
Pişmaniye (Osmanlıca:Peşmîne) veya diğer adlarıyla pişmani, helvâ-yı kettân, peşîmânî helvâ, tel helva, çekme helva, tel tel, tepme helva, keten helva; Anadolu'da beyaz şeker, buğday unu, tereyağı, bitkisel margarin ile yapılan geleneksel bir tatlı türüdür.

Güllaç, mısır nişastası, gül suyu, süt ve şeker ile hazırlanan geleneksel Türk tatlısıdır. Kitâb-ı Me’kûlât'da Gülac olarak tarifi verilmiştir. Kitâbü't-Tabîh (Bağdâdî) “terkib-i güllac” başlıklı tarifte sadece yufkasının yapımını anlatır.

Muhallebi, süt kullanılarak yapılan ve soğuk servis edilen bir çeşit tatlı. Sakızlı muhallebi, su muhallebisi gibi çeşitleri bulunmaktadır. Efsanelerde tatlının kökeni Sasani İmparatorluğu'na dayandırılmaktadır.

Kadayıf Osmanlı mutfağında birçok şerbetli tatlının ortak adıdır.

Azerbaycan mutfağı Azerbaycan'ın ulusal mutfağıdır. Avrupa ve Orta Doğu mutfaklarını etkilemiş hem de bu mutfaklardan etkilenmiştir. Ayrıca Azerbaycan mutfağı yörelere göre de farklılıklar gösterir.
Arnavutluk tarih boyunca birçok devletin yönetimi altına girmiş, bu süreçte yalnızca siyasi veya askeri olarak değil, aynı zamanda kültürel açıdan da etkilenmiştir. Bu sebepten dolayı Arnavut mutfağı başta Türk, İtalyan ve Yunan mutfakları olmak üzere genel itibarıyla Akdeniz mutfağından izler taşımaktadır. Bugün Arnavut halkı tarafından sıkça tüketilen ve yapılan baklava, aşure, kadayıf gibi tatlılar; dolma, yaprak sarma, tarator gibi aperitifler ve ayran, siyah çay, Türk kahvesi gibi içecekler Osmanlı zamanından başlayarak Türk mutfağından Arnavut kültürüne geçen yiyecek ve içeceklerden bazılarıdır.

Yassı kadayıf ya da taş ekmeği Türk mutfağından tatlı.

Osmanlı mutfağı Osmanlı dönemindeki mutfak kültürüdür. Kökeni Selçuklu mutfağına dayanır. Osmanlı Mutfağı'nı, Osmanlı saray mutfağı ve Osmanlı halk mutfağı şeklinde ikiye ayırmak doğru olacaktır. Halk mutfağı, saray mutfağı kadar gösterişli olmamasına rağmen lezzet ve çeşitlilik yönünden oldukça zengin bir menüye sahip olmuştur.

Nuga, şeker ve bal, yumurta akı, badem, ceviz, fıstık, fındıktan yapılan ve çeşitli tatlar, tarçın, vanilya gibi baharatlar eklenen bir şeker türüdür. Çeşitli formalarda olur. Kıvamı ise türüne göre sert - yumuşak, sakız gibi olabilir. Nuga kelimesi Oksitanca "pan nogat" veya Latince "panis nucatus" sözü olup, 'fındık ekmeği' anlamını verir. Türkçe geleneğinde ise "ballı badem", "koz helvası", helva ve Lokum sözcükleri daha yaygın kullanılır.
Melceü’t-Tabbâhîn (Aşçıların Sığınağı)(ملجأ الطباخين), Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şâhâne hocalarından Mehmed Kâmil’in yazdığı ve 1844’te taşbaskı halinde yayımlanan ilk yemek kitabıdır. Çorbalar, kebaplar, et yemekleri, külbastılar, yahniler, köfteler, pilakiler, börekler, sıcak ve soğuk tatlılar, zeytinyağlılar, pilavlar, hoşaflar, şuruplar vs. olmak üzere on iki fasıldan oluşmaktadır.

Kavun reçeli, Türk mutfağında yer alan bir reçel türüdür. Osmanlı döneminden beri yapılmaktadır.

Kalye veya kalliye yağda kavrulmuş etin içerisine çeşitli meyveler ve sebzeler katılarak yapılan yemeklere verilen addır. Şirvânî’nin çevirisi Kitâbü't-Tabîh kitabında görülen kalye çeşitleri ekşi kalyeler, tatlı kalyeler ve içine ekşi ya da tatlı konulmayan kalyeler olmak üzere otuz iki çeşittir. Şirvânî’nin çevirisi Kitâbü't-Tabîh kitabında yumurta kullanılarak yapılan kalyeler; turunç kalyesi, borani kalyesi, altın kalyesi, nergis kalyesi, nücumiye kalyesi, menbuşe kalyesi, taze bakla kalyesi, yaz kalyesi, muhfiye kalyesi ve fındık kalyesidir.Ferit Devellioğlu'nun, Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lûgat: Eski ve Yeni Harflerle kitabında ve Priscilla Mary Işın'ın Osmanlı Mutfak Sözlüğü kitabında kalyenin yağda kavrulmuş, ufak doğranmış koyun veya tavuk etinin çeşitli sebzelerle ve meyvelerle pişirildiği yemeğe verilen isim olduğu yazılmıştır. Kabak, patlıcan, lahana, şalgam, bakla, elma, ıspanak gibi sebze ve meyvelerle yapılan kalyelerin 15. yüzyılda Şirvânî’nin çevirisi Kitâbü't-Tabîh de yer aldığından bahsedilmiştir. Ömer Lütfi Barkan'ın Osmanlı Saraylarına ait Muhasebe Defterleri incelemesinde 1469 yılı Edirne sarayı mutfağı muhasebe kayıtlarında kalye için tavuk (makiyan) satın alındığı kaydedilmiştir. Padişah III. Ahmed’in dört oğlunun 1720’de gerçekleşen ve 15 gün süren sünnet şenliklerinde her kademedeki sofrayı süsleyen bir yemek olarak karşımıza çıkıyor.

Ninem duymasın helvası, bir çeşit helvadır. İstanbul'da leb-i dilber adıyla bilinir. Rumeli'de buna yengem duymasın helvası, ninem duymasın helvası veya çangi denilir.
Zihne Yunanistan Ege Makedonyası’nda güneybatısındaki Serez ile kuzeydoğusundaki Drama arasında sarp bir kayalık üzerinde kurulmuş şehirdir. Bugün tamamen terkedilmiştir. Zihne şehrinin Osmanlı kalıntıları dokunulmamış arkeolojik bir alandır. Şehrin antik dönemde adı Ichna ydı.

Hurma reçeli, Türk mutfağında yer alan bir reçel türüdür. Osmanlı döneminden beri yapılmaktadır.
Gülbeşeker Türk Tatlıları Tarihi, yemek kitabıdır. Priscilla Mary Işın tarafından yazılmıştır. Türk Tatlıları hakkında bilgi vermektedir. Gülbeşeker Türk Tatlıları Tarihi yemek kitabı 5 Kasım 2009 tarihinde Dünya Kitap Dergisi tarafından Altın Sayfa Ödülüne layık görülmüştür. Gülbeşeker Türk Tatlıları Tarihi yemek kitabı 2013 yılında İngiltere'de İngilizce olarak Sherbet and Spice The Complete Story of Turkish Sweets and Desserts olarak yayınlanmıştır.

Özbek helvası, bir çeşit un helvasıdır. Malzemeleri has un, şeker, sadeyağdır.
Priscilla Mary Işın, mutfak tarihi alanında çalışan yazar ve çevirmendir.

Nukl, nakl, nukul, mülebbes sükker; meyve, şekerli hamur ve şekerlemelerden oluşan yiyeceklerdir. 1573-74 saray mutfak defterinde sükkerî nukl olarak geçmektedir. Gelibolulu Âlî’nin Surnâmesin'de nukl-ı şeker olarak adı geçmektedir. Priscilla Mary Işın'ın Gülbeşeker: Türk tatlıları tarihi adlı kitabında Nukl veya nokul'un en çok draje anlamında kullanıldığını yazmıştır. Priscilla Mary Işın Fâtih'in oğulları Bâyezid ve Mustafa için 1457 yılında yapılan muhteşem sünnet düğününü anlatan Tursun Bey'in eserinin kaynak olarak gösterileceğini yazmıştır. Priscilla Mary Işın'ın Gülbeşeker: Türk tatlıları tarihi adlı kitabında Mülebbes kelimesinin, giydirilmiş yani şekerle kaplanmış şeyler anlamına geldiğini söyleyerek drajenin Osmanlıca karşılığının mülebbes sükker olduğunu, draje kelimesinin Fransızcadan Türkçeye geçtiğini yazmıştır. Sükker kelimesi şeker demektir. Kutadgu Bilig’de nukul bir çeşit çerez anlamında kullanılmıştır.

Köfter, pekmez, su ve nişastadan yapılan bir çeşit tatlıdır. Evliyâ Çelebî, bademle yapılan köfterden bahsetmiştir. İplere bademleri ve cevizleri dizilip yoğun olan paludeye batırarak yaptıklarından bahsetmiştir. Bu yapım aşaması bize cevizli sucuğu hatırlatır. Evliyâ Çelebî, Antep ve Manisa köfterlerinden, Eğriboz ve İstanbul köfterinin daha iyi olduğunu söylemiştir. Tırsî Eğriboz köfterini, bâdemle yapıldığını söylemektedir. Osmanlı döneminde İstanbul mutfağında, köfter, cevizli köfter sucuğu ve bademli köfter sucuğu yapılmaktaydı.Ali Eşref Dede'nin Yemek Risalesinde Ferâ- ne ki Köfter Derler başlığında köfterden bahsedilmiştir.