İçeriğe atla

İzmit Katliamı

İzmit katliamı
Bölgeİzmit
Tarih24 Haziran 1921 (1921-06-24)
Ölü300'den fazla.[1]
İşleyenlerYunan ordusu[1]

İzmit katliamı 24 Haziran 1921 tarihinde meydana geldi ve İngiliz gazeteci Arnold Joseph Toynbee'nin tahminine göre 300'den fazla sivil Türk o gün öldürüldü.[1][2] Toynbee olaydan kısa bir süre sonra şehri ziyaret etti ve olayları belgeledi.[1] Olaylar Türk-Yunan Savaşı (1919-1922) sırasında Yunan kuvvetleri şehirden çekilirken meydana geldi ve şehir yağmalandı ve bir bölümü yandı.[3] 29 Haziran 1921 günü İngiliz parlamentosu Yunan çekilmesini ve olası zulümleri tartıştı.[4]

Arka plan

İzmit (Antik Nikomedia) İstanbul'a yakın kuzey batı Anadolu'da bir sahil kasabası. 19. yüzyılda burada Türkler, Yahudiler, Rumlar ve Ermeniler beraber oturuyorlardı. 1920 senesinde İngilizler şehrin yaklaşık 13.000 nüfusu olduğunu tahmin ediyorlardı.[5] Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Savaşını katılmış ve savaşı kaybetmişti onun üzerine galip Müttefik ülkeler arasında bölünmeye başlandı. Mayıs 1919'de İzmir'e Yunan ordusunun çıkması Türk milliyetçi hareketinin büyümesi ile sonuçlandı. Sonunda Yunan ve Türk milliyetçi orduları arasında savaş patlak verdi. Bu sürede İzmit önce 6 Temmuz 1920 yılında İngiltere tarafından işgal edildi ve daha sonra İngilizler 27 Ekim 1920 yılında şehri Yunanistan'a bıraktı. İzmit 28 Haziran 1921 tarihinde Türkler tarafından yeniden alınmıştır. Bu zaman sürecinde İzmit'i çevreleyen bölgelerde Türkler ve Rumlar arasında karşılıklı şiddet olayları yaşandı.

Toynbee'nin hatırası

Birkaç bin kişinin sığındığı Fransız Koleji (Azize Barbara).

Toynbee, eşi ve müttefik yüksek komisyon temsilcisi ile birlikte bir teknede İzmit'e doğru yol alırken karada Yunan ordusunun çekilmesini takip etti. Yunan ordusu bu alanı tahliye ederken çevredeki köyleri ve Karamürsel kasabasını ateşe verdiğini gördü ve[1][note 1] şöyle aktardı:

"29 Haziran 1921 günü karımla birlikte üniformalı Yunan birliklerinin bir neden olmaksızın İzmit Körfezi'nin güney kıyılarında yaptıkları kundakçılığa tanık olduk."[6]

Yerel Hristiyanların çoğu Yunan ordusu ile birlikte kaçıyorlardı.[1] [note 2] Toynbee İzmit'te Yunan çekilişinden 35 saat sonra şehre girdi ve şehri yağmalanmış ve kısmen yanmış buldu.[1][note 3]

Sahilde Yunanların mallarını taşımaya zorlanan ve sonra da kurşuna dizilen Türk arabacılarının cesetlerini gördü ve aralarında bir veya iki Türk kadın cesedi.[1][note 4] İzmit camileri, soyulmuş ve kirletilmişti, tarihi Pertev Paşa Camii'nin dışında ve içinde domuzlar kesilmişti.[1] [note 5] Türk dükkânları yağmalanmış, Hristiyan dükkânların yağmalanması ise üzerlerine bir haç işareti ile engellenmişti.[1][note 6]

Toynbee'ye göre Türk nüfusunun genel bir katliam uğraması engellendi. Bunun sebebi öldürmeler başladıktan kısa bir süre sonra sokaklarda devriye gezmeye başlayan Fransız subaylarının çabalarını oldu.[1][note 7]Binlerce Türk mülteci Fransız papazlarının binasında korundu.[1][note 8] Fakat Cuma 24 Haziran'da, Yunan çekilişinden üç buçuk gün önce, iki Türk mahallesinin (Bağçeşme ve Tabakhane)'nin erkek sakinleri gruplar halinde mezarlığa götürüldü ve 300'den fazla Türk orada idam edildi.[1] [note 9] İzmitli Hristiyanlarının çoğu kaçmıştı ve neredeyse hiçbiri geri dönmedi, taşınmaz mallarını kaybettiler.[1] [note 10] Toynbee'ye göre, Yunan hizmetinde'ki Çerkesler İzmit'teki zulümlerde ikincil bir rol oynamıştı.[1][note 11]

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f g h i j k l m n o Toynbee, Arnold Joseph (1922). The Western question in Greece and Turkey. General Books LLC. s. 287–297–298–299. ISBN 9781152112612. 
  2. ^ Özel, Sabahattin (2009). Millî mücadelede İzmit-Adapazarı ve Atatürk. Derin. s. 241. ISBN 9789756463024. 17 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2014. 
  3. ^ Lieberman, Benjamin (2013). Terrible Fate: Ethnic Cleansing in the Making of Modern Europe. Rowman & Littlefield. s. 126. ISBN 9781442230385. Erişim tarihi: 8 Haziran 2014. "In late June the Greek military gathered forces for the offensive by moving troops out of Ismid, leaving a looted city in flames. News of the Greek pullout caused panic among Armenian and Greek refugees who had found safe haven in Ismid. 
  4. ^ "GREECE AND TURKEY". hansard.millbanksystems.com/commons/1921/jun/29/greece-and-turkey. British Parliament/ HANSARD. but according to information received this morning the town of Ismid was evacuated by the Greek forces on the evening of 27th June. It is further reported that the town is in flames and that great panic prevails in the district. Numbers of Armenians and neutral Turks are fleeing towards Constantinople. Having regard to the general confusion, there appears to be considerable danger of massacres, and Mr. Rattigan, in concurrence with the Allied High Commissioners, is taking all possible steps to prevent such outrages by one side or the other. 
  5. ^ Prothero, G.W. (1920). Anatolia. Londra: H.M. Stationery Office. 29 Eylül 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Haziran 2014. 
  6. ^ Müderrisoğlu, Alptekin (2007). Sakarya: Yunan'ın Ankara'ya yaklaştığı günler. DenizBank. ISBN 9789944295017. 

Toynbee'nin notları

  1. ^ On the 29th June 1921, my wife and I personally witnessed Greek troops in uniform committing arson without provocation along the south coast of the Gulf of Ismid. We were travelling up the Gulf towards Ismid in the Red Crescent S.S. Gul-i-Nihal, with a representative of the Allied High Commissioners on board, whose presence enabled us to pass the cordon of Greek warships. The Greek forces, which had evacuated the town of Ismid on the morning of the previous day, were retreating along the shore in the opposite direction—from east to west—towards Yalova and Gemlik. Our first intimation of their approach was the sudden appearance of two columns of smoke rising from the shore ahead of us. A little later, and a village burst into flames just as we came opposite to it, and at the same moment we saw that a column of Greek troops in uniform, coming from the east, had just arrived there. We were coasting only a few hundred yards from the shore, and could see the soldiers setting fire to the houses distinctly with the naked eye. Even the boats moored to the jetties were burning, down to the water-line. Later, as we looked astern, we saw new and larger columns of smoke rise from the little towns of Eregli and Karamursal, which had been intact a few hours before, when we had passed them. The head of the column had reached them and continued its operations. From our anchorage off Ismid that evening, we could see the fiery glow above Karamursal flickering far into the night. On the 1st and 2nd July we landed at Karamursal, Eregli and the skala of Deirmenderé, and walked up to inspect Deirmenderé itself. Everywhere the destruction had been malicious and systematic. Among the ruins of Karamursal we found two live human beings. One was an old Turkish woman named Khadija, who had been violated and beaten with rifle butts. The other was an exhausted Greek private named Andréas Masséras, belonging to the 10th Company, 16th Regiment, 11th Division. I afterwards got an account from him of what had occurred. During the retreat of the 29th June, he told me his regiment had been the rearguard—except for a detachment of Circassians only twenty or thirty men strong. The villages were all burning by the time that they reached them—a confirmation of our own observations at Ulashly Iskelesi, where we had seen the houses being set on fir by regular troops at the head of the column. At Eregli, Masséras had fallen out with sunstroke; the tail of the column passed him; he dragged himself on as far as Karamursal; collapsed there; and lay in the open till we picked him up. This again confirmed what we had seen for ourselves, that there had been no fighting during the retreat, and that the Turkish towns and villages had been burnt in cold blood, without provocation.
  2. ^ I must, however, say something about the events which preceded the voluntary withdrawal of the Greek Army from the town of Ismid, at the end of June 1921. During the year that the Greek occupation of Ismid had lasted (July 1920 to June 1921), the war of extermination had gone to such lengths, and the local Greek civilians had compromised themselves so deeply by participation, that the entire native Christian population took its departure with the troops. Naturally they felt savage. Their brief ascendency had cost them their homes; they had had to leave their immovable property behind; and though they had had time for preparations and the Greek authorities had provided shipping, their prospects were forlorn. They vented their rage on their Turkish civilian neighbours, while they still had them in their power.
  3. ^ One Turkish and Jewish quarter in the centre of the town had been set on fire, and the fire had only been extinguished after the Greeks’ departure by the exertions of the French Assumptionists (who have a College at Ismid, and covered themselves with honour on this occasion). Cattle had been penned into the burning quarter by the incendiaries in a frenzy of cruelty and had been burnt alive, and the smoking ruins were haunted by tortured, half-burnt cats.
  4. ^ The villages east of Ismid were evacuated first, and the Turkish peasants with their ox-carts were commandeered to transport the departing Christians’ possessions. When we landed at Ismid about thirty-five hours after the completion of the evacuation, the streets leading to the jetties were heaped with the wrecks of these carts and the water littered with the offal of the oxen, which had been slaughtered on the quay in order that the flesh and the hides might more conveniently be shipped away. Corpses of Turkish carters—murdered in return of their services—were floating among the offal, and one or two corpses of Turkish women.
  5. ^ The mosques had not only been robbed of their carpets and other furniture, but had been deliberately defiled. In the courtyard and even in the interior of the principal mosque, the Pertev Mehmed Jamy’sy, pigs had been slaughtered and left lying.
  6. ^ In the town itself, the Turkish shops had been systematically looted—the Christian shops being protected against the destroying angel by the sign of the cross, chalked up on their shutters over the owner’s name.
  7. ^ A general massacre had been prevented by the French liaison officer stationed at Ismid, who started patrolling the streets in company with the commander of a French destroyed as soon as the killing began.
  8. ^ They (French Assumptionists) sheltered several thousand Turkish civilians on their premises until the Greeks left, and when I visited them they were giving asylum to the one or two Christian families that had not got away.
  9. ^ But at 1 P.M. on Friday the 24th June, three and a half days before the Greek evacuation, the male inhabitants of the two Turkish quarters of Baghcheshmé and Tepekhané, in the highest part of the town, away from the sea, had been dragged out to the cemetery and shot in batches. On Wednesday the 29th I was present when two of the graves were opened, and ascertained for myself that the corpses were those of Moslems and that their arms had been pinioned behind their backs. There were thought to be about sixty corpses in that group of graves, and there were several others. In all, over 300 people were missing—a death-roll probably exceeding that at Smyrna on the 15th and 16th May 1919.
  10. ^ Their brief ascendency had cost them their homes; they had had to leave their immovable property behind; and though they had had time for preparations and the Greek authorities had provided shipping, their prospects were forlorn. They vented their rage on their Turkish civilian neighbours, while they still had them in their power.
  11. ^ At the end of June 1921, a few weeks after that report was written, some of these Circassian mercenaries assisted the Greek chettés and regular troops at Ismid in the massacre of Turkish civilians, on the eve of the Greek evacuation of the town. But so far as I could discover, they played a subordinate part, and there is no warrant for making them the scape-goats for either this or any other Greek atrocity.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ermenice</span> Hint-Avrupa dili

Ermenice, Ermeniler tarafından kullanılan Hint-Avrupa dil ailesinden bir dildir. Kendi alfabesi ve Doğu Ermenicesi ve Batı Ermenicesi olarak iki lehçesi vardır. Doğu Ermenicesi Ermenistan'ın resmî dilidir. Türkiye'de ve Ermeni diasporasında çoğunlukla Batı Ermenicesi kullanılır. Hint-Avrupa dil ailesi'nin bağımsız bir alt grubudur.

<span class="mw-page-title-main">Magna Carta</span> 1215 yılında imzalanmış İngiliz belgesi

Magna Carta veya Magna Carta Libertatum, 1215 yılında imzalanmış bir İngiliz belgesidir. Bu belge ile İngiltere kralının; yetkilerinin birkaçından feragat etmesi, yasalara uygun davranması ve hukukun arzu ve isteklerinden daha üstün olduğunu kabul etmesi zorunlu kılınarak İngiltere tarihinde kralın yetkileri ilk kez kısıtlanmış ve derebeylere bazı haklar tanımıştır. Magna Carta, günümüzdeki anayasal düzene ulaşana kadar yaşanılan tarihsel sürecin en önemli basamaklarından birisidir.

<span class="mw-page-title-main">Büyük Selçuklu İmparatorluğu</span> Oğuz Türkleri tarafından kurulan, 1037–1157 yılları arasında hüküm sürmüş olan İran merkezli bir devlet

Büyük Selçuklu İmparatorluğu veya Selçuklu Devleti, Orta Çağ'da Oğuz Türklerinin Kınık boyu tarafından kurulan Türk, Sünni Müslüman bir imparatorluk. Selçuklular Hindukuş Dağları'ndan Batı Anadolu'ya ve Orta Asya'dan Basra Körfezi'ne kadar uzanan geniş bir alanı kontrol ettiler. Aral Gölü yakınında güç kazandıktan sonra ilk olarak Horasan'ı ele geçiren Selçuklular, buradan İran içlerine doğru ilerledi ve ardından Anadolu'daki şehirleri kontrol altına aldı.

<span class="mw-page-title-main">Girit Türkleri</span>

Girit Türkleri, Girit adasının Müslüman sakinleriydi. Osmanlı öncesi ada halkından İslamiyet'e geçenlerin bir kısmı 19. yüzyıl başında Yunan milliyetçiliği akımlarının etkisinde kalarak Hristiyanlığa geri dönmüş (irtidad), Girit Türkleri toplumunun dışına çıkmışlar, Müslüman kalanlar ise Türk kimliğini benimseyerek kendilerine Türk demişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Yannis Kapodistrias</span> Birinci Hellenik Cumhuriyetin valisi

Komis Yannis Antonios Kapodistrias, Rus İmparatorluğu'nun Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Yunan devlet adamı, Avrupa'nın en seçkin politikacı ve diplomatlarından biriydi. Modern Yunan devletinin kurucusu ve Yunan bağımsızlığının önderi olarak kabul edilir.

İstmiya Oyunları, Antik Yunanistan´da Korint Kanalı çevresinde her iki yılda bir kutlanan Panhellenik oyunlardır.

<span class="mw-page-title-main">Subhas Chandra Bose</span>

Subhas Chandra Bose, genelde "Netaji" olarak hitap edilen milliyetçi, Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi lideri, Hindistan Ulusal Kongresi'nin başkanı, Özgür Hindistan Geçici Hükûmeti 'nin hükûmet başkanı ve Özgür Hindistan Ordusu 'nun başkomutanı. II. Dünya Savaşı sırasında faşistlerle iş birliği yaptı.

<span class="mw-page-title-main">Müslüman Rumlar</span> Etnik grup

Müslüman Rumlar veya Müslüman Yunanlar, Osmanlı döneminde İslam’ı kabul eden Rum kökenli bir halktır. Özellikle yeniçerilerin soyundan gelenler ve Yunan Makedonyası, Girit, Kuzeydoğu Anadolu ve Pontus Alpleri bölgesinde bulunan halk İslam’ı kabul etmiştir. Günümüzde çoğunlukla Türkiye’nin batı kısmında ve kuzeydoğu kısmında bulunurlar. Ayrıca Yunanistan, Kıbrıs, Gürcistan, Lübnan ve Suriye'de de Müslüman Rum bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Yalova Katliamı</span> Nisan-Mayıs 1921de Yunan, yerli Rum ve Ermeniler tarafından Yalova bölgesinde Müslümanlara yapılan katliam

Yalova Katliamı, Nisan-Mayıs 1921'de Yunan ordusunun işgali ile birlikte yerli Rum ve Ermeniler tarafından Yalova bölgesinde Müslümanlara uygulanan mezalimdir. Bölgedeki Müslüman köylerinin neredeyse tamamı yakıldı, binlerce insan öldürüldü veya mülteci durumuna düştü.

<span class="mw-page-title-main">1922 Manisa yangını</span> Manisada Yunan ordusu tarafından çıkarılan yangın

1922 Manisa yangını, 5 Eylül 1922 gecesi başladı ve 8 Eylül'e kadar devam etti ve yangının sonucunda şehirdeki binaların yüzde 90'ı yıkıldı. Olaylar Türk-Yunan Savaşı (1919-1922) sırasında meydana geldi. Yangın Türk ordusu önünde geri çekilen Yunan askerleri tarafından başlatıldı. ABD Viskonsülü James Loder Park, Manisa'da ve komşu bölgedeki kurbanların sayısını binlerle tahmin etmektedir. Türk kaynakları ise Manisa kasabasında 4.355 kişinin öldüğünü iddia ediyor.

Quaestura exercitus, Doğu Roma İmparatorluğu'nun özel idari bölgesidir, merkezi Odessus'tur, İmparator I. Justinianus tarafından 18 Mayıs 536 tarihinde kurulmuştur: Toprak olarak Quaestura exercitus, Moesia Inferior ve Küçük İskitya'un Roma vilayetlerini içermektedir, Kıbrıs, Karya ve Ege adaları vilayetleri ile aşağı Tuna bölgesine yerleşmiştir. Tüm bu vilayetler Doğu'nun Praetorian prefecture yönetiminden çıkarılıp quaestor exercitus ismiyle yeni oluşturulan askeri makamın idaresine verilmiştir. Quaestor'un yetkileri magister militum'un yetkilerine denkti. Stratejik olarak yaşamsal fakat ekonomik olarak ise zayıf Tuna vilayetlerinde, quaestura exercitus birliklerin orada kalmalarını desteklemeye yardımcı olmaktı. Daha zengin aşağı Tuna vilayetlerine ulaşmak için, Justinianus tedarki Karadeniz üzerinden sağlayabiliyordu. Sabit ve sürekli birlikler ile torakların yeniden yapılandırılması Tuna vilayetlerinin hem fakir halkı hem de harap kırsal kesimini rahatlattı. Quaestura exercitus tarihi ile ilgili yeterli kanıt eksikliği vardır. Fakat 570lerin ortalarında hala quaestor makamının varlığını devam ettirmesi, bu topraklardaki birliklerin bir nebze başarı gösterdiklerini göstermektedir.

Tarih boyunca Türklere ve Kıbrıs Türklerine yönelik yapılmış katliamlar ve pogromlar listesi.

<span class="mw-page-title-main">Tanrı'dan korkanlar</span> Yahudiliğe eğilim gösteren ve kendine has birtakım inanç ve ritüelleri olan bir pagan cemaat

Tanrı'dan korkanlar yahut Tanrı'ya tapanlar Yunan ve Roma dünyasında varlığını sürdüren ve Hellenistik Yahudiliğe sempati besleyen bir gruptur. Aslen Yahudi olmayan bu gruba mensup insanlar, Yahudiliğe geçmeden Yahudilerin uyguladığı gelenek ve ritleri takip etmiş ve bunlardan etkilenmiştir.

Türk Kurtuluş Savaşı boyunca, hem Anadolu Hareketi hem de İtilaf Devletleri sorumluluğunda, Türk, Rum ve Ermeni sivillere yönelik birçok katliam gerçekleşti. Katliamlar boyunca tecavüz, işkence ve soygun yaygın olarak yaşandı.

<span class="mw-page-title-main">İtalya'daki Yunanlar</span>

Yunanlar'ın İtalya'daki varlığı MÖ 8. yüzyılda eski Yunan diyasporasının göçleriyle başlar ve günümüze kadar devam eder. Güney İtalya'daki Calabria ve Puglia bölgelerinin, özellikle Salento yarımadasının, başka bir deyişle tarihi Magna Graecia bölgesinin yerlisi olan Yunanlar Griko adıyla anılmakta olup Yunancanın farklı bir şivesiyle konuşurlar. Grikoların yüzyıllardır İtalya'nın güneyine İlk Çağ'da ve Orta Çağ'da yerleşmiş Yunan topluluklarından kalanlar olduğu düşünülmektedir. Yunanların uzun süredir yaşamış olduğu Venedik, İtalya ve Malta'daki Rum Ortodoks Kilisesi'nin günümüzdeki başpiskoposluk merkezi olmasının yanı sıra Venedik, 10. yüzyıla kadar Bizans bölgesi olmuştur. Ayrıca tarihi Venedik Cumhuriyeti 17. yüzyıla dek Mora ve Girit'te toprak sahibi olarak Yunanlarla bağını korumuştur. Bunların dışında İtalya'da daha az da olsa Yunanistan'dan İtalya'ya modern zamanlarda göç etmiş bir gurbetçi topluluğu da yaşamaktadır. Günümüzde Güney İtalya'daki Yunanlar İtalyan gelenek ve kültürlerini takip etmekte ve asimilasyon yaşamaktadırlar.

<span class="mw-page-title-main">Arnavut ciğeri</span> Türk mutfağından soğuk ciğer yemeği (meze)

Arnavut ciğeri, geleneksel olarak soğan ve maydanoz ile servis edilen, acı biber ve baharatlanmış yağda kızartılmış kuzu veya dana karaciğer küplerinden yapılmış bir Türk yemeğidir.

İskandinavyalılar olarak da bilinen Kuzey Cermenleri, İskandinav ülkelerinde yaşayan bir Cermen etnik ve dilsel grubu. Halklar, kültürel benzerlikleri, ortak ataları ve bugünkü tüm Kuzey Cermen dillerinin evrildiği Eski Norsçanın atası olan Proto Norsça kullanmış olmaları ile tanımlanır.

<span class="mw-page-title-main">Türk-Arnavutlar</span>

Türk-Arnavutlar, Rumlar tarafından 1715 ve sonrasında Müslüman Arnavutlar için kullanılan etnografik ve dini bir terimdir. Daha geniş bir anlamda, Balkanlar'daki Osmanlı yönetiminin hem Müslüman Arnavut hem de Türk siyasi ve askeri seçkinlerini içeriyordu. Terim, Osmanlı İmparatorluğu'nun halkları dine göre sınıflandırmaya yönelik idari millet sistemi nedeniyle Müslümanların Osmanlılar ve/veya Türklerle özdeşleştirilmesinden türetilmiştir ve burada Müslüman millet lider rol oynamıştır.

Türk bayrakları listesi, Türkiye tarafından tarih boyunca kullanılmış bayrakları listeler.

<span class="mw-page-title-main">Yunanistan'ın işlediği savaş suçları</span>

Yunanistan'ın işlediği savaş suçları, Yunanistan'ın tarih boyunca savaş kurallarına aykırı olarak işlediği suçlardır.