Komünizm ; üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine kurulu sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplumsal düzen ve bu düzenin kurulmasını amaçlayan toplumsal, siyasi ve ekonomik bir ideoloji ve harekettir. Sadece üretim araçlarının ortak kullanımına dayanan sosyalizm ile tam olarak aynı anlama gelmemesine rağmen hatalı bir biçimde eş anlamlı olarak da kullanılabilmektedir. 20. yüzyılın başından beri dünya siyasetindeki büyük güçlerden biri olarak modern komünizm, genellikle Karl Marx'ın ve Friedrich Engels’in kaleme aldığı Komünist Parti Manifestosu ile birlikte anılır. Buna göre özel mülkiyete dayalı kapitalist toplumun yerine meta üretiminin son bulduğu komünist toplum gerçektir. Komünizmin temelinde yatan sebep, sınıfsız, ortak mülkiyete dayalı bir toplumun kurulması isteğidir. Sınıfsız toplumlarda en genel anlamıyla tüm bireylerin eşit olması fikri karşıt görüşlüler tarafından "ütopya" olarak görülür ve zorla yaşanmaya çalışılırsa kaosa yol açacağı iddia edilir. Paris Komünü, komünist sistem yaşayabilmiş ilk topluluktur. Bunun dışında Mahnovist hareket öncülüğünde Ukrayna ve İspanya iç savaşı sırasında yaklaşık dört yıl süren anarko-komünist hareketle şekillenen toprakların kolektifleştirilmesi esasına dayalı olarak komünist topluluklar da kurulmuştur.
Anarşizm, toplumsal otoritenin, tahakkümün, erkin ve hiyerarşinin tüm biçimlerini bertaraf etmeyi savunan çeşitli politik felsefeleri ve toplumsal hareketleri tanımlayan sosyal bir terimdir. Anarşizm, her koşulda her türlü otoriteyi reddetmektir. Reddedilen bu otoritelere patriyarki ve kapitalizm de dahildir.
Emma Goldman, anarşist yazar ve siyasal eylemcidir. 20. yüzyılın ilk yarısında ABD ve Avrupa'da anarşist siyasi felsefenin yayılmasında ve gelişmesinde büyük bir rol oynamıştır.
19. yüzyılda ilk kez ortaya çıkan ve isimlendirilen Anarko-feminizm veya Anarka-feminizm, anarşizm ile feminizmi bir araya getirir ve ataerkilliği hiyerarşinin ve dolayısıyla da toplumun temel problemlerinden biri olarak değerlendirir. Anarko-feministler ataerkillik ve maşizm ile savaşın sınıf çatışmalarının ve devlete yönelik anarşist mücadelenin bütünleyici bir parçası olduğuna inanırlar. Özünde, bu felsefe anarşist mücadeleyi feminist mücadelenin gerekli bir bileşeni olarak görür. Feminizmi de anarşist felsefenin gerekli bir bileşeni olarak görür. L. Susan Brown, "Anarşizm, tüm güç ilişkilerine karşı çıkan bir siyaset felsefesi olduğundan, doğası gereği feministtir" iddiasında bulunur.
Anarko-komünizm, komünist anarşizm, anarşist komünizm ya da liberter komünizm; kapitalizmin ancak toplumsal bir devrimle ortadan kalkacağını ve bunun da sınıf eksenli bir mücadeleyle gerçekleşeceğini, sosyalist akımların aksine komünal hayat düzenine erişebilmek için sosyalist devrimi ve devletin proletarya tarafından ele geçirilmesini değil, doğrudan komün hayata geçilmesi gerektiğini savunan ideoloji. Marksistlerden farklı olarak devrimden sonra iktidarın devletin tekelinde toplanmasına karşı çıkar. Bunun devlet iktidarına sahip olanlar ve olmayanlar arasında ayrışmaya yol açacağını, iktidara sahip olanların yozlaşacağını ve toplumun çıkarına göre davranmak yerine iktidarlarını koruma, kuvvetlendirme yoluna gideceklerini savunur. Anarşist komünistler bunun yerine tüm kararların toplumun tamamının katılımıyla alınmasını savunur.
John Zerzan (1943,-) Amerikalı anarko-primitivist yazardır. ABD'deki küreselleşme karşıtı hareketin önde gelen aktivistlerinden biri olan Zerzan, Stanford Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi ve San Francisco Eyalet Üniversitesi Tarih Bölümünü bitirmiştir. Üniversite yıllarında öğrenci hareketi içinde yer alarak Vietnam Savaşı karşıtı eylemlerinden dolayı tutuklanıp bir süre hapis yatan Zerzan, daha sonra akademik çevreleri terk ederek kamyon şoförü ve marangoz olarak San Francisco bölgesindeki sendikal çalışmalar içinde yer aldı.
Max Stirner ya da gerçek adıyla Johann Kaspar Schmidt,, Alman filozoftur. Özellikle Hegel'in toplumsal yabancılaşma ve öz bilinç kavramlarıyla ilgilenmiştir. Stirner, genellikle nihilizmin, varoluşçuluğun, psikanalitik teorinin, postmodernizmin ve bireyci anarşizmin öncülerinden biri olarak kabul edilir. Birçok bireyci filozofu düşünceleriyle etkilemiştir.
Anarko-ilkelcilik ya da anarko-primitivizm uygarlığın kökeni ve gelişimini anarşist bakış açısı ile inceleyen düşünce biçimleridir. Tarım devriminin insanlığa getirmiş olduğu yerleşik düzeni ve bu düzenin sistemli şekilde yürütülmesini sağladığını iddia eden yönetim erklerinin karşısında yer almaktadır. Tarım öncesi dünyada ekoloji ile barışık bir şekilde yaşamlarını devam ettirmiş olan avcı-toplayıcı bireyleri, toplulukları, sürüleri ve kabileleri incelemekte ve insanlığın nihai çıkışını burada görmektedir.
Punk ideolojisi, Punk Kültürü ile ilişkili olarak ortaya çıkan siyasi görüşler bütünüdür.
Veganlık veya veganizm, bazı nedenlerle hayvan kökenli gıdaları ve diğer hayvansal ürünleri kullanmayı reddetmektir. Vegan kişiler, vejetaryen'lerden farklı, hayvan kullanımı yoluyla elde edilen gıdaları, giyecekleri ve yumurta, süt, bal, yün gibi diğer tüm yan ürünleri kullanmayı reddeder.
Kolektivist anarşizm, özellikle Mihail Bakunin ve Birinci Enternasyonal’in anti-otoriter kesimi ile ifade edilen anarşist akımdır. Ayrıca Johann Most da bu yaklaşımın üyelerindendir. Komünal anarşizmle karıştırılmaması gerekir.
Anarşist ekonomi, anarşizm felsefesinin kapsamındaki ekonomik teori ve uygulamaların bütünüdür.
Sosyal bilimlerde, siyasi ideoloji, belirli bir toplumsal hareketin, kurumun, sınıfın veya büyük bir grubun etik ideallerini, prensiplerini, doktrinlerini, mitlerini veya sembollerini açıklayan ve toplumun nasıl çalışması gerektiğini ve belirli bir toplumsal düzen için bazı siyasi ve kültürel bir plan sunan bir dizi fikirler bütünüdür. Siyasi ideoloji, gücün nasıl dağıtılması gerektiği ve hangi amaçlar için kullanılması gerektiği konularıyla ilgilenir. Bazı siyasi partiler belirli bir ideolojiyi sıkı bir şekilde takip ederken diğerleri genel olarak ilgili ideolojiler grubundan ilham alabilir, ancak belirli bir ideolojiyi açıkça benimsemezler. Bir ideolojinin popülaritesi, bazen çıkarları doğrultusunda hareket eden ahlaki girişimcilerin etkisiyle de ilgilidir. Siyasi ideolojilerin iki boyutu vardır: (1) hedefler: toplumun nasıl organize edilmesi gerektiği; ve (2) yöntemler: bu hedefe ulaşmanın en uygun yolu.
Postanarşizm, postmodern ve postyapısalcı düşünce gelenekleri ile anarşist düşünce geleneğinin bir sentezi olarak nitelendirilebilir. Aynı zamanda postyapısalcı anarşizm olarak da bilinen postanarşizm, tek bir çerçeveden ilerleyen bir düşünce geleneği olmaktan ziyade, birçok postmodern düşünce akımının etkisinde kalınarak geliştirilmiş farklı anarşist yaklaşımların bir bütün olarak ele alınmalıdır.
Anarşizm ve şiddet, eylemli propaganda nedeniyle popüler düşüncede birbirlerine yakın kavramlar. Anarşist düşünce şiddet sorusuna oldukça çeşitli cevaplar vermiştir. Bakunin, anarşizm “burjuvaziyi oluşturan bireylerin ölümü demek değildir, siyasi ve toplumsal varlık olarak ekonomik açıdan işçi sınıfından ayrı farklı [bağımsız] olan burjuvazinin ölümü demektir.” diyerek; Kropotkin “yüzlerce yıllık bir tarihe dayanan bir yapıyı birkaç kilo patlayıcıyla tahrip edemezsiniz.” diyerek toplumsal ilişkilerin havaya uçurulamayacağını ve anarşizmin bireye karşı olamayacağını belirtmişlerdir. Rus Devrimi tarihi, Kropotkin'in “eğer yalnızca terörle kazanılırsa gelecek devrim çok üzücü olacaktır” öngörüsünü onaylar. Emma Goldmann ise “Anarşist hareketle aşina olan hemen hemen herkesçe bilinen bir gerçektir ki; Anarşistlerin cezasını çektiği terörist eylemlerin büyük bir kısmı ya kapitalist medya tarafından uydurulmuştur veyahut –eğer doğrudan [kendileri tarafından] yapılmadıysa– polis tarafından kışkırtılmıştır.” demektedir. Tüm bunlar anarşistlerin şiddet eylemleri yapmadıkları anlamına gelmez.
Türkiye’de anarşizm, 12 Eylül 1980 darbesinin ardından, özellikle de 1986 yılında Kara dergisinin yayınlanmaya başlamasıyla görünürlük kazanan, radikal bir sol harekettir. Öncesinde Türkiye siyaset sahnesinde anarşist hareketin bir gelenek ihtiva ettiği söylenemese de, Türkiye’de bir anarşist geleneğin oluşumuna dair “yüzyıllık gecikme”ye rağmen, Anadolu topraklarında anarşizmin tarihsel köklerine dair izlere rastlamak da mümkündür.
Anarşist felsefi ve politik hareket, hayvan özgürlüğü hareketinin unsurları ile bazı noktalarda bağlantılıdır. Birçok anarşist vejetaryen veya vegandır ve hayvanlara karşı mevcut olan haksızlıklar ile mücadelede rol oynamışlardır. Anarşistler genellikle insan olmayan hayvanların kurtuluşu için verilen mücadeleyi, insan özgürlüğü mücadelesinin doğal bir sonucu olarak tanımlarlar.
Kuir Anarşizm ya da anarko-queer, gey kurtuluş ve homofobi, lezbofobi, transmisojini, bifobi, transfobi, heteronormavite, ataerkillik ve ikili cinsiyet sistemi gibi hiyerarşilerin kaldırılmasının aracı olarak anarşizmi ve toplumsal devrimi savunan anarşist düşünce okuludur. Anarşist ve LGBT hareketlerin hem dışında hem içinde LGBT hakları için mücadele eden insanlara: John Henry Mackay, Adolf Brand ve Daniel Guérin dahildir. Bireyci anarşist Adolf Brand Berlin’de 1896’den 1932’ye kadar, gey sorunlarına adanmış ilk sürekli dergi olan Der Eigene’yi yayımlamıştır.
Anarşistler geleneksel olarak örgütlü dine şüpheyle yaklaşmış ya da şiddetle karşı çıkmışlardır. Yine de bazı anarşistler, devleti yüceltmenin günahkâr bir putperestlik biçimi olduğu fikri de dâhil olmak üzere, anarşizme dini açıdan yorumlar ve bakış açıları getirmişlerdir.
Postkolonyal anarşizm veya post-kolonyal anarşizm, anti-emperyalist bir çerçevede anarşizmi tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Geleneksel anarşizm, sanayileşmiş Batılı uluslardan ortaya çıktı ve bu nedenle tarihe onların perspektifinden bakar. Post-kolonyal anarşizm, anarşizmin aynı prensiplerini sömürgeleştirilmiş halkların perspektifinden ele alır. Bu akım, kurumsallaşmış anarşist hareketin katkılarını son derece eleştirel bir şekilde ele alır ve benzersiz ve önemli bir bakış açısı eklemeyi amaçlar. Bu eğilim, diğer kaynakların yanı sıra yerli halkçılık, anti-devlet milliyetçiliği ve etnik azınlıklar arasındaki anarşizmden de güçlü bir şekilde etkilenir.