşa</span>

Nemrut veya Nemrut Mustafa Paşa olarak da tanınan Mustafa Yamulki, Kürt asker, 1919-1920 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu'nda askeri mahkeme başkanı, Kürdistan Krallığı'nda eğitim bakanı ve gazeteci.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni Soykırımı'nın inkârı</span> Ermenilere soykırım yapılmadığı iddiasını savunan tez

Ermeni Soykırımı'nın inkârı, Ermeni Kırımı'nın soykırım olarak tanımlanamayacağını savunan veya iddiaların bilimsel yollarla, belgelerle açıklanması gerektiğini savunan tezdir. Ermeni Soykırımı'nın inkârı, bazı ülkelerde tamamen yasaklanmışken bazı ülkelerde soykırım olduğunu ifade etmek hoş karşılanmamaktadır. Pek çok kaynakta ölen insanların sayısı soykırım olduğuna kanıt olarak gösterilmektedir. Ancak bazı araştırmacılara göre de bir soykırım söz konusu değildir. Bu yaklaşımda olanlar, zamanın hükûmetinin bir Ermeni Tehciri gerçekleştirdiğini, olumsuz şartlardan dolayı birçok insanın öldüğünü söylemektedir.

Heath Ward Lowry, Amerikalı Osmanlı tarihçisi ve akademisyendir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye-Ürdün ilişkileri</span>

Türkiye-Ürdün ilişkileri, Türkiye ile Ürdün arasında sürdürülen uluslararası politikaları içerir. Türkiye ve Ürdün, her ikisi de Sünni Müslüman çoğunluğa sahip olmaları ve güçlü bir tarihsel bağ paylaştıklarından dolayı uzun tarihsel ortaklıklar nedeniyle nispeten yakın bir ilişki paylaşmaktadırlar. Türkiye'nin Amman'da bir büyükelçiliği ve Ürdün'ün Ankara'da bir büyükelçiliği bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni Kırımı terminolojisi</span>

Ermeni Kırımı terminolojisi İngilizce, Türkçe ve Ermenicede farklıdır ve Ermeni Soykırımı'nın reddi ve Ermeni Soykırımı'nın tanınması sorunları çerçevesinde siyasi tartışmalara yol açmıştır. Çalışmalarını İngilizce dilinde yapan tarihçilerin çoğu olayları tanımlamak için "soykırım" sözcüğünü kullansa da başka terimler de vardır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de Ermeni Kırımı'nın mirası</span>

1915 ve 1917 yılları arasında en az 800.000 Ermeni'nin öldürüldüğü Ermeni Kırımı, yaşanmasından uzun yıllar sonra bile Türk toplumunda hissedilecek derin etkiler bıraktı .Anadolu Hareketi'nin 1919 tarihli bir yayını, Ermenilere karşı sistematik bir "imha" politikasının uygulandığını ve İttihat ve Terakki liderlerinin "insanlığın en büyük suçluları arasında" olduğunu kabul ediyordu. Ermeni tarihçi Vahan Avetyan'a göre, 1920ler boyunca Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni bir devlet kurma projesinin önemli bir parçası olarak Kırım'ın Türk tarihinden silinmesi denenmişti.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni Kırımı'nın tarihyazımı</span>

1915 ve 1917 yılları arasında en az 800.000 Ermeni'nin öldürüldüğü Ermeni Kırımı'nın tarihyazımı I. Dünya Savaşı'nın sonundan beri değişikliklere uğradı. Türkiye'nin dışındaki tarihçilerin çoğu Kırım'ın meydana geldiğini ve olayların bir soykırım olduğunu savunmaktadır, ancak bununla birlikte Kırım'ın sebepleri ve motivleri gibi bazı önemli hususların yorumlanmasında büyük farklılıklar vardır.

Ryan Gingeras, Geç Dönem Osmanlı tarihçisidir.

<span class="mw-page-title-main">1919-1920 İstanbul yargılamaları</span>

1919-1920 İstanbul yargılamaları, I. Dünya Savaşı sonrasında, Mondros Mütarekesi'nden kısa bir süre sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun askerî mahkemelerinde görülen davalardır. İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC) lider kadrosu ve seçilmiş bazı eski yetkililer, anayasayı ihlal etme, savaş zamanında vurgunculuk ile hem Ermenilerin hem de Rumların katledilmesi gibi çeşitli suçlamalarla itham edildi. Mahkeme, katliamların organizatörleri olarak görülen Enver Paşa, Talât Paşa ve Cemal Paşa ile diğerlerini ölüm cezasına mahkûm eden bir karara vardı.

İttihatçılık, 1908'de Jön Türk Devrimi'ni gerçekleştiren ve 1913'ten 1918'e kadar Osmanlı İmparatorluğu'nu yöneten İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin ideolojisiydi.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı-Safevî ilişkileri</span>

Osmanlı-Safevi ilişkilerinin tarihi, 16. yüzyılın başlarında İran'da Safevi hanedanlığının kurulmasıyla başladı. İlk Osmanlı-Safevi çatışması 1514'teki Çaldıran Muharebesi ile doruğa ulaştı ve bunu yüzyıllık bir sınır çatışması izledi. 1639'da Safevi İran'ı ve Osmanlı İmparatorluğu, Irak'ın Osmanlı hakimiyetini tanıyan Kasr-ı Şirin Anlaşmasını imzaladı ve Kafkasya'yı iki imparatorluk arasında kesin olarak ikiye böldü. Kasr-ı Şirin Anlaşması büyük ölçüde yaklaşık bir asır önceki Amasya anlaşmasının pekiştirilmesiydi.

<span class="mw-page-title-main">Jön Türkler listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Jön Türk hareketinin parçası olan kişileri içeren eksik bir listedir. Bu devrimci ve ilerici hareket, öncülüğünü İttihat ve Terakki'nin (İTC) yaptığı çeşitli fraksiyonlardan oluşuyordu. Jön Türkler ismine rağmen, takipçiler dini ve etnik kökenleri bakımından çeşitliydi ve bazıları Osmanlı İmparatorluğu'ndan değildi. Türklerin dışında, üyeler ve destekçiler çoğunlukla Arnavutlar, Çerkesler, Kürtler, Ermeniler, Yunanlar, Yahudiler ve Araplar idi.