İçeriğe atla

Yusuf el-Azma

Yusuf el-Azma
یوسف العظمة
Savaş bakanı olarak görev yaptığı dönemde el-Azma (1920)
Suriye savaş bakanı ve Suriye genelkurmay başkanı
Görev süresi
Ocak 1920 - 24 Temmuz 1920
Hükümdar I. Faysal
Başbakan Haşim el-Etâsî
Yerine geldiğiMakam oluşturuldu (savaş bakanı)
Yasin el-Haşimi (genelkurmay başkanı)
Yerine gelenMakamlar kaldırıldı
Kişisel bilgiler
Doğum 1883
Şam, Osmanlı Suriyesi, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm 24 Temmuz 1920 (36-37 yaşlarında)
Meyselun, Suriye Arap Krallığı
Partisi El-Fetat
Çocuk(lar) Leyla
Bitirdiği okul Kara Harp Okulu
Askerî hizmeti
Bağlılığı  Osmanlı İmparatorluğu (1918'e kadar)
Suriye Arap Krallığı (1920'ye kadar)
Branşı Osmanlı Ordusu (1909-1918)
Arap Ordusu (1920)
Hizmet yılları 1909-18
1920
Çatışma/savaşları I. Dünya Savaşı

Fransa-Suriye Savaşı

Yusuf el-Azma (Arapçaيوسف العظمة; 1883 - 24 Temmuz 1920), Ali Rikabi ve Haşim el-Etasi hükûmetlerinde Suriye savaş bakanı ve Kral I. Faysal döneminde Arap Ordusu genelkurmay başkanıydı. Ocak 1920'den Meyselun Muharebesi sırasında Fransız istilasına karşı Suriye kuvvetlerine komuta ederken ölümüne kadar savaş bakanı olarak görev yaptı.

El-Azma toprak sahibi, Şamlı bir aileden geliyordu. Osmanlı ordusunda subay oldu ve I. Dünya Savaşı'nda birçok cephede savaştı. Yenilen Osmanlılar, Şam'dan çekildikten sonra el-Azma, Arap Ayaklanması'nın lideri Emir Faysal'a hizmet etti ve Ocak 1920'de Şam'da Arap hükûmetinin kurulmasının ardından savaş bakanı olarak atandı. Yeni kurulmakta olan Suriye Arap Ordusunu inşa etmekle görevlendirildi. Bu arada ülke, Faysal hükûmetini tanımayan Fransa'nın mandater bölgesi olarak belirlenmişti. El-Azma, Fransız yönetimine en yüksek sesle karşı çıkanlar arasındaydı ve Fransız birlikleri Lübnan'dan Şam'a doğru ilerlerken onlara karşı koymakla görevlendirildi. Sivil gönüllüler, eski Osmanlı subayları ve Bedevi süvarilerden oluşan karışık bir orduya liderlik eden el-Azma, Meyselun Geçidi'nde Fransızlarla çatışmaya girdi ancak çatışmada öldürüldü ve askerleri dağıldı. Bu durum, Fransızların 25 Temmuz 1920'de Şam'ı işgal etmesine yol açtı. Ordusu yenilgiye uğramış olsa da el-Azma, Fransızların açık askeri üstünlüğüne rağmen onlarla yüzleşmekteki ısrarı ve ardından gelen savaşta nihai ölümü nedeniyle Suriye'de ulusal bir kahraman hâline geldi.

İlk yılları ve ailesi

El-Azma, 1883 yılında Türkmen kökenli tüccar ve toprak sahibi bir ailenin çocuğu olarak Şam'da doğdu.[1][2] Ailesinin üyeleri Osmanlı Suriye müesses nizamının bir parçasını oluşturuyordu.[2] El-Azma'nın kardeşi Aziz Bey kaymakam olarak görev yaparken yeğeni Nebih Bey de dahil olmak üzere birçok akrabası Osmanlı subayıydı.[2][3] El-Azma'nın Türk bir kadınla olan evliliğinden Leyla adında bir kızı vardı. El-Azma öldüğünde çocuk yaşlarda olan Leyla, ilerleyen yıllarda İstanbullu bir Türk tüccar Cevad Asar'la evlendi ve ondan Celal adlı bir oğlu oldu.[4][5] El-Azma ailesinin Suriye'deki pek çok üyesi daha sonra manda yönetimi sonrası Suriye'de banker, toprak sahibi ve tüccar oldu ve ailenin bir üyesi olan Beşir el-Azma, 1962 yılında Suriye başbakanı olarak görev yaptı.[3]

Osmanlı askerî kariyeri

El-Azma, 1906'da Harp Okulundan mezun olduktan sonra askerî üniformasıyla

1906 yılında İstanbul'daki Osmanlı Harp Okulundan mezun olan el-Azma, İttihat ve Terakki Cemiyetinin bir üyesiydi.[6] Mezuniyetinin ardından, 1909'da İstanbul'a dönene kadar Almanya'da ek askerî eğitim aldı.[1][6] Buradan Mısır'ın başkenti Kahire'ye askerî ataşe olarak atandı.[1]

1914'te, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı 25. Piyade Tümeninin komutanıydı. Savaşın ilerleyen dönemlerinde İstanbul'da Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın yardımcısı olarak görevlendirildi.[1] Savaşın sonuna doğru el-Azma; Phillip S. Khoury'ye göre İstanbul merkezli Birinci Osmanlı Ordusunun,[7] tarihçi Ruth Roded'e göre ise Kafkasya'daki Osmanlı ordusunun kurmay başkanlığına atandı.[3] Tarihçi Michael Provence'ın yazdığına göre, el-Azma'nın bu görevinden bir süre sonra 1916'da Mekke Şerifi Hüseyin tarafından Osmanlılara karşı başlatılan Arap Ayaklanması'na katıldığına "yaygın olarak inanılır", ancak "esasında Ekim 1918'e kadar madalyalı bir Osmanlı cephe subayı olarak görev yapmıştı".[6]

Hüseyin'in oğlu Emir Faysal liderliğindeki Britanya destekli Şerif Ordusu tarafından Ekim 1918'de Şam'ın ele geçirilmesinin ardından el-Azma şehre döndü.[1] 1911'de kurulan Arap milliyetçisi gizli bir cemiyet olan el-Fetata katıldı[8] ve tam olarak bilinmeyen bir tarihte Emir Faysal'ın özel kethüdası oldu.[1] İmparatorluk'un Arap topraklarında görev yapan ve neredeyse tamamı mütevazı bir aileden gelen diğer eski Osmanlı subaylarının aksine, el-Azma kentli üst sınıftan geliyordu.[6] Ocak 1919'da Faysal, el-Azma'yı Şam yönetiminin Beyrut'taki askerî delegesi olarak atadı.[1]

Savaş bakanlığı dönemi

Atanma

El-Azma, Kral Faysal'ı (ortadaki) selamlarken (1920)

Ali Rikabi hükûmetinde savaş bakanlığına getirilen el-Azma, 26 Ocak 1920'de Britanya kuvvetleri tarafından tutuklanarak Filistin'de gözaltında bulunan Yasin el-Haşimi'nin yerine Emir Faysal tarafından genelkurmay başkanı olarak atandı.[9] Provence'a göre aylar önce Arap Ayaklanması'na karşı savaşmış olmasına rağmen, el-Azma'nın Şam kökenli olması ve hem yerli hem de madalyalı bir Osmanlı savaş generali olarak ünü onu "savaş bakanı için bariz bir seçim" hâline getirmişti.[6] Sami Mubayyed'e göre, el-Azma görevde olduğu süre boyunca günümüz Suriye Ordusunun temellerini ve hiyerarşisini oluşturdu. Osmanlı Ordusunun Suriye'de bıraktığı silah ve mühimmatı topladı, yeni silahlar için fon sağladı ve 1920 ortalarında, çoğunluğu Bedevi gönüllüler ve eski Osmanlı subaylarından oluşan yaklaşık 10.000 kişilik bir askerî kuvvet meydana getirdi.[1]

Fransız Mandası'na muhalefet

Faysal, Mart 1920'de Suriye Arap Krallığı'nı ilan etti. Birleşik Krallık ile Fransa arasında 1916 yılında, Osmanlı İmparatorluğu'nun Arap topraklarının kendi aralarında paylaşılmasını öngören gizli Sykes-Picot Anlaşması'nı imzalamıştı. Nisan 1920'de Milletler Cemiyetinin Fransa'ya, Suriye üzerinde bir manda kurma yetkisi vermesiyle birlikte Suriye hükûmetinde iki ana cenah ortaya çıktı. Azınlık grup Arap kuvvetleri üzerindeki askerî üstünlüğü nedeniyle (özellikle Britanyalılar, Faysal'a verdikleri desteği geri çektiklerinden beri) Fransa ile uzlaşmayı tercih ederken çoğunluk grup Fransız yönetimini her şekilde reddediyordu. Er-Rikabi azınlık grubuna liderlik ederken çoğunluk grup el-Azma tarafından yönetiliyor ve diğer genç eski Osmanlı subayları tarafından destekleniyordu. Dışişleri Bakanı Abdurrahman Şahbandar da dahil olmak üzere Suriye hükûmetinin çoğu el-Azma'nın grubunu destekledi.[10][11]

El-Azma, Suriye savaş bakanı olarak askerî üniformasıyla

General Henri Gouraud komutasındaki Fransız kuvvetleri 18 Kasım 1919'da Beyrut'a çıkarma yaptı. Tüm Suriye'yi Fransız kontrolü altına alma amacı güden Gouraud, Fransız kuvvetlerinin Beyrut ile Şam arasındaki Bekaa Vadisi'ne konuşlandırılmasını talep etti. Faysal'ın isteklerine rağmen temsilcisi Nuri es-Said Fransızların konuşlanmasını kabul etse de, bir Fransız subayının Fransız varlığına karşı çıkan Şii Müslüman isyancılar tarafından saldırıya uğraması üzerine Gouraud, es-Said ile yaptığı anlaşmayı ihlal ederek büyük Baalbek'i işgal etti. Fransızların Suriye sahili ve Bekaa Vadisi boyunca konuşlanması Suriye genelinde huzursuzluğa yol açtı ve el-Azma'nın grubu ile Fransızlarla uzlaşma arayan grup arasındaki siyasi bölünmeyi daha belirgin hâle getirdi.[12]

Fransız varlığına tepki olarak Suriye'nin kuzeyinde Salih el-Ali liderliğinde bir Nusayri isyanı, Halep bölgesinde ise İbrahim Hananu liderliğinde başka bir isyan başladı. 10 Aralık 1919'da Başbakan Rikabi, milliyetçilerin ve halkın baskısı yüzünden istifa etti.[12] İsyanlar, Mustafa Kemal'in Anadolu'daki isyancılarından ve Faysal hükûmetinden askerî destek almıştı.[6] Haziran 1920'de el-Azma, yeni kurulan Arap ordusuna daha fazla asker toplamak ve Anadolu'daki isyanla bağlantı kurmak için Suriye'nin kuzeyini gezdi.[6][7] El-Azma, özellikle Halep'te askere alma seferberliğine karşı bir direnç hissetti ama bir miktar asker toplamayı başardı.[7] Temmuz 1920 başlarında Fransız kuvvetleri, Suriye'nin kuzeyindeki bazı bölgelerini işgal etti.[12]

13 Temmuz'da el-Azma, Suriye Ulusal Kongresinde basın sansürü, askerî kullanım için sivil araçlara el koyma yetkisi ve ülkedeki milislere orduyu destekleme çağrısı da dahil olmak üzere acil durum önlemleri ilan etti.[13] Mustafa Kemal'in Türkiye'de Fransızlara karşı elde ettiği başarılardan ilham alan el-Azma, Suriye'de Mustafa Kemal'in yolundan gitmeye çalıştı. Bu esnada Filistin'den ülkeye dönen el-Haşimi, el-Azma'nın birliklerini teftiş etmekle görevlendirilmiş ve Arap ordusunun Fransız ordusuna karşı ciddi bir çatışma için hazırlıksız ve yetersiz donanıma sahip olduğu sonucuna varmıştı.[13] Faysal'ın savaş kabinesinin bir toplantısında el-Azma, el-Haşimi'nin vardığı sonuçlara gözle görülür bir şekilde sinirlenmişti. Her şeye rağmen, mühimmat eksikliğinin her askere tüfekleri için sadece 270 mermi ve her topçuya da sekiz mermi verilebileceği anlamına geldiği bilgisini aldığında ordunun tehlikeli bir durumda olduğunu kabul etti.[13] Buna rağmen toplantıdaki tüm subaylar savaşmaya hazır olduklarını beyan ettiler. Provence'a göre hem el-Azma hem de el-Haşimi, "Faysal'ın askerî çatışmayı ciddi bir şekilde düşünmeyi ve hazırlanmayı reddetmesiyle daha da zorlaşan savunmayı organize etme konusunda imkansız bir görevle karşı karşıya olduklarından acı bir şekilde şikayet ettiler".[6] Fransa'ya karşı mücadelede her iki subay da Mustafa Kemal'in Anadolu isyanı modelini uygulamaya çalışırken Faysal ise eski müttefikleri Britanyalıların müdahalesinin arayışındaydı.[6]

14 Temmuz'da Fransa, Suriye hükûmetine ordusunu dağıtması ve Fransız kontrolünü kabul etmesi için bir ültimatom verdi.[1] 18 Temmuz'da Faysal ve Suriye kabinesi bir araya geldi ve el-Azma dışındaki tüm bakanlar Fransızlarla savaşa girmeme konusunda anlaştı.[14] Faysal'ın kabinenin kararını onaylamasının ardından el-Azma birliklerini Encer'den, Bekaa Vadisi'ne doğudan bakan tepelerden ve Beyrut-Şam yolundan geri çekti.[14] 20 Temmuz'da, ültimatomun bitiş tarihinden altı saat önce, Faysal Şam'daki Fransız irtibat bürosuna Gouraud'nun şartlarını kabul ettiğini bildirse de, belirsiz nedenlerden dolayı Faysal'ın bildirimi 21 Temmuz'a kadar Gouraud'ya ulaşmadı. Fransızların niyetlerinden şüphelenen kaynaklar, onları Gouraud'ya Şam'a ilerlemek için meşru bir mazeret vermek amacıyla bildirimin iletilmesini kasıtlı olarak geciktirmekle suçladılar. Ancak Fransız sabotajına dair herhangi bir kanıt ya da belirti ortaya çıkmadı.[15] Faysal'ın Fransızlara boyun eğdiği ve Şam'daki Arap ordusu kışlalarını dağıttığı haberi halka ulaştığında öfke patlak verdi.[14] Faysal'ın kararına karşı olan asker ve halkın isyanı, Emir Zeyd tarafından yaklaşık 200 kişi ölümüyle sonuçlanacak bir şekilde bastırıldı.[16] El-Azma ordunun dağıtılması taleplerini reddetti ve Faysal'a Fransız kuvvetleriyle karşı karşıya gelme fırsatı talep etti.[17]

Meyselun Muharebesi ve ölümü

General Henri Gouraud, Meyselun'daki birliklerini teftiş ederken

On piyade taburunun yanı sıra süvari ve topçu birliklerinden oluşan yaklaşık 12.000 Fransız askeri, tanklar ve avcı bombardıman uçaklarının desteğiyle 21 Temmuz'da Şam'a doğru ilerlemeye başladı.[16] İlk olarak General Hasan el-Hindi'nin tugayının savaşmadan dağıldığı Bekaa Vadisi'ndeki Encer'i ele geçirdiler.[16][18] Fransızların ilerleyişi, Gouraud'nun söz verdiği gibi 14 Temmuz ültimatomunu kabul etmesiyle Fransız askerî harekâtının önleneceğini düşünen Faysal'ı şaşırttı.[16] Gouraud'nun bu hareketine karşılık olarak Faysal, el-Azma'nın seferberlik talebini kabul etti.[17] Hindi'nin Encer'deki dağılmış birliklerinden yaklaşık 300'üne Şam'ın yaklaşık 12 mil batısındaki Meyselun Geçidi'nde yeniden harekete geçmeleri emredildi. El-Azma birkaç yüz düzenli birlik ve Bedevi süvariler de dahil olmak üzere yaklaşık 1000 gönüllü toplamayı başardı.[19]

Faysal, 22 Temmuz'da Eğitim Bakanı Satı el-Husri'yi, ordusunun taarruzunu engellemek için yeni şartlar öne süren ve Faysal'a bu şartlar üzerinde düşünmesi için bir gün daha süre veren General Gouraud ile görüşmeye göndererek Fransız ilerleyişini geciktirmeye çalıştı. Ertesi gün kabine Gouraud'nun şartlarını değerlendirirken Fransızlar Meyselun'un su kaynaklarına ulaşmak için bölgeye girme talebinde bulundular. Suriyeliler bu talebi Gouraud'nun ordusunun savaşmadan Şam'a girmesi için bir bahane olarak yorumladı ve Faysal sonuçta Gouraud'nun talebini ve yeni koşullarını reddetti.[19] Daha sonra el-Azma, Meyselun Muharebesi olarak bilinen olayda Gouraud'nun ordusuyla karşılaşmak üzere Şam'dan ayrıldı.[17]

El-Azma'nın Meyselun'daki birlikleri çoğunlukla Osmanlı birliklerinden kalan paslı tüfekler ve 1916 Arap İsyanı sırasında düzensiz Bedeviler tarafından kullanılan tüfeklerin yanı sıra 15 topla donatılmıştı.[20] Arap kuvvetleri, başlarında deve süvarilerinin bulunduğu kuzey, orta ve güney kollarından oluşuyordu.[20] El-Azma, çok sayıda sivil gönüllünün desteklediği merkez kola liderlik ediyordu.[20] Şafak sökerken ve Fransızlar Meyselun'a yaklaşırken Arap kuvvetleriyle Fransız Ordusu arasında çatışmalar yaşandı ama büyük ölçüde koordinasyon eksikliği olan Arap direnişinin çoğu, muharebenin ilk saatinde çökmüştü.[20] Suriyeliler ellerindeki az miktardaki cephaneyi de tüketmiş ve askerî açıdan üstün Fransız Ordusu, Arap hatlarını yarmıştı.[17]

Saat 10.30 civarında Fransız kuvvetleri el-Azma'nın karargâhına ulaştı. Suriyeliler tarafından döşenen mayınlar patlamamış ya da en azından gelen Fransız güçlerine ciddi bir engel teşkil etmemişti.[20] Fransız birlikleri kendisinden yaklaşık 100 metre uzaktayken, el-Azma bir topçuya koşarak Fransız tanklarına ateş etmesini emretti.[20] Herhangi bir mermi ateşlenmeden önce, el-Azma bir Fransız tank mürettebatının makineli tüfek ateşiyle başından ve göğsünden ölümcül bir şekilde vuruldu.[20] Muharebede ölen tek Arap subayıydı.[17] Aralıklı çatışmalar üç saat daha devam etti. O zamana kadar Arap kuvvetleri dağınık bir şekilde Şam'a doğru geri çekilmişti.[20] Fransız Ordusu 25 Temmuz'da şehre girdi. General Gouraud anılarında el-Azma'nın "savaşta cesur bir asker olarak öldüğünü" yazdı.[17]

Mirası

Şam'ın merkezindeki Yusuf el-Azma Meydanı

El-Azma'nın Fransızlara teslim olmayı reddetmesi, daha düşük kuvvetlerle savaşa girme ısrarı ve Meyselun'da Suriyelilere komuta ederken ölmesi onu Suriye ve Arap dünyasında bir kahraman hâline getirdi.[7] Huri'ye göre, el-Azma "Suriyeliler tarafından en yüce ulusal şehit olarak ölümsüzleştirildi".[7] Aynı şekilde Provence da el-Azma'nın "iki savaş arası Suriye Arap vatanseverliğinin en yüce sembolü hâline geldiğini" belirtir.[6] El-Azma'nın heykeli, Şam'ın merkezinde kendi adını taşıyan büyük bir meydanda durur ve ülkenin çeşitli yerlerinde kendisinin adını taşıyan sokak ve okullar bulunur.[21] Orta Doğu'daki diğer bazı ülkelerde de el-Azma'nın heykelleri yer alır.[22] Tarihçi Tareq Y. Ismael'e göre, el-Azma'nın yenilgisi ve ardından Fransa'nın Suriye'yi ele geçirmesi, Arap dünyasında "Batı'nın taahhütlerinde onurlu olmadığı, demokrasi konularında çatallı bir dille konuştuğu ... ve emperyal tasarımlarının önünde duran herkesi ezeceği" şeklinde günümüze kadar devam eden popüler bir tutumun oluşmasına katkıda bulunmuştur.[22]

El-Azma için 1930'larda Meyselun'da gölgeli bir koruluğun içine bir türbe inşa edildi.[23] Sık sık yenilenmiş olmasına rağmen, mezarın özgün yapısı büyük ölçüde bozulmadan kalmıştır.[23] Bir platform üzerinde yükseltilmiş taş bir lahitten oluşur. Platformun bir tarafında bir merdiven, diğer tarafında ise bir kirişle desteklenen büyük bir beton çatıyı taşıyan beton bir sütun bulunur.[23] Lahdin üzerinde Zülfikar kılıcının kazındığı üçgen bir çatı yer alır.[23] Suriye Ordusu her yıl Meyselun Günü'nde el-Azma'yı mezarı başında anar.[23]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Özel
  1. ^ a b c d e f g h i Mubayyed 2006, s. 44.
  2. ^ a b c Kushner, David (1986). Palestine in the Late Ottoman Period: Political, Social, and Economic Transformation (İngilizce). Brill. s. 159. ISBN 978-965-217-027-9. 
  3. ^ a b c Roded, Ruth (Kasım 1983). "Ottoman Service as a Vehicle for the Rise of New Upstarts among the Urban Elite Families of Syria in the Last Decades of Ottoman Rule". Asian and African Studies (İngilizce). Hayfa: Institute of Middle Eastern Studies. 17 (1-3): 63-94. ISSN 0066-8281. 
  4. ^ "Laila, the daughter of Yusuf al-Azma – 1942". Syrian History (İngilizce). Aziz el-Azma Kütüphanesi. 28 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Eylül 2015. 
  5. ^ "Yusuf al-Azma's daughter Laila with the nationalists Nabih and Adel al-Azma–Istanbul 1942". Syrian History (İngilizce). Aziz el-Azma Kütüphanesi. 28 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Eylül 2015. 
  6. ^ a b c d e f g h i j Provence, Michael (2011). "Ottoman Modernity, Colonialism, and Insurgency in the Interwar Arab East" (PDF). International Journal of Middle East Studies (İngilizce). Cambridge University Press. 43 (2): 205-225. doi:10.1017/S0020743811000031. 25 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 18 Kasım 2022. 
  7. ^ a b c d e Khoury, Philip S. (1987). Syria and the French Mandate: The Politics of Arab Nationalism, 1920–1945 (İngilizce). Princeton University Press. ss. 97-98. ISBN 9781400858392. 
  8. ^ Tauber 2013, ss. 30, 211.
  9. ^ Tauber 2013, s. 24.
  10. ^ Alevi 2014, s. 260.
  11. ^ Tauber 2013, s. 30.
  12. ^ a b c Alevi 2014, s. 285.
  13. ^ a b c Alevi 2014, s. 287.
  14. ^ a b c Alevi 2014, s. 288.
  15. ^ Tauber 2013, s. 34.
  16. ^ a b c d Alevi 2014, s. 289.
  17. ^ a b c d e f Mubayyed 2006, s. 45.
  18. ^ Tauber 2013, s. 35.
  19. ^ a b Alevi 2014, s. 290.
  20. ^ a b c d e f g h Tauber 2013, s. 218.
  21. ^ Herb, Guntram H.; Kaplan, David H. (22 Mayıs 2008). Nations and Nationalism: A Global Historical Overview [4 volumes]: A Global Historical Overview (İngilizce). ABC-CLIO. s. 728. ISBN 978-1-85109-908-5. 
  22. ^ a b Ismael, Tareq Y.; Perry, Glenn E. (1 Ekim 2013). The International Relations of the Contemporary Middle East: Subordination and Beyond (İngilizce). Routledge. s. 57. ISBN 978-1-135-00691-4. 
  23. ^ a b c d e Wien, Peter (2017). Arab Nationalism: The Politics of History and Culture in the Modern Middle East (İngilizce). Abingdon: Routledge. s. 164. ISBN 978-0-415-49937-8. 
Genel

Konuyla ilgili yayınlar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Henri Gouraud</span> Fransız asker (1867-1946)

Henri Joseph Étienne Gouraud, Fransız asker. Mayıs 1915'te yönetimindeki 10. tümenle Çanakkale Savaşı'na katılmış. Haziran 1915'te Birinci Kerevizdere Muharebesi ve Zığındere Muharebesi sırasında sağ kolu kopmuş, iki bacağı da kırılmıştır. Tekrar askeri hizmete geri dönen Gouraud, Fas ve Avrupa'da çeşitli görevlerde bulundu.

<span class="mw-page-title-main">Şükri el-Kuvvetli</span> Suriyeli siyasetçi (1891-1967)

Şükri el-Kuvvetli, bağımsızlık sonrası Suriye'nin ilk devlet başkanıydı. Kariyerine Osmanlı İmparatorluğu'nun Arap topraklarının bağımsızlığı ve birliği için çalışan bir muhalif olarak başladı ve bu nedenle aktivizmi nedeniyle hapsedildi ve işkence gördü. Suriye Krallığı kurulduğunda, Kuvvetli bir hükûmet yetkilisi oldu, ancak monarşizmden hayal kırıklığına uğradı ve cumhuriyetçi Bağımsızlık Partisini kurdu. Kuvvetli, 1920'de Suriye'yi kontrol altına alan Fransızlar tarafından derhal ölüme mahkûm edildi. Daha sonra, Suriye-Filistin Kongresi'nin baş büyükelçisi olarak görev yaptığı ve Suudi Arabistan ile özellikle güçlü bağlar geliştirdiği Kahire'ye yerleşti. Bu bağlantılarını Büyük Suriye İsyanı'nı (1925-1927) finanse etmek için kullandı. 1930'da Fransız yetkililer Kuvvetli'yi affetti ve Kuvvetli ardından Suriye'ye döndü ve yavaş yavaş Ulusal Blok'un başlıca lideri oldu. 1943'te Suriye devlet başkanı seçildi ve üç yıl sonra ülkenin bağımsızlığını sağladı.

<span class="mw-page-title-main">Alevi Devleti</span> Fransız Suriye Mandasındaki eski devlet

Alevi Devleti veya Nusayri Devleti, 1922'ye kadar Alevi Bölgesi olarak adlandırıldı, başlangıcından 1922'de Suriye Federasyonu'na entegrasyonuna kadar yerel olarak baskın olan Arap Alevilerinden oluşan, I. Dünya Savaşı'ndan sonra günümüz Suriye'sinin kıyısında bir Fransız manda bölgesiydi. Milletler Cemiyeti Fransız Mandası 1920'den 1946'ya kadar sürdü.

<span class="mw-page-title-main">Fransız Suriye ve Lübnan Mandası</span> Günümüzdeki Suriye ve Lübnan topraklarında 1923-1946 yıllarında Fransa egemenliğinde kalmış manda yönetimi

Fransız Suriye ve Lübnan Mandası (1923-1946), Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı İmparatorluğu'nun bölünmesi sonrasında Suriye ve Lübnan'la ilgili olarak kurulan bir Milletler Cemiyeti mandası. Manda sisteminin sömürgecilikten farklı olması gerekiyordu, yöneten ülke, sakinleri kendi kendini yönetmeye uygun kabul edilene kadar mütevelli olarak hareket etmeyi amaçladı. Bu noktada, görev süresi sona erecek ve bağımsız bir devlet doğacaktı.

<span class="mw-page-title-main">Türk Kurtuluş Savaşı Suriye Cephesi</span>

I. Dünya Savaşı sırasında İngilizler, Osmanlı kuvvetlerini hızlı bir şekilde mağlup etmek için Arabistan'da bulunan Araplar ile anlaştılar. Bu antlaşma ile Araplar savaş bitince bağımsız olacaklardı. Fakat Rusya'da gerçekleşen Bolşevik İhtilali sırasında Vladimir Lenin, Rus Çarlığı sırasında imzalanan gizli antlaşmaları gün yüzüne çıkardı. Bu antlaşmalardan bir tanesi Sykes-Picot Anlaşmasıydı. Bu antlaşmaya göre Orta Doğu'yu İngilizler ve Fransızlar tarafından paylaşılıyordu. Bundan sonra toplanan San Remo Konferansında da Araplara bağımsızlık söz konusu bile değildi. Bunun üzerine Araplar silahlandı.

<span class="mw-page-title-main">Fransa-Suriye Savaşı</span> Fransa-Suriye askerî ilişkileri

Fransa-Suriye Savaşı 1920'de yeni kurulan Suriye Arap Krallığı'nın Haşimi hükümdarları ile Fransa arasında gerçekleşti. Meyselun Muharebesi'nde doruğa ulaşan bir dizi çatışma sırasında Fransız kuvvetleri, 24 Temmuz 1920'de Şam'a girerek Haşimi hükümdar Kral Faysal ve yandaşlarının güçlerini yendi. 25 Temmuz'da Suriye'de, Alaeddin ed-Dürubi'nin başkanlığında yeni bir Fransız yanlısı hükûmet ilan edildi ve Suriye bölgesi sonunda Suriye ve Lübnan Mandası altında birkaç bağımlı devlete bölündü. Irak'taki yeni mandadaki konumlarından endişe duyan İngiliz hükümeti, kaçak Faysal'ı Irak'ın yeni kralı ilan etmeyi kabul etti.

<span class="mw-page-title-main">Suriye Arap Krallığı</span> 1919-1920 Batı Asyada fiili devlet

Suriye Arap Krallığı ; varlığı dört aydan biraz fazla sürmüş, Hicaz Krallığı'ndan sonra kurulmuş ikinci modern Arap devleti. Kısa süreli bu devletin yöneticisi, Mekke emiri Hüseyin'in oğlu I. Faysal'dı. Tüm Büyük Suriye'de hak iddia etmesine rağmen, Faysal hükûmeti ancak sınırlı bir bölgeyi kontrol ediyordu ve varlığı da Birleşik Krallık'ın desteğine bağlıydı. İngiltere ise, Fransa ile birlikte genel olarak, Büyük Suriye fikrine karşıydı ve Faysal'ı kral olarak tanımayı reddediyordu. Nihayetinde, Faysal'a bağlı birlikler, 25 Temmuz 1920'de, Fransız kuvvetlerine teslim oldular.

<span class="mw-page-title-main">Fransa-Suriye ilişkileri</span> Fransa ile Suriye arasındaki diplomatik ilişikiler

Fransa ve Suriye arasındaki ilişki, uzun ve köklü bir tarihi geçmişe sahiptir. Suriye; I. Dünya Savaşı'nın ardından çöküşe geçen Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılıp, Fransa'nın bir mandası haline gelmiş ve yaklaşık yirmi yıl boyunca Fransız boyunduruğu altında kalmıştır. Fransız ordusu tamamen Suriye topraklarını boşaltıp, son birliklerini de bölgeden çektikten sonra bu iki devlet arasında yeni bir dönem başlamış; Suriye'nin bağımsız bir devlet olarak tanınmasının ardından ikili diplomatik ilişkiler hızla gelişmeye başlamıştır. Fransa'nın Şam'da bir büyükelçiliği, Halep ve Lazkiye'de ise konsoloslukları bulunurken; Suriye'nin de Paris'te bir büyükelçiliği ve Pointe-à-Pitre ile Marsilya'da birer tane konsolosluğu bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Suriye Devleti</span> 1925ten 1930a kadar Fransız manda bölgesi

Suriye Devleti, Halep Devleti ile Şam Devleti'ni birleştiren 5 Aralık 1924 tarihli kararname - 1 Ocak 1925 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere - ile oluşturulan bir Fransız Manda devletiydi. Halep Devleti, Şam Devleti ve Nusayri Devleti için merkezi bir meclis sağlayarak oluşturulan Suriye Federasyonu'nun (1922-1924) halefiydi. Nusayri Devleti, Suriye Devleti'ne katılmadı.

<span class="mw-page-title-main">Ali Rikabi</span> Ürdünlü siyasetçi (1864-1942)

Ali Rıza Paşa Rikabi modern Suriye'nin ilk başbakanı ve aynı zamanda Ürdün başbakanıydı.

<span class="mw-page-title-main">Ata Bey el-Eyyubi</span> Suriyeli siyasetçi (1877-1951)

Ata Bey el-Eyyubi Suriye devlet başkanı ve başbakanı olarak görev yapan bir Osmanlı memuruydu. Suriye'nin Şam kentinde, önde gelen bir siyasi ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi, İstanbul'da kamu yönetimi okudu ve profesyonel kariyerine Osmanlı kamu hizmetinde başladı.

<span class="mw-page-title-main">Meyselun Muharebesi</span> Fransa-Suriye Savaşında bir muharebe

Meyselun Muharebesi, Meyselun Geçidi Muharebesi veya Han Meyselun Muharebesi olarak da adlandırılır, Suriye Arap Krallığı güçleri ile Fransız Levant Ordusu arasında 24 Temmuz 1920'de Şam'ın yaklaşık 25 kilometre batısında Anti-Lübnan Dağları'ndaki Han Meyselun yakınlarında yapılan dört saatlik bir savaştı.

<span class="mw-page-title-main">Sultan el-Atraş</span> Önde gelen Arap Dürzi lider ve Suriye milliyetçisi

Sultan el-Atraş,, yaygın olarak bilinen adıyla Sultan Paşa el-Atraş, önde gelen bir Suriye milliyetçisi Arap Dürzi lider ve Suriye Devrimi'nin (1925-27) başkomutanıydı. Fransızlara karşı savaştı. Suriye ve Dürzi tarihinin en etkili isimlerinden biri olarak Cebel el-Dürzi'nin ve genel olarak Suriye'nin kaderinin belirlenmesinde önemli bir rol oynadı.

<span class="mw-page-title-main">Yasin el-Haşimi</span>

Yasin el-Haşimi, iki kez başbakanlık yapan Iraklı bir politikacıydı. Irak'ın ilk liderlerinin çoğu gibi, el-Haşimi de ülkenin Osmanlı kontrolü sırasında askeri subay olarak görev yaptı. Siyasi olarak ilk çıkışını selefi Cafer el-Askerî'nin hükûmeti altında yaptı ve kısa bir süre sonra, Ağustos 1924'te onun yerine başbakan oldu. El-Haşimi on ay boyunca hizmet etti, ardından yerini Abdulmuhsin es-Sa'dun aldı. Sonraki on yıl boyunca çeşitli hükûmet pozisyonlarını doldurdu ve nihayet Mart 1935'te başbakanlık makamına geri döndü. 30 Ekim 1936'da Haşimi, General Bekir Sıdkî ve etnik azınlıklardan oluşan bir koalisyon tarafından yönetilen bir darbeyle görevden alınan ilk Irak başbakanı oldu. O zamanlar savunma bakanı olan el-Askerî'nin aksine, el-Haşimi darbeden sağ çıktı ve üç ay sonra öldüğü Suriye'nin Şam kentine gitti. Ağabeyi ve yakın müttefiki Taha el-Haşimi, 1941'de Irak Başbakanı olarak görev yaptı.

<span class="mw-page-title-main">Büyük Suriye İsyanı</span> Suriye ve Lübnan Mandasındaki Fransız yönetimine karşı 1925-27 ayaklanması

Büyük Suriye İsyanı, 1925 İsyanı veya Büyük Suriye Devrimi, 1925 ile 1927 yılları arasında Suriye Devleti ve Büyük Lübnan genelinde yaşanan genel bir ayaklanmadır. Önde gelen isyancı güçler, Sünni, Dürzi, Alevi ve Hristiyan grupların katıldığı güney Suriye'deki Cebel el-Dürzi Devleti savaşçılarından oluşuyordu. Ortak amaç, I. Dünya Savaşı'nın ardından Türk yönetiminden Fransız yönetimine geçen yeni manda bölgelerindeki Fransız egemenliğine son vermekti.

<span class="mw-page-title-main">1919 Alevi İsyanı</span> Suriyedeki Fransız yönetimine karşı 1919-21 ayaklanması

Alevi İsyanı, Şeyh Salih el-Ali liderliğinde İşgal Edilmiş Düşman Toprakları Yönetimi'nin Fransız yetkililerine karşı ve daha sonra Fransa-Suriye Savaşı'nın bir parçası olarak Suriye'de yeni kurulan Fransız Mandası'na karşı, özellikle kıyıdaki Cebel Ensariye dağlık bölgesinde gerçekleşen bir isyandı. İsyan, Suriye'deki Fransız güçlerine karşı ilk silahlı direniş eylemlerinden biriydi ve lideri Şeyh Salih, Şam'daki geçici Arap hükûmetine bağlılığını ilan etti. İbrahim Hananu'nun Halep kırsalındaki isyanı ve Suphi Bereket'in Antakya'daki isyanı da dahil olmak üzere ülkedeki diğer Fransız karşıtı isyanların liderleriyle koordinasyon kuruldu.

Meyselun, Suriye'nin güneybatısında, Anti-Lübnan Dağları'nın doğu yamaçlarında, Şam'ın yaklaşık 12 kilometre batısında, Rif Şam Valiliği'nde yer alan ve yaklaşık 1090 metre yüksekliğe sahip dağlık bir bölgedir. Bölge, Şam ve Lübnan arasındaki antik güzergah üzerinde yer almaktadır ve uzun zamandır hanları ve dinlenme duraklarıyla ünlüdür. Bölgedeki en yakın kasaba ed-Dimas'tır.

<span class="mw-page-title-main">Şerif Ordusu</span> Arap İsyanının ana ordusu

Arap Ordusu olarak da bilinen Şerif Ordusu veya Hicaz Ordusu, I. Dünya Savaşı'nın Osmanlı cephelerinin bir parçası olan Arap İsyanı'nın arkasındaki askerî güçtü. 1916'da "Arapların Sultanı" ilan edilen Hicaz Krallığı'ndan Şerif Hüseyin bin Ali, Arap halkını bağımsız bir hükûmet altında birleştirme nihai hedefiyle Osmanlı İmparatorluğu'na karşı bir isyanda Şerif Ordusu'na liderlik etti. İngilizler tarafından hem mali hem de askeri olarak desteklenen Hüseyin'in kuvvetleri Hicaz'dan kuzeye doğru yavaş yavaş ilerledi ve İngiliz kontrolündeki Mısır Seferi Kuvvetleri ile birlikte savaşarak sonunda Şam'ı ele geçirdi. Şerif Ordusu mensupları burada Şerif Hüseyin'in oğlu Faysal liderliğinde Suriye Arap Krallığı olarak bilinen kısa ömürlü bir monarşi kurdu.

<span class="mw-page-title-main">Hananu İsyanı</span> 1920-21 yılları arasında Kuzey Suriyede Fransız kuvvetlerine karşı isyan

Hananu İsyanı, 1920-1921 yıllarında Suriye'nin kuzeyinde, özellikle Halep'in batı kırsalında yoğunlaşan Fransız askerî güçlerine karşı bir isyandı. İsyana verilen destek, Suriye'de Fransız Mandası'nın kurulmasına karşı muhalefetten kaynaklanıyordu. İsmini önde gelen komutanı İbrahim Hananu'dan alan isyan esas olarak Cebel Harim, Cebel Kusayr, Cebel Zaviye ve Cebel Sahyun bölgelerindeki dört müttefik isyandan oluşuyordu. İsyancılar kırsal kesimdeki liderler tarafından yönetiliyordu ve çoğunlukla Fransız güçlerine karşı gerilla saldırıları düzenliyor ya da önemli altyapılara sabotaj yapıyorlardı.

1920 yılında Şam'ın ele geçirilmesi, Fransız kuvvetlerinin Şam'ı çok az bir direnişle ele geçirdiği Fransa-Suriye Savaşı'nın son aşamasıydı. Suriye Arap Krallığı sona erdi ve Suriye'de Fransız Mandası yürürlüğe girdi. Kısa bir süre sonra, Eylül 1920'de Şam, Fransız Mandası altındaki Şam Devleti'nin başkenti oldu.