Pragmatizm, felsefede; uygulayıcılık, uygulamacılık, pragmacılık, fiîliyye, faydacılık, yararcılık gerçeğe ve eyleme yönelik olan, pratik sonuçlara yönelik düşünme temelleri üzerine kurulmuş olan felsefi akımdır. William James (1842-1910) tarafından popüler hale getirilmiştir. Onun felsefe ekolünden olanı yapmak, başarmak anlamına da gelir. Hem iyinin teorisi hem de doğrunun teorisidir. İyinin teorisi olarak faydacılık refahcıdır (welfarist). İyi en fazla faydayı sağlayandır ve burada fayda zevk, tatmin veya bir nesnel değerler listesine göre tanımlanır. Bir doğru teorisi olarak ise faydacılık neticecidir (consequentialist). Doğru hareket bir şeyin uygulanabildiği ölçüde gerçek olduğu savına dayandırılmıştır. Bir fikrin doğruluğu faydalılığı, kullanışlılığı veya işlerliği gibi gözlemlenebilir etkilerine göre belirlenir.
Liberalizm, bireysel özgürlük üzerine kurulan bir siyasi felsefe veya dünya görüşüdür. Bireysel özgürlük ve bireysel haklar düşüncesiyle yola çıkan liberalizm, daha sonraki yıllarda farklı türlere bölündü ve bireylerin eşitlik ilkesinin de önemini vurgulamaya başladı. Klasik liberalizm bireysel özgürlüklerin rolünü vurgularken, sosyal liberalizm özgürlüğe vurgu yaptığı kadar; bireylerin eşitlik hakkı ilkesinin önemine vurgu yapar ve özgürlük ile eşitlik arasında denge kurmayı amaçlar. Liberal görüşü savunanlar geniş bir görüş dizisi benimsemekle birlikte genellikle ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü, basın özgürlüğü, sivil haklar ve sivil özgürlükler, seküler devlet, liberal demokrasi, ekonomik ve siyasi özgürlük, hukukun üstünlüğü, özel mülkiyet ve piyasa ekonomisi gibi fikirleri destekler.
Budizm, bugün dünya üzerinde yaklaşık 500 milyonu aşkın inananı bulunan bir dindir. İlk önce Hindistan’da ortaya çıkmış, daha sonra zaman içinde Güneydoğu ve Doğu Asya’da yayılmıştır.
Etik veya ahlak felsefesi, doğru davranışlarda bulunmak, iyi bir insan olmak ve insani değerler hakkında düşünme pratiğidir. Etik sözcüğü Yunanca "kişilik, karakter" anlamına gelen "ethos" sözcüğünden türemiştir.
Adalet, en geniş bağlamda, hem adil olanın sağlanmasını hem de felsefi açıdan neyin adil olduğunun tartışmasını içerir. Adalet kavramı; etik, akılcılık, hukuk, din, eşitlik ve hakkaniyeti de içeren birçok alana, farklı görüşlere ve perspektiflere dayanmaktadır. Sıklıkla adaletin genel tartışması felsefe, dinbilim ve dindeki genel durumu ve hukuk bilimi ve hukukun uygulanması gibi prosedürel adalette bulunan iki farklı alana yoğunlaşır.
Hayvan hakları, insan harici hayvanların tümünün ya da bir kısmının kendilerine ait bir özerkliğe sahip oldukları ve acıdan kaçınma gibi temel çıkarlarının tıpkı insanların temel çıkarlarının korunduğu gibi korunması gerektiğini savunan fikirdir. Hayvan hakları kavramı, insan harici hayvanların insan amaçlarına uygun düştüğü biçimde kullanılabilecek birer eşya olmadığı, kendi arzuları ve ihtiyaçları olan bireyler olarak muamele görmeleri gerektiği anlamına gelir. Pratikte bu, hayvanların insancıl muamele görmelerinin gerekli olması anlamına gelebileceği gibi, hayvanların tibbi ve kozmetik deneylerde kullanılmasının, eti ya da derisi için öldürülmesinin, eğlence için avlanmasının ve hayvancılık sektöründe hammadde ya da kaynak olarak kullanılmalarının hayvan hakkı ihlalleri olarak tanımlanması anlamına gelecektir.
Sekiz Katlı Asil Yol (Pāli: Ariyo aṭṭhaṅgiko maggo, Sanskrit: Ārya 'ṣṭāṅga mārgaḥ, Budizm'de acıları sona erdiren yol olarak kabul edilir. Gautama Buddha'ya atfedilen Dört Asil Hakikat öğretisinin dördüncüsüdür.
Öfori, zevk veya heyecan ve yoğun refah ve mutluluk duygularının deneyimi veya etkisidir. Aerobik egzersiz, kahkaha, müzik dinlemek veya yapmak ve dans etmek gibi bazı doğal ödüller ve sosyal aktiviteler öfori durumuna neden olabilir. Öfori aynı zamanda mani gibi bazı nörolojik veya nöropsikiyatrik bozuklukların bir belirtisidir. Romantik aşk ve insan cinsel tepki döngüsünün bileşenleri de öforinin indüksiyonu ile ilişkilidir. Birçoğu bağımlılık yapan bazı ilaçlar, rekreasyonel kullanımlarını en azından kısmen motive eden öforiye neden olabilir.
Tıp etiği, tıbbın ve sağlık alanındaki bilimsel ve pratik çalışmaların etik yönden değerlendirilmesi ve ahlaki ikilemlere bir çözüm bulunmasını hedefleyen disiplindir. Genel konusu insan yaşamıdır.
Felsefi olarak negatif özgürlük kavramı, bireyin başkalarının otoritesine maruz kalmadan özgür olması anlamına gelir. Bu negatif anlayışta, kişinin, etkinliğini kimse tarafından karışılmadan özgürce gerçekleştirebileceği düşünülür. Örneğin Thomas Hobbes'a göre, "özgür bir adam… iradesi dahilindeki yapacaklarına mani olunmayan kişidir."
Olasılık ya da ihtimaliyet, bir şeyin olmasının veya olmamasının matematiksel değeri veya olabilirlik yüzdesi, değeridir. Olasılık kuramı istatistik, matematik, bilim ve felsefe alanlarında mümkün olayların olabilirliği ve karmaşık sistemlerin altında yatan mekanik işlevler hakkında sonuçlar ortaya atmak için çok geniş bir şekilde kullanılmaktadır.
Refah devleti veya sosyal devlet, minimum düzey ötesinde vatandaşlarının refahı için birincil sorumluluk kabul eden devlet kavramı olup devletin vatandaşlarının iktisadi ve sosyal esenliklerinin korunması ve teşvik edilmesinde ana rol oynamasını önerir. Müdahaleci, düzenleyici, yeniden dağıtıcı, girişimci ve bireylere hak ve özgürlüklerin sağlanması bakımından pozitif bir devlet anlayışıdır. Bu şekil devlet kavramı fırsat eşitliği, servetin eşit şekilde dağılması ve nispeten rahat bir hayat sağlamak için gerekli asgari şartlara yetişemeyen kişiler için kamu mesuliyeti prensiplerine dayanır. Bu genel yaklaşım bir ülkenin çok değişik şekilde iktisaden ve sosyal bakımdan organize edilmesini mümkün kılar.
Mühendislik etiği, mühendislerin mühendislik uygulamaları için geçerli olan ve mesleğe, topluma, işe, işverene, meslektaşlarına karşı uymaları gereken etik davranışlar bütünüdür. Bilimsel bir disiplin olarak bilim felsefesi, mühendislik felsefesi ve teknoloji etiği gibi konularla yakından ilgilidir. Mühendislik etiğinin tek bir uygulaması ve standardı yoktur, dallara göre değişen anlamı ve uygulaması vardır.
Hayvan refahı, hayvanların fiziksel ve psikolojik açıdan sağlıklı ve huzurlu bir hayat sürmelerini sağlamayı amaçlayan bir akım. Hayvanların refahını tespit etmede kullanılan ölçütlerden bazıları davranışlar, fizyoloji, ömür ve üremedir.
La dottrina del fascismo, Giovanni Gentile tarafından Benito Mussolini için yazılmış; faşizmin temel ilkeleri, öğretileri, faşist devlet yapısı ve faşizmin İtalyan toplumu için uygulanış biçiminin açıklandığı bir denemedir. İlk kez 1932 yılında Enciclopedia Italiana isimli ansiklopedide yayımlanmıştır.
Kamulaştırma, devletleştirme ya da istimlak, devletin kamu yararını gözeterek özel mülkiyete ait taşınmaz malları bedelini ödeyerek mülkiyetine geçirme işlemidir. Kamulaştırmanın temel dayanağı, kamu yararının gözetilmesidir. Devlet, toplumun genel çıkarlarını korumak ve geliştirmek amacıyla özel mülkiyeti kamulaştırabilir. Devlet, ekonomik ve sosyal düzeni sağlama, toplumsal refahı artırma ve kamu hizmetlerini geliştirme gibi sorumluluklarını yerine getirebilmek için kamulaştırma yetkisini kullanabilir.
Yaban hayvanı ızdırabı, insan kontrolünde olmayan hayvanların hastalık, yaralanma, parazitizm, açlık, susuzluk, anormal hava koşulları, doğal felaketler ve diğer hayvanlar tarafından öldürülmeleri sonucu yaşadıkları acıya denir. Yaban hayvanı ızdırabı, tarih boyunca din felsefesi alanı içinde kötülüğe örnek olarak tartışılmıştır. Yakın zamanda bir grup akademisyen problemin boyutunu seküler açıdan, insanların önlemek için çaba sarf edebilecekleri bir ahlaki mesele olarak ele almıştır.
Acı odaklı etik, acının azaltılmasına öncelik veren etik tutumdur. Acının azaltılmasına haz, mutluluk ya da değerli sayılabilecek diğer şeylerden daha fazla önem verilir. Acı odaklı etik anlayışı benimseyen bazı insanlara göre insanlar etik açıdan yalnızca ıstırabı azaltmaya odaklanmalıdır; bazılarıysa bunun yanında başka ahlaki meselelere de önem verirler.
Negatif yararcılık (negatif-utilitaryanizm), insanların toplam acı miktarını en aza indirmeleri ve ardından ikincil olarak toplam mutluluk miktarını artırmaları gerektiğini savunan bir negatif-sonuççuluk versiyonudur. Bunun, yararcılığın hazzı artırmaktan (pozitif-yarar) ziyade ıstırabı azaltmaya öncelik veren bir versiyonu olduğu düşünülebilir. Bu yönüyle, ıstırabı azaltmanın mutluluğu artırmaktan daha önemli olduğu iddiasında olmayan klasik yararcılıktan farklıdır. Bunun, yararcılığın acıyı azaltmaya mutluluğu artırmaktan daha fazla öncelik veren bir versiyonu olduğu düşünülebilir. Yararcılığın her iki versiyonu da eylemlerin ahlaki olarak doğru veya yanlış olmasının yalnızca sonuçlarının toplam refahı nasıl etkilediğine bağlı olduğunu savunur. 'Refah' burada bireyin keyfiyetini ifade eder.
Etik felsefede etik egoizm, ahlaki faillerin kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi gereken normatif konumdur. İnsanların yalnızca kendi çıkarları doğrultusunda hareket edebileceklerini iddia eden psikolojik egoizmden farklıdır. Etik egoizm aynı zamanda kişinin kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesinin rasyonel olduğunu savunan rasyonel egoizmden de farklıdır. Bu nedenle etik egoizm, sonuçları yapanın yararına olacak eylemlerin etik olduğunu savunur.