Dopamin, hücrelerde ve canlılarda önemli rol oynayan nöromodülatör bir moleküldür. Çoğu hayvanda ve bazı bitkilerde sentezlenir. Katekolamin ve feniletilamin familyasından olan bir organik bileşiktir. Beyin ve böbreklerde sentezlenen L-DOPA molekülünden bir adet karboksil grubunun çıkarılmasıyla sentezlenen bir amindir. Dopamin, merkezi sinir sisteminde nörotransmiter olarak görev yapar. Nörotransmitterler beynin belirli bölgelerinde sentezlenir, ancak sistemsel olarak birçok bölgeyi etkilerler. Beyin, biri ödül sisteminde önemli bir rol oynayan birkaç farklı dopamin yolağı içerir. Hafıza, hareket, motivasyon, ruh hali ve dikkat süresi dahil olmak üzere birçok vücut fonksiyonunda rol oynar. Genellikle yapılması durumunda sonucunda ödül beklenen eylemler ve aktiviteler, beyindeki dopamin seviyesini artırır. Birçok bağımlılık yapan ilaç dopamin seviyelerini arttırarak çalışır.
Hayvan hakları, insan harici hayvanların tümünün ya da bir kısmının kendilerine ait bir özerkliğe sahip oldukları ve acıdan kaçınma gibi temel çıkarlarının tıpkı insanların temel çıkarlarının korunduğu gibi korunması gerektiğini savunan fikirdir. Hayvan hakları kavramı, insan harici hayvanların insan amaçlarına uygun düştüğü biçimde kullanılabilecek birer eşya olmadığı, kendi arzuları ve ihtiyaçları olan bireyler olarak muamele görmeleri gerektiği anlamına gelir. Pratikte bu, hayvanların insancıl muamele görmelerinin gerekli olması anlamına gelebileceği gibi, hayvanların tibbi ve kozmetik deneylerde kullanılmasının, eti ya da derisi için öldürülmesinin, eğlence için avlanmasının ve hayvancılık sektöründe hammadde ya da kaynak olarak kullanılmalarının hayvan hakkı ihlalleri olarak tanımlanması anlamına gelecektir.
Asıl sırtlanlar (Hyaeninae), sırtlangiller (Hyaenidae) familyasının bir alt familyası. Sırtlanlar, günümüzde sadece dört üyeye sahip olan sırtlangiller ailesinden, kedimsi (feliform) ve büyükçe sayılabilecek karasal etobur memelilerdir. Sırtlangiller, etoburlar arasında en küçük beşinci biyolojik familyayı oluşturur ve memeliler sınıfı içinde de en küçük familyalardan biridirler. Küçük bir topluluk oluşturmalarına karşın, Afrika ekosisteminde çok hayati bir yer tutarlar. Her ne kadar evrimsel olarak kedilere ve misk kedilerine daha yakın olsalar da, kedimsilerin bir alt türü olarak, sırtlanlar pek çok konuda yakınsak evrimden dolayı davranışsal ve görünüşsel olarak köpekgillerle benzerlik gösterir. Köpekler de sırtlanlar da ağaçta yaşamazlar, avlarını pençeleriyle değil ağızlarıyla yakalamayı yeğleyen koşucu avcılardır, her ikisi de yemeklerini hızlıca yer ve saklayabilirler ve küt, içine çekilmeyen tırnakları olan patileri koşmaya uygun olarak evrimleşmiştir. Öte yandan; kendilerini temizleme, alanlarını işaretleme, çiftleşme, yavru bakımı ve dışkılama alışkanlıkları bakımından diğer kediler ile benzerlik gösterirler.
Antisosyal kişilik bozukluğu veya diğer adıyla sosyopati, psikopati ile alakalı bir psikolojik bozukluktur (düzensizliktir). Bir sosyopatı bir psikopattan ayıran özellik, patolojidir, yani semptom farklılığıdır. Psikopati, sosyopatiye göre daha ağır bir bozukluk olup, sosyopatide görülen semptomlara ek olarak, özellikle ahlaka aykırı davranışlar ihtiva eder. Sosyopatiye sosyal çevrenin sebep olduğu düşünülmektedir. Antisosyal kişilik bozukluğuna (ASKB) sahip olan insanlar, halk arasında yaygın olarak “sosyopat” olarak adlandırılırlar. ASKB, bir kişilik bozukluğudur; bir akıl hastalığı değildir.
Evcil kedi, küçük, genelde kıllı, evcilleştirilmiş, etobur memeli. Genelde ev hayvanı olarak beslenenlere ev kedisi, ya da diğer kedigillerden ve küçük kedilerden ayırmak gerekmiyorsa kısaca kedi denir. İnsanlar kedilerin arkadaşlığına ve böcek gibi ev zararlılarını avlayabilme yeteneğine önem vermektedir.
Merak, insanlarda ve diğer hayvanlarda görülen, keşif, araştırma ve öğrenme gibi meraklı düşünmeyle ilgili bir niteliktir.
Amigdala beynin medial temporal lobunun derinlerinde yerleşen nöronların oluşturduğu badem şeklindeki beyin bölümü. Amigdala terimi ilk olarak 1822'de Karl Friedrich Burdach tarafından kullanılmıştır. Amigdala adı, yapının badem benzeri şekli nedeniyle "badem" anlamına gelen Yunanca amigdale kelimesinden türemiştir. Duygusal hafıza ve duygusal tepkilerin oluşmasındaki birincil role sahip bölge. Limbik sistemin bir parçasıdır.
Evcil hayvan veya refakatçi hayvan, bir çalışan hayvan veya laboratuvar hayvanı olmaktan ziyade kişilerce arkadaşlık amacıyla evde bakılan hayvandır. Popüler evcil hayvanların genellikle çekici görünüşleri, zekâsı ve yakın kişilikleri olduğu düşünülür, ancak bazı evcil hayvanlar fedakâr bir temelle alınabilir ve bu özelliklerden bağımsız olarak sahibi tarafından kabul edilebilir.
Kedilerde iletişim, insan da dahil olmak üzere başka bir hayvanın şimdiki ve gelecekteki durumunu etkileyen, bir veya daha fazla kedi tarafından yapılan bilgi aktarımıdır.
Hayvan bilişi, insan-olmayan hayvanların zihinsel kapasitelerini kapsayan bir alandır. Bu alanda kullanılan hayvan koşullandırma ve öğrenim çalışmaları, karşılaştırmalı psikolojiden geliştirilmiştir. Aynı zamanda etoloji, davranışsal ekoloji ve evrimsel psikolojinin etkisinde kalmıştır; bazen bu alandan bilişsel etoloji adıyla da bahsedilir. Hayvan zekası terimiyle ilişkilendirilen pek çok davranış aynı zamanda hayvan bilişinin de kapsamındadır.
Evcil kedilerin anatomisi, Felis cinsindeki diğer üyeler ile benzerdir.
Terk edilen evcil hayvanlar, sahiplerinin sokağa atarak, onları boş araziye bırakarak veya bir barınağa vererek bilmeden veya kasıtlı olarak terk ettiği hayvanlardır.
Yavru kedi, diğer adı ile bebek kedi genç kedilere verilen isimdir. Kediler doğduktan sonra hayatta kalmak için tamamen annelerine bağımlıdır. Normalde yedi ila on gün sonrasına kadar gözlerini açamazlar. Yaklaşık iki hafta sonra, yavru kediler hızla gelişir ve yuvanın dışındaki dünyayı keşfetmeye başlar. Üç ila dört hafta sonra, katı yiyecekler yemeye ve yetişkin dişleri çıkarmaya başlarlar. Evcil kedi yavruları oldukça sosyal hayvanlardır ve genellikle insan arkadaşlığından hoşlanırlar.
Kısırlaştırma, hayvanın cinsel organının tamamı veya önemli ölçüde büyük bir kısmının çıkarılmasıdır. "Kısırlaştırma" genellikle yalnızca erkek hayvanları ifade etmek için yanlış kullanılır ancak terim her iki cinsiyet için de geçerlidir. Erkeğe özgü terim iğdiş'dir, kısırlaştırma ifadesi ise genellikle dişi hayvanlara kullanılır. Bazı durumlarda insan için de kullanılmaktadır.
Sokak kedisi veya yabani kedi, dışarıda yaşayan ve genellikle insanlarla temastan kaçınan, sahipsiz bir evcil kedidir. Kendisinin ele alınmasına veya dokunulmasına genellikle izin vermez ve insanlardan gizlenir. Terk edilen evcil hayvanlar, yavru kediler zamanla sokak kedilerine dönüşebilirler. Vahşi kediler onlarca nesil boyunca üreyebilir ve kentsel, savan ve çalılık ortamlarda agresif bir yerel süper avcı haline gelebilir. Bazı sokak kedileri, kedili kadınlar gibi onları düzenli olarak besleyen insanlarla daha rahat olabilir, ancak uzun süreli sosyalleşme girişimlerine rağmen, genellikle uzak dururlar ve en çok gün batımından sonra aktif olurlar.
Kedi duyuları, kedilerin oldukça verimli yırtıcılar olmasına imkan veren uyarlamalardır. Kediler, az ışıkta hareketleri algılamada iyidirler. Keskin bir işitme ve koku alma duyusuna sahiptirler. Dokunma duyuları, başlarından ve vücutlarından çıkan uzun bıyıklarla daha da güçlenmektedir. Bu duyular, kedilerin şafakta ve alacakaranlıkta etkili bir şekilde avlanmalarına imkan verecek şekilde gelişmiştir.
Kedi ısırıkları, evcil kedinin insanlara, diğer kedilere ve diğer hayvanlara yaptığı ısırıklardır. Amerika Birleşik Devletleri'nden elde edilen veriler, kedi ısırıklarının insanlara yapılan tüm hayvan ısırıklarının %5-15'ini temsil ettiğini göstermektedir ancak bu rakamın, Felis tarafından yapılan ısırıkların eksik rapor edilmesinin bir sonucu olabileceği iddia edilmiştir. Nadir olmasına rağmen, kedi ısırıkları bazen komplikasyonlara ve çok nadiren ölüme neden olabilmektedir.
Sokak köpeği, şehir ve köy gibi meskûn mahallerde yaşayan köpeklerdir. Sokaklarda doğup, büyüyen enik, sahiplerinden kaçmış, sahipleri tarafından terk edilmiş veya sahibi tarafından sokakta besleniyor olabilirler.
Kendine zarar veren kişilik bozukluğu önerilen bir kişilik bozukluğuydu. Diğer kişilik bozukluğu için bir tanımlayıcı olarak 1980'de DSM-III'te bahsedilmiştir. Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı'nın (DSM-III-R) 1987'deki gözden geçirilmiş üçüncü baskısının bir ekinde tartışılmış, ancak hiçbir zaman resmi olarak el kitabına kabul edilmemiştir. Diğer kişilik bozukluklarıyla önemli ölçüde örtüşmesi nedeniyle bu ayrım klinik olarak değerli görülmemiştir. Hem DSM-III hem de DSM-III-R bu durumu cinsel mazoşizmden ayırmıştır.
Yakala-kısırlaştır-yerine bırak (TNR-Trap–neuter–return), bazı ülkelerde sokak köpeği ve sokak kedisi popülasyonlarını kontrol etmek için uygulanan ancak bilimsel olarak işlerliğinin olmadığı gösterilmiş bir yöntemdir. Süreç, sokak köpeklerinin veya kedilerin canlı olarak yakalanmasını, kısırlaştırılmasını, kimlik tespiti ve kolay tanıma için kulaklarına işaret takılmasını, aşılanmasını ve ardından alındıkları bölgeye bırakılması şeklindedir.