İçeriğe atla

Yusuf Has Hacib

Yusuf Has Hacib
Yusuf Has Hacip'in 1000 Kırgızistan Somu üzerindeki resmi.
Doğum1017
Balasagun - Karahanlı Devleti
Ölüm1077
Kaşgar - Karahanlı Devleti
MeslekAstronom, Yazar
Yusuf Has Hacib

Yusuf Has Hacib (Karahanlı Türkçesi: يوسف خاصّ حاجب Yūsuf Hāss Hācib; Arapça: يوسف خاصّ حاجب Yūsuf Khāss Hājib), Türk tarihi ve kültürü açısından son derece önemli olan Kutadgu Bilig siyasetnamesini yazmıştır.[1]

Hakkında

Türk tarihi kaynaklarında Karahanlılar dönemi hakkında yeterli bilgi olmadığı gibi; bu devlet tebaasından olan “Balasagunlu Yusuf” hakkında bilgiler de yok denecek kadar azdır. 1017-1019 yılları arasında doğduğu rivayet edilmektedir.[2] Dönemin Kuz-Ordu isimli şehri Balasagun'da doğmuştur. Kendisinin tam bir biyografisi henüz oluşturulamamıştır. Büyük eseri boyunca adını bile sadece bir kez, "Kitap sahibi Yusuf, büyük has hacib, kendi kendine nasihat eder" başlıklı, son bölümünde anmıştır. Bu başlıktan baş teşrifatçı olduğu da anlaşılmaktadır.[3] İyi bir eğitim görmüştür. Çağının geçerli bilimlerinin yanı sıra Arapça ve Farsça da öğrenmiştir. 1077 yılında Kaşgar'da ölmüştür. Türbesi de bu kenttedir.[4]

Karahanlı Devleti zamanında yaşamıştır. Temel eğitimini Balasagun'da almıştır. Kendisine önceden Balasagunlu Yusuf denilirken, sonrasında Has Hacib unvanını almıştır. Yusuf Has Hacib, Türk dili ve edebiyatı için temel bir eser olan Kutadgu Bilig (Kutlu kılan bilgi) kitabının yazarıdır. Kutadgu Bilig 6645 beyitlik bir eserdir. Eser, Allah'a hamd, Peygamber'e ve Dört Halife’ye teşekkürle başlar.

Yusuf Has Hacib, astronomi bilimini öğrenmek isteyenlerin, önce geometri ve hesap kapısından geçmesi gerektiğini söylemiştir: “Aritmetik ve cebir, insanı kemâle ulaştırır; toplama, çıkarma, çarpma, bölme, bir sayının iki katını, yarısını ve kare kökünü alma işlemlerini bilen, yedi kat göğü avucunun içinde tutar. Her şey hesaba dayanır.”

Yusuf Has Hacib, Türk edebiyatındaki ilk siyasetnameyi yazmıştır. Türk edebiyatında ilk nazım şeklini de o kullanmıştır. Bu nazım şekli de mesnevidir. Bundan dolayı ona Yusuf Has Hacib denilmiştir.

Kutadgu Bilig

Karahanlı Devleti hükümdarı Ulu Kara Buğra Han'a, Kutadgu Bilig adlı eseri (ilk siyasetname ve ilk mesnevi örneğini) 18 aylık bir çalışma sonunda 1070 yılında sunmuştur. Bu kitabı okuyan “Ulu Kara Buğra Han” kendisine Ulu Has Hacib unvanını ve Kaşgar'da vezir yardımcısı görevini vermiştir.[5][6]

Kutadgu Bilig'in Uygurca olan ilk nüshası 1439'da Herat'da bulunmuştur. Bulunan ikinci bir nüshası Arapçadır. Kitabın ilk baskısı 1900'de Radloff tarafından yapılmıştır.[7]

Eserden bir bölüm:

Kitabıma, okuyana mutluluk getirsin, ona doğru yolu getirsin diye Kutadgu Bilig adını koydum. Ben sözlerimi söyledim,düşüncelerimi yazdım. Bu kitap her iki dünya için de doğruyu gösteren bir rehberdir,yardımcı bir eldir. Dosdoğru bir söz söyleyeyim size: Her iki dünyayı da devletle elinde tutabilecek kişiden daha mutlu kimse yoktur. Önce Güneydoğu’yu tanıtayım. O hükümdardır, doğru yasayı (töre) temsil eder. Aydoldu ile mutluluk güneşi doğar, o da mutluluğun(kut)temsilcisidir. Öğütülmüş aklı, Odurmuş akıbeti temsil eder. Ben sözlerimi bu dört değer (doğru yasa, mutluluk, akıl, akıbet) üzerine kurdum. Okuduğunda anlayacaksın, dikkat et.[8]

Yusuf Has Hâcib bu yapıtında bilimin değerini de tartışır. Ona göre, alimlerin ilmi, halkın yolunu aydınlatır; “ilim, bir meşale gibidir; geceleri yanar ve insanlığa doğru yolu gösterir. Bu nedenle alimlere hürmet göstermek ve ilimlerinden yararlanmaya çalışmak gerekir. Eğer dikkat edilirse, bir alimin ilminin diğerinin ilminden farklı olduğu görülür. Mesela hekimler hastaları tedavi ederler; astronomlar ise yılların, ayların ve günlerin hesabını tutarlar. Bu ilimlerin hepsi de halk için faydalıdır. Alimler, koyun sürüsünün önündeki koç gibidirler; başa geçip sürüyü doğru yola sürerler.”[9]

Bir siyasetnâme veya bir nasihatnâme olarak nitelendirilebilecek Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hâcib ve içinde yetiştiği çevrenin ilmî ve felsefî birikimi hakkında çok önemli bilgiler vermektedir.[10] Bilimin ve bilginlerin değeri anlaşılmıştır; bilim, güvenilir bir rehber olarak görülmektedir. Kendisi bu kitabı yazmakla büyük bir cesaret örneği göstermiştir çünkü bu Türk edebiyatındaki ilk siyasetnamedir.

Ayrıca bakınız

  • MEB 100 Türk Edebiyatçısı

Kaynakça

  1. ^ Talât Sait Halman, Türk Edebiyatı Tarihi, 1. cilt, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2006, syf. 183
  2. ^ Agop Dilaçar, Kutadgu Bilig İncelemesi, Türk DikKurumu Yay., Ankara 1995, s. 21. not:1018 doğumlu denilmiştir bu eserde.
  3. ^ [1][] kafkas.edu.tr,YUSUF HAS HACİB’İN KUTADGU BİLİG’İ VE NİZAMÜ’L-MÜLK’ÜN SİYASETNAMESİ IŞIĞINDA TÜRK HAKİMİYET ANLAYIŞI
  4. ^ Zhong Gao:Xinjiang kültürü, Çeviren Wei Qiufen, Wuzhou İletişim yayınevi,syf.16-18 ISBN 7-5085-0169-1
  5. ^ Ekrem Memiş, Türk Kültür Tarihi, Çizgi Kitabevi Yay., Konya 2003, s. 108
  6. ^ Fuat Bozkurt:“Türklerin Dili”,Cem Yayınevi, 1992, syf.95-104
  7. ^ Tahir Alangu:“100 ünlü Türk eseri: 1. baskı”,Milliyet Yayıinları, 1974,syf.29
  8. ^ Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig, (Çev: R. R. Arat), TTK. Yay., Ankara 1998, bab, 350, 351
  9. ^ Belgelerle Türk tarihi dergisi, 84-86. sayılar, Menteş Kitabevi, 2004, syf.74-78
  10. ^ Ahmet Kabaklı:“Türk Edebiyatı, 303-314.sayılar”, Türk Edebiyatı vakfı, 1999, syf.24-25

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Didaktik (öğretici) şiir, belli bir düşünceyi aşılamak veya belli bir konuda öğüt, bilgi vermek, bir ahlak dersi çıkarmak amacıyla öğretici nitelikte yazılan, duygu yönü az olan şiir türüdür. Yusuf Has Hacip'in Kutadgu Bilig, Aşık Paşa'nın Garibname, Nabi'nin Hayriye adlı eserleri bu türün ünlü örnekleridir. Tanzimat'tan sonraki Türk Edebiyatında Ziya Paşa'nın Terkib-i Bend; Tevfik Fikret'in Haluk'un Defteri ve Şermin; Mehmet Akif'in Süleymaniye Kürsüsünde, Asım adlı eserleri de bu tarzda yazılmış ünlü eserlerdir. Fabl türündeki eserler de örnek olarak gösterilebilir.

Alegori ya da yerine; bir görüntü, bir yaşantı, düşünce, kavram veya bir davranışın daha iyi kavranmasını sağlamak için simgesel bir bağ kurulması ve bu bağın heykel ya da resim aracılığıyla görsel sanatlarda aktarılması.

Divan-ı Hikmet, Hoca Ahmed Yesevî'nin söylediği "hikmet" adlı şiirleri bir araya getiren Türk tasavvuf edebiyatının bilinen en eski örneklerini içeren kitaptır.

<i>Kutadgu Bilig</i> Yusuf Has Hacibin Tabgaç Uluğ Buğra Kara Hana takdim ettiği Orta Türkçe eser

Kutadgu Bilig, 11. yüzyıl Karahanlı Türklerinden Yusuf Has Hacib'in Doğu Karahanlı hükümdarı ve Kaşgar Prensi Tabgaç Uluğ Buğra Kara Han'a atfen yazdığı ve takdim ettiği Orta Türkçe eserdir. Eser, Karahanlıca olarak da isimlendirilen Hakaniye lehçesi ile yazılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Alp Er Tunga</span> Türk hakanı

Alp Er Tunga veya Alp Er Tonğa, efsanevi bir Türk hakanıdır. Alp", Er" ve tonğa" (babür/bebür) anlamındadır. Zaman zaman Saka Hanı olarak bahsedilir.

<span class="mw-page-title-main">Karahanlılar</span> Orta Çağda hüküm sürmüş bir Türk devleti (840–1212)

Karahanlı Devleti ya da kısaca Karahanlılar, 840-1212 yılları arasında Orta Asya ve Maveraünnehir'de hüküm süren bir Türk Hanedanıdır. Orta Asya'da kurulmuş ilk İslam Hanedanıdır. Karahanlı Devleti, tercih edilen görüşe göre, Karluk Türk kabilelerine mensuptur. 389/999 yılında İlek Han'ın (388–403/998–1013) komutanlığında yapılan Karahanlı saldırıları, onlara Mâverâünnehir bölgelerinde hâkimiyeti ele geçirmeyi sağladı. Bu saldırılar, aynı zamanda Sâmânî Devleti'nin yıkılışının habercisiydi. Çünkü saldırılar sonrasında Karahanlı Devleti, bölgede Sâmânî Devleti'nin pek çok yerini işgal etti Karahanlı Devleti, iç çekişmeler ve bölünmelerle pek çok dönemler geçirdi. Bölünme ve iç çekişmeler, tabiatıyla söz konusu devletin, yönetimde ortaklık sistemini tatbik etmesinin bir sonucudur. Çünkü devlette, aynı anda iki ayrı yönetici vardı; Büyük Han ve Ortak Han. Büyük Han, doğuda ikâmet ediyor ve devletin doğu kısmını; diğer Han ise batıda ikâmet ediyor ve devletin batı kısmını idare ediyordu.

Atabetü'l-Hakayık, Edip Ahmet Yükneki'nin 12. yüzyılda, Karahanlı beylerinden Muhammed Dâd Sipehsalar'a hediye ettiği, hadis ve Arapça beyitlere dayanarak yazdığı şiirlerle, ahlaklı insan olmanın yollarını, ahlak ilkelerini açıklamış, çeşitli ahlakî öğütlerde bulunmuş, İslamî düşünce ve görüşlere yol gösterici olmuş eserdir. Hakaniye lehçesi ile yazılmıştır. Eserin adı günümüzde "Hakikatlerin Eşiği" şeklinde aktarılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kaşgar</span> Doğu Türkistanda bir şehir

Kaşgar, Çin'de Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin batısında yer alan tarihi bir vaha şehridir.

<span class="mw-page-title-main">Balasagun</span>

Balasagun, Eski Çağ'da Soğdiana, günümüzde Kırgızistan'da, Çu Nehri vadisinde Bişkek ile Issık Gölü arasında tarihî bir şehirdir.

<span class="mw-page-title-main">Doğu Karahanlılar</span>

Doğu Karahanlı Devleti ya da kısaca Doğu Karahanlılar, Karahanlı Devleti ikiye ayrılınca; Büyük Kağan unvanıyla, Şerefüddevle lâkaplı Ebû Şüca Süleyman bin Yusuf, merkezi Balasagun ve Kaşgar'ı kendine bırakıp, kardeşlerinden Buğra Han Muhammed'e, Taraz ile İsficab'ı, Mahmud'a ise Arslan Tigin unvanıyla ülkenin doğusunu verdi.

Siyâsetnâme, Arap, Fars, Hint ve Türk edebiyatlarında devlet adamlarına yöneticilik sanatına ilişkin bilgiler veren yapıtların genel adı.

Karahanlı Türkçesi, Hakaniye Türkçesi, Karahanlıca veya Hakaniye lehçesi, Türk dilinin tarihinde konuşulmuş ve yazılmış olan tarihî dönemlerinden biridir. Türk dilini eski, orta, yeni olarak üç döneme ayıran Türkologlara göre Karahanlı Türkçesi, Orta Türkçenin ilk dönemini oluşturur. Böyle düşünen Türkologlara göre 10.-15. yüzyıllar arası Orta Türkçe dönemidir. 13. yüzyıldan itibaren Türk yazı dilinin (Kuzey-) Doğu ve (Güney-) Batı olarak iki ayrı kol hâlinde geliştiğini göz önünde bulunduran diğer bir kısım Türkologlar, Karahanlı Türkçesini Eski Türkçe içine alır. Bugüne ulaşan metinleri 11. ve 12. yüzyıllara ait olan Karahanlı Türkçesi, Eski Uygur Türkçesiyle çağdaştır.

Edip Ahmet Yükneki 12. yüzyılda yaşamış bir şair.

<span class="mw-page-title-main">Karahıtaylar</span> Orta Asyada Kurulan Mogol Devleti

Karahıtaylar, Orta Asya'da Hıtay (Kitan)lar tarafından kurulan Moğol devleti. Başkenti Balasagun idi.

Uygur edebiyatı, Uygurların tarih içinde olay, düşünce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazılı olarak biçimlendirilmesi sanatı, yazındır. Burkancılık (Budizm) ve Manihaizmin yanında Nasturilige ait eserlere de pek az olarak rastlanır. Çeviriler önce, Sanskritçe, Toharca, Tibetçe ve Soğdakca'dan yapılmıştır. Bu arada yazı da değişmiş, bengü taşlarında kullanılan Köktürk yazısının yerini Soğdak yazısından geliştirilmiş bulunan Uygur yazısı almıştır. Uygur yazısı yanında az da olsa Köktürk, Brahmi, Tibet, Soğdak ve Mani yazıları da kullanılmıştır.

Abdurehim Tileshüp Ötkür, Uygur modern edebiyatındaki önemli isimlerden biri, yazar ve şairdir.

İslamiyet etkisinde gelişen Türk edebiyatı, Türklerin İslamiyet'e geçişi ile başlayan edebi dönemdir. Türkler edebiyat alanında ilk olarak sözlü edebiyat ürünleri olan: şiir, destan, sav, sagu, koşuk gibi türlerde eserler vermiştir. Yazının icadı ve Türkler tarafından öğrenilmesi ile de Türk edebiyatında yazılı dönem başlamıştır. Türklerin Karahanlılar döneminde kitleler halinde İslam dinine geçmesi ile edebiyat alanında bir geçiş dönemi yaşanmıştır. İslamiyet öncesindeki Türk edebiyatı, Türklerin İslam'a geçişleri ile birlikte Halk edebiyatı başlığı altında devam etmiştir. İslamiyet etkisinde gelişen Türk edebiyatına geçiş dönemi edebiyatı da denmektedir. Bu dönemde hece ölçüsünün yanı sıra aruz ölçüsü de kullanılmıştır. Bu dönem eserleri daha çok didaktik bir özellik taşıyarak öğüt verici yapıtlar olarak bilinmektedir. Bu dönemin yapıtlarında İslam dininin etkisi ile Arapça ve Farsça sözcüklerde görülmektedir. Dönemin diğer bir özelliği ise eski Türk şiir biçimleri ile mesnevi, gazel, kaside gibi yeni şiir biçimlerinin beraber kullanılmasıdır. İlk yapıtlar gibi Halk ve Divan edebiyatı da İslamiyet etkisinde gelişen Türk edebiyatı ayrımına girmektedir.

Nasîhatnâme, Osmanlı edebiyatında, padişahlar için yazılan bir tür nasihat mektubudur. Specula principum'lara benzemektedir. Nasihatnameler çeşitli tarihi ve dini kaynaklardan yararlanmışlardır. Selçuklu Türkleri gibi önceki devletlerin yönetimlerinden, erken Müslüman tarihinden ve çağdaş olaylardan etkilenmişlerdir.