İçeriğe atla

1922 İzmir Yangını

14 Eylül 1922 günü İzmir-Kordon

1922 İzmir Yangını veya, yabancı kaynaklarda kullanılan terimle, Büyük İzmir Yangını -İzmir geçmişte başka büyük yangınlar da geçirmiş olduğu için bu terimin ne derece yerinde olduğu tartışmaya açıktır-, 13 Eylül 1922 günü Basmane'de başlayan ve dört gün sürerek İzmir şehir merkezini (özellikle o dönemdeki merkezi ve bugünkü İzmir Enternasyonal Fuarı alanını) geniş ölçüde tahrip eden yangın hadisesidir.

Gelişmeler ve üzerine yapılan yorumlar

Türk ordusunun 9 Eylül 1922'de İzmir'i yeniden ele geçirmesinin hemen ardından, kritik bir dönemde vuku bulması, tarihi önemi bulunan bazı yapıların ve semtlerin yok olması ile neticelenmiş olması, günümüze dek süregelen karşılıklı suçlamalar ve farklı kaynaklarda yer alan değişik tezler nedeniyle güncelliğini koruyan bir hadisedir.

Özellikle Yunan ve Ermeni kaynaklarında yer alan, şehri Türklerin yaktığına ilişkin savlar, özellikle iki kaynağa dayanmaktadır. Bunlar;

  • Yunan işgali döneminde ABD İzmir Konsolosu bulunan ve şehre Türk ordusunun girmesiyle 13 Eylül 1922[1] günü İzmir'den ayrılan George Horton'un, emekliye ayrıldıktan sonra 1926'da yayınladığı "Asya'nın belası" (The blight of Asia - Türkleri kastetmektedir:) isimli kitap ve
  • Ermeni asıllı Amerikalı yazar Margaret Housepian (Hovsepyan) Dobkin'in 1971'de yayınladığı, yazarın ifadesiyle görgü tanıklarının anlatılarına dayalı olan ve yayınlandığı dönemde İngiliz Sunday Times gazetesi tarafından "Yılın Kitabı" seçilmiş bulunan, "İzmir 1922: Bir şehrin yok edilişi" (Smyrna 1922: Destruction of a city) adlı kitabıdır.

Bilgi olarak, gazetecilikten diplomatlığa geçmiş bulunan ve bütün diplomasi kariyeri Yunanistan ayaklı bir zemine dayanmış (Atina, Selanik ve son olarak da Yunan işgalinde İzmir, ayrıca 1924'te birkaç haftalığına ABD Budapeşte yardımcı konsolosluğu yapmıştır) bulunan George Horton'un eşi (Catherine Sacopoulo) Yunan asıllı Amerikalıdır. Horton'un kitabının sansasyonel yankılı tam adı, "An Account of the Systematic Extermination of Christian Populations by Mohammedans and of the Culpability of Certain Great Powers; with the True Story of the Burning of Smyrna" şeklindedir.[2][3]

Buna karşılık, yangından Türklerin suçlu ve sorumlu olmadığını vurgulayan iki önemli kaynak vardır. Bunlar;

  • İlki dönemin İzmir İtfaiye Şefi Paul Grescowich'in (Sırp asıllı Avusturya vatandaşıdır) resmi raporudur.
  • İkincisi de yangın esnasında İzmir'de bulunan Amerikalı mühendis Mark Prentiss'in ABD'ye döndükten sonra yangın nedeniyle Türklerin suçlandığına müşahede etmesi üzerine yayınladığı kapsamlı bir rapor da aynı yönde ilave bilgiler getirmektedir. Prestiss bu raporunu dönemin ABD Türkiye Yüksek Komiseri (büyükelçisi) olan Amiral Mark Lambert Bristol'a, tarihi belge oluşturması amacıyla, göndermiştir ve rapor Kongre Kütüphanesi'nde "Bristol Papers" şeklinde tanımlanan ve tarih araştırmacıları açısından büyük önemi olan 33000 belgenin arasında yer almaktadır.

Ermeni kaynakları, aynı Mark Pretiss'in New York Times gazetesinin serbest muhabiri sıfatıyla, yangının sıcaklığı sürerken gazetesine gönderdiği bir telgrafa dayandırılarak 18 Eylül 1922 günü bu gazetede manşetten yayınlanmış olan ve Türkleri suçlayan bir makaleye atıfta bulunmaktadır.[4] Hovsepyan'a göre, Prentiss sonradan Amiral Bristol'ün baskısı altında suçlamalarını Ermenilere yöneltmiştir. Yangını izleyen günlerde, genel olarak, İngiliz, Fransız ve İtalyan basını yangın hakkında temkinli habercilik anlayışı izlemiş ve peşin hükümler yürütmemiştir. Bir kısım ABD basını ise, yangının sorumlularını belirlemenin henüz pratik açıdan imkânsız olduğu en erken aşamalarda dahi, doğrudan Türkleri suçlu konumuna yerleştiren haberler yayınlamışlardır.

Türklerin, kendi ülkelerinin en kıymetli şehirlerinden birini (İzmir açısından) nispeten pürüzsüz bir şekilde geri aldıktan dört gün sonra neden yakmak isteyecekleri önemli bir soru işareti oluşturmaktadır. Sonra bilinmektedir ki Yunanlar Balkan Savaşı sonunda 1912 de ellerine geçirdikleri Selanik şehrindeki nüfusun büyük çoğunluğu[5] ve şehrin içindeki binaların çoğu Türklerin elinde bulunmakta idi;[5] fakat 1917'de çıkan (veya çıkartılan) bir büyük yangın şehrin Türk bölgesini neredeyse tamamen yok etmiştir. Demek ki Yunanlar Türkleri Türk şehirlerinin ortasından söküp atmakta deneyimlilerdir.[6] Bu deneyimlerini Yunan ordusu Batı Anadolu'dan çekilmesinde de daha ufak Türk şehirlerinde de uygulamışlardır. Yunan ordusunun Batı Anadolu'da geri çekilirken sebebiyet verdiği yıkıma[6] ve İzmir'de de, Rum ve Ermeni nüfus açısından, limanda onlarca yabancı (İngiliz, Fransız, İtalyan, ABD) savaş gemisinin varlığına dayalı bir uluslararası müdahale beklentisine dikkat çekilebilir.

İzmir Özel Amerikan Koleji'ni günümüzde sürdürdüğü köklü eğitim kurumu kimliğine kavuşturan kişi olarak bilinen ve, Cumhuriyet dönemi de dahil, çok uzun yıllar Türkiye'de kalmış, eğitimci ve siyaset dışı bir kişilik olan Alexander MacLachlan, görgü tanığı sıfatıyla, 25 Eylül 1922 günü İngiliz The Times gazetesinde yayınlanan şu açıklamaları yapmıştır:

"Yunanların Mayıs 1919'da Türkleri katlettiği gibi, Türkler Yunanları katletmediler. Yaptıkları en kötü şey, Yunanların zamanında Türk askerlerini "Zito Venizelos" diye bağırmaya zorlamış olmalarına mukabelen, esir aldıkları Yunan askerlerini "Yaşasın Mustafa Kemal" diye bağırtmak oldu. Türk askerleri şehirde asayişin tam olarak temin edilemediği ilk saatlerde Kolej'i korudular, bir Türk süvarisi başıbozukların eline düşen MacLachlan'ı dayaktan kurtardı. Türklerin kontrol altına almak için bütün çabayı gösterdikleri 3 günlük yangın boyunca Yunan ve Ermeni mahallerinde geniş bir alan tahrip oldu ve iki yüz bin kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Yangında Amerikan Kız Koleji de yandı. MacLachlan'ın yangının kökenleri hakkında yaptığı araştırma, Türk üniformaları giymiş Ermeni teröristlerin şehri ateşe verdiği sonucunu ortaya koydu. Teröristler batı ülkelerinin bir müdahalesini sağlamayı denemişlerdi."

Aynı çizgide açıklamalar getiren (İzmir İtfaiye Müdürü Paul Grescovich’in raporu, İzmir’de bulunan Amerikan Yardım Heyetinden Mark O. Prentiss’in Amiral Bristol’e yazdığı rapor ve Yunan tarihçi Lord Kinross'un yangını Ermenilerin çıkardığını kabulü[7] gibi) pek çok başka kaynak mevcuttur. Türk Tarih Kurumu'nun 1922 İzmir Yangını hakkında hazırlamakta olduğu bir kitapta[8] Askeri Vali Kâzım Paşa'nın yürüttüğü soruşturma sonucunda yangını çıkardıkları gerekçesiyle tutuklanan 22 Ermeni'nin yangını çıkardıklarını itiraf ettiklerine ilişkin belgelerin yer alacağı açıklanmıştır.

Tanık yorumları

Yangına tanık olan Ferdinando Stano, “Ermeniler Yunanlılarla birlik çalışıyordu o zaman. E gördüler Türkler başladılar inmeye Eşrefpaşa’dan İzmir’e doğru. Yangına verdiler İzmir’i... ” demiştir.[9]

Ayrıca bakınız

Konuyla ilgili yayınlar

  • İzmir'de Yunanların Son Günleri, Prof. Dr. Bilge Umar, 1974 Ankara
  • 1922'de İzmir'i kimler yaktı?, Prof. Dr. Türkkaya Ataöv, Cumhuriyet gazetesi, 12 Eylül 2006

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ ^ 5 Kasım 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. James L. Marketos (2006). <a href="http://ahiworld.org/pdfs/George_Horton_remarks.pdf 9 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi." rel="nofollow" class="external text" style="color: rgb(102, 51, 102); background-image: url(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/2/23/Icons-mini-file_acrobat.gif 2 Ocak 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.); padding-right: 18px; background-position: 100% 50%; background-repeat: no-repeat no-repeat;">"George Horton: An American Witness in Smyrna"</a>. ahiworld.org. Retrieved 2009-03-11.
  2. ^ "George Horton'un kısa özgeçmişi". 25 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Eylül 2006. 
  3. ^ [1] 11 Mart 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. İngiltere'de yayınlanan Byzantine and Modern Greek Studies 29 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. dergisinde yayınlanan ve konsolos George Horton'un profilini ele alan bir makalede ("George Horton: The literary diplomat)", Brian Coleman, gazetecilik, romantik edebiyatçılık, diplomasi ve kadim bir Yunan dostluğu yönleri bulunan bu şahsiyeti şu ifadelerde tarif etmektedir: "George Horton bir edebiyatçı, aynı zamanda da derin sosyal değişimlerin cereyan ettiği bir dönemde Yunanistan ve Türkiye'de ABD Konsolosuydu. Eylül 1922'de İzmir'in Türk ordusu tarafından geri alınışı hakkında bir kitap yazmıştır. Ancak konuyu anlatış tarzı, kabahatin kimlerde olduğu boyutunun ötesine gitmekte, genelde Müslümanların, özelde de Türklerin şeytani yaratıklarmış gibi okura sunulması şeklini almaktadır. Daha Eylül 1922 olaylarından yirmi yıl önce yazdığı birkaç romanında, Türk'ü Batı uygarlığının demirbaş kötü adamı olarak çoktan tanımlamıştı. İzmir olaylarını hikâye edişinde, tarihçi gibi değil, halkla ilişkiler uzmanı olarak yazmıştır."
  4. ^ [2] 7 Haziran 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Türkiye konulu New York Times haberlerinin kısa bir listesini içeren bir Yunan propaganda sitesidir.
  5. ^ a b "SELÂNİK". TDV İslâm Ansiklopedisi. 5 Kasım 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ağustos 2024. 
  6. ^ a b ABD İstanbul Konsolos Yardımcısı James Loder Park Yunan ordusu tarafından yıkıma uğratılmış bölgeyi savaştan kısa bir süre sonra bizzat gezerek tanık olmuş ve ABD Dışişleri Bakanı'na şu resmi yazıyı göndermiştir. "Manisa...almost completely wiped out by fire...10,300 houses, 15 mosques, 2 baths, 2,278 shops, 19 hotels, 26 villas…[destroyed]. Kasaba (present day Turgutlu) was a city of 40,000 souls, 3,000 of whom were non-Moslems. Of these 37,000 Turks only 6,000 could be accounted for among the living, while 1,000 Turks were known to have been shot or burned to death. Of the 2,000 buildings that constituted the city, only 200 remained standing. Ample testimony was available to the effect that the city was systematically destroyed by Greek soldiers, assisted by a number of Greek and Armenian civilians. Kerosene and gasoline were freely used to make the destruction more certain, rapid and complete." "The destruction of the interior cities visited by our party was carried out by Greeks. The percentages of buildings destroyed in each of the last four cities…were: Magnesia (Manisa) 90 percent, Cassaba (Turgutlu) 90 percent, Alaşehir 70 percent, Salihli 65 percent. The burning of these cities was not desultory, nor intermittent, nor accidental, but well planned and thoroughly organised. There were many instances of physical violence, most of which was deliberate and wanton. Without complete figures, which were impossible to obtain, it may safely be surmised that ‘atrocities’ committed by retiring Greeks numbered well into thousands in the four cities under consideration. These consisted of all three of the usual type of such atrocities, namely murder, torture and rape." US archives US767.68116/34, İzmir, 11 Nisan 1923.
  7. ^ "İzmir'i kim yaktı?". 6 Ekim 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Eylül 2010. 
  8. ^ "İzmir yangınında 22 Ermeni tutuklandı". Cumhuriyet Gazetesi. 3 Nisan 2010. 20 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Eylül 2010. 
  9. ^ "İzmir'in Tanıkları". bianet.org. 30 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Aralık 2023. 

[1]

  1. ^ "Yunanlıların ve Ermenilerin izmiri yakması". 1330/1914, Turan. 5 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Haziran 2021. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Türk Kurtuluş Savaşı</span> Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki direniş hareketinin işgal kuvvetleri ve iş birlikçilerine karşı verdiği siyasi ve askerî mücadele

Türk Kurtuluş Savaşı, I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu'nun İtilaf Devletleri'nce işgali sonucunda Mîsâk-ı Millî sınırları içinde ülke bütünlüğünü korumak için 1919-1922 yılları arasında gerçekleştirilen çok cepheli siyasi ve askeri mücadeledir. Batı Anadolu'da İtilaf Devletleri'nin harekete geçirdikleri Yunan ordusuna; güneyde Fransız ordusuna; doğuda Ermenistan'ın kuvvetlerine; İstanbul rejimine sadık milislere, feodal güçlere ve ayrılıkçılara karşı savaşılmıştır. Bu mücadelenin Batı Cephesi Yunan millî belleğine "Küçük Asya Felaketi" adıyla kazınmıştır. Savaş sırasında Yunan ve Ermeni kuvvetleri, bir etnik temizlik harekâtı olarak, Türk halkına karşı katliamlar, yağmalar ve tecavüzler gerçekleştirmiştir. Savaş, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla sonuçlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Türk Kurtuluş Savaşı Batı Cephesi</span> Türk Kurtuluş Savaşının bir cephesi

Türk Kurtuluş Savaşı Batı Cephesi, Yunan ordusunun 15 Mayıs 1919'da İzmir'e çıkmasıyla başlayıp aynı kentin 9 Eylül 1922'de Türkiye'nin TBMM Hükûmeti ordusu tarafından geri alınmasıyla biten savaş veya Türk Kurtuluş Savaşı'nın cephelerinden birine verilen ad. Aynı zamanda askerî tarih açısından savaş sırasında Batı Anadolu'da Yunan ordusunun genel taarruzuna karşı 25 Haziran 1920'de kurulup 1923'te kaldırılan askerî birimlerden birine verilen ad.

<span class="mw-page-title-main">İzmir'in İşgali</span> Yunanistanın 1919-1922 yıllarında İzmirde gerçekleştirdiği işgal

İzmir'in İşgali, I. Dünya Savaşı sonrasında Paris'te toplanan uluslararası barış konferansının kararıyla İzmir kentinin 15 Mayıs 1919'da Yunanistan Krallığı tarafından işgaliyle başlayan ve 7 Eylül 1922'de Yunan ordusunun İzmir'i terk etmesinin ardından 9 Eylül 1922'de Türk ordusunun kente girmesiyle sona eren işgal.

<span class="mw-page-title-main">İzmir'in Kurtuluşu</span> İzmirin Yunan işgalinden kurtuluşu

İzmir'in Kurtuluşu, 26 Ağustos'ta başlayan Büyük Taarruz harekâtı sonucu Türk ordusunun Yunan işgali altındaki İzmir'e 9 Eylül 1922'de girmesini belirten tarih terimidir.

<span class="mw-page-title-main">David Lloyd George</span> Britanyalı devlet adamı. Britanya tarihinde seçilmiş olan ilk soylu olmayan başbakan.

David Lloyd George, Britanyalı siyasetçi, 1916-1922 arasında başbakan. David ön adı, Lloyd George soyadıdır. 1945'te ölümünden kısa bir süre önce Dwyfor Kontu payesi verildi.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni Kırımı</span> Osmanlı İmparatorluğunda ikamet eden Ermenilerin savaş boyunca göçe zorlanması ve sistematik katli

Ermeni Kırımı, 1915 Olayları/Ermeni Tehciri veya Ermeni Soykırımı, Osmanlı hükûmetinin Ermenilere karşı gerçekleştirdiği sürgün ve katliamlardır. Etnik temizliğin sonucunda ölen Ermenilerin sayısı tartışmalıdır; sayı, çeşitli araştırmacılara göre 600.000 ile 1,5 milyon arasında değişiklik gösterir. 1914 yılında Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni nüfusu yapılan farklı tahminler mevcuttur. Osmanlı resmî kayıtlarına göre 1.2 milyon ile Ermeni Patrikhanesi'ne göre 1 milyon 914 bin 620 Ermeni yaşamaktaydı. 1922 sayımlarına göre ise 817 bin Ermeni 'mülteci' olarak Osmanlı topraklarını terk etmiş, 95 bin Ermeni ise din değiştirerek Türkiye topraklarında yaşamaya devam etmiştir. Bu tahminlere göre Osmanlı topraklarında bulunan 900 bin hayatta kalmışken, 300 bin ile 1 milyon arasında Ermeni hayatını kaybetmiştir. Olayların başlangıç tarihi çoğunlukla 250 Ermeni aydının ve komite liderinin Osmanlı yöneticileri tarafından İstanbul'dan Ankara'ya sürüldüğü ve birçoğunun öldürüldüğü 24 Nisan 1915 ile ilişkilendirilmektedir. Ermeni Kırımı, sağlıklı erkek nüfusun toptan öldürülmesi ya da askere alınarak zorla çalıştırılması ve sonrasında kadın, çocuk ve yaşlılarla birlikte ölüm yürüyüşü koşullarında Suriye Çölü'ne sürülmesi gibi olaylarla birlikte I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında iki aşamada gerçekleşti. Osmanlı askerlerinin koruması eşliğinde yaşadıkları yerlerden sürülen Ermeniler; sürgün sırasında yiyecek ve su sıkıntısı yaşadı; ayrıca çeşitli raporlara göre zaman zaman soygun ve katliamlara maruz kaldı. Ülke genelindeki Ermeni diasporası, genel anlamda Ermenilerin Doğu Anadolu'dan sürülme işleminin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktı.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni çeteleri</span>

Ermeni milisleri, çeteleri, fedaileri veya gönüllüleri olarak bilinen ailelerini terk ederek gerilla birlikleri oluşturan Ermeni birimler. Ermeni gönüllü savaşçılar "hayatını feda etmeye hazır" (Kamavor) kelimesiyle adlandırılmaktadır. İlk olarak Osmanlı Ermenileri Osmanlı İmparatorluğu'nda gerilla örgütleri kurarak Ermeni köylerinin talan edilmesini önlemek amacıyla birlik oluştursalar da bu güçlerin çoğu Ermeni ulusal hareketinin üyesi olarak hizmet etmişlerdir. II. Abdülhamit döneminde Kürt aşiret kuvvetleri ve Hamidiye askerlerine karşı savaşmışlardır. Ermeni nüfusun yoğun olduğu bölgelerde Osmanlı İmparatorluğu'nun faaliyetlerinine karşı savaşmışlardır. 14 Kasım 1922 tarihli New York Times gazetesi, Birinci Dünya Savaşı'nda 200.000 Ermeni'nin İtilaf Devletleri ordularında veya İtilaf Devletleri tarafında savaşan bağımsız birliklerde savaştığını yazdı.

<span class="mw-page-title-main">Rum Kırımı</span> Pontus Rumlarının tarihsel anayurtlarından sistematik olarak sürgün edilmesi

Rum Kırımı, Rum Soykırımı veya Pontus Soykırımı, I. Dünya Savaşı esnası ve sonrasında Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yaşanan, hükûmetin ülkedeki Rum nüfusa karşı uyguladığı politikayla başlayan etnik temizliktir. Bu politika çerçevesinde çeşitli katliamlar, sürgünler ve hak ihlalleri gerçekleştirildi. Pontus olarak bilinen Karadeniz bölgesindeki Rumların bir kısmı kırım sonucunda Rusya'ya kaçtı. 1923 yılında, kırım sonrasında Türk Kurtuluş Savaşı sonucu Türkiye ve Yunanistan arasında yapılan mübadeleyle Anadolu Rumları Yunanistan'a gönderildi. Kırımın soykırım niteliği taşıyıp taşımadığı konusunda uluslararası akademik camiada fikir birliği yoktur.

<span class="mw-page-title-main">Müslüman-Türk katliamları</span>

Müslüman-Türk katliamları, Türk Kırımı ya da Türk Soykırımı Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma döneminde Navarin Katliamı ile başlayan ve 1922 Manisa yangınıyla son bulan Balkan, Ortodoks Devletler ve Fransa tarafından Türkler, Türk Yahudileri ve Osmanlılara yönelik gerçekleşen katliamlar, zorunlu göçler, etnik temizlik. Olaylardan etkilenenlerin ana dili Türkçedir.

<span class="mw-page-title-main">Türk Kurtuluş Savaşı'nda Amerika Birleşik Devletleri</span>

I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu, İttifak Devletleri; Amerika Birleşik Devletleri ise İtilaf Devletleri yanında yer aldı ama birbirlerine savaş ilan etmediler. Fakat ABD, Çanakkale Savaşı sırasında İtilaf Devletleri'nin savaş malzemelerini taşıyordu.

<span class="mw-page-title-main">Menemen Katliamı</span>

Menemen Katliamı, 16-17 Haziran 1919'da Yunan askerleri ve Rum yerlileri tarafından Türk sivillere karşı yapılan bir katliamdır. İtilaf Devletleri Kontrol Komisyonu Menemen'de yaşanan bu olayı katliam olarak teyit etti.

<span class="mw-page-title-main">İzmit Katliamı</span> Yunanların bölgeden çekilirken şehri yağmalaması

İzmit katliamı 24 Haziran 1921 tarihinde meydana geldi ve İngiliz gazeteci Arnold Joseph Toynbee'nin tahminine göre 300'den fazla sivil Türk o gün öldürüldü. Toynbee olaydan kısa bir süre sonra şehri ziyaret etti ve olayları belgeledi. Olaylar Türk-Yunan Savaşı (1919-1922) sırasında Yunan kuvvetleri şehirden çekilirken meydana geldi ve şehir yağmalandı ve bir bölümü yandı. 29 Haziran 1921 günü İngiliz parlamentosu Yunan çekilmesini ve olası zulümleri tartıştı.

<span class="mw-page-title-main">1922 Manisa yangını</span> Manisada Yunan ordusu tarafından çıkarılan yangın

1922 Manisa yangını, 5 Eylül 1922 gecesi başladı ve 8 Eylül'e kadar devam etti ve yangının sonucunda şehirdeki binaların yüzde 90'ı yıkıldı. Olaylar Türk-Yunan Savaşı (1919-1922) sırasında meydana geldi. Yangın Türk ordusu önünde geri çekilen Yunan askerleri tarafından başlatıldı. ABD Viskonsülü James Loder Park, Manisa'da ve komşu bölgedeki kurbanların sayısını binlerle tahmin etmektedir. Türk kaynakları ise Manisa kasabasında 4.355 kişinin öldüğünü iddia ediyor.

Samsun tehcirleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuzeyindeki Samsun şehri ve çevresindeki Rum nüfusunu ortadan kaldırmak için Anadolu Hareketi tarafından gerçekleştirilen ölüm yürüyüşleri. Bu yürüyüşler Rumlara yönelik yağma, yerleşim yerlerinin yakılması, tecavüz ve katliam gibi olaylarla desteklendi. Sonuç olarak 1921-1922 yıllarında şehrin yerleşik Rum nüfusu ve daha önceden buraya sığınan yaklaşık 24.500 kişi yerinden edilerek Anadolu içlerine zorla sürüldü. Bölgedeki katliamlar, hem Amerikalı Yakın Doğu Yardım Heyeti misyonerleri tarafından hem de bölgede bulunan donanma görevlileri tarafından gün yüzüne çıkarıldı.

Tarih boyunca Türklere ve Kıbrıs Türklerine yönelik yapılmış katliamlar ve pogromlar listesi.

Türk Kurtuluş Savaşı boyunca, hem Anadolu Hareketi hem de İtilaf Devletleri sorumluluğunda, Türk, Rum ve Ermeni sivillere yönelik birçok katliam gerçekleşti. Katliamlar boyunca tecavüz, işkence ve soygun yaygın olarak yaşandı.

<span class="mw-page-title-main">1922 Alaşehir yangını</span>

1922 Alaşehir yangını, Yunan ordusu tarafından geri çekilme sırasında başlatıldı ve 3 Eylül 1922'de başlayıp 5 Eylül'e kadar devam etti. Yangın ve katliamlar sonucu 3,000 kadar sivil öldü ve şehirdeki 4550 evin sadece 100 tanesi kurtulabildi.

<span class="mw-page-title-main">50-50 Teorisi</span>

50-50 Teorisi, Türk Kurtuluş Savaşı'nın Batı Cephesi boyunca Yunan ordusu ve Rum isyancılar tarafından Türklere karşı gerçekleştirilen savaş suçlarının Rum Kırımı kadar kötü ve iki olayın aynı şiddette olduğu fikridir. Fikir Türk halkı arasında ilk olarak Türk ordusunun Yunan işgali altındaki topraklarda ilerlemesi ve böylece Türk halkının Yunan ordusunun oluşturduğu tahribata tanık olması ile ortaya çıkmış, ilk kez 1926'da George Horton'ın The Blight of Asia kitabında ele alınmıştır. Her ne kadar Horton kitabında 50-50 Teorisi'nin yanlış olduğunu ve Yunanlar tarafından katledilen Türklerin Rum Kırımı'na "50-50 değil 1'e 10.000 bile olamayacağını" söylese de, Horton'ın bu tavrı hem Türk hem de Türk olmayan akademisyenler tarafından Türk düşmanı ve aşırı Filhelenist olarak yorumlanıp tarihi çarpıtmak ile suçlanmıştır.

Ermenileştirme veya Hayerleştirme daha önce Ermeni olmayan bir toplumun aralarına Ermeni serpiştirerek, Ermeni alfabesini zorla baskılayarak, Ermenice'yi zorla anadil haline getirterek veya yerli halkı yerinden edip yerinden edilen halkın yerine Ermeni yerleştirmeye Ermenileştirme/Hayerleştirme denir.

<span class="mw-page-title-main">Yunanistan'ın işlediği savaş suçları</span>

Yunanistan'ın işlediği savaş suçları, Yunanistan'ın tarih boyunca savaş kurallarına aykırı olarak işlediği suçlardır.