İçeriğe atla

Yomak

Yomak – Türk, Altay ve Moğol halk kültüründe ve halk edebiyatında destan, epik şiir. Yomok, Comok, Comog, Yumah, Nomok, Zomok, Zumah olarak da söylenir. Moğollar Domog derler. İlk anlamı "Öbür dünyaya ait, şaman hikâye ve efsaneleri" olan bu sözcük Kınm Türkçesinde de "hikâye, destan" anlamında korunmuştur.[1]

Yomaklar

Dizeli ve uyaklı olarak uzun şiirler şeklinde anlatılan öykülerdir. Söylencelerin en dikkat çekici ve akılda kalıcı, en çok ilgi çeken anlatım yollarından biridir. Yomakçılar (destan okuyucuları) en az üç yıllık bir eğitim ve deneyim süreci yaşarlar. Manasçı adı verilen Manas destanı okuyucuları en çok bilinenleridir. Kırgız destan okuyucusu Sayakbay Karalayev gelmiş geçmiş en iyi Manasçı olarak kabul edilir. Yomaklar çoğu zaman küğ (manzum metin, şiir) unsurunu içerisinde barındırır.

Nuvak

Nuvak (Nıvak, Nıvah, Nımah, Nıbak) değişik Türk lehçelerinde halk hikâyesi veya masal anlamına gelir. Köy odalarında ocak başında, topluluğa anlatılan, olağanüstü konular içeren genelde uzun öyküler. Halk masalı, halk hikâyesi gibi anlamlar taşır. (Yakutça “Namah” sözcüğü ise bilmece, Çuvaşça “Sımah” ise söz demektir.)

Küğ

Genel bir tanım olarak şiir (manzum metin) demektir. Köğ veya Küy olarak da söylenir. Uyaklı ve dizi halindeki cümlelerden oluşan söz ve ifadeler. Halk ozanları tarafından ezgiyle söylenen Koşuk/Goşuğ (halk şiiri) adı verilen (Altaylarda Kojon/Koşon) biçimi ile Koşma adı verilen türü yaygındır. Köğük (Küğük) ise mısra demektir. Sözcük, asıl olmayı ifade eder. Yani küğ, sözün aslıdır.

Türleri

Olongo, Kay ve Üliger sözcükleri de Yomak'ın farklı alt türlerini nitelemek için veya bazen de eşanlamlı olarak kullanılır.

Olongo

Olongo (Olonho, Olungu), Yakutça bir sözcük olup yine destan demektir. Şiir şeklindeki söylence. Hemen her toplumda destanlar bulunur ve şiir şeklinde olmaları nedeniyle daha çok ilgi çeker ve daha kolay ezberlenirler. Olmak fiili ile ilişkilidir. Olanların, olmuşların öyküsü demektir. Eski Türkçede Ölön sözcüğü de destan demektir.[2]

Kay ise yine çeşitli Türk dillerinde destan anlamına gelir. Şiir şeklindeki söylence demektir. Kayçı adı verilen destancılar tarafından ezbere okunur. Manas destanı dünyanın en uzun destanlarından biridir (kimi görüşlere göre en uzundur). Destanları doğru okumayan, bazı yerlerini unutan veya güzel okumayı beceremeyen Kayçıların, destandaki kahramanın ruhu (veya destanın koruyucu İyesi) tarafından hastalandırılacağına hatta öldürüleceğine inanılır. Destanlar tüm uluslarda rastlanan şiirsel anlatılardır. Hızlı gitmek, hızlı konuşmak anlamına gelen Kay kökünden türemiştir.

Ülger (Moğolca Üliger) sözcüğü de şiir şeklindeki masal, olağanüstü öykü anlamına gelir. Söylencelerden ve nesile nesile aktarılagelen öykülerden oluşur. Moğolca Ügül, Mançuca Üg sözcükleri anlatmayı ifade eder. Türkçedeki Ülker takımyıldızının adıyla benzerlik gösterir.

Etimoloji

(Yum/Yom/Com) kökünden türemiştir. Anlatmak, söylemek anlamları vardır. Yom (baht, talih) ile de bağlantılıdır. Eskilerin öykülerinin kişilere olumlu etki yapacağı veya onlardan güç alınacağı inancını akla getirmektedir. Tungus Mançu dillerinde Nımka/Nıma olarak yer alır. Şamanlık yapmak, şamanın hikâye anlatması, geçmişten haber vermesi gibi manaları taşır. Moğolca Domog, efsane demektir. “Nom” ise din veyâ din adamı mânâsı taşır fakat bazı kaynaklarda bu sözcüğünü kökeninin Çince olduğu belirtilir.[3] “Nomos/Nomoy” sözcüğü Batı dillerinde özellikle Yunancada yasa, tüzük anlamları da taşır ve Eski Hintçe kökenlidir. Hattâ Yunan mitolojisinde “Nomos” adlı bir yasa tanrısı (adâlet ruhu) bulunur.

Dipnotlar

  1. ^ Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Celal Beydili, Yurt Yayınevi
  2. ^ Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt, Türkiye, 2011 (OTRS: CC BY-SA 3.0) 27 Aralık 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  3. ^ Çeşitli Yönleriyle Din, Prof. Dr. Günay TÜMEH, Ankara Üniversitesi Yayınları, Makale [1] 24 Mart 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ergenekon Destanı</span> Moğol ve Türk destanı

Ergenekon Efsanesi veya Ergenekon Destanı; kaynaklara göre Göktürklerin yeniden doğuşuna ilişkin hikâye.

Destanların nazım şekli ve türünü, hem Halk Edebiyatı hem de Âşık Edebiyatı bünyesinde bulmak mümkündür.

<span class="mw-page-title-main">Canavar</span> tuhaf yaratık

Canavar; mitolojilerde, masallarda ve efsanelerde bahsedilen vahşi hayvan, olağanüstü, yırtıcı canlı. Türk kültüründe Guyuk (Güyük) veya Azman olarak da bahsedilir. Değişik biçimlerde tasvir edilir. Çoğu zaman her tür sıra dışı ve yırtıcı varlığı ifade etmekte kullanılır. Azerbaycan Türkçesinde canavar sözcüğünün yırtıcı hayvan manası daralarak, doğrudan "kurt" anlamını taşır hale gelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Manasçı</span>

Manasçı, Kırgızların milli destanı olan Manas Destanı'nı kopuz eşliğinde söylemeyi meslek edinen kişilere verilen ad.

<span class="mw-page-title-main">Baksı</span>

Bahşı, Türkmenlerde destan anlatıcısı, Özbeklerde destancı ve falcı, Kazak ve Kırgızlarda ise büyücü ve duahan manalarında kullanılmaktadır. Türkçe Kişi Adları Sözlüğünde; 1. Bilgin, öğretmen. 2. Saz şairi, âşık. 3. Hekim. olarak tanımlanır.

İslamiyet öncesi Türk edebiyatı ya da Destan dönemi Türk edebiyatı, Türklerin İslamiyeti kabulünden önceki dönemlerde oluşturdukları edebiyata verilen isimdir. İslamiyet öncesi Türk edebiyatı M.Ö 4000'li yıllardan başlayarak Türklerin İslamiyeti kabul ettiği XI. yüzyıla kadar sürmektedir. Bu dönem edebiyatı genellikle sözlü ürünlerden oluşmuştur ve yazılı ürünler yok denecek kadar azdır. İslamiyet öncesi Türk edebiyatında M.S VI. yüzyıla kadar olan dönem sözlü edebiyat dönemi olarak adlandırılırken, ilk yazılı eserlerin verilmeye başlamasından sonra yazılı edebiyat dönemi başlamıştır. Eski Türklere ait olan en eski yazılı belgeler ise Orhun Yazıtları'dır Bu yazıtlar Türklerin bilinen ilk alfabesi olan Orhun alfabesi ile Göktürkler tarafından yazılmış yapıtlardır. Genel olarak Orhun Yazıtları'ndan önceki dönem sözlü edebiyat, sonrası ise yazılı edebiyat olarak nitelendirilmiştir.

Halk hikâyesi veya halk öyküsü, toplumsal iz bırakmış bir olaydan veya bir yazınsal ürünün sözlü kültürde bıraktığı derin etkiden kaynaklanarak ortaya çıkan halk edebiyatı ürünlerine verilen ad. Ayrıca, bazı halk bilimciler halk öyküsünü: "Çağdaş çağlara yaklaştıkça geçirdiği değişimle destanların yerini tutan halk ürünü." olarak görmüştür. Destanlar olağanüstü ögelerin çokça rastlandığı türlerdir. Halk hikâyeleri ise olağanüstülük düzeyinin ikinci safhasında yer alır ve destanlara oranla halk hikâyelerinin olay örgüsü daha gerçekçidir. Halk hikâyeleri bu yönüyle modern çağların yazın türleri olan roman ve öykü gibi mensur türlerle, destan arasında bir geçiş sürecini yansıtan ürünlerdir. Halk hikâyelerinde olaylar belirli kahramanların üzerine kurulmuştur. Bu kahramanlar çoğu kez; tanınmış bir edebî ürünün içeriğinde yer alan kahramanların topluma mal olması ve anonimleşmesiyle oluşmuştur. Aslen Divan edebiyatı'na ait mesneviler olan Leyla ile Mecnun ve Ferhat ile Şirin gibi eserler, taç eserlerin toplum tarafından sözlü kültüre aktarılıp "halk hikâyesi" haline gelmesinin en önemli örnekleridir. Bunun yanında halk edebiyatı ürünlerinde de bu duruma rastlanmaktadır. Örneğin, Kayıkçı Kul Mustafa'nın Genç Osman Destanı; toplumun beğenerek halk hikâyeleştirme sürecine dahil ettiği eserlerdendir. 1930'da edebiyat tarihçisi Fuat Köprülü, Genç Osman Destanı'nı halk hikâyelerinin oluşum evrelerini tespit etmek maksadıyla incelemiştir. Ayrıca bu çalışma; Türk edebiyatındaki anonim hikâyeleşme süreci hakkında yapılmış ilk çalışmalardan biri olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Ak Ana</span> Mitolojik karakter

Ak Ana - Türk, Tatar, Altay, Yakut, Çuvaş mitolojilerinde Deniz Tanrıçası. Değişik Türk dillerinde Ağ Ana, Ürüng Ene, Şura Ene olarak da bilinir. Moğollar ise Sagan Ece olarak anarlar.

Bulca Han, Türk ve Moğol mitolojisine göre Türklerin ve Moğolların ilk ve ortak atası olan kağan. Abulca (Amulca) Han veya Olca Han olarak da bilinir. İslamiyet'in ve Arapçanın da etkisiyle Ebülce Han şeklinde de söylenmiştir.

Ciren - Türk ve Altay mitolojisinde ve masallarda konuşan at türü. Ceren veya Ceyren de denir. Konuşabilen, sıra dışı bir hayvandır. Kayçı Ceren ve Kamçı Ceren en iyi bilinen iki tanesidir. Oçı Ceren, Gıl Ceren gibi adlara da rastlanır.

<span class="mw-page-title-main">Gök-Kal</span>

Gök-Kal - Türk ve Altay mitolojisinde bir doğa katmanı. Aynı zamanda eski Türk İnancı Tengricilik'te bir ruh kategorisidir. Kök-Kal veya Gök-Kalığ ya da Kovak-Kalığ olarak da söylenir. Karşıtı Yer Su'dur.

Deniz Han - Türk ve Altay mitolojisinde Deniz Kağanı. Tengiz Han olarak da söylenir. Moğollar ise Tengis Han şeklinde anarlar.

Olongo - Yakut edebiyatında destan, epik şiir. Olonho veya Olungu olarak da söylenir. Şiir şeklindeki söylencedir.

<span class="mw-page-title-main">Manas Han</span>

Manas Han – Türk, Altay ve özellikle Kırgız mitolojisinde söylencesel hakan. Manas Destanı'nın başkişisidir. Kırgızların bir ulus haline gelmelerinde büyük bir etkisi olmuştur. Hatta destanın kendisi bile Kırgızları bir araya getiren ortak bilinç aşılayan bir etkendir.

At; Türk, Moğol ve Altay halk kültüründe, halk inancında ve mitolojilerinde kutlu hayvandır. Yunt veya Yabu ya da Yılkı (Cılkı) olarak söylendiği Türk dilleri de vardır. Moğollar Adu veya Mor (Morın) derler. Toynaklı, dört ayaklı, memeli yük hayvanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Irkıl</span>

Irkıl Han - Türk ve Altay mitolojisinde söylencesel Şaman. Arkıl Han olarak da bilinir. Şamanların atası olarak kabul edilir. Yeryüzündeki ilk şamandır. Üç yıl önce ölenleri bile diriltir, körlerin gözünü açar. Anlatıldığına göre o kadar güçlüdür ki, hiçbir tanrıyı tanımaz. Tanrı Ayığ Han onu yanına çağırtarak bu gücü nereden aldığını sorar. O da, hiçbir yüce güç tanımadığını ve yaptıklarının kendi gücü ile olduğunu söyleyerek tanrıya karşı saygısızlık yapar. Bunun üzerine Ayığ Han, Irkıl'ı ateşe attırarak yaktırır. Onun yandığı bu ateş diğer gelecek kamların ruhlarını oluşturur. Türk ayin ve törenlerinin temellerini atan kişi olarak da bilinir.

Yom, Türk ve Altay halk inancında Uğur, Şans, Talih, Baht anlamlarına gelir. Yum olarak da söylenir. Uğurlu nesne manasını da içerir. Aynı zamanda mutluluk, neşe demektir. Ural dillerinde ise Tanrı anlamı taşır. Tuvalarda yer alan ve kötü ruhların kovulmasını ve büyücülüğü içeren merasimin adı Dom şeklinde geçer ve d/y dönüşmesi ile birebir Yom sözcüğüdür.

Tazşa – Türk ve Altay mitolojisinde ve masallarında sık sık adı geçen kel kahraman. Taşşa veya Tazça olarak da söylenir. Bazen Kalca (Kalça) veya Kelçe (Kelce) şeklinde de geçer.

Üliger, Moğol ve Buryat halk kültüründe masalları ve mitolojik öykülere verilen genel bir addır. Buryatlar ve diğer Sibirya kabileleri arasında sözlü geleneklerinin önemli bir parçasıdır ve diğer fonksiyonları arasında, Budist öykülerini sözlü olarak iletmek için de kullanılmıştır. Sözlü gelenek göz önüne alındığında, Moğol literatüründe ağızdan ağza aktarılan öykülerin önemli bir kısmını oluştururlar. Bu öyküler, "Ülgerci" veya "Üligerçin" denilen öykücüler tarafından özellikle yaylı enstrümanlar eşliğinde okunur.

Kay - Altay halk edebiyatında göğüs ve gırtlaktan çıkarılan seslerle okunan destan.