İçeriğe atla

Yaratıcı Yıkım

Yaratıcı Yıkım (Almanca: schöpferische Zerstörung), Schumpeter'in fırtınası olarak da bilinir, 1950'li yıllardan itibaren Avusturyalı-Amerikan ekonomist Joseph Schumpeter'in Karl Marx'ın çalışmalarından türettiği ve bir ekonomik inovasyon ve iş döngüsü teorisi olarak popülerize ettiği ekonomideki bir konsepttir.

Schumpeter'e göre; "yaratıcı yıkımın fırtınası", ekonomik yapıyı aralıksız olarak içten devrimden geçiren, sürekli olarak eskiyi imha ederken yeniyi yaratan endüstriyel mutasyon sürecini tarif etmektedir. Marksist ekonomi teorisine göreyse bu kavram kapitalizm altında zenginlik birikiminin ve yok oluşunun birbirine bağlı süreçlerine değinerek daha geniş bir anlamda kullanılmaktadır. Schumpeter’e göre, bugün asıl ehemmiyetli olan rekabet fiyat rekabeti değil, firmaların piyasalardaki varlıklarını riske atan ve tehlikeli hale getiren rekabettir.

Schumpeter dünya kapitalist sistemi üzerinde çeşitli araştırmalar ve incelemeler yapmıştır. Kapitalist ekonomi alanında analizlerde bulunmuştur ve bu doğrultuda teknolojik yeniliği merkezi bir konuma oturtmuştur. Teknolojik inovasyonun ekonomik büyüme konusundaki önemine vurgu yapan ilk kişidir. Yeni ürünlere dayanan rekabetin, var olan ürünlerin fiyatları üzerindeki marjinal değişikliklerden daha önemli olduğunu vurgulayan Schumpeter olmuştur. Yüksek teknolojili endüstriler Joseph Schumpeter’in ismi ile anılmaktadırlar. Ona göre ancak bir tekel gücüne sahip olan firmalar, riskli, pahalı ve uzun zaman alan araştırma-geliştirme faaliyetlerine yatırım yapma istek ve kabiliyetine hakimdirler. Schumpeter’e göre piyasada asıl önemli olan rekabet, birbirinin aynı mallar üreten firmalar arasındaki fiyat rekabeti de¤il, mevcut firmaların varlıklarını tehlikeye düşüren rekabettir. Bu yaklaşıma göre teknolojik yenilik ekonomik gelişmenin ve ekonomideki dalgalanmaların da ana unsurudur. Schumpeter’in yaklaşımında teknolojik inovasyon sürekliliği olmayan, mevcut teknolojiden farklı olan, radikal bir değişikliktir. Yeni bir ürünün, yeni bir üretim metodunun sunulması, yeni bir pazarın açılması, yeni bir ham madde kaynağının bulunması ya da piyasada yeni bir pazar örgütlenmesini de kapsar. Müteşebbis ortaya çıkardığı teknolojik yenilik sayesinde normalin üstünde bir kâr marjı sağlar ve tekel konumuna gelir. Bu yeniliğin zamanla diğer firmalarca da adapte edilmesiyle beraber kâr normal düzeye iner ve bu durum başka bir müteşebbis tarafından başka bir teknoloik yenilik ›lana kadar devam eder. Bu da ekonomide iş çevrimlerine sebep olur. Binaenaleyh, girişimcilerin olağanüstü gayretleri ile ortaya çıkan teknolojik yenilik, ekonominin içsel bir faktörü olarak, ekonomik gelişmenin dinamiğini sağlayan en önemli faktör konumuna yerleşir.

“Yaratıcı yıkım” kavramına göre teknolojik değişim vetiresi yenilikler tarafından sürdürülen yaratıcı bir vetiredir fakat bu vetire aynı zamanda “yıkıcıdır” zira bu vetire kaynakların firmalar, meslekler, sanayiler ve hatta ülkeler arasında yeniden dağılımını öngörür. Bu vetireye ayak uyduramayanlar yok olacaktır. Ölçek ekonomileri sebebiyle, bugün birçok endüstride rekabet, pazar payı için değil pazarın bütünü için yapılmaktadır. Kazanan pazarın tamamını ya da en azından çoğunu almaktadır. Bu durum, çok açık bazı ekonomi politik farklılıklar doğurmaktadır. Merkantilist zihniyete sahip politika uygulayıcıları Schumpeteryan endüstrilerde hakim olacak firmalar yaratmak için devletin kaynaklarını seferber edeceklerdir. Liberal düşünce sahibi olanlar bile kendi ülkelerinde Schumpeteryan endüstrilerde rekabet edebilecek girişimcilerin gelişmesini teşvik edecek şartları oluşturmaya çalışacaklardır. 21’inci yüzyılda teknolojiyi elde etme, yaratma ve kontrol etme kabiliyeti uluslararası rekabetin merkezinde yer almaktadır.

Schumpeter'e göre denge genelgeçer değil, istisnaîdir. ekonomi düzensizliğe meyleder ve kapitalist motorun bu temel itkisi şirketlerin ar-ge departmanlarında donacak ve kapitalizmin sonunu getiren bu olacaktır.

Yaratıcı Yıkım teorisine göre daha iyisi geldiğinde şirketler yıkılmalıdır. Misal devlet dvd'ler ortaya çıktığında dvd üreten firmalara karşı video kaset üreten firmaları korumaya çalışmamalıdır. Ya da polaroid fotoğraf makinasını üreten firmayı dijital fotoğraf makinası üreten firmalara karşı korumamalıdır. Daha iyisi geldiğinde önceki firmaları ortadan kaldırabilmelidir. Bu anlamda bilhassa son dönem gelişmelerinden olan 2008 krizinden sonra bankaların kurtarılmasına karşı olan teoridir. 'batmak için çok büyük' kavramı bu teori için bir şey ifade etmez.

Schumpeter, Yaratıcı Yıkım teorisinden 1942'de yayınlanan 'kapitalizm, sosyalizm ve demokrasi' kitabında bahsetmektedir. Piyasa ekonomilerinde müteşebbislerin daha fazla kâr elde etmek için üretim tekniklerini sürekli olarak değiştirmelerine ve böylece mevcut ekonomik yapının sürekli yenilenmesine denir.

Schumpeter'in yanı sıra David Harvey bu kavramı şehir hayatının gelişimi için kullanmıştır. Neo-marxist bir şehir incelemesi yapan Harvey, şehrin her seferinde daha verimli bir üretim-tüketim zincirine dönüşebilecek, daha kârlı bir üretim-tüketim olabilmesi için durmadan yıkılıp, yeniden yapıldığını iddia eder. İşte bu yaratıcı yıkımdır. Daha sert bir dille, belediyecilik aslında kapitalizmin gelişmesi (insan sosyal hayatının değil) için kurulmuş ve işlev gören bir kurumdur.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ekonomi (bilim dalı)</span> İktisat bilimi

Ekonomi veya İktisat, mal ve hizmetlerin üretim, dağıtım ve tüketimini inceleyen sosyal bilimdir. Ekonomi, ekonomik aktörlerin davranış ve etkileşimlerine ve ekonomilerin nasıl işlediğine odaklanır. Mikroekonomi, bireysel ajanlar ve piyasalar, bunların etkileşimleri ve etkileşimlerin sonuçları da dahil olmak üzere ekonomideki temel unsurlar olarak görülen şeyleri analiz eden bir alandır. Bireysel aracılar arasında örneğin hane halkı, firmalar, alıcılar ve satıcılar yer alabilir. Makroekonomi, üretim, tüketim, tasarruf ve yatırımın etkileşim içinde olduğu bir sistem olarak ekonomi ve emek, sermaye ve toprak kaynaklarının istihdamı, para birimi enflasyonu, ekonomik büyüme ve bu unsurlara etkisi olan kamu politikaları gibi ekonomiyi etkileyen faktörleri analiz eder.

<span class="mw-page-title-main">Makroekonomi</span> Bir bölge veya bir ülkenin toplam gider, gelirlerinin ve gelecek öngörüsünü yapmak ve irdelemek

Makroekonomi, ekonomi biliminin; toplam tüketim, toplam üretim, toplam tasarruf, toplam yatırım, toplam gelir ve istihdam gibi toplam büyüklüklerini inceleyen ve bunlar ile ilgili çözümleme ve çıkarımlar yapan alt dalı. Mikroekonomiden farklı olarak, ekonomiyi bir bütün olarak ele alarak, makro denge çözümlemeleri üzerinde çalışır. İşsizlik, enflasyon, toplam üretim ve tüketim, gelir dağılımı makroekonominin ana konuları olarak sayılabilir. Kurucusu John Maynard Keynes'dir. Keynes 1930 yılına kadar temel ekonomik karar birimleri seviyesinden bakılan ekonomi bilimine yeni bir boyut kazandırmış, toplam talep kavramını gündeme getirerek işsizlik ve toplam üretim konularını bununla açıklamaya çalışmıştır. Modern makroekonomideki düşünce okullarından bazıları şunlardır:

<span class="mw-page-title-main">Mikroekonomi</span> Ayrı bir şekilde sınıflandırılarak ele alınan bir ekonomik model

Mikroekonomi, ekonomiyi tüketiciler, firmalar ve endüstriler düzeyinde inceleyen disiplindir. Yunanca mikros (μικρος) kelimesinden türetilen mikro iktisatta, iktisadi mesele ile etkinlik üzerinde durulur; ne üretilecek, nasıl üretilecek, kimler için üretilecek, dağılımda-üretimde-bölüşümde etkinlik var mı soruları incelenmeye çalışılır. Aslında gerek mikro iktisatta gerek makro iktisatta bir ekonomideki karar birimlerinin, tüketicilerin ve firmaların, nasıl karar aldıkları ve piyasada birbirlerini nasıl etkiledikleri analiz edilir.

Üretim faktörleri, bir ürünün ortaya çıkabilmesi için gerekli olan unsurlardır. Klasik endüstri teoreminde 3 tane olan faktörler, zamanla güncellenerek dördüncü faktör farklı bakış açılarına göre eklenmiştir. Bu bakış açıları arasında Marksizm, NeoKlasik ekonomik yaklaşım veya ekolojik ekonomi gibi kavramlar sayılabileceği gibi, yükselen bir trend olarak bilgi ekonomisi kavramı da sayılabilir.

Kapitalizm ya da diğer adlarıyla sermayecilik ve anamalcılık, üretim araçlarının özel mülkiyetine ve kâr amacıyla işletilmesine dayanan ekonomik sistemdir. Kapitalizmin tanımlayıcı özellikleri arasında sermaye birikimi, rekabetçi piyasalar, fiyat sistemleri, özel mülkiyet, mülkiyet haklarının tanınması, kişisel çıkar, ekonomik özgürlük, meritokrasi, iş ahlakı, tüketici egemenliği, ekonomik verimlilik, hükûmetin sınırlı rolü, kâr güdüsü, kredi ve borcu mümkün kılan finansal bir para ve yatırım altyapısı, girişimcilik, metalaşma, gönüllü değişim, ücretli emek, mal ve hizmet üretimi, inovasyon ve ekonomik büyümeye güçlü bir vurgu yer alır. Bir piyasa ekonomisinde kararlar ve yatırımlar, servet, mülk veya sermaye ya da üretim kapasitesini yönlendirme yeteneğine sahip kişiler tarafından belirlenir. Fiyatlar, mal ve hizmetlerin dağıtımı ise büyük ölçüde mal ve hizmet pazarlarındaki rekabet tarafından şekillendirilir.

<span class="mw-page-title-main">Joseph Alois Schumpeter</span> Avusturyalı ekonomist (1883 – 1950)

Joseph Alois Schumpeter, Avusturyalı iktisatçı ve siyaset bilimcidir. Çalışmaları ile siyasi iktisada önemli katkılarda bulunmuştur.

İnovasyon, yeni yaratıcı fikirlerin veya buluşların ticaret, endüstri ve hizmet gibi ekonomik alanlara uygun hale getirilip uygulanmasıdır. Uluslararası ölçü standartları kurumu ISO, inovasyonu "değeri gerçekleştiren veya yeniden dağıtan yeni veya değiştirilmiş bir varlık" olarak tanımlamaktadır. Diğerlerinin farklı tanımları vardır; tanımlardaki ortak unsur yeniliğe, iyileştirmeye ve fikirlerin veya teknolojilerin yayılmasına odaklanmaktır.

Serbest piyasa, ürün fiyatının alıcı ve satıcının karşılıklı anlaşmasıyla belirlendiği, arz ve talebe hükûmet tarafından müdahale edilmeyen piyasadır. Ekonomik faaliyet tam rekabet şartları içinde serbestçe yapılır, ekonomik sorunların çözümünde müdahale değil, fiyat mekanizmasının kullanımı esastır. Fakat, her ne kadar serbest piyasa, hükûmetin arz, talep veya fiyatlar üzerine herhangi bir müdahale yapmamasını gerektirse de, tüccarların birbirlerini zorlamamasını ya da aldatmamasını da gerektirir. Bu yüzden tüm alım ve satımlar gönüllü olarak yapılır.

<span class="mw-page-title-main">Yeni Ekonomi Politikası</span> NEP (Novoya ekonomi çeskaya politikası)

Yeni Ekonomi Politikası,, Rus ekonomisini çöküşten kurtarmak amacıyla Lenin tarafından ortaya konan ekonomik politikadır. Bazı özel işletmelere izin verilerek NEP sayesinde küçük işletmelerin kapitalizmde olduğu gibi kâr mantığıyla devam etmesini içeren politikada sosyalist devlet, bankaları, büyük sanayi kuruluşlarını ve dış ticareti tekel olarak kontrol etmeye devam etmiştir. NEP, Sovyetler Birliği Komünist Partisi 10. Kongresinde kararlaştırılmış ve resmi olarak 21 Mart 1921 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu kararla köylülerden zorla alınan fazla tarımsal ürün alımı durdurulmuş, bunun yerine ürün üzerinden vergi alınmaya başlanmıştır. Sanayi kuruluşlarıyla ilgili ek kararlarla politika netleştirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Otomotiv endüstrisi</span> Motorlu araçları tasarlayan, geliştiren, üreten ve pazarlayan iş sektörüdür

Otomotiv endüstrisi, terim anlamı olarak, motorlu taşıtları tasarlayan, geliştiren, üreten ve pazarlayan iş sektörüdür. 2007 yılı itibarıyla, tüm dünyada 73 milyondan fazla motorlu araç üretildi. Otomotiv sanayii, tüm sanayileşmiş ülkelerde ekonominin lokomotifi olarak kabul edilmektedir. Sektörün ekonomideki sürükleyici-lokomotif etkisinin nedeni, diğer sanayi dalları ve ekonominin diğer sektörleri ile olan çok yakın ilişkisidir. Otomotiv sanayii demir-çelik, petro-kimya, lastik gibi temel sanayi dallarında başlıca alıcı ve bu sektörlerdeki teknolojik gelişmenin de sürükleyicisidir. Turizm, altyapı ve inşaat ile ulaştırma ve tarım sektörlerinin gerek duyduğu her çeşit motorlu araçlar sektör ürünleri ile sağlanmaktadır. Bu sektördeki değişimler, ekonominin tümünü yakından etkilemektedir. Otomotiv sektörü Motorlu Taşıt Aracı üreten bir sanayidir. Dünyada toplam motorlu taşıt seri üretiminin yaklaşık %70'ini otomobil üretimi oluşturmaktadır. Türkiye'de de bu oran geçerlidir. Otomobil üretimi, diğer motorlu taşıtlara göre çok daha yüksek adetlerde yapılır. Bu suretle otomobil üretimi, güçlü bir yan sanayiini oluşturarak diğer taşıtların üretimine de destek olur. Bu nedenle otomobil üretimi, otomotiv sanayiinin temelidir..

Karma ekonomi, kamu hizmetleri, güvenlik, askeriye, refah ve eğitim gibi hem özel işletmeleri hem de kamulaştırılmış devlet hizmetlerini kabul eden bir ekonomik sistemdir. Karma ekonomi aynı zamanda halkı, çevreyi veya devletin çıkarlarını korumaya yönelik bir tür düzenlemeyi de teşvik eder.

İktisadi kıtlık ya da ekonomik kıtlık kâr amaçlı ekonomik sistem tarafından kar elde etmek amacıyla kasıtlı olarak yaratılan ve bir toplumun sahip olduğu üretim kaynaklarının, mevcut teknolojik gelişmişlik düzeyiyle işletilmesi ile ulaşılan üretim düzeyinin, sonsuz insan ihtiyaçları ve isteklerini karşılamakta yetersiz olduğunu ifade eden iktisadi bir terimdir. Gündelik hayatta kullanılan kıtlık kavramı somut bir yokluğu veya yetersizliği ifade ederken iktisadi anlamıyla kıtlık, mevcut kâr bazlı ekonomik sistem ve üretim teknolojisiyle ulaşılan üretim düzeyi ile ilgili bir yetersizliği ifade eder. Her adım başı üretilmiş envai çeşit ürünlerle dolup taşan çeşitli dükkân ve marketlerin boy gösterdiği günümüzde, ekonomi biliminin temeli olan kıtlığın anlamı üzerine derin düşünmek gereklidir.

Klasik iktisat, klasik politik ekonomi ya da Smithyen ekonomi, 18. yüzyılın sonlarında ve 19. yüzyılın başlarından ortalarına kadar özellikle İngiltere'de gelişen politik ekonomide bir düşünce okuludur. Başlıca düşünürleri Adam Smith, Jean-Baptiste Say, David Ricardo, Thomas Robert Malthus ve John Stuart Mill olarak kabul edilmektedir. Bu ekonomistler, üretim ve mübadelenin doğal yasaları tarafından yönetilen, büyük ölçüde kendi kendini düzenleyen sistemler olarak piyasa ekonomilerine dair bir teori üretmişlerdir.

Ekonomik sistem, bir toplumda mal ve hizmetlerin üretimini, ticaretini, dağıtımını ve kaynakların üretime tahsis edilmesini düzenleyen, ayrıca üretimi kimlerin yapacağına karar veren uygulama ve ilkeler bütünüdür.

<span class="mw-page-title-main">Malthusçuluk</span>

Malthusçuluk, 1766-1834 yılları arasında yaşayan İngiliz ekonomisti Thomas Malthus tarafından ortaya atılan ekonomik doktrin. Bu teoriye göre, nüfus katlanarak artarken, nüfusu besleyen kaynaklar aritmetik oranla artış gösterecektir. Bu dengesizlik büyük bir nüfus artışını beraberinde getirerek, kıtlık, savaşlar, salgın hastalıklar gibi nedenler sonucunda fazla nüfusun yok olması kaçınılmaz olacaktır. Malthus, öngördüğü bu soruna karşı ahlakî çözümler önermiştir. Bu teori Charles Darwin’i etkilemiş, Sosyal Darwinizm Malthusçu ilkeyi biyoloji ve toplumun ortak bir yasası olarak ele almıştır. Marksistler Malthus’un ekonomi ve toplumla ilgili savlarını, doğa bilimci Kropotkin ise Darwin’in kuramının Malthusçu ve rekabet odaklı temellerini yoğun bir şekilde eleştirmiştir.

Ürün Yaşam Dönemi, 1966'da Raymond Vernon tarafından geliştirilmiştir. Teknolojik Açık Teorisi'nin daha çok gelişmiş hali olarak ifade edilebilir. Teoriye göre esas alınan noktalardan birisi, her ürünün belli bir yaşam süresi vardır ve bu sürede 5 farklı aşamadan geçmektedir:

<span class="mw-page-title-main">Marksist ekonomi</span>

Marksist iktisat veya Marksist iktisat okulu, politik iktisadi düşüncenin heterodoks bir okuludur. Temelleri Karl Marx'ın ekonomi politik eleştirisine kadar uzanmaktadır. Bununla birlikte, ekonomi politik eleştirmenlerinin aksine, Marksist iktisatçılar ekonomi kavramını ilk bakışta kabul etme eğilimindedir. Marksist ekonomi birkaç farklı teoriden oluşur ve bazen birbirlerine karşıt olan birden fazla düşünce okulunu içerir; birçok durumda Marksist analiz diğer ekonomik yaklaşımları tamamlamak veya desteklemek için kullanılır. Ekonomik olarak Marksist olmak için siyasi olarak Marksist olmak gerekmediğinden, iki sıfat eşanlamlı olmaktan ziyade kullanımda bir arada bulunur: Anlamsal bir alanı paylaşırken, aynı zamanda hem yananlamsal hem de düzanlamsal farklılıklara izin verir.

Bağımlılık teorisi, Marx ve Lenin'in ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin çatışma odaklı ilişkiler ağı olduğunu ve sistemin ekonomik gücün durumuna göre evrildiğini ileri süren, günümüzdeki küresel eşitsizliği açıklamayı amaçlayan uluslararası politik ekonomi teorisidir.

<span class="mw-page-title-main">Rekabet (ekonomi)</span>

Ekonomide rekabet, farklı ekonomik firmaların, pazarlama karmasının unsurlarını değiştirerek sınırlı olan malları elde etmek için çekiştiği bir senaryodur. Klasik ekonomik düşüncede rekabet, ticari firmaların yeni ürünler, hizmetler ve teknolojiler geliştirmesine neden olur, bu da tüketicilere daha fazla seçenek ve daha iyi ürünler sunar. Pazarda ürün alternatifleri ne kadar fazla olursa, rekabet olmaması (tekel) ya da az rekabet olması (oligopol) durumunda fiyatın ne olacağına kıyasla, ürünlerin fiyatları tipik olarak o kadar düşük olur.

Teknolojik değişim veya teknolojik ilerleme, teknoloji veya süreçlerin genel buluş, inovasyon ve yayılım sürecidir. Özünde teknolojik değişim, süreçler de dahil olmak üzere teknolojilerin icat edilmesini ve bunların araştırma ve geliştirme yoluyla ticarileştirilmesini veya açık kaynak olarak piyasaya sürülmesini, gelişmekte olan teknolojilerin üretilmesini, teknolojilerin sürekli olarak iyileştirilmesini ve genellikle daha ucuz hale gelmesini ve teknolojilerin endüstri veya toplum genelinde yayılmasını kapsamaktadır. Kısacası, teknolojik değişim hem daha iyi hem de daha fazla teknolojiye dayanır.