İçeriğe atla

Yedinci kolera salgını

1961–1975 kolera pandemisi (yedinci kolera pandemisi olarak da bilinir) yedinci büyük kolera salgını ve esas olarak 1961 ile 1975 yılları arasında meydana gelmiş ancak etkisi günümüze kadar devam etmiş salgındır.[1] El Tor adlı türe dayanan bu salgın, 1961'de Endonezya'da başladı ve 1963'te Bangladeş'e[2] daha sonra 1964'te Hindistan'a, ardından 1966'da Sovyetler Birliği'ne sıçradı. Temmuz 1970'te Odessa'da bir salgın oldu ve 1972'de Bakü'de salgın raporları ortaya çıkmış ancak Sovyetler Birliği bu bilgiyi saklamıştır.[2] 1973 yılında Kuzey Afrika'dan İtalya'ya ulaştı. Japonya ve Güney Pasifik'te, 1970'lerin sonlarında birkaç salgın görüldü.[2] 1971'de dünya çapında bildirilen vaka sayısı 155.000 idi. 1991 yılında 570.000'e ulaştı.[1] Hastalığın yayılmasına modern ulaşım ve toplu göçler yardımcı oldu. Ancak ölüm oranları hükûmetler modern tedavi edici ve önleyici tedbirler almaya başladıkça belirgin bir şekilde düştü. %50 olan olağan ölüm oranı, 1980'lerde %10'a ve 1990'larda %3'ün altına düştü.[1]

1991 yılında tür Latin Amerika'da geri döndü. Yaklaşık 10.000 kişiyi öldürdüğü Peru'da ortaya çıktı.[3] Araştırmalar suşun kökenini yedinci kolera pandemisine kadar takip etti.[4] Türün kontamine sudan Asya üzerinden Latin Amerika'ya geldiğinden şüphelenildi, ancak Latin Amerika'dan alınan örneklerle Afrika'dan alınan örneklerin aynı olduğu bulundu.[5]

Bengal Körfezi

Patojenin 20. yüzyılda dünya çapında bu hızlı yayılımı hastalığın yayıldığı ana yer olan Bengal Körfezi'nin ana merkezine bağlanabilir.

Daha önce altı kolera salgını yaşandı. Yedinci pandemi 1961'de başladı ve 2020'de hala devam etmektedir. Önceki altı pandemi klasik kolera biyotipi Vibrio cholerae'den kaynaklanmış olsa da, El Tor soyu yedinci pandemideki baskın türdür.

Bu pandemi iki döneme ayrılabilir. 1. Dönemde (1961–1969), 24 Asya ülkesi 419.968 kolera vakası bildirdi. 2. dönemde (1970–1975), Asya, Afrika, Avrupa ve Amerika'dan 73 ülke 706.261 vaka bildirdi.[6] Kolera hastalığı, bakteri V. cholerae ile kontamine olan yiyecek veya içme suyunun kullanılmasından kaynaklanır. Hem çocukları hem de yetişkinleri etkiler ve dehidrasyon ile şiddetli sulu ishale neden olur.

Genel bilgiler

Kolera, Vibrio cholerae bakterisi ile kontamine olmuş yiyecek veya suyun kullanılmasından kaynaklanan akut bir ishal enfeksiyonudur. En yaygın olarak gıda veya su ile kontamine olmuş fekal madde yoluyla meydana gelir ve enfeksiyon fekal-oral yolla yayılır. Kolera'nın çiğ kabuklu deniz ürünleri yenmesinden de kaynaklandığı bulunmuştur. Hastalığın semptomları enfeksiyondan 12 saat ila 5 gün sonra ortaya çıkar ancak enfekte kişilerin sadece %10'u şiddetli sulu ishal, kusma ve bacak krampları belirtileri gösterir.[7] Kolera, dışkı testi veya rektal sürüntü ile teşhis edilir ve ana tedavisi oral rehidrasyon solüsyonu (ORS) şeklindedir. ORS, ince bağırsakta sodyum alımını en üst düzeye çıkarmak için eşmolar konsantrasyonlarda sodyum ve glikoz kullanır ve sıvı kayıplarını azaltır.[8] Ağır vakalarda vücut sıvılarının hızlı kaybı dehidratasyona yol açar ve hastalar şok riski altındadır. Bu durum intravenöz sıvıların ve antibiyotiklerin uygulanmasını gerektirir. Kolera bulaşması temiz su ve sanitasyon tesislerine yetersiz erişimle yakından bağlantılıdır ve bu nedenle risk altındaki alanlar genellikle gecekondular ve yoksul topluluklardır.[9] Kolera'nın 1961'den 1975'e kadar yayılmasında rol oynayan ana faktörler, Terörizm, sel, uygunsuz kanalizasyon bertarafı ve çevre hijyeni eksikliği olarak gösterilmiştir.

Kaynaklar

7. pandeminin tarihi 1961'in başına kadar izlenebilir. İlk 6 pandemiden klasik kolera türünün evrimi genetik analiz yoluyla ortaya çıkarılmıştır. Yeni neslin ilk gözlemi 1897'de El Tor, Mısır'daki bir laboratuvarda yapılmıştır. 'El Tor' suşu akrabalarından %30 farklı saptanmıştır.[10] Suş ilk Güney Asya'da ortaya çıktı ve daha sonra 1900'de Ortadoğu'da patojenik olmayan formuna geçti. El Tor türünün insanlarda hastalığa neden olma yeteneğini tetikleyen DNA'yı alması 1903 ve 1908 yılları arasındaydı.[10] Bu şekilde etken El Tor pandemik suşuna dönüşmüştü.[11] Makassar, Güney Sulawesi, El Tor suşunun 1960 salgınının kaynağıydı ve burada muhtemelen bulaşıcılığı artıran yeni genler kazandı. [10] Kolera daha sonra 1961'de diğer ülkelere yayıldı ve pandemik bir suş olduğunu gösterdi. Birçok çalışma 7. kolera pandemisinin kaynağı olarak Endonezya'yı işaret ediyor, ancak araştırmalar Çin'de 1960 ve 1990 yılları arasındaki salgınların aynı alt soylarla ilişkili olduğunu gösteriyor. Bu suşlar birçok kez Bengal Körfezi'nden küresel olarak yayıldı.[12] Bu durum, Çin'i 1960'lar ve 1970'ler boyunca kolera salgınının yayılması sırasında hem bir çöküş hem de kaynak olarak sınıflandırır. Çin'in komşu ülkeler için bir kaynak olarak adlandırılmasına ek olarak, kolera salgınının yayılmasının Çin vakaları tarafından artırılmış olabileceğine dair bu bilgi birçok kaynağın aktardığı gibi pandeminin Endonezya'da başladığı görüşüyle çelişiyor. 

Yayılma ve ölüm

El Tor kolera salgını ilk olarak Mayıs 1961'de Makassar'dan gelen gezginler tarafından ziyaret edilen Kendal yakınlarındaki bir sahil topluluğu olan Java'da [13] Kısa bir süre sonra Semarang ve Cakarta'da, Haziran ayında ortaya çıktı.

Bu salgın 2 hafta sürdü ve 79 ölümle 582 kişiye bulaştı (%17 ölüm). Ağustos ayına kadar salgın Kalimantan ve Makao'ya ulaştı (13 hasta ve 6 ölüm). Hong Kong'daki ilk vaka 15 Ağustos'ta bir balıkçı bölgesi olan Kwangtung yakınlarındaki bir toplulukta ortaya çıktı. İkinci vaka, Kwangtung'dan Hong Kong'a giden teknedeki bir kişiydi. Hong Kong'da 15 ölümle 72 vaka görüldü (%20.8 ölüm).[14]

1 Şubat 1962'ye kadar, 4107 kişiye kolera bulaştı ve 897 ölüm görüldü (%21.8 ölüm). Eylül ayına kadar büyük bir aşı kampanyasına rağmen kolera hızla Filipinlere geçti ve enfekte insan sayısı Mart 1962'ye kadar 2,005 ölümle 15.000'e ulaştı. Yalnızca Filipinler'de ölüm oranı 1962'de 1.682'ye ulaştı.[15] Daha sonra Jolo Adası'ndan asemptomatik bir gezgin tarafından İngiliz Borneo'da yeniden ortaya çıktı. Daha sonra Kamboçya, Tayland, Singapur ve Hindistan'da salgınlar meydana geldi.[14]

1963 yılında WHO, kolerayı uluslararası bir numaralı katil hastalık ilan etmiştir. Tayvan, Pakistan, Afganistan, İran, Güney Rusya, Irak, Kore, Burma, Kamboçya, Güney Vietnam, Malezya, Singapur, Nepal, Tayland, Özbekistan ve Hong Kong'da karantina uygulamaları yapılmıştır.[15]

1960'ların ortalarında kolera, 1964'te Chittagong, Bangladeş, Kamboçya, Tayland ve Malezya ve Hindistan'da salgınlarla Güneydoğu Asya'ya sızdı. El Tor suşu daha sonra batıya doğru ilerledi ve 1965'te Pakistan, Nepal, Afganistan, İran ve Özbekistan da dahil olmak üzere Güney Asya'yı işgal etti. İran, 1939'dan beri koleradan uzaktı ve Ekim ortasına kadar toplam 2.704 vaka bildirmişti.[15] İran'da bu salgınlar meydana geldiğinde, İran Pasteur Enstitüsü, İran'ın doğu bölgelerinin nüfusunu korumak için 9,5 milyon kolera aşısı üretti.[16] 1966'da Irak ilk vakasını bildirdi.

Kolera suşu 1970 yılında Orta Doğu ve Afrika'ya ulaştı ve hızla yayıldı. Asya veya Ortadoğu'dan dönen bir yolcunun hastalığı Afrika'ya bulaştırdığı düşünülüyor.[17] Arap Yarımadası, Suriye ve Ürdün enfekte oldu, bunu Ağustos 1970'te Gine izledi. Kolera'nın ilk olarak kıyı boyunca su yolları boyunca ve nehirler boyunca iç kısımlara yayıldığı düşünüldü. Kasım 1970'te enfekte bireylerin modernize hızlı taşınması görüldü. Daha sonra, büyük toplantılar kolera'nın dışa yayılmasını kolaylaştırdı [17] ve 1970'ten 1971'e kadar Sierra Leone, Liberya, Fildişi Sahili, Gana, Togo, Benin, Nijerya ve Güney Kamerun'da salgınlar yaşandı. 1970-1971 yılları arasında Batı Afrika'daki kolera salgını 400.000'den fazla kişiye ulaştı.[18] Afrika, 1962'de %16'lık yüksek bir kolera ölüm oranına sahipti. 1971'in sonunda 25 ülke enfekte oldu. 1972 ile 1991 arasında kolera Afrika'nın geri kalanının çoğuna yayıldı.[17]

Araştırmalar

1970 yılında Dacca'daki araştırma laboratuvarı, Güneydoğu Asya Antlaşması Örgütü (SEATO), Birleşik Krallık, Avustralya ve çeşitli Amerikan ajanslarını içeren uluslararası bir kampanya başladı. İnsan gönüllüler, etkili bir kolera aşısı geliştirmek için NIH sponsorluğundaki bir dizi testte yer aldı. Bu sırada Mısır, Güney Kore ve Sovyetler Birliği'nde yeni kolera salgınları meydana geliyordu.[15]

1964'te icad edilen ORS, 1980'lerde DSÖ tarafından onaylandı. Kolera ile enfekte olan 40 milyon kişinin hayatını kurtardığı tahmin ediliyor. ORS'nin başarılarının bir sonucu olarak son 30 yılda, kısa vadede etkilenen bireyleri tedavi etmeye ve uzun vadede güvenli su ve daha iyi hijyen sağlamaya çalışan bir kolera çalışması görüldü.[19]

Ayrıca, 1962'de başlayan kolera pandemisi, bu spesifik kolera türü hakkında önemli araştırmaları teşvik eden 'El Tor' biyotipi aracılığıyla tanımlanır. Bu salgın, El Tor'un artan direncini çevreye aktardı.[19] İlk altı kolera pandemisine neden olan klasik biyotipin aksine, insanlarda asemptomatik taşıyıcılıktan habersiz bulaşma riskini artırdı.[]

Kolera aşısının uygulanmasına karşı olan araştırmacılar, asıl olarak kaynakların rehidrasyona ve güvenli su sağlanmasına ve iyileştirilmiş sanitasyona yönlendirilmesi gerektiğini dile getirdi. Bunun nedeni, sterilize edilmiş ortamların, gıdaların tüketilmeden önce uygun şekilde pişirilmesinin, steril su kullanılmasının ve genel kişisel hijyene uyulmasının kolera yayılımını azaltmasıdır.[20] Şimdiye kadar kolera kontrol faaliyetleri, gelecekte tekrarları önleyebilecek altta yatan nedenlere sınırlı dikkat ile salgınlara acil müdahalelere odaklanmıştır.[21] Bununla birlikte, yeni ve geliştirilmiş kolera aşılarının bulunması bu yaklaşımın revize edilmesine olanak sağlamıştır.[19] Ayrıca son araştırmalar kolera bulaşması ve bağışıklık tepkisi konusundaki anlayışımızı geliştirdi. Bu ilerlemelerin sonucu cansız ve atenüe canlı suşlardan elde edilen deneysel kolera aşılarının geliştirilmesi olmuştur.[22] FDA kısa süre önce aktif kolera bulaşma alanına seyahat eden 18-64 yaş arası yetişkinler için Vaxchora adlı tek doz canlı oral kolera aşısını onayladı.[23] Ayrıca bir Haiti çalışması, iki dozluk bir kolera aşısından kalıcı koruma olduğunu göstermektedir. Haiti'deki 2010-2017 kolera salgını sırasında iki doz aşı alanların hastalanma olasılığı %76 daha azdı. Bu koruma 4 yıl sürmüştür.[]

1962'de pandemik koleraya neden olan bu biyotipin klinik şiddeti bir salgının ilk aşamasında hedeflenen antimikrobiyallerin uygulanmasına yönelik modern araştırmalara yol açmıştır. Bu, 1970'lerde tetrasiklin ile test edildi ve bu antibiyotiğe karşı direnç nedeniyle yararlı bulunmadı.[24] Bununla birlikte daha yeni ilaçlara atıfta bulunarak ve bunların uygulanmasının önceki girişimlerden daha yararlı olup olmayacağına dair sorular ortaya çıkmıştır.[19]

Kaynakça

  1. ^ a b c Epidemics and Pandemics: Their Impacts on Human History (İngilizce). ABC-CLIO. 2005. s. 421. ISBN 9781851096589. %22Seventh%20Cholera%20pandemic%22. 
  2. ^ a b c "Cholera". www.austincc.edu. 6 Mayıs 2008. 15 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2015. 
  3. ^ "Cholera's seven pandemics". www.cbc.ca. 22 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2015. 
  4. ^ "Global epidemics and impact of cholera". www.who.int. 26 Ocak 2005 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2015. 
  5. ^ "Evolution of seventh cholera pandemic and origin of 1991 epidemic, Latin America". Emerging Infectious Diseases. 16 (7): 1130-2. July 2010. doi:10.3201/eid1607.100131. PMC 3321917 $2. PMID 20587187. 
  6. ^ "The seventh pandemic of cholera in the USSR, 1961-89". Bulletin of the World Health Organization. 71 (2): 189-96. 1993. PMC 2393457 $2. PMID 8490982. 
  7. ^ "General Information | Cholera | CDC". www.cdc.gov (İngilizce). 13 Aralık 2018. 20 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2020. 
  8. ^ "Cholera". Lancet. 379 (9835): 2466-2476. June 2012. doi:10.1016/S0140-6736(12)60436-X. PMC 3761070 $2. PMID 22748592. 
  9. ^ "Cholera". www.who.int (İngilizce). 30 Nisan 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2020. 
  10. ^ a b c "How today's cholera pandemic was born". Science (İngilizce). AAAS. 18 Kasım 2016. 19 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2020. 
  11. ^ "Origins of the current seventh cholera pandemic". Proceedings of the National Academy of Sciences of the United States of America. 113 (48): E7730-E7739. November 2016. doi:10.1073/pnas.1608732113. PMC 5137724 $2. PMID 27849586. 
  12. ^ "The role of China in the global spread of the current cholera pandemic". PLOS Genetics. 11 (3): e1005072. March 2015. doi:10.1371/journal.pgen.1005072. PMC 4358972 $2. PMID 25768799. 
  13. ^ World Health Organization Regional Office for the Western Pacific (1962). "Meeting for the Exchange of Information on El Tor Vibrion Paracholera, Manila, Philippines, 16-19 April 1962 : final report" (İngilizce). 8 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2021. 
  14. ^ a b "Some observations on the cholera (E1 Tor) epidemic in 1961-62". Bulletin of the World Health Organization. 28 (3): 289-96. 1963. PMC 2554714 $2. PMID 13962884.  Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi: "Felsenfeld_1963" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: )
  15. ^ a b c d Cholera : a worldwide history. Jefferson, North Carolina. 3 Mart 2014. ISBN 978-0-7864-7242-0. OCLC 853310469.  Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi: "Kotar_2014" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: )
  16. ^ "History of Cholera Outbreaks in Iran during the 19(th) and 20(th) Centuries". Middle East Journal of Digestive Diseases. 2 (1): 51-5. January 2010. PMC 4154910 $2. PMID 25197514. 
  17. ^ a b c "Chapter 19 : The Epidemiology of Cholera in Africa". Vibrio cholerae and Cholera. American Society of Microbiology. 1 Ocak 1994. ss. 297-307. doi:10.1128/9781555818364.ch19. ISBN 978-1-55581-067-2. 21 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2021. 
  18. ^ "Cholera Outbreaks". Current Topics in Microbiology and Immunology. 379. 2014. doi:10.1007/978-3-642-55404-9. ISBN 978-3-642-55403-2. ISSN 0070-217X. 
  19. ^ a b c d "The cholera pandemic, still with us after half a century: time to rethink". PLOS Neglected Tropical Diseases. 5 (1): e1003. January 2011. doi:10.1371/journal.pntd.0001003. PMC 3026764 $2. PMID 21283611.  Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi: "Ryan_2011" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: )
  20. ^ "Analysis of Factors Contributing to the Spread of Cholera in Developing Countries". The Eurasian Journal of Medicine. 51 (2): 121-127. June 2019. doi:10.5152/eurasianjmed.2019.18334. PMC 6592437 $2. PMID 31258350. 
  21. ^ "Current views and challenges on clinical cholera". Bioinformation. 13 (12): 405-409. 31 Aralık 2017. doi:10.6026/97320630013405. PMC 5767916 $2. PMID 29379258. 
  22. ^ "Recent advances in cholera research: memorandum from a WHO meeting". Bulletin of the World Health Organization. 63 (5): 841-9. 1985. PMC 2536442 $2. PMID 3879198. 
  23. ^ "Cholera Fact Sheet". www.health.ny.gov. 6 Ekim 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2020. 
  24. ^ "Tetracycline antibiotics: mode of action, applications, molecular biology, and epidemiology of bacterial resistance". Microbiology and Molecular Biology Reviews. 65 (2): 232-60 ; second page, table of contents. June 2001. doi:10.1128/MMBR.65.2.232-260.2001. PMC 99026 $2. PMID 11381101. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kolera</span> ince bağırsağın bakteriyel enfeksiyonu

Kolera, Vibrio cholerae isimli bakteri türünün bazı suşlarının neden olduğu bulaşıcı bir ince bağırsak hastalığıdır. Hiç belirti göstermeyebileceği gibi hafif ya da ağır seyredebilir. Klasik belirtisi birkaç gün süren büyük miktarlarda sulu ishaldir. Kusma ve kas krampları da eşlik edebilir. İshalin şiddetine bağlı olarak saatler içinde dehidratasyon ve elektrolit dengesizliği oluşabilir. Bu durum gözlerin içe çökmesi, ciltte soğukluk ve elastikliğin azalması ile el ve ayak derisinde buruşmaya yol açar. Dehidratasyon deri renginin maviye dönmesine sebep olabilir. Belirtiler bakterinin vücuda alınmasından iki saat ile beş gün sonrasında başlar.

<i>Vibrio cholerae</i>

Vibrio cholerae, insanlarda koleraya sebep olan bir eğilmiş-çubuk şekilli gram negatif bakteridir. Vibrio cholerae ve diğer türler, Proteobacteria'nın gamma alt bölümüne mensup olan Vibrio cinsine aittir. İlk olarak 1854 yılında İtalyan anatomist Filippo Pacini tarafından koleranın nedeni olarak izole edilmiştir ama Robert Koch'a kadar geniş ölçüde bilinmiş değildi, bağımsız olarak otuz yıl çalıştıktan sonra Koch bu bilgiyi ve hastalıkla savaşmanın yollarını tanıttı.

<span class="mw-page-title-main">Domuz gribi</span> Bir virüsün sebep olduğu, solunum yolları enfeksiyonu ile meydana çıkan, bazen öldürücü olan hastalık

Domuz gribi, Orthomyxoviridae ailesinden, herhangi bir virüs tarafından oluşmuştur. Domuzlarda oluşan virüse çok benzediği için adına Domuz Gribi denmektedir. Hastalık tıp alanında İngilizce swine influenza virus kelimelerinin baş harflerinin bir araya getirilmesiyle kısaca SIV olarak adlandırılır. Bilinen tüm SIV tipleri ya Influenzavirus A (çoğunlukla) ya da Influenzavirus C (ender) tipindedir. Aşısı bulunmaktadır. 2009 salgınına neden olan virüs, influenza A virüsünün alt türlerinden biri olan H1N1'dir.

<span class="mw-page-title-main">Justinianus Veba Salgını</span> salgın

Justinianus Veba Salgını, Ticaret gemileri veba bulaşmış pire taşıyan sıçanlar barındırdığı için Bizans İmparatorluğu ve özellikle başkenti Konstantinopolis'in yanı sıra Sasani İmparatorluğu ile tüm Akdeniz çevresinde liman kentlerini etkileyen bir pandemidir. Bazı tarihçiler, Justinianus Veba Salgını'nın tarihin en ölümcül salgınlarından biri olduğuna inanmaktadır ve bu da iki asır boyunca yenilenerek tahmini 25-100 milyon insanın ölümüne yol açmıştır; ilk salgın sırasında Avrupa nüfusunun yarısına eşdeğer bir ölüm oranı vardır. Vebanın sosyal ve kültürel etkisi, 14. yüzyılda Avrasya'yı harap eden Kara Ölüm ile karşılaştırılmaktadır, ancak 2019'da yayınlanan araştırmalar, vebanın ölüm oranının ve sosyal etkilerinin abartıldığını savunmaktadır.

İlk kolera salgını, aynı zamanda ilk Asya kolera salgını veya Asya kolerası olarak bilinen, Kalküta çevresinde oluşmuş ve Güneydoğu Asya, Ortadoğu, Doğu Afrika ve Akdeniz kıyılarına kadar yayılmış bir salgın hastalıktır. Kolera daha önce birçok kez Hindistan'a yayılmışken, bu salgın daha da ilerledi; sona ermeden önce Çin ve Akdeniz'e kadar ulaştı. Bu salgının sonucunda Avrupa'nın baskısıyla bölgeye gönderilen Britanyalı askerler de dahil olmak üzere yüz binlerce kişi öldü. Salgın, 19. ve 20. yüzyıllar süresince hem Asya hem Avrupa'da yayılan birkaç kolera pandemisinin ilkiydi. Salgın, benzeri görülmemiş bir şekilde çok sayıda bölgeye yayılmış ve Asya'daki hemen hemen her ülkeyi etkilemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Grip pandemisi</span>

Grip pandemisi, dünya çapında yayılan ve dünya nüfusunun büyük bir bölümünü enfekte eden bir influenza virüsü (grip) pandemisidir. Düzenli mevsimsel influenza salgınlarının aksine, bu salgın düzensiz olarak ortaya çıkar.

<span class="mw-page-title-main">Yemen'de kolera salgını (2016-günümüz)</span>

Yemen'de kolera salgını, Ekim 2016'da başlamıştır. 2020 itibarıyla devam etmektedir. 2019'un sonundaki tabloya göre 2,236,570 vaka bildirilmiştir ve 3,886 insan -yarısından fazlası çocuk- ölmüştür. Suudi Arabistan'ın ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin başını çektiği koalisyonun Yemen'e askeri müdahalesi sonrası salgın daha da ölümcül hâle gelmiştir. Bu askerî müdahalede zaman zaman hastaneler ve altyapı hedef alınmıştır. 2016 yılında oluşan ekonomik kriz ve siyasi baskının getirileri olarak sağlık çalışanlarının birçoğunun maaşı ödenememiştir. Bunun sonucunda birçok sağlıkçı ülkeyi terk etmiştir. Dünya Sağlık Örgütü yöneticilerine göre bu salgın, Yemen'e yapılan askerî müdahalenin sonucudur. Yine aynı yöneticilere göre abluka sonucu çocuklar yeterli kadar beslenememiş, salgına karşı da korumasız kalmıştır. Bu süreç içerisinde 30.000'den fazla sağlıkçıya tam 10 ay herhangi bir ücret ödenememiştir.

<i>Kedi immün yetmezlik virüsü</i>

Kedi immün yetmezlik virüsü (FIV) dünya'da kedileri etkileyen bir Lentivirüs 'tür ve kedigillerin %2,5 ila %4,4'üne bulaşır. FIV, diğer iki kedi retrovirüsünden, kedi lösemi virüsünden (FeLV) ve kedi köpüklü virüsten (FFV) taksonomik olarak farklıdır ve insan bağışıklık yetmezlik virüsü (HIV) ile daha yakından ilişkilidir. FIV içinde, viral zarf (env) veya polimeraz (pol) için kodlama yapan nükleotid dizi farklılıklarına dayalı olarak beş alt tip tanımlanmıştır. FIV, AIDS benzeri bir sendroma neden olan tek primat olmayan lentivirüstür, ancak FIV, hastalığın taşıyıcıları ve aktarıcıları olarak uzun yıllar nispeten sağlıklı yaşayabildikleri için kediler için genellikle ölümcül değildir. Etkinliği belirsizliğini korusa da bir aşısı vardır. Kediler aşılamadan sonra FIV antikorları için pozitif test yapacaktır.

1977-1979 Rus gribi, Sovyetler Birliği tarafından ilk kez 1977'de bildirilen ve 1979'a kadar süren bir grip salgınıydı. Salgın Kuzey Çin'de Mayıs 1977'de başladı.Sovyetler Birliği'nden daha önce başladı. Salgın 25 yaş altında daha etkili oldu. Dünya çapında yaklaşık 700 bin ölümle sonuçlandı. 1946'dan 1957'ye kadar dünya çapında dolaşan bir virüs suşuna çok benzeyen bir H1N1 grip suşundan 1977-1979 Rus gribinin genetik analizi ve bazı olağandışı özellikleri, birçok araştırmacıyı virüsün bir laboratuvar kazası yoluyla halka yayıldığı veya canlılarda aşı denemesi sonucunda kazara yayıldığı yönünde spekülasyonlara neden oldu.

1957-1958 Asya gribi pandemisi, güney Çin'deki Guizhou'da ortaya çıkan küresel bir influenza A virüsü alt tipi H2N2 salgınıydı. 1957-1958 pandemisinin neden olduğu ölüm sayısının dünya çapında 1 ila 4 milyon arasında olduğu tahmin ediliyor ve bu da salgını tarihin en ölümcül pandemilerinden biri yapıyor. On yıl sonrasında, yeniden sınıflandırılan H3N2 virali, Hong Kong grip pandemisine (1968–1969) neden oldu.

<span class="mw-page-title-main">Altıncı kolera salgını</span>

Altıncı kolera salgını (1899-1923), Hindistan'da başlayan, 800.000'den fazla insanı öldüren ve Orta Doğu, Kuzey Afrika, Doğu Avrupa ve Rusya'ya yayılan büyük bir kolera salgınıydı.

<span class="mw-page-title-main">Üçüncü veba salgını</span>

Üçüncü veba salgını, Çing hanedanlığının Xianfeng İmparatorunun beşinci yılında 1855'te Çin'in Yunnan kentinde başlayan büyük bir bubonik veba salgınıydı. Bubonik (hıyarcıklı) vebanın bu bölümü, tüm yerleşik kıtalara yayıldı ve nihayetinde Hindistan ve Çin'de 12 milyondan fazla ölüme yol açtı. Ölümlerin en az 10 milyonu yalnızca Hindistan'da meydana geldi. Bu salgın tarihin en ölümcül salgınlarından biri olarak kayıtlara geçti. Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi dünya çapındaki kayıpların yılda 200'e düştüğü 1960 yılına kadar aktif olarak kabul edildi. Veba ölümleri o zamandan beri her yıl daha düşük bir seviyede devam etmektedir.

1510 influenza pandemisi, tıp tarihçileri ve epidemiyologlar genel olarak kabul edildiği şekliyle ilk bölgeler arası ve kronik influenza pandemisidir. Kuzey Afrika ve Avrupa'ya yayılmadan önce Asya'da ortaya çıkmıştır. Grip benzeri hastalıklar Avrupa'da en azından Charlemagne'den beri belgelenmiştir, 1357'de ilk defa influenza olarak adlandırılmıştır, ancak 1510'daki grip salgını, matbaanın neden olduğu iletişimdeki ilerlemelerden sonra patolojik olarak tanımlanan ilk salgındır. Grip, bu pandemi sırasında Fransa ve Sicilya'da daha yaygın olarak "coqueluche" ve "coccolucio" olarak bilinir hale geldi ve bu çeşidi erken modern Avrupa'da grip için en popüler isimler haline geldi. Pandemi hükûmet, kilise ve toplumda önemli bir aksamaya neden oldu; neredeyse evrensel enfeksiyon haline geldi ve yaklaşık %1 ölüm oranına ulaştı.

1889-1890'da, Asya gribi veya Rus gribi olarak bilinen bir salgın, dünya çapında yaklaşık 1 milyon insanın ölümüne neden oldu. Tarihin en ölümcül salgınları arasında yer alan pandemi aynı zamanda 19. yüzyılın son büyük salgınıydı. Salgının en çok bildirilen etkileri Ekim 1889'dan Aralık 1890'a kadar gerçekleşti. Mart-Haziran 1891, Kasım 1891-Haziran 1892, 1893-1894 kışı ve 1895'in başlarında tekrarladı.

<span class="mw-page-title-main">İkinci kolera salgını</span> 1826-1837 yılları arasında tüm Dünyada görülen kolera salgını

İkinci kolera salgını (1826-1837), ayrıca Asya kolera salgını olarak da bilinir, Hindistan'dan Batı Asya üzerinden Avrupa, Büyük Britanya ve Amerika'ya, ayrıca doğuya Çin ve Japonya'ya ulaşan bir kolera salgınıdır. Kolera, 19. yüzyılda diğer tüm salgın hastalıklardan daha hızlı bir şekilde daha fazla ölüme neden olmuştur. Tıp topluluğu o zamanlar kolera'nın yalnızca bir insan hastalığı olduğuna, zaman içinde birçok seyahat aracıyla yayıldığına ve sıcak dışkı bulaşmış nehir suları ve kontamine yiyecekler yoluyla bulaştığına inanıyordu. İkinci salgın sırasında bilim camiasının, kolera nedenleri hakkındaki inançlarında değişiklik görülmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Üçüncü kolera salgını</span> 1846-1860 yılları arasında tüm Dünyada görülen kolera salgını

Üçüncü kolera salgını (1846–1860), UCLA'daki araştırmacıların 1837 gibi erken bir tarihte başlamış olabileceğine ve 1863'e kadar sürmüş olabileceğine inandıkları, on dokuzuncu yüzyılda Hindistan'da ortaya çıkan ve sınırlarının çok ötesine ulaşan üçüncü büyük kolera salgınıdır. Bu salgın, 19. yüzyıl salgınları arasında en yüksek ölüm oranına sahip olarak kabul edilir.

Dördüncü kolera salgını 19. yüzyılda Bengal bölgesinin Ganj Deltası'nda başladı ve Müslüman hacılarla birlikte Mekke'ye yayıldı. İlk yılında salgın 90.000 hacının 30.000'ini etkiledi. Salgın daha sonra Orta Doğu'ya yayıldı ve sonrasında liman şehirlerinden ve iç su yollarından gelen yolcular aracılığıyla Rusya, Avrupa, Afrika ve Kuzey Amerika'ya taşındı. 

<span class="mw-page-title-main">Beşinci kolera salgını</span>

Beşinci kolera salgını (1881–1896) 19. yüzyıldaki beşinci büyük uluslararası kolera salgınıdır. Asya ve Afrika'ya yayılmış ve Fransa, Almanya, Rusya ve Güney Amerika'nın bazı bölgelerine ulaşmıştır. 1893 ve 1894 yılları arasında Rusya'da 200.000 ve 1887 ile 1889 arasında Japonya'da 90.000 can almıştır. Almanya'nın Hamburg kentindeki 1892 salgını, Avrupa'nın en büyük salgınıydı; o şehirde yaklaşık 8.600 kişi öldü. Birçok bölge sakini, salgının öldürücü etkisinden şehir yönetimini sorumlu tutsa da, uygulamalar büyük ölçüde değişmeden devam etti. Bu, yüzyılın son ciddi Avrupa kolera salgınıydı.

2018 Madagaskar kızamık salgını, 2018 sonbaharında Madagaskar'da ortaya çıkan kızamık salgınıdır. İlk vakalar Eylül ayının başlarında Madagaskar'ın başkenti Antananarivo'da görüldü. Hükûmet sağlık yetkilileri, bölgedeki yoksulluk ve düşük aşılama oranları nedeniyle son derece bulaşıcı hastalığı kontrol altına alamadı ve Madagaskar tarihindeki en büyük kızamık salgınını yaşadı. 115.000'den fazla insan enfekte oldu ve 1200'den fazla kişi bu salgında ölmüştür.

Virolojide influenza A virüsü alt tipi H1N1 (A/H1N1), influenza A virüsünün bir alt tipidir. İnsanlardaki başlıca H1N1 suşları salgınları arasında 1918 İspanyol gribi salgını, 1977 Rus gribi salgını ve 2009 domuz gribi salgını yer alır. Bu, alt tipleri virüs suşlarını H1N1, H1N2 vb. olarak sınıflandırmak için kullanılan antijenler olan hemaglutinin (H) ve nöraminidaz (N) glikoproteinlerini içeren bir ortomiksovirüstür. Hemaglutinin kırmızı kan hücrelerinin bir araya toplanmasına neden olur ve virüsü enfekte olmuş hücreye bağlar. Nöraminidaz, virüs parçacıklarının enfekte olmuş hücre boyunca hareket etmesine yardımcı olan ve konakçı hücrelerden tomurcuklanmaya yardımcı olan bir tür glikozit hidrolaz enzimidir.