Zekeriya Sertel
Zekeriya Sertel | |
---|---|
Doğum | 1890 Usturumca, Selanik, Osmanlı İmparatorluğu |
Ölüm | 11 Mart 1980 (90 yaşında) Paris, Fransa |
Vatandaşlık | Türkiye Cumhuriyeti |
Eğitim | Selanik Hukuk Mektebi, Paris Üniversitesi (sosyoloji) |
Mezun olduğu okul(lar) | Columbia Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi |
Meslek | Gazeteci, yazar |
Organizasyon | İnsan Haklarını Koruma Cemiyeti (1946), Dünya Barış Konseyi (1951-196?) |
Önemli eser(ler) | Büyük Mecmua dergisi, Cumhuriyet gazetesi, Resimli Ay dergisi, Tan gazetesi, Davamız ve Müdafaamız (1946), Mavi Gözlü Dev (1968), Hatırladıklarım (1977), Nazım Hikmet'in Son Yılları (1978), Rus Biçimi Sosyalizm (1993), Amerikan Biçimi Yaşam (1993) |
Evlilik | Sabiha Sertel |
Çocuk(lar) | Sevim, Yıldız Sertel |
Mehmet Zekeriya Sertel (1890, Ustrumca — 11 Mart 1980, Paris), Türk gazeteci ve yayıncı.
Türk basın tarihinin önde gelen isimlerindendir. Cumhuriyet öncesinde Selanik'te başlayan gazetecilik hayatına Cumhuriyet Devri'nde Cumhuriyet gazetesinin kurucularından olarak devam etmiş; devrin en önemli dergilerinden biri olan Resimli Ay'ı yayımlamış ve bu dergi aracılığıyla Nâzım Hikmet'i Türk okurlarla buluşturmuştur. Ülkenin ilk ansiklopedisi olan Hayat Ansiklopedisi'ni hazırlayan, II. Dünya Savaşı yıllarında yüksek tirajlı ve faşizm karşıtı bir gazete olan Tan gazetesini çıkaran kişidir.
İlk Türk kadın gazeteci Sabiha Sertel'in eşidir.[1]
Hayatı
Çocukluk yılları
Selanik'e bağlı Usturumca'da dört çocuklu, varlıklı bir ailenin en büyük çocuğu olarak 1890 yılında doğdu. Asıl adı Zikri'dir. İlk öğrenimini doğduğu yerde, orta öğrenimini Selanik ve Edirne Lisesinde tamamladıktan sonra Selanik Hukuk Mektebine devam etti. Küçük yaşta annesi Saniye Hanım'ı, 16 yaşında iken babası Hacı Halim Ağa'yı kaybettiği için henüz lisedeyken kardeşlerinin sorumluluğunu üstlendi.[1]
Selanik yılları
Gazeteciliğe Selanik'te hukuk öğrenimi görmekte iken İttihat ve Terakkinin yayın organı Rumeli'de başladı. Gazetenin yöneticisi Yunus Nadi ile ilk kez Rumeli gazetesinde birlikte çalışma imkânı bulmuştu. Burada imzalı bir yazısı bulunmamaktadır. Daha çok gazetenin mutfağında mesleğini öğrenmeye yönelik ilk adımlarını atmıştır.[1][2]
O yıllarda Diyarbakır'dan Selanik'e getirtilerek İttihat ve Terakkinin genel merkezinin bulunduğu bu şehirde partinin ideolojisini tasarlamak ve yaymakla uğraşan Ziya Gökalp'ten aldığı ilham, onu Nebizade Hamdi ile birlikte Yeni Felsefe adlı küçük bir dergi çıkarmaya yöneltti. Ağustos 1911-Nisan 1912 arasında toplam 17 sayı çıkan bu dergide "Yeni Hayat" düşüncesini, siyasi değişimin toplumsal değişimle tamamlanmasını savundu. Bu bağlamda kadınların özgürleştirilmesi fikirlerini dile getirmekle birlikte feminizme temkinli yaklaşım sergiledi. Düşüncelerinin şekillenmesinde Gökalp'ın yanı sıra III. Cumhuriyet Fransa'sının hakim ideolojisi olan solidarizm etkili oldu. Alfred Fouille ile mektuplaştı. Yazılarını çevirerek Yeni Felsefe Mecmuasında yayınladı.[1][2]
Aynı dönemde bir Fransız okulunda gece kurslarına katılarak Fransızca öğrendi, bir İtalyan bilim adamından dersler alarak felsefe ve sosyoloji bilgisini genişletti. Arkadaşı Nebizade Hamdi ile üzerinde bir yıl çalışarak Hayat ve Şebab (Gençlik) adlı ilk kitabını 1911 yılında Selanik'te yayınladı. Kitabında geleceğin gençliğin elinde bulunduğu ve bu sebeple gelecek kuşakları müspet bilimle eğitmenin önemli olduğu üzerinde durdu. Gençliğin birçok açıdan karşılaştığı veya karşılaşabileceği sorunlar üzerine eğildi.[1]
Bu dönemde Türk Ocakları içerisinde yer almaya başladı. Dayanışmacı bir milliyetçilik düşüncesi geliştirmeye çalıştı.[3][4]
İstanbul yılları
Birinci Balkan Savaşı sonunda Selanik'in işgali üzerine İstanbul'a geldi; Yunus Nadi'nin başyazarı olduğu Tasvir-i Efkâr gazetesinde çalışmaya başladı ve İstanbul Hukuk Mektebinde hukuk öğrenimine devam etti.
Paris'te öğrenim yılları
1913'te Eğitim Bakanlığının sağladığı bursla Paris'e gitti ve Sorbonne'da sosyoloji öğrenimine başladı. Ünlü sosyolog Durkheim'ın öğrencisi oldu. Bir yandan da Tasvir-i Efkâr gazetesinin muhabirliğini yapmayı sürdürmekteydi. I. Dünya Savaşı'nın çıkması ve Paris'in işgale uğraması üzerine öğrenimini yarım bırakıp İstanbul'a döndü.
I. Dünya Savaşı
1914'te arkadaşı Nebizade Hamdi ile birlikte İstanbul'da kendi gazetesi Turan'ı yayınladı. Başyazarlığını Raşit Saffet'in yaptığı gazete kısa bir süre sonra kâğıt sıkıntısı nedeniyle kapanmak zorunda kaldı. Gazetenin kapanmasının ardından, Rumeli'den gelen göçmenlerin ve göçebe aşiretlerin yerleştirilmesi için kurulmuş olan Muhacirin ve Aşayir Müdürlüğü (Göçmenler ve Aşiretler Müdürlüğü) dairesinde iki yıl görev yaptı.
Tam tarihi bilinmemekle birlikte muhtemelen 1915 yılı sonlarında Sabiha Hanım'la evlendi. Şehzadebaşı'nda Suphi Paşa Konağında yapılan nikâhta Sabiha Hanım'ın vekilliğini Talat Paşa, Mehmet Zekeriya Bey'in vekilliğini Tevfik Rüştü Bey yaptı.[5] 1917'de ilk çocukları Sevim dünyaya geldi.
İşgal yılları
I. Dünya Savaşı'ndan sonra İstanbul işgal altına girmişti. Mehmet Zekeriya'nın evi işgale karşı direniş merkezlerinden biri oldu. Köprülü Fuat, Hasan Âli Yücel gibi aydınlarla vatansever bir örgüt kurmaya çalıştılar fakat evdeki toplantılarının ihbar edilmesi sonucu İngiliz polisi tarafından tutuklanıp Bekirağa Bölüğünde hapse girdi. Suçları hafif görülenler arasında olduğundan bir hafta sonra serbest bırakıldı.
Direnişe destek vermek için eşi ile birlikte Büyük Mecmua'yı yayımladı. Halide Edip'in başyazarı olduğu dergide Falih Rıfkı, Köprülüzade Fuat, Reşat Nuri, Faruk Nafiz, Ömer Seyfettin gibi aydınlar yazılarını yayınladılar.
Halide Edip'in kendisine ve eşine ABD'den 12 Türk gencine sağlanan burs imkânından yararlanmalarını önermesi üzerine yüksek öğrenimlerini tamamlamak üzere eşi ve kızıyla birlikte New York'a gitti. 1919'da Columbia Üniversitesi Gazetecilik Fakültesine girdi. ABD'de bulunduğu sürede Amerikan gazetelerinde yazılar yazarak Türk Kurtuluş Savaşı'nı anlattı. Eşi ile birlikte ABD'de yaşayan Türkleri örgütleyerek Himaye-i Etfâl Cemiyetine (Çocuk Esirgeme Kurumu) çok yüksek miktarda bağış toplanmasını sağladı. 1922 sonlarında ikinci kızları Yıldız dünyaya geldi. Hem eşi, hem kendisi yüksek öğrenimlerini tamamladıktan sonra 1923 yılında yurda döndü.
Basın Yayın Genel Müdürlüğü
Mehmet Zekeriya yurda döndükten sonra Ankara'ya gitti ve 1923 yılında Basın Yayın Genel Müdürü olarak görevlendirildi. Matbuat Müdürlüğü yayını olarak Ayın Tarihi adlı bir dergi çıkardı. Hâkimiyet-i Milliye (Ulus) gazetesinin iyileştirilmesine ilişkin projede Mustafa Kemal Atatürk ile ters düştü. Ayrıca müdürlük süresince yaptığı bazı uygulamalar Ankara'nın hoşuna gitmedi. Sansür karşıtı yayınladığı bildiri ve kurum içerisinde yaptığı bazı uygulamalar dolayısıyla İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındı.
Cumhuriyet gazetesi
İstanbul'da Yunus Nadi ile birlikte Cumhuriyet gazetesinin kurucuları arasında yer aldı. Gazetenin 7 Mayıs 1924 tarihli ilk sayısını fiilen kendisi çıkardı. Yunus Nadi ve Nabizade Hamdi ile kurdukları şirket büyüyünce doğan anlaşmazlıklar sonucu şirket ortağı olarak kalamadı ve ayrıldı.
Resimli Ay dergisi
Cumhuriyet gazetesinden ayrıldıktan sonra gazetecilik faaliyetleri 1 Şubat 1924 günü çıkarmaya başladığı Resimli Ay dergisinde yoğunlaştı. Ülkenin en önemli yayınlarından olan bu dergi, yayın hayatının 1924-1928 yılları arasındaki ilk evresinde "ülkede gerçek bir demokrasinin kurulabilmesini ve sosyal problemlerin incelenmesini" amaçlıyordu ve fikir yazılarını Mehmet Zekeriya ile eşi Sabiha Hanım yazmakta, edebî yazıları ise Mehmet Rauf, İbn-ül Refik, Ahmet Nuri, Reşat Nuri, Yusuf Ziya, Hakkı Sûha, Ercüment Ekrem, Hıfzı Tevfik, Sadri Ertem, Selim Sırrı, Mahmut Yesari ve Yakup Kadri kaleme almaktaydı.[6]
Cevat Şakir'in dört asker kaçağı ile ilgili olarak kaleme aldığı "Hapishanede idama mahkum olanlar bile, bile asılmağa nasıl giderler" adlı yazısının 13 Nisan 1925 tarihli Resimli Hafta dergisinde yayımlanmasının ardından, onunla birlikte, derginin sorumlu müdürü olan Mehmet Zekeriya'nın da İstiklâl Mahkemesinde yargılanmasına karar verilir.[7] Mahkeme sonunda Cevat Şakir Bodrum'da, Mehmet Zekeriya ise Sinop'ta 3 yıl boyunca kalebentliğe mahkûm edilir.[1] Sinop'a giderken şaibeli bir otomobil kazasında ölümden döner.
Mehmet Zekeriya, İstanbul'a 1927 yılında dönebildi. Bu süre içinde eşi Sabiha Hanım derginin yayınını Resimli Ay, Sevimli Ay adlarıyla sürdürdü ve "Türkiye'nin ilk kadın gazetecisi" unvanını aldı.[8]
Zekeriya Bey'in dönüşünden sonra dergi yeni bir hava içinde çıkarılmaya başladı. Zekeriya Bey bu dönemde siyasi meselelerden biraz daha uzak durup daha çok pedagoji, edebiyat konuları üzerine yoğunlaştı.[1] 1928’den 1930’a kadar olan bu ikinci evrede yazı ve hikâyelerde ilerici ve sosyalist fikirler ön plâna çıkmış, yazı kadrosunda da bazı değişiklikler yaşanmıştı. Bu dönemde Nâzım Hikmet, Sabahattin Ali, Suat Derviş, Vâlâ Nureddin gibi yazarlar derginin yazı kadrosunda yer aldılar.
Nâzım Hikmet'le başlattığı Putları Yıkıyoruz yazı dizisi ile tepkileri üstüne çekti. Bu dizide Hikmet ve Sertel, yeniliklerin önünü tıkadıklarına inandıkları, ün kazanmış Namık Kemâl, Tevfik Fikret, Abdülhak Hâmit, Hamdullah Suphi, Ahmet Hâşim gibi edebiyatçıları "tahttan indirmeyi" amaçlamışlardı.
1931'de derginin diğer ortakları ile ortaklığın bozulması sonucu Resimli Ay yayın hayatına son verdi.
Son Posta gazetesi
Mehmet Zekeriya, Resimli Ay'ın kapanmasından sonra Selim Ragıp Emeç, Halil Lütfi Dördüncü ve Ekrem Ziya Uşaklıgil ile Son Posta adında bir günlük gazete çıkardı. Tam da bu dönemde Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kurulmasından da aldıkları cesaretle iktidara muhalif bir pozisyon aldı. Bununla birlikte Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı eleştirmekten de geri kalmadı. Gazetenin ilk sayısında çıkan Boğuluyoruz, Biraz Hava İsteriz! başlıklı başyazısı ile tek parti rejimine tepkisini dile getirdi. Gazetede özel sermayeye devletçe yapılan yardıma karşı mücadele etti. Alpullu şirketi sahiplerince açılan hakaret davası sonucu İstanbul'da hapse girdi. Bir buçuk yıl sonra genel afla hapisten çıktı ve Son Posta'daki görevine döndü fakat bir süre sonra diğer ortaklarla anlaşmazlığa düşerek gazeteden ayrıldı.[1]
Hayat Ansiklopedisi
1932-1936 yılları arasında coğrafyacı Faik Sabri Duran, yazar Mehmet Samih Fethi ve fizik profesörü Salih Murat ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk genel ansiklopedisi olan 10 ciltlik Hayat Ansiklopedisi'ni parça parça yayınladı.
Tan gazetesi
1936'da İstanbul'da Türkiye İş Bankası tarafından yayınlanan Tan gazetesini Ahmet Emin Yalman ve Halil Lütfü Dördüncü ile birlikte satın alarak yeni bir biçimde yayınlamaya başladı.[9] Atatürk ölüm döşeğinde yatarken, 17 Ağustos 1938'de Atatürk'ün sıhhati hakkında milleti aydınlatmak zorunda olduklarını iktidar sahiplerine bir başyazıda hatırlatması üzerine Başbakan Celal Bayar tarafından Tan gazetesinin üç ay süreyle kapanmasına emir verildi. Zekeriya Sertel ile Halil Lütfü Dördüncü'nün söz konusu yazıyı onlara haber bile vermeden, gizlice gazeteye koydurmasını iddia eden Ahmet Emin Yalman Tan gazetesinden ayrıldı.[10]
Ahmet Emin Yalman'ın ortaklıktan ayrılmasından sonra gazetenin fikri yönünü ve başyazarlığı Zekeriya Sertel ele aldı. II. Dünya Savaşı öncesinde Zekeriya Sertel gazetenin birinci sayfasında başyazı yazmakta, eşi Sabiha Sertel de genellikle gazetenin beşinci sayfasında Görüşler başlıklı bir sütunda yazmakta idi.[11] Savaş öncesinde neredeyse bütün başyazılarını dış politika gelişmelerine ayıran Zekeriya Sertel, dönemin dış politika gelişmelerini derinlemesine inceledi; Almanya-İtalya ittifakına karşı antifaşist bir tutum takındı ve Müttefikleri destekledi.[1][11] Savaş başladıktan sonra zaman zaman yurt dışı gezilere çıktı, Fransa, Britanya ve ABD’yi dolaştı. Savaşın sonuna doğru Müttefiklerin üstün duruma geçmesinin de etkisiyle hükûmete karşı eleştirilerinin dozu giderek yükseldi. Böylece Tan, faşizm karşıtı ve CHP'li tek parti iktidarına muhalif olan etkili bir gazete hâline geldi. Cumhuriyet gazetesinden sonra en yüksek tirajlı günlük gazete oldu.
Görüşler dergisi
II. Dünya Savaşı sonunda CHP içinde başlayan muhalefet de kısa sürede gelişmiş, ülkedeki demokrasi talepleri artmıştı. Sertel, 1945'te yeni bir parti kurma hazırlığındaki Celâl Bayar ve arkadaşları ile ortaklaşa hareket etti. Yeni parti girişiminin yayın organı olarak Görüşler adlı bir dergi çıkarılması kararlaştırılmıştı. Tan matbaasında basılan, 1 Aralık 1945 tarihli birinci sayısının kapağında "mecmuaya yazı yardımlarını vaadedenler" listesinin başında sırasıyla 1. Celâl Bayar, 2. Tevfik Rüştü Aras, 3. Fuat Köprülü, 4. Adnan Menderes ve 5. Cami Baykut'un adları ve fotoğrafları vardı. Bunların altında ise Sabiha ve Zekeriya Sertel'den sonra Pertev Boratav, Behice Boran, Niyazi Berkes, Adnan Cemgil, Esat Adil Müstecaplıoğlu, Sabahattin Ali, Aziz Nesin gibi isimler yer alıyordu.
Tan baskını
Sertellerin izlediği muhalif yayın politikası ve liberal-demokrat çevrelerle iş birliğinin ilerlemesi matbaanın 4 Aralık 1945 günü saldırgan göstericiler tarafından yağmalanıp Sertellerin linç girişimine maruz kaldıkları Tan Baskını ile sonuçlandı. Bundan sonra olayın sorumlusu olarak bir yıl hapis cezasına çarptırılan Sertel ve eşi, üç ay tutuklu kaldıktan sonra temyiz aşamasında kararın bozulması üzerine beraat ettiler. Bu olaydan sonra Adnan Menderes ve çevresi Görüşler dergisinde iş birliğinden çekildi, Tan gazetesi ve Görüşler dergisinin yayını da sona erdi.
İnsan Haklarını Koruma Cemiyeti
1946 yılında Cami Baykut ve Tevfik Rüştü Aras ile birlikte İnsan Haklarını Koruma Cemiyeti kurma girişiminde bulundu. 20 Ekim 1946’da emekli genelkurmay başkanı Fevzi Çakmak (Genel Başkan), Tevfik Rüştü Aras (Genel Sekreter), Demokrat Parti İstanbul il başkanı Kenan Öner, Zekeriya Sertel, Cami Baykut, emekli general Sadık Aldoğan, eski milletvekillerinden Hasan Rıza Soyak, eski Berlin büyükelçisi Hamdi Artak ve meşrutiyet dönemi maliye bakanlarından Raşit Karel’den oluşan yönetim kurulu ile İnsan Haklarını Koruma Cemiyeti kurulur. Fakat iktidar yanlısı basının ağır saldırıları ve komünizm ithamları karşısında dernek başkanı Fevzi Çakmak ile yönetim kurulu üyesi Kenan Öner'in dernekle ilişkilerini kestiklerini duyurması, Celal Bayar'ın da kendilerinin bu dernekle ilişkilerinin olmadığını söylemesinin ardından bu girişim de akamete uğradı.
Sürgün yılları
Tan olayından sonra Tek Parti yönetiminin baskılarının artması, bu arada Sabahattin Ali'nin 1948'de yurt dışına kaçmaya çalışırken öldürülmesi, ardından 1950'de DP iktidarınca çıkarılan afla hapisten çıkan Nazım Hikmet'in askere alınmak istenmesi üzerine benzer bir akıbete uğramaktan korkarak Temmuz 1951'de yurt dışına kaçmasının ardından Serteller için ülke atmosferi iyice boğucu bir hale geldi. Eşi Sabiha Sertel ve kızı Yıldız Sertel'in adlarının komünist tevkifatına karışması dolayısıyla ülkeyi terk etmek kararı aldı.[1] Hiçbir yasal engel olmamasına rağmen uzun süre pasaport alamadılarsa da sonunda Zekeriya Sertel'in doğrudan başbakan Menderes'e başvurması üzerine pasaportları verildi ve 1951 sonbaharında Paris'e gittiler.
Nazım Hikmet'le yeniden temasa geçmelerinin ardından Zekeriya Sertel o sırada Dünya Barış Konseyinin Viyana'da bulunan genel merkezinde eşi Sabiha Sertel, Budapeşte Radyosu Türkçe servisinde, kızları Yıldız Sertel ise Uluslararası Demokratik Kadınlar Federasyonu genel merkezinde çalışmaya başladılar. Daha sonra, 1958'de TKP'nin yurt dışındaki yöneticisi İsmail Bilen yönetiminde Leipzig'de kurulan Bizim Radyo kadrosunda eşiyle birlikte görev aldı. Ancak bir süre sonra burada da istediği ortamı bulamadı. Sözünü sakınmaması, komünizme yönelik eleştirilerini açıkça dile getirmemesi dolayısıyla TKP ile ters düştü.
Daha sonra eşi ve kızı Yıldız'la birlikte Bakü'ye giden Sertel, 1969'da eşinin ölümü üzerine yeniden Paris'e yerleşti. Yurt dışındaki hayatını kitap yazmakla geçirdi. Çok yakından tanıdığı Nâzım Hikmet'i, kendi hayat hikâyesini anlatan kitaplar yazdı.
Yurda dönüş
Mart 1977'de pasaportunu yenileyerek Türkiye'ye dönebilen Sertel, yurtta büyük ilgi ile karşılandı. Cumhuriyet ve Vatan gazetelerinde yazılar yazdı. Nazım Hikmet'in Son Yılları başlıklı yazı dizisinden ötürü eleştirilere uğradı. En yakın dostları ile arası bozuldu. Kızı Yıldız Sertel'in Paris'te yaşaması sebebiyle son yıllarını Paris'te yaşadı fakat Türkiye'ye çeşitli defalar gidip geldi. 11 Mart 1980 günü Paris'te hayatını kaybetti.[1][2]
Sertel Gazetecilik Vakfı ve Demokrasi Ödülü
1996 yılında Zekeriya ve Sabiha Sertellerin adını yaşatmak için kızları Yıldız Sertel ve Hilla Ünalmış Duda tarafından Sertel Gazetecilik Vakfı kuruldu. Vakıf tarafından 1996'dan itibaren her yıl demokrasi alanında en iyi çalışmayı yapan gazeteci ve bilim insanları ile kurumlara Sertel Demokrasi Ödülü verilmeye başladı.[12] Vakfın faaliyetleri ancak 2009 yılına kadar devam edebildi.
Eserleri
- Hayat ve Şebab (1911, Selanik, Nebizade Hamdi ile birlikte)[1]
- Hayat Ansiklopedisi (1932, ekip çalışması)
- Muallimlere Mahsus Hayat Bilgisi Rehberi, Üç Kitap, Kanaat Kütüphanesi, 1930.[1]
- Davamız ve Müdafaamız (1946, Sabiha Sertel ile birlikte)
- M. Z. Sertel, Sovyetler Birliğinde 45 Gün, Narodna Prosveta-Devlet Neşriyatevi, Sofya 1954.[1]
- M. Z. Sertel, Bulgaristanda Gördüklerim, Narodna Prosveta-Devlet Matbaası, Sofya 1955.[1]
- Gozlu dev.pdf Mavi Gözlü Dev (1968, Ant Yayınları)[]
- Hatırladıklarım 1905-1950, (1968, Yaylacık Kitabevi)
- Nazım Hikmet'in Son Yılları (1978, Milliyet Yayınları)
- Rus Biçimi Sosyalizm (1993, İletişim Yayınları)
- Amerikan Biçimi Yaşam (1993, Yapı Kredi Yayınları)
- Sertellerin Anılarında Nazım Hikmet ve Babıali (1993, Adam Yayınları, Sabiha ve Yıldız Sertel ile birlikte)
Kaynakça
- ^ a b c d e f g h i j k l m n o Serdar KARA. Muhalif Bir Gazeteci Yazar Olarak Zekeriya Sertel. Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi, Basılmamış Doktora Tezi. Bilinmeyen parametre
|Şehir=
görmezden gelindi (yardım) - ^ a b c Serdar KARA. "Zekeriya Sertel (1890-1980)". Zekeriya Sertel (1890-1980). Atatürk Ansiklopedisi. 7 Kasım 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Kasım 2023.
- ^ "Zekeriya Sertel (1890-1980)". Atatürk Ansiklopedisi. 8 Ağustos 2023. 7 Kasım 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Kasım 2023.
- ^ Serdar KARA, M. Zekeriya (Sertel)'in İkinci Meşrutiyet Dönemi Yazılarında Solidarist/Dayanışmacı Düşüncenin ve Organizmacı Yaklaşımın Etkileri, Kebikeç, 2023, Sayı 54-55, s. 37-62.
- ^ Zekeriya Sertel, Hatırladıklarım, Remzi Kitabevi
- ^ "Selma Arslantaş, Mecmua Devrinin Sol Devlerinden Resimli Ay, Akıl Defteri Dergisi, 24.07.2003". 12 Mart 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Nisan 2009.
- ^ "HALİKARNAS BALIKÇISI". Haluk İlhan. 23 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Mayıs 2022.
- ^ "Sertelvakfi.org Sertel ailesinin yaşam öyküsü sayfası". 17 Nisan 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Nisan 2009.
- ^ Ahmet Emin Yalman (1997). Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim. 3 (2 bas.). İstanbul: Pera Turizm ve Ticaret A.Ş. ss. 1061-1064.
- ^ Ahmet Emin Yalman (1997). Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim. 3 (2 bas.). İstanbul: Pera Turizm ve Ticaret A.Ş. ss. 1081-1086.
- ^ a b Ali Ulvi özdemir, İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Serteller ve Tan Gazetesi (1939-1945), Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi Sayı 49, Bahar 2012[]
- ^ "Sertel Vakfı hakkında". 21 Mart 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Nisan 2009.