
Hatila Vadisi Millî Parkı, Artvin merkez ilçe sınırları içerisinde Hatila Vadisi'ndeki Hatila Deresi ve birçok yan derelerini içerir. Ulaşım, Artvin il merkezinden 10 km.lik stabilize bir yol ile sağlanır. Vadi boyunca değişik kayaç türleri görülmekle birlikte, bu kayaçların hemen hepsi derinlik volkanizmasının ürünüdür. Hatila Vadisinin genel karakteri; V tipi, dar tabanlı, genç vadi özelliğindedir. Vadi boyunca litolojik farklılıklardan kaynaklanan eğim kırıkları ortaya çıkmıştır. Bu eğim kırıkları, akarsuda şelalelerin oluşumunu sağlamıştır. Vadi yatağının derine aşınmasının, yana doğru açılımından daha kuvvetli olmasından dolayı vadi yamaçlarının eğimi %80 hatta kimi kesimlerde %100'e ulaşır. Yamaçların gerek fiziksel parçalanma ve kütle hareketleri gerekse yan dere ve heyelanlarla işlenmesi sonucu vadide çok haşin bir topoğrafya ortaya çıkmıştır. Bu topoğrafya, vadinin orta kesimlerinde kanyon ve boğaz oluşumunu sağlamıştır. Vadinin orta ve yukarı ağzında çok zengin ve yoğun olan vejetatif örtü; bünyesinde çok çeşitli bitki türlerini barındırmaktadır. Bu türler içerisinde dikkati çeken belirgin özellik, bitki örtüsünün genel olarak Akdeniz iklim karakterini yansıtmasıdır. Dolayısıyla buradaki bitki örtüsü relikt bir özellik gösterir. Ayrıca bitki türleri içerisinde endemik karakterde olanlar da vardır. Bu türlerin sayısı 500'ü geçmektedir. Hatila Vadisi, zengin bir fauna da içermektedir. Bu fauna içerisinde en çok rastlanan türler; ayı, domuz, tilki, porsuk, yaban keçisi, sansar, atmaca, kartal, çakal, dağ horozu, Hopa engereği ve alabalıktır.

Maden cevheri ya da kısaca maden ya da cevher, yer kabuğunda iç ve dış doğal etkenlerle oluşan, ekonomik yönden değer taşıyan minerallere verilen ad. Her mineral cevher değeri taşımaz. Bir mineralin cevher değeri taşıması için piyasa şartları gibi birtakım ekonomik etkenlerce belirlenen Tenör değerlerine sahip olması gerekir. Maden sözcüğü aynı zamanda "maden ocağı" anlamında da kullanılır.
Kent ekolojisi, kent yaşamına ilişkin, bitkilerle hayvanların fiziksel çevreye uyum göstermeleri benzetmesine dayanan bir yaklaşım.

Sel, genellikle kuru olan araziyi sular altında bırakan bir su taşkını olayıdır. "Akma halinde olan su" anlamına gelen kelime, gelgitin içeri akışına da uygulanabilmektedir. Taşkınlar hidroloji disiplinin bir çalışma alanıdır. Tarım, inşaat mühendisliği ve halk sağlığı gibi alanlarda önemli bir endişe kaynağıdır. Genellikle insanların çevreye verdiği değişiklikler, sellerin yoğunluğunu ve sıklığını arttırır. Örneğin; ormansızlaşma ve sulak alanların kaldırılması gibi arazi kullanımı değişiklikleri, su seti akışındaki değişikliklere ve iklim değişikliğine yol açar. Aynı zamanda deniz seviyesinin yükselmesi gibi daha büyük çevresel sorunlara da yol açmaktadır.

Baraj, eski zamanlardan beri insanlığın su ihtiyacını karşılamak ve tarımsal alanların sulanması amacıyla inşa edilen su yapılarıdır. Günümüzün modern barajları stratejik öneme sahiplerdir. Çünkü;

Tampon bölge, genellikle ülkelerle ilgili olan iki veya daha fazla arazi arasında yer alan nötr bir bölgesel alandır. Tampon bölgenin türüne bağlı olarak, bölgeleri ayırmak veya birleştirmek için kullanılabilir. Yaygın tampon bölge türleri arasında silahsızlandırılmış bölgeler, sınır bölgeleri ve belirli kısıtlayıcı izin bölgeleri ile yeşil kuşaklar bulunur. Bu tür bölgeler, bir egemen devlet tarafından oluşturulabilir veya bir tampon devlet tarafından da oluşturabilir.

Park, doğal yaşamı korumak için veya insanların gezmesi, eğlenmesi veya dinlenmesi amacıyla kullanılmak üzere ayrılmış arazi parçası.

Peyzaj mimarlığı, doğal ve kültürel kaynakları ve fiziksel çevreyi insan yararı, mutluluğu, güvenliği, sağlığı ve konforu için estetik ve bilimsel ilkeler çerçevesinde ele alan, mekan ve yaşam ortamı oluşturan, biyoçeşitliliği destekleyen arazi planlaması, tasarımı, yönetimi, korunması, onarılması ve denetlenmesi konularını kapsayan eğitim, araştırmalar yapan ve ülkesel, bölgesel, kentsel ve kırsal ölçekte fiziksel planlar içerisinde yer alarak kültürel ve doğal değerlerin korunması ve sürdürülebilirlik adına ekolojik öncelikli projeler üretilmesini sağlayan bir planlama ve tasarım dalıdır.
Peyzaj planlama; doğal ve kültürel süreçlerin ve kaynakların tanımladığı yaşam ortamlarının, koruma-kullanım dengesinin sağlanması ile kentsel, kırsal ve endüstriyel, turistik ve benzeri kullanımlarda var olan ve olası çevre sorunlarının giderilmesi ve önlenmesi temelinde, kamu ve toplum yararını gözeterek açık ve/veya yeşil alanların oluşturulmasında, koruma, onarım, yenileme, restorasyon ve yönetimi ile plan ve projelerin uygulanmasını içeren planlamadır.
Peyzaj mühendisliği, ekolojik ölçütler doğrultusunda araziyi ve suyu şekillendirmek için matematik ve bilimin uygulamasıdır. Ayrıca yeşil mühendislik diye tariflenebilir ama peyzaj mühendisliği için bilinen en iyi tasarım profesyonelleri peyzaj mimarıdır. Peyzaj mühendisliği, antropojenik peyzajın yaratılması ve tasarlanması için mühendislik ve diğer bilimlerin disiplinler arası uygulamasıdır. Bu farklılık geleneksel olarak alanın, arazinin yeniden ıslahı, iyileştirilmesi, yeniden kullanımını ve geri kazanımını kapsamaktadır. Bunu yaparken Peyzaj mühendisliği;

Vahşi yaşam veya yaban hayatı evcilleştirilmemiş hayvan türlerini ifade eder; insanlar tarafından tanınmadan yetişen veya vahşi bölgelerde yaşayan tüm bitkiler, mantarlar ve diğer organizmalar da buna dahildir.

Yeşil kuşak, büyük ölçüde gelişmemiş, vahşi veya tarım arazilerini çevreleyen veya komşu kentsel alanların alanlarını korumak için arazi kullanım planlamasında kullanılan bir politika ve tanımdır. Özünde yeşil bir kuşak, bölgenin gelişmesini engelleyerek ve yaban hayatının geri dönmesini ve kurulmasını sağlayan belirli bir alanın etrafında bir sınır belirleyen görünmez bir çizgidir.

Bu liste, insan faaliyetlerinin, biyofiziksel çevre üzerindeki zararlı etkilere sebep olan çevre sorunlarının bir listesidir. Genel anlamda; sorunlar, etkileri ve hafifletici unsurlar olarak sınıflandırılırlarsa da, etkilerin birbirine bağlı olduğu ve yeni etkilere neden olabilecekleri gözden uzak tutulmamalıdır.

Doğu Avrupa orman bozkır ekolojik bölgesi, Ukrayna'nın ortasından Rusya'nın Ural Dağları'na kadar doğu Avrupa boyunca 2.100 km uzanan geniş yapraklı orman toplulukları ve otlakların (bozkır) bir birleşimidir. Doğu Romanya, Moldova ve Bulgaristan'ın batı ucunda da benzer özellikler sergileyen izole edilmiş alanlar bulunmaktadır. Bölge, kuzeydeki ılıman ormanlar ile güneydeki bozkır arasında bir geçiş bölgesi oluşturur. Orman bozkırları, Rusya'da yağış ve buharlaşmanın yaklaşık olarak eşit olduğu bir alandır. Ekolojik bölge, nemli kıtasal bir iklime sahip Palearktik biyocoğrafik bölgesindedir. 727.269 kilometrekare (280.800 sq mi) alan kapsar.

Kazakistan, Orta Asya ve Doğu Avrupa'da 48°K 68°D koordinatlarında yer almaktadır. Yaklaşık 2.724.900 km2 bir alana sahip olan Kazakistan, diğer dört Orta Asya ülkesinin toplam büyüklüğünün iki katından ve Alaska'dan %60 daha büyüktür. Ülke güneyde Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan ile; Kuzeyde Rusya; Batıda Hazar Denizi; Doğuda ise Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi ile sınır komşusudur.
Erozyon kontrolü, tarım, arazi geliştirme, kıyı alanları, nehir kıyıları ve inşaatta rüzgar veya su erozyonunu önleme veya kontrol etme uygulamasıdır. Etkili erozyon kontrolleri yüzey akışını ele alır ve su kirliliğini, toprak kaybını, yaban hayatı habitat kaybını ve insan mülk kaybını önlemede önemli tekniklerdir.

Soomaa Millî Parkı, güneybatı Estonya'da bulunan bir milli parktır. Soomaa 1993 yılında kurulmuştur ve 390 km² alan kaplamaktadır. Soomaa, 1989'dan beri Önemli Kuş Alanı ve 1997'den beri korunan sulak alanlardan oluşan bir Ramsar alanı ve 2004'ten beri Natura 2000 alanıdır.

Peyzaj sözlük anlamı "görünüm, manzara" olan Fransızca "paysage" kelimesinden dilimize girmiştir. Avrupa peyzaj sözleşmesine göre; peyzaj, insanlar tarafından algılandığı şekliyle, karakteri doğal ve insani unsurların eyleminin ve etkileşiminin bir sonucu olan alan anlamına gelir. Doğal peyzaj ise, doğada kendiliğinden var olan obje ve özellikler ile doğal hayatın oluşturduğu bir sentezdir. İnsan etkisine çok az açık olan, hatta hiçbir antropojen etkiye uğramamıştır. Doğa koşullarının etkisiyle kurulu düzeni içinde baş başa bırakılmış alanlardır.

Modern zamanlarda Geoizm olarak da adlandırılan ve tarihsel olarak tek vergi hareketi olarak bilinen Georgizm, insanların ürettikleri değere sahip olmalarına rağmen, tüm doğal kaynaklardan, müştereklerden ve kentsel konumlardan elde edilen ekonomik rantın toplumun tüm üyelerine eşit olması gerektiğini tutan bir ekonomik ideolojidir. Amerikalı iktisatçı ve sosyal reformcu Henry George'un yazılarından geliştirilen Georgist paradigma, ekonomik verimliliği sosyal adaletle bütünleştirmeye çalışan toprak hakları ve kamu finansmanı ilkelerine dayalı olarak sosyal ve ekolojik sorunlara çözümler arar.

Taşkın veya Sel kontrolü, sel sularının veya yüksek su seviyelerinin zararlı etkilerini azaltmak veya önlemek için kullanılan yöntemlerdir. Seller, Genellikle hava durumunun etkisiyle oluşan ya da insan etkisi ile oluşan ve bir araziyi sular altında bırakan doğal bir fenomendir. Yönetimler ve insanlar, bu olayın sonucu oluşabilecek her türlü maddi ve manevi kaybı, taşkını kontrol edecek uygulamar geliştirerek sınırlı tutmaya çalışır. Bu kayıplar; yerleşim yerleri, insanlar, mülkler, topraklar ve diğer canlı yaşam olabilir. Önlemler arasında barajlar, setler, yapay akarsu kolları, drenaj kanalları inşa etmek yer alabilir. İnsanlar ayrıca taşkınların sık olduğu taşkın yataklarından uzakta yerleşim kurarlar. Lakin bunun tersi yani dere yataklarına kurulan yerleşim yerleri de vardır.