
Diğer anlam için Ekonomi sayfasına bakınız

Coğrafya; beşerî (insanî) sistemleri ve yeryüzünü araştıran, bunlar arasındaki ilişkiyi neden-sonuç ve dağılış ilkesine bağlı olarak inceleyen ve sorgulayan bir bilim dalıdır. Yer ve insanlar arasındaki ilişkiler coğrafyanın konusunu oluşturur. Coğrafya sözcüğü Yunanca “γεωγραφία” gaia (yer) ve gráphein sözcüklerinden türemiştir. Türkçesi yerçizim sözcüğüdür. Zamanımızdan 2200 yıl önce coğrafya terimini ilk kullanan kişi Eratosthenes olmuştur. Gregg ve Leinhardt (1994), coğrafyayı 4 özellikle karakterize edilen bir disiplin olarak tanımlamaktadırlar:
- Birincisi, bir yere eşsiz bir karakter kazandıran, yeryüzü üzerindeki özelliklerin dağılımıdır.
- İkincisi, bazı şeylerin oldukları yerlerde ve zamanda neden ve nasıl meydana geldiğini anlamaktır.
- Üçüncüsü, meydana gelen olayların, diğer olaylarla ilgisi ve bağlantısıdır.
- Sonuncusu, coğrafyanın haritalar ile bilgilerin ve düşüncelerin iletişimini sağlamasıdır.

Kapital, Kapitalist Üretimin Eleştirel Bir Tahlili, Das Kapital veya Kapital, 1867, 1885 ve 1894 yıllarında üç cilt olarak yayınlanan, Karl Marx tarafından yazılmış, politik ekonomi eleştirisi ve tarihsel materyalizm teorisinin kurucu metinlerinden biridir. Marx'ın yaşamı boyunca yaptığı çalışmaların ürünü olan bu metin, Adam Smith, Jean-Baptiste Say, David Ricardo ve John Stuart Mill gibi klasik politik iktisatçıların görüşlerini izleyerek, kendi ifadesiyle “modern toplumun ekonomik işleyiş yasasını ortaya koymak amacıyla” tarihsel materyalizm teorisini uygulayarak ortaya koymaya çalıştığı bir kapitalizm analizi ve eleştirisidir. Metnin ikinci ve üçüncü ciltleri, notlarını derleyen meslektaşı Friedrich Engels tarafından Marx'ın ölümünden sonra yayımlanmıştır. Kapital, sosyal bilimler alanında 1950'den önce yayımlanmış olan en çok atıf yapılmış kitaptır.
Sosyalizm, sosyal ve ekonomik olarak toplumsal refahın, katılımcı bir demokrasiyle gerçekleşeceğini ve üretim araçlarının hakimiyetinin topluma ait olduğunu savunan, işçi sınıfının yönetime katılmalarına ağırlık veren, özel üretim yerine kamu bazlı üretimi destekleyen, telkin ve propagandalarını eğitim, tarım ve vergi reformları üzerinde yoğunlaştıran ekonomik ve siyasi bir teoridir. Siyasi yelpazede ve dünyanın çoğu ülkesinde sosyalizm, standart sol ideoloji olarak kabul edilir. Sosyalizm türleri, kaynak tahsisinde piyasaların ve planlamanın rolüne ve kuruluşlardaki yönetim yapısına göre değişir.
Laissez faire (Fransızca telaffuz: [lese fɛʁ] ,, özel insan grupları arasındaki işlemlerin her türlü ekonomik müdahaleden muaf olduğu bir ekonomik sistem türüdür.
Plütokrasi veya varsıl erki(Yunanca πλοῦτος, ploutos + κράτος, kratos), yönetme erkinin maddi açıdan üstün kişilerce paylaşılmasını öngören oligarşik bir yönetim biçimidir. Çoğu siyasi sistemin aksine, plütokrasi herhangi bir siyasi felsefeye dayanmamaktadır.
Kapitalizm ya da diğer adlarıyla sermayecilik ve anamalcılık, üretim araçlarının özel mülkiyetine ve kâr amacıyla işletilmesine dayanan ekonomik sistemdir. Kapitalizmin tanımlayıcı özellikleri arasında sermaye birikimi, rekabetçi piyasalar, fiyat sistemleri, özel mülkiyet, mülkiyet haklarının tanınması, kişisel çıkar, ekonomik özgürlük, meritokrasi, iş ahlakı, tüketici egemenliği, ekonomik verimlilik, hükûmetin sınırlı rolü, kâr güdüsü, kredi ve borcu mümkün kılan finansal bir para ve yatırım altyapısı, girişimcilik, metalaşma, gönüllü değişim, ücretli emek, mal ve hizmet üretimi, inovasyon ve ekonomik büyümeye güçlü bir vurgu yer alır. Bir piyasa ekonomisinde kararlar ve yatırımlar, servet, mülk veya sermaye ya da üretim kapasitesini yönlendirme yeteneğine sahip kişiler tarafından belirlenir. Fiyatlar, mal ve hizmetlerin dağıtımı ise büyük ölçüde mal ve hizmet pazarlarındaki rekabet tarafından şekillendirilir.

Ekonomi'de Gini katsayısı, Gini endeksi veya Gini oranı, bir ulus ya da bir sosyal grup içindeki gelir eşitsizliği veya servet eşitsizliğini temsil etmeyi amaçlayan bir istatistiksel dağılım ölçüsüdür. Gini katsayısı istatistikçi ve sosyolog Corrado Gini tarafından geliştirilmiştir.
İlerlemecilik, ilericilik ya da progressivizm, her alanda ileri düzeyde önlemler uygulayarak insanların mevcut durumlarını iyileştirmeyi ve toplumun statüsünü yükseltmeyi amaçlayan, bu doğrultuda toplumsal reformu destekleyen politik felsefedir. Bilim, teknoloji, ekonomik kalkınma ve sosyal organizasyondaki ilerlemelerin insanın yaşam koşullarını geliştirmede büyük öneme sahip olduğunu ifade eden İlerleme Düşüncesine dayanır. Modern siyasette ilerlemecilik, siyasi değişim ve hükûmet eylemlerinin desteği yoluyla sıradan insanların çıkarlarını temsil etmeyi amaçlayan bir sosyal veya siyasi harekettir ve genellikle sol-liberal geleneğin bir parçası bağlamında düşünülür. Ancak bu, ideolojilerin eş anlamlı olduğu anlamına gelmez.

Toplum biliminde ve diğer sosyal bilimlerde, toplumsal tabakalaşma kavramı hiyerarşik bir düzene ve toplum içerisindeki güç ve refahın bölümlenmesine, bireylerin bu bölümlenmedeki konumlarına atıfta bulunur. Kavram, sosyo-ekonomik bir içerik taşıyan sınıf kavramıyla ilişkilidir ve ekonomik, toplumsal, siyasi ve ideolojik eşitsizlikler ya da farklılıklar temelindeki sosyo-ekonomik koşulların farklı görüngüleri üzerine kuruludur.
Ekonomik liberalizm, piyasa ekonomisinin bireyci hatlara dayanmasını ve üretim araçlarının özel mülkiyette olmasını destekler. Ekonomik liberaller, serbest ticareti ve açık rekabeti engellediği için piyasaya yapılan hükümet müdahalesine ve korumacılığa karşı çıkma eğilimindedir, ancak mülkiyet haklarını korumak ve piyasa başarısızlıklarını çözmek için yapılan hükûmet müdahalesini destekler. Ekonomik liberalizm, Büyük Buhran ve Keynesyenizm'in yükselişine kadar genel olarak klasik liberalizmin ekonomik modelini ifade etmek için kullanılmıştır.

,

Thomas Piketty, gelir eşitsizliği konulu araştırmalarıyla bilinen Fransız ekonomist. École des Hautes Études en Sciences Sociales'te (EHESS) profesör olarak görev yapmaktadır. Piketty 2013'te yazdığı Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital adlı yapıtla tanınmıştır.

Yaldızlı Çağ, Amerika Birleşik Devletleri tarihinde 19. yüzyılın sonlarından 1900'lerin başına kadar olan dönemdir. İlk olarak yazar Mark Twain'in 1873 tarihli Yaldızlı Çağ: Günümüzün Masalı romanından alınmış olup ilk olarak 1920'li ve 1930'lu yıllarda kullanıma girmiştir.

Son onyıllardaki ekonomik büyüme nedeniyle kentsel yoksulluk büyük oranda ortadan kaldırılmıştır, ancak günümüz Çin'de yoksulluk kırsal alanlarda daha yoğundur. Son otuz yıldır Çin'de yoksulluğun azaltılmasındaki dramatik ilerleme çok iyi bilinmektedir. Dünya Bankası'na göre bu dönem boyunca 500 milyon insan aşırı yoksulluktan kurtarılmıştır; 2011 satın alma fiyatı paritesi oranı çerçevesinde günde 1,90 Amerikan doları ya da bundan daha az parayla geçinen insanların yüzde oranını ölçerek 1981 ile 2012 yılları arasında yoksulluk oranı %88'den %6,5'e düşmüştür.
Fırsat eşitliği, kişilerin hayata eş imkanlarla başlaması ve mevcut fırsatlara herkesin eşit derecede sahip olması gerektiğini belirten, Amerikan ve Fransız devrimlerinin de temel yapısı olan eşitlik türü.
Aşamalı vergi, vergilendirilebilir miktar arttıkça vergi oranının da arttığı bir vergidir. Aşamalı terimi, bir vergi mükellefinin ortalama vergi oranının kişinin marjinal vergi oranından daha düşük olmasıyla sonuçlanan, vergi oranının düşükten yükseğe doğru ilerleme şeklini ifade eder. Terim, bireysel vergilere veya bir bütün olarak bir vergi sistemine uygulanabilir. Daha düşük ödeme gücüne sahip kişilerin vergi oranlarını düşürmek amacıyla aşamalı vergiler uygulanmaktadır, çünkü bu tür vergiler oranı giderek daha yüksek ödeme gücüne sahip olanlara kaydırmaktadır. Aşamalı verginin tersi, fakirlerin zenginlere kıyasla gelirlerinin daha büyük bir kısmını ödediği satış vergisi gibi gerileyen bir vergidir.
Ekonomik demokrasi, karar alma gücünü kurumsal yöneticilerden ve kurumsal hissedarlardan çalışanlara, müşterilere, tedarikçilere ve daha geniş halk kitlesini içeren bir kamu paydaşları grubuna kaydırmayı öneren sosyoekonomik bir felsefedir. Savunucuların çoğu, modern mülkiyet ilişkilerinin maliyetleri dışsalladığını, genel refahı özel kâra tabi kıldığını ve yönetimin ekonomik politika kararlarında demokratik yaklaşımı reddettiğini iddia ediyor. Bu ahlaki endişelere ek olarak, ekonomik demokrasi, kapitalizmin doğasında var olan efektif talep boşluğunu telafi edebileceği gibi pratik iddialarda bulunur.

Sosyal eşitsizlik, belirli bir toplumdaki kaynakların, sosyal olarak tanımlanmış kategoriler aracılığıyla eşit olmayan bir şekilde dağıtıldığında ortaya çıkar. Güç, din, akrabalık, prestij, ırk, etnisite, cinsiyet, yaş, cinsel yönelim ve sınıfın getirdiği toplumdaki sosyal mallara erişimin farklılaşma tercihidir. Sosyal eşitsizlik genellikle sonucun eşitliğinin olmaması anlamına gelir, ancak alternatif olarak fırsata erişim eşitliğinin olmaması açısından kavramsallaştırılabilir. Sosyal haklar arasında işgücü piyasası, gelir kaynağı, sağlık hizmetleri ve ifade özgürlüğü, eğitim, siyasi temsil ve katılım yer alır.

Kalkınma teorisi, toplum içerisinde istenilen ve hayal edilen değişimin nasıl başarılacağına dair fikirler içeren bir teori türüdür. Kalkınma teorisi altında birçok teori bulunmaktadır. Bu makale içerisinde de farklı teorilerin bakış açıları "kalkınma teorisi"ne göre belirtilmektedir.