Mühendislik, köprüler, tüneller, yollar, araçlar ve binalar dahil olmak üzere makineler, yapılar ve diğer öğeleri tasarlamak ve inşa etmek için bilimsel ilkelerin kullanılmasıdır. Mühendislik disiplini, her biri uygulamalı matematik, uygulamalı bilim ve uygulama türlerinin belirli alanlarına özel vurgu yapan, geniş bir yelpazede uzmanlaşmış mühendislik alanları’nı kapsar.
Geoteknik, bilimsel metotlar ve mühendislik prensipleri kullanılarak zemin tabakasının ve malzemelerin özelliklerinin elde edilmesi, tahmin edilmesi ve bu bilgilerin mühendislik problemlerinde kullanılması uygulamasıdır. Zeminin ve çeşitli zemin malzemelerinin davranışlarını tahmin etmeye çalışarak, zemini insanlar için yaşanabilir hale getirme bilimidir. İnşaat mühendisliği disiplini içinde yer alır.
Çevre mühendisliği, doğal kaynakların kullanımı ve insan sağlığına uygun çevre koşullarının yaratılması ile ilgili mühendislik dalıdır. Diğer mühendislik dallarından farklı olarak, doğanın kaynaklarını tüketmeyi değil, doğaya sahip olduklarını geri vermeye çalışan bir mühendislik dalıdır.
Hidrolik kelimesi (hydraulics) Yunan dilindeki ὑδϱαυλικός (hydraulikos) kelimesinden gelir. Bu kelime de kök olarak su (ὕδωϱ) ve boru (αὐλός) kelimelerinden gelmektedir.
İnşaat mühendisliği, malzeme ve tekniği en iyi şekilde bir araya getiren, yapıların plan, proje, yapım ve denetlenmesiyle uğraşan temel mühendislik dalıdır. İnşaat mühendisleri her türlü bina, baraj, havaalanı, köprü, yol, su kemerleri, liman, kanalizasyon, su şebekesi, tünel, konvansiyonel ve yüksek hızlı demiryolu projeleri, metro vb. hizmet ve endüstri yapılarının planlanması, projelendirilmesi, yapımı ve denetimi konuları ile ilgili eğitim ve araştırma yapar. Mühendisliğin anası olarak da kabul edilen inşaat mühendisliği askerî mühendislikten sonra gelen en eski temel mühendislik dalıdır ve İngilizce kelime anlamı civil engineering ilk olarak 18.yy. da askerî olmayan mühendislik çalışmalarını askerî mühendislikten ayırabilmek için kullanılmıştır. İnşaat mühendisliği kurucu mühendislik alanlarının başında gelir. İnşaat mühendisliği geniş bir alanı kapsadığından çeşitli dallarda uzmanlaşma gereği duyulmaktadır. Bu alanların başlıcaları, çevre mühendisliği, geoteknik, belediye ya da kentsel mühendislik, kıyı mühendisliği, ölçme bilgisi, yapı mühendisliği, temel mühendisliği, su mühendisliği, malzeme bilimi, ulaştırma mühendisliği vb. konulardır.
Hidrojeoloji, yeraltı (groundwater) ve yüzeysuyu (surfacewater) kaynaklarının oluşumu, dolaşımı, kayaçlar arasındaki etkileşimi gibi dinamikleri inceleyen, aynı zamanda tükenebilir bir kaynak olan suyun yeterli miktar ve kalitede geleceğe taşınmasını yani sürdürülebilir olmasını amaçlayan bilim dalıdır. Aynı şekilde su kaynaklarının korunmasını sağlamak amacıyla yer yüzeyi ve altının kavramsal modelinin oluşturulması ve daha sonra bu modelin matematiksel modellere dökülerek suyun matematik, fizik ve kimya bilim dalları kapsamında yapısını anlamayı amaçlar. Bunların dışında suyun kimyasını anlamaya yönelik gerekli arazi ve laboratuvar ölçümlerinin yapıldığı, bu verilerin istatistiksel çıktılarının alınmasıyla ilgilenir. Sonuç olarak Hidrojeoloji: Canlıların yaşamsal kaynağı olan suyun, sürdürülebilir su kaynakları yönetimi çerçevesinde; gelecekte yeterli miktar ve kalitede kullanılmasını sağlamak, havza bazında suyun dinamiklerini incelemek gibi çalışmaları kapsayan bir bilim dalıdır. Jeoloji Bilimi ile iç içedir ve ayrı olarak düşünülemez. Hidrojeoloji bilim dalı çok iyi bir jeoloji bilgisi gerektirir. Bu nedenle Hidrojeoloji Mühendisleri hem Jeoloji hem Hidrojeoloji ana bilim dallarına hakimdir. Kendi içinde birçok dala ayrılan kapsamlı bir bilimdir.
Makine mühendisliği, mekanik sistemlerin tasarım, analiz, imalat ve bakımı için mühendislik fiziği ve mühendislik matematiği ilkelerini malzeme bilimi ile birleştiren bir mühendislik dalıdır.
Georgia Teknoloji Enstitüsü, Atlanta, Georgia ABD'de bulunan, daha çok mühendislik ve bilişim bilimleri konusunda adını duyurmuş bir üniversitedir. Günlük konuşmada GaTech, Georgia Tech veya Tech olarak anılmaktadır, kısaltma olarak ise genelde GT kullanılır. U.S. News tarafından yapılan sıralamalarda devlet üniversiteleri arasında ilk onlarda yer alır. Okul aynı zamanda Georgia Üniversite Sisteminin bir parçasıdır.
Elektrik Mühendisliği veya Elektrik-Elektronik Mühendisliği; elektrik, elektronik ve elektromanyetizma üzerine çalışan ve bunları kullanarak çeşitli donanım ve sistemlerin tasarımı ve geliştirilmesi ile ilgilenen kapsamlı bir mühendislik disiplinidir. 19.yüzyıldan itibaren telefon, telgraf, elektrik enerjisisinin üretimi, dağıtımı ve geniş ölçekte kullanımıyla birlikte ayrı bir disiplin olarak ortaya çıkmıştır. 20. yüzyılda yarı iletken teknolojisinin gelişimi, transistörün icadı, mikroişlemcilerin ve bilgisayarların gelişimi ile daha kapsamlı bir disiplin haline gelmiştir.
Jeoloji Mühendisliği, yerkürenin başlangıcından günümüze kadar geçirdiği yapısal değişmeleri, yerkabuğunun yüzeyinin ve altının bugünkü durumunu inceleyen, yerleşim alanlarının ve her türlü mühendislik yapılarının yer seçimi çalışmalarının yürütülmesiyle ilgili eğitim verilen mühendislik dalıdır.
İnşaat ya da yapım, bina, altyapı, endüstriyel sanayi yapıları gibi insan ihtiyaçlarına karşılık gelen, üretime dayalı her çeşit yapının amacına uygun inşa edilme sürecidir. İnşaat tipik olarak bilinen bir müşteri için yerinde gerçekleşirken, imalattan imalata farklı olarak, belirlenmiş bir alıcı olmadan benzer ürünlerin seri üretimini de gerektirir. Sanayi yapıları gelişmiş ülkelerdeki gayrisafi yurtiçi hasılanın % 6 ila % 9'unu oluşturur. İnşaat planlama, tasarım ve finansman ile başlar; proje inşa edilinceye ve yapı kullanıma hazır oluncaya kadar devam eder.
Otomotiv mühendisliği, taşıt mühendisliğinin bir koludur, makine mühendisliği, elektrik mühendisliği, elektronik mühendisliği, yazılım mühendisliği ve güvenlik mühendisliği dallarının tasarımda ve üretimde ortak olarak çalışmasıyla yapılır. Motosikletler, otomobiller, otobüsler ve kamyonlar otomotiv mühendisliğinin ana uğraş alanlarıdır.
Proje yönetimi, belirli bir projenin hedef ve amaçlarına ulaşıp bitirilmesi için kaynakların planlanması, organize edilmesi, tedarik edilmesi ve yönetilmesi disiplinidir.
Peyzaj mimarı, peyzajı oluşturan doğal ve kültürel kaynakları koruyarak insanlar için güvenli, yaşanabilir, erişebilir, konforlu ve huzurlu mekanlar yaratan bunu yaparken de ekolojik, estetik, ekonomik ve işlevsel boyutları göz önüne alarak tasarlanması, planlanması, tahrip olmuş veya bozulan alanlarda onarımını ve sürdürülebilirlik ilkesi ile paralel yönetim konularında bilimsel ve sanatsal ilkeler doğrultusunda proje üreten kişidir. Peyzaj mimarlığı mesleğini yapan kişilerdir. Üniversitelerin dört yıllık lisans programından mezun olan kişilere peyzaj mimarı, iki yıllık önlisans programından mezun olanlara peyzaj teknikeri, yüksek lisans (master) programlarından mezun olanlar ise peyzaj yüksek mimarı unvanı alırlar.
Peyzaj mühendisliği, ekolojik ölçütler doğrultusunda araziyi ve suyu şekillendirmek için matematik ve bilimin uygulamasıdır. Ayrıca yeşil mühendislik diye tariflenebilir ama peyzaj mühendisliği için bilinen en iyi tasarım profesyonelleri peyzaj mimarıdır. Peyzaj mühendisliği, antropojenik peyzajın yaratılması ve tasarlanması için mühendislik ve diğer bilimlerin disiplinler arası uygulamasıdır. Bu farklılık geleneksel olarak alanın, arazinin yeniden ıslahı, iyileştirilmesi, yeniden kullanımını ve geri kazanımını kapsamaktadır. Bunu yaparken Peyzaj mühendisliği;
Yapı statiğinin amacı sistemleri belirli bir güvenlikte, yeterli bir rijitlikte ve en ekonomik olarak boyutlandırmaktır. Bir yapı sistemine dış etkilerden veya iç zorlardan meydana gelen kuvvetleri hesaplamak ana prensibidir. İnşaat Mühendisliği'nin en temel dersidir. Statiği hesaplanan sistem daha sonra kullanılacak malzemeye göre boyutlandırılır.
- Güvenlik: Bir sisteme etkiyen dış etkilerden dolayı oluşan zorlamalar, yapının taşıyabileceği yüklemelerden belirli bir oranda uzaklıkta olmalıdır.
- Rijitlik: Rijitlik, sistemin dış etkiler altında hareketsiz kalabilme yeteneğidir.
- Ekonomiklik: Yapının güvenlikten ödün vermeden en az maliyetle imal edilmesidir.
Mimari teknoloji veya yapı teknolojisi, teknolojinin yapıların tasarımına uygulanmasıdır. Mimarlık ve inşaat mühendisliğinin bir bileşenidir ve bazen ayrı bir disiplin veya alt kategori olarak görülmektedir. Yeni malzemeler ve teknolojiler, özellikle 19.yüzyılda sanayileşmenin ortaya çıkmasından bu yana, yapının evrimi boyunca yeni tasarım zorlukları ve inşaat yöntemleri ortaya çıkarmıştır. Mimari teknoloji, bir binanın farklı unsurları ve etkileşimleri ile ilgilidir; bina bilimlerindeki gelişmelerle yakından uyumludur. Mimari teknoloji, "İnşaat teknolojilerinin yapı tasarım sürecinde uygulanmasında ve entegrasyonunda kullanılan teknik tasarım ve uzmanlık" olarak özetlenmektedir. "Performans, üretim ve tedarik kriterlerini karşılayan verimli ve etkili teknik tasarım çözümleri üretmek için bina tasarım faktörlerini analiz etme, sentezleme ve değerlendirme becerisidir."
Bina tasarımı, binaların tasarımına yönelik geniş tabanlı mimari, mühendislik ve teknik uygulamaları ifade etmektedir. Tüm bina projeleri, genellikle lisanslı bir mimar olan bir yapı tasarımcısının hizmetlerini gerektirmektedir. Daha küçük, daha az karmaşık projeler genellikle lisanslı bir profesyonel gerektirmez ve bu tür projelerin tasarımı genellikle bina tasarımcıları, taslakçılar, iç mimarlar veya yükleniciler tarafından üstlenilmektedir. Daha büyük, daha karmaşık bina projeleri, genellikle bir mimar tarafından koordine edilen uzman disiplinlerde eğitilmiş birçok profesyonelin hizmetlerini gerektirmektedir.
Çelik yapı, çeliğin yapı inşasında taşıyıcı ve ana malzeme olarak kullanıldığı, inşaat mühendisliğinin alt dalını ifade eder. Bu yapı inşâsına, Türkçe çelik yapı anlamına gelen İngilizce "Steel construction" tamlamasının dilimize uyarlanmış hâliyle çelik konstrüksiyon da denir.
Depreme dayanıklı veya sismik yapılar, binaları depremlerden bir ölçüde veya büyük ölçüde korumak için tasarlanır. Hiçbir yapı deprem hasarına tamamen dayanıklı olamazken, deprem mühendisliğinin amacı, sismik aktivite sırasında geleneksel muadillerine göre daha iyi performans gösteren yapılar inşa etmektir. Bina yönetmeliği'ne göre, depreme dayanıklı yapılar, bulundukları yerde meydana gelme olasılığı belirli olan en büyük depreme dayanacak şekilde tasarlanmıştır. Bu, nadir depremlerde binaların yıkılmasını önleyerek can kayıplarının en aza indirilmesi, daha sık depremlerde ise işlevsellik kaybının sınırlandırılması gerektiği anlamına gelir.