İçeriğe atla

Yedi Ulu Ozan

Yedi Ulu Ozan, Alevîlik'te söyledikleri deyişler ile Alevi inancını halka anlatan ve yaşadıkları dönemden bugüne Zakirler ve sözlü edebiyat ile mesajlar ulaştıran, biri hükümdar diğerleri halktan olan, birçoğunun Ehl-i Beyt soyundan geldiğine inanılan şair ve ozanlara denir.[1] Alevi-Bektaşi çevrelerince Yedi Ulu Ozan olarak kabul edilen şairler genellikle 15. ile 17. yüzyıllar arasında yaşamıştır. Bu şairlerin arasında Seyyid Nesîmî, Hatâî, Fuzûlî, Yemînî, Pîr Sultan Abdal, Virânî ve Kul Himmet bulunmaktadır. Bu şairlerin eserleri ve şiirleri, Alevi-Bektaşi geleneğinin önemli bir parçası olarak kabul edilmiş ve geniş bir hayran kitlesi tarafından değer görmüştür.[2] Alevi-Bektaşi geleneğine yön veren bu ozanlar, farklı dönemlerde yaşamalarına rağmen benzer üsluplar kullanmışlar ve dikkat çektikleri konu ve içeriklerde benzerlikler göstermişlerdir. Eserlerinin temelinde Alevilik öğretisinin bulunması, hem kendi dönemlerinde hem de sonraki nesillerde büyük etkiler yaratmalarına ve Alevi-Bektaşi geleneğine önemli katkılarda bulunmalarına neden olmuştur. Bu nedenle, bu ozanlar genellikle "Yedi Ulu Ozan" olarak nitelendirilmişlerdir. Bu ozanların ulu olarak nitelendirilmesinin başlıca nedenleri, yaşam felsefeleri, eserlerindeki konu birliği, Ali ve On İki İmam sevgileridir. Dolayısıyla, bu ozanlar sadece kendi dönemlerinde değil, aynı zamanda Alevi-Bektaşi inancının devamlılığını gösteren kanaat önderleri olarak da kabul edilmişlerdir.[3] Yedi Ulu Ozan'dan üç isim, Nesîmî, Fuzûlî ve Hatâî, hem Türkiye'de hem de Azerbaycan'da büyük şairler olarak önemli bir yere sahiptirler.[4]

Kökeni

Yedi Ulu Ozan, Alevilik inancını, 12 İmam'a bağlılığı ve dönemin siyasi sorunlarını kamuoyuna aktaran, Arapça, Farsça gibi dilleri bilmelerine rağmen eserlerini Türkçe olarak kaleme alan önemli ozanlardır. Alevi inancı uğruna verdikleri mücadele ve yaşadıkları zulüm yanında, edebi eserlerinin içeriğiyle de insanları etkiledikleri ve iz bıraktıkları düşünülür. Bu ozanların çoğunun Ehl-i Beyt soyundan olması, günümüzde onların "Yedi Ulu Ozan" olarak anılmasına yol açar.[5]

Fuzûlî.

Alevi-Bektaşi inancı içerisinde sayısız yol önderleri çıkmıştır. Bu kamil ve bilge insanlar dönemi içerisinde topluma rehberlik yapıp yollarına ışık olmuşlardır. Aynı zamanda Türk Halk kültürüne ve edebiyatına da önemli katkılarda bulunmuşlardır.[6] Cemlerde okunan sözlerin büyük çoğunluğu bu şairlere aittir. Kuşaktan kuşağa kutsal bir miras olarak taşınan bu sözlerin benzersiz sanatsal yapısı ve büyük şairlerin gerektiğinde ölmekten çekinmemeleri, onları halkın gözünde büyük kılmıştır. Günümüzde Yedi Ulu Ozan ile ilgili eserler genellikle Türkiye, Bulgaristan, Makedonya, Azerbaycan, Suriye ve İran'da yayımlanmaktadır.[5]

Yedi Ulular olarak anılan şairler

Şiirler

Kaynakça

  1. ^ "7 Ulu Ozan Kimdir? Tarihteki önemi ne?". Aydınlık. 18 Kasım 2022. Erişim tarihi: 24 Nisan 2024. 
  2. ^ "YEDİ ULU OZAN'IN "YEDİ" SEMBOLİZMİ". Reyhan Keleş. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi. 2017. Erişim tarihi: 24 Nisan 2024. 
  3. ^ "İLETİŞİM SOSYOLOJİSİ BAĞLAMINDA YEDİ ULU OZAN ESERLERİNDE İMAM ALİ METAFORLARI". Nurgül Ergül Güvendi. 2023. Erişim tarihi: 15 Nisan 2024. 
  4. ^ Yel Kayadan Ne Aparır? (PDF). Nail Tan. Kültür Ajans Yayınları. 2016. s. 166. Erişim tarihi: 24 Nisan 2024. 
  5. ^ a b "WHO ARE THE "SEVEN GREAT POETS" (OZANS)?". All Turkic. 24 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Nisan 2024. 
  6. ^ "Hacı (Hace) Bektaş Veli Ve Yedi Ulular (Yedi Ulu Ozan)". Maraş Gündem. 9 Ocak 2024. 24 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Nisan 2024. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Alevilik, Ali ve On İki İmam'ın öğretilerini öğretmiş olduğu varsayılan Hacı Bektaş-ı Veli'nin mistik Alevi İslami öğretilerini takip eden yerel bir İslami gelenektir. Alevi öğretileri dede adı verilen din adamları tarafından aktarılır. İslam'ın altı iman esası kabul edilir, ancak yorumlamada diğer mezheplerle farklılıklar bulundurur. Alevi öğretileri, yerel bir Türk dünya görüşüyle harmanlandı ve İslam'ın heterodoks bir yorumuna yol açtı. Geçmişin aksine günümüz Alevilerinin bir kısmı kendini Müslüman olarak tanımlandırmamaktadır. Hak-Muhammed-Ali teslis inancına bağlıdırlar.

<span class="mw-page-title-main">Pîr Sultan Abdal</span> Türk halk şairi, ozan

Pîr Sultan Abdal, 16. yüzyılda Anadolu'da yaşadığı varsayılan Alevi-Bektaşi Türk/Türkmen âşık, sözlü Türkçe ve âşık halk edebiyatının, Alevi inancının en önemli temsilcilerinden Yedi Ulu Ozan'dan biri, zakir ve dede.

<span class="mw-page-title-main">Fuzûlî</span> 15. ve 16. yüzyılda yaşamış Türk şair

Fuzûlî, Azerbaycan Türkçesi, Arapça ve Farsça eser veren Osmanlı dönemi Türk divan şâiridir. Asıl adı Mehmed bin Süleyman'dır. Oğuzlar'ın Bayat boyuna mensuptur. Arapça ve Farsça eserleri de bulunmakla birlikte Azerbaycanca'nın en önemli lirik şairi olarak kabul görmüştür. Mehmed Fuzûlî Alevî Müslümanların Yedi Ulu Ozanlarından birisidir.

<span class="mw-page-title-main">Bektaşîlik</span> Sufi/tasavvufî tarikat

Bektâşîlik, adını 13. yüzyıl Anadolu'sunun İslâmlaştırılması sürecinde etkin faaliyet gösteren ve Hoca Ahmed Yesevî'nin öğretilerinin Anadolu'daki uygulayıcısı konumunda olan Hacı Bektaş-ı Veli'den alan, daha sonra ise 14. ilâ 15. yüzyıllarda Azerbaycan ve Anadolu'da yaygınlaşan Hurûfilik akımının etkisiyle ibahilik, teslis (üçleme), tenasüh ve hulul anlayışlarının da bünyesine katılmasıyla 16. yüzyılın başlarında Balım Sultan tarafından kurumsallaştırılan, On İki İmam esasına yönelik sufi/tasavvufî tarikat.

<span class="mw-page-title-main">Nesîmî</span> 14. yüzyılda yaşamış Türk divan şairi

İmadeddin Nesimî, 14. yüzyılda yaşamış Hurûfi meşrep Azerbaycanlı divan şairi. Alevilik ve Bektaşilikte Yedi Ulu Ozan'dan birisi olarak kabul edilir.

Cahit Öztelli, Türk yazardır.

<span class="mw-page-title-main">Kul Himmet</span>

Kul Himmet, 16. yüzyılda yaşamış bir halk ozanıdır. Mezarı, doğduğu yer olan Tokat iline bağlı Almus ilçesinin Görümlü (Varzıl) köyündedir. Alevi-Bektaşi mezhebinin Erdebil Tekkesi'ne bağlı Safeviye kolundan olduğu öne sürülür. Yaşadığı dönemde, Pir Sultan Abdal ve Şah Hatayi'yle adı anılmıştır ve Yedi Ulu Ozan'dan biridir. İnancından dolayı çileli bir hayat geçirdiği, zindanlarda yattığı söylenir. Ölümüyle ilgili kesin bilgiler olmamakla beraber, Pir Sultan Abdal’ın 1560'ta asılmasından sonra uzun süre kaçak yaşayıp köyünde vefat ettiği sanılmaktadır. Sevgi, barış, dostluk temelli nefesler söylemiştir.

Yediler, kendilerine özel görevler verilmiş peygamberler; İbrahim, Halil, Musa, Harun, İdris, Yusuf ve İsa.

Âşık, Anadolu, Güney Kafkasya ve İran'da sürdürülen, genellikle bağlama veya başka bir telli müzik aleti eşliğinde söylenen sözlü halk müziği geleneğini icra eden kişidir. Aşıklık geleneği, Türk kökenli ve Türkler arasında yaygın olan Anadolu, Ortadoğu ve Orta Asya'ya özgü bir halk şairliği türüdür. Türkçe "Ozan" kavramı ile de ifade edilir.

Virânî'nin doğum ve ölüm tarihleri net olarak bilinmemekle birlikte, Abdülbaki Gölpınarlı'nın "Alevî - Bektaşî Nefesleri" adlı eserinde, Virânî'nin Şah Abbas ile görüştüğüne dair kayıtlar bulunmaktadır. Bu kayıtlardan hareketle, Virânî'nin XVI. yüzyılın ikinci yarısı ile XVII. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamış olabileceği öne sürülmektedir. Virânî'nin doğum yeri Eğriboz adası olarak belirtilmiş ve hayatının çeşitli dönemlerinde Necef'te kaldığı, Hz. Ali Türbesi'nde türbedarlık yaptığı, Anadolu ve Balkanlar'a seyahat ettiği rivayet edilmiştir. Gölpınarlı, Virânî'nin ölmediğine dair bir inancın olduğunu ve Necef Bektaşî Dergâhı'nda onun için özel bir mekân olduğunu belirtmektedir. Virânî'nin aslen Nusayrî olduğu ancak daha sonra Bektaşîliğe, Alîilâhîliğe ve Hurûfîliğe yöneldiği söylenmektedir. Balım Sultan'ın halifelerinden birine methiye yazması, Balım Sultan'a intisap ettiğini doğrulamaktadır. Virânî, Alevî-Bektaşî geleneğinde önemli bir yere sahiptir ve Yedi Ulu Ozan arasında sayılmaktadır. Şairin yaklaşık 300 şiiri aruz vezniyle yazılmıştır ve bu da belli bir eğitim aldığını göstermektedir. Dinî-tasavvufî bilgiye sahip olduğu anlaşılan Virânî'nin şiirleri, genellikle Hz. Ali, on iki imam ve Alevî-Bektaşî uluları hakkındadır. Şiirlerinin çoğu kasidedir ve inancını yaymak amacıyla yazılmıştır. Virânî'nin divanı dışında, "İlm-i Câvidân" adlı başka bir eseri daha vardır. Bu eserde, Fâtiha sûresinin tefsiri, Ehl-i beyt, tasavvufî kavramlar ve Bektaşîliğin âdâb ve erkânı gibi konular işlenmiştir. Dinî tahsilde sadece bilgi vermenin değil, aynı zamanda ikna edici ve dini sevdirici olmanın da önemli olduğunu vurgulamıştır.

Kelime anlamı; mistik İslamda yükselmek için zikrullah yapan kişidir. Tekke ve dergahlarda kurumsal bir kimlik kazanarak ilahi okuyan ve cehri zikir yaptıran görevliye de bu isim verilir. Kadirilikte önemli bir mertebedir.

Dede, Alevilikte Ehl-i Beyt soyundan geldiğine inanılan şerif ve seyyidlere, içtimai ve dinî liderlere, yani önderlere verilen addır.

Işıkçılık / Işık Alevîliği son dönemlerde Alevîler arasında yaygınlaşan, Alevî inanç ve tarihini alternatif bir şekilde algılayan bir hareketi imâ etmek amacıyla kullanılan bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Aleviliğin tarihi</span>

Alevîlik inancı, Anadolu'nun Müslümanlaşması sürecinde önemli izler bırakan, Hoca Ahmed Yesevî, Ebu'l Vefâ, Kutb'ûd-Dîn Haydar, Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi Evran, Taptuk Emre, Yunus Emre ve Abdal Musa gibi önemli dînî şahsiyetlerin fikirleriyle yapılandırılmıştır. Ayrıca Alevîlik, Hallâc-ı Mansûr, Seyyid Nesîmî, İsmâ‘il Safevî (Hatai) ve Pir Sultan Abdal ile Hubyar Sultan'a da ayrı bir ehemmiyet vermektedir. Şah İsmâ‘il Safevî, Alevîlik inancının Anadolu'da yayılmasında çok önemli ve etkin bir rôl oynamıştır. Alevîlik inancının, Anadolu'ya gelen Hacı Bektaş-ı Veli sayesinde ve ozanların nefesleriyle hayat bulduğuna inanılmaktadır.

Kazak Abdal, Romanya Türklerindendir. 17. yüzyılda yaşadığı sanılan bir Alevi-Bektaşi Türk halk ozanıdır.

Yemînî'nin hayatına dair çok az bilgi bulunmaktadır. Doğum ve ölüm tarihleri kesin olarak bilinmemektedir. Faruk Sümer'e göre Eğribozlu olduğu ve babasının adının Semerkantlı Hâfız olduğu belirtilir. Gerçek adı Muhammed olan Yemînî, zaman zaman Derviş unvanını da kullanmıştır. XVI. yüzyıldan itibaren genellikle şehir merkezlerinden uzak bölgelerde yaşayan halk arasında "Yemînî" mahlasıyla tanınmıştır. Yemînî'nin yaşadığı dönem ve bağlı olduğu şahsiyetler, kendi beyanlarından tahmin edilebilmektedir. Eserinde kutub saydığı kişiler arasında Otman Baba ve İbrâhim-i Sânî gibi isimler yer alır. Yemînî'nin senkretik bir doktrini benimsediği ve Kalenderî-Hayderî erkânıyla benzerlik gösterdiği düşünülmektedir. Ayrıca, Yemînî'nin XVII. yüzyıldan itibaren Kalenderî zümrelerini de içine alan Bektaşî geleneğinin mirasını devraldığı düşünülmektedir. Yemînî'nin 1533 yılında Manastır'da şehit edildiği iddiası, daha sonraki bir döneme ait bir kaynaktan gelmektedir ve doğrulanması mümkün değildir. "Fazîletnâme" adlı eseri, kendi içine kapanmış bir tekke edebiyatının ürünüdür ve yaklaşık 7400 beyitten oluşur. Eser, genellikle Rum gazilerine ithaf edilmiştir. Yemînî'nin, Şeyh Rükneddin'in Farsça mensur eserinin manzum tercümesi olduğu düşünülmektedir. Eserde, Ali bin Ebu Talib'in hayatını anlatan hikâyeler ve şiirler bulunur. Bu eser, bir nasihatnâme niteliği taşır ve Tahtacılar tarafından mukaddes bir kitap gibi değer görür. Yemînî'nin şiirleri genellikle orta düzeydedir ve kıssa anlatmaya dayalıdır. Estetik kaygıları geri planda tutar ve içinde yaşadığı çevrenin dilini ustalıkla kullanır. Dini ve tasavvufi konuları siyasi bir muhtevayla yorumlayarak muhalif bir çizgiye temayül eder. Alevilik ve Bektaşilikte Yedi Ulu Ozan'dan birisi olarak kabul edilir. Günümüzde Fazîletnâme tekrar derlenerek Türk Dil Kurumu Yayınları tarafından basılmış ve satışa sunulmuştur.

Kul Nesîmî, 17. yüzyılda Osmanlı Devleti'nde yaşamış Alevi-Bektaşi halk ozanı. İyi bir eğitim gördüğü bilinen şair Vahdet-i Vücud anlayışına sahiptir. Hakkında az bilgi bulunmaktadır. Hece ve aruz ölçülerini kullanmış, Şah İsmail, Pir Sultan Abdal ve İmadeddin Nesimî'nin tarzına yakın eserler vermiştir. Nesimi ile isim olarak karıştırılmaktadır.

Kul Himmet Türbesi, 16.-17. yüzyılda yaşamış tasavvuf şairi Kul Himmet'in Tokat’ın Almus ilçesinin Görümlü köyünde bulunan türbesidir.

Hacıbektaş Çilehanesi, Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde yer alan bir Alevi inanç ve ziyaret bölgesidir.

<i>Pir Sultan Abdalın Hayatı ve Eserleri</i>

Pir Sultan Abdal'ın Hayatı ve Eserleri, Türk halk müziği sanatçısı Güler Duman'ın 1990'lı yılların başında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı'nda eğitim alırken üniversitede yazdığı bitirme tezidir. Danışman hocaları Türk halk müziği sanatçıları Neriman Altındağ Tüfekçi ve Yücel Paşmakçı'ydı.