İçeriğe atla

Üçgenleşme

Anne, baba ve çocuk

Üçgenleşme ya da İngilizce kullanımı ile Triangulation, psikolojide Bowen Aile Sistemleri Teorisi'nde kullanılan bir kavramdır.

Aile sistemleri teorisinin kurucusu ABD'li psikiyatrist Murray Bowen' a göre, aile ilişkisi içinde çatışma ve gerginlik yaşayan iki kişi hissettikleri kaygıyı yayarak azaltmak amacıyla çatışmaya aileden üçüncü bir bireyi katma eğilimine sahiptir. Bowen, üç kişiden oluşan duygusal üçgenlerin kurulmasını "üçgenleşme" olarak adlandırır. Bu kavram, Bowen'ın psikiyatri polikliniğinde yatan hastaların anneleri ile olan ilişkilerinin iyileşme sürecine olan etkisini incelediği çalışmasıyla geliştirilip ortaya atılmıştır.[1]

Ebeveyn-çocuk ilişkisinde üçgenleşme

Üçgen ilişkiler ailedeki stabil olan en küçük ilişki biçimidir. Bunun aksine ikili ilişkiler stres, yorgunluk gibi farklı şartlar altında dengesizleşebilmektedir. Çatışmanın veya gerginliğin olduğu üçlü ilişkilerde, örneğin anne-baba-çocuk üçlü ilişkisi gibi, her zaman iki kişi daha rahat bir pozisyonda bulunurken tek bir kişinin bulunduğu taraf hem dışlanır hem de çatışmanın içinde kalır.[1] Üçgenleşme kavramı, en genel anlamıyla anne ve baba arasındaki ilişkilere çocuğun dahil edilmesine işaret etmektedir. Bir başka deyişle, anne-baba ilişkisinde ortaya çıkan çatışma ve problemlere, çocuğun çözüm bulması, taraf tutması veya bilgi taşıması gibi farklı şekillerle dahil edilmesidir. Bu durum genellikle anne-baba, ebeveyin-çocuk ilişkilerindeki sınırların net olmadığı veya fazla esnek olduğu ailelerde ortaya çıkmaktadır ve çocuğun uyumu üzerinde ciddi sorunlara neden olmaktadır. Aile yapısının işlevselliğinin yitirilmesi bu alt sistemler arasındaki uyuşmazlık ve sorunlarla ilişkilidir.[2][3] Ebeveynler arasında çıkan anlaşmazlıklarda, çocuğun taraf seçmesi, yani ebeveynlerden biriyle ittifak kurması, diğerine karşı çıkmayı beraberinde getirmektedir. Aynı durum diğer ebeveyni seçmesi durumunda da çıkacağı için bu durum çocuk üzerinde stres ve kaygıya neden olmaktadır. Çocuğun veya ergenin bu çatışmaya dahil edilmesi hem açık hem de örtük bir şekilde gerçekleşebilir.[4] Çocuklarının kendilerini desteklemesini bekleyen ebeveynler genellikle karşı cinsteki çocuğu seçmekte, onlarla dertleşip sırlarını paylaşmaktadır.[5] Üçgenleşme boşanmış ailelerde ise çocuğun her iki ebeveyn arasında bilgi taşınmasına zorlanması şeklinde ortaya çıkabilir. Bu durumda çocuk kendisini iki ebeveyn arasında sıkışmış şekilde bulabilir ve bir çatışmanın ortasındaymış hissine kapılabilir.[6] Ebeveynlerin arasında kalmış olma hissi sadece strese değil aynı zaman çocuğun kendisini suçlu hissetmesine ve kendini suçlamasına neden olmaktadır. Bu, uyuşmazlığın arasında kalan çocuğun kendisini ortadaki soruna çözüm getirmek zorunda hissetmesini ortaya çıkarmaktadır. Çocuktaki bu sorumluluk hissi ise zamanla artabilmektedir.[7]

Üçgenleşme ve çocuk üzerindeki etkileri

Çocuğun üçgen ilişkiye dahil edildiği aileler daha fazla aile içi veya ebeveynler arası çatışma yaşandığına dair araştırma bulguları vardır.[8][9] Kesitsel bir çalışmada, çocukluk döneminde üçgenleşmeye dahil edilen kadınların yetişkinlikte strese ve kaygıya daha yatkın olduğu tespit edilmiştir.[5] Çocukların ebeveynler arasında ortaya çıkan çatışmaya tepki vermeleri cinsiyetlerine göre farklılaşmamaktadır. Oğlan veya kız çocukları ebeveynleri arasındaki uyuşmazlıklara benzer saldırganlıkla tepki göstermektedirler. Benzer şekilde çocukların cinsiyetleri farklılaşmaksızın benzer depresif tepkiler ortaya çıkmaktadır.[10] Evlilik içi çatışmanın çok olduğu ailelerde çocukluk dönemi depresyonunu nedeni olarak çocukların ebeveynlerinin boşanıyor olmasından çok bu süreçte çocuğun bu çatışmaya dahil edilmesi, yani üçgenleştirilmesi olduğu iddia edilmektedir.[11] Genel olarak bakıldığı zaman, üçgenleşmenin çocuk üzerinde çeşitli olumsuz etkileri olduğu söylenebilir. Bu etkiler duygusal ve davranışsal bozukluklara neden olmakla beraber akademik başarıyı da etkilemektedir.[12]

Kaynakça

  1. ^ a b Bowen, Murray (1985). Family therapy in clinical practice. New York: J. Aronson. ISBN 0-87668-761-3. OCLC 11669820. 
  2. ^ Retrospect and prospect in the psychological study of families. James P. McHale, Wendy S. Grolnick. New York: Routledge. 2014. ISBN 978-1-138-00363-7. OCLC 919211531. 
  3. ^ Minuchin, Salvador (1974). Families & family therapy. Cambridge, Massachusetts. ISBN 0-674-29236-7. 
  4. ^ Fish, Margaret; Belsky, Jay; Youngblade, Lise (1991). "Developmental antecedents and measurement of intergenerational boundary violation in a nonclinic sample". Journal of Family Psychology (İngilizce). 4 (3): 278-297. doi:10.1037/0893-3200.4.3.278. ISSN 1939-1293. 
  5. ^ a b Jacobvitz, Deborah B.; Bush, Nell F. (1996). "Reconstructions of family relationships: Parent–child alliances, personal distress, and self-esteem". Developmental Psychology (İngilizce). 32 (4): 732-743. doi:10.1037/0012-1649.32.4.732. ISSN 1939-0599. 
  6. ^ Maccoby, Eleanor E.; Buchanan, Christy M.; Mnookin, Robert H.; Dornbusch, Sanford M. (1993). "Postdivorce roles of mothers and fathers in the lives of their children". Journal of Family Psychology (İngilizce). 7 (1): 24-38. doi:10.1037/0893-3200.7.1.24. ISSN 0893-3200. 
  7. ^ Fosco, Gregory M.; Grych, John H. (2010). "Adolescent Triangulation Into Parental Conflicts: Longitudinal Implications for Appraisals and Adolescent-Parent Relations". Journal of Marriage and Family (İngilizce). 72 (2): 254-266. doi:10.1111/j.1741-3737.2010.00697.x. 24 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Aralık 2021. 
  8. ^ Kerig, Patricia K. (1995). "Triangles in the family circle: Effects of family structure on marriage, parenting, and child adjustment". Journal of Family Psychology (İngilizce). 9 (1): 28-43. doi:10.1037/0893-3200.9.1.28. ISSN 0893-3200. 
  9. ^ Margolin, Gayla; Gordis, Elana B.; John, Richard S. (2001). "Coparenting: A link between marital conflict and parenting in two-parent families". Journal of Family Psychology (İngilizce). 15 (1): 3-21. doi:10.1037/0893-3200.15.1.3. ISSN 1939-1293. 
  10. ^ Davis, Betsy T.; Hops, Hyman; Alpert, Anthony; Sheeber, Lisa (1998). "Child responses to parental conflict and their effect on adjustment: A study of triadic relations". Journal of Family Psychology (İngilizce). 12 (2): 163-177. doi:10.1037/0893-3200.12.2.163. ISSN 0893-3200. 
  11. ^ Wang, Linna; Crane, D. Russell (2001). "The Relationship Between Marital Satisfaction, Marital Stability, Nuclear Family Triangulation, and Childhood Depression". The American Journal of Family Therapy (İngilizce). 29 (4): 337-347. doi:10.1080/01926180126502. ISSN 0192-6187. 18 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Aralık 2021. 
  12. ^ Fosco, Gregory M.; Bray, Bethany C. (2016). "Profiles of cognitive appraisals and triangulation into interparental conflict: Implications for adolescent adjustment". Journal of Family Psychology (İngilizce). 30 (5): 533-542. doi:10.1037/fam0000192. ISSN 1939-1293. PMC 4980208 $2. PMID 26963695. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Ensest, yakın akrabalar arasında gönüllü ya da gönülsüz cinsel ilişkidir. Çoğu kültürde ensest bir tabudur.

<span class="mw-page-title-main">Ebeveyn</span> biyolojik ya da manevi çocuğa sahip anne/baba

Ebeveyn kavramı, temel anlamda çocuğa bakım vermekle sorumlu olan biyolojik ya da evlat edinen anne ve/veya babayı kapsamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Depresif duygudurumu</span> düşük ruh hâli

Depresif duygudurumu, depresyon ya da bunalım, bir olay karşısında duyulan beklentilerin olumsuz yönde olması veya beklentilerin olumsuz yönde gittiği sanrısıdır. Bu duygu çoğu zaman; hiçbir zaman ve hiçbir şekilde gerçekleşemeyecek olan veya böyle olacağı sadece düşünülen beklentiler söz konusu olduğunda kendini belli eder. Umutsuzluk, özellikle öncesinde bu beklentiyi elde edemeyen insanların yaşayacağı bir duygudur.

<span class="mw-page-title-main">LGBT ebeveynliği</span>

LGBT ebeveynlik, bir veya birden fazla çocuğu ebeveyn veya koruyucu aile olarak yetiştiren lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender kişileri ifade eder. Buna şunlar dahildir: Eşcinsel çiftler tarafından yetiştirilen çocuklar, bekar LGBT ebeveynler tarafından yetiştirilen çocuklar ve en az bir eşin LGBT'li olduğu karşı cinsten bir çift tarafından yetiştirilen çocuklar.

Disfonksiyonel aile sürekli ve düzenli olarak çatışma yaşanan, nezâketsizlik görülen, sıklıkla ebeveynden birinin çocukları ihmâl ettiği ya da istismar ettiği ve diğer aile üyelerinin de bu eylemlere uyduğu dolayısıyla da temel aile işlevlerinin yerine getirilmesinde bozukluklar görünen aileler için kullanılan bir terimdir. Bazen böyle ailelerde büyüyen çocuklar, aile içinde görülen bu işlevsizlikleri sosyal norm olarak algılarlar. Disfonksiyonel aileler asıl olarak eş bağımlı erişkinlerden kaynaklanır ve alkol ile uyuşturucu gibi madde bağımlılığı ya da tedavi edilmemiş zihinsel rahatsızlıklar da etkili olabilir. Disfonksiyonel ebeveyn kendi disfonksiyonel anne ve babalarını taklit edebilir ya da onların davranışlarını düzelttiklerini sanarak yanlış davranabilir. Bazı vakalarda da "çocuksu" anne ya da baba baskın olan diğerinin çocuklarını istismar etmelerine izin verir.

Marshmallow deneyi ya da zevki erteleme becerisi testi, 1972 yılında Stanford'lu psikolog Walter Mischel tarafından uygulanan bir çalışmadır. Bu çalışmada, katılımcı çocuklara bir ödül sunulur, eğer bu ödülü o anda tüketmez de belirli bir süre beklerlerse aynı ödülden bir tane daha kazanacakları söylenir. Bu süre içinde, araştırmacı odayı terk eder ve 15 dakika sonra geri gelir. Ödül, çocuğun tercihine göre bir marshmallow ya da bir pretzeldir. Çalışmayı takiben yapılan uzun vadeli araştırmalarda, ikinci ödüle kadar bekleyebilen çocukların SAT puanlarına, eğitime devam etmelerine, vücut kitle endekslerine ve başka kriterlere bakılarak daha başarılı oldukları belirlenmiştir. Deney daha geniş katılımla yeniden yapıldığında, etkilerin ilk çalışmanın yarısı kadar olduğu görülmüştür. Yenilenen deney, iradenin açıklayamadığı diğer yarımın ekonomik temelden kaynaklanabileceğini göstermiştir.

Cinsiyet kimliği, kişinin kendi cinsiyetine ilişkin kişisel duygusudur. Cinsiyet kimliği, bir kişinin atanmış cinsiyetiyle ilişkili olabilir veya ondan farklı olabilir. Çoğu bireyde, cinsiyetin çeşitli biyolojik belirleyicileri, bireyin cinsiyet kimliğiyle uyumludur ve tutarlıdır. Cinsiyet ifadesi tipik olarak bir kişinin cinsiyet kimliğini yansıtır, ancak bu her zaman böyle değildir. Bir kişi, belirli bir toplumsal cinsiyet rolüyle tutarlı davranışlar, tutumlar ve görünümler ifade etse de, bu tür ifadeler mutlaka cinsiyet kimliklerini yansıtmayabilir. Cinsiyet kimliği terimi, 1964 yılında psikiyatri profesörü Robert J. Stoller tarafından icat edildi ve psikolog John Money tarafından popüler hale getirildi.

<span class="mw-page-title-main">Hipergami</span>

Hipergami, sosyal bilimlerde kendisinden daha yüksek kast veya sosyal statüye sahip bir eşle evlenen bir kişinin eylemi veya uygulaması için kullanılan bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Hayali arkadaş</span>

Hayali arkadaşlık; gerçek olmayan, hayali olan varlıklarla kurulan dostluktur. Genellikle küçük çocuklarda görülmektedir. Yaratıcılarına çok gerçekçi görünseler de çocuklar hayali arkadaşlarının gerçek olmadığını genellikle anlarlar. Hayali arkadaşlara odaklanan ilk çalışmaların 1890'larda yapıldığına inanılmaktadır. Çocuklarda hayali arkadaşların gelişimi ve görünümü hakkında çok az bilgi vardır. Bununla birlikte Klausen ve Passman (2007), hayali arkadaşların başlangıçta doğaüstü yaratıklar ve insanları geçmiş yaşamlarıyla ilişkilendirdiği düşünülen ruhlar olarak tanımlandığını bildirmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Akran grubu</span> yaklaşık olarak aynı yaştaki ve genellikle benzer rütbe veya sosyal statüdeki ortaklar

Sosyolojide, bir akran grubu hem bir sosyal grup hem de benzer ilgi alanlarına (homofilik), yaşa, geçmişe veya sosyal statüye sahip birincil bir grup insandır. Bu grubun üyeleri, kişinin inançlarını ve davranışlarını etkileyebilir. Akran grupları hiyerarşiler ve farklı davranış kalıpları içerir. Örneğin bir lise ortamında, 18 yaşındakiler 14 yaşındaki bir akran grubudur çünkü okulda benzer ve paralel yaşam deneyimlerini birlikte paylaşırlar. Bunun aksine, öğretmenler öğrencileri bir akran grubu olarak paylaşmazlar çünkü öğretmenler ve öğrenciler iki farklı rol ve deneyime sahiptir.

Tek ebeveyn, çocuğu veya çocukları ile birlikte yaşayan ve eşi veya birlikte yaşadığı partneri olmayan kişidir. Tek ebeveyn olmanın nedenleri arasında boşanma, ayrılma, terk etme, diğer ebeveynin ölümü, tek kişi tarafından doğum veya evlat edinme sayılabilir. Tek ebeveynli aile, tek ebeveyn tarafından yönetilen çocuklu bir ailedir.

Sosyal duygusal gelişim, çocuk gelişiminin bir alanını kapsamaktadır. Çocukların duyguları anlama, deneyimleme, ifade etme ve yönetme becerilerini içeren bir gelişim alanıdır. Başkalarıyla anlamlı ilişkiler geliştirmesi kendisini daha iyi tanıyabilmesi ve daha iyi kararlar verebilmesi sosyal duygusal gelişimiyle birlikte gelişen becerilerdir. Kapasiteleri doğrultusunda kazandıkları gelişim ögelerini aşamalı olarak hayatlarına geçirdikleri bütünleştirici bir süreçtir. Bununla birlikte sosyal duygusal gelişim birçok ögeyi içeren fakat bunlarla sınırlı olmayan çok çeşitli beceri ve yapıları kapsamaktadır. Bahsedilen bu ögelerden bazıları şunlardır: öz farkındalık, ortak dikkat, oyun, zihin teorisi, öz saygı, duygu düzenleme, arkadaşlıklar ve kimlik gelişimi.

Çocuk ve ergen psikiyatrisi, çocuklarda, ergenlerde ve ailelerinde ruhsal bozuklukların tanı, tedavi ve önlenmesine odaklanan bir psikiyatri dalıdır. Psikiyatrik bozuklukların gelişimini ve seyrini etkileyen biyopsikososyal faktörleri ve çeşitli müdahalelere verilen tedavi yanıtlarını araştırır. Çocuk ve ergen psikiyatristleri, pediatrik popülasyondaki ruhsal bozuklukları tedavi etmek için öncelikle psikoterapi ve/veya ilaç kullanır.

Modern toplumda "medya ve internet" pornografi bağımlılığında bir artış geliştirdi. Çok küçük yaşlardan beri maruz kalınan bu içerikler beyin ödül mekanizması üzerinde toksik etki yapmakta ve derin düşünme, odaklanma gibi faaliyetleri sekteye uğratmaktadır.

Terapötik İttifak, çalışma ittifakı olarak da tanımlayabilen, danışan ile psikolojik danışman arasında, görev ve sorumlulukların belirlenip ortak hedefe ulaşmayı sağlayan bir ortaklıktır.

Boş yuva sendromu, ailenin son çocuğunun da evden ayrılmasıyla birlikte ebeveynlerin yaşadığı psikolojik semptomlardır. Ebeveynler üzüntü, korku, kayıp duyguları yaşayabilirler ve ebeveynlik rollerini tanımlamada zorluk çekebilirler. Çocukların evden ayrılmasının yaratabileceği olumsuz etkiler her ne kadar daha çok olsa da ebeveynlere birlikte geçirebilecekleri boş zaman ve birbirleriyle yeniden ilişki kurma fırsatı da oluşturabileceğinden olumlu sonuçları da olabilir.

Endel Tulving, Estonya doğumlu Kanadalı deneysel psikolog ve bilişsel sinirbilimcidir. İnsan hafızası üzerine yaptığı araştırmalarda semantik ve epizodik hafıza arasındaki ayrımı ortaya koymuştur. Tulving, Toronto Üniversitesi'nde fahri profesördür. Baycrest Sağlık Bilimleri Rotman Araştırma Enstitüsüne 1992 yılında Bilişsel Sinirbilim alanında katılmış ve 2010 yılında emekli olana kadar orada çalışmıştır. 2006'da Kanada'nın en yüksek sivil onuru olan Kanada Nişanı almıştır.

Evlilik dışı cinsel ilişki, evli bir kişinin eşi dışında bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesidir. Çoğu toplumlarda evlilik dışı cinsel ilişkiler cinsel normları ihlal edir ve zina kabul edilir.

Kaplan ebeveyn ebeveynlerin çocuklarının başarısını garanti altına almak için büyük yatırım yaptığı sıkı bir ebeveynlik şeklidir. Kaplan ebeveynler özellikle çocuklarını yüksek düzeyde akademik başarı veya müzik, spor gibi yüksek statülü ders dışı etkinliklerde başarı elde etmeye zorluyor. "Kaplan anne" terimi, Yale Hukuk Fakültesi profesörü Amy Chua tarafından 2011 tarihli anı kitabı Battle Hymn of the Tiger Mother'da kamuoyunun bilgisine sunuldu.

<span class="mw-page-title-main">Ebeveynlik stilleri</span>

Ebeveynlik stili, bir ebeveynin çocuğuyla etkileşimde bulunurken ve onu büyütürken kullandığı davranış, tutum ve yaklaşımların hepsini kapsayan bir durumdur. Ebeveynlik stilleri üzerine yapılan çalışma sonucunda ebeveynlerin ebeveynlik kalıplarında farklılık gösterdiği ve bu kalıpların çocuklarının gelişimi ve refahı üzerinde önemli bir etkiye sahip olabileceği görülmüştür. Ebeveynlik stilleri, geniş uygulama ve tutum kalıplarını kapsadığı için belirli bir modeli yoktur. Ebeveynlik stilleri aynı zamanda ebeveynlerin çocuklarına tepki verme ve onlardan talepte bulunma aşamalarını da kapsar.