Hazarlar, İdil (Volga) Nehri kıyıları ve Kırım yarımadası arasında imparatorluk kuran bir Türk halkıdır. Yahudi, Bizans ve Arap kaynaklarına göre, Hazar ülkesinde yaşayan halkın büyük çoğunluğunun Uygur, Hazar, Ön Bulgar, Sabir ve Peçenek gibi Türk boyları olduğu bilinmektedir. Hazarların büyük bir bölümü 8. yüzyılda Museviliği benimsemiştir.
Hazarca, Orta Çağda, Orta Asyalı yarı göçebe Türk boyu olan Hazarların konuştuğu dildir. Hazarca, tarihî Türk dillerinden biri olmasına karşın Türkî dillerin hangi koluna ait olduğu tartışmalıdır. Bazı araştırmacılar Hazarcanın İran dilleri veya Kafkas dilleriyle yakın ilişkisi olduğunu varsayarlar.
Hazar Kağanlığı ya da kısaca Hazarlar, 7. ve 11. yüzyıllar arasında; Hazar Denizi'nin çevresinde; Van Gölü'nden, Karadeniz kıyılarından, Kiev'e; Aral Gölü'nden, Macaristan'a kadar olan geniş topraklarda hüküm sürmüş, Doğu Avrupa'da yerleşik bir Türk devletidir. Hazar kelimesi, gez(mek) anlamına gelen kaz- kökünden türemiştir. Ka-zar; gezer yani serbest dolaşan, bir yere bağlı olmayan anlamına gelmektedir. Hudūd al-'Ālam adlı esere göre, Hazar kağanları Ansa' sülalesindendir ve Orta Asya'dan gelmişlerdir. Hazarların bir süre Büyük Hun Devleti'ne bağlı kavimler arasında bulunmuş olmaları ihtimali vardır. 586'dan sonraki Bizans kaynaklarında Hazarlar, "Türkler" olarak geçmektedir.
IV. Leon Hazar (eski Yunanca: Λέων Δ΄, Latince Leōn IV) 775 ile 780 yılları arasında hüküm süren Bizans imparatoru.
Hişâm bin Abdülmelik, onuncu Emevî halifesidir. Kardeşi halife II. Yezîd 724'te öldüğü zaman halife olmuş ve 18 yıllık uzun bir halifelikten sonra 6 Şubat 743'te ölmüş, yerini II. Velîd olarak anılan kardeşinin oğlu Velîd bin Yezîd bin Abdülmelik'e bırakmıştır.
Georgius Tzul, Hazar Kağanlığı'nın son kağanı. 1016'ya kadar kağan olarak kalmıştır ve sonrasında ise, Hazar Kağanlığı yıkılmıştır. Georgius ise, bir Hristiyan adıdır.
II. Aaron, Benjamin'in oğlu ve 10. yüzyılın başları boyunca Hazar Kağanlığı'nın kağanı.
Zekeriya, Hazar Kağanlığı'nın kağanı. Kiril ve Metodius'un Hazar ülkesine yaptıkları 861 yılındaki misyonerlik seferi boyunca Hazarların kağanı olarak bilinmiştir. Kiril ve Metodius'un ülkesini ziyaret ettiği süre zarfında Musevilik inancına geçtiği iddia edilir.
Bulan, 700'lü yılların ortalarında hüküm süren Hazar kağanı. Adı Göktürkçede sığın geyiği anlamına gelmektedir. Yahudiliğe geçiş tarihi tartışmalıdır. Sabriel adı Yahudi olduktan sonra verilmiştir.
Obadiah, 8. yüzyılın sonu ile 9. yüzyılın başlarında hüküm süren Hazar kağanı. Tarihçiler tarafından Bulan Kağan'ın torunu olarak tanımlanır. Yerine oğlu Hizkiya (Hezekiah) geçmiştir.
Benjamin ya da Benyamin, 9. yüzyılın sonuyla 10. yüzyılın başlarnda hüküm süren Hazar kağanı. Menahem Kağan'ın oğludur.
Hazar Yazışmaları, 950'ler veya 960'larda, Córdoba halifesi III. Abdurrahman'ın dışişlerinden sorumlu sekreteri Hasday bin Şaprut ile Hazar kağanı Yosef arasında gerçekleşen mektuplaşmalardır. Hazarlar tarafından yazılıp da günümüze kadar gelen az sayıdaki belgelerden biri olup Hazar tarihi hakkında bilgi sunan ender kaynaklardandır. Bu mektuplaşmalardan hem Hazarların din değiştirmesiyle ve gelecek nesillerde yarattığı getirisi ile ilgili hem de güçlü bir ordusu olup diğer devletlerden vergi toplamasına rağmen bir nesil içinde 969'da devletin çöküşüyle ilgili bilgi toplamak mümkündür.
Cambridge Belgesi olarak da bilinen Schechter Mektubu Kahire Genizası'nda Solomon Schechter tarafından keşfedildi.
Tong Yabgu Kağan, 618 ve 630 yılları arasında Batı Göktürk Kağanlığı'nı yöneten kağan. Tong adının, Eski Türkçe'den günümüz Türkçesine "kaplan" şeklinde çevrildiği düşünülmektedir. Bu konuya dair diğer yorumlar ise "yeterlilik" ve "tamlık" anlamına geldiğidir. Ayrıca kelimenin; ilk Türkçe döneminde kullanılan "dolu, içi boş olmayan" anlamlarına gelen; "toñ (tong)" sözcüğünden geldiği de düşünülebilir. Bu kelimenin bir başka anlamı da "son"dur.
Çiçek, Hazar Kağanı Han Bihar'ın kızı ve Bizans İmparatoru V. Konstantinos'un ilk eşidir.
İşad, eski Türklerdeki yüksek rütbeli komutanları tanımlamak için kullanılan terimdir. Bu kavram ayrıca Araplar tarafından Hazar Türklerinin komutanlarını tanımlamak için Kağan Beg biçiminde kullanılmıştır. Bu unvana en çok, eski Türk yazıtlarında ve Bugut Yazıtı'nda rastlanmaktadır. Unvanın Türklerdeki bilinen ilk kullanıcısı Göktürklerin kurucusu Bumin Kağan'ın babası Bilge Şad'dır.
İltigin Buyruk Kağan veya Nili Kağan, Batı Göktürk Kağanlığı'nın Türk Kağanlığı'ndan ayrıldığı yıllarda yaşamış, 599'da Tulan Kağan'ın ölmesiyle tahtı ele geçirmeye çalışan Göktürk kağanıdır. Buyruk, İli havzası'nda Türk Kağanlığı'nın parçalandığı yıllarda "kağan" unvanı ile hüküm sürmüştür. Ancak hiçbir zaman Batı Göktürk tahtının egemenliğini tam anlamıyla ele geçiremediği düşünülmektedir; bunun için ilk Batı Göktürk kağanı olarak daha çok oğlu Arslan Taman Kağan bilinmektedir. Hakkındaki bilgiler Çin kaynakları ve Soğdca yazılan Moğolküre Yazıtı'ndan elde edilmiştir. Ayrıca Buyruk Kağan'ın Doğu Roma İmparatoru Mauricius'a yazdığı mektup, Türk edebiyatındaki bilinen ilk mektup örneklerinden biridir.
İlteber, Türk Kağanlığı ve Hazar Kağanlığı'nın siyasi hiyerarşisinde kendisine vergi toplama ve bunun belirli bir miktarını Türk kağanına ödeme görevi bulunan boy başkanlarına verilen addır. Bu terime ilk kez, 680'de Kuzey Kafkasya Hunları'nda rastlanmaktadır. Hristiyan kaynaklarında, Albanya'da hüküm süren Hun derebeyinin adı Alp Ilteber olarak geçmektedir.
Nisi ben Menaşe veya Nisi ben Musa, Hazar Yazışmalarında adı geçen bir Hazar hükümdarıydı. Muhtemelen MS dokuzuncu yüzyılın sonlarında hüküm sürdü. Zebulun'un hükümdarlığı hakkında çok az şey bilinmektedir. Diğer Bulan hanedanı hükümdarlarında olduğu gibi, onun Kağan mı yoksa Kağan Beyi mi olduğu belirsizdir, ancak ikincisi daha olasıdır. Adının geçtiği tek belgenin tarihsel gerçekliği ve doğruluğu sorgulanmaktadır. Aynı kaynakta oğlu Aaron ben Nisi'nin de Hazar hükümdarı olduğu belirtiliyor.
Aaron ben Nisi, Hazar Yazışmalarında adı geçen bir Hazar hükümdarıydı. Muhtemelen MS dokuzuncu yüzyılın sonlarında hüküm sürdü. Zebulun'un hükümdarlığı hakkında çok az şey bilinmektedir. Diğer Bulan hanedanı hükümdarlarında olduğu gibi, onun Kağan mı yoksa Kağan Beyi mi olduğu belirsizdir, ancak ikincisi daha olasıdır.