İçeriğe atla

Yirmi yaş dişi

Yirmi yaş dişi
Latince isimdens molaris tertius
SistemAzı dişi
Tanımlayıcılar
Microsoft Academic2777739123
MeSHD008964
TA911
FMA321612

Yirmi yaş dişi veya üçüncü azı dişi, insan dentisyonunun her bir çeyreğinde bulunan üç azı dişinden birisidir. Üçü içerisinde en arkada bulunan diştir. Yirmi yaş dişi genellikle 17-25 yaşlarında sürer.[1] Çoğu yetişkinde her bir çeyrekte bir adet bulunan dört yirmi yaş dişi vardır. Dörtten daha az ya da fazla olabilir, örneğin fazladan dişlere süpernümerer dişler denir. Yirmi yaş dişi gömülü kaldığında gelişme sürecinde olan diğer dişleri de etkiler. Böylece bu olduğunda ya da olmadan çekilirler.

Tarihi

Resmi olarak üçüncü azı dişi olarak bilinse de yaygın kullanım yirmi yaş dişi şeklindedir. Çünkü diğer dişler ardı ardına sürerek neredeyse 12-13 yaşlarında sürmesini tamamlarken yirmi yaş dişi çok daha sonra sürmektedir. Genellikle 17-25 yaş arası sürdüğünden halk arasında yirmi yaş dişi olarak bilinmektedir. Bu dişin sürmesinin yüzyıllardan beri diş sorunlarına yol açtığı bilinmektedir, Aristo bile bu konuya şu sözlerle değinmiştir:


Anatomi

Çeşitlilik

Yirmi yaş dişi agenezisi (yokluğu) popülasyona göre, Tasmanya yerlilerinde pratik olarak sıfır ve Meksika kızılderililerinde neredeyse %100, değişir.[2] Bu değişim PAX9 geniyle ilişkilidir ve belki de birkaç genle daha.[3]

İşlev

Yirmi yaş dişi, insanın evrimsel atalarına bitkileri öğütmede yardımcı olan körelmiş üçüncü azı dişidir. İnsanın atalarının kafataslarında daha çok diş içeren daha büyük çeneleri vardı. Böylece insanın bitki hücre duvarını oluşturan selülozun sindirimindeki yetersizliğini kapatarak yeşillikleri çiğnemelerine yardımcı olmuştur.[4] 10.000 yıl önce yaşanan tarım devrimi ile birlikte insanlar, karbonhidrat ve yüksek enerji içeren daha yumuşak besinler tüketmeye başlamışlardır. Böyle bir diyet sonucunda paleolitik atalarımızda olduğu gibi çenemiz daha ileri büyümemiş ve haliyle yirmi yaş dişine yer kalmamıştır.[5]

Klinik önemi

Arkasındaki iltihaplı doku ile (perikoronitis; yeşil ok) diş eti sınırından dışarı çıkan bir yirmi yaş dişi

Yirmi yaş dişi (klinik olarak sıklık M3 olarak numaralandırılır) uzun zaman önce sorun çıkardığı tanımlanmış ve insan ağzındaki en yaygın gömülü diş olarak sorun çıkarmaya devam etmektedir. Bilinen en eski gömülü diş Magdaleniyan döneminde (MÖ 18.000-10.000) bir Avrupalı kadına aittir.[6] Dişin sürmesi için gerekli yerin olmaması yaş ile birlikte artan periodontal hastalık ve diş çürüğü riski ile sonuçlanır.[7] 65 yaş üstü yetişkinlerin yalnızca %2'si çürük ya da periodontal hastalıklar olmadan dişi muhafaza edebilmiş ve %13'ü gömülü olmayan yirmi yaş dişini çürük ya da periodontal problem olmadan muhafaza edebilmiştir.[8]

Üçüncü azı dişi birtakım sorunlar ortaya çıkabilir: A Mezio-gömülü, kısmen sürmüş üçüncü az, B Diş çürükleri ve periodontal kusurlarıyla ilişkili ikinci ve üçüncü azı, besin sıkışması ve oral hijyenin tam olarak sağlanamaması kaynaklı, C Üçüncü azıyı kısmen örten iltihaplı operkulum, altında besin kalıntısı birikimi ve bakteri, D alt diş teması sağlanamaması sebebiyle aşırı sürmüş bir üst üçüncü azı ve travmatik bir şekilde alt üçüncü azı üzerindeki operkulum üzerine kapanmaya başlayabilir. Karşısında diş bulunmayan dişler, diğer diş tarafından köreltilmediğinden genellikle keskin olurlar.

Gömülü yirmi yaş dişleri, yön, gömüklüğün derinliği, diş sürmesi için mevcut alan miktarı ve üzerlerini örten yumuşak doku veya kemik miktarına göre sınıflandırılırlar. Bu sınıflandırma yapısı doktorlara gömüklüğün olasılıklarını hesaplamalarını sağlar, dişin çekilmesi halinde görülebilecek enfeksiyonlar, komplikasyonlar.[7] Yirmi yaş dişleri aynı zamanda semptomların ve rahatsızlıkların varlığına göre sınıflandırılır.[9]

Gömülü yirmi yaş dişinin tedavisi herhangi bir gömülü dişin tedavisi ile aynıdır. Diş gömülü ise tedavi gömüklüğün üzerindeki enfekte doku, diş çekimi ya da koronektomi ile sınırlandırılabilir.[10][11][12]

Üst sol (resimde sağ) ve üst sağ (resimde sol) yirmi yaş dişleri distoangular gömülüdür. Alt sol yirmi yaş dişi horizontal gömülüdür. Alt sağ yirmi yaş dişi vertikal gömülüdür (ortopantomogramda teşhis edilemeyebilir).

Kaynakça

  1. ^ "Wisdom Teeth". American Association of Oral and Maxillofacial Surgeons. 28 Temmuz 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2010. This generally occurs between the ages of 17 and 25 
  2. ^ Rozkovcová, E.; Marková, M.; Dolejší, J. (1999). "Studies on agenesis of third molars amongst populations of different origin". Sborník lékařský. 100 (2). ss. 71-84. PMID 11220165. 
  3. ^ Pereira, Tiago V.; Salzano, Francisco M.; Mostowska, Adrianna; Trzeciak, Wieslaw H.; Ruiz-Linares, Andrés; Chies, José A. B.; Saavedra, Carmen; Nagamachi, Cleusa; Hurtado, Ana M. (2006). "Natural selection and molecular evolution in primate PAX9 gene, a major determinant of tooth development". Proceedings of the National Academy of Sciences. 103 (15). ss. 5676-81. Bibcode:2006PNAS..103.5676P. doi:10.1073/pnas.0509562103. JSTOR 30050159. PMC 1458632 $2. PMID 16585527. 
  4. ^ Cooper, Rachele (5 Şubat 2007). "Why Do We Have Wisdom Teeth?". 3 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Aralık 2017. 
  5. ^ von Cramon-Taubadel, Noreen (6 Aralık 2011). "Global human mandibular variation reflects differences in agricultural and hunter-gatherer subsistence strategies". Proceedings of the National Academy of Sciences of the United States of America. 108 (49). ss. 19546-19551. doi:10.1073/pnas.1113050108. ISSN 0027-8424. PMC 3241821 $2. PMID 22106280. 
  6. ^ "Magdalenian Girl is a woman and therefore has oldest recorded case of impacted wisdom teeth" (Basın açıklaması). Field Museum of Natural History. 7 Mart 2006. 25 Mart 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2013. 
  7. ^ a b Juodzbalys, Gintaras; Daugela, Povilas (Apr–Jun 2013). "Mandibular Third Molar Impaction: Review of Literature and a Proposal of a Classification (review)". J Oral Maxillofac Res. 4 (2). ss. e1. doi:10.5037/jomr.2013.4201. PMC 3886113 $2. PMID 24422029. 
  8. ^ Marciani RD (2012). "Is there pathology associated with asymptomatic third molars (review)". J Oral Maxillofac Surg. 70 (Suppl 1). ss. 15-19. doi:10.1016/j.joms.2012.04.025. 
  9. ^ Dodson TB (Sep 2012). "The management of the asymptomatic, disease-free wisdom tooth: removal versus retention. (review)". Atlas Oral Maxillofac Surg Clin North Am. 20 (2). ss. 169-76. doi:10.1016/j.cxom.2012.06.005. PMID 23021394. 
  10. ^ Carranza's Clinical Periodontology. Elsevier Saunders. 2012. ISBN 978-1-4377-0416-7. 
  11. ^ Pogrel MA (2012). "What are the Risks of Operative Intervention (review)". J Oral Maxillofac Surg. 70 (Suppl 1). ss. 33-36. 
  12. ^ Ghaeminia H (2013). "Coronectomy may be a way of managing impacted third molars (systematic review)". Evid Based Dent. 14 (2). ss. 57-8. doi:10.1038/sj.ebd.6400939. PMID 23792405. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kist</span> Vücutta kapalı kese büyümesi

Kist, yakındaki dokuya kıyasla ayrı zara ve bölünmeye sahiptir. Bu nedenle, bir kese oluşturmak için bir araya toplanmış bir hücre kümesidir. Bununla birlikte, bir kistin ayırt edici yönü, böyle bir kesenin "kabuğunu" oluşturan hücrelerin, verilen konum için tüm çevre hücrelerle karşılaştırıldığında belirgin şekilde anormal olmasıdır. Hava, sıvı veya yarı katı madde içerebilir. Bir irin topluluğuna kist değil, apse adı verilir. Oluştuktan sonra, bazen bir kist kendiliğinden çözülebilir. Bir kist çözülemediğinde, cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir; ancak bu, türüne ve konumuna bağlıdır.

<span class="mw-page-title-main">İnsan dişi</span> besinleri parçalamak için kullanılan insanların ağzındaki kalsifiye beyazımsı yapı

İnsan dişi, besinleri yutmaya ve sindirmeye hazırlık aşamasında keserek ve ezerek besinlerin mekanik olarak yıkımında görev yapar. İnsanlarda, her birinin belirli bir işlevinin olduğu kesici diş, köpek dişi, küçük azı dişi ve azı dişi olmak üzere dört tip diş vardır. Kesici dişler besini keser, köpek dişleri besini koparır ve küçük azı ve azı dişleri besini ezer. Dişlerin kökleri maksilla ya da mandibula içerisine yerleşmiş ve diş eti ile kaplanmıştır. Dişler yoğunluğu ve sertliği farklı çeşitli dokulardan yapılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Diş minesi</span>

Diş minesi vücudun en sert ve en yoğun mineralleşmiş maddesidir; dentin sement ve pulpa ile beraber dişi oluşturan dört ana dokudan biridir. Normal olarak dişin görünür dental kısmıdır ve ve mutlaka alttan dentin ile desteklenmelidir. Minenin yüzde doksanaltısı mineralden geri kalanı ise su ve organik maddeden oluşur. Minenin normal rengi açık sarıdan grimsi beyaza kadar çeşitlilik gösterir. Minenin altında dentin bulunmayan dişin uç kısımlarında renk bazen hafif bir mavi tona dönebilir. Mine yarısaydam olduğu için, dentinin rengi ve mine altındaki herhangi bir dolgu maddesi bir dişin fiziksel görünümünü güçlü bir şekilde etkiler. Mine dişin yüzeyinde farklı kalınlıklarda bulunur ve en kalın olarak tüberkül denilen tepe çıkıntılarında 2.5 mm; en ince olarak ise klinik açıdan mine-sement sınırında bulunur. Minenin temel minerali bir kristalize kalsiyum fosfat olan hidroksiapatittir. Minedeki minerallerin büyük çoğunluğu yalnızca gücü açısından değil kırılganlık açısından da değerlendirilmektedir. Diş minesi, Mohs sertlik skalası açısından 5 ile değerlendirildiğinden insan vücundaki en sert maddedir. Dentin, 3-4 sertlik derecesi ile, daha az mineralize ve daha az kırılgan olarak, mineyi desteklemektedir ve sağlamlık için gereklidir. Dentin ve kemiğin tersine, mine kollajen içermez. Bunun yerine amelogenin ve enomelin adında iki benzersiz protein içermektedir. Bu proteinlerin işlevleri tamamen anlaşılmamış olsa da bunların diğer işlevlerinin yanı sıra, bir iskelet desteği gibi işlev görerek minenin gelişimine yardım ettikleri düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Periodontitis</span> dişe bağlı hastalık

Piyore olarak da bilinen periodontitis, periodonsiyumu, yani dişi destekleyen ve çevreleyen dokuları etkileyen bir dizi iltihabi hastalıktır. Periodontitis diş çevresi ilerleyici alveol kemik kaybını içerir, eğer tedavi edilmezse, dişin sallanmasına ve ardından dişin kaybına neden olur. Periodontitis, dişin yüzeyine tutunan ve orada büyüyen mikroorganizmalara karşı oluşan aşırı agresif bağışık yanıtla ortaya çıkar. Tanısı, dişin etrafındaki yumuşak diş eti dokularının bir sond ile muayene edilmesiyle ve hastanın röntgeni üzerinde diş çevresi kemik kaybının değerlendirilmesiyle konur. Periodontitis tedavisinde uzmanlaşmış kişiler periodontologlardır; alanları periodontoloji olarak bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Streptococcus mutans</span>

Streptococcus mutans çoğunlukla insan ağız boşluğunda bulunan gram-pozitif, fakültatif anaerobik bir bakteridir ve diş çürüğünün oluşumunda önemli bir etkendir. Mikroorganizma ilk kez 1924'te Clarke tarafından tanımlanmıştır.

Carnoy Çözeltisi %60 etanol'den, %30 kloroform'dan ve %10 glasiyal asetik asit'ten oluşan bir fiksatiftir.

<span class="mw-page-title-main">Subklinik enfeksiyon</span>

Belirti göstermeden veya belirgin işaretleri gözlemlenemeden seyreden enfeksiyonlara subklinik enfeksiyon denir. Subklinik enfeksiyon gösteren bir kişi mikrobun asemptomatik taşıyıcısıdır, parazitler ya da virüsler genellikle hastalıklara neden olurlar, bazı etkenler kendi konakçıları vasıtasıyla sessizce yayılım gösterirler, bu gibi enfeksiyonlar insanlarda ya da hayvanlarda meydana gelebilirler. Bir asemptomatik enfeksiyona yakalanmış kişi kendini hafif soğuk algınlığına yakalanmış gibi hissedebilir. bu tarz enfeksiyon etkenleri mikrobiyolojik kültüre alınarak veya DNA testi teknikleri ile tespit edilebilirler.

<span class="mw-page-title-main">Hiperdonti</span>

Hiperdonti, artı dişlere, sürnümerer dişlere veya süpernümerer dişlere sahip olma veya başka bir deyişle olağandan fazla sayıda diş görünmesi durumudur. Diş arkının herhangi bir bölgesinde görülebilirler ve herhangi bir dişsel organı etkileyebilirler.

Diş hekimliğinde, hipodonti edinsel ya da doğumsal diş eksiklikleri olgusu için kullanılan terimlerdendir; anodonti ve oligodonti kavramları da hipodonti başlığı altında yer alan diş eksikliği olgularıdır.

<span class="mw-page-title-main">Periodontal ligament</span> Dişleri içinde bulundukları kemiğe bağlayan lifler

Periodontal ligament, genellikle PDL olarak kısaltılır, dişi içinde bulunduğu alveol kemiğine bağlayan bir grup özel bağ dokusu lifidir. Bir tarafı kök sementine, diğer tarafı alveol kemiğine bağlanır.

<span class="mw-page-title-main">Azı dişi</span>

Azı dişi, hayvanların bir kısmında, ağzın arka kısmında yer alan dişlerdir. Başlıca görevleri, çiğneme sırasında besinleri ezmektir. İnsanlarda on iki adet azı dişi vardır.

Cherubism (çerubizm), çene kemiklerinde görülen bir tür gelişim bozukluğudur. Ailenin tüm erkek çocuklarını, kız çocuklarının ise bir bölümünü etkileyen, SH3BP2 genindeki mutasyona bağlı olan, otosomal dominant geçiş gösteren kalıtsal bir hastalıktır. Çene lezyonlarının ilk belirtileri 1-4 yaşlar arasında başlar ; puberteye kadar sürer. Puberteyle birlikte başlayan gerileme (regresyon) tamamlandığında, bazı çene deformasyonları dışında belirgin bir bulgu kalmaz.

<span class="mw-page-title-main">Dentofobi</span>

Dişçi korkusu veya dişte meydana gelen bazı semptonlardan korkma.

Ortognatik cerrahi; Düzeltici çene cerrahisi veya basitçe çene cerrahisi olarak da bilinen, çene ve alt yüzün yapı, büyüme, uyku apnesi dahil hava yolu sorunları, TME bozuklukları, özellikle iskelet uyumsuzluklarından kaynaklanan maloklüzyon sorunları, diğer ortodontik diş ısırıklarından kaynaklanan durumlarını düzeltmek, diş telleri ile kolayca tedavi edilemeyen problemlerin yanı sıra, düzeltmenin yüz estetiğini ve benlik saygısını iyileştirmek için düşünülebileceği çok çeşitli yüz dengesizlikleri, uyumsuzluklar, asimetriler ve yanlış orantıları düzeltmek tasarlanan cerrahidir.

<span class="mw-page-title-main">Bilgelik</span> bilgi, deneyim, anlayış, sağduyu ve içgörü kullanarak düşünme ve hareket etme yeteneği

Bilgelik; bilgi edinme, idrak, görgü, sağduyu ve sezgisel anlayış ile birlikte bu hususiyetleri özümseyebilme ve uygulayabilme kapasitesidir. Aynı zamanda akıl ya da sağgörü; bilgi, deneyim, anlayış, sağduyu ve içgörü kullanarak düşünme ve hareket etme yeteneği olarak da tanımlanır. Bilgelik, tarafsız yargılama, merhamet, deneyimsel öz-bilgi, kendini aşma ve bağlanmama gibi öz niteliklerle ve etik ve iyilik gibi erdemlerle ilişkilidir. Bu vasıfları taşıyan kişiye bilge denir.

<span class="mw-page-title-main">Diş dolgusu</span>

Diş dolguları veya diş restorasyonu, çürük veya dış deliklerden kaynaklanan eksik diş yapısının işlevini, bütünlüğünü ve morfolojisini geri kazandırmak için kullanılan tedavilerdir. Protetik diş tedavisi, periodontoloji ve estetik diş hekimliği'nde uygulanır. Doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki geniş tiptedirler ve ayrıca konum ve boyuta göre sınıflandırılırlar. Örneğin bir kök kanal dolgusu, diş pulpasının normalde bulunduğu boşluğu doldurmak için kullanılan restoratif bir tekniktir. Diş kaplama, inleyler ve onleyler, porselen diş, kuron, diş implantı, altın diş, diş köprüsü de diş dolgularına alternatif malzemelerdir.

Estetik diş hekimliği veya kozmetik diş hekimliği, estetik ve kozmetik yönümlü diş hekimliği dalıdır. Genellikle dişlerin ve diş etlerinin ve/veya ısırığın görünümünü iyileştiren herhangi bir diş tedavisine atıfta bulunmak için kullanılır. Diş temizliği, diş parlatma, diş beyazlatma, diş kaplama işlemleri, porselen diş, diş protezi, diş dolgusu, diş mücevheri, diş implantı ve braket ekleme estetik görevlerine dahildir. Öncelikle diş estetiğinde renk, pozisyon, şekil, boyut, uyum ve genel gülümseme görünümünde iyileştirmeye odaklanır. Pek çok diş hekimi, bu alandaki özel eğitim, uzmanlık ve deneyimlerine bakılmaksızın kendilerini "estetik diş hekimi" olarak adlandırır. Bu durum hastalar açısından yanıltıcı ve etik olmayan bir durum olarak nitelendirilmektedir. Amerikan Diş Hekimleri Birliği, estetik diş hekimliğini diş hekimliğinin resmi bir uzmanlık alanı olarak kabul etmemektedir. Ancak hala kendilerini estetik diş hekimi olarak tanıtan diş hekimleri mevcuttur.

Kök kanal tedavisi

Kanal tedavisi, endodonti'de enfeksiyonun ortadan kaldırılması ve dekontamine edilmiş dişin gelecekteki mikrobiyal istiladan korunması ile sonuçlanması amaçlanan, enfekte diş pulpası için uygulanan bir tedavidir. Kök kanalları ve bunlarla ilişkili pulpa odası, sinir dokusu, kan damarları ve diğer hücresel varlıkların doğal olarak yaşadığı bir diş içindeki fiziksel oyuklardır. Bu öğeler birlikte diş pulpasını oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Retrognatizm</span>

Retrognati, maksilla veya mandibulanın yüz iskeletine ve yumuşak dokulara göre anormal posterior yerleşimi ifade eden bir maloklüzyon tipidir.

Asit erozyonu bir tür diş aşınmasıdır. Bakteri kaynaklı olmayan asitlerin kimyasal çözünmesi sonucu diş yapısının geri dönüşü olmayan kaybı olarak tanımlanmaktadır. Diş erozyonu 5-17 yaş çocuklarda en sık görülen kronik durumdur, ancak bir diş sağlığı sorunu olarak görülmesi nispeten yakın zamanda olmuştur. Asit erozyonu başlangıçta minede başlar, incelmesine neden olur ve dişe donuk sarı bir görünüm vererek dentin aşırı duyarlılığına yol açarak dentine ilerleyebilir.