İçeriğe atla

Zieve sendromu

Zieve Sendromu, kronik alkolizmde görülen bir klinik tablodur.[1][2][3][4] İlk kez Dr. Leslie Zieve tarafından bildirilmiştir.[1] İkter (sarılık) hastaların hekime başvurularında görülen ilk bulgudur. Ayrıntılı klinik ve laboratuvar incelemelerinde, hepatit ve anemi saptanır.[1][2][3][4]

Bulgular

Ayrıntılı klinik inceleme ve laboratuvar testlerinde başlıca 3 bulgu saptanır:[1][2][3][4]

  1. Hemolitik anemi (normositik normokromik): Alyuvarların erimesi (hemoliz) önemli bir bulgudur. Hastada, karaciğerdeki patolojisi nedeniyle görülen sarılık (ikter) tablosunu ağırlaştırıcı etki gösterir.
  2. Hiperlipidemi: Hastada kan yağları artmıştır. Kronik alkolizmde sık görülen bir bulgudur. Aterosklerozun gelişmesini hızlandırır.
  3. Alkolik hepatit: Karaciğer yağlanmasıyla başlar. Daha ileri olgularda siroz tablosu gelişir. Hastadaki sarılık (ikter) bulgusunun en önemli nedenidir.

Tedavi

Alkolün kesilmesi tek tedavi yöntemidir. 4-6 hafta içinde anemi ve hiperlipidemi gerilemeye başlar. Siroz olgularında gerileme olmaz.[1][2][3][4]

Kaynakça

  1. ^ a b c d e Zieve L. Jaundice, hyperlipidemia, and hemolytic anemia: a herefore unrecognized syndrome associated with alcoholic fatty liver and cirrhosis. Annals of Internal Medicine, 48(3):471-496, 1958
  2. ^ a b c d Shukla S, Sitrin M. Hemolysis in acute alcoholic hepatitis. Zieve’s syndrome. ACG Case Report Journal, 2(4): 250-251, 2015
  3. ^ a b c d Senatore FJ, McDonald K. Pittfals of treating alcoholic hepatitis: recognizing hemolytic anemia in Zieve’s syndrome. American Journal of Gastroenterology, 111:577-579, 2016
  4. ^ a b c d Liu MX, Wen XY, Leung YK, et al. Hemolytic anemia in alcoholic liver disease: Zieve syndrome. A case report and literature review. Medicine (Baltimore), 96(47):e8742, 27 November 2017

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kernikterus</span>

Kernikterus (kernicterus), yenidoğan sarılığının güçlü ve uzun süreli olması nedeniyle, kanda yükselen bilirubinin kan-beyin bariyerini geçerek beyin ve beyincikteki bazal çekirdeklerde birikmesi ve zarar vermesi durumudur.

<span class="mw-page-title-main">Zehirlenme</span> Kimyasal bir maddenin canlı üzerindeki patolojik etkisidir

Zehirlenme, kimyasal bir maddenin canlı organizma üzerindeki patolojik etkisidir. Görece küçük miktarlarda kimyasal ya da biyokimyasal etki gösteren zehir, süresi ve ağırlığı değişebilen bir hastalık haline ya da ölüme yol açar. Adli tıp uzmanları, zehirlenme olgularını 3 orijine ayırarak inceler:

  1. Kaza
  2. İntihar
  3. Cinayet
<span class="mw-page-title-main">Sarılık</span> İnsan hastalığı

Sarılık (ikter; icterus), bir hastalık değil, çoğu karaciğerle ilgili olan bazı hastalıkların belirtisidir. İkter tablosunda gözakı (sklera), deri, mukozalar ve organlar sarıya boyanır. En önemli nedeni kandaki bilirubin düzeyinin artmasıdır. Normalde periferik kanın 100 ml’sinde 1 mg kadar bilirubin bulunur. Kandaki bilirubin düzeyinin 2.5 mg’ın üzerine çıkmasına “hiperbilirubinemi”, bunun neden olduğu klinik tabloya "sarılık; ikter (icterus)” adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Osteoskleroz</span>


Osteoskleroz, kemik dokusundaki yoğunluk artışını betimler.

<span class="mw-page-title-main">Siroz</span> fibrozis ile karakterize kronik karaciğer hastalığı

Karaciğer sirozu veya kısaca siroz, uzun süreli karaciğer hasarının neden olduğu, karaciğer fonksiyonunun yaygın ve çoğu zaman geri dönüşümsüz olarak bozulmasıyla karakterize kronik ve ilerleyici bir hastalıktır. Karaciğerde meydana gelen hasar sonucu zamanla normal karaciğer dokusunun yerini fibröz skar dokusu alır ve bu da karaciğer fonksiyonlarının bozulmasına yol açar. Hastalık tipik olarak aylar veya yıllar içinde yavaşça gelişir. Erken belirtiler arasında yorgunluk, halsizlik, iştah kaybı, açıklanamayan kilo kaybı, bulantı, kusma ve karnın sağ üst kadranında ağrı olabilir. Hastalık ilerledikçe belirtiler arasında kaşıntı, alt bacaklarda şişme, karında sıvı birikmesi, sarılık, kolay morarma ve ciltte örümcek benzeri kan damarlarının gelişmesi yer alabilir. Karında biriken sıvı spontan enfeksiyonlara yol açabilir. Daha ciddi komplikasyonlar arasında hepatik ensefalopati, özofagus, mide veya bağırsaklardaki genişlemiş damarlardan kanama ve karaciğer kanseri yer alır. Sirozun evreleri arasında kompanse siroz ve dekompanse siroz yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Hemolitik üremik sendrom</span>

Hemolitik üremik sendrom (HÜS), kılcal damar kanaması sonucu Anemi, akut böbrek yetmezliği ve düşük trombosit seviyesi ile tanımlanır. En sık görülen şekli, kanamalı ishal yapan E. coli enfeksiyonlarının bazılarında görülen bir komplikasyondur.

<span class="mw-page-title-main">Çomak parmak</span> Bir dizi hastalıkla ilişkili olarak el veya ayak tırnaklarında şekil bozukluğu

Çomak parmak veya clubbing, çeşitli hastalıklarda görülebilen bir semptom olup; parmak ve tırnaklarda deformiteyi tanımlar. Sıklıkla akciğer ve kalp hastalıklarında görülebilmekle beraber, idyopatik de olabilir. Tırnaklar kıvrık ve parlak görünümdedir.

<span class="mw-page-title-main">Hepatit C</span> Karaciğeri etkileyen enfeksiyon

Hepatit C özellikle karaciğeri etkileyen bir enfeksiyondur. Hastalığa, hepatit C virüsü (HCV) sebep olur. Hepatit C, genellikle herhangi bir belirtiye sahip değildir ancak kronik enfeksiyon, karaciğerde yara oluşumu ve uzun yıllar sonra siroza sebep olabilir. Aynı zamanda, bazı durumlarda, sirozlu hastalarda, karaciğer yetmezliği ve karaciğer kanseri ya da ölümcül kanamaya sebebiyet verebilecek, yemek borusu ve midedeki damarlarda aşırı şişmeye yol açabilir.

Hepatitis contagiosa canis, .Köpeklerde canine adenovirus type-1'in (CAV-1) sebep olduğu akut karaciğer infeksiyonu ve sarılık ile karakterize bir viral hastalıktır. Etken bundan başka kurt, çakal ve ayılarda hastalığa neden olurken, tilkilerde encephalitis ile seyreder. Virus, dışkı, idar, kan, tükürük ve nazal ekskret aracılığı ile hayvanlar arasında yayılır.Etken alındığı vakit karaciğer ve böbrekleri enfekte eder.İnkubasyon süresi 4-7 gündür.

Reye sendromu, genellikle influenza (grip) veya suçiçeği gibi bir viral enfeksiyondan sonra özellikle aspirin alınmasıyla ortaya çıkar. Son yıllarda çocuklara ateş düşürücü olarak aspirin verilmemesi, doktorların bu konuda aileleri bilinçlendirmesi sonucu sıklığı giderek azalmıştır. Çoğu kez enfeksiyonun iyileşme döneminde aniden bulantı-kusma ve döküntülerle başlar, ancak aspirin alınmadan da ortaya çıkabilen vakalar vardır. Tam sebebi bilinmese de hücrelerin enerji santrali gibi çalışan mitokondrinin metabolik fonksiyonlarında bir bozulmaya bağlı olarak ortaya çıkar. Birçok organ etkilenmekle birlikte, karaciğer ve beyin en çok etkilenen organlardır. Karaciğerde genellikle yağlanma olur, ancak sarılık gibi karaciğer hastalığı belirtileri olmaz. Beyinde ciddi ödeme bağlı olarak şuur kaybıyla giden ağır bir ensefalopati tablosu görülür. Kalp, böbrek ve pankreasta da daha az seviyede yağlanma görülebilir. Erken tanı hayat kurtarıcıdır, şüphe olduğu anda, erkenden şuur kapanmadan önce yoğun bakım ünitesine alınmalı ve sıklıkla görülen kan şekeri düşüklüğüyle (hipoglisemi) ve beyin ödemiyle mücadele edilmelidir.

<span class="mw-page-title-main">Akantosit</span>

Biyoloji ve tıpta, akantosit hücre zarında anormal dikenli projeksiyonlar içeren kırmızı kan hücresi biçimini ifade eder. Ekinosit veya şistositlerle karıştırılabilirler.

Caplan sendromu , ilk kez çoğu antrakozis türü pnömokonyoz hastası olan kömür madencilerinde saptanmıştır. Hastaların bazılarında saptanan pnömokonyoz, asbestozis ya da silikozis niteliğindedir. Pnömokonyoz ve romatoid artrit bulgularının birlikte görülmesi sendromun özgü bir tablodur. Sigara içenlerdeki nodüller görece yoğundur. Caplan sendromu hastalarında tüberküloza sıkça rastlanır. Patofizyolojisinde, romatoid artrit ile ilintili otoimmun bir tepkinin etkili olduğu varsayılmaktadır.

Cor pulmonale, akciğer hastalıklarından kökenli pulmoner hipertansiyona bağlı bir kalp hastalığıdır. Kalbin sağ ventrikülünü (karıncık) etkiler. Sürecin temelinde, akciğer patolojisi nedeniyle kan dolaşımının güçleşmesi ve damarlardaki kanın geriye doğru birikerek kalbin sağ bölümüne yüklenmesi yatar. Klinikte 2 tür cor pulmonale izlenir:

  1. Akut cor pulmonale: Sıklıkla venöz tromboembolizm olgularında görülür; ikinci sırada “akut solunum güçlüğü sendromu” etkilidir. Sağ kalp yüklenmesi ansızın gelişir. Kalpte “foramen ovale açıklığı” olan hastalarda klinik tablo çok ağırdır.
  2. Kronik cor pulmonale: Bir bölümünün nedeni bilinmemektedir. Obstrüktif akciğer hastalıkları (KOAH), uyku apnesi, restriktif akciğer hastalıkları, yineleyen küçük venöz embolusların zamanla akciğerin küçük damarlarını bloke etmesi, sarkoidoz, polisitemi, damar yangıları (vaskülit) sekonder olguların başlıca nedenleridir.

APECED sendromu, ektodermal displazi bulguları içeren, otosomal dominant ya da otosomal resesif geçen kalıtsal bir sendromdur. İlk belirtiler çocukluk yaşlarında ortaya çıkar. Primer immun yetmezlik sendromlarından biridir.

<span class="mw-page-title-main">Trikohepatoenterik sendrom</span>

Trikohepatoenterik sendrom, doğum öncesi (intrauterin) evrede belirlenen ve yaşam boyu sürebilen bir gelişme geriliğine ek olarak güçlü diyare ve ölüme neden olabilen karaciğer patolojilerinin saptandığı, otosomal resesif yolla aktarılan bir sendromdur; 2 fenotipi vardır. Bağışıklık sistemi sorunları, yüz ve saç bulguları da vardır. Bağışıklık sistemi sorunları ve karaciğer yetmezliği ilk yaşlardaki bebek ölümlerine yol açar.

<span class="mw-page-title-main">Hepatit B</span> İnsan viral enfeksiyonu

Hepatit B hastalığı (sarılık), karaciğeri etkileyen hepatit B virüsünün (HBV) neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır ve bir tür viral hepatittir. Hem akut hem de kronik enfeksiyona neden olabilir. Virüs bulaştıktan sonra hastalık bulgularını yaratması, sonrasında iyileşmesi ve virüse ait vücutta bir iz kalmaması akut enfeksiyon iken, virüsün karaciğer hücrelerine yerleşerek orada uzun süreli bulunması ve çoğalması ise kronik enfeksiyondur.

<span class="mw-page-title-main">Hepatit D</span>

Hepatit D, hem viroid hem de virüsoid ile benzerlikler paylaşan küçük, küresel zarflı bir partikül olan hepatit delta virüsünün (HDV) neden olduğu bir viral hepatittir HDV, bilinen beş hepatit virüsünden biridir: A, B, C, D ve E. HDV, yalnızca hepatit B virüsü (HBV) varlığında yayılabildiği için bir uydu virüs olarak kabul edilir. HDV bulaşı eş zamanlı olarak HBV enfeksiyonu yoluyla gerçekleşebilir (birlikte-enfeksiyon) ya da kronik hepatit B veya hepatit B taşıyıcılığında sonradan gelişebilir.

<span class="mw-page-title-main">Viral hepatitler</span>

Viral hepatit, viral bir enfeksiyona bağlı olarak gelişen karaciğer iltihabıdır. Nispeten hızlı başlangıçla seyreden akut formda veya kronik formda ortaya çıkabilirler.

<span class="mw-page-title-main">2009 Gujarat Hepatit B salgını</span>

2009 Gujarat hepatit B salgını, 2009 yılında Hindistan'ın kuzey Gujarat eyaletindeki Modasa'da ortaya çıkan bir hepatit B salgınıdır. 125'ten fazla kişi enfekte oldu ve 49'a kadar kişi öldü. Salgınların ardından birkaç doktor soruşturuldu ve tutuklandı.

<span class="mw-page-title-main">Karaciğer yetmezliği</span>

Karaciğer yetmezliği, karaciğer’in normal fizyolojinin bir parçası olarak normal sentetik ve metabolik fonksiyonlarını yerine getirememesidir. Akut ve kronik (siroz) olmak üzere iki şekli vardır. Son zamanlarda, akut-kronik karaciğer yetmezliği (ACLF) denilen karaciğer yetmezliğinin üçüncü bir tipi giderek daha fazla tanınmaktadır.