İçeriğe atla

İpek Yolu

İpek Yolu
logo
TipTicaret yolu
BaşlangıçDoğu Asya
BitişBatı Asya
Uzunluk
Geçtiği Yerler

İpek Yolu (Arapça: طريق الحرير: Çince: 丝绸之路; Farsça: جاده ابریشم; Rusça: Великий Шёлковый Путь; Kırgızca: Cibek Colu), Çin'den başlayarak Anadolu ve Akdeniz aracılığıyla Avrupa'ya kadar uzanan ve dünyaca ünlü ticaret yoludur.

UNESCO, Haziran 2014'te İpek Yolu'nun Çangan-Tanrı Dağları Koridoru Güzergâh Ağı'nı, Eylül 2023'te Zarafşan-Karakum Koridoru'nu Dünya Mirası olarak belirledi.[1][2]

İpek Yolu sadece tüccarların değil, aynı zamanda doğudan batıya ve batıdan doğuya bilgelerin, orduların, fikirlerin, dinlerin ve kültürlerin de yolu olmuştur.

Milattan yüzyıllar önce Mısırlılar, daha sonra da Romalılar, Çinlilerden ipek satın alırlardı. Ulaşım ise, daha sonra İpek Yolu adı verilen güzergâhı izleyen kervanlarla sağlanırdı. İpek endüstrisi, eski çağlardan beri birçok milletin hayatında çok önemli bir yer tutmuştur. Uzak Doğu'dan gelen ipek ve baharat, Batı dünyası için, uluslararası ilişkilerde önemli bir rol oynamıştır. İpek, ayrıca Doğu kültürünün Batı tarafından tanınmasını da sağlamıştır. Doğu'nun ipeği ile baharatının kervanlarla batıya taşınması, Çin'den Avrupa'ya ulaşan ticaret yollarını oluşturmuştur. Orta Çağ'da, ticaret kervanları, şimdiki Çin'in Şian kentinden hareket ederek Özbekistan'ın Kaşgar kentine gelirler, burada ikiye ayrılan yollardan ilkini izleyerek Afganistan ovalarından Hazar Denizi'ne, diğeri ile de Karakurum Dağları'nı aşarak İran üzerinden Anadolu'ya ulaşırlardı. Anadolu'dan deniz yolu ile Akdeniz ve Karadeniz (Tirebolu) limanlarından veya Trakya üzerinden kara yolu ile Avrupa'ya giderlerdi.

Doğudan batıya doğru gelişen bu ticari harekette daha önceki çağlardan beri kullanılmakta olan bir yol şebekesinden yararlanılmıştır. Yoğun bir şekilde ipek, porselen, kâğıt, baharat ve değerli taşların taşınmasının yanında kıtalar arasındaki kültür alışverişine de imkân sağlayan bu binlerce kilometre uzunluğundaki kervan yolları zaman içinde İpek Yolu olarak adlandırılmıştır. İpek Yolu Asya'yı Avrupa'ya bağlayan bir ticaret yolu olmasının ötesinde, 2000 yıldan beri bölgede yaşayan kültürlerin, dinlerin, ırkların da izlerini taşımakta ve olağanüstü bir tarihsel ve kültürel zenginlik sunmaktadır.

Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra, İpek Yolu'nun hem bir ticaret yolu, hem de tarihsel ve kültürel değer olarak yeniden canlandırılması gündeme gelmiş, bu yol boyunca inşa edilmiş ve artık kullanılmayan yapıların, yeni işlevler kazandırılarak korunmaları ve yaşatılmaları için çalışmalar başlamıştır.

İpek Yolu çeşitli Türk uygarlıklarının ekonomik kaynağı olmuştur.

Ortaya çıkışı ve tarihi

Orta Asya bölgeleri ile her zaman bağlantılar var olmuştur. Örneğin; Çin ile Avrupa arasında en eski zamanlardan beri, en az Tunç Devri'nden beri bağlantılar vardı. İlk zamanlarda maden elde etme ve işleme konusunda bilgi alışverişine ve ticari malların değişimine dayanmış olan bu bağlantılar, diplomatik ilişkilerin kurulmasını ve iki kültürün birbirini tanımasını da sağlamıştır. Ancak, arabulucular yolu ile gerçekleştirilmiş olan bu bağlantılar bir süreklilik göstermemiş, uzun süreli kopukluklar yaşanmış, ticaret ve bilgi alışverişinin uzun bir süre gerçekleşmediği dönemler de olmuştur.

Çin’in batıya doğru genişlemesi, İpek Yolu’nun doğu sınırının tamamen açılmasında önemli bir etken olmuştur. İmparator Vudi (M.Ö. 142–87) döneminde Han İmparatorluğu sınırlarını neredeyse iki katı kadar genişletmiştir. Sınır tehditlerine karşı düşman bölgelerini istila ederek karşılık veren İmparator Vudi, ordularını kuzeye, güneye ve batıya göndererek birçok devleti boyunduruk altına almış, Hiung-nu zaferi ile de Orta Asya’nın tüm kontrolünü ele geçirmiştir. Vudi’nin birlikleri, Pamir dağlarını ve Fergana şehrini de işgal ederek, Çin ile Batı arasındaki ticaret yollarını açmıştır. İpek Yolu üzerinden gerçekleşen ticaret sayesinde Hun İmparatorluğunun başkenti Batılı seyyahlar ve Batı’dan gelen lüks mallarla dolup taşmaya başlamıştır.

İpek Yolu

1.Yüzyılda İpek Yolu.

Doğuda barışın hüküm sürdüğü zamanlar, Batı bir savaş alanı idi. Romalılar ile Partlar arasında uzun zamandan beri yaşanan sorunlar, birinci Roma İmparatoru Augustus’un diplomatik başarısı ile son bulmuş, iki taraf arasında bir barış süreci başlamıştır. Bu barış süreci, İpek Yolu’nun batı bölümünün daha güvenli olmasını ve Uzak Doğu ile yapılan ticaretin canlanmasını sağlamıştır. Geç Antik Çağ döneminde Doğu Roma, yani Bizans ile Sassani İmparatorluğu arasındaki ticaret Roma-Pers Savaşları nedeniyle büyük ölçüde engellenmiştir.

İpek Yolu, bir diğer yükselme dönemini, Perslerin İpek Yolu üzerindeki hâkimiyetine son veren Tang Hanedanlığı döneminde yaşamıştır. İkinci Tang İmparatoru Taizong, Orta Asya’nın büyük bir bölümünü ve Tarım Vadisini kontrolü altına almıştır. Bizans İmparatorluğu, 7. yy.da Asya’daki bazı topraklarının Müslümanlar tarafından ele geçirilmesiyle İpek Yolu ile bağlantısını ara sıra koruyabilmiş ve uzun süre Doğu’dan gelen malların ana aktarma yeri olarak işlev görmüştür. Tang döneminden sonra İpek Yolu üzerindeki ticaret trafiği azalmaya başlamıştır. Bunun nedeni, Beş Hanedanlık döneminde Tang Hanedanlığı’nda iç istikrarın korunamaması ve ticaret yollarının güvenliğinin azalmasıdır. Avrupa ile Asya arasındaki ticaret veba salgınları nedeniyle de uzun süre askıya alınmış ve gerçekleşmemiştir.

Asya ile Avrupa arasında doğrudan bağlantı kurulmasında, 13. yy.da Moğollar’ın büyük katkısı olmuştur. Moğol istilaları sık ve geniş iletişim çağının başlamasında etkili olmuştur. Bu durum, Moğolların ele geçirdikleri yerlerde sistemlerini kurduktan sonra, yabancılarla iletişim kurarak yönetime devam etmeleri ile gerçekleşmiştir. Bu dönemde Moğolların yabancılara olan misafirperverlikleri sayesinde ticaret yeniden artmıştır.

Ancak, Moğol İmparatorluğu’nun ömrü kısa sürmüş ve 1262 yılında koca imparatorluğun çöküşü başlamıştır. Buna rağmen İpek Yolu’nun doğu bölümünün güvenliği Kubilay Han döneminde uzun süre sağlanmıştır. Çin milliyetçiliği canlanmaya başlamış; 1368 yılında, yabancı egemenliği Moğol kökenlilere karşı saldırgan bir dış politika tutumu izleyen Ming Hanedanlığı dönemini sona erdirmiştir. Moğollar dönemindeki rahatlığa rağmen, İpek Yolu üzerinde yapılan ticaret hiçbir zaman Tang Hanedanı dönemindeki seviyesine ulaşmamıştır. Song Hanedanlığı döneminde İpek Yolu önemini yitirmeye devam etmiştir. Çin deniz ticareti sayesinde Güneydoğu Asya’da yeni pazarların keşfedilmesi ve Arapların koyduğu yüksek gümrük vergileri nedeniyle İpek Yolu daha az tercih edilmiştir.

Bir Batılının deveye binmesini tasvir eden Çin'de üretilmiş bir heykel, 368-534 yılları.

Erken Yeni Çağ döneminde Avrupalı denizcilerin dünya geneline açılmaları ile İpek Yolu tamamen önemini yitirmiştir. Böylece uzun süren yolculukların ve malın aracılara teslim edilmesinin yerine daha kısa süren ve doğrudan gerçekleştirilen deniz taşımacılığı önem kazanmıştır. İpek Yolu’nun yerini gemiler almıştır. Çinli tüccarlar jonk adını verdikleri gemileri ile Hindistan’a, hatta Arap ülkelerine kadar gidebilmekteydi. Avrupalı tüccarların Çin ile yaptıkları ticaret Song Hanedanı döneminden beri kısıtlanmaktaydı. Bu nedenle, Avrupalıların deniz seferleri ile gerçekleştirmek istedikleri asıl amaçlarından biri de Hitay’a ulaşmaktı.

İlk olarak, 1514 yılında Portekizliler Çin’e ulaşmış ve orada çok canlı bir ticaret başlatmışlardır; ancak bu pazar daha sonra İspanyollar tarafından ele geçirilmiştir. İmparatorluk, 16. yy.dan itibaren, yenidünyada Avrupa kolonilerinden temel fayda sağlayanların arasında yer almaktaydı. Kolonilerde çıkarılan madenin büyük bir bölümü Avrupalılara satılmak amacıyla Çin’e gönderilmekteydi. Ticaret şirketlerinin gemileri Avrupalı soylulara lüks eşya ve sanat eserleri tedarik etmek amacıyla, Doğu Asya’ya ulaşımda İpek Yolu görevini görmekteydi.

Petrol yataklarının bulunması ile İpek Yolu yeniden önem kazanmaya başlamıştır. Yeni yollar inşa edilmiş ve ıssız bölgelere ulaşım kolaylaştırılmış, bölgeler sanayileştirilmiştir. Bunun yanı sıra eski ticaret yolları onarılmış ve turistik amaçlı kullanılmaya başlanmıştır. 32 Asya ülkesinin katılımı ve Birleşmiş Milletler desteği ile Asya uzak ticaret yolları ağı inşası projesi yürütülmektedir. 2005 yılı itibarıyla yol ağının yenilenmesine 25 milyar dolar para harcanmıştır.Kaynak23 Mart 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

Güzergâhlar ve doğa

Tanrı dağları.

İpek Yolu’nun güzergâhı ile ilgili ilk belgeler Antik Yunan ve Romalılara dayanmaktadır. Tarım Havzası’nın kuzeyinden geçen kuzey rotasını ünlü tarihçi Heredot M.Ö. 450 yılında ayrıntılı bir şekilde tarif etmiş, güzergâh merkezlerine de oradaki yerli halkların isimlerini vermiştir. Heredot’un tarifine göre kuzey rotası Don Nehri ağzından başlayarak ilk olarak kuzeye ve hemen sonra Partların bölgesine doğru doğuya ilerlemekte, oradan da Çin’in batısında bulunan Kansu şehrinde son bulan Tanrı Dağları’nın kuzeyindeki kervan yolu üzerinden geçmektedir.

Güney rotasına ilişkin buna benzer bir tarif bulunmamaktadır. Ancak güney rotası yeniden kurgulandığında, rota Mezopotamya’dan başlamaktadır; fakat bu veri kesin değildir. İpek Yolu Anadolu’da Antakya’da başlayıp, Gaziantep'ten geçerek İran ve Afganistan'ın kuzeyinde Pamir Ovası'na kadar uzanmaktadır. Ayrıca Güneydoğu Bölgesi'nde bulunan Gaziantep ve Malatya'yı geçip, Trakya üzerinden ve Ege kıyılarında İzmir, Karadeniz'de Trabzon ve Sinop, Akdeniz'de ise Alanya ve Antalya gibi önemli limanlar üzerinden Avrupa'ya ulaşmaktadır.

Üçüncü bir yol da Mısır ve Mezopotamya rotalarının birleşmesi ile meydana gelen Narmada Nehrinin Hint Okyanusu’na döküldüğü Hindistan’ın liman kenti Bargyzaga şehrine ulaşan deniz ve kara yollarının birleşimi ile oluşmaktadır. Her üç rota da İpek Yolu’nun yüzyıllar süren gelişmesi sonucu ortaya çıkmıştır.

Bunların haricinde İpek Yolu bir doğa yolu olarak var olmuştur. Akdeniz’den Çin’e kadar çöl üzerinden uzanan, yeryüzünde en ıssız yollardan geçip, en susuz ve acımasız arazilerden ilerleyen, bir vahayı bir diğerine bağlayan yollardan biridir. Güneyden gelinip de Taklamakan Çölü’ne ulaşıldığında, yeryüzünün en yüksek sıradağlarıyla karşılaşılır. Bu dağlar sadece, derin uçurumları ve 5000 m. yükseklikleri ile dünyanın aşılması en zor birkaç buzlu geçit üzerinden aşılabilmektedir. Aynı zamanda bu bölgenin iklimi de çok serttir. Sık sık kum fırtınaları meydana gelmekte, sıcaklık yazın 40 °C üzerine çıkmakta, kışın ise -20 °C altına inmektedir. Bu olumsuzluklara rağmen yol, doğu ile batı arasındaki milletlerarası iletişim konusundaki önemini yüzyıllar boyunca muhafaza etmiştir.

Bu yollar, vahaların yanı sıra yollardaki geçiş trafiğinin kontrolünü sağlayan askerî merkezler tarafından da kullanılmıştır. Bölgenin coğrafi özelliklerinden dolayı çok az sabit ulaşım ve ticaret yolu oluşmuştur. Çok hassas olan bu yollarda çıkan en küçük bir çatışma bile doğu ile batı arasında tüm trafiğin durmasına sebep olabilmiştir.

Tarih boyunca çok az insan İpek Yolunun tam uzunluğu olan yaklaşık 6000 km.’yi dolaşmıştır. Ticaret sürekli birden çok ara duraklar üzerinde gerçekleşmiş ve yolun teğet geçtiği bütün uluslar, toptancı olarak kazançlarını en yüksek düzeyde tutmak istemişlerdir. Böylece, rekabet nedeniyle sürekli silahlı çatışmalara dönen kavgalar çıkmıştır. Sadece, 13. ve 14. yy.larda Moğol iktidarı döneminde bütün Asya tek bir yönetim altında toplanmış ve güvenli bir ticaret ortamı sağlanmıştır.

Kültür ve teknik aktarımı

Teknik alandaki gelişmelerin, kültür ürünlerinin veya ideolojilerin aktarımı, ticari mallara göre daha doğal ve kalıcı olmuştur. Ticari, politik, diplomatik veya misyonerlik nedenler ile gerçekleştirilmiş uzak ticaretin bütün türleri farklı toplumlar arasında kültürel değişimi meydana getirmiştir. Şarkılar, hikâyeler, dini düşünceler, felsefi görüşler ve bilimsel bilgiler seyahat edenler yoluyla taşınmış ve güncel kalmıştır. Bunların yanı sıra gıda maddelerinin girişi ile tarımsal değişim de gerçekleşmiştir. Kâğıt üretimi ve matbaa, damıtma gibi kimyasal süreçler, etkili at koşumu ile üzengi gibi önemli buluşlar dünyaya Asya üzerinden yayılmıştır.

İpek Yolu üzerinde dinlerin yayılması

Kültürlerin birbirlerini etkilemesi: Solda Hadda'dan Yunan Rüzgâr Tanrısı heykelciği, 2. yüzyıl. Ortada Tarım Havzası'ndan bir Rüzgâr Tanrısı resmi, 7. yüzyıl. Sağda Japon Rüzgâr Tanrısı Fujin, 17. yüzyıl

İpek Yolu üzerinde taşınan kalıcı şeylerden biri de dinler olmuştur. Örneğin 4. ve 5. yüzyıllarda Kuzey Vey Hanedanlığı döneminde Budizm, kuzey güzergâhı yoluyla Hindistan’dan Çin ve Japonya’ya gelmiştir. Bazı istisnalar haricinde, Hristiyanlığın Anadolu’da yayılmasının 3. yy. da Sasani İmparatorluğu döneminin başlaması ile mümkün olduğu kabul edilmektedir. Hristiyanlık, Orta ve Doğu Asya’da hiçbir zaman hâkim din olmamasına rağmen, İpek Yolu’nu kullanarak Çin sınırlarına kadar dayanmıştır. Moğollar döneminde Yunan teolog Nestorius’a dayanan Diofizit hesaba katılması gereken kültürel bir silah olmuştur.

Hristiyanlığın yayılması diğer dinlerden baskın olan İslam’ın yayılmasına göre daha kısıtlı olmuştur. M.S. 632 yılında Muhammed’in ölümünden sonra İslamiyet, Arap yarımadası üzerinde hızla yayılmaya başlamış ve sonraki yüzyılda da eski Roma şehirleri olan Suriye, Mısır ve bütün Kuzey Afrika’da yerleşme sürecine girmiştir. Kısa süre içinde İpek Yolu’nun batı kısmı ve böylelikle Asya üzerinde gerçekleşen ticaret Müslümanların kontrolüne geçmiştir. Pers İmparatorluğu’nun fethi ile genişleme doğuya doğru gerçekleşmeye devam etmiştir. İslamiyet, ilk olarak İpek Yolu üzerinde yer alan şehir merkezleri boyunca etkili olmuş ve daha sonra kırsal kesimlere kaymıştır. Orta Asya, Çin, Bengal ve daha sonra Endonezya’da da askerî veya politik bir girişim olmadan Müslüman yerleşim yerleri oluşmuştur. Pers kökenli olan Zerdüştlük ve Mani Dini de İpek Yolu üzerinden yayılmıştır.

Hastalıkların yayılması

Dinler ve diğer kültürel öğeler gibi hastalıklar ve enfeksiyonlar da İpek Yolu üzerinde yayılmıştır. Uzun seyahat edenler, virüslerin ortaya çıktıkları bölgelerden çıkmasına ve bu virüsler yoluyla ortaya çıkan hastalıkların, bağışıklığı olmayan toplumlarda yayılmasına yol açmışlardır. Bu durum da felaketle sonuçlanan salgınların ortaya çıkmasına neden olmuştur. İpek Yolu üzerinde hastalıkların yayılmasına verilebilecek en iyi örnek 14. yy.da görülen veba salgınıdır. 1330’lu yıllarda Çin’de ortaya çıkan, kemirgenlerden pireler yoluyla insanlara bulaşan aşırı bulaşıcı olan bir veba ortaya çıkmıştır. Bu salgın, uzun bir süre sadece Çin’in güney şehri olan Yunnan’da görülmüştür; fakat 14. yy.ın başında Moğol orduları yoluyla vebalı pireler Yunnan’dan Çin’in diğer bölgelerine taşınmış ve böylece veba, İpek Yolu boyunca çok hızlı bir şekilde yayılmıştır. Veba, Kafa (günümüz Feodosya) şehrinden gelen ticaret gemileri ile Kırım Yarımadası üzerinden geçerek 1348 yılında Avrupa’ya da ulaşmıştır. Asya’dan Avrupa’ya kadar etkili olan ve Avrupa nüfusunun yaklaşık üçte birinin hayatını kaybettiği büyük veba salgını ortaya çıkmıştır. Bu salgın, Ortadoğu, Hindistan ve Çin’de yaklaşık 75 milyon kişinin ölümüyle sonuçlanmıştır. Özellikle kürk ihracatı salgının hızlanmasına neden olmuştur.

Ticaret

Çin'de bulunmuş bir Roma parası, 330'lar.

İpek, Batı için İpek Yolu üzerinde taşınan en sıra dışı, alışılmadık maddedir ve bu madde yola da adını vermiştir. Ancak, yol üzerinde başka mallar da taşınıp takas edildiğinden, bu kavram ticaret gerçekliğinden uzaktır. Çin’e doğru yol alan kervanlar altın, değerli taş ve cam da taşımışlardır. Ters istikamette de özellikle kürk, seramik, yeşim taşı, tunç, vernik ve demir taşınmıştır. Yol üzerinde malların çoğu değiştirilmiş ve asıl varış noktasına yetişmeden birden çok el değiştirmiştir. İpeğin yanı sıra baharat da Yeni Çağa kadar Güneydoğu Asya'dan taşınan önemli mallar arasında yer almıştır. Baharat sadece baharat ve tatlandırıcı olarak değil, aynı zamanda ilaç, anestezi, afrodizyak, parfüm olarak ve tılsımlı içecekler için de kullanılmıştır.

Buna rağmen ipek en değerli Çin ürünü olarak kalmıştır. İpek dokumacılığının gelişimi, Çin'de M.Ö. de 2. yy.a uzanmaktadır. İpek üreticilerinin eğitimi ile görünmeye başlayan ihracat için fazla miktarda üretim yapılması ilk olarak M.Ö. 3 yy.de “kavgalı imparatorluklar döneminde” gerçekleşmiştir. Avrupa'da en eski Çin ipeği M.Ö. 6 yy.ye dayanan Kelt Prensliği kazılarında bulunmuştur. O zamanlar ipek Batı'da oldukça nadir bulunan bir madde olup, Roma İmparatorluğu döneminde kürk ve cam gibi lüks eşyalar arasında sayılmıştır. Sadece zamanın en zenginleri bu pahalı maddeden kayda değer bir miktarda sahip olabilmiştir.[1]19 Aralık 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

Ticaretin organizasyonu

Ticaret yollarının güvenliği büyük tehdit teşkil etmekteydi. Korsanlar, Çin’den Mısır’a kadar kervanları rahatlıkla yağmalayabilecekleri dar geçitlerde kervanlara saldırmaktaydılar. Bu yüzden, Han İmparatorluğu kervanlarını özel savunma birlikleri ile donatmış, güzergâh bölümleri boyunca da Çin Seddi'ni inşa etmiştir.

Kıtalararası gerçekleşen bu ticaretin organizasyonu oldukça karışık ve zor olmuştur. Yüz binlerce hayvan, çok sayıda çoban ve tonlarca ticaret malının bir araya getirilmesi ve hareket ettirilmesi, insanların ve hayvanların bu uzun yolculuklarda, zorlu coğrafi ve iklim koşullarında hayatta kalmalarının sağlanması gerekmekteydi. Ancak bilindiği gibi tüccarlar mallarını satmak için tüm yolu gitmiyorlardı ve ticaret birden çok ara tüccar (komisyoncu) aracılığı ile gerçekleştirilmekteydi. İpek Yolu’nun sonunu uzun bir zaman Partlar, daha sonra Sasaniler kontrol etmiştir; bu dönemlerde, Orta Asya’da mal değişimine hâkim olanlar, göçebe kökenliler idi. Önemli bir taşıma aracı olarak da Orta Asya’da yaşayan çift hörgüçlü develer kullanılmaktaydı. Bu develer tek hörgüçlü develere göre sıcağa daha dayanıklıydılar ve kış derileri vardı. Böylece, yükseklikleri arasında büyük farklılıklar olan bozkır ve dağlık bölgelerde sürekli görülen kıta iklimsel büyük sıcaklık değişimlerine daha uygundular. Aslında, develer ticari ilişkilerin başlamasından bu yana kullanılmaya başlanmıştır.

İpek Yolu üzerinde kıtalararası takas

İpek Yolu üzerinde sadece baharat, ipek, cam ve porselen gibi mallar taşınmamış, bu yol üzerinde yapılan ticaret yoluyla din ve kültür de kıtalararası yayılmıştır. Böylece, Hindistan’da doğan Budizm İpek Yolu üzerinden Uzak Doğu’ya, Çin’e ve Japonya’ya kadar yayılmış ve orada hâkim din olmuştur. Bugünkü Xi'an (Şian) şehrinde bulunan bir tablete göre, Hristiyanlık İpek Yolu üzerinden zamanın Çin’in başkentine kadar yetişmiştir. Bunların yanı sıra bu yol Türklerin dininin, Şamanlığın, Mani Dini'nin, Mazdehizm'in ve daha sonra İslamiyet'in yayılma ortamı bulduğu bir yol, bir bölge olmuştur. Kâğıt ve barut bilgisi yine İpek Yolu ile Arap ülkeleri üzerinden Avrupa’ya gelmiştir.

İpek Yolu'nun günümüzdeki önemi

Günümüzde İpek Yolu daha çok turistik bir öneme sahiptir. Batı, İpek Yolu güzergâhı üzerindeki Doğu Mistisizmini kitaplar yoluyla tanımaya başladıktan sonra Batı’nın Doğu’ya olan ilgisi ve buna bağlı olarak turistik faaliyetler artmıştır. Özellikle, “Marco Polo’nun izlerinin peşinden” adı altında düzenlenen gezilerle bölgeye sürekli daha fazla turist gelmektedir. Çin, yabancı turistlere kapılarını 1970’li yılların sonlarına doğru açması ile büyük turizm potansiyelinin hemen farkına varılmış, İpek Yolu üzerinde bulunan görülmeye değer birçok yer ve kültür anıtı restore edilmiş ve resmî makamlarca koruma altına alınmıştır.

Türkiye'de de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Anadolu güzergâhı üzerinde bulunan 11 kervansaray restore edilmiş, turizm amaçlı hizmetler sunabilecek hale getirilmiştir. Bu hanlar;

  1. Sultan Hanı (Aksaray)
  2. Sarı Han (Nevşehir)
  3. Şarapsa Han (Antalya)
  4. Ak Han (Denizli)
  5. Ağzıkara Han (Aksaray)
  6. Alara Han (Antalya)
  7. Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı (Malatya)
  8. Çardak Han (Denizli)
  9. Susuz Han (Burdur)
  10. İncir Han (Burdur)
  11. Alay Han (Aksaray)
Taklamakan Çölü uydu görüntüsü.

Yapılan arkeolojik kazılar ile İpek Yolu üzerinde sürdürülmüş olan hayat araştırılmış ve ortaya çıkarılmıştır. Taklamakan Çölü üzerinde yapılan seyahatlerde sürekli şehir harabeleri ve mağara kalıntıları karşımıza çıkar. Güzergâh üzerinde yaşayan halklar ve günümüze kadar korunmuş olan yaşam tarzı en ilgi çekici olan noktalardır. Günümüzde pek çok turist Budizm’in Japonya’ya varana dek geçmiş olduğu ülkeleri görmek amacıyla Japonya’dan gelmektedir. Taklamakan bölgesinde seyahat yapmak iklim ve coğrafi özelliklerin sunduğu bazı kolaylıklara rağmen günümüzde hala neredeyse eskisi kadar zahmetlidir.

İpek Yolu üzerindeki son demir yolu parçası 1992 yılında, Almata – Urumçi arasında uluslararası hattın açılması ile kapatılmıştır; fakat buna rağmen Pekin – Tahran veya Pekin – Moskova arasında düzenli tren seferleri ya da sabit aktarma bağlantıları bulunmamaktadır.

Günümüzde Asya ile Avrupa’yı, daha somut bir ifadeyle 28 ülkeyi birbirine bağlayan 114 bin kilometrelik Trans-Asya Demir Yolu Ağı ile 141 bin kilometreyi bulan Asya Hızlı Demir Yolu ağı projeleri yürütülmektedir. Bu projeler bölgenin ekonomik ve ticari gelişmeleri ile stratejik bütünleşmesini açısından büyük öneme sahiptir. Bu projelerin Türkiye için de önemi büyüktür: Türkiye'nin 'doğu batı arasındaki tarihi köprülük' misyonu için büyük önem arz eden Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesi tamamlandığında da Londra'dan kalkan bir tren Çin'e kadar gidebilecektir.

Batlamyus'un Listesi

Aşağıdaki liste Batlamyus'nin listesine dayanmakta olup, bütün şehir isimleri onun çalışmalarından alınmıştır. Bazı şehirler yok olmuş, bazıları ise farklı bölgeye taşınmıştır. Yine de Batlamyus önemli bir tarihi referans niteliği taşımaktadır.

(Alfabetik sıralamaya göre)

Doğu - Akhmim, Aromaton Emporion, Axum, Coloe, Dongola, Juba, Maji, Opone, Panopolis, Sarapion, Sennar.
Kuzey - Caesarea, Carthage, Cyrene, Leptis Magna, Murzuk, Sijilmassa, Tamanrasset, Tingis.

Kaynakça

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 26 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Haziran 2017. 
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya". 20 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Eylül 2023. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Asya</span> kıta

Asya veya Asya Kıtası, Avrupa'nın doğusunda, Büyük Okyanus'un batısında, Okyanusya'nın kuzeyinde ve Arktik Okyanus'un güneyinde bulunan kıta, yüz ölçümü olarak Dünya'nın en büyük kıtası, aynı zamanda nüfus açısından en kalabalık kıtasıdır. Sınırları değişkenlik gösterse de Avrupa ve Afrika kıtaları ile kara sınırı vardır. Avrupa ile birlikle Avrasya'yı, Avrupa ve Afrika kıtalarıyla birlikte Eski Dünya'yı oluşturur. İnsanlığın Afrika'dan çıktıktan sonra ayak bastığı ilk kıta olan Asya, aynı zamanda Dünya üzerindeki birçok dinin çıkış bölgesidir. Ortadoğu kökenli İslam, Hristiyanlık gibi İbrani dinler ile Hint Yarımadası kökenli Budizm ve Hinduizm gibi Dharmatik dinler buna örnektir. Kuzey Kutup Dairesi'nden Ekvator'a kadar uzanan Asya Kıtası, yeryüzünün en alçak noktası olan Lut Gölü ve en yüksek noktası olan Everest gibi çok farklı yeryüzü şekillerini içinde barındırır.

<span class="mw-page-title-main">Orta Asya</span> Asyanın okyanuslardan uzak iç kesimi

Orta Asya, dar anlamıyla geçmişte Sovyetler Birliği'nin parçası olan beş ülkeyi tanımlar. Geniş anlamda ise Afganistan, Pakistan'ın kuzeyi, Çin'in batısı, Moğolistan ve Rusya'nın bir kısmı ile kuzeydoğu İran'ı içeren bölge ve bölgeyi tanımlamak için kullanılan coğrafi terim. Asya'nın dünya okyanuslarından uzak iç kesimini belirtmek için kullanılır, bölgenin bu denizlere kapalı oluşu başlıca ana özelliğidir. Orta Asya, aynı zamanda Türk halklarının anayurdudur.

<span class="mw-page-title-main">Harezmşahlar Devleti</span> Orta Asyanın Harezm bölgesinde kurulu eski bir Türk devleti (1077–1231)

Harezmşahlar veya Harzemşahlar Devleti, Orta Asya'da Harezm bölgesinde Kutbeddin Muhammed Harezmşah tarafından kurulan Türk-İran geleneğine dayalı bir devlettir. Bu devlet, Anadolu Selçuklu Devleti ile 1230 yılında yapılan Yassıçemen Muharebesi sonucunda iyice zayıflamış, 1231 yılında Celaleddin Harezmşah'ın ölümü ile yıkılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Fergana Vadisi</span>

Fergana Vadisi, Orta Asya'da Özbekistan'ın doğusunu, Kırgızistan'ın güneyini ve Tacikistan'ın kuzeyini kapsayan vadi.

<span class="mw-page-title-main">İlhanlılar</span> İran merkezli Moğol devleti (1256–1335)

İlhanlılar veya İlhanlı Devleti, Cengiz Han'ın torunu Hülagû Han tarafından, merkezi Tebriz olmak üzere Orta Doğu'da kurulan Moğol devletidir.

<span class="mw-page-title-main">Baharat Yolu</span> Hindistandan Avrupaya uzanan ticaret yolu

Baharat Yolu, eski çağlarda, Uzakdoğu'yu Batı'ya bağlayan ticaret yollarından biriydi. Baharat günümüzden binlerce yıl önce Doğu ülkelerinde kullanılıyordu. Orta Çağ Avrupası'nda soyluların sofralarına da girince çok önemli bir ticaret ürünü haline geldi, ama pahalı olması nedeniyle ancak varlıklı kimseler satın alabiliyordu. Aslında tarçın, kakule, zencefil ve zerdeçal satışına dayanan baharat ticaretine Çinliler Mîlat'tan önce başlamıştı.

<span class="mw-page-title-main">Coğrafi keşifler</span> Dönem

Keşifler Çağı olarak da bilinen Coğrafi keşifler dönemi, 15. yüzyılın ilk yarısından 17. yüzyılın ortalarına kadar Portekizli ve İspanyol kaptanlar tarafından Asya'daki baharat ve değerli maden zenginliğine ulaşacak alternatif ticaret yollarının bulunması amacıyla başlatılıp bu yolda yeni kıtalar, okyanuslar ve denizaşırı toprakların Eski Dünya tarafından keşfedilmesine sebep olan tarihsel aralıktır.

<span class="mw-page-title-main">Moğol İmparatorluğu</span> 13. ve 14. yüzyılda hüküm sürmüş olan, tarihin bitişik sınırlara sahip en büyük kara imparatorluğu

Moğol İmparatorluğu, 13. ve 14. yüzyıllarda tarihin en büyük bitişik imparatorluğuydu. Doğu Asya'da bugünkü Moğolistan'da ortaya çıkan Moğol İmparatorluğu, en güçlü döneminde Japon Denizi'nden Doğu Avrupa'nın bazı bölgelerine kadar uzandı, kuzeye doğru Kuzey Kutbu'nun bazı bölgelerine kadar uzandı; doğuya ve güneye doğru Hint alt kıtasının bazı bölgelerine girdi, Güneydoğu Asya'yı istila etmeye çalıştı ve İran Platosu'nu fethetti; ve batıya doğru Levant ve Karpat Dağları'na kadar uzandı.

Pax Mongolica, yani "Moğol Barışı" deyimi, Batılı bilim insanları tarafından Moğol İmparatorluğu'nun fetihleri sonucu, 13. ve 14. yüzyıllarda fethedilen geniş Avrasya toprakları üzerinde yaşayanların sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamlarını etkilemiş olduğu iddia edilen istikrarı tanımlamak için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">I. Abbas</span> 5. Safevi hükümdarı

I. Abbas veya Büyük Abbas, Safevi Hanedanlığının beşinci hükümdarı olan Şah Abbas, Safevi Hanedanı'nın en güçlü hükümdarı olarak gösterilir. Şah Muhammed Hüdabende'nin üçüncü oğludur. 3 Ekim 1587 tarihinde Türkmen şeflerinin desteklediği bir askerî darbe ile 17 yaşında tahta geçip 1629 yılına kadar 42 yıl hükümdar olarak kalmıştır. Hükümdar olduğu tarih Safevi Devleti açısından zorlu bir dönemdir. İçeride Türkmen aşiretleri arasındaki kanlı çatışmalar, doğuda Özbek akınları, batıda ise Osmanlı İmparatorluğu'nun baskısı altındaydı. Bu durumun kaçınılmaz sonucu olarak ülke ekonomik olarak da çözülmektedir. Tarımsal ve endüstüriyel üretim düşerken ticaret de çökmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Ticaret</span> mal veya hizmet değişimi ya da anlaşması

Ticaret, malların/ürünlerin üretim sürecinden tüketimine kadar geçen zamanda, ekonomik değer taşıyan başka nesneler ile değiştirilmesi, alışı ve satışı anlamında kullanılmaktadır. Ticaretin insanlık tarihindeki ilk şekli takastır. Takas yöntemi ile, mal ve hizmetler birbiri karşılığında değiş tokuş edilir. Günümüzde ise artık değişim aracı olarak para kullanımının keşfedilmesi insanlık tarihinin erken dönemlerine dayanmaktadır. Pek çok tarihçi ticaretin, iletişimin doğuşunu takiben takas yöntemiyle başlamış olduğunu düşünmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Asya tarihi</span> Kıta Tarihi

Asya tarihi, Asya'nın çeşitli bölgelerinde, merkezi Avrasya bozkırlarındaki duruma bağlı olarak daha fazla veya daha az bağlama sahip Doğu Asya, Güney Asya ve Orta Doğu'nun tarihi olarak görülebilir.

Tang Hanedanı'nın ordusunun önemli bir bölümü, Çin kaynaklarında "Tujue" olarak adlandırılan Türk savaşçılardan oluşmuştur. Kuzey Çin'deki Tang elitleri Türk kültürüne aşinaydır. Bu durum, Türk savaşçılarının Tang ordusuna katkı sağlamasında önemli bir etmendir. Tang İmparatoru Li Shimin, "Kutsal Kağan" unvanını benimsemiş ve devletini kozmopolit bir kültürün üzerine inşa etmiştir. Li, düzenli olarak askeri kadrolar ihdas etmiş ve Türk kökenlilerin ordu içerisinde istihdam edilmesini desteklemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Çin tarihi</span> ulusal tarih

Çin tarihi, yazılı kaynaklara göre 3500 yıldan fazla geriye uzanmakta olup yazılı Çin tarihi ise MÖ 1500'lerde Shang Hanedanı döneminden başlamaktadır. Çin binlerce yıllık tarihi ile dünyanın en eski medeniyetlerinden biri ve uygarlığın beşiği olarak kabul edilmektedir. Çin uzun tarihi boyunca değişimli olarak birleşik bir devlet olarak veya birçok devlet halinde parçalanmış olarak varlığını sürdürmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Batı Bölgeleri</span>

Batı Bölgeleri, Çin tarih kayıtlarında M.Ö. 3. yüzyıldan MS 8. yüzyıla kadar Yumen Geçidi'nin batısında, çoğunlukla Orta Asya ve bazen daha genel olarak Çin'in batısında kalan diğer bölgeler için kullanılan tarihsel bir addır.

Çungarya, Kuzeybatı Çin'de, Sincan'ın kuzeyini ifade eden coğrafi bir bölgedir; aynı zamanda Beijiang olarak da adlandırılır. Güneyde Tiyan-Şan dağları, kuzeyde Altay Dağları ile sınırlandırılmıştır, Batı Moğolistan ve Doğu Kazakistan'a yayılarak 777,000 km2 bir alanı kaplamaktadır. Eskiden bu terim, Oyrat Moğolları tarafından kurulmuş bir devlet olan Çungar Hanlığı ile eş anlamlı olarak daha büyük bir alanı kapsamış olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Avrasya stepleri</span> Avrasya bozkırları

Avrasya bozkırları, Avrasya'nın ılıman otlaklar, savanlar ve çalılıkların biyolojisindeki engin bozkır ekosistemidir. Romanya ve Moldova'dan Ukrayna, Rusya, Kazakistan, Doğu Türkistan ve Moğolistan'dan Mançurya'ya uzanmaktadır. Ek olarak Macaristan'da yer alan Pannoniyen bozkırları Avrasya bozkırlarının bir uzantısı olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Orta Asya tarihi</span>

Orta Asya tarihi, Orta Asya coğrafyasında gerçekleşen olayların tarihidir. Tarihi boyunca Türk, Moğol, Tunguz, İrani, Sinitik, Slav ve Arap gibi birçok etniği barındırmıştır. İslam, Tengricilik, Budizm ve Hristiyanlık gibi birçok din varlık göstermiştir. İlk insan yerleşimlerinden günümüze kadar geçen olayları kapsar. Tarihi boyunca Hiung Nunglar'dan, Göktürk İmparatorluğuna ve Moğol İmparatorluğu gibi büyük İmparatorluklara ev sahipliği yaptı. Rusya ve Çin sömürgesinde kaldı. 1991 yılında SSCB'nin yıkılması ile birlikte modern devletler kuruldu.

<span class="mw-page-title-main">Büyük Viyana Vebası</span> salgın

Büyük Viyana Vebası 1679'da Avusturyalı Habsburg hükümdarlarının imparatorluk ikametgâhı olan Viyana, Avusturya'da meydana gelmiştir. Dönemin açıklamalardan, hastalığın kara sıçan ve diğer kemirgenlerle ilişkili pireler tarafından taşınan Yersinia pestis bakterisinin neden olduğu hıyarcıklı veba olduğuna inanılmaktadır. Şehir, 1680'lerin başlarında düzensiz bir şekilde tekrarlayan ve tahmini 76.000 kişinin yaşadığını iddia eden salgın yüzünden zarar gördü.

<span class="mw-page-title-main">Uluslararası ticaret zaman çizelgesi</span>

Bu sayfa, çeşitli ülkeler arasındaki ticareti etkileyen önemli olayları anlatan uluslararası ticaret tarihinin bir zaman çizelgesini göstermektedir.