İçeriğe atla

Yunan Karanlık Çağı

Yunan Karanlık Çağı[1] (yaklaşık MÖ 1100–MÖ 750) Yunan tarihinde, Dor istilaları sonucu giderek gücünü yitirerek MÖ 11. yüzyılda yıkıldığı varsayılan Miken Uygarlığı ile MÖ 9. ve 8. yüzyıllarda ilk Yunan şehir devletlerinin görülmeye başlandığı ve Homeros tarafından Yunan dilinde ilk yazılı eserlerin verildiği çağ arasında geçen dönemdir. Bazı yayınlarda Ege Karanlık Çağı olarak da geçmektedir.[2]

Karanlık çağların başlangıcı

Yunan Uygarlığı'ndaki çöküşün Ege Denizi içinde yaşanan çok büyük bir volkanik hareketlenmeden kaynaklandığı düşünülmektedir. Tarihin en büyük yanardağ felaketlerinden olduğu sanılan bu olay sonucunda en büyük tahribat Minos Uygarlığı'nın beşiği olan Girit Adası'nda yaşandı. Çok büyük bir açlık ve yıkım içine giren Girit, Miken toplumlarınca yağmalanınca da yıkıldı ve bunun sonrasında Mikenler de Dorlar tarafından yağmalarla yıkıldı. Bunun üzerine yüzyıllar boyunca Yunan toplumları toparlanamadı.

Arkeolojik bulgular bu dönemde doğu Akdeniz dünyasındaki uygarlıklarda genel olarak bir çöküş sürecinin gerçekleştiğini göstermektedir. Miken Uygarlığı'nın büyük şehir ve sarayları bu dönemde zarar görmüş ve terkedilmişti. Troya ve antik Gazze'de de yıkılan şehirler vardı. Bu yıkımlar sonucunda kültür ve sanat büyük bir duraksama içine girdi. Yunan ile birlikte pek çok dilin daha yazı sistemleri unutuldu. Yunan karanlık çağlarında çömlekçilikte basit geometrik şekiller kullanılıyordu ve Miken Uygarlığı'nda görülen figürler unutulmuştu ya da kullanılmıyordu. Bu dönemlerde Yunanlar kıtlığa ve kalabalıklığa yol açmamak için daha çok küçük yerleşim birimlerinde yaşıyorlardı. Yapılan arkeolojik kazılarda diğer kültürlerden ögelere rastlanmaması bu dönemde uluslararası ticaretin en aza indirgenmiş olduğunu ortaya koymaktadır.

Farklı görüşler

Bir kurama göre Miken Uygarlığı'nın yıkılmasına neden olan etmen büyük bir çevresel felaketti. Homeros ve Hesiod'un epiklerinde betimlenen yüksek tepelerde kentler kurma, ormandan av sağlayarak geçinme ve at kullanımına dayalı kültür, bu felakatten sonra yerini denizle daha içli dışlı olan bir topluma bıraktı. Bu ekolojik bozulmanın insan eliyle harap edilen ormanlardan kaynaklandığı da düşünülmektedir. Platon bu dönem ile ilgili olarak bir kuramında tüm bu bozulmanın insanların ormanlara saldığı keçiler nedeniyle erozyonun hızlanmış olabileceğini söylemiştir. Aynı dönemin araştırmacılardan, Massey, bu doğal çevre felaketlerinin daha önceki tarihlerde gerçekleşen afetlerde dolayı olduğunu düşünür. Bunlara göre Yunan karanlık çağlarının doğmasına neden olan yıkılış süreci yalnızca Dorların Yunan topraklarına yaptığı istilalardan dolayı değil insanların çevreye verdiği zarardan ya da yaşanan doğal afetlerden kaynaklanmaktadır.

Toparlanma süreci

Bu dönemde Yunanları, aristokrasi sistemi ortaya çıkana dek krallar yönetti. Savaş sanatında köklü değişiklikler görüldü. At arabalı savaşçılar üzerindeki yoğunluk yerini yavaş yavaş piyade askerlere bırakmaya başladı. Silah ve kullanım gereçlerinde tuncun yerini, üretimdeki kolaylık ve ucuzluk ile bölgede bolca bulunmasından dolayı demir aldı. Daha önceleri Yunan toplumlarında görülen eşitlik olgusu yavaş yavaş yok olmaya başladı ve toplumun sınıflara ayrılmasının ilk adımları başladı. Krallar tahtlarından indirilmeye başladı ve toplumda çekirdek aileler yerlerini sülale kavramına bıraktı.

Bu geniş aileler kökenlerini Truva Savaşı'ndaki kahramanlara dayanıyormuş gibi göstererek kendilerine bir geçmiş tasarladırlar. Çoğu zaman Herakles ile kan bağları olduğunu öne süren bu aileler ile birlikte toplumdaki sınıf ayrımları iyiden iyiye belirgin hâle geldi.

Homeros'un bu dönemle ilgili olarak yazmış olduğu epiklerin büyük ölçüde kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarılan geleneksel söylencelerden oluştuğu düşünülmektedir. Bu büyük duraksama döneminin hemen sonrasında Yunan dünyası büyük bir kalkınma ve yenilenme süreci içine girdi. Bu Karadeniz ve İspanya'ya kadar o dönemde Yunanların yaşıyor olduğu her yere yayıldı.

Yeni yazı sisteminin bulunması

Girit Uygarlığı 'nda kullanılan çizgisel yazaçlar içerdiğine inanılan heceli yazma sistemi unutulmaya başlanmıştı. Uzun bir süre yazılı eserlerin de verilmediği bu karanlık çağlarda Fenikelilerin geliştirmiş olduğu abeceden Yunan Alfabesi uyarlandı. Bu sadece Yunancayı yazmak için değil Doğu Akdeniz'de konuşulan pek çok dilin yazımında da kullanıldı. Mikenlerin kullanmış olduğu Linear B tipi yazı (her yazaçın bir heceyi simgelemesi durumu) yerini tekli harf sistemine bıraktı. Etrüskler de bu yeni yazı sistemini alarak bundan yararlandı. Yunan abecesi bugün ölü bir dil olan Limnicenin ve Anadolu dillerin de yazımında kullanıldı. Yine de eski heceli yazım sistemi bütünüyle unutulmadı ve Kıbrıs uygarlıkları tarafından Helenistik dönem'e dek kullanılmaya devam etti.

Akdeniz Savaşları ve Deniz Halkları

Toparlanma süreci boyunca, hemen hemen tüm Akdeniz toplumlarındaki gibi yaşam sıkıntısı, açlık ve kıtlıktan bezmiş olan toplumlarca mevcut kralları tahttan indirmek amacıyla geniş çapta pek çok isyan ve girişim yaptı. Hitit Krallığı da bu dönemde Deniz Halkları denen, tamamı Akdeniz, Karadeniz ve Anadolu kıyılarından gelmiş olan toplumnlarca işgal edilip kralı ülkeden sürüldü. Buna benzer başka bir topluluk daha sonra MÖ 1224'te Mısır Kralı Merneptah ve MÖ 1186'da III. Ramses'e karşı da darbe girişiminde bulundular. Mısırlılar bu saldırıların üzerine iki savaş anıtı yaptılar. Karnak ve Luksor'da bulunan bu anıtların kalıntıları Deniz Halkları'na ilişkin bilgi veren tek kaynaklardır. Bu Halklara verilen "Deniz Halkları" ilk kez Mısırlılar ın bu anıtlarda kullandığı addır.

Ayrıca bakınız

  • Santoron
  • Girit Uygarlığı
  • Miken Uygarlığı

Kaynakça

Kaynakça

  • Dark Age Greece (1100-750 BC)
  • Latacz, J. Between Troy and Homer. The so-called Dark Ages in Greece, in: Storia, Poesia e Pensiero nel Mondo antico. Studi in Onore di M. Gigante, Roma, 1994.
  • Jan Sammer, New Light on the Dark Age of Greece [1][] (Immanuel Velikovsky Archive)

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Girit</span> Yunanistanın en büyük, Akdenizin 5. büyük adası

Girit, Yunanistan'ın en büyük, Akdeniz'in beşinci büyük adasıdır. Ege Denizi'nin güneyinde yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Tlos</span>

Tlos bugün Muğla'nın Seydikemer ilçesi yakınlarında yer alan kadim bir Likya kentiydi. Likya'nın en önemli yerleşimlerinden biri olan Tlos Antik Kenti, Fethiye İlçesi’nin yaklaşık 42 km doğusundaki Yaka Köyü sınırları içerisinde kalmaktadır. Bölgenin en yüksek dağları olan Akdağlar'ın (Kragos) sarp batı yamaçlarında başlayan antik yerleşim, Eşen Nehri'nin getirdiği alüvyonlarla oluşmuş vadi düzlüğüne kadar ulaşır. Ayrıca güneydeki Saklıkent Kanyonu ile kuzey yönde bulunan Kemer Beldesi antik kentin egemenlik sınırlarını çizer.

<span class="mw-page-title-main">Dorlar</span>

Dorlar (Doris) , Antik Yunanistan asıllı, Hint–Avrupa kökenli göçebe kabilelerdir. Yaklaşık olarak MÖ 12. yüzyıl ortalarından itibaren Yunan yarımadasına dalgalar halinde akınlar düzenleyerek bu bölgedeki tunç çağı Miken uygarlığını yıkmışlardır. Demir çağı silahlarıyla kısa sürede askeri – feodal Miken krallıklarının siyasi gücünü etkisiz hale getiren Dorlar, Miken etkisi altındaki batı Anadolu, Girit ve Rodos’un da dahil olduğu adalara yayılmışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Miken uygarlığı</span> Antik Yunanistanda Tunç Çağının son evresinde yaşanan dönem

Miken uygarlığı, MÖ yaklaşık 1600-1100 yılları arasında Antik Yunanistan'da Tunç Çağı'nın son evresinde hüküm sürmüş olan uygarlıktır. Saray devletleri, şehir örgütlenmesi, yazı sistemi ve sanat eserleriyle Yunanistan'daki ilk gelişmiş uygarlıktır. Dönem özelliklerinin en belirgin gözlemlendiği Miken sitesi uygarlığa adını vermiştir. Bazı araştırmacılar, Miken Yunanistan'ını Hitit metinlerinde adı geçen Ahhiyava Ülkesi ve Homeros'un bahsettiği Akaları ile bir kabul etmekte olsalar da bu görüş tartışmalıdır.

Demir Çağı, demirin çeşitli alet ve silah yapımında esas malzeme olarak kullanıldığı bir arkeolojik devirdir.

<span class="mw-page-title-main">İyonya</span> Anadoluda bugünkü İzmir ve Aydın illerinin sahil şeridine Antik Çağda verilen ad

İyonya, Anadolu'da bugünkü İzmir ve Aydın illerinin sahil şeridine Antik Çağ'da verilen addır. Dor istilası sonucu Yunanistan'dan kaçan Akalar tarafından Ayvalık, Efes, Foça, İzmir, Kuşadası, Milet ve Milas çevresinde kurulmuşlardır. Dünyanın yedi harikası arasında gösterilen Efes Artemis Tapınağı İyonyalılar döneminde inşa edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Antik Yunanistan</span> İlk Çağdaki Yunan medeniyeti

Antik Yunanistan, bugünkü Yunanistan toprakları ile Küçük Asya'da (Anadolu) yaşayan toplumların kurduğu devlet ve uygarlıkların, MÖ 756 ile MÖ 146 tarihleri arasında hüküm sürdükleri bölgenin adı.

<span class="mw-page-title-main">Yunanistan tarihi</span>

Yunanistan'ın ilk sakinlerine sıklıkla Pelasgi, yani "deniz halkı" denirdi. Yarımadanın bu sakinleri kuzeyden göçen işgalcilerin etkisi ile güneye kaçtılar. Birbiri ardı sıra gelen işgallerle güney kıyılarına ve Ege Adaları'na yayıldılar. MÖ 3200 civarında bölgeye yeni gelenler birlikte zamanla Yunancaya dönüşen bir Hint-Avrupa dili getirdiler.

<span class="mw-page-title-main">Akalar</span>

Akalar (Akhalar) Homeros'un İlyada'da ve Odysseia'da eski Yunan halkları için kullandığı ortak addır. Diğerleri İlyada'da 138 kez kullanılan 'Danaolar', İlyada'da 29 kez geçen 'Argoslular' isimleridir.

<span class="mw-page-title-main">Klasik Antik Çağ</span>

Klasik antik çağ, MÖ 8. yüzyıl ile MS 5. yüzyıl arasındaki Greko-Romen dünyası denen, Antik Yunanistan ve Antik Roma'nın iç içe geçmiş uygarlıklarını kapsayan, Akdeniz merkezli kültürel tarih dönemidir. Bu çağ, hem Yunan hem de Roma toplumlarının geliştiği ve Avrupa, Kuzey Afrika ve Batı Asya'nın büyük bölümünü etkileyen bir dönemdir.

<span class="mw-page-title-main">Minos medeniyeti</span> Tunç Çağı uygarlıklarından biri

Minos medeniyeti, Tunç Çağı'nda Yunanistan'a bağlı olan, Ege Denizi içindeki Girit Adası'nda, MÖ yaklaşık 3.500'lerde doğmuş bir uygarlıktır. Girit uygarlığı, MÖ 2700 ile MÖ 1450 yılları arasında en parlak dönemlerini yaşadı ve yavaş yavaş eski gücünü yitirmesinin ardından Girit üzerinde Miken kültürü baskınlaşmaya başladı.

Antik Yunanca, Koine'nin Yunanlaşma döneminin batı dili olarak gelişmesinden önce Antik dönemde birçok lehçeye ayrılmıştır. Tıpkı Çağdaş Yunancanın Koine'den türeyen birçok lehçeye ayrılması gibi.

<span class="mw-page-title-main">Bronz Çağı Çöküşü</span> Güneybatı Asya’da ve Doğu Akdeniz’de, Bronz Çağı sonları, Demir Çağı başlarında yaşanan hızlı, yıkıcı ve kültürel dağılmalara, çözülmelere yol açan bir dizi toplumsal çöküş

Bronz Çağı Çöküşü Güneybatı Asya’da ve Doğu Akdeniz’de, Bronz Çağı sonları, Demir Çağı başlarında yaşanan hızlı, yıkıcı ve kültürel dağılmalara, çözülmelere yol açan bir dizi toplumsal çöküştür. Doğu Akdeniz’deki Bronz Çağının yüzyıllar içinde oluşan tüm kurumları yerle bir olmuştur, şehir hayatı çok büyük ölçüde gerilemiştir, geriye yalıtılmış köy toplumları kalmıştır. Miken Yunanistanı’nda saray ekonomileri çökmüştür. Yıkımların ardından Kıta Yunanistan’ı, Ege Adaları ve Anadolu 400 yıl sürecek bir karanlık çağa girecektir. Bu dönemden günümüze Mısır kaynakları hariç hiçbir yazılı belge kalmamıştır. Akdeniz’in tüm doğu yarısında, Antik Mısır hariç, neredeyse tüm büyük ve orta ölçekli kentler, çoğunlukla yağmalanıp ateşe verilmiş, diğerleri bu akıbete uğramamak için boşaltılmıştır. Bronz Çağı boyunca gelişip serpilen tüm krallıklar, yine Mısır hariç yıkılmış ve bir daha varlık gösterememiştir.

Saray ekonomisi, bir ekonomik düzenleme sistemi olarak toplumda yaratılan ekonomik değerlerin büyük bir bölümün merkezi otoritenin kontrolüne akmasıdır. Diğer ifadeyle halkın zorunlu olarak tükettiği dışında tüm malların üretimi ve dağıtımı güçlü, merkezi bir otoritenin kontrolündedir. Gerek “Doğu”da, gerek Minos Uygarlığı ve Miken Uygarlığı’nda saray, tüm krallıkta ekonomik faaliyetlerin, devlet protokolünün ve dini ritüellerin odağını oluşturmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Tarih öncesi Balkanlar</span>

Tarih öncesi dönemde Balkanlar 44.000 yıl önce ilk kez Üst Paleolitik dönemde Homo sapiens’lerin bölgede ortaya çıkmasıyla başlar. Tarihöncesi dönemin sonu ise ilk kez yazılı metinlerin Antik Yunan’da ortaya çıktığı MÖ 8. yüzyıl olduğu kabul edilir. Bölgedeki prehistorik süreç Üst Paleolitik, Holosen, Orta Taş Çağı, Neolitik Devrim, Proto Hint-Avrupalılar, Tarihöncesi periyotları olarak adlandırılan alt dönemlerden oluşur ancak bu dönemler arasındaki geçiş görecelidir. Örneğin bazı yorumlara göre prehistorik dönem Bronz Çağı Antik Yunan dönemindeki Girit Uygarlığı, Miken Uygarlığı, Trak Uygarlığı, Limni Uygarlığı ve Veneti Uygarlığı’nı kapsarken, bazılarına göre kapsamamaktadır. Başka bir yoruma göre Balkan bölgesinde Tarihöncesi dönemin en son aşaması olan Tarihöncesi dönem Homeros ile başlamıştır. Her halükarda Prehistorik dönem 5. yüzyılda Herodot’tan önce sona erdiği kabul edilmektedir.

Sparta anayasası veya Politeia, Dor şehir devleti olan Sparta'nın MÖ 8. yüzyıldaki efsanevi yasa koyucusu Lycurgus döneminden Sparta'nın MÖ 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu'na dahil edilmesine kadar geçen süre zarfındaki yönetim ve kanun esaslarını kapsar. Bu dönemde Antik Yunan şehirlerinin hepsinin egemen olduğu ve kendi yönetim şekillerine sahip olmasına rağmen Sparta'nın anayasası çok katmanlı toplumsal yapısı ve güçlü askeri örgütlenme yapısıyla özgün yapısıyla dikkat çekmiştir.

Dor istilası, MÖ. 13 yüzyılın sonları ile MÖ. 12. yüzyılın başlarında Yunanistan’ın Dorlar tarafından dalgalar halinde istila edilmesidir. Dorlar’ın Yunanistan’a nereden geldikleri, dolayısıyla önceki yurtlarının neresi olduğu ve göç nedenleri halen bilinmemektedir. En olası görüş, Orta Avrupa’dan, muhtemelen günümüz Polonya’sından göçe başladıkları, burada Keltler’in, İliryalılar’ın, Daçyalılar’ın ve Traklar’ın komşuları oldukları yönündedir.

<span class="mw-page-title-main">Ege uygarlıkları</span>

Ege uygarlıkları, Avrupa Bronz Çağı'nda Yunanistan'da Ege Denizi çevresindeki uygarlıkların genel adıdır. Bu terimle Girit, Kikladlar ve Yunan anakarası olmak üzere üç ayrı, ancak birbiriyle iletişim halinde olan ve etkileşim içinde olan coğrafi bölgeler bulunmaktadır. Girit, Erken Tunç Çağı'ndaki Girit uygarlığıyla ilişkilidir. Kikladlar, Erken Helladik döneminde anakaraya, Orta Mino döneminde ise Girit'e hakimdiler. MÖ 1450'de, Miken Uygarlığı Girit'e yayılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Miken uygarlığı askeriyesi</span>

Geç Tunç Çağı'nda Miken uygarlığı'ının askeri yapısı, gün ışığına çıkarılan sayısız silah ve Yunan Linear B kayıtlarında yer alan çağdaş sanatta savaşçı ve savaş tasvirlerinde görülmektedir. Mikenliler, askeriye ve lojistiğin doğrudan saray merkezlerinden denetlendiği bir altyapının geliştirilmesine önem verdi. Bu durum daha sonraki Antik Yunan geleneğine ve özellikle Miken dönemi savaşçı kahramanların doğasına odaklanan Homeros'un destanlarına ilham verdi.

<span class="mw-page-title-main">Ege sanatı</span> Bronz Çağı boyunca Ege Denizi yöresinde yaratılan sanat

Ege sanatı, Bronz Çağı boyunca, yani MÖ 11. yüzyıla kadar, Antik Yunan sanatından önce Ege Denizi'ni çevreleyen topraklarda ve içindeki adalarda yaratılan sanattır. Çoğunlukla modern Yunanistan topraklarında bulunduğu için bazen Yunan Bronz Çağı sanatı olarak da adlandırılır; ancak sadece Miken Yunanlıları sanatını değil, aynı zamanda Yunan olmayan Kiklad ve Minos kültürlerinin sanatını da içerir.