İçeriğe atla

Yeni toplumsal hareketler

Yeni toplumsal hareketler ya da yeni sosyal hareketler, genel olarak 1960'ların ortasından bu yana çeşitli Batı toplumlarında ortaya çıkan yeni eylem ve protestoları açıklamaya çalışan bir toplumsal hareketler teorisidir.[1][2][3] 1968 Mayıs olayları ile özdeşleşen eylem dizileriyle ilişkili olarak yükselen bu eylemler, işçi sınıfı eksenli geleneksel toplumsal hareket paradigmasından önemli ölçüde ayrılmaktadır.[4]

Yeni toplumsal hareketler (YTH) teorisinin iki temel iddiası vardır. Birincisi, post-endüstriyel ekonominin yükselişinin ve buna bağlı olarak üretim ve çalışma ilişkilerinin değişiminin bu hareketlerin nedeni olduğu ve ikincisi, sınıf temelli ve kitlesel endüstriyel ekonominin önceki hareketlerinden önemli ölçüde farklı olduğudur. Yeni hareketler ekonomik refah gibi materyalist niteliklere değil, insan hakları, eşcinsel hakları veya şiddet karşıtlığı odaklandığından, eski ve yeni toplumsal hareketler arasındaki temel fark, hedeflerindedir.

Bu yeni hareketlerin örnekleri arasında kadın hareketi, ekoloji hareketi, eşcinsel hakları hareketi ve çeşitli barış hareketleri yer alır.[5] 2000'li yıllardaki küreselleşme-karşıtı hareket ve 2010'larda farklı ülkelerde lidersiz ve örgütsüz şekilde ilerleyen eylemler bu hareketlere örnek verilebilir.

Ortaya çıkışı

1960'lar kolektif eylemde bir dönüşüm dönemiydi; bu dönemdeki çok sayıda toplumsal hareket, daha önce ekonomik kaygılara odaklandığı düşünülen işçi hareketi gibi öncüllerinden farklıydı. 1968 Mayıs'ı bu sürecin sembolik olarak en belirleyici olaylarıydı. Bununla birlikte, bu eylemlerin yeni bir toplumsal hareketin ilk örneği olup olmadığı tartışmalıdır: "Bu hareketler, bir çağ açmaktan ziyade diğerini kapattı. Bu bir paradigmanın başlangıcı değil, diğerinin sonuydu. Bundan sonra gelecek olan, yeni toplumsal hareketlerin hem ampirik hem de teorik olarak artan önemi, bir devam veya ilerleme olarak değil, bir sonuç olarak anlaşılabilir".[6]

Yeni hareketler, çoğunlukla kimlik ve kültür eksenlidir. Kamu politikasında belirli değişiklikleri zorlamak yerine yaşam tarzı ve gündelik hayat üzerindeki sosyal değişiklikleri vurgular. Dolayısıyla YTH toplumsal ilişkileri ekonomik veya politik eksenlerden daha önemli görülür. F. Parkin gibi bazı YTH teorisyenleri, bu hareketlerdeki kilit aktörlerin de farklı olduğunu, çünkü bunların alt sınıftan ziyade "yeni orta sınıftan" gelme ihtimalinin daha yüksek olduğunu savunurlar. Resmi bir organizasyonu ve kayıtlı üyeleri olan örgütlerin aksine, YTH resmi olmayan, gevşek bir şekilde organize edilmiş 'destekçiler'den oluşan bir sosyal ağdan oluşur. Bu durum, tabandan yükselen katılımcı demokrasinin bir niteliği olarak görülüp yatay hiyerarşi olarak da nitelendirilmektedir.

Bu kategorideki gruplar genellikle tek bir konuya dayalı biçimde eyleme geçerler. Etkilemek istedikleri değişimin kapsamı genellikle yereldir. Ancak bir YTH, daha geniş kapsamlı değişim stratejisinin parçası olarak bir protesto kampanyası taktiğini benimseyebilir. Bu nedenle YTH çeşitli açılardan uzun ömürlüdür. Kendi inanç ve idealleriyle ilgili çeşitli konularda uluslararası ve ulusal düzeyde değişiklikler görmek isterler.

Düşünsel temelleri

Buechler, aslında tek bir yeni toplumsal hareket teorisinin olmadığını, her biri bu alandaki farklı örnekleri içeren genel bir yaklaşımın var olduğunu belirtir. Kendisinin "çeşitli toplumsal hareketler dizisi" olarak tanımladığı bu durum, proleter devrimin eski toplumsal hareketini yerinden eden kolektif eylemler"dir.[7]

Kendall'a göre yeni toplumsal hareket teorisi, ideolojiden ziyade kültüre odaklanır. Bu şekilde kişilerin kimliklerine vurgu yapılırken kültür, ideoloji ve siyaset arasındaki ilişkilere de dikkat çekilir.

Bu alandaki tartışmalara katkıda bulunan düşünürler arasında Alain Touraine, Ernesto Laclau, Chantal Mouffe, Claus Offe, Immanuel Wallerstein, Manuel Castells gibi sosyologlar ve Michel Foucault, Jürgen Habermas ve Félix Guattari gibi filozoflar yer alır.

Özellikleri

Yeni toplumsal hareketlerin en göze çarpan özelliği, öncelikle toplumsal ve kültürel olmaları, siyasal iktidara odaklanmayı ikincil düzeyde görmeleridir.[7] Vatandaşlık ve temsilin genişletilmesiyle işçi sınıfının sistem içinde tutulması yönündeki siyasi hedefin merkezinde yer alan kitlesel hareketlerden ayrılan yeni toplumsal hareketler, kültürel yenilikler, yeni yaşamın geliştirilmesi yoluyla toplumsal seferberlik sağlamaya odaklanır. Bu süreçte eylemcilerin üslupları, kimlikleri ve talepleri dönüşüm geçirir. Habermas, yeni toplumsal hareketlerin yaşam kalitesi, bireysel kendini gerçekleştirme ve insan haklarıyla ilgili 'yeni siyaset' olduğunu, 'eski siyaset'in ise ekonomik, siyasi ve askeri güvenliğe odaklandığını vurgular. Bunun bir örneği, odak noktası siyasi meselelerden eşcinselliğin toplumsal ve kültürel olarak gerçekleştirilmesi ve kabulüne kadar genişleyen eşcinsel hareketinde görülebilir. Dolayısıyla yeni toplumsal hareketler, her şeyden önce toplumdaki farklı grupları birbiriyle ilişkili hale getirdikleri için yeni olarak anlaşılmaktadır.[8] Bu nitelikleriyle homojen değil heterojen bir tabana sahiptirler.

Yeni toplumsal hareketler aynı zamanda maddi kaynaklar üzerindeki çatışmaların dışında sanayi sonrası toplumlarda maddi olmayan değerlerin rolüne büyük bir vurgu yapar. Önde gelen yeni toplumsal hareket teorisyenlerinden Alberto Melucci'ye göre bu hareketler, üretim ilişkilerinden ve kaynakların dağıtımından değil, yeniden üretim ve yaşam dünyasından kaynaklanır.[9] Bunun sonucunda insanların kaygısı sadece üretimden kaynaklanmaz; hayatta kalma veya yeniden üretim ihtiyaçlarıyla doğrudan bağlantılı olan toplumsal ilişkilerin, sembollerin ve kimliklerin kültürel üretimine kayar. Başka bir deyişle, çağdaş toplumsal hareketler, modern düşünceyi sorgulayarak alternatif değer ve anlayışları teşvik eder. Bu yaklaşımda insanlar mutluluk ve başarı arayışını sadece büyümeye, ilerlemeye ve artan üretkenliğe yakından bağlamaz, böylece tüketiciliğin materyalist yönelimi reddedilir. Örnek olarak, 1960'ların sonlarından bu yana dünya çapında ortaya çıkan çevre hareketi, başta Amerika Birleşik Devletleri ve Kuzey Avrupa'da olmak üzere, ekonomi, toplum ve doğa arasındaki ilişkiye bakış açılarımızda önemli ölçüde 'dramatik bir tersine dönüş' yaratmıştır.

YTH, Claus Offe'nin belirttiği gibi kolektif eylemin ana alanı olarak sivil topluma veya kültürel alana konumlanır. Offe buna 'devleti bypas etmek' adını verir. Devlete doğrudan meydan okuma kaygısı çok az olduğundan, yeni hareketler anti-otoriter olarak görülür ve kurumsal etkileşime direnirler. Tek bir konuya veya barış ve çevre gibi tek bir geniş temayla bağlantılı sınırlı sayıda konuya odaklanma eğilimindedirler. Yeni toplumsal hareketler, tek bir odak altında topyekün bir siyaset geliştirme çabası olmaksızın, marjinal veya dışlanmış grupların çıkarlarını temsil etme amacıyla tabana ağırlık verirler. Bu ideolojiye paralel olarak, yeni kolektif eylemlerin örgütlenme biçimi de yereldir, küçük sosyal grupları merkeze alır ve radyo, gazete ve posterler gibi kişisel veya bilgilendirici ağlar ile gevşek bir şekilde örgütlenirler. Nihai amaçlar üzerinde mutabakata varılmış bir ideolojiyi veya anlaşmayı doğrudan içermeyen bu 'yerel ve sorun merkezli' özellik, bu yeni hareketleri, daha geniş kitlelere hitap eden siyasi ve ideolojik farklılığa yüksek derecede hoşgörüyle 'eski' işçi hareketinden farklı kılmaktadır.

Buna ek olarak eski toplumsal hareketler, yani işçi hareketi, bir işçi sınıfı tabanı ve ideolojisini içerirken yeni toplumsal hareketlerin farklı bir toplumsal sınıf temelinden, yani 'yeni sınıftan' kaynaklandığı varsayılır. Öğrenciler, ev hanımları ve işsizler gibi işgücü piyasası açısından marjinal olan insan gruplarının kolektif eylemlere katılmaları, toplumdaki istihdam ve tüketim ilişkilerindeki sorunlarına dayalıdır. Eski toplumsal hareketlerin ana karakteri olan endüstriyel işçi sınıfı, yeni toplumsal hareketlenmelerin sınıf tabanında mevcut değildir.[8]

Eleştiriler

Paul Bagguley ve Nelson Pichardo gibi bazı sosyologlar YTH teorisini çeşitli nedenlerden dolayı eleştirmektedir:

  1. Materyalist olmayan konularla ilgilenen hareketler az veya çok endüstriyel dönemde de mevcuttu ve ekonomik refahla ilgilenen geleneksel hareketler bugün hala mevcuttur.
  2. Geleneksel hareketlerle karşılaştırıldığında yeni toplumsal hareketlerin benzer olan çok az özelliği vardır.
  3. Eski ve yeni hareketler arasındaki farklar eski teorilerle açıklanmıştır.
  4. Yeni hareketlerin sanayi sonrası topluma özgü olup olmadığı konusunda şüpheler bulunmaktadır.
  5. YTH neredeyse yalnızca sol kanat hareketlere odaklanır ve sağ kanat hareketlerini dikkate almaz
  6. "Yeni orta sınıf" terimi belirsizdir ve tutarlı bir şekilde tanımlanmamıştır.
  7. Bu konuyu yepyeni bir teori içinde değil, sosyal hareket teorisinin belirli bir örneği olarak görmek daha iyi olabilir.
  8. YTH büyük ölçüde 1960'ların karşı kültürünün bir uzantısıdır ve herhangi bir ortak (iç) birlikten çok protesto etrafında inşa edilmiştir.
  9. Yeni hareketler istisnaidir; üyeleri veya savunucuları eski hareketleri etkisiz veya önemsiz görürler.
  10. Son zamanlardaki YTH sosyal medya tarafından körüklenir ve bu durum ciddiyetlerini ve anlamlarını azaltır.

Yeni toplumsal hareketler listesi

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Ç., Kaderoğlu Bulut (2021). "Yeni Toplumsal Hareketler Teorisi: Kurucu Fikirler, İçerik ve Eleştiriler Bağlamında Bir İnceleme". Turkish Online Journal of Design Art and Communication. 11 (1). ss. 42-63. 6 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ekim 2023. 
  2. ^ N. A., Pichardo (1997). "New Social Movements: A Critical Review". Annual Review of Sociology. Cilt 23. ss. 411-430. 
  3. ^ Scott, A. (1990). Ideology and the New Social Movements. Routledge. ISBN 9781000831542. 
  4. ^ H., Özen (2015). "Meydan Hareketleri ve 'Eski' ve 'Yeni' Toplumsal Hareketler". Mülkiye Dergisi. 39 (2). 5 Ağustos 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ekim 2023. 
  5. ^ Laclau & Mouffe (2008). Hegemonya ve Sosyalist Strateji. İletişim. ISBN 9789750505614. 25 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ekim 2023. 
  6. ^ Dorsey, A. (2018). Origins of Sociological Theory. Ed-Tech. s. 308. ISBN 9781839474262. 
  7. ^ a b S., Buechler (1995). "New Social Movement Theories". The Sociological Quarterly. 36 (3). ss. 441-464. 
  8. ^ a b Yıldırım, Y. (2013). Sosyal Forum'dan Öfkeliler'e Yeni Toplumsal Hareketlerin Kurucu Gücü. İletişim. ISBN 9789750511394. 6 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ekim 2023. 
  9. ^ Melucci, A. (1996). Challenging Codes: Collective Action in the Information Age. Cambridge. ISBN 9780521578431. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji</span> toplumun oluşum, işleyiş ve gelişim yasalarını inceleyen bilim dalı

Sosyoloji veya toplum bilimi, toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalıdır. Toplumsal (sosyolojik) araştırmalar sokakta karşılaşan farklı bireyler arasındaki ilişkilerden küresel sosyal işleyişlere kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu disiplin insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar bireylerin veya birlik, grup ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da odaklanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Marksizm</span> Alman filozof Marxın düşüncelerine dayanan devrimci sosyalist akım

Marksizm, özgün bir siyasal felsefe akımı, tarihin diyalektik materyalist bir yorumuna dayanan ekonomik ve toplumsal bir dünya görüşü, kapitalizmin Marksist açıdan çözümlenmesi, bir toplumsal değişim teorisi, Karl Marx'ın ve Friedrich Engels'in çalışmalarından çıkarılan, insanın özgürleşmesiyle ilgili bir düşünce sistemidir.

Uluslararası ilişkiler, siyaset biliminin bir dalıdır ve "uluslararası sistem" içindeki aktörlerin, özellikle de uluslararası ilişkilerin temel aktörü olarak kabul edilen devletlerin, diğer devletlerle, uluslararası/bölgesel/hükûmetler arası örgütler, çok uluslu şirketler, uluslararası normlar ve uluslararası toplumla olan ilişkilerini inceleyen disiplinlerarası bir disiplindir.

İdeoloji, özellikle tamamen epistemik olmayan nedenlerle bir kişi veya grup tarafından benimsenen inanç veya felsefeler kümesidir. bu durumda "pratik unsurların teorik unsurlar kadar önemli olduğu" anlamına gelir. Daha önceden genellikle ekonomik, siyasi veya dini teorilere ve politikalara uygulanan terim, Karl Marx ve Friedrich Engels'e kadar uzanan bir geleneğe sahipti. Ancak daha yakın zamanlarda yapılan kullanımlarda terim genellikle ek olarak kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Faşizm</span> Aşırı sağcı, otoriter, aşırı milliyetçiliği savunan ideoloji

Faşizm, ilk olarak İtalya'da Benito Mussolini tarafından oluşturulan, otoriter devlet üzerine kurulu radikal bir aşırı milliyetçi politik ideolojidir. İlkeleri ve öğretileri, La dottrina del fascismo adı altında Giovanni Gentile tarafından yazılmıştır. Benito Mussolini'nin kurucusu olduğu Ulusal Faşist Parti'nin İtalya'da iktidara gelmesinin ardından, faşizm birçok milliyetçi ideolojiye örnek olmuştur. Hitler'in nasyonal sosyalizmi ve Franco'nun falanjizmi, faşizmden çok etkilenmişlerdir.

Devlet, toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır. Devlet siyasal bir birliktir. Bunun için her şeyden önce devleti kuran bireyler arasında kültürel bir birlik lazımdır. Ancak kültürel birlik devletin yaşaması için yeterli değildir. Tarihte görülen birçok iç savaş, kültürel birliğin devlet kurulmasında yeterli olmadığını göstermektedir. Amerikan İç Savaşı'nın anayasal düzenin kurulmasının ne kadar gerekli olduğunu ortaya koyması ve savaş kültürü yerine hukuk devlet ilişkisinin kavranması açısından önemi büyüktür.

<span class="mw-page-title-main">Solculuk</span> toplumsal eşitliği ve eşitlikçiliği destekleyen siyasi ideolojiler, politik duruş

Solculuk, genellikle bir bütün olarak toplumsal hiyerarşiye veya belirli toplumsal hiyerarşilere karşı çıkarak, toplumsal eşitlik ve eşitlikçiliği destekleyen ve bunu sağlamaya çalışan siyasi ideolojiler yelpazesidir. Sol siyaset tipik olarak, taraftarlarının toplumda diğerlerine göre dezavantajlı olarak algıladıkları kişiler için endişe duymanın yanı sıra, uygulandıkları toplumun doğasını değiştiren radikal yollarla azaltılması veya ortadan kaldırılması gereken haksız eşitsizlikler olduğuna dair bir inancı da içerir.

<span class="mw-page-title-main">Marx'ın insan doğası teorisi</span>

Karl Marx'ın insan doğası teorisi onun kapitalizm eleştirisinde, komünizm anlayışında ve maddecilik anlayışında önemli bir yer tutar. Marx, tam olarak “insan doğası” ifadesini kullanmaz, bunun yerine kullandığı “gattungswesen” kavramı genellikle ‘varlık türü’ ya da ‘tür-özü’ olarak çevrilir. Marx bu terimle insanların bir ölçüde kendi doğalarını oluşturma veya şekillendirme yeteneğine sahip olduklarını belirtmektedir. Genç Marx'ın 1844 yılına ait el yazmalarındaki bir nota göre terimi, hem birey hem de insan doğasından bir bütün olarak bahsederken kullanan Ludwig Feuerbach’tan alıntılamıştır. Bütünsel bir insan anlayışına sahip olan Marx, insanı yabancılaşmamış durumuna geri dönmeye, doğayla, başka insanlarla ve toplumla yeniden birleşmeye ihtiyaç duyan bir varlık olarak görmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal Araştırmalar Vakfı</span>

Sosyal Araştırmalar Vakfı (SAV), İstanbul'da yerleşik, kendisini "Bireyin, kitlelerin, toplumsal katman ve sınıfların yaşama aktif bir biçimde katılmasını sağlamaya yönelik bir bilgi taşıyıcısı" olarak tanımlayan bir vakıftır.

<span class="mw-page-title-main">İşçilerin Sosyalist Partisi</span> Türkiyede eski bir siyasi parti (2008-2013)

İşçilerin Sosyalist Partisi, 27 Kasım 2008 tarihinde Sevim Belli'nin Genel Başkanlığında İşçilerin Sosyalist Partisi ismiyle kurulmuştur. Parti isminin kısaltması Sosyalist Partidir. İşçilerin Sosyalist Partisi, Mihri Belli, Mahir Sayın, Mustafa Kemal Kaçaroğlu, Mustafa Kahya, Eski Dev-Genç genel başkanı Bülent Uluer, Latife Demirci Kahya ve Erdal Kara'nın da aralarında bulunduğu 80 kişi tarafından kuruldu. 9 Kasım 2008'de Ankara'da yapılan toplantıda kuruluşunu ilan etmiştir. 2011 aralık ayında yapılan kongrede Genel Başkanlığa Mustafa Kahya getirilmiştir.

Toplumsal hareket ya da sosyal hareket; sosyal bilimlerde farklı düzenleme biçimlerini içeren, farklı harekete geçirme ve davranış stratejileriyle toplumsal değişimi hızlandırmak, engellemek veya tersine çevirmek için uğraşan kolektif eylemler bütünüdür. Bu haliyle toplumların ve sorunların şekillenmesinde ortak bir rol oynayıcı olarak görülebilir. Toplumsal hareketler, ortak amaç için bir araya gelen insanları barındırır. Bu insanların eylemlerini inceleyen toplumsal hareket analizleri, siyaset bilimciler, sosyologlar, psikologlar, tarihçiler tarafından yapılabilmektedir. Charles Tilly, Sidney Tarrow, Donatella della Porta, Alain Touraine, Alberto Melucci gibi isimler bu alanda çalışan önemli akademisyenlerdir. Bu çerçevede oluşan sosyal hareket teorisi, yeni örnek olayların getirdiği karşı-çıkışlar ve taleplerle gelişmeye devam etmektedir.

Sosyal bilimlerde, siyasi ideoloji, belirli bir toplumsal hareketin, kurumun, sınıfın veya büyük bir grubun etik ideallerini, prensiplerini, doktrinlerini, mitlerini veya sembollerini açıklayan ve toplumun nasıl çalışması gerektiğini ve belirli bir toplumsal düzen için bazı siyasi ve kültürel bir plan sunan bir dizi fikirler bütünüdür. Siyasi ideoloji, gücün nasıl dağıtılması gerektiği ve hangi amaçlar için kullanılması gerektiği konularıyla ilgilenir. Bazı siyasi partiler belirli bir ideolojiyi sıkı bir şekilde takip ederken diğerleri genel olarak ilgili ideolojiler grubundan ilham alabilir, ancak belirli bir ideolojiyi açıkça benimsemezler. Bir ideolojinin popülaritesi, bazen çıkarları doğrultusunda hareket eden ahlaki girişimcilerin etkisiyle de ilgilidir. Siyasi ideolojilerin iki boyutu vardır: (1) hedefler: toplumun nasıl organize edilmesi gerektiği; ve (2) yöntemler: bu hedefe ulaşmanın en uygun yolu.

<span class="mw-page-title-main">Dayanışma</span> ortak bir çıkar üzerinde duygu veya eylem birliği

Dayanışma, solidarizm veya solidarite; bir topluluğu oluşturan gruplar veya sınıflar arasında psikolojik bir birlik duygusu yaratan duygu, düşünce ve ortak çıkarlarla birbirlerine karşılıklı olarak bağlanmasıdır. Sınıf işbirliği savunur ve sınıf çatışmasını reddeder. Kolektivizmden farklı olarak dayanışmacılık, bireyleri reddetmez ve bireyleri toplumun temeli olarak görür. Toplum içindeki sosyal ilişkilerden yararlanarak insanların birbirlerine bağlı olduğunu savunur. Terim sosyal bilimlerde, özellikle sosyolojide ve psikolojide yaygın olarak kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Siyaset sosyolojisi</span>

Siyaset sosyolojisi, devlet ve sivil toplumdan aileye kadar uzanan politik fenomenlerin sosyolojik analizi, araştırması vatandaşlık, toplumsal hareketler ve sosyal güç kaynakları gibi konuları araştırmakla ilgilenen bir bilim disiplinidir. Siyaset sosyolojisinin konusu toplumsal bağlamı içinde iktidardır. 19. yüzyıl ile beraber genel olarak toplumsal ve özel olarak siyasal düşüncenin bilimselleşmeye başladığı görülmüştür. Teknoloji, sanayileşme gibi unsurlar kalabalıklaşmayı beraberinde getirmiş, kalabalıklaşma ise siyasal düşünceye yönelim sağlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet sosyolojisi</span> sosyolojinin alt dalı

Toplumsal cinsiyet sosyolojisi, kadın ve erkek arasındaki farkılılıkların kültürel ve toplumsal olarak nasıl kurulduğunu, kadın ve erkeğin sosyal yapı içindeki durumlarını, kadınlık ve erkeklik kimliğinin oluşum sürecini inceleyen sosyoloji alt dalıdır.

Sınıfsız toplum, toplumu oluşturan bireylerin statü,mülkiyet veya destekledikleri siyasi birlik gibi özelliklerle eşit olmayan konumlara dağılmadıkları toplum düzeni.

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji maddeleri listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Bu liste sosyoloji maddelerinin dizinini içermektedir. Özet liste için Genel sosyoloji listesi.

Yeşil sol, terim kullanıldığı ülkelerde çevrecilik, feminizm, sosyalizm ve pasifizm unsurlarını birleştiren siyasi bir görüşü ifade eder. İnsan dışındaki diğer türlerin haklarına doğru bir genişleme ile öncelikle sosyal adalet ve insan hakları odaklı bir ideolojidir. Karar alma süreçlerinde doğrudan katılım ile birlikte hiyerarşik tutumlar aşılmak istenir. Çevreye dair hedeflerini, kapitalist düzenle uzlaştırmaya çalışan merkez sol yeşil partilerin ile nadiren görülen ve anti-feminist görüşler içeren merkez sağ yeşil partilerden farklı biçimde, çevreye dair eşitlik vurgusunu öne çıkararak kullanır.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal hareket teorisi</span>

Sosyal hareket teorisi, sosyal bilimler içinde, genellikle sosyal mobilizasyonun neden meydana geldiğini, ortaya çıkardığı biçimleri açıklamaya çalışan disiplinler arası bir düşünceler bütünüdür. Sosyal hareketlerin oluşumu ve işleyişinin potansiyel sosyal, kültürel ve politik sonuçları üzerine incelemeler içerir.

Alberto Melucci, İtalyan sosyolog ve bilim insanıydı. Milano Üniversitesi'nde kültürel süreçler alanında sosyolojisi profesörüydü ve burada klinik psikoloji alanında da profesör olarak çalıştı. Alain Touraine ile birlikte toplumsal hareketler alanındaki çalışmaları ile yeni toplumsal hareketler ekolünün güçlenmesinde etkili olmuştur. Çeşitli çalışmaları Türkçeye çevrilmiştir.