Asteroit,, iç Güneş Sistemi'nde yörüngede dönen ve meteoroitlerden daha büyük, fakat cüce gezegenlerden daha küçük olan bir küçük güneş sistemi cismidir. Atmosferi olmayan metalik veya kayalık cisimlerdir. Asteroitlerin boyutları ve şekilleri, cüce gezegenler de dahil olmak üzere önemli ölçüde farklılık gösterir.
Küçük Güneş Sistemi Cismi, 2006 yılındaki kararla Uluslararası Astronomi Birliği'nce (UAB) tanımlanan güneş sisteminde bulunup ne gezegen, ne de cüce gezegen olan bir cisimdir:
Güneş'in etrafından dönen diğer cisimlere topluca "Küçük Güneş Sistemi Cismi" olarak telmih edilecek... Bunlar, şu anda Güneş Sistemi'nin çoğu asteroitlerini, çoğu Neptün-ötesi cisimleri (NÖC), kuyruklu yıldızlar ve diğer küçük cisimleri içerir.
Kalliope, John Russell Hind tarafından 16 Kasım 1852 yılında George Bishop Gözlemevi'nde keşfedilen Asteroit kuşağından büyük M-tipi bir asteroittir. İsmini Yunan epik şiir perisi Kalliope'den almıştır. Linus isimli küçük bir uydunun yörüngesinde döner.
P tipi asteroitler, düşük albedoya ve özelliksiz kırmızımsı bir spektruma sahip asteroitlerin sınıflandığı bir asteroit tayf tipidir. Organik olarak zengin silikatlar, karbon ve susuz silikatlardan oluşan, muhtemelen içlerinde su buzu bulunan bir bileşime sahip oldukları öne sürülmüştür. P tipi asteroitler, dış asteroit kuşağı ve ötesinde bulunur. Sınıflandırmaya bağlı olarak, 46 Hestia, 65 Cybele, 76 Freia, 87 Sylvia, 153 Hilda, 476 Hedwig ve bazı sınıflandırmalarda P tipi olarak gösterilen 107 Camilla olmak üzere 33 adet bilinen P tipi asteroit vardır.
S-tipi asteroitler Asteroit, silisli (taşlı) bir mineralojik bileşimin göstergesi olan bir spektral tipe sahip asteroitlerin Tholen ve SMASS taksonomilerine göre sınıflandırıldığı bir tayf tipidir. Kapsamında bulunan asteroitler nispeten yüksek yoğunluğa sahip olmakla birlikte, tüm asteroitlerin yaklaşık %17'si bu türde sınıflandırılmaktadır. Karbon içerikli C-tipinden sonra en yaygın ikinci türdür.
C-tipi (karbonlu) asteroitler, bilinen asteroitlerin yaklaşık %75'ini oluşturan en yaygın tayf türdür. Uçucu madde(buz) bakımından zengindirler ve çok düşük bir albedo ile diğer tiplerden ayırt edilirlerç. Bunun nedeni bileşimlerinin kayalara ve minerallere ek olarak büyük miktarda karbon içermesidir. Yoğunluk ortalamaları yaklaşık 1,7 g/cm3'dir. Güneş'ten ortalama 3,5 astronomik birim (AU) uzaklıkta bulunan asteroit kuşağının dış bölümündeki asteroitlerin %80'i bu tipteyken, Güneş'ten 2 AU mesafedeki asteroitlerin sadece %40'ı C-tipidir. Diğer asteroit tiplerine oranla yüksek düzeyde karanlık albedoya sahip olmaları ve çoğunlukla kolay gözlemlenemeyen asteroit kuşağının dış katmanlarında bulunmalarından ötürü C-tiplerinin sayısının tahmin edilenden fazla olabileceği değerlendirilmektedir.
Nadir O-tipi asteroitler, L6 ve LL6 sıradan kondrit göktaşlarının spektrumlarına en iyi asteroid eşleşmesini gösteren olağandışı asteroid 3628 Boznemcová ile benzer spektrumlara sahiptirler. Spektrumları 0.75 μm uzunlamasına derin absorpsiyon özelliğine sahiptir.
Asteroit tayf tipi, asteroitlerin yansıma spektrumları, renkleri ve bazen de albedolarına göre belirlenmektedir. Bu tiplerin bir asteroitin yüzey bileşimine karşılık geldiği düşünülmektedir. İçsel olarak farklılaşmamış küçük cisimlerin yüzeyleri ve iç bileşenlerinin muhtemelen birbirlerine benzer olduğu kabul edilirken, Ceres ve Vesta gibi büyük cisimlerin nasıl bir iç bileşenlere sahip olduğu bilinmektedir. Uzun yıllardır, Tholen, SMASS ve Bus-DeMeo taksonomileri gibi bir dizi farklı sınıflandırma sistemleriyle sonuçlanan bazı araştırmalar yapılmaktadır.
A tipi asteroitler, güçlü, geniş 1 μm olivin özelliğine ve 0,7 μm'nin altında çok kırmızımsı bir spektruma sahip nispeten nadir iç kuşak asteroitleridir. Bir asteroidin tamamen farklılaşmış mantosundan geldikleri düşünülmektedir ve yüksek bir yoğunluğa sahip oldukları görülmektedir. Bir araştırmada 7 benzer A, V ve X tipi asteroidin ortalama yoğunluğunun 3,6 g/cm3 olduğu bulunmuştur.
B-tipi asteroitler nispeten nadir görülen ve genellikle C grubunun altında sayılan karbonlu asteroitlerin sınıflandırıldığı bir asteroit tayf tipidir. Bu sınıftaki asteroitlerin spektral olarak mavi ışıma göstermesi nedeniyle "B" (Blue) harfi tercih edilmiştir. Bu sınıfta bulunan nesneler genellikle dış asteroit kuşağında görülmektedir. Üçüncü en büyük asteroit olan 2 Pallas'ı da içeren yüksek eğimli Pallas ailesinde sıklıkla görülür. Bileşenlerinin Güneş Sistemi'nin erken dönemlerinden kalma ilkel, uçucu maddece zengin kalıntılar olduğu düşünülmektedir. Mart 2015 itibarıyla SMASS sınıflandırmasında bilinen 65, Tholen sınıflandırmasında ise 9 adet B-tipi asteroit bulunmaktadır.
G-tipi asteroitler, asteroitlerin yaklaşık %5'ini oluşturan nispeten nadir bir karbonlu asteroit türüdür. Bu sınıftaki en önemli asteroit 1 Ceres'tir.
M tipi asteroitler, diğer asteroit sınıflarına göre daha yüksek oranlarda demir-nikel gibi metal fazları içerdiği görülen ve yaygın olarak demir göktaşlarının kaynağı olduğu düşünülen spektral bir asteroit sınıfıdır.
X-grubu asteroitler, benzer spektrumlara, ancak muhtemelen oldukça farklı bileşimlere sahip birkaç türü bir araya toplayan bir çatı asteroit tayf türünde sınıflandırılan asteroitlerden meydana gelmektedir.
Q-tipi asteroitler, güçlü, geniş 1 mikrometre olivin ve piroksen yapısında ve asteroitteki metal varlığını gösteren bir spektral eğime sahipolan, nispeten nadir görülen iç kuşak asteroitlerinin yer aldığı tayf sınıfıdır. 0,7 μm kısa ve uzun yönde soğurma özelliği bulunan sınıfta spektrum genellikle V ve S tipi arasında orta düzeyde görülmektedir.
R-tipi asteroitler, V ve A-tipi asteroitler arasında spektral olarak orta düzeyde ve orta derecede parlak olan, nispeten nadir iç kuşak asteroitlerini içeren bir tayf sınıfıdır. Spektrum, 1 ve 2 mikrometrede belirgin olivin ve piroksen özellikleri gösterir. Aynı zamanda plajiyoklaz olasılığı da vardır. 0,7 μm'den kısa olanlarda spektrum çok kırmızımsıdır.
T-tipi asteroitler, koyu, özelliksiz ve orta derecede kırmızı spektrumlara ve 0,85 μm'ten kısa bir orta derecede soğurma özelliğine sahip, bileşimi bilinmeyen nadir iç kuşak asteroitlerinin yer aldığı bir tayf sınıfıdır. Bugüne kadar bir göktaşı türüyle doğrudan bir benzeri bulunamamıştır. Su içermedikleri düşünüldüğünde, P-tipleri veya D-tipleri veya muhtemelen oldukça bozulmuş C-tipileri ile ilişkili oldukları düşünülmektedir.
K-tipi asteroitler, 0,75 μm'den kısa olan, orta derecede kırmızımsı bir spektruma ve bunun uzun kısmına doğru hafif mavimsi bir eğilime sahip, nispeten nadir görülen asteroitlerin yer aldığı tayf sınıfıdır. Albedoları düşük olmakla birlikte, spektrumları CV ve CO göktaşlarınınkine benzemektedir. K tipi asteroitlere 9 Metis örnek olarak verilebilir.
V tipi asteroit veya Vestoid, spektral tipi 4 Vesta'nınki ile aynı olan asteroitlerin sınıflandırıldığı bir asteroit tayf tipidir. Ana kuşak asteroitlerinin yaklaşık %6'sı vestoidlerden oluşmaktadır. Bunların içinde 4 Vesta açık ara en büyüğüdür. Bu sınıfta bulunan asteroitler nispeten parlaktır ve aynı zamanda taşlı demirlerden ve sıradan kondritlerden oluşan daha yaygın S-tipi asteroitlere oldukça benzemektedirler. Ancak, V-tipleri S-tiplerinden daha fazla piroksen içermektedir.
L-tipi asteroitler, 0,75 μm'ye kadar güçlü kırmızımsı bir spektruma ve bunun ötesinde özelliksiz düz bir spektruma sahip nispeten nadir asteroitlerin bulunduğu bir tayf sınıfıdır. K-tipi ile karşılaştırıldığında, görünür dalga boylarında daha kırmızımsı bir spektrum ve kızılötesinde düz bir spektrum sergilerler.
J-tipi asteroitler, diyojenit göktaşlarınınkine benzer spektrumlara sahip asteroitlerin sınıflandırıldığı bir tayf tipidir. Bu sınıfta bulunan asteroitler, spektrum nedeniyle muhtemelen 4 Vesta'nın kabuğunun daha derin katmanlarından ortaya çıkmıştır.