İçeriğe atla

İtalya'nın Antalya'yı işgali

İtalya'nın Antalya'yı işgali, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanmasının ardından Sevr Antlaşması'na (1919-1922) yol açan çalkantılı dönemde gerçekleşti.

Tarihçe

Arka plan

1915'te, İtalya'nın Fransa, Britanya ve Rusya'nın müttefik güçleri tarafında savaşa girmesi karşılığında, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması durumunda, diğer toprakların yanı sıra Türkiye'nin Antalya limanı ve bitişik bölgesini de almasını öngören Londra Paktı imzalandı. Bu bölgede karbonifer bir havza olduğu bildiriliyordu

Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918) ile Osmanlı İmparatorluğu, kazanan güçler tarafından tek taraflı olarak dikte edilen şartları kabul etti. Bu sırada İtalya'da, Londra Paktı'nın hükmünün iptal edileceği korkusuyla "sakatlanan zafer" fikri büyüyordu.

Anadolu'ya İtalyan çıkarması

Sevr Antlaşması (1920) sonrası Anadolu'nun bölünme haritası. Antalya İtalyan işgal bölgesinin merkezinde yer almaktadır.

İşgal öncesinde Antalya'da bir telgraf ağı kuran İtalyanlar, şehirde bir İtalyan okulu açmak üzere birçok rahip, rahibe ve öğretmen getirdiler.[1] İşgali meşrulaştırmak ve halkın desteğini kazanmaya yönelik çeşitli taktikler kullandılar. Bu taktiklerden biri, Antalya esnafının bir İtalyan kruvazörüne davet edilmesi ve onlara iyi muamele yapıldığını belirten bir kağıt imzalatılmasıydı.[2] Esnaf, bu kağıdın ne anlama geldiğini bilmeden imzaladı ve daha sonra İtalyanlar tarafından, şehrin işgaline halkın davetkâr olduğunu kanıtlamak amacıyla kullanıldı.[3] 9 Mart 1919'da, bu şartlar altında, İtalyan hükûmeti, İtalyan bir keşif kuvvetini Antalya'ya çıkardı ve kısa sürede Antalya, Alanya, Muğla, Burdur, Afyon, Akşehir ve Konya gibi yakınlardaki yerleri de "güvenlik ve halkın talebi" gerekçesiyle işgal etti.

İtalya tarafındaki bu güç gösterisi, Londra Paktı'na dahil olmayan ve Anadolu'nun geniş bir bölgesini işgal etmeyi amaçlayan Yunan hükûmetinin sert tepkisiyle karşılaştı. Paris Barış Konferansı'nda İtalya Başbakanı Orlando'nun başkanlığındaki İtalyan heyeti bulunmadığı sırada, Yunanistan Yüksek Konsey'den Ege kıyısındaki Anadolu'ya müdahale izni almayı başardı. Bu nedenle, 15 Mayıs 1919'da Yunan ordusu, İzmir'e çıkarma yaparak Aydın, Manisa, Turgutlu, Ayvalık ve Edremit'i işgal etti.

İtalyan ve Yunan hükûmetleri arasında, 29 Temmuz 1919'da Tittoni ve Venizelos tarafından imzalanan gizli bir anlaşma ile çözülen şiddetli bir anlaşmazlık ortaya çıktı. Bu anlaşmada İtalya, Adalia (Antalya) ve Rodos hariç On İki Ada'dan vazgeçti ve buna karşılık Yunanistan'ın Arnavutluk üzerinde bir İtalyan “mandasını” desteklemesi sağlandı. Ancak bu anlaşma, sonraki İtalyan Dışişleri Bakanı Carlo Sforza (Haziran 1920) tarafından iptal edildi.

I. Dünya Savaşı sonrası yapılan Paris Barış Konferansı'nda İtalya, savaştan galip çıkmış diğer devletlerle birlikte Osmanlı topraklarının paylaşımı konusunda anlaşmalar yapmaya çalıştı. 1917 yılında gizli olarak imzalanan Saint-Jean-de-Maurienne Anlaşması ile İtalya, Batı Anadolu'da nüfuz alanı elde etmeyi hedefliyordu. Bu anlaşma, savaştan sonra Akdeniz'deki çıkarlarını koruma çabalarının bir parçasıydı. Osmanlı İmparatorluğu, 10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr Antlaşması ile İtalya'nın Antalya ve çevresindeki nüfuz alanını ve On İki Ada'nın sahipliğini, ayrıca Yunanistan'ın İzmir ve çevresindeki işgalini resmen tanıdı.

Türk Kurtuluş Savaşı Batı Cephesi genişledikçe Türk devrimciler, Mustafa Kemal Atatürk'ün Yunanlara karşı olan birliklerini silahlandırmak ve eğitmek için Antalya üssünü kullanan İtalya'dan önemli derecede askerî yardım aldı.[4]

Çekilme

İtalya, 1922 sonbaharında keşif kuvvetlerini geri çekmeye başladı.[5] Böylece Güneybatı Anadolu'daki İtalyan işgali herhangi bir mücadele olmadan sona ermiş oldu.[6]

Yunanlara karşı zaferle sonuçlanan savaşın ardından ve Mustafa Kemal'in Türkiye Cumhuriyeti'ni resmen kurmasıyla Sevr Antlaşması geçerliliğini kaybetti ve Lozan Antlaşması (1923) yürürlüğe girdi. Bu son anlaşmada Türkiye, İtalya'nın On İki Ada üzerindeki hakimiyetini kabul etti ve ilk kez İtalya'nın Libya üzerindeki egemenliğini tanıdı. Ancak Anadolu'da herhangi bir ekonomik nüfuz alanı veya askerî işgal hakkı verilmedi.[7]

Antalya'daki İtalyan birlikleri komutanları

  • Giuseppe Battistoni (29 Nisan 1919'dan 24 Temmuz 1919'a kadar)
  • Luigi Bongiovanni (24 Temmuz 1919'dan 17 Ağustos 1919'a kadar)
  • Vittorio Elia (17 Ağustos 1919'dan 18 Aralık 1919'a kadar)
  • Achille Porta (18 Aralık 1919'dan 7 Ağustos 1920'ye kadar)
  • Giorgio Fusoni (7 Ağustos 1920'den 29 Nisan 1922'ye kadar)

Kaynakça

  1. ^ Gen. Kur. Başkanlığı, Türk İstiklâl Harbi 1, (T.İ.H./1) Ankara, 1962, s. 145.
  2. ^ Nuri Köstüklü, Millî Mücadele'de Denizli, Isparta ve Burdur Sancakları, Ankara, Kültür Bak. Yay. 1990 s. 15, T.İ.H./1, s. 145
  3. ^ Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, (2. baskı), Ankara, 198, s. 30.
  4. ^ Michael Smith (1999), University of Michigan Press (Ed.), Ionian Vision: Greece in Asia Minor, 1919–1922, Hurst, ISBN 1-85065-368-2 
  5. ^ Cecini, Giovanni (2010). Il corpo di spedizione italiano in Anatolia, 1919–1922 (İtalyanca). Stato maggiore dell'esercito, Ufficio storico. ISBN 978-88-96260-15-9. 
  6. ^ "Millî Mücadele'de Batı Cephesi". Atatürk Ansiklopedisi. 19 Şubat 2021. 23 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Haziran 2024. 
  7. ^ "Il testo del Trattato di Losanna del 24 luglio 1923". 29 Haziran 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. 

Ek okumalar

  • Giovanni Cecini (2010). Il Corpo di Spedizione italiano in Anatolia (1919–1922). Roma. Ufficio USSME. ISBN 978-88-96260-15-9. 
  • Giovanni Cecini (2014). Militari italiani in Turchia (1919–1923). Roma. USSMD. ISBN 978-88-98185-01-6. 

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sykes-Picot Anlaşması</span> Birleşik Krallık ve Fransa arasında 1916 yılında yapılan gizli anlaşma

Sykes-Picot Anlaşması 1916 yılında Birleşik Krallık ve Fransa arasında imzalanan, Rusya ve İtalya tarafından onaylanan, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması durumunda karşılıklı olarak kabul edilen etki ve kontrol alanlarını tanımlayan gizli bir anlaşmadır.

<span class="mw-page-title-main">Lozan Antlaşması</span> İsviçrenin Lozan şehrinde Türkiye ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan barış antlaşması

Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Britanya İmparatorluğu, Fransız Cumhuriyeti, İtalya Krallığı, Japon İmparatorluğu, Yunanistan Krallığı, Romanya Krallığı ve Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı (Yugoslavya) temsilcileri tarafından, Leman Gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace'ta imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Türk Kurtuluş Savaşı</span> Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki direniş hareketinin işgal kuvvetleri ve iş birlikçilerine karşı verdiği siyasi ve askerî mücadele

Türk Kurtuluş Savaşı, I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu'nun İtilaf Devletleri'nce işgali sonucunda Mîsâk-ı Millî sınırları içinde ülke bütünlüğünü korumak için 1919-1922 yılları arasında gerçekleştirilen çok cepheli siyasi ve askeri mücadeledir. Batı Anadolu'da İtilaf Devletleri'nin harekete geçirdikleri Yunan ordusuna; güneyde Fransız ordusuna; doğuda Ermenistan'ın kuvvetlerine; İstanbul rejimine sadık milislere, feodal güçlere ve ayrılıkçılara karşı savaşılmıştır. Bu mücadelenin Batı Cephesi Yunan millî belleğine "Küçük Asya Felaketi" adıyla kazınmıştır. Savaş sırasında Yunan ve Ermeni kuvvetleri, bir etnik temizlik harekâtı olarak, Türk halkına karşı katliamlar, yağmalar ve tecavüzler gerçekleştirmiştir. Savaş, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla sonuçlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Sevr Antlaşması</span> Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan ve Ankara Hükûmetince fiilen ve hukuken geçersiz kılınan barış antlaşması

Sevr Antlaşması, I. Dünya Savaşı sonrasında İtilâf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu hükûmeti arasında 10 Ağustos 1920'de Fransa'nın başkenti Paris'in 3 km batısındaki Sevr (Sèvres) banliyösünde bulunan Seramik Müzesi'nde imzalanmış antlaşmadır. Antlaşma imzalandığı dönemde devam eden Türk Kurtuluş Savaşı'nın sonucunda Türklerin galibiyetiyle, bu antlaşma yerine 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalanıp uygulamaya konulduğundan Sevr Antlaşması geçerliliğini kaybetmiştir. Sevr Antlaşması 433 maddeden oluşmaktaydı.

<span class="mw-page-title-main">Mondros Mütarekesi</span> Osmanlı İmparatorluğunu fiilen sona erdiren ateşkes antlaşması

Mondros Mütarekesi ya da Mondros Ateşkes Antlaşması, I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan mütarekename. Osmanlı İmparatorluğu adına Bahriye Nazırı Rauf Bey tarafından, Limni adasının Mondros Limanı'nda demirli Agamemnon zırhlısında 30 Ekim 1918 akşamı imzalanmıştır. Bu antlaşma ile beraber Osmanlı İmparatorluğu fiilen sona ermiştir.

<span class="mw-page-title-main">San Remo Konferansı</span> 1920 Osmanlı topraklarının Milletler Cemiyeti mandalarına bölünmesi için İtilaf Yüksek Konseyi toplantısı

San Remo Konferansı, I. Dünya Savaşı'ndan sonra, 18-26 Nisan 1920'de, Osmanlı topraklarının paylaşılması ve Osmanlı ile yapılacak olan Sevr Antlaşması'nın şartlarını hazırlamak için, İtalya'nın Sanremo şehrinde toplanan milletlerarası konferans.

Osmanlı kapitülasyonları, Osmanlı İmparatorluğu'nda yabancılara verilen ekonomik, adli, idari vb. hak ve ayrıcalıklardır. Kapitülasyon kelimesi Latince "şartlar, fasıllar, maddeler" anlamına gelen "capitula" sözcüğünden türemiş olup "teslim olma" anlamı galat-ı meşhurdur.

Gümrü Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti arasında 3 Aralık 1920'de imzalanan antlaşmadır. Ayrıca TBMM'nin uluslararası alanda imzaladığı ilk antlaşmadır.

<span class="mw-page-title-main">Paris Barış Konferansı</span> I. Dünya savaşı sonrasında İtilaf Devletlerinin yaptığı toplantı

Paris Barış Konferansı, I. Dünya Savaşı'nı sona erdiren antlaşmaların hazırlandığı uluslararası bir konferanstır.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul'un İşgali</span> Mağlup Osmanlı İmparatorluğunun başkentinin İtilaf Devletleri tarafından işgali

İstanbul'un İşgali, Osmanlı İmparatorluğu ve İtilaf Devletleri arasında imzalanan Mondros Bırakışması ile Birinci Dünya Savaşı'nın bu ülkeler arasında sona erdiğinin ilan edilmesinin ardından gerçekleşmiştir. Osmanlı başkenti İstanbul, önce 13 Kasım 1918, sonra 16 Mart 1920'de olmak üzere iki kez işgal edildi. İlk işgalde, İstanbul'un önemli ve stratejik noktaları kontrol altına alındı ancak idareye el konulmadı; ikinci işgal ile idareye el konuldu. Eylül 1922'ye gelindiğinde, İzmir'in Kurtuluşu'ndan sonra, Mustafa Kemal Paşa İstanbul'u kurtarmak için Türk birliklerine İngiliz ve Fransız işgalindeki Çanakkale'ye hareket etmeleri emrini verdi. Bu emir üzerine Çanakkale Krizi patlak verdi. Türkler Kurtuluş Savaşı verdiği sırada İrlanda sorunuyla uğraşan Birleşik Krallık, Ankara Hükûmeti ile savaşın eşiğine geldi. Liberal Başbakan David Lloyd George Mustafa Kemal'in birliklerine karşı taarruza geçilmesini istediyse de müttefiklerinin desteğini alamadı ve ülkesindeki savaş karşıtı muhalefet ile dominyonların güçlü direnişiyle karşılaştı. Lloyd George'u gereksiz bir savaş başlatmaya çabalamakla itham eden Muhafazakâr Parti'nin 19 Ekim 1922'de Carlton Club deklarasyonu ile koalisyondan ayrılması sonucu Lloyd George hükûmeti düştü. İlerleyen süreçte diplomatik olaylar Türklerin lehine gelişti. İşgal, son İtilaf birliklerinin 4 Ekim 1923'te şehri terk etmesinden sonra, Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu birliklerinin 6 Ekim 1923'te tören eşliğinde şehre girmesiyle sona erdi.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye tarihi</span> Anadolu, Doğu Trakya, Güneybatı Kafkasya ve Yukarı Mezopotamya tarihi

Türkiye Cumhuriyeti'nin topraklarını oluşturan bölgenin tarihi olarak anlaşılan Türkiye tarihi, hem Anadolu'nun hem de Doğu Trakya'nın tarihini içerir. Daha önce siyasi olarak farklı olan bu iki bölge, MÖ 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu'nun kontrolü altına girdi ve sonunda Bizans İmparatorluğu'nun çekirdeği haline geldi. Osmanlı döneminden önceki zamanlar için, Türk halklarının tarihi ile şimdi Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan toprakların tarihi arasında da bir ayrım yapılmalıdır. Türkiye'nin bazı bölümlerinin Selçuklu Hanedanı tarafından fethedildiği zamandan bu yana, Türkiye tarihi Selçuklu İmparatorluğu'nun Orta Çağ tarihini, Osmanlı İmparatorluğu'nun Orta Çağ'dan modern tarihini ve 1920'lerden bu yana da Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihini kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Saint-Jean-de-Maurienne Anlaşması</span> Sarı kitap

Saint-Jean-de-Maurienne Anlaşması I. Dünya Savaşı sırasında, 1917 yılının ortalarında imzalanan gizli anlaşmalardan birisi.

Oltu Muharebesi, 25 Haziran-5 Eylül 1920 tarihlerinde Ankara Hükûmeti ile Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti arasında yapılan savaştır. Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir komutasındaki Türk Ordusu'nun kesin zaferiyle sonuçlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Londra Paktı</span>

Londra Paktı ya da Londra Anlaşması, 26 Nisan 1915 tarihinde, Büyük Britanya, Fransa, Rusya ve İtalya arasında yapılan gizli bir anlaşmadır.

<span class="mw-page-title-main">Türk Kurtuluş Savaşı'nda Amerika Birleşik Devletleri</span>

I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu, İttifak Devletleri; Amerika Birleşik Devletleri ise İtilaf Devletleri yanında yer aldı ama birbirlerine savaş ilan etmediler. Fakat ABD, Çanakkale Savaşı sırasında İtilaf Devletleri'nin savaş malzemelerini taşıyordu.

Trakya'nın İşgali, İtilaf Devletleri kuvvetlerince I. Dünya Savaşı'ndan sonra gerçekleştirilmiştir. Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra, Edirne-İstanbul demiryolunu kontrol etmek üzere bir Fransız alayı Trakya'ya yerleşmiş bulunuyordu. Fransız generali Franchet d'Espèrey ile Yunanistan Başbakanı Venizelos arasında imzalanan antlaşma ile Kuleliburgaz-Hadımköy hattı Yunan ordusunun işgaline terk edilmişti. 14 Ocak 1919 tarihinde Hadımköy'den Kuleli ve Burgaz'a kadar bütün demiryolu istasyonları Yunanlar tarafından işgal edildi.

<span class="mw-page-title-main">İtalya-Türkiye ilişkileri</span> İkili ilişkiler

İtalya-Türkiye ilişkileri 1856 yılında başlamıştır. İki ülkenin de Akdeniz'e sınırı vardır. Avrupa Birliği’nin kurucu üyeleri arasında bulunan İtalya, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecini desteklemektedir. İtalyan Hükûmetleri, Türkiye'nin jeopolitik konumu nedeniyle Avrupa Birliği'ne çok şey katacağını düşünmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Bağdatlı Mehmed Hâdî Paşa</span> Osmanlı asker ve devlet adamı

Bağdatlı Mehmed Hâdî Paşa veya Abdülhâdî Paşa, Osmanlı Devleti'nin son yıllarında valilik ve nazırlık görevlerinde bulunmuş bir asker ve devlet adamıydı.

<span class="mw-page-title-main">Wilson Ermenistanı</span>

Wilson Ermenistanı ABD Başkanı Woodrow Wilson Dışişleri Bakanlığı tarafından çizildiği üzere Sevr Antlaşması'ndaki Birinci Ermenistan Cumhuriyeti'nin sınır yapılandırmasını ifade eder. Sevr Antlaşması, Ağustos 1920'de Batı Müttefik Güçleri ile Osmanlı İmparatorluğu'nun mağlup hükûmeti arasında hazırlanmış ve imzalanmış bir barış antlaşmasıydı. Anlaşma Amerika Birleşik Devletleri tarafından asla imzalanmadı. Antlaşmanın imzalanmasına rağmen Osmanlı İmparatorluğu tarafından hiçbir zaman onaylanmadı.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması</span> I. Dünya Savaşının ardından Osmanlı topraklarının parçalanması

Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması, I. Dünya Savaşı'nı takiben Kasım 1918'de İstanbul'un Britanya, Fransa ve İtalya askerleri tarafından işgal edilmesinin ardından başlayan jeopolitik bir süreçti. Parçalanma, özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun Almanya ile ittifak kurmasının ardından yapılan Sykes-Picot Anlaşması gibi İtilaf Devletleri'nin savaşın ilk safhalarında yaptığı birtakım anlaşamalar üzerinden planlanmıştı. Eskiden Osmanlı İmparatorluğu'nu oluşturan büyük topraklar ve halklar, birkaç yeni devlete bölündü. Osmanlı İmparatorluğu; jeopolitik, kültürel ve ideolojik yönden önde gelen İslam devletiydi. Osmanlı'nın savaşın ardından parçalanması, Britanya ve Fransa gibi Batılı güçlerin Orta Doğu'ya hâkim olmasına sebep oldu ve modern Arap dünyası ile Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına yol açtı. Anadolu Hareketi tarafından bu Batılı güçlere direnilse de, Osmanlı'nın ardıl devletleri kapsamında böylesi bir direniş II. Dünya Savaşı'nı takip eden hızlı dekolonizasyon sürecine kadar görülmedi.