İçeriğe atla

Ölme hakkı

Sokrates'in Ölümü

Ölme hakkı, insanların yaşamlarını sona erdirme veya gönüllü ötanazi geçirme hakkına sahip oldukları görüşüne dayanan bir kavramdır. Bu hakka sahip olmaktan, genellikle ölümcül hastalığı olan veya yaşamaya devam etme isteği olmayan bir kişinin kendi yaşamını sona erdirmesine, yardımlı intihar kullanmasına veya yaşam süresini uzatan tedaviyi reddetmesine izin verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Peki kim sorusu, bu kararı vermek için kimin yetkilendirilmesi gerektiği sorusu genellikle tartışmanın merkezinde yer alır.

David Benatar gibi bazı akademisyenler ve filozoflar, insanları yaşamlarının kalitesi ve yaşamın olumlu ve olumsuz yönleri arasındaki denge görüşlerinde aşırı iyimser buluyorlar.[1] Bu fikir antinatalizm ve kişinin doğumuyla, ölümüyle ya da yaşamasıyla ilgili olarak karar veren bir kurumun eksikliği olarak ele alınabilir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ David Benatar (2017). The Human Predicament: A Candid Guide to Life's Biggest Questions. New York: Oxford University Press. ISBN 9780190633844. OCLC 969543345. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sokrates</span> Antik Yunan filozofu

Sokrates, Antik Yunan filozofudur. Heykeltıraş Sophroniskos'un ve Ebe Fenarete'nin oğludur. Yunan felsefesinin kurucularındandır.

Monarşi ya da tek erklik, bir hükümdarın devlet başkanı olduğu bir yönetim biçimidir. Saltanatın bir başka adıdır. Genellikle seçim dışı yöntemler kullanılır. Bu hükümdar, Türkçede kral, imparator, şah, padişah, prens, emir, kağan, hakan, han gibi çeşitli adlar alabilir. Monarşiyi diğer yönetim biçimlerinden ayıran en önemli özellik, devlet başkanının bu yetkiyi yaşamı boyunca elinde bulundurmasıdır. Hükümdar öldükten sonra onun soyundan biri gelir. Yani yetki genellikle babadan oğula geçer. Demokrasilerde ise devlet başkanı seçimle işbaşına gelir. “Monarşi” sözcüğü Türkçeye Fransızcadan (Monarchie) geçmiştir. Cezalandırma ve bağışlama yetkileri sadece hükümdarın elindedir. Otoritenin bir kralın veya bir imparatorun elinde olduğu yönetim türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Poliamori</span> Çok eşlilik

Poliamori, bireylerin birden çok sevgiliye sahip olabildikleri, söz konusu ilişkiye dahil olan herkesin bu durumun bilincinde olup bunu onayladığı, monogaminin (tekeşliliğin) ya da monamorinin tersi niteliğinde, insanlar arası ilişki türü.

<span class="mw-page-title-main">Biyografi</span> Bir insanın yaşamındaki olayların belirli bir sıraya göre anlatıldığı edebiyat türüdür

Biyografi ya da yaşam öyküsü, bir kişinin yaşamını ayrıntılı bir biçimde açıklayan bir edebiyat türüdür. Kişi kendi hayatını anlatıyorsa buna otobiyografi, şairlerin yaşam hikâyesi anlatılıyorsa da buna tezkire denir. Biyografiler eğitim, iş, ilişkiler ve ölüm gibi temel olaylardan daha fazlasını içerir. Bir biyografi, bir konunun yaşam öyküsünü sunar, deneyimle ilgili samimi ayrıntılar da dahil olmak üzere yaşamlarının çeşitli yönlerini vurgular ve öznenin kişiliğinin bir analizini içerir.

<span class="mw-page-title-main">Diyojen</span> Yunan filozof

Diyojen, MÖ 412 - MÖ 323 yılları arasında yaşamış Kinik felsefesinin öncüsü ünlü filozoftur. Sinop'ta doğmuş Korint'te ölmüştür. Sinoplu Diyojen ve Kinik Diyojen olarak da bilinmektedir. Diyojen, medeniyeti reddetmiş ve medeniyet içerisinde medeniyetten uzak bir şekilde yaşamaya çalışmış bir antik çağ filozofudur.

Ötanazi, bir kişinin veya bir hayvanın yaşamını, yaşamlarının dayanılamayacak durumda olarak algılanması sebebiyle, acısız veya çok az acıtan bir ölümcül enjeksiyon yaparak, yüksek dozda ilaç vererek veya kişiyi yaşam destek ünitesinden ayırarak sonlandırmak. Ötanazi uygulaması bu üçü dışında farklı formlarda da olabilir; örneğin pasif ötanaziye kişinin tedavi edilebilecek ama ölümcül bir bulaşıcı hastalığının tedavi edilmeyerek kişinin, pasif olarak, ölümüne yol açılması dahildir. Ötanazinin farklı tipleri farklı yasal uygulamalara tabidir. Pasif ötanazi genelde birçok ülkede, farklı koşullar altında yasalken, aktif ötanazi çoğu ülkede yasaktır. Genellikle ötanazi başlığı altında tartışılan hekim destekli intihar genel olarak yasa dışı olmakla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri'nin Washington, Oregon, Montana ve Vermont eyaletlerinde yasaldır. Aktif ötanazi Türkiye'de yasal değildir. Yürürlükte olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'na göre, hastaya ötanazi uygulayan fail (hekim), tasarlayarak (taammüden) adam öldürme hükümlerine göre yargılanır ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılır. Bazı ülkelerde ötanazi yasal olmasa da, ötanazi faili cezaya çarptırılmaz.

<span class="mw-page-title-main">Türbe</span> İslami kültürde saygın kişilere ait mezar

Türbe, devlet görevlilerinin veya din âlimlerinin mezarlarının bulunduğu oda şeklindeki yapıya verilen isimdir. İçerisinde çoğunlukla saygın kişilerin gömülü olduğu anıtsal tarihi mezarlar için de türbe kelimesi kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Siyaset felsefesi</span> felsefe ve siyaset bilimi alt disiplini

Siyaset felsefesi, devlet, hükûmet, siyaset, özgürlük, mülkiyet, meşruiyet, haklar, hukuk gibi konular hakkındaki, bu kavramlar nedir, neden ihtiyaç vardır, bir hükûmeti ne meşru kılar, devlet hangi özgürlükleri ve hakları neden korumalıdır, hangi biçimde kurumsallaşmalıdır, kanun nedir, vatandaşın devlete karşı yükümlülükleri nelerdir, bir hükûmet yasal olarak neden ve nasıl görevden çekilmelidir gibi temel sorulara cevap arayan ve bu konuları felsefeden faydalanarak inceleyen sosyal bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">John Locke</span> İngiliz filozof ve fizikçi (1632–1704)

John Locke, Aydınlanma Çağı düşünürlerinin en etkililerinden biri olarak kabul edilen ve genellikle “liberalizmin babası” olarak bilinen bir İngiliz filozof ve doktordu. Francis Bacon geleneğini takip eden İngiliz deneycilerinden ilklerinden biri olarak kabul edilen Locke, toplumsal sözleşme teorisi için de aynı derecede önemlidir. Çalışmaları epistemoloji ve siyaset felsefesinin gelişimini büyük ölçüde etkiledi. Yazıları Voltaire ve Jean-Jacques Rousseau'nun yanı sıra birçok İskoç Aydınlanma düşünürünü ve Amerikan Devrimcilerini etkiledi. Klasik cumhuriyetçiliğe ve liberal teoriye katkıları, Amerikan Bağımsızlık Bildirisi'nde yer almaktadır. Uluslararası alanda Locke'un siyasi-hukuki ilkeleri, sınırlı temsili hükûmet teorisi ve uygulaması ile hukukun üstünlüğü altında temel hak ve özgürlüklerin korunması üzerinde derin bir etkiye sahip olmaya devam etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">İntihar</span> kişinin kendi ölümüne neden olan kasıtlı eylemi

İntihar veya özkıyım, bir bireyin, neticesinin ölüm olacağının bilincinde olarak, kendisinin ölümüne yol açacak bir eylem yapmasıdır. Risk faktörleri arasında; majör depresif bozukluk, akıl hastalıkları, bipolar bozukluk, şizofreni, kişilik bozuklukları gibi akıl hastalıkları, alkolizm ve madde bağımlılığı bulunmaktadır. Bireyin kendisine yönelik bir saldırganlık hâli olan intihar davranışı, birçok şiddet davranışının aksine her yaştan kişiyi etkilemekte olup, bireyin bilerek ve isteyerek kendi hayatına son vermesi olarak da tanımlanabilir.

Hayvan hakları, insan harici hayvanların tümünün ya da bir kısmının kendilerine ait bir özerkliğe sahip oldukları ve acıdan kaçınma gibi temel çıkarlarının tıpkı insanların temel çıkarlarının korunduğu gibi korunması gerektiğini savunan fikirdir. Hayvan hakları kavramı, insan harici hayvanların insan amaçlarına uygun düştüğü biçimde kullanılabilecek birer eşya olmadığı, kendi arzuları ve ihtiyaçları olan bireyler olarak muamele görmeleri gerektiği anlamına gelir. Pratikte bu, hayvanların insancıl muamele görmelerinin gerekli olması anlamına gelebileceği gibi, hayvanların tibbi ve kozmetik deneylerde kullanılmasının, eti ya da derisi için öldürülmesinin, eğlence için avlanmasının ve hayvancılık sektöründe hammadde ya da kaynak olarak kullanılmalarının hayvan hakkı ihlalleri olarak tanımlanması anlamına gelecektir.

<span class="mw-page-title-main">Lucius Annaeus Seneca</span>

Lucius Annaeus Seneca, Romalı düşünür, devlet adamı, oyun yazarı. Roma Stoası döneminin kurucu filozofları arasındadır. Sokrates’in bilgi görüşü ve Kinikler’in doğaya uygun yaşama ideali Seneca'nın üzerinde oldukça büyük bir etki yaratmıştır. Ona göre felsefe, ruhu geliştirip aydınlatan, yaşama düzen veren, karşısına çıkan sorulara cevap vermekte aracı olacak başlıca disiplindir ve bunu elde etme amacı gören araç ise akıldır.

<span class="mw-page-title-main">LaFleur (Lost)</span> Lostun beşinci sezonunun 8.bölümü

LaFleur Lost isimli dizinin beşinci sezonunun 8. bölümüdür. Elizabeth Sarnoff ve Kyle Pennington'ın yazdığı, Mark Goldman'ın yönettiği bölüm Sawyer merkezli bir bölümdür. Bölüm John Locke'ın adadan ayrılarak parlamaları sona erdirmesiyle başlar. Son bir sarsıcı parlama olur ve ondan sonra Sawyer, Juliet, Jin ve Miles kendilerini adanın 1974 yılındaki halinde bulurlar. Yolda Daniel'i bulduklarında, Daniel'den Charlotte'ın öldüğünü ve son parlamadan sonra ortadan kaybolduğunu öğrenirler. Miles ile Sawyer nereye gidileceği konusunda tartıştıktan sonra Juliet'in yatıştırmasıyla sahile dönmeye karar verirler. Sahile doğru ilerlerken duydukları silah sesi üzerine olay yerine giderler ve diğerlerinin, Dharma Girişim çalışanını öldürdüklerini ve o kişinin karısını(Amy) da öldürmek üzere olduklarını görürler. Olaya müdahale edip diğerleri grubundan 2 kişiyi öldürürler. Amy onlara teşekkür eder ve diğerleri ile olan anlaşmaları gereği öldürdükleri adamları gömüp kocasını da kampa getirmelerini ister. Sonic duvarın önüne geldiklerinde Juliet, Amy'dan şifreyi girmesini ve sonic duvardan önce kendisinin geçmesini ister. Amy sonic duvardan geçer ancak kahramanlarımız geçtiğinde sonic duvar onları etkiler çünkü Amy kulak tıkacı takıp kahramanlarımızı kandırmıştır.

Ölümden sonraki yaşam; din, felsefe ve mitolojide insanın dünyadaki fiziksel yaşamını tamamladıktan sonra ruh veya bilinç hâlinde sürdürdüğüne inanılan hayat. Öteki dünya ve İslam kökenli bir terim olan ahiret kavramları Türkçede, ölümden sonraki yaşamın sürdürüldüğüne inanılan mekanı tanımlamakta kullanılır.

Metaetik, etik anabilim dalının etik özelliklerinin, anlatım ve bildirimlerinin, tutumlarının ve yargılarının doğasını anlamak, arayıp bulmak ve ortaya çıkarmak maksadıyla uğraşan koludur.

<span class="mw-page-title-main">Antinatalizm</span> felsefi görüş

Antinatalizm ya da doğum karşıtlığı, doğuma negatif değer veren felsefi bir görüştür. Bu görüşü savunan antinatalistler, insanların üremesinin ahlaki açıdan kötü olması nedeniyle ürememesi gerektiğini savunmaktadırlar. Bununla birlikte fikrin savunucuları bilimsel ve edebî makalelerde, antinatalizm için çeşitli etik temeller oluşturmuşlardır. Doğmamış olmanın daha iyi olacağı fikrinin hayatta kalan en eski açık ve kesin ifadelerinden bazıları, antik Yunanistan'dan gelmektedir. "Antinatalizm" terimi, natalizm ve pronatalizm terimlerinin karşıtı bir anlam ifade etmekte olup; ilk defa Belçikalı aktivist, yazar ve filozof olan Théophile de Giraud'un L'art de guillotiner les procréateurs: Manifeste anti-nataliste kitabında kullanılmıştır.

İntihar, etikte ve felsefenin diğer dallarında, çeşitli filozoflar tarafından farklı şekilde yanıtlanan zor sorular ortaya çıkarır. İntihar üzerine felsefi bakış açıları felsefi akımlara, zamana ve yazara göre değişir. Bununla birlikte, inançlı yazarlar için, genellikle inandıkları dinler ile paralellik gösterir.

Keşke Hiç Olmasaydık: Var Olmanın Kötülüğü, Güney Afrikalı filozof David Benatar'ın 2006 yılında yayımlanmış, daha çok pesimizm ve antinatalizm ile ilişkilendirilmesiyle tanınan kitabıdır. 1997 yılında Benatar, kitabına öncü olarak onun temelini oluşturacak kavramları içeren "Neden Dünyaya Hiç Gelmemiş Olmak Daha İyidir" adlı makalesini yayınlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1251 sayılı kararı</span>

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1251 sayılı kararı, Kıbrıs'taki duruma ilişkin tüm kararların yeniden teyit edildiği ve Kıbrıs'taki Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nün görev süresinin 15 Aralık 1999'a kadar uzatıldığı karardır.

David Benatar Güney Afrikalı bir filozof, akademisyen ve yazardır. En çok Better Never to Have Been adlı kitabında antinatalizmi savunmasıyla tanınır: The Harm of Coming into Existence adlı kitabında, varlığa gelmenin, varlığa gelen varlığın duyguları ne olursa olsun ciddi bir zarar olduğunu ve sonuç olarak, daha fazla duyarlı varlık yaratmanın her zaman ahlaki olarak yanlış olduğunu savunmaktadır.