Mühendislik, köprüler, tüneller, yollar, araçlar ve binalar dahil olmak üzere makineler, yapılar ve diğer öğeleri tasarlamak ve inşa etmek için bilimsel ilkelerin kullanılmasıdır. Mühendislik disiplini, her biri uygulamalı matematik, uygulamalı bilim ve uygulama türlerinin belirli alanlarına özel vurgu yapan, geniş bir yelpazede uzmanlaşmış mühendislik alanları’nı kapsar.
Matematik ; sayılar, felsefe, uzay ve fizik gibi konularla ilgilenir. Matematikçiler ve filozoflar arasında matematiğin kesin kapsamı ve tanımı konusunda görüş ayrılığı vardır.
Jeoloji ya da yer bilimi, geniş anlamda Yerküreyi, dar anlamda yerkabuğunu oluşum, bileşim, yapı, hareket, değişiklikler ve değişiklikleri yaratan nedenler ve tarihsel evrim açısından inceleyen, yeraltı zenginliklerinin bulunması, doğal afetlerle savaşımda katkı sunulması gibi amaçları olan bir bilimdir. Jeolojinin temel konusu Dünya olmakla birlikte yer benzeri gezegenler ve doğal uyduların incelenmesini de içerir. Yer bilimleri bünyesinde ele alınır.
Geometri, matematiğin uzamsal ilişkiler ile ilgilenen alt dalıdır. Yunanca Γεωμετρία "Geo" (yer) ve "metro" (ölçüm) birleşiminden türetilmiş bir isimdir.
Dayanım ya da mukavemet, cisimlerin çeşitli dış etkiler ve bu dış etkilerin neden olduğu iç kuvvetler karşısında gösterecekleri davranış biçimini inceleyen bilim dalıdır. Mekanik biliminin bir alt kolu olan mukavemet bilimi rijit olmayan cisimlerin mekaniği olarak da tanımlanabilir. Rijit cisimler mekaniği, cisimlerin üzerlerine etkiyen dış tesirler ile şekillerini değiştirmediğini kabul ederken, rijit olmayan cisimler mekaniği şekil değiştirmeleri de göz önüne alır. Teori, yapının bir ya da iki boyutlu öğelerinin incelenip, sonra bunların gerilim düzeylerinin iki boyutlu ve üç boyutlu olarak varsayılıp üç boyuta genelleştirilmesi ve maddelerin elastik ve plastik davranışları hakkında daha tam bir teori geliştirilmesiyle başlamıştır. Maddelerin mekaniğinin önemli kurucu ve öncülerinden biri Stephen Timoshenko’dur.
Jeolojinin bir alt bilimi olan sedimantoloji biliminin konuları, yer kabuğundaki tortulların ve tortul kayaçların tanımlanması, sınıflandırılması ve orijininin araştırılması olarak sıralanabilir. Sedimantoloji, jeoloji içerisinde önemli bir yere sahiptir. Bunun nedeni yerkürenin yüzeyinin %75'i kadarının tortul (sedimanter) kayaçlardan oluşmuş olması ve şu anda kullanılan karbon bazlı (hidrokarbonik) enerji kaynaklarının tamamına yakınının bu tortul kayaçlardan çıkarılıyor olmasıdır. Ayrıca sedimenter sahalar çok verimli topraklara sahiptir. İklim şartlarının da uygunluğu yanında diğer şartların uygun olması durumunda tarım için çok önemli alanlar olabilirler.
Buzul, dağ zirvelerinde yaz kış erimeyen ve yer çekiminin etkisiyle yer değiştiren büyük kar ve buz kütlesidir. Eğimli arazilerde yıllar boyunca biriken kar kütlesinin önce buzkar, sonra da buza dönüşmesiyle oluşur. Buzullar okyanuslardan sonra dünya üzerindeki ikinci büyük su deposu ve en büyük tatlı su deposudur, tatlı suyun % 98,5'ini oluştururlar. Hemen hemen her kıtada buzullara rastlanır. Dünya'nın belirli bölgeleri, bütün yıl erimeyen ve "buzul" adını alan buzlarla kaplıdır. Bunlar kutup bölgeleriyle yüksek dağların tepeleridir. Buzul oluşabilecek bölgenin deniz yüzeyinden yüksekliği, enlemin artmasıyla azalır. Ekvator yakınlarında 0° enlem çevresinde buzullara rastlamak için Runewenzorilerin 4.400 m yüksekliğine çıkmak gerekirken, Alplerde (45°) 2500 m'ye, Norveç'te (60°) 1500 m'ye çıkmak yeterlidir. Kutupta buzullara deniz yüzeyinde rastlanır.
Orojenez, İç kuvvetlerin ortaya çıkma şekillerinden birini ifade eden orojenez terimi dağ oluşumu anlamına gelir.
Tektonik, yer kabuğunun yapısını, özelliklerini ve zaman içindeki gelişimini kontrol eden süreçtir. Özellikle, dağ inşası süreçlerini, kratonlar olarak bilinen kıtaların güçlü, eski çekirdeklerinin büyümesini, davranışını ve Dünya'nın dış kabuğunu oluşturan nispeten sert plakaların birbirleriyle etkileşme yollarını açıklar. Tektonik ayrıca küresel nüfusu doğrudan etkileyen deprem ve volkanik kuşakları anlamak için bir çevre sunmaktadır. Tektonik çalışmalar, fosil yakıtları ve metalik ve metalik olmayan kaynakların maden yataklarını arayan ekonomik jeologlar için kılavuz olarak önemlidir. Erozyon kalıplarını ve diğer Dünya yüzey özelliklerini açıklamak için jeomorfologlar için tektonik prensiplerin anlaşılması şarttır.
Diferansiyel geometri türevin tanımlı olduğu Riemann manifoldlarının özellikleriyle uğraşan matematiğin bir alt disiplinidir. Başka bir deyişle, bu manifoldlar üzerindeki metrik kavramlarla uğraşır. Eğrilik, eğriler için burulma ve yüzeyler için değişik eğrilikler, araştırılan özellikler arasındadır.
Jeoloji Mühendisliği, yerkürenin başlangıcından günümüze kadar geçirdiği yapısal değişmeleri, yerkabuğunun yüzeyinin ve altının bugünkü durumunu inceleyen, yerleşim alanlarının ve her türlü mühendislik yapılarının yer seçimi çalışmalarının yürütülmesiyle ilgili eğitim verilen mühendislik dalıdır.
Miranda, Uranüs'ün bir uydusu. 1948 yılında Gerard Kuiper tarafından keşfedilmiştir. Adı William Shakespeare'in Fırtına adlı oyununda Prospero'nun kızı Miranda'dan gelir.Biçimi tam bir küre değildir; yüzey şekilleri Güneş Sistemi'ndeki hiçbir gökcismine benzemez. Yüzey şekillerinin, alt katmanlardaki sıvıların yüzeye çıkıp donması sonucu oluştuğu sanılmaktadır.
Yer bilimleri, Dünya'nın ve atmosferinin fiziksel ve kimyasal yapısıyla uğraşan bir bilim dalı olup, Dünya gezegenine ait bütün doğa bilimi alanlarını kapsar. Yer bilimleri gezegen biliminin bir dalı olarak düşünülebilir ancak tarihi daha eskiye dayanır. Yer bilimleri, her biri kendi içinde daha özelleşmiş alanlara ayrılabilen dört ana çalışma alanından oluşur; bunlar sırasıyla litosfer, hidrosfer, atmosfer ve biyosferdir.
Akademik disiplinlere genel bir bakış ve güncel bir rehber olarak aşağıda ana hatlar verilmiştir:
Jeodinamik jeofizik biliminin Yeryüzü dinamiği ile ilgilenen bir alt dalıdır. Manto konveksiyonunun levha hareketlerine ve deniz tabanının yayılmasına, dağ oluşumu, volkanlar, depremler ve fay oluşumu gibi jeolojik fenomenlere nasıl yol açtığını anlayabilmek üzere fizik, kimya ve matematik bilimlerinden faydalanmaktadır. Manyetik alanların, yerçekiminin ve sismik dalgaların ölçümüyle birlikte kaya mineralojisi ve bunların izotop jeokimyası gibi konularla da ilgilenir. Jeodinamik biliminin metotlarından diğer gezegenlerin keşfi için de faydalanılmaktadır.
Kıvrım, normalde düzlemsel olan çökel tabakanın zaman geçtikçe farklı sebeplerle kalıcı deformasyona uğraması sonucu oluşan kavisli litolojik yapıdır. Kıvrımlanma genelde sıkıştırıcı nitelikteki kuvvetlerin basıncı altında zamanla oluşur fakat çökme sonucu ani bir kıvrımlanma da meydana gelebilir. Bazı yerlerde kıvrımlanma o kadar azdır ki, katmanın düzlemle yaptığı eğim çok zor fark edilebilir, ama kimi yerlerdeki kıvrımlanma ise katmanın iki ucunu birbirine dokunduracak kadar güçlüdür. Kıvrımlanmaya etki eden faktörlerden biri de yer çekimidir. Dikey doğrultuda yükselen alanlardaki standart kıvrımların, yer çekiminin etkisiyle oluştuğu bilinmektedir. Değişken boyutlarda olan kıvrımlar, bir kaya içinde mikroskobik boyutta olurken, dağ ölçekli bir kıvrım farklı boyut ve genişlikte olabilir. Kıvrımlar bir yörenin tektonik gelişimini açıklayan en önemli yapısal unsurlardan biridir ve bir kıvrımın oluşumu genelde tek bir süreçle değil, bir dizi sürecin birleşimi sonucunda meydana gelir.
Fay breşi fayların kırılma blokları birbirleri üzerinden sürtünerek kaymaları, fay zonundaki kayaçların parçalanıp ufalanmasına yol açar. Fay düzlemi boyunca yer alan ve mekanik olarak ezilmiş, ufalanmış bu malzemelere fay breşi adı verilir.
- Yükselen blok ile düşen blok arasında maddelerin ezilmesiyle ortaya çıkan breşlere verilen ad.
- Fay breşi ya da tektonik breş, tektonik güçler tarafından kurulmuş bir breş.
Dilinim, yapısal jeoloji ve petrolojide, deformasyon ve metamorfizmanın bir sonucu olarak gelişir. Deformasyonun derecesi ve metamorfizma, kayaç türü ile birlikte gelişen yarılma özelliğinin türünü belirler. Genellikle bu yapılar basınçlı çözeltiden etkilenen minerallerden oluşan ince taneli kayaçlarda oluşur.
MTA Tabiat Tarihi Müzesi, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü'ne (MTA) bağlı Ankara'da bulunan doğa tarihi, paleontoloji, madencilik, mineroloji ve jeoloji müzesi.
Boyun verme, Mühendislik veya malzeme biliminde, nispeten büyük miktarlarda gerinmenin, malzemenin küçük bir bölgesinde orantısız bir şekilde lokalize olduğu bir çekme deformasyonu türüdür. Yerel kesit alanında ortaya çıkan belirgin azalma, "boyun" adının temelini oluşturmaktadır.