İçeriğe atla

Z Teorisi

Z Teorisi, Japon ekonomist William Ouchi tarafından geliştirilmiş olan bir kuram. Neoklasik akımlar içerisinde oluşturulan X ve Y Kuramına alternatif olarak ortaya koyulmuştur. “Z” Teorisinin isimi de buradan kaynaklanmaktadır.

Z Teorisinin ortaya çıkışı

Z Teorisi klasik görüşlerin insanı neredeyse hiç dikkate almayan örgüt odaklı yaklaşımlarının aksine bireyin önemsendiği hatta Yönetim sürecine aktif olarak dahil edildiği bir bakış açısı geliştirmektedir. Bu açıdan bakıldığında Neoklasik Teorilere daha yakın bir anlayış sergilemektedir. Ancak Neoklasik yaklaşımların aksine bütüncü bir bakışla örgütün kendisi de dikkate alınır. Neoklasik Teorilerin şekillendiği bir dönemde Douglas Mc Gregor tarafından oluşturulan X ve Y Kuramının verilerinden de yararlanarak bir alternatif oluşturulmuştur.

X ve Y Teorisi

Bu yaklaşımın X modeli klasik görüşlerin örgüt anlayışı içerisinde sınırlı olarak ele alınan insana bakış açısını özetlemekte ve çalışana karşı bir tür güvensizlik sergilemektedir. Y modeli ise Neoklasik bakış açısından çalışkan insanın varlığını esas almaktadır. Burada, X Teorisi durağan ve çalışmaktan kaytaran bir çalışanı, Y Teorisi personelin dinamik yönünü temsil eder.

Bu açıdan bakıldığında X ve Y modelleri Tez ve Antitez olarak ortaya koyulmuştur. Ancak burada Diyalektik mantığa göre Sentez eksiktir. Z Teorisi bu kuramın Sentez kısmını oluşturmaktadır.

Z Teorisine göre her yerde ve zamanda geçerli bir yönetim anlayışının var olacağını söylemek imkânsızdır. Yönetici bazen X veya Y yaklaşımlarının, bazen de bunların birleşiminin (sentezinin) daha etkili olduğunu görebilir. Bundan hareketle X ve Y teorilerine Z teorisi ile bir alternatif getirilmektedir. Böylece modern kuramlar içerisindeki Durumsallık yaklaşımı ile de benzerlikler taşımaktadır. Z Teorisinde dört faktöre önem verilir: Güdü, Kalite, Verimlilik ve Sorumluluk.

Temel önermeler

Z teorisinin insan davranışları hakkındaki varsayımları şöyledir:

  1. İnsan tembel veya çalışkan değildir; düşünme, karar verme ve azmetme yeteneklerine sahiptir.
  2. Salt felsefi açıdan bakıldığında insan doğuştan ne iyidir, ne de kötüdür yani şartlara göre her ikisine de yatkın olabilir.
  3. İnsanı motive eden çalıştığı ortam ve çevresel koşullardır.
  4. Motivasyon iç veya dış zorlamayla sağlanamaz, insan ancak mantık yoluyla ve ikna edilebilir.
  5. İnsanı iyimser veya kötümser olarak değil, tarafsız olarak değerlendirmek gerekir.

Z Teorisine esas teşkil eden Japon yönetim sisteminin özellikleri ise şunlardır:

  • Ömür Boyu İstihdam / İş Güvencesi
  • Uzmanlaşmamış (Yarı Uzmanlaşmış) Mesleki Gelişme
  • Yavaş Değerleme Ve Terfi
  • Ortak Karar Verme / Katılımcılık
  • Ortak Sorumluluk
  • İşletme İçi Örtülü Denetim Mekanizmaları
  • Rotasyon / İşletme İçi Yer Değiştirme

Klasik Yönetim anlayışında Emir-Komuta Birliği ve Hiyerarşik Yapı ilkelerinin aksine Z Tipi örgütlerde Ortak karar verme söz konusudur. Bürokrasi yaklaşımdaki formelleştirilmiş ve gayri şahsileştirilmiş iş anlayışının büyük oranda reddedildiği Z Teorisinde çalışanların işlerini benimsemelerine önem verilir. Bireysel sorumluluğun esas olduğu Bürokratik yönetimlerin tam tersine Japon modelinde Ortak Sorumluluk vardır. İşin en küçük parçalarına kadar ayrılarak yapılması anlayışı Z Teorisine göre gereklilik halinde uygulanır. Ancak çalışanın işin bütünü hakkında bir bilgiye sahip olması her durumda önemlidir. Uzmanlaşmış mesleki çalışmanın da Z Teorisinde kısmen de olsa terk edildiği görülür. 20. Yüzyılın ortalarında itibaren ortaya çıkan ve “Aşırı Uzmanlaşma” olarak da bilinen problemin çözümünü Z Tipi yönetim anlayışının kendi bünyesinde doğal olarak taşıdığı görülmektedir. Aşırı Uzmanlaşmada birey tek bir alanda konuya derinlemesine hakimken ve tüm becerileri bu alanda gelişmişken, bütünsel bir bakış açısından yoksundur. Hatta bağlantılı yan dallarda bile yetersiz bilgisi vardır hatta hiç bilgiye sahip değildir. Ancak farklı alanları kapsayan rotasyona dayalı Z Tipi yönetim bu sorunun büyük oranda üstesinden gelmiş durumdadır.

Klasik anlayıştan farklı olarak Z tipi örgütlerde örgüt mekanik bir biçimde ele alınmamakla birlikte kendine özgü bir felsefe geliştiği için belirli bir düzeyde içe kapalılık içerir. Z Teorisi de bütünsel bir bakış açısını ve özellikle bireyi çevresi ile birlikte değerlendirmeyi benimsemiştir, çalışanı etkileyen çevresel faktörlere önem vermiştir. Örneğin işyeri içindeki sosyal olanaklar gibi. Böylece bireyin veriminin işletmenin verimine yansıyacağı öngörülmüştür. Z tipi yönetim anlayışında özellikle çalışanların sorumluluk ve karar almada etkin olmaları ise sisteme doğrudan katılımları sağlanmaktadır. Klasik bakış açısına göre böyle bir uygulama mümkün değilken, Neoklasik bakış açısı ile paralel bir yaklaşım söz konusudur. İşletme içine dönük bir bakış açısı ile klasik, insan odaklı olması ile de neoklasik yaklaşımlar ile benzeşir.

Kaynakça

  • Anderson, R. ve Anderson, K. (1982). Japanese HRD in Z Type Companies Training and Development Journal. Cilt: 36, Sayı:3
  • Ouchi, William (1989), Teori Z, Japon Yönetim Tarzı, İstanbul: İlgi Yayınevi
  • Wolferen, Karen von (1992), Japon Gücünün Sırrı, İş Bankası Yayınları
  • Genç, Nurulllah (2007), Yönetim ve Organizasyon, Ankara: Seçkin Yayınevi
  • McGregor, Douglas. (1960). The Human Side of the Enterprise. New York: McGraw-Hill, Inc.
  • Likert R. (1967). Human Organization: Its Management and Value (p. 139). New York, McGraw-Hill.
  • Bacarr, Jina. How to Succeed in a Japanese Company. New York. Carol Publishing Group, 1994.
  • Maslow, Abraham H. (1970). Motivation and Personality (p. 28). New York: Harper & Row
  • Bittel, Lester R. (1989). The McGraw-Hill 36-Hour Management Course (p. 11). New York: McGraw- Hill.
  • Luthans, Fred. (1989). Organizational Behavior (p. 36). New York: McGraw-Hill.
  • DuBrin, Andrew J. (1990). Essentials of Management (p. 34). Cincinnati: South-Western.
  • Massie, Joseph L. and John Douglas. (1992). Managing: A Contemporary Introduction (p. 48). Englewood Cliffs: Simon & Schuster Company.
  • Reddin, W. J. Managerial Effectiveness. (1970). (pp. 189–190). (New York: McGraw-Hill Book Company).

İlgili Araştırma Makaleleri

Dizge ya da sistem, birbiriyle etkileşen veya ilişkili olan, bir bütün oluşturan cisim veya varlıkların bileşkesidir. Bu varlıklar soyut veya somut olabilirler.

Üretim faktörleri, bir ürünün ortaya çıkabilmesi için gerekli olan unsurlardır. Klasik endüstri teoreminde 3 tane olan faktörler, zamanla güncellenerek dördüncü faktör farklı bakış açılarına göre eklenmiştir. Bu bakış açıları arasında Marksizm, NeoKlasik ekonomik yaklaşım veya ekolojik ekonomi gibi kavramlar sayılabileceği gibi, yükselen bir trend olarak bilgi ekonomisi kavramı da sayılabilir.

İdeoloji kuramı ya da teorisi, bir bilinç formasyonu olarak ideolojinin yapısı, işleyiş mekanizmaları, ideolojinin fonksiyonları ve öteki (toplumsal) bilinç biçimleriyle ilişkileri ve ayrımlarını konu edinen ve kuramsal olarak bu alanı açıklamaya çalışan teorik çabaların toplamını ifade eder. Tek tek ideolojilerle ilgilenmektense, genel olarak ideoloji denilen şey ile ilgilenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Peter F. Drucker</span>

Peter Ferdinand Drucker, Avusturyalı yazar, konuşmacı, danışman, öğretim üyesi ve yönetim bilimci.

<span class="mw-page-title-main">Toplam kalite yönetimi</span>

Toplam kalite yönetimi ya da kısaca TKY; müşteri ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kullanılan insan, iş, ürün ve/veya hizmet kalite gereksinimlerinin, sistematik bir yaklaşımla ve tüm çalışanların katkıları ile sağlanmasıdır. Bu yönetim şeklinde uygulanan her süreçte tüm çalışanların fikir ve hedefleri kullanılmakta ve tüm çalışanlar kaliteye dahil edilmektedir. Toplam kalite yönetimi; uzun dönemde müşterilerin tatmin olmasını başarmayı, kendi personeli ve toplum için yararlar elde etmeyi amaçlar ve kalite üzerine yoğunlaşır. Tüm personelin katılıma dayalı bir yönetim modelidir.

İnsan kaynakları yönetimi (İKY), herhangi bir organizasyonda insan kaynaklarının organizasyona, bireye ve çevreye yararlı olacak şekilde bulunulan yerin yasalarına ters düşmeyecek şekilde, etken yönetilmesini sağlayan fonksiyon ve çalışmalarının tümüdür. Aynı zamanda hem akademik çevreyi hem de dünyasını ilgilendiren yönetim dalına da insan kaynakları yönetimi denir.

<span class="mw-page-title-main">Açıkorur gönderim</span>

Matematikte açıkorur gönderim ya da açıkorur dönüşüm tanımlı olduğu kümenin her noktasında yerel olarak açıları koruyan bir fonksiyona verilen addır. Bu tanımı haliyle, açıkorur gönderimlerin her zaman uzunlukları koruması ya da yönleri koruması beklenmez.

Kuruluş, kurum, organizasyon veya teşkilat; ortak bir amaç çerçevesinde kurulmuş, ortak bir çalışma düzenine sahip, kendi verimini yönetebilen toplumsal bir düzendir. Organizasyonlar sosyoloji, iktisat, işletme, siyaset bilimi ve psikoloji gibi birçok sosyal bilim dalının araştırma konusudur.

<span class="mw-page-title-main">Kuantum alan teorisi</span> hareketli parçacık sistemlerinin kuantizasyonuyla ilgilenen parçacık mekaniğiyle benzer olarak, alanların hareketli sistemlerine parçacık mekaniğinin uygulamasıdır

Kuantum Alan Teorisi (METATEORİ); Klasik Birleşik Alan (KAT) Teorilerini, Özel Görekliliği (SRT), Kuantum mekaniği (KM) teorilerini tek bir teorik çerçeve altında toplayan bir üst teoridir.

Kalite kontrolü, Latince contra kelimesinden gelir, İngilizce karşılığı control olup sürekli standartları karşılamak için yapılan süreç idaresi anlamında kullanılır. Buna göre kalite kontrolü, bir sürecin kalite etkinliğini azaltacak durumlara karşı tedbir alarak kaliteye hakim olma anlamına gelir. Kalite kontrolünün temel amacı müşteri beklentilerinin ve işletmelerin stratejik amaçlarının en ekonomik seviyede karşılanabileceği ürünün üretimi için gerekli planların geliştirilip uygulanarak etkin bir şekilde sürekliliğinin sağlanmasıdır. Eğer kontrol temel olarak, kalite yönetim kararlarında kullanılmazsa yönetim tümüyle kaliteyi yönetemez.

Proje yönetimi, belirli bir projenin hedef ve amaçlarına ulaşıp bitirilmesi için kaynakların planlanması, organize edilmesi, tedarik edilmesi ve yönetilmesi disiplinidir.

Klasik iktisat, klasik politik ekonomi ya da Smithyen ekonomi, 18. yüzyılın sonlarında ve 19. yüzyılın başlarından ortalarına kadar özellikle İngiltere'de gelişen politik ekonomide bir düşünce okuludur. Başlıca düşünürleri Adam Smith, Jean-Baptiste Say, David Ricardo, Thomas Robert Malthus ve John Stuart Mill olarak kabul edilmektedir. Bu ekonomistler, üretim ve mübadelenin doğal yasaları tarafından yönetilen, büyük ölçüde kendi kendini düzenleyen sistemler olarak piyasa ekonomilerine dair bir teori üretmişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Hilbert uzayı</span>

Matematikte Hilbert uzayı, sonlu boyutlu Öklit uzayında uygulanabilen lineer cebir yöntemlerinin genelleştirilebildiği ve sonsuz boyutlu da olabilen bir vektör uzayıdır. Daha kesin olarak, bir Hilbert uzayı, uzayın tam metrik uzay olmasını sağlayan bir uzaklık fonksiyonu üreten bir iç çarpımla donatılmış bir vektör uzayıdır. Bir Hilbert uzayı, bir Banach uzayının özel bir durumudur. Matematik, fizik ve mühendislikte sıkça kullanılmaktadır. Kuantum mekaniğiyle uyumludur. Adını David Hilbert'ten almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Gradyan</span>

Bir skaler alanın yön türevi (gradyan) artımın en çok olduğu yere doğru yönelmiş bir vektör alanını verir ve büyüklüğü değişimin en büyük değerine eşittir.

Sistem teorisi, disiplinlerarası bir bilim olup incelenen bir sorunu veya olguyu bir sistem olarak ele alan bilimsel ve düşünsel anlayıştır. Organizmaları, yapıları, örgütleri, mekanizmaları, doğal oluşumları bir bütün oluşturacak biçimde birbirleriyle ve çevreleriyle ilişkili veya bağıntılı unsurlar dizisi olarak inceler. Değişik oluşumları içindeki unsurları ve nitelikleri arasındaki ilişkiler topluluğu olarak algılayan ve açıklayan bir yaklaşımdır. Olayların, durumların ve gelişmelerin incelenmesinde kullanılan bir bakış açısı, bir düşünce tarzı, bir metottur. Sistem yaklaşımı, olaylar ve olgular arasındaki ilişkileri ve karşılıklı etkileşimleri inceleyerek analizlerde bulunur.

<span class="mw-page-title-main">McGraw-Hill</span>

McGraw-Hill Education, öğrenen bilim şirketi ve lisansüstü eğitim yoluyla K öncesi için özelleştirilmiş eğitim içeriği, yazılımı ve hizmetleri sunan "büyük üç" eğitim yayıncısından biridir. Şirket ayrıca tıp, işletme ve mühendislik meslekleri için referans ve hakemli dergi sunmaktadır. McGraw-Hill Education şu anda 28 ülkede faaliyet göstermektedir, dünya genelinde 5.000'den fazla çalışana sahiptir ve 135'ten fazla ülkeye 60'tan fazla dilde ürün ve hizmet sunmaktadır.

Bakım etiği, özen etiği ya da bakım/özen etiği kadınlara duyulan saygınlığı, kadın çalışmalarının ahlak felsefesi açısından önemini ve ahlak felsefesinin bazı temel problemlerine kadın bakış açısının verebileceği cevapları merkezi bir konuma yerleştirerek ahlak felsefesinde alternatif bir bakış açısı sunmayı başarmış önemli bir yaklaşımdır. Bu bakımdan bakım/özen etiği, geleneksel etik teorilerden oldukça uzak ve eleştirel bir yaklaşım olarak ortaya çıkmıştır. Bakım/özen etiği, özellikle Batı düşünce tarihi içerisinde 1960'lara kadar dayanan feminist düşünce hareketlerinden kaynaklanarak geliştirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Kalkınma teorisi</span>

Kalkınma teorisi, toplum içerisinde istenilen ve hayal edilen değişimin nasıl başarılacağına dair fikirler içeren bir teori türüdür. Kalkınma teorisi altında birçok teori bulunmaktadır. Bu makale içerisinde de farklı teorilerin bakış açıları "kalkınma teorisi"ne göre belirtilmektedir.

Organizasyon(Örgüt) Sosyolojisi veya Örgütsel davranış (ÖD) : "örgütsel ortamlarda insan davranışının incelenmesi, insan davranışı ile organizasyon arasındaki arayüz ve organizasyonun kendisi"dir. ÖD araştırması en az üç şekilde kategorize edilebilir:

Neoklasik iktisat, mal ve hizmetlerin üretim, tüketim ve değerlemesinin (fiyatlandırma) arz ve talep modeli tarafından yönlendirildiğinin gözlemlendiği bir ekonomi yaklaşımıdır. Bu düşünceye göre, bir mal veya hizmetin değeri, geliri kısıtlı bireyler tarafından faydanın ve üretim maliyetleriyle karşı karşıya olan ve mevcut bilgi ve üretim faktörlerini kullanan firmalar tarafından kârın varsayımsal maksimizasyonu yoluyla belirlenir. Bu yaklaşım genellikle rasyonel seçim teorisine başvurularak gerekçelendirilmiştir.