İçeriğe atla

Zarf (dilbilgisi)

Örnekler
  • Beş dakika bekledim.
  • Büyük düşünmek gerekir.
  • Çok çalışıyorsun.
  • Koşa koşa geldi.
  • Neden sen de gitmiyorsun?
  • Yarın gideceğiz.
  • Yukarı taşıdım.

Zarf veya belirteç; bir fiilin, fiilimsinin, sıfatın veya başka bir zarfın anlamını yer, zaman, durum ve miktar bakımından niteler. Zarflar, fiile yöneltilen neden, ne zaman, nereye, ne kadar ve nasıl sorularının cevaplarını oluşturur. Aşağı, yukarı, nazikçe, çok, az, fevkalâde, en, ileri, geri, şimdi, geç gibi kelimeler cümle içerisinde zarf olarak kullanılabilir.

Türkçede pek çok sıfat aynı zamanda zarf olarak da kullanılabilir. Bu sebeple bir kelimenin zarf mı, sıfat mı olduğu tespit edilirken cümledeki işlevi ve diğer kelimelerle ilişkisi incelenir. Sıfatlar gibi zarflar da tek başına kullanıldıklarında (zarf görevinde kullanılmadıklarında) isim hâline gelir (adlaşır).[1]

O iyi (sıfat) bir insandır.

O iyi (zarf) çalıştı.

İyiler (isim) kazansın.

Çeşitleri

Zaman zarfı

Fiilde belirtilen eylem veya hareketin ne zaman yapıldığını bildiren kelimelere veya kelime gruplarına zaman zarfı denir. "Dün, bugün, yarın, akşam, kışın, geceleyin, ilkin, şimdilik, yine, demin, daha, hâlâ, henüz, derhal, bazen" gibi kelimeler, cümlede zaman zarfı görevinde kullanılabilirler. Fiile sorulan "Ne zaman?" sorusunun yanıtı zaman zarfıdır:

  • Ağabeyim henüz gelmedi.
  • Babam eve şimdi geldi.
  • Kendimi henüz sınav için hazır hissetmiyorum.
  • Test sonuçları elimize bugün ulaştı.
  • Yarın akşam sınıfça tiyatroya gideceğiz.

Zaman bildiren kelimeler, isim cümlelerinde bile zaman zarfı görevindedir.

  • Yarın evdeyim.
  • Sütler kaymak tutar tutmaz or(a)dayım.

Durum zarfı

Durum veya hâl zarfları fiillerin durumlarını anlatan; fiilde bildirilen hareketin nasıl yapıldığını bildiren kelimelerdir. Hemen hemen bütün niteleme sıfatları zarf olarak da kullanılabileceğinden, sayıları oldukça fazladır. Hızlı, hızla, tek tek, iyice, sora sora, geze geze, böyle, şöyle gibi kelimeler ve kelime grupları durum zarflarına örnek olarak verilebilir.

Durum zarflarının cümle içinde ayırt edilebilmesi için fiile nasıl sorusu sorulur:

  • Adam koşarak yanımıza geldi.
  • Bardağı yavaşça masaya bıraktım.
  • Otomobili, sürat limitine rağmen, çok hızlı kullanıyordu.

Bir fiil, birden fazla durum zarfı tarafından nitelenebilir:

  • Mermerleri ova ova, iyice temizledim.

Sonuna vasıta eki (-le) eklenen pek çok kelime cümlede durum zarfı görevinde kullanılabilir:

  • Azarlamak yerine güzellikle anlatmalısın.
  • Odanın kapısını hızla kapattım.
  • Öğretmen öğrencilerine sevgiyle bakıyordu.
  • Sanatçı, resimdeki ince detayları özenle boyadı.

Miktar zarfı

Miktar veya nicelik zarfları; fiilleri, zarfları, fiilimsileri ve sıfatları miktar, derece, ölçü bakımından etkileyen ve sınırlayan zarflardır. Biraz, fazla, çok, daha, en, pek, az gibi kelimeler miktar zarflarına örnek olarak verilebilir. Cümlede nicelik zarfını bulmak için sıfat veya zarfa "ne kadar" sorusu sorulur.

  • Başarılı olabilmek için çok çalışmalıyım.
  • Dolaptaki sütten biraz içtim.
  • Kendini turnuvadan önce fazla yormamalısın.

Yer-yön zarfı

Fiilleri, yer-yön bakımından belirtir. İleri, geri, aşağı, yukarı, beri, gibi kelimeler sıklıkla kullanılan yer-yön zarflarıdır:

  • Biraz ileri gidin.

Yer-yön zarfları ismin hâl eklerini almaz:

  • Aşağı indim. ("aşağıya" hâli isimdir)
  • Biraz öte git. ("öteye" hâli isimdir)
  • İleri doğru koşmaya başladı. ("ileriye" hâli isimdir) Hal eki alan yer-yön kelimeleri zarf olmaz.

Soru zarfı

Fiilleri ve fiilimsileri soru yönünden etkileyen zarflardır: neden, niye, niçin, nasıl, ne zaman, ne kadar vb. Zarfları bulmak için sorulan soruların tamamını kapsar.

  • Buraya nasıl geldiniz?
  • Eve ne zaman varırız?
  • Kırmızı Başlıklı Kız kurda "Neden senin ağzın bu kadar büyük?" diye sordu.
  • Niçin gökyüzü bu kadar mavi?
  • Sizin bahçeniz niye bu kadar geniş?
  • Şehrimizi nasıl buldunuz?
  • Yeni elbisemi nasıl buldun?
  • Yolculuk ne kadar sürüyor?

Fiilimsileri de soru yönünden etkiler

Neden koşarak geldin?

Soru Zarfı Fiilimsi Fiil

Bazı önemli konular

Daha önce belirtildiği üzere isim soylu pek çok kelime hem sıfat hem de zarf olarak kullanılabilir:

  • Eski evimizdeki eşyaları yeni eve getirdim. (niteleme sıfatı)
  • Eve yeni geldim. (zaman zarfı)

Bir ismi niteleyen kelimeler -bu isim cümlenin yüklemi olsa dahi- sıfattır:

  • Hızlı bir yarışçıydı. (sıfat. "Yarışçı" kelimesi isimdir. "-di" ek-fiili ile yüklem yapılmıştır.)
  • Otomobili çok hızlı kullanıyordu. (zarf. "Kullanmak" fiildir.)

Zarflar genellikle fiilden hemen önce kullanılır:

  • Fasulyeler iyice büyüdü.

Adlaşma

Zarflar isim soylu kelimelerdir. Cümlede zarf görevinde kullanılmadıklarında yeniden isme dönüşürler:

  • İşlerin yolunda iken yarınını düşünmeli ve yatırım yapmalısın. (isim)
  • Yarın okula gidecek misin? (zarf)

Kaynakça

  1. ^ Ergin 280

Literatür

  • Ergin, Muharrem. ''Üniversiteler İçin Türk Dili.'' İstanbul: Bayrak Yayım, 2009.

İlgili Araştırma Makaleleri

Edat veya ilgeç; farklı tür ve görevdeki kelimeler ve kavramlar arasında anlam ilgisi kurmaya yarayan yardımcı kelime. İlgeçlerin tek başına anlamı yoktur; diğer kelimelerle birlikte, cümle içinde görev kazanır.

Cümlenin ögeleri, cümlede yüklem ile görev ve anlam yönünden yükleme eşlik eden diğer parçalardan her biri. Cümlenin ögeleri tek bir sözcükten veya sözcük grubundan oluşabilir. Ögeler anlamlı ve doğru cümleler kurulabilmesini sağlar. Türkçede cümlenin ögeleri şunlardır:

  1. Yüklemler
  2. Yapım ekleri
  3. Çekim ekleri
  4. Nesneler
  5. Bağlaçlar
  6. Dolaylı tümleçler
  7. Zarf tümleçleri
  8. Edat tümleçleri
  9. Özneler
  10. Noktalama işaretleri

Bağlaçlar veya rabıt (bağlama) edatları; kelimeleri, kelime gruplarını veya cümleleri biçim veya anlam yönüyle birbirine bağlayan kelimeler: ve, veya, ile, ama, de (da), ancak, çünkü, eğer, hâlbuki, hem … hem …, hiç değilse, ise, ki, lâkin, meğer, nasıl ki, ne … ne …, öyle, öyle ki, sanki, şu var ki, üstelik, yahut, yalnız, yani, yoksa, zira vs. Bağlaçlar, ifadeleri ilgi ve önem sırasına koyarak düzenlememize yardımcı olur.

Fiil veya eylem, varlıkların yaptığı işi, hareketi, oluşu çeşitli ekler alarak şahıs ve zamana bağlı olarak anlatan kelimedir.

Zamir veya adıl, cümlede varlıkların adları yerine kullanılabilen ve adların yerine getirdiği bütün işlevleri yerine getirebilen ad soylu sözcük. Ben, sen, o, biz, siz, onlar; kendim, kendin, kendi, kendimiz, kendiniz, kendileri; bu, şu, o; kim, ne ve biri gibi kelimeler, sıklıkla zamir olarak kullanılır. Türkçede herhangi bir sözcüğü zamir olarak adlandırmak yanlış olur çünkü pek çok ad soylu sözcük gibi zamirler de cümlede ayrı görevlerde kullanılabilir:

Cümle veya tümce; bir ifade, soru, ünlem veya emiri dile getiren; kendi başına anlamlı sözcükler dizisi. Çoğunlukla özne, tümleç ve yüklemden meydana gelir. Bazen yan cümleciklerle anlamı pekiştirilir veya genişletilir.

Sıfat ya da ön ad; isimlerin ya da diğer sıfatların önüne gelerek onları miktar, sıra, konum, renk, biçim, bıraktığı izlenim gibi çeşitli yönlerden tanımlayan, tarif eden kelime türüdür. Sıfat ile nitelediği veya belirttiği ismin oluşturduğu kelime grubuna "Sıfat Tamlaması" denir. Her sıfat, bir Sıfat Tamlaması kurar. Sıfatın olduğu heryerde aynı zamanda Sıfat Tamlaması'ndan da sözedilir. Sıfat Tamlaması'nın çeşitleri yoktur.

Çekim ekleri, gerek isim soylu gerekse fiil soylu kelimelerin sonuna eklenerek cümle içinde diğer kelimelerle anlam bağlantısı kurmalarını sağlayan ekler. Kendi başlarına bir anlam ifade etmezler.

İsim cümlesi veya ad cümlesi; yüklemi bir fiil olmayan cümle. İsim cümlelerinde fiil soylu kelimeler bulunabilir ancak yüklem isim görevinde olmak zorundadır. İsim cümlelerinde isim soylu kelimeler, ek-fiiller kullanılarak yükleme dönüştürülürler. Aşağıdaki cümlelerin hepsi isim cümlelerine örnektir:

Birleşik cümle veya bileşik cümle, bir ana (temel) cümle ile onun anlamını tamamlayan bir veya daha fazla yardımcı cümleden meydana gelen cümledir. Birleşik cümlelerde ana yüklemin haricinde yargı veya eylem bildiren başka sözcükler de bulunur. Aşağıdaki örneklerde yardımcı cümleler eğik çizgi (/) ile ayrılmıştır ve bazı noktalama işaretleri anlatım kolaylığı açısından kullanılmamıştır:

Ek-fiil, ek-eylem veya cevher fiil, Türkçede isimlerin sonuna eklenerek onları yüklem haline getiren bir ektir. Bu ek Eski Türkçe "ér- : olgunlaşmak, yetişmek, tamam olmak" fiilinden evrilip zaman içinde "i-mek" haline gelmiş ve zamanla kökünün de erimesiyle bugün sadece “şu veya bu durumda bulunmak” manalarını cümleye katan (i)-di, (i)-miş, (i)-se ve (i)-dir halleri kalmıştır. Diğer dillerden muadil olarak İngilizce "to be",Latince "esse" fiilleri örnek verilebilir.

Fiilimsi ya da eylemsi, fiillerden türemelerine karşın fiilin bütün özelliklerini göstermeyen; cümle içerisinde isim soylu sözcükler gibi kullanılan fiil soylu kelimelerdir. Türkçede fiilimsiler, fiillere yapım ekleri ekleyerek oluşturulur. Fiilimsi aldığı yapım ekine göre cümlede isim, sıfat ya da zarf olarak kullanılabilir.

Biçimbilim, yapıbilim, biçim bilgisi, şekil bilgisi, morfoloji veya yapı bilgisi dilbilimde sözcüklerin içyapısını inceleyen alt dalıdır. Temel inceleme nesnesi, dilin anlam taşıyan en küçük parçaları olan biçimbirimlerdir. Biçimbilim, sözcükleri, nasıl oluşturulduklarını ve diğer sözcüklerle ilişkilerini inceler ve sözcüklerin kök, gövde ve ek gibi bileşenlerinin yapısını çözümler.

İsim soylu kelimeler; cümlede isim gibi davranabilen, bazıları ismin hâllerini alabilen veya isim yerine kullanılan, fiil bildirmeyen kelimeler. Türkçedeki isim soylu kelimeler şunlardır:

Bildirme eki veya bildirme koşacı, Türkçede yükleme kesinlik, belirsizlik, ihtimal gibi anlamlar katan -dir eki. Türkçedeki dört ek-fiilden biridir. Eklendiği kelimedeki ses kurallarına uyarak -dır, -dur, -dür, -tir, -tır, -tur ve -tür hâllerine dönüşebilir:

Sıfat-fiil, ortaç veya partisip; bir fiilin cümlede sıfat görevinde kullanılan hâli. Türkçedeki üç fiilimsi grubundan biridir. Fiillerin sonuna sıfat-fiil ekleri olan -en, -esi, -mez, -ar, -di(k), -di(ği), -ecek ve -miş getirilerek oluşturulur ve kısaca anası mezar dikecekmiş şeklinde formülize edilir. Sıfat-fiiller kendinden sonraki kelimelerle birlikte sıfat tamlaması oluşturur.

Fiil soylu kelime; fiil kökünden oluşturulmuş, cümlede bir iş veya oluş bildiren sözcük. Türkçedeki fiil soylu sözcükler, fiiller ve fiilimsilerdir.

Yan cümlecik veya yan cümle, bileşik cümlelerde ana cümlenin anlamını tamamlayan yardımcı cümle. Bazen tümce sözcüğü de yan cümle anlamında kullanılır. Yan cümlecik; tek başına tam ve anlamlı bir cümle olabildiği gibi, fiilimsilerle oluşturulmuş da olabilir. Türkçede başlıca dört tip yan cümlecik vardır:

  1. dilek-şart kipi ve ek-fiilin şartı (-se) ile oluşturulanlar (şartlı)
  2. ki bağlacı ile oluşturulanlar
  3. iç içe cümleler
  4. fiilimsiler ile oluşturulanlar (girişik).

Esperanto dilbilgisi, kuralları aşırı şekilde düzenli olması için tasarlanmıştır. Eklemeli bir dil olan Esperanto'nun kelime dağarcığı Hint-Avrupa dil ailesi, özellikle de Latin, Slav ve Germen dilleri esas alınarak hazırlanmıştır. Esperanto serbest cümle dizimine sahiptir, cümledeki ögelerin yerleri değiştirildiğinde cümlenin anlamı değişmez.

Elefen'in dilbilgisi, Roman dilleri Katalanca, Fransızca, İtalyanca, Portekizce ve İspanyolcanın ortak dilbilgisinden basitleştirilmiştir. Bu haliyle, Haiti Kreolü, Yeşil Burun Adaları Kreolü, Papiamento ve Chabacano gibi Romanik Kreollerin gramerlerine benzer.