İçeriğe atla

Beynin evrimi

Beynin evrimi sürecinde etkili olan ilkelerle ilgili belirsizlikler günümüzde hala çözülememiştir. Beyin-vücut oranı allometrik olarak ölçeklenir.[1] Küçük vücutlu memeliler vücutlarına kıyasla nispeten büyük beyinlere sahipken, büyük memeliler (balinalar gibi) daha küçük beyin-vücut oranlarına sahiptir. Primatların beyin ağırlıklarının vücut ağırlıklarına oranları, primat türünün beyin gücünü yönelik fikir verebilmektedir. İnsanlarda bu oran diğer primat türlerine göre çok daha yüksektir, bu da insanların beyin kitle indeksinin diğer primatlara göre daha yüksek olduğunu gösterir.[2]

Beyin gelişiminin erken tarihi

Beyin evrimini anlamaya yönelik yaklaşımlardan birisi, kimyasal ve elektriksel sinyallere izin veren yapılarda giderek artan karmaşıklığı gözlemleyebilmek için bir paleoarkeolojik zaman çizelgesi kullanmaktır. Beyinler ve diğer yumuşak dokular, mineralize dokular kadar kolay fosilleşmediğinden, bilim adamları beynin evrimine yönelik kanıtları genellikle fosil kayıtlarındaki diğer yapılarda ararlar. Ancak bu durum, kimyasal ve elektriksel sinyalleşme kanıtlarından çok önce koruyucu kemik veya diğer koruyucu dokulara sahip daha karmaşık sinir sistemlerine sahip organizmaların fosillerinin ortaya çıkması ile beraber bir ikileme yol açmıştır.[3][4] Son kanıtlar, elektriksel ve kimyasal sinyalleri iletme yeteneğinin, daha karmaşık çok hücreli yaşam formlarından önce bile var olduğunu göstermiştir.[3]

Belirli durumlarda beynin veya diğer yumuşak dokuların fosilleşmesi mümkündür ve bilim adamları, ilk beyin yapısının en az 521 milyon yıl önce ortaya çıktığını ve olağanüstü ortamlarda fosil beyin dokusunun korunabildiğini söylemişlerdir.[5]

Beyin evrimini anlamak için başka bir yaklaşım, karmaşık sinir sistemlerine sahip olmayan mevcut organizmalara bakmak, kimyasal veya elektriksel mesajlaşmaya izin veren anatomik özellikleri karşılaştırmaktır. Örneğin, koanoflagellatlar, elektrik sinyalizasyonu için çok önemli olan çeşitli membran kanallarına sahip organizmalardır. Koanoflagellatların zar kanalları, hayvan hücrelerinde bulunanlarla homologdur ve bu, erken koanoflagellatlar ile hayvanların ataları arasındaki evrimsel bağlantı ile desteklenir.[3] Elektrik sinyallerini iletme kapasitesine sahip mevcut organizmaların bir başka örneği, bir sinir sistemi olmaksızın elektriksel uyarıları yayabilen çok hücreli bir organizma olan cam süngerlerdir.[6]

Beynin evrimsel gelişiminden önce bir sinir sisteminin en basit şekli olan sinir ağları gelişmiştir. Bu sinir ağları, evrimsel olarak daha gelişmiş beyinler için bir tür öncüydü. İlk olarak Knidliler'de gözlemlendiler ve organizmanın fiziksel temasa tepki vermesine izin veren birbirinden ayrılmış birkaç nörondan oluşuyorlardı. Yiyecekleri ve diğer kimyasalları temel olarak tespit edebilirler, ancak bu sinir ağları, uyaranın kaynağını tespit etmelerine izin vermez. Ayrıca Taraklılar bir beyin veya merkezi sinir sistemi için bu öncü türlere bir örnektir, ancak filogenetik olarak Süngerler ve Knidliler'den önce ayrılmışlardır. Sinir ağlarının ortaya çıkışına ilişkin iki güncel teori bulunmaktadır. Bir teori, sinir ağlarının Taraklılar ve Knidliler'de bağımsız olarak gelişmiş olabileceğidir. Diğer teori ise, ortak bir atadan sinir ağları gelişmiş olabileceğini, ancak bunların Süngerler'de kaybolduğunu belirtir.

Soldan sağa, İnsan, Gergedan ve Yunus beyinleri.

Fareler, tavuklar ve primatlar ile yapılan bir araştırmaya göre beyin evrimindeki bir eğilim, daha gelişmiş türlerin temel davranışlardan sorumlu yapıları koruma eğiliminde olduğu sonucuna varmıştır. İnsan beynini ilkel beyinle karşılaştıran uzun vadeli bir çalışma, modern insan beyninin ilkel arka beyin bölgesini içerdiğini buldu. Çoğu sinirbilimci bunu protoreptilian beyin olarak adlandırmaktadır. Beynin bu bölümünün amacı, temel homeostatik işlevleri sürdürmektir. Pons ve medulla bu bölgede bulunan başlıca yapılardır. Arka beynin ortaya çıkmasından yaklaşık 250 milyon yıl sonra memelilerde beynin yeni bir bölgesi gelişti. Bu bölgenin başlıca parçaları hipokampus ve amigdaladır ve genellikle limbik sistem olarak bilinir. Limbik sistem, duygusal, cinsel ve savaş ya da kaç gibi davranışlar dahil olmak üzere daha karmaşık işlevlerle ilgilenir. Elbette omurgalı olmayan hayvanların da beyni vardır ve beyinleri ayrı evrimsel tarihlerden geçmiştir.[5]

Beyin sapı ve limbik sistemin kökeni, sıkıca paketlenmiş nöronların toplanmış kümeleri olan çekirdeklere ve onları birbirine ve diğer konumlardaki nöronlara bağlayan akson liflerine dayanır. Diğer iki ana beyin bölgesi (Serebrum ve Beyincik) kortikal temele dayanır. Korteksin dış çevresinde, nöronlar birkaç milimetre kalınlığında (tür ve işleve göre sayıları değişen) katmanlar halinde düzenlenir. Katmanlar arasında hareket eden aksonlar vardır, ancak akson kütlesinin çoğu nöronların altında bulunur. Korteksin önemli bir özelliği, yüzey alanı ile ölçeklendiğinden, kıvrımlar oluşturarak kafatasının içine daha fazlasının sığabilmesidir. Artan yüzey alanından yararlanan daha karmaşık davranışa sahip türlerde gelişmişlik derecesi genellikle daha yüksektir.

Beyincik, beyin sapının arkasında ve insanlarda serebrumun oksipital lobunun altındadır. Amacı, ince duyusal-motor görevlerin koordinasyonunu içerir ve dil gibi bazı bilişsel işlevlerde yer alabilir.

Beyinde son zamanlarda en fazla evrimsel değişikliğin olduğu alan neokorteksdir. Sürüngenlerde ve balıklarda bu alana palyum denir ve vücut kütlesine göre memelilerde bulunandan daha küçük ve basittir. Araştırmalara göre, beyin ilk olarak yaklaşık 200 milyon yıl önce gelişmiştir ve daha yüksek bilişsel işlevlerden sorumludur. Örneğin, dil, düşünme ve ilgili bilgi işleme biçimleri.[7] Aynı zamanda duyusal girdiyi işlemekten de sorumludur. İşlevinin çoğu bilinçaltındadır, yani bilinçli zihnin incelemesi veya müdahalesine açık değildir.

Kaynakça

  1. ^ Shingleton, Alexander W. "Allometry: The Study of Biological Scaling". Nature Education Knowledge. 3 (10). s. 2. 19 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Haziran 2021. 
  2. ^ Boddy AM, McGowen MR, Sherwood CC, Grossman LI, Goodman M, Wildman DE (Mayıs 2012). "Comparative analysis of encephalization in mammals reveals relaxed constraints on anthropoid primate and cetacean brain scaling". Journal of Evolutionary Biology. 25 (5). ss. 981-94. 
  3. ^ a b c Cai, Xinjiang (Temmuz 2008). "Unicellular Ca2+ Signaling 'Toolkit' at the Origin of Metazoa". Molecular Biology and Evolution. 25 (7). ss. 1357-1361. 14 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Haziran 2021. 
  4. ^ Betuel, Emma. "Powerful X-Rays Appear to Reveal the Fossil Record's Most Ancient Bone". Inverse. 1 Ağustos 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  5. ^ a b Park TS, Kihm JH, Woo J, Park C, Lee WY, Smith MP, Harper DA, Young F, Nielsen AT, Vinther J (Mart 2018). "Brain and eyes of Kerygmachela reveal protocerebral ancestry of the panarthropod head". Nature Communications. 9 (1). s. 1019. 
  6. ^ Leys SP (Mayıs 1997). "Electrical recording from a glass sponge". Nature. 387 (6628). ss. 29-30. 
  7. ^ Griffin DR (1985). "Animal consciousness". Neuroscience and Biobehavioral Reviews. 9 (4). ss. 615-22. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Beyin</span> vücudumuzun kontrolünü sağlayan sinir sisteminin merkezi beyin

Beyin , sinir sisteminin merkezi olarak hizmet eden bir organıdır. Bütün omurgalı hayvanlar ve çoğu omurgasız hayvan -bazı süngerler, knidliler, tulumlular ve derisi dikenliler gibi omurgasızlar hariç- beyne sahiptir. Baş kısmında; duyma, tatma, görme, denge, koklama gibi duyulara hizmet eden organlara yakın bir noktada bulunan beyin omurgalıların vücudundaki en karmaşık organdır. Normal bir insanda serebral korteksin 15-33 milyar nörondan müteşekkil olduğu tahmin edilmektedir. Her biri birkaç bin nöronla sinaps denen bağlantılar yardımıyla bağlıdır. Bu nöronlar birbirleriyle akson denen uzun protoplazmik lifler yardımıyla iletişim kurar. Aksonlar bilgiyi beynin diğer kısımlarına yahut vücudun spesifik alıcı hücrelerine taşır.

<span class="mw-page-title-main">Anatomi</span> organizmaların yapı ve bölümlerinin incelenmesi

Anatomi, organizmaların ve parçalarının yapısının incelenmesi ile ilgili biyoloji dalıdır. Anatomi, canlıların yapısal organizasyonu ile ilgilenen bir doğa bilimi dalıdır. Tarih öncesi çağlarda başlangıcı olan eski bir bilim dalıdır. Anatomi doğası gereği gelişimsel biyoloji, embriyoloji, karşılaştırmalı anatomi, evrimsel biyoloji ve filogeniye bağlıdır, çünkü bunlar anatominin hem anlık hem de uzun vadeli zaman ölçeklerinde üretildiği süreçlerdir. Sırasıyla organizmaların ve parçalarının yapısını ve işlevini inceleyen anatomi ve fizyoloji, birbiriyle ilişkili disiplinlerin doğal bir çiftini oluşturur ve genellikle birlikte çalışılır. İnsan anatomisi, tıpta uygulanan temel bilimlerden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Sinir sistemi</span> dış çevre ile eylemleri koordine etmekten ve vücudun farklı bölümleri arasında hızlı iletişimden sorumlu canlı biyolojik sistemi

Sinir sistemi veya sinir ağı, canlıların içsel ve dışsal çevresini algılamasına yol açan, bilgi elde eden ve elde edilen bilgiyi işleyen, vücut içerisinde hücreler ağı sayesinde sinyallerin farklı bölgelere iletimini sağlayan, organların, kasların aktivitelerini düzenleyen bir organ sistemidir. Sinir sistemi iki bölümden oluşur: Merkezî sinir sistemi (MSS) ve çevresel sinir sistemi (ÇSS). MSS, beyin ve omurilikten oluşur. ÇSS, MSS'yi vücudun diğer tüm kısımları ile bağlayan uzun fiberlerden oluşur. ÇSS, motor nöronları, dolaylı istemli hareket, otonom sinir sistemi, sempatik sinir sistemi, parasempatik sinir sistemi, düzenli istemsiz işlevler ve enterik sinir sisteminden oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Roger Wolcott Sperry</span>

Roger Wolcott Sperry, bölünmüş beyin çalışmalarıyla ünlü bir nöropsikologtur. Bu çalışmalar sayesinde David Hunter Hubel ve Torsten Nils Wiesel ile birlikte 1981 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Merkezî sinir sistemi</span> beyin, omurilik ve meninkslerden oluşan sinir sisteminin ana bilgi işleme organları

Merkezî sinir sistemi sinir sisteminin en büyük bölümünü teşkil eder. Beyin ve omurilikten oluşur. Bazı sınıflandırmalarda retina ve kraniyal sinirler de MSS'ye dâhil edilir. Çevresel sinir sistemi ile birlikte davranış kontrolünde temel bir göreve sahip olan merkezî sinir sistemini çevresel sinir sisteminden ayıran belirgin bir sınır olmayıp ayrım keyfîdir. MSS, vücut boşluğunda, kraniyal boşluktaki beyni ve spinal boşluktaki omuriliği kapsar. Omurgalılarda beyin kafatası ile korunurken, omurilik de omurga ile korunur. Bunların her ikisi de, meninskler ile çevrilmiştir. Şekilde kırmızı ile gösterilenler MSS'ye ait ana sinirlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Sinaps</span>

Sinaps, nöronların diğer nöronlara ya da kas veya salgı bezleri gibi nöron olmayan hücrelere mesaj iletmesine olanak tanıyan özelleşmiş bağlantı noktaları. Bir motor nöron ile kas hücresi arasındaki kimyasal sinaps, aynı zamanda neuromuscular junction nöromusküler bağlantı olarak adlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Sinir hücresi</span> sinapslar aracılığıyla iletişim kuran ve elektrik ile uyarılabilen hücre

Sinir hücresi ya da nöron sinir sisteminin temel fonksiyonel birimidir. Başlıca işlevi bilgi transferini gerçekleştirmektir. İnsan sinir sisteminde yaklaşık olarak 100 milyar nöron olduğu tahmin edilmektedir. Normal bir sinir hücresi 50.000'den 250.000'e kadar başka nöronlarla bağlantılıdır. Yaptıkları özelleşmiş işlere bağlı olarak farklı şekillerde ve çeşitlerde olabilirler. Nöronların büyük çoğunluğu dört farklı yapıya sahiptir: Soma, dendritler, akson ve terminal butonlar. Soma bölgesinde çekirdek (nucleus) ve hücrenin yaşamsal işlevlerini sağlayan mekanizma bulunur. Dendiritler ise isimlerini Yunanca bir sözcük olan dendrondan almışlardır. Bu şekilde isimlendirilmelerinin sebebi şekillerinin bir ağaca benzemesidir. Dendiritler nöral iletişimin önemli alıcılarıdır. Bir nörondan diğerine geçen mesajlar, mesajı yollayan hücrenin terminal butonlarıyla mesajı alan hücrenin dendirit membranı ya da soma bölümü arasındaki birleşme yerleri olan sinapslar aracılığıyla iletilir/transfer edilir. Sinapslar işlevlerinden yola çıkılarak isimlerini Yunancada "bir araya gelmek" anlamındaki sunaptein sözcüğünden almışlardır. Sinapstaki iletişim terminal butondan öteki hücrenin membranına kadar olmak üzere tek yönlü bir şekilde gerçekleşir. Nöronun bir diğer bölümü olan akson, çoğu kez miyelin kılıfı ile kaplı uzun ve ince bir tüp şeklindedir. Aksonun temel işlevi bilgiyi hücre gövdesinden terminal butonlara taşımaktır. Aksonun taşıdığı bu temel mesaj aksiyon potansiyeli olarak adlandırılır. Aksiyon potansiyeli, kısa bir nabız atışına benzeyen elektriksel/kimyasal bir olaydır. Bütün aksonlardaki aksiyon potansiyeli her zaman aynı ölçüde ve hızdadır. Aksiyon potansiyeli aksonun dallarına ulaştığında bölünmesine rağmen ölçüsünü kaybetmez. Başka bir deyişle her akson dalı tam gücüyle bir aksiyon potansiyeli alır. Nöronlar aksonların ve dendiritlerin somadan çıkışlarına göre üçe ayrılır. Bunlardan multipolar nöron merkezi sinir sisteminde en çok bulunan bilindik nöron tipidir. Bu tip nöronlar sadece bir akson çıkışına sahipken çok sayıda dendirite sahiptir. Bipolar nöronlar bir akson ve bir dendirit ağacına sahiptir. Duyusal nöronlar genellikle bipolar nöronlardır. Bipolar nöronların dendiritleri duyusal verileri merkezi sinir sistemine iletirler. Diğer tip sinir hücreleri ise unipolar nöronlardır. Bu nöronların hücre gövdesinden çıkan ve kısa mesafede ayrılan tek bir sapı vardır. Unipolar nöronlar da bipolar nöronların yaptığı gibi duyusal verileri merkezi sinir sistemine taşımakla görevlidir. Terminal butonlar aksonların ince dallarının ucunda bulunan küçük yumrulardır. Terminal butonlar bir aksiyon potansiyeli onlara ulaştığında, nörotransmitter adı verilen kimyasalları salıverir. Nörotransmitterler alıcı hücreyi uyarır (excitation) veya engeller (inhibition). Bu şekilde diğer hücrenin aksonunda bir aksiyon potansiyeli oluşup oluşmayacağını belirler.

<span class="mw-page-title-main">Çevresel sinir sistemi</span> Sinir sisteminin beyin ve omurilik dışında kalan kısmı

Çevresel sinir sistemi (ÇSS), beyin ve omurilik haricindeki sinirler ve gangliyondan oluşur. ÇSS'nin ana işlevi, merkezi sinir sistemi (MSS) ile organ ve uzuvlar arasındaki iletişimi (bağlantıyı) sağlamaktır. Omurga ve kafatası gibi kemiklerle veya kan-beyin bariyeri ile korunan MSS'nin aksine ÇSS'nin koruması yoktur. Bu yüzden toksinler ve mekaniksel hasarlara maruz kalabilir. Çevresel sinir sistemi, somatik sinir sistemi ve otonom sinir sistemine ayrılır. Bazı yazılı medyada bunlara duyu sistemi de dahil edilir. Şekilde mavi ile gösterilenler ÇSS'e ait ana sinirlerdir. Ayrıca ÇSS, sinir sisteminin büyük bir bölümünü oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">İnsan beyni</span> insan sinir sisteminin ana organı

İnsan beyni, insan sinir sisteminin merkezi organıdır ve omurilikle birlikte merkezi sinir sistemini oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Nörobilim</span> sinir sistemini inceleyen bilim dalı

Nörobilim, sinir sistemini inceleyen disiplinlerarası bir bilim dalıdır. Nöronların ve nöral devrelerin temel özelliklerini anlamayı hedefleyen bu bilim dalı, bu amaçla fizyoloji, anatomi, moleküler biyoloji, gelişim biyolojisi, sitoloji, matematiksel modelleme ve psikolojiyi birleştirir. Öğrenme, bellek, davranış, algı ve bilincin biyolojik temelinin anlaşılması Eric Kandel tarafından biyolojik bilimlerin "nihai zorluğu" olarak tanımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Neokorteks</span>

Neokorteks, diğer adlarıyla neopalyum ya da izokorteks, memeli beyninin bir parçasıdır. Beyin hemisferlerinin en dış tabakasını oluşturur ve I. en dışta, VI. en içte olmak üzere 6 tabakadan meydana gelir. Beyin korteksinin bir parçasıdır. Biliş, duyu algısı ve gelişmiş motor kontrolü de dahil olmak üzere üst düzey beyin etkinliklerinin düzenlenmesinden sorumludur.

<span class="mw-page-title-main">Akson</span> Nöronun elektriksel uyarıları ileten uzun kısmı

Akson, bir sinir lifi olarak da bilinir, bir sinir hücresinin (nöronun) ince, uzun bir çıkıntısıdır. Sinir hücresinin gövdesindeki elektriksel uyarıları uzağa iletir. Aksonun işlevi bilgiyi farklı sinir hücrelerine, kaslara, bezlere iletmektir. Dokunmak ve sıcaklık algılama işlemlerini gerçekleştiren Pseudounipolar nöronlar gibi bazı duyu nöronlarında, elektriksel uyarılar, aksonun çeperinden hücrenin gövdesine doğru, oradan da aynı aksonun başka dalları vasıtasıyla omuriliğe gönderilir. Akson uyumsuzluğu, kalıtsal ve edinsel nörolojik hastalıklara neden olabilir. Bu hastalıklar hem merkezi hem de çevresel sinir sistemlerindeki nöronları etkileyebilir.

<span class="mw-page-title-main">Sinir dokusu</span>

Sinir dokusu, sinir sisteminin ana bileşenidir - beyin, omurilik ve sinirler - vücut işlevlerinin ayarlar ve kontrol eder. Uyartıları (impuls) ileten sinir hücrelerinden (nöron) ve sinir uyartılarının yayılmasına yardımcı olan ve nöronlara besin taşıyan nöroglialardan oluşmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Akson ucu</span>

Akson uçları , bir aksonun dallarındaki distal uçlardır. Akson sinir lifi, sinir hücresinin (nöron) ince uzun bir çıkıntısıdır. Bu lif, aksiyon potansiyel olarak adlandırılan elektriksel uyartıları, sinir hücresinin gövdesinden (soma), diğer sinir hücrelerine iletir.

Hayvan anatomisi veya Zootomi, anatominin hayvanlarla ilgilenen alt dalıdır.

Limbik sistem, talamusun her iki yanında, serebrum'un sağ altında bulunan beyin yapılarının tümü. Nörologlar arasında 21.yüzyılda bu sistem pek benimsenmemesine rağmen "paleomammalian beyin" olarak da bilinmektedir. Aynı zamanda telensefal (üstbeyin), diensefalon (arabeyin), mezensefalon (ortabeyin) bölümlerinin bütününü oluşturur. Bu bölümler; hipokampus, hipotalamus, amigdala, ön talamik nükleus, forniks, forniks kolonu, mammiller cisim, septum pellusidiyum, habenular komissür, singular girus, parahipokampal girüs, limbik korteks ve limbik orta beyin alanlarını içerir.

Fizyolojik psikoloji, kontrollü deneylerde insan dışı hayvan deneklerin beyinlerinin doğrudan manipülasyonu yoluyla sinirsel algı ve davranış mekanizmalarını inceleyen davranışsal sinirbilimin bir alt bölümüdür. Bu psikoloji alanı beyin ve insan davranışlarını incelerken ampirik ve pratik bir yaklaşım gerektirir. Bu alandaki çoğu bilim insanı, zihnin sinir sisteminden kaynaklanan bir fenomen olduğuna inanmaktadır. Fizyolojik psikologlar sinir sisteminin mekanizmaları hakkında çalışarak ve bilgi edinerek insan davranışı hakkında birçok gerçeği ortaya çıkarabilirler. Biyolojik psikolojideki diğer alt bölümlerin aksine, psikolojik araştırmanın ana odağı beyin-davranış ilişkilerini tanımlayan teorilerin geliştirilmesidir.

Beyin hücreleri,beynin işlevsel dokusunu oluşturur. Beyin dokusunun geri kalanı, kan damarlarını içeren, stroma adı verilen yapıdır. Beyindeki iki ana hücre tipi, sinir hücreleri olarak da bilinen nöronlar ve nöroglia olarak da bilinen glial hücrelerdir.

Sinir sistemlerinin evrimi, hayvanlarda sinir sistemlerinin ilk gelişimine kadar uzanır. Nöronlar, hareketli tek hücreli ve kolonyal ökaryotlarda bulunan aksiyon potansiyellerinin mekanizmasını uyarlayarak çok hücreli hayvanlarda özel elektrik sinyal hücreleri olarak geliştirildi. Karmaşık protozoalarda bulunanlar gibi birçok ilkel sistem, hareketlilik ve hayatta kalmak için gerekli diğer yönler için elektriksel olmayan sinyalleme kullanır. Veriler, mesajlaşma için kimyasal bir gradyan kullanan bu sistemlerin bugün bilinen elektrik sinyal hücrelerine dönüştüğünü gösteriyor.

<span class="mw-page-title-main">Biyolojinin ana hatları</span> Vikimedya liste maddesi

Biyoloji - Yaşamı inceleyen doğa bilimi. Odaklandığı alanlar arasında yapı, işlev, büyüme, köken, evrim, dağılım ve taksonomi yer alır.