İçeriğe atla

Yanık

Yanık
İkinci derece yanmış bir el
UzmanlıkAcil tıp Bunu Vikiveri'de düzenleyin

Yanık, ısı, elektrik, kimyasal madde, sürtünme ya da radyasyon nedeniyle et veya deri üzerinde meydana gelen bir yaralanma çeşididir.[1] Yalnızca derinin üst katmanını etkileyen yanıklar yüzeysel veya birinci derece yanık olarak tanımlanmaktadır. Yanık bazı alt katmanlara da geçtiğinde, kısmi kalınlıkta yanık ya da ikinci derece yanık olarak nitelendirilir. Tam kalınlıkta veya üçüncü derece yanıklarda, yara derinin tüm katmanlarına geçmiş olur. Dördüncü derece yanıkta ise yara ilaveten kas veya kemik gibi daha derin dokuları da etkiler.

Tedavisi

Gerekli tedavi, yanığın şiddetine göre değişmektedir. Yüzeysel yanıklar basit ağrı kesiciler ile tedavi edilebilirken, daha büyük yanıklar özel yanık tedavi merkezlerinde daha uzun süreli tedavi gerektirebilir. Yanığa soğuk su tutmak acıyı hafifletip yara oluşumunu azaltabilir, fakat soğuğa uzun süre maruz kalmak da düşük vücut sıcaklığına yol açabilir. Kısmi kalınlıkta yanıkların sabun ve su ile temizlenmesi, devamında da sarılması gerekebilir. Su toplayan yerlere ne yapılması gerektiği tam olarak belli değildir, ancak muhtemelen en uygunu kabarcıklara dokunmamak olacaktır. Tam kalınlıktaki yanıklar genellikle deri grefti gibi cerrahi tedaviler gerektirmektedir. Geniş çaplı yanıklarda genellikle yüksek miktarda damar içi sıvıya ihtiyaç duyulur, zira yanığa vücudun verdiği iltihabi yanıt kılcal damardan önemli derecede sıvı çıkışı ve ödem ile sonuçlanacaktır. Yanıklara ilişkin en yaygın komplikasyonlar enfeksiyon ile ilgilidir.

Epidemoloji

Geniş çaplı yanıklar ölümcül olabilirken, 1960’tan beri geliştirilen modern tedaviler özellikle çocuk ve gençlerde alınan sonuçları önemli derecede geliştirmiştir.[2] Tüm dünyada yaklaşık 11 milyon insan tıbbi tedaviye başvurmakta ve her yıl yaklaşık 300.000 kişi yanık nedeniyle hayatını kaybetmektedir.[3] Amerika Birleşik Devletleri’nde, bir yanık tedavi merkezine kabul edilen hastaların yaklaşık %4’ü yaraları nedeniyle hayatını kaybetmektedir.[4] Yanığın uzun vadedeki sonucu en başta yanığın boyutuna ve yanığa maruz kalan kişinin yaşına bağlıdır.

Belirtiler ve semptomlar

Bir yanığın özellikleri yanığın derinliğine bağlıdır. Yüzeysel yanıklarda iki veya üç gün boyunca acı hissedilmekte, sonraki birkaç gün içinde ise deri soyulmaktadır.[5][6] Daha şiddetli yanıklara maruz kalanlar ise gerginlik hissettiklerini söyleyebilir veya acıdan ziyade bir bası hissinden şikâyet edebilirler. Tam kalınlıktaki yanıklarda hafif dokunuş veya iğne batırmaları hiç hissedilmeyebilir.[6] Yüzeysel yanıklar genellikle kırmızı renkte olurken, daha şiddetli yanıklarda pembe, beyaz veya siyah yaralar gözlenebilir.[6] Ağzın etrafındaki yanıklar veya burun içinde yanmış kıllar, solunum yollarında yanık meydana geldiğine işaret edebilir, ancak bu bulgular kesin olarak belirleyici değildir.[7] Yanığın daha ciddi belirtileri arasında şunlar vardır: nefes darlığı, ses kısıklığı ve stridor veya hırıltılı solunum.[7] İyileşme süreci boyunca kaşıntı sıklıkla görülebilir; kaşıntı yetişkinlerin yaklaşık %90’ında, çocukların ise tamamında meydana gelmektedir.[8] Hissizlik veya karıncalanma elektrik kaynaklı yanıklardan sonra uzunca bir süre devam edebilir.[9] Yanıklar aynı zamanda duygusal ve psikolojik rahatsızlığa da neden olabilmektedir.[3]

Tür[10]İlgili deri katmanlarıGörünümDokuHisİyileşme SüresiPrognozÖrnek
Yüzeysel (Birinci derece)Epidermis[5]Kırmızı ve kabarcıksız[10]KuruAğrı verici[10]5-10 gün[10][11]Sorunsuzca iyileşir;[10] Sıkça tekrarlanan güneş yanığı sonradan cilt kanserine yakalanma riskini artırır[12]Güneş yanığı tipik bir birinci derece yanıktır.
Kısmi kalınlıkta yüzeysel (İkinci derece)Yüzeysel (papiler) dermise geçer[10]Şeffaf kabarcıklar ile kızarıklık. Bası ile beraber beyazlık.[10]Nemli[10]Çok ağrır[10]2–3 haftadan daha az[6][10]Lokal enfeksiyon/selülit olur fakat genellikle iz kalmaz[6]

Baş parmakta ikinci derece yanık

Derin kısmi kalınlıkta (İkinci derece)Derin (retiküler) dermise geçer[10]Sarı veya beyaz. Daha az beyazlık olur. Su toplayabilir.[10]Epeyce kuru[6]Bası ve gerginlik[6]3–8 hafta[10]İzler, kasın devamlı kasılmasından dolayı eklem hareketinde kayıp (Kesip çıkarma ve deri grefti gerektirebilir)[6]Kaynar su ile temastan meydana gelen ikinci derece yanık
Tam kalınlıkta (Üçüncü derece)Bütün dermise geçer[10]Katı ve beyaz/kahverengi[10] Beyazlık olmaz[6]Kayış gibi[10]Ağrı olmaz[10]Uzun sürer (ay bazında) ve tam olarak tamamlanmaz[10]İzler, kasın devamlı kasılmasından dolayı eklem hareketinde kayıp, uzvun kesilmesi (erken kesilip çıkarılması tavsiye edilir)[6]Motosiklet susturucusunun neden olduğu sekiz günlük bir üçüncü derece yanık.
Dördüncü dereceBütün deriye, alttaki yağ katmanı, kas ve kemiklere geçer[10]Siyah; kavrulmuştur ve eskar oluşmuşturKuruAğrı olmazKesip çıkarılmayı gerektirir[10]Uzvun kesilmesi, önemli derecede işlev kaybı ve bazı durumlarda ölüm.[10]Dördüncü derece yanık

Sebep

Yanıklara ısıl, kimyasal, elektrik ve radyasyon şeklinde sınıflandırılmış çeşitli dış kaynaklar neden olmaktadır.[13] Amerika Birleşik Devletleri’nde, yanıkların en yaygın nedenleri şu şekilde sıralanmaktadır: yangın veya alev (%44), kaynar sıvılar (%33), sıcak nesneler (%9), elektrik (%4) ve kimyasal maddeler (%3).[14] Çoğu yanık yaralanmaları (%69) evde veya işte (%9) meydana gelmekteyken,[4] bunların çoğu kazara yaşanmaktadır; yanıkların %2’si saldırı sonucu, %1 ila %2’si ise intihar girişiminde meydana gelmektedir.[3] Bu kaynaklar yaklaşık %6 oranında solunum yolları ve/veya akciğerlerde solunum yaralanmalarına sebep olabilmektedir.[15]

Yanık sebepli yaralanmalar yoksul kesimde daha çok meydana gelmektedir. Sigara bir risk faktörüyken alkol kullanımı değildir. Yangın kaynaklı yanıklar genellikle soğuk iklimlerde daha çok görülmektedir.[3] Gelişmekte olan ülkelerde belirgin risk faktörlerinin arasında açık ateşte veya yerde yemek pişirmenin yanı sıra[1] çocuklardaki gelişim yetersizliği ve yetişkinlerdeki kronik hastalıklar bulunmaktadır.[16]

Isıl

Amerika Birleşik Devletleri’nde yanıkların en yaygın sebebi yangın ve sıcak sıvılardır.[15] Ölümle sonuçlanan ev yangınlarının sebepleri arasında sigaranın payı %25, ısıtma cihazlarının payı ise %22’dir.[1] Yaralanmaların neredeyse yarısı yangınla mücadele ederken yaşanmaktadır.[1] Haşlanmanın sebebi sıcak sıvı ve gazlardır; haşlanma en çok sıcak içecekler, banyoda veya duşta yüksek sıcaklıkta çeşme suyu, kızgın yağ veya buhar gibi dış etkenlere maruz kalma sonucunda meydana gelmektedir.[17] Haşlanma kaynaklı yaralanmalar en çok beş yaş altındaki çocuklarda görülmektedir;[10] Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Avustralya’da bu grup tüm yanıkların neredeyse üçte ikisini oluşturmaktadır.[15] Sıcak nesnelerle temas, çocuklarda görülen yanıkların yaklaşık %20 ila %30’unun sebebini teşkil etmektedir.[15] Haşlanmalar genellikle birinci veya ikinci derece yanıktır, ancak özellikle de uzun süreli temas nedeniyle üçüncü derece yanıklar ortaya çıkabilmektedir.[18] Havai fişekler de pek çok ülkede bayram zamanlarında yanıkların yaygın bir sebebini teşkil etmektedir.[19] Bu özellikle ergenlik çağındaki erkekler için risk oluşturmaktadır.[20]

Kimyasal maddeler

Kimyasal maddeler tüm yanıkların %2’si ila %11’inin sebebini oluşturmakta ve yanık kaynaklı ölümlerin yaklaşık %30’una neden olmaktadır.[21] Kimyasal yanıklara 25.000’den fazla madde neden olabilmektedir;[10] bunların çoğu ya kuvvetli bir baz (%55) ya da kuvvetli bir asittir (%26).[21] Kimyasal yanık nedenli ölümlerin çoğu yutma kaynaklıdır.[10] Bu tür yanıklara en çok neden olan maddelerden bazıları tuvalet temizleyicilerinde bulunan sülfürik asit, çamaşır suyunda bulunan sodyum hipoklorit ve boya çıkarıcılarda bulunan halojenli hidrokarbonlardır.[10] Hidroflorik asit maruz kalındıktan sonra bir müddet belirti vermeyebilen bir hayli derin yanıklara neden olabilmektedir.[22] Formik asit ise önemli sayıdaalyuvar kaybına neden olabilmektedir.[7]

Mukozaların kimyasal yanıkları

Ağız yoluyla alınan asid ve alkaliler ile bazı kimyasal maddelerin, mukozalarda nekroza dek varabilen etkileri saptanır. Maddenin etkisi konsantrasyonuna ve etki süresine bağlıdır. Yüksek konsantrasyonlu kimyasal maddeler çok kısa sürede nekrozlar (erozyon ya da ülser) oluştururken, düşük konsantrasyonlu kimyasalların uzun süreli etkisiyle mukozada sarımsı-beyaz renk değişikliği ortaya çıkar. Yüksek konsantrasyonlu kimyasal maddelerin çoğu ülserlere ve güçlü fibrozislere yol açar; örneğin, kostik madde yanıklarında özofagus kadar ağız mukozası da etkilenir (kostik madde yutulmasına bağlı ağız mukozası ve özofagus yanıkları, özellikle zeytinyağı üretilen Ege, Marmara ve Güneydoğu Anadolu gibi yörelerdeki çocuklarda sık görülür).[23][24][25]

Yüzeysel etki gösterebilen maddelerin neden olduğu sarımsı-beyaz renkli plakların nedeni epitelde oluşan spongiozistir. Kimyasal maddenin etkisi giderildiğinde renk değişikliği de kaybolur. Örneğin, diş ağrısı nedeniyle lokal aspirin uygulaması yapan hastalarda, alveol kreti ile yanak arasındaki oluğun mukozasında beyazımsı renkte lezyonlara rastlanır. Aspirin, mukozanın direncini azaltır, apoptozisi hızlandırır ve epitel hücrelerinin rejenerasyon işlevini bozar. Benzer lezyonlara ezilmiş sarımsak, gümüş nitrat, formokrezol, sodyum hipoklorid, paraformaldehid, dişhekimliğinde kullanılan başkaca kimyasal maddeler de yol açabilir.[26] Uzun süreli etkilerde, sarımsı-beyaz renkli plakların üzerindeki epitel örtüsü nekrozlaşır; fibrinle örtülü, sınırları düzensiz ağrılı bir erozyon ortaya çıkar. Aft tedavisinde lezyonlar üzerine uygulanan gümüş nitrat, sağlam dokulara taşarsa grimsi-beyaz renk değişikliğine neden olur, etki uzun sürerse güçlü nekrozlar yapar. Ağız çalkalama sıvılarının içeriğinde bulunan hidrojen peroksidin uzun süreli etkisi erozyonlara neden olur.[27] Alkol ve klorheksidin içeren ağız yıkama sıvıları, kimyasal mukoza yanıklarına neden olabilmektedir. Kök kanallarının temizlenmesi ya da diş beyazlatma amacıyla uygulanan sodyum hipoklorür çözeltisinin mukoza yüzeylerine kaçması erozyon ve ülserler oluşturur. Dişhekimliğinde kullanılan fosforik aside ve trikloroasetik aside bağlı kimyasal yanık ülserleri malpraktis açısından önemlidir (yatrojen stomatitler).[23][24][28][29][30]

Konsantrasyonu yüksek kimyasal maddelere bağlı geniş mukoza yanıklarının kronik evresi akut evresi kadar sıkıntılıdır. Kronik evrede ortaya çıkan sikatrisler ve bunlara bağlı büzüşmeler yaşam niteliğini düşürürler. Ağız mukozasındaki büzüşmeler (kontraktürler) 3 grupta değerlendirilirler;[30]

(a) Ön bölge kontraktürleri: özellikle kaza ya da intihar amacıyla içilen ancak yutulmadan tükürülen kostik maddelere bağlı yanıklarda dudaklar, kommisuralar, dil sırtı, dilaltı, ağız tabanının ön bölgesi ve yanaklarda oluşan ülserlerin iyileşmesinden sonra ortaya çıkarlar.

(b) Arka bölge kontraktürleri: yanakların ve dilin arka bölümleri, dil kökü, azı dişlerinin bitimindeki bölge (retromolar bölge) ile orofarinksten özofagusun büyük bölümüne dek yayılan kontraktürleri içerir. Yutulan kostik madde etkisine bağlı nekrozların iyileşmesiyle ortaya çıkarlar.

(c) Kombine kontraktürler: ön ve arka bölge kontraktürlerinin birlikte görüldüğü olgulardır. Kostik maddenin ağızda tutulduktan sonra yutulmasının sonucudur.

Kimyasal yanıkların tedavisinde kontraktürlerin düzeltilmesi çabası görülür.[29] Özofagusun çok zarar gördüğü olgularda, balon ya da basit bir cerrahi tedavi yetersiz kalırsa, hastadan alınan bağırsak parçasının transplantasyonu uygulanmaktadır.[25]

Elektrik

Elektrik yanıkları veya yaralanmaları yüksek gerilim (1000 volt ve üzeri), alçak gerilim (1000 volttan düşük) veya elektrik arkından kaynaklanan parlama yanığı şeklinde sınıflandırılmaktadır.[10] Çocuklarda elektrik yanıklarının en yaygın sebebi elektrik kabloları (%60) ve ardından elektrik prizleridir (%14).[15] Yıldırım da elektrik yanıklarına sebep olabilir.[31] Yıldırım çarpması riski dağ tırmanışı, golf ve saha sporları gibi dış mekan aktiviteleri sırasında veya dışarıda çalışırken söz konusu olabilmektedir.[9] Yıldırım çarpmasından ölme riski yaklaşık %10’dur.[9]

Elektrik kaynaklı yaralanmalar en çok yanık ile sonuçlanmasına rağmen, bunlar aynı zamanda künt travma veya kas kontraksiyonu kaynaklı kırık veya çıkıklara sebep olabilmektedir.[9] Yüksek gerilimden kaynaklanan yaralanmalarda, hasarın çoğu vücudun içinde meydana gelebilir; dolayısıyla yaralanmanın boyutu yalnızca derinin muayenesi ile tespit edilemez.[9] Alçak gerilim veya yüksek gerilim elektrik ile temas kardiyak aritmi veya kalp krizi ile sonuçlanabilir.[9]

Ağız ve çevresindeki elektrik yanıklarına genellikle çocuklarda rastlanır; 1-3 yaşlarındaki çocukların elektrik kablolarını çiğnemesinin ya da emmesinin sonucudur.[32][33] Elektrik akımı, solunum ve dolaşım durmasıyla ölüme neden olur. Dudaklarda ve dudakların birleşme yerlerinde ortası krater gibi çökük gri-beyaz renkli nekroz alanları saptanır; bunlara elektrik akımı giriş lezyonu adı verilir. Ağız mukozasından giren elektrik akımı, vücudun (el, kol, bacak) yere ya da duvara temas ettiği alandan dışarı çıkar (çıkış lezyonu). Çıkış lezyonları genellikle geniş yüzeylidir ve önemli bir bulgu olmayabilir. Ölümle sonuçlanmayan olgularda, özellikle giriş alanındaki yanıklar güç iyileşir ve büzüşmelere neden olan önemli sikatrisler bırakır; büzüşmeler dudaklar, dudakların birleşme yerleri, dilaltı ve ağız tabanının ön bölgesi ile yanaklarda görülür. Alveol kretlerinin etkilenmesi dişlerin sürmesinde sorunlara yol açar. Tedavilerinde cerrahi uygulamaların yanı sıra özel protezler de gerekebilmektedir.[33][34][35]

Radyasyon

Radyasyon yanıkları, mor ötesi ışınlara (örneğin güneş, solaryum ya da ark kaynağı) ya da iyonize radyasyona (örneğin radyoterapi, Röntgen ışınları ya da nükleer serpinti) uzun süre maruz kalma sonucu meydana gelebilmektedir.[36] Radyasyon yanıklarının en yaygın sebebi ve toplamda yüzeysel yanıkların en büyük sebebi güneşe maruz kalmaktır.[37] İnsanlarda güneş yanığının ne kadar kolay oluşacağı cilt tipine göre büyük değişiklikler göstermektedir.[38] İyonize radyasyonun derideki etkileri, bölgenin bu tür ışınıma ne kadar maruz kaldığına bağlıdır; 3 Gy’den sonra saç dökülmesi, 10 Gy’den sonra kızarıklık, 20 Gy’den sonra cilt soyulması ve 30 Gy’den sonra nekroz görülmektedir.[39] Eğer meydana gelecek olursa, kızarıklık ışınıma maruz kalındıktan sonra bir müddet ortaya çıkmayabilir.[39] Radyasyon yanıkları diğer yanıklar gibi tedavi edilir.[39] Mikrodalga yanığı, mikrodalgaların ortaya çıkardığı termal ısınma yoluyla meydana gelir.[40] Işınıma iki saniye kadar kısa süreyle maruz kalmak bile yaralanmaya sebep olabilirken, genellikle bu durum çok yaygın olarak görülmemektedir.[40]

Kasıt sonucu meydana gelen yanıklar

Haşlanma veya yangın sebepli yanıklardan dolayı hastanelere yönlendirilen vakaların %3 –10’u saldırı kaynaklıdır.[41] Bu sebeplerin arasında şunlar vardır: çocuk istismarı, şahsi anlaşmazlıklar, eş istismarı, yetişkin istismarı ve işle ilgili anlaşmazlıklar.[41] Suya batırma kaynaklı yaralanmalar veya haşlanmalar çocuk istismarının bir işareti olabilir.[18] Bu tür yanıklar bir uzuv veya belden aşağısı (kalça veya perine) kaynar suyun altına tutulduğunda meydana gelmektedir.[18] Genellikle dümdüz ve belirgin bir üst sınır oluşturur ve çoğunlukla simetriktir.[18] Muhtemel bir istismarın söz konusu olduğu durumlardaki yüksek riskli belirtilerin arasında ise şunlar vardır: çevresel yanıklar, sıçrama işaretlerinin olmaması, her tarafı aynı derinlikte bir yanık ve ihmal veya istismarın diğer belirtileriyle bağlantılar.[42]

Aile içi şiddetin bir çeşidi olan gelin yakma, Hindistan gibi bazı kültürlerde kocanın veya onun ailesinin başlık parasını az bulması üzerine kadının yakılmasıdır.[43][44] In Pakistan’da asit yanıkları kasıtlı yanıkların %13’ünü teşkil etmekte olup çoğunlukla aile içi şiddetten dolayı meydana gelmektedir.[42] Kendini ateşe verme (bir şeyi protesto etmek için kendi kendini yakma eylemi) de Hint kadınlar arasında epeyce yaygındır.[3]

Patofizyoloji

Yanığın üç derecesi

44 °C (111 °F) dereceyi aşan sıcaklıklarda proteinler üç boyutlu şekillerini kaybetmeye ve parçalanmaya başlar.[45] Bu durum hücre ve doku zedelenmesine yol açar.[10] Yanıkların sağlık üzerindeki doğrudan etkilerinin çoğu, derinin normal işleyişinin bozulmasına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.[10] Bunların arasında derinin hissetme yetisinde, buharlaşma yoluyla su kaybını önleme yetisinde ve vücut sıcaklığını kontrol etme yetisinde bozulma bulunmaktadır.[10] Hücre zarlarında bozulma ise hücrelerin dışarıya potasyum vermesine ve içeriye su ve sodyum almasına neden olmaktadır.[10]

Geniş çaplı yanıklarda (toplam vücut yüzeyinin %30’undan fazlasını kapsar), önemli derecede iltihabi yanıt söz konusu olmaktadır.[46] Bu durum kılcal damarlardan dışarıya doğru artan sıvı çıkışına,[7] ve sonrasında doku ödemine yol açmaktadır.[10] Bu durum toplam kan hacminde kayba neden olmakta, kalan kan ise önemli derecede plazma kaybına maruz kalmakta, bu durum da kanı daha yoğun hale getirmektedir.[10] Böbrek veya sindirim yolları gibi organlara olan kan akışının zayıflığı böbrek yetmezliği ve mide ülserine yol açabilir.[47]

Katekolamin ve kortizol seviyelerinin artması, uzun yıllar sürebilecek hipermetabolik duruma sebep olabilir.[46] Bu durum artan kalp debisi, metabolizma, hızlı kalp atışı ve zayıf bağışıklık fonksiyonu ile ilişkilendirilmektedir.[46]

Teşhis

Yanıklar derinlik, yaralanma şekli, boyut ve bağlantılı yaralanmalara göre sınıflandırılabilir. En çok kullanılan sınıflandırma yöntemi yaranın derinliğidir. Bir yanığın derinliği genellikle muayene ile tespit edilebilir, ancak biyopsi yöntemi de kullanılabilir.[10] Bir yanığın derinliğini tek bir muayenede doğru biçimde tespit etmek zor olabilir; dolayısıyla birkaç günlük aralıklarla tekrarlanan muayeneler gerekebilir.[7] Baş ağrısı veya baş dönmesi olup da yangın kaynaklı bir yanığı olanlarda, karbon monoksit zehirlenmesi ihtimali değerlendirilmelidir.[48] Siyanür zehirlenmesi de göz önüne alınmalıdır.[7]

Genişlik

Bir yanığın genişliği, kısmi kalınlıkta veya tam kalınlıkta yanıklardan etkilenen toplam vücut yüzey alanı (TVYA) yüzdesi ile ölçülmektedir.[10] Yalnızca kırmızı renkte olan ve su toplamayan birinci derece yanıklar bu tahmine dâhil edilmemektedir.[10] Çoğu yanıklar (%70) TVYA’nın %10’undan azını ilgilendirmektedir.[15]

TVYA’yı belirlemek için kullanılan birçok yöntem vardır; bunların arasında “dokuzlar kuralı”, Lund ve Browder şemaları ve kişinin avuç içi genişliğine dayalı tahminler bulunmaktadır.[5] Dokuzlar kuralının hatırlanması kolaydır ancak bu kural yalnızca 16 yaşından büyük hastalarda doğru sonuç vermektedir.[5] Lund ve Browder şemaları kullanılarak daha doğru tahminler yapılabilir; bu şemalar yetişkin ve çocuklarda vücut bölümlerinin farklı oranlarını dikkate almaktadır.[5] Bir insanın elinin içinin genişliği (avuç içi ve parmaklar dahil), TVYA’nın yaklaşık %1’ine denk gelmektedir.[5]

Şiddet

Amerikan Yanık Derneği’nin yanık şiddeti sınıflandırması[48]
HafifOrtaAğır
Yetişkin <%10 TVYAYetişkin %10-20 TVYAYetişkin >%20 TVYA
Genç veya yaşlı < %5 TVYAGenç veya yaşlı %5-10 TVYAGenç veya yaşlı >%10 TVYA
<%2 tam kalınlıkta yanık%2-5 tam kalınlıkta yanık>%5 tam kalınlıkta yanık
Yüksek gerilimden yaralanmaYüksek gerilim yanığı
Muhtemel solunum yaralanmasıBilinen solunum yaralanması
Çevresel yanıkYüz, eklemler, eller veya ayaklarda ciddi yanık
Diğer sağlık sorunlarıBağlantılı yaralanmalar

Özel bir yanık tedavi birimine sevke gerek olup olmadığını belirlemek için Amerikan Yanık Birliği bir sınıflandırma sistemi geliştirmiştir. Bu sistem kapsamında, yanıklar ağır, orta ve hafif olarak sınıflandırılmaktadır. Buna birçok faktöre dayalı olarak karar verilmektedir; bunların arasında yanıktan etkilenen toplam vücut yüzeyi alanı, belirli anatomik bölgelerin yanıkla ilgisi, kişinin yaşı ve bağlantılı yaralanmalar bulunmaktadır.[48] Hafif yanıklar genellikle evde tedavi edilebilmekte, orta yanıklar genellikle hastanede tedavi edilmekte, ağır yanıklara ise yanık tedavi merkezlerinde bakılmaktadır.[48]

Önleme

Geçmişten beri tüm yanıkların yaklaşık yarısı önlenebilir olarak değerlendirilmiştir.[1] Yanık önleme programları ciddi yanıkların oranını önemli ölçüde azaltmıştır.[45] Önleyici önlemlerin arasında şunlar bulunmaktadır: sıcak su sıcaklıklarının sınırlandırılması, duman alarmları, yağmurlama sistemleri, binaların uygun biçimde inşası ve ateşe dayanıklı kıyafetler.[1] Uzmanlar su ısıtıcılarının sıcaklık ayarının 48,8 °C (119,8 °F) altında yapılmasını tavsiye etmektedir.[15] Haşlanmaları önlemek için alınabilecek diğer önlemler, banyo suyu sıcaklığını ölçmek için termometre kullanmak ve ocaklara sıçrama siperleri yerleştirmektir.[45] Havai fişeklere ilişkin düzenlemeler yapılmasının etkileri çok belirli olmasa da, muhtemel bulgulara göre[49] havai fişeklerin çocuklara satışının sınırlandırılmasını da içeren tavsiyeler bu konuda faydalı olmaktadır.[15]

Tedavi

Resüsitasyon (canlandırma), kişinin solunum yolları, solunum ve dolaşımının değerlendirilmesi ve normale döndürülmesi ile başlar.[5] Solunuma ilişkin bir yaralanmadan şüpheleniyorsa, erkenentübasyon gerekli olabilir.[7] Bunu yanık yarasının tedavisi izler. Geniş yanıkları olan kişiler hastaneye getirilene kadar temiz çarşaflara sarılabilir.[7] Yanık yaraları enfeksiyona eğilimli olduğundan, kişi eğer son beş yılda bağışıklık kazanmadıysa, tetanos aşısı yapılmalıdır.[50] Amerika Birleşik Devletleri’nde acil servise gelen yanıkların %95’i tedavi edilmekte ve taburcu edilmekte, %5’inin ise hastaneye sevk edilmesi gerekmektedir.[3] Ağır yanıklarda erken beslenme önemlidir.[46] Hiperbarik oksijen tedavisi de geleneksel tedavilere ilaveten faydalı olabilmektedir.[51]

Damar içi sıvılar

Doku perfüzyonu zayıf olanlara, izotonik kristaloid solüsyon kapsülleri verilmelidir.[5] Yanıkları TVYA’nın %10-20 ’sini aşan çocuklarda ve yanıkları TVYA’nın %15 ’ini aşan yetişkinlerde bunun ardından formel sıvı resüsitasyonu başlatılmalı ve hasta takip edilmelidir.[5][52][53] Yanıkların TVYA’nın %25 ’ini aştığı durumlarda bu süreç mümkünse hastane öncesi aşamada başlatılmalıdır.[52] Parkland formülü ilk 24  saatte gereken damar içi sıvıların hacminin belirlenmesine yardımcı olabilir. Bu formül, yanığa maruz kalan kişinin TVYA’sı ile ağırlığına dayanmaktadır. Sıvının yarısı ilk 8  saatte, gerisi ise sonraki 16  saatte verilmelidir. Süre sıvı resüsitasyonunun başlatıldığı zamandan değil, yanığın meydana geldiği zamandan başlayarak hesaplanır. Çocuklara ayrıca glukoz içeren bir tedavi sıvısı verilmesi gerekebilir.[7] Ayrıca, solunum yaralanmaları olan kişilerin daha çok sıvıya ihtiyacı vardır.[54] Yetersiz sıvı resüsitasyonu sorunlara yol açabilir, ancak fazla resüsitasyon da durumu kötüleştirebilir.[55] Formüller yalnızca birer rehberdir; verilecek sıvı en iyi şekilde şu ölçütlere göre belirlenir: yetişkinlerde >30 mL/h veya çocuklarda >1mL/kg’dan fazla idrar çıkışı ile 60 mmHg’den fazla ortalama arter basıncı.[7]

Laktatlı Ringer solüsyonu sıklıkla kullanılmasına karşın, normal salin solüsyonundan daha iyi olduğuna dair bir kanıt bulunmamaktadır.[5] Kristaloid sıvılar en az kolloid sıvılar kadar iyidir, ancak kolloid sıvılar daha pahalı olduğundan pek tavsiye edilmemektedir.[56] Kan transfüzyonlarına nadiren ihtiyaç duyulmaktadır.[10] Bunlar genellikle yalnızca ilgili komplikasyon risklerinden dolayı hemoglobin seviyesinin 60-80 g/L (6-8 g/dL)[57] altına düştüğü durumlarda tavsiye edilmektedir.[7] Gerektiğinde yanmış derinin içine damar içi kateterler yerleştirilebilir veya kemik içi infüzyona başvurulabilir.[7]

Yara tedavisi

Yarayı hemen (yanık oluşumundan sonraki 30 dakika içinde) soğutmak, yanığın derinliğini ve acıyı azaltır, ancak fazla soğutma hipotermiye yol açabileceğinden dikkatli olunmalıdır.[5][10] Soğutmada 10–25 C derecede soğuk su kullanılmalıdır; buzlu su kullanılmamalıdır zira buzlu su yaralanmayı daha da artırabilir.[5][45] Kimyasal yanıklarda kapsamlı bir yıkama gerekebilir.[10] Sabun ve suyla yıkama, ölü dokunun çıkarılması ve yaranın sarılması, yara tedavisinde önemli noktalardır. Eğer zarar görmemiş su kabarcıkları mevcutsa, bunlara ne yapılması gerektiği kesin olarak ortaya konulmamıştır. Henüz kesinleşmemiş bulgular, bunlara dokunulmaması gerektiğin görüşünü desteklemektedir. İkinci derece yanıklar iki gün sonra yeniden değerlendirilmelidir.[45]

Birinci ve ikinci derece yanıkların tedavisinde hangi tür sargıların kullanılması gerektiğine ilişkin çok az nitelikli bulgu mevcuttur.[58][59] Birinci derece yanıkların herhangi bir sargı kullanılmadan tedavi edilmesi uygundur.[45] Haricen kullanılan antibiyotikler sıklıkla tavsiye edilmesine karşın, kullanımlarını destekleyen çok az bulgu vardır.[60] Gümüş sülfadiazin (bir tür antibiyotik) iyileşme süresini uzatabileceğinden tavsiye edilmemektedir.[59] Gümüş[61] içeren sargıların veya negatif basınçlı yara tedavisi kullanımını destekleyecek bulgular yetersizdir.[62]

İlaçlar

Yanıklar çok ağrılı olabilmektedir; ağrı tedavisi için ise birçok farklı seçeneğe başvurulabilir. Bunların arasında basit analjezikler (ibuprofen ve asetaminofen gibi) ve morfin gibi opioidler bulunmaktadır. Anksiyeteyi azaltmak için analjeziklere ilaveten benzodiazepinler kullanılabilir.[45] İyileşme süreci boyunca, kaşıntıyı hafifletmek için antihistaminikler, masaj ya da transkutanöz sinir stimülasyonu kullanılabilir.[8] Fakat antihistaminikler bu amaç kapsamında vakaların yalnızca %20’sinde etkili olmaktadır.[63] Gabapentin kullanımını destekleyen kesin olmayan bulgular mevcuttur;[8] nitekim antihistaminik ile düzelmeyen vakalarda kullanımı uygun olabilir.[64]

Çok geniş yanıkları (>%60 TVYA) bulunan kişilerde ameliyattan önce damar içi antibiyotikler tavsiye edilmektedir.[65] (2008 (2008) itibarıyla), 2008’den beri rehberler antibiyotik direnci ve [60] artan mantar enfeksiyonu riskine ilişkin kaygılar nedeniyle bunların genel kullanımını tavsiye etmemektedir.[7] Fakat kesin olmayan bulgular, geniş ve ağır yanıklarda hayatta kalma oranını artırabildiklerini göstermiştir.[60] Eritropoetinin, yanıkları olan kişilerde anemiyi önleme veya tedavi etme konusunda etkili olduğu sonucuna ulaşılmamıştır.[7] Hidroflorik asitten kaynaklanan yanıklarda, kalsiyum glukonat belirgin bir antidottur ve damar yoluyla ve/veya haricen kullanılabilir.[22]

Ameliyat

Deri greftleri veya flepleri ile cerrahi yoldan kapatılması gereken yaraların (ufak bir tam kalınlıkta yanıktan daha ağır olan neredeyse tüm yanıkların) mümkün olduğunca erken tedavi altına alınması gerekir.[66] Eklemlerde veya göğüsteki çevresel yanıklar eskaratomi olarak adlandırılan, derinin derhal cerrahi yoldan kesilmesi işlemini gerektirebilir.[67] Bu işlem, uzuvlardaki kan dolaşımı veya solunum ile ilgili sorunları tedavi etmek veya önlemek için yapılmaktadır.[67] Boyun veya parmak yanıklarında faydalı olup olmadığı kesin değildir.[67] Elektrik yanıklarında fasyaların kesilerek açılması gerekebilir.[67]

Alternatif tıp

Bal, antik çağlardan beri yaraların iyileştirilmesinde kullanılmıştır; dolayısıyla birinci ve ikinci derece yanıklarda etkili olabilir.[68][69] Aloe vera hakkındaki bulgular zayıf niteliktedir.[70] Ağrıyı azaltmada faydalı olabilmesine[11] ve 2007 yılında yapılan bir incelemede iyileşme süresinde kısalmaya ilişkin kesinleşmemiş bulgulara işaret edilmiş olsa da[71] 2012 yılında yapılan başka bir incelemede iyileştirme konusunda gümüş sülfadiazini geçemediği tespit edilmiştir.[70]

E vitamininin keloid (yara dokusunun aşırı biçimde büyümesi) veya izleri hafifletmeye yaradığını gösteren çok az bulgu vardır.[72] Tereyağı tavsiye edilmemektedir.[73] Düşük gelirli ülkelerde yanıkların üçte biri yaralara yumurta, çamur, yaprak veya tezek konulması gibi geleneksel tıp yöntemleri ile tedavi edilmektedir.[16] Cerrahi müdahale bazı durumlarda yetersiz mali kaynak ve olanaksızlıktan dolayı kısıtlıdır.[16] Süreç boyunca yaşanan ağrıyı ve anksiyeteyi azaltmak için ilaçlara ilaveten kullanılabilecek sanal gerçeklik terapisi, hipnoz ve dikkat dağıtma teknikleri gibi davranışsal yaklaşımlar dâhil pek çok başka yöntem bulunmaktadır.[64]

Prognoz

ABD’de prognoz[74]
TVYAÖlüm oranı
<%10%0.6
%10-20%2.9
%20-30%8.6
%30-40%16
%40-50%25
%50-60%37
%60-70%43
%70-80%57
%80-90%73
>%90%85
Solunum%23

Prognoz geniş yanıkları olan hastalarda, daha yaşlı hastalarda ve kadın hastalarda daha kötü seyretmektedir.[10] Duman solumaya bağlı bir yaralanmanın, uzun kemik kırıkları gibi başka önemli yaralanmaların ve ciddi eş zamanlı hastalıkların (örneğin, kalp rahatsızlığı, diyabet, psikiyatrik hastalık ve intihar eğilimi vb.) mevcudiyeti de prognozu etkilemektedir.[10] Ortalama olarak, Amerika Birleşik Devletleri’nde yanık tedavi merkezlerine alınan hastaların %4’ü hayatını kaybetmektedir;[15] burada hastanın akıbeti yanığın genişliğine bağlıdır. Örneğin, yanıkları %10 TVYA’dan az bir kısmı kaplayan hastalarda ölüm oranı %1’den az iken, yanıkları %90 TVYA’yı aşan hastalarda ölüm oranı %85 olmuştur.[74] Afganistan’da yanıkları TVYA’nın %60’ını geçen hastalar nadiren hayatta kalabilmektedir.[15] Yıllar boyunca ağır yanıkların prognozunu belirlemede Baux formülü kullanılmıştır; fakat daha gelişmiş tedavi yöntemlerinden dolayı bu formül artık pek doğru sonuç vermemektedir.[7] Formülde yanığın büyüklüğü (% TBSA) ile kişinin yaşı toplanmakta, bu toplam da aşağı yukarı ölüm riskini vermektedir.[7]

Komplikasyonlar

Yanıklarda en yaygını enfeksiyon olmak üzere, pek çok komplikasyon meydana gelebilmektedir.[15] Muhtemel komplikasyonlar görülme sıklıklarına göre şöyledir: zatürre, deri altı yangısı, idrar yolu enfeksiyonu ve solunum yetmezliği.[15] Enfeksiyona ilişkin risk faktörleri ise şu şekildedir: %30 TVYA’yı aşan yanıklar, tam kalınlıkta yanıklar, uç noktalarda yaş (genç veya yaşlı) veya bacaklarda veya perinede yanıklar.[75] Zatürre özellikle solunum kaynaklı yaralanmalarda sıklıkla meydana gelmektedir.[7]

%10 TVYA’yı aşan tam kalınlıktaki yanıklara bağlı anemi de sıkça görülmektedir.[5] Elektrik yanıkları, kaslardaki hasar nedeniyle kompartıman sendromu veya rabdomiyolize yol açabilir.[7] Vakaların %6’sı ila %25’inde bacak damarlarında kan toplanması olduğu tahmin edilmektedir.[7] Ağır bir yanıktan sonra yıllarca devam edebilecek hipermetabolik durum, kemik yoğunluğunda azalmaya ve kas kitlesinde kayba neden olabilir.[46] Bir yanık meydana geldikten sonra özellikle de genç ve koyu tenlilerde keloidler oluşabilir.[72] Çocuklar yanıklardan sonra önemli psikolojik travmalar yaşayabilir ve posttravmatik stres bozukluğu geçirebilir.[76] Yara izleri de vücudun görünüşünden rahatsızlık duymaya yol açabilir.[76] Gelişmekte olan ülkelerde, ciddi yanıklar sosyal izolasyon, aşırı yoksulluk ve çocukların terk edilmesine yol açabilir.[3]

Yanık Engel Oranı Tablosu

Yanık engel oranı, yanığın şiddeti ve sınıfına bağlıdır. Yanık engel oranı belirlenirken, vücut yüzeyini kaplayan bölümü, yanığın verdiği tahribat ve etkilediği organlar dikkate alınır.[77]

Yanık engel oranı tablosu

Vücut yüzeyinin %10’unu kaplayan ve ameliyatla giderilemeyen keloid hipertrofi %20
Vücut yüzeyinin %50’sini kaplayanlar %30
Vücut yüzeyinin %50’sinden fazlasını kaplayanlar %40
Saçlı derinin yarıdan çok alanını kaplayan yanıklar ve yaralar %25
Yanık zemininde gelişen Marjolin ülseri ve skuamöz kanserler ilgili branş tarafından

değerlendirilir.

Akciğer ve damar sistemini etkileyen yanıklar

  • Ağır inhalasyon travması sonucu Akciğerde kalan sekeller ilgili branş tarafından değerlendirilir.
  • Akut Trakeotomi sonucu Trakea’da kalan sekeller ilgili branş tarafından değerlendirilir.
  • Yanık sonrası oluşan kalıcı damar içi pıhtılaşmaları ilgili branş tarafından değerlendirilir.
  • Yanık sonrası oluşan kalıcı lenfödemler ilgili branş tarafından değerlendirilir.

Kulak Burun sistemini etkileyen yanıklar

  • Buruna ait sekeller ilgili branş tarafından değerlendirilir.
  • Kulağa ait kayıp ve sekeller ilgili branş tarafından değerlendirilir.

Göz ile ilgili yanıklar

  • Elektrik yanıkları sonrası oluşan katarakt ilgili branş tarafından değerlendirilir.
  • Termal travma sonucu oluşan blefaritler ilgili branş tarafından değerlendirilir.

Ürogenital sistemini etkileyen yanıklar

  • Yanık komplikasyonu sonucu oluşan üro-nefropatiler ilgili branş tarafından değerlendirilir.
  • Elektrik travması ve yanık sonrası gelişen genital ve üriner organ sekelleri ilgili branş tarafından değerlendirilir.

Sindirim sistemini etkileyen yanıklar

  • Curling ülseri perforasyonu sonucu opere edilen vakalar ilgili branş tarafından değerlendirilir.
  • Yanığa bağlı özefagus darlıkları ilgili branş tarafından değerlendirilir.
  • Yanık komplikasyonu sonucu oluşmuş kolesistitler ilgili branş tarafından değerlendirilir.
  • Yıldırım çarpması ve elektrik travması sonucu oluşan ağır anorektal harabiyete bağlı kolostomililer ilgili branş tarafından değerlendirilir.
  • Yanık sonrası oluşmuş ileri kaşeksiler ilgili branş tarafından değerlendirilir.

Hareket sistemini etkileyen yanıklar

  • Yanık sonrası uygulanan ampütasyon, dezartikülasyona bağlı extremite kayıpları ilgili branş tarafından değerlendirilir.
  • Yanık sebebiyle kalmış sindaktililer ilgili branş tarafından değerlendirilir.
  • Extremiteleri ve eklemleri tutan sekel olarak kalmış kontraktürler ilgili branş tarafından değerlendirilir.
  • Yanık sonrası kostal kondritis ve heterotopik periartiküler kemik oluşması ilgili branş tarafından değerlendirilir.

Sinir sistemini etkileyen yanıklar

  • Yanık sonrası oluşan merkezi ve periferik sinir lezyonları ilgili branş tarafından değerlendirilir.

Epidemiyoloji

2004 yılında 100.000 yerli başına yangına ilişkin Engellilikle geçen yaşam süresi.[78]
  no data
  < 50
  50-100
  100-150
  150-200
  200-250
  250-300
  300-350
  350-400
  400-450
  450-500
  500-600
  > 600

2004 yılı itibarıyla tüm dünyada 11 milyon yanık için tıbbi tedaviye ihtiyaç duyulmuş ve 300.000 kişi ölmüştür.[3] Bu rakam, yanığı motorlu taşıt kazası, düşmeler ve şiddetten sonra 4. en önemli yaralanma sebebi yapmaktadır.[3] Yanıkların yaklaşık %90’ı gelişmekte olan ülkelerde meydana gelmektedir.[3] Bu durumun sebebi kısmen aşırı kalabalık ve emniyetsiz pişirme yöntemleri olarak gösterilmektedir.[3] Toplamda ölümcül yanıkların neredeyse %60’ı 100.000’de 11,6 ile Güneydoğu Asya’da meydana gelmektedir.[15]

Gelişmiş ülkelerde, yetişkin erkeklerde yanığa bağlı ölüm oranı kadınlardakinin iki katıdır. Bunun sebebi muhtemelen daha yüksek risk içeren mesleklerde çalışmaları ve daha çok risk alınan faaliyetlerde bulunmalarıdır. Fakat gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda kadınlar erkeklere göre iki kat fazla risk taşımaktadır. Bu durum da çoğunlukla mutfak kazaları ve aile içi şiddete bağlanmaktadır.[3] Çocuklarda yanığa bağlı ölümler, gelişmekte olan ülkelerde, gelişmiş ülkelere göre on kattan daha fazla görülmektedir.[3] Yanık, toplamda, çocuklarda ölüme yol açan ilk on beş sebepten birisidir.[1] 1980’lerden 2004 yılına kadar, birçok ülkede hem ölümcül yanık oranlarında hem de genel olarak yanıklarda azalma görülmüştür.[3]

Gelişmiş ülkeler

Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl tahminen 500.000 yanık yaralanması tıbbi olarak tedavi edilmektedir.[45] 2008 yılında bunların 3.300’ü ölümle sonuçlanmıştır.[1] Çoğu yanıklar (%70) ve yanığa bağlı ölümler erkeklerde görülmektedir.[4][10] Yangına bağlı yanıklar en çok 18 –35 yaşları arasındakilerde görülmekteyken, haşlanmalar en çok beş yaştan küçük çocuklarda ve 65 yaş üzeri yetişkinlerde görülmektedir.[10] Elektrik yanıkları nedeniyle her yıl yaklaşık 1.000 kişi hayatını kaybetmektedir.[79] Yıldırım her yıl yaklaşık 60 kişinin ölümüne yol açmaktadır.[9] Avrupa’da kasıt içeren yanıklar en çok orta yaşlı erkeklerde görülmektedir.[41]

Gelişmekte olan ülkeler

Hindistan’da her yıl yaklaşık 700.000 ila 800.000 kişi ciddi yanıklara maruz kalmakta; fakat bunların çok azı özel yanık tedavi birimlerinde tedavi edilmektedir.[80] Yanıklar en çok 16–35 yaşları arasındaki kadınlarda görülmektedir.[80] Bu yüksek oran kısmen, emniyetsiz mutfaklar ve Hindistan’a özgü bol giysilere bağlanmaktadır.[80] Hindistan’da tüm yanıkların üçte birinin giysilerin açık ateşten alev alması sonucu meydana geldiği tahmin edilmektedir.[81] Kasıt içeren yanıklar da yaygın bir sebeptir; aile içi şiddet ve kendi kendine zarar vermeye bağlı olarak genç kadınlarda yüksek oranlarda görülmektedir.[3][41]

Tarihçe

Yanıkları derecelerine göre sınıflandıran Guillaume Dupuytren (1777-1835)

3.500 yıldan eski mağara resimleri, yanık ve yanık tedavisine ilişkin kayıtlar sunmaktadır.[2] Mısır’daki M.Ö.1500 tarihli Edwin Smith papirüsü bal ve reçine kullanılan tedavileri açıklamaktadır.[2] Çağlar boyunca birçok farklı tedavi yöntemi kullanılmıştır; M.Ö.600 yıllarında Çinliler çay yaprakları, M.Ö.400 yıllarında Hipokrat domuz yağı ve sirke, M.S.100 yıllarında ise Celsus mür ve şarap kullanıldığını belgelemiştir.[2] Fransız berber-cerrah Ambroise Paré 1500’lerde ilk kez farklı yanık derecelerini tanımlamıştır.[82] Guillaume Dupuytren bu dereceleri 1832 yılında altı farklı yanık şiddeti olarak genişletmiştir.[2][83]

Yanık tedavisine yönelik ilk hastane 1843 yılında İngiltere, Londra’da açılmıştır; modern yanık tedavisinin gelişimi ise 1800’lerin sonunda ve 1900’lerin başında başlamıştır.[2][82] Birinci Dünya Savaşı boyunca, Henry D. Dakin ve Alexis Carrel, sodyum hipoklorit solüsyonları kullanarak yanık ve yaraları temizlemeye ve dezenfekte etmeye yönelik standartları geliştirmiş, bu da ölüm oranını önemli derecede azaltmıştır.[2] 1940’larda yaranın erkenden kesilip çıkarılmasının ve deri greftlemenin önemi anlaşılmış ve aynı zamanlarda, sıvı resüsitasyonu ve yol gösterici formüller geliştirilmiştir.[2] 1970’lerde araştırmacılar ağır yanıkları takip eden hipermetabolik durumun önemini ortaya koymuştur.[2]

Yanık türleri ve ilkyardım

Elektrik yanığı

Elektrik yanığı altta bulunan dokulara ciddi şekilde hasar verebilir. Elektrik yanıklarında hasta iki tâne yara izine sahip olabilir (giriş ve çıkış).

Uyarılar:
  • Elektrik yanığı olan hastanın yanına elektriğin kesilip emniyetli bir ortam olmadan asla gitmeyin.
  • Elektriği kesin.
  • Nefes almayı, dolaşımı kontrol edin, gerekli kardiyak yardımını yapın (eğer gerekli ise).
  • Gerekmiyorsa hastayı kımıldatmayın. (Elektrik yanmalarında omurilik yaralanması olabilir)
  • Yanığı kuru steril gazlı bezle kapatın.
  • Tıbbî yardım çağırın.

Kimyasal yanık

Deri ile teması halinde yanık yapacak pek çok kimyasal madde vardır. Kimyasal yanıklar âcil yardım gerektirir.

Uyarılar:
  • Akan suyla kimyasal madde bulaşan yeri yıkayın. Hafifçe akan bir suyla en az 20 dakika yıkayın. Sert basınçlı akan sudan kaçının. Yıkama sırasında kimyasal bulaşan elbiseyi ve takıları çıkarın.
  • Âcil ambülans servisiyle (112) veya zehirlenme merkeziyle temas kurun.
  • Geç reaksiyon durumu için hastayı izleyin.

Göze bulaşmışsa gözü aşağı doğru yıkayın.

Isı yanıklarında (alev, aşırı ısı, radyasyon veya güneş yanığı) ilk yardım

1. derece yanık için uyarılar:
  • Yanan kısmı soğutun. Soğuk suya daldırın veya soğuk bez koyun.
  • Temiz kuru bir bezle kapatın.
  • Yanık yerini kalp seviyesinin üzerine kaldırın.
  • Şoka karşı koruyun (gerekiyorsa).
2. derece yanık için uyarılar:
  • Yanan kısmı soğutun. Soğuk suya daldırın veya soğuk bez koyun.
  • Temiz kuru bir bezle kapatın.
  • Yanık yerini kalp seviyesinin üzerine kaldırın.
  • Şoka karşı koruyun (gerekiyorsa).
3. derece yanık için uyarılar:
  • Derhal acil servisi arayın (su uygulaması yapmayın).
  • Temiz kuru bir bezle kapatın.
  • Yanık yerini kalp seviyesinin üzerine kaldırın.
  • Şoka karşı koruyun.
Soğuk yanığı

Soğuk yanığı (soğuk ısırması)

Vücudun oldukça soğuk bir madde ile temasından kaynaklanan yanık çeşididir. Kar, soğuk hava gibi soğuk maddelerle uzun süreli temas; kuru buz, sıvı nitrojen, sıvı helyum veya soğutularak sıvılaştırılmış gazlarla kısa süreli temas buna neden olabilir. Bu durumlarda vücuttan soğuk maddelere doğru bir ısı akışı olur. Doku kaybı sonucunda yaralar oluşur.

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f g h Herndon D ((Ed.)). "Chapter 4: Prevention of Burn Injuries". Total burn care (4. bas.). Edinburgh: Saunders. s. 46. ISBN 978-1-4377-2786-9. 31 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  2. ^ a b c d e f g h i Herndon D ((Ed.)). "Chapter 1: A Brief History of Acute Burn Care Management". Total burn care (4. bas.). Edinburgh: Saunders. s. 1. ISBN 978-1-4377-2786-9. 9 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  3. ^ a b c d e f g h i j k l m n o Peck, MD (Kasım 2011). "Epidemiology of burns throughout the world. Part I: Distribution and risk factors". Burns : journal of the International Society for Burn Injuries. 37 (7). ss. 1087-100. doi:10.1016/j.burns.2011.06.005. PMID 21802856. 
  4. ^ a b c "Burn Incidence and Treatment in the United States: 2012 Fact Sheet". American Burn Association. 2012. 27 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Nisan 2013. 
  5. ^ a b c d e f g h i j k l m Granger, Joyce (Ocak 2009). "An Evidence-Based Approach to Pediatric Burns". Pediatric Emergency Medicine Practice. 6 (1). 17 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  6. ^ a b c d e f g h i j Herndon D, (Ed.) (2012). "Chapter 10: Evaluation of the burn wound: management decisions". Total burn care (4. bas.). Edinburgh: Saunders. s. 127. ISBN 978-1-4377-2786-9. 
  7. ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s Brunicardi, Charles (2010). "Chapter 8: Burns". Schwartz's principles of surgery (9. bas.). New York: McGraw-Hill, Medical Pub. Division. ISBN 978-0-07-154769-7. 
  8. ^ a b c Goutos, I (Mart-Nisan 2009). "Pruritus in burns: review article". Journal of burn care & research : official publication of the American Burn Association. 30 (2). ss. 221-8. PMID 19165110. 
  9. ^ a b c d e f g Marx, John (2010). "Chapter 140: Electrical and Lightning Injuries". Rosen's emergency medicine : concepts and clinical practice (7. bas.). Philadelphia: Mosby/Elsevier. ISBN 0-323-05472-2. 
  10. ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z aa ab ac ad ae af ag ah ai aj ak al am an ao ap Tintinalli, Judith E. (2010). Emergency Medicine: A Comprehensive Study Guide (Emergency Medicine (Tintinalli)). New York: McGraw-Hill Companies. ss. 1374-1386. ISBN 0-07-148480-9. 
  11. ^ a b Lloyd, EC (1 Ocak 2012). "Outpatient burns: prevention and care". American family physician. 85 (1). ss. 25-32. PMID 22230304. 
  12. ^ Buttaro, Terry (2012). Primary Care: A Collaborative Practice. Elsevier Health Sciences. s. 236. ISBN 978-0-323-07585-5. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  13. ^ Kowalski, Caroline Bunker Rosdahl, Mary T. (2008). Textbook of basic nursing (9. bas.). Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins. s. 1109. ISBN 978-0-7817-6521-3. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  14. ^ National Burn Repository Pg. i
  15. ^ a b c d e f g h i j k l m Herndon D ((Ed.)). "Chapter 3: Epidemiological, Demographic, and Outcome Characteristics of Burn Injury". Total burn care (4. bas.). Edinburgh: Saunders. s. 23. ISBN 978-1-4377-2786-9. 9 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  16. ^ a b c Forjuoh, SN (Ağustos 2006). "Burns in low-and middle-income countries: a review of available literature on descriptive epidemiology, risk factors, treatment, and prevention". Burns : journal of the International Society for Burn Injuries. 32 (5). ss. 529-37. PMID 16777340. 
  17. ^ Murphy, Catherine; Gardiner, Mark; Sarah Eisen, (Ed.) (2009). Training in paediatrics : the essential curriculum. Oxford: Oxford University Press. s. 36. ISBN 978-0-19-922773-0. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  18. ^ a b c d Maguire, S (Aralık 2008). "A systematic review of the features that indicate intentional scalds in children". Burns : journal of the International Society for Burn Injuries. 34 (8). ss. 1072-81. PMID 18538478. 
  19. ^ Peden, Margie (2008). World report on child injury prevention. Geneva, Switzerland: World Health Organization. s. 86. ISBN 978-92-4-156357-4. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  20. ^ World Health Organization. "World report on child injury prevention" (PDF). 3 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  21. ^ a b Hardwicke, J (Mayıs 2012). "Chemical burns--an historical comparison and review of the literature". Burns : journal of the International Society for Burn Injuries. 38 (3). ss. 383-7. PMID 22037150. 
  22. ^ a b Makarovsky, I (Mayıs 2008). "Hydrogen fluoride--the protoplasmic poison". The Israel Medical Association journal : IMAJ. 10 (5). ss. 381-5. PMID 18605366. 
  23. ^ a b Çöloğlu AS. Kimyasal zararlara bağlı ölümler. "Adli Tıp. Editörle: Z.Soysal, C.Çakalır. 1.cilt, s.183-229. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayınları 224, İstanbul, 1999
  24. ^ a b Isenberg SR, Hier LA, Chauvin PJ. Chemical burns of the oral mucosa: report of a case. J. Can. Dent. Assoc., 62(3):262‐264, 1996
  25. ^ a b Choi RS, Lillehei CW, Lund DP, et al. Esophageal replacement in children who have caustic pharyngoesophageal stricture. J.Pediatr.Surg., 32(7): 1083-1088, 1077
  26. ^ Bagga S, Thomas BS, Bhat M. Garlic burn as self-inflicted mucosal injury - a case report and review of the literature. Quintessence Int.,39(6):491‐494, 2008
  27. ^ Rostami AM, Brooks JK. Intraoral chemical burn from use of 3% hydrogen peroxide. Gen. Dent., 59(6):504‐506, 2011
  28. ^ Perharic L, Shaw D, Murray V. Toxic effects of herbal medicine and food supplements. Lancet, 342:180-181, 1993
  29. ^ a b Dayakar M M, Pai PG, Sooranagi RP, et al. Chemical burns of gingiva and its management. SRM J. Res. Dent. Sci., 9:174-180, 2018
  30. ^ a b Çöloğlu AS. Oral Patoloji (Ağız Patolojisi). Yeditepe Üniv.Yayınları, Mor Ajans, İstanbul, 2007
  31. ^ Edlich, RF (2005). "Modern concepts of treatment and prevention of lightning injuries". Journal of long-term effects of medical implants. 15 (2). ss. 185-96. PMID 15777170. 
  32. ^ Baruchin AM, Lustig JP, Nahlieli O, Neder A. Burns of the oral mucosa. Report of 6 cases. J Craniomaxillofac Surg., 19(2):94-96, 1991
  33. ^ a b Koka S, Linebaugh ML. Oral electrical burns: Etiology, histopathology, and prosthodontic treatment. J. Prosthodont., 2(2): 136-141, 1993
  34. ^ Hashem FK, Al Khayal Z. Oral burn contractures in children. Ann Plastic Surg., 51:468-471, 2003
  35. ^ LeCompte EJ, Goldman BM. Oral electrical burns in children – early treatment and appliance fabrication. Pediatric Dentistry, 4(4):333-337, 1982
  36. ^ Prahlow, Joseph (2010). Forensic pathology for police, death investigators, and forensic scientists. Totowa, N.J.: Humana. s. 485. ISBN 978-1-59745-404-9. 2 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  37. ^ Kearns RD, Cairns CB, Holmes JH, Rich PB, Cairns BA (Ocak 2013). "Thermal burn care: a review of best practices. What should prehospital providers do for these patients?". EMS World. 42 (1). ss. 43-51. PMID 23393776. 
  38. ^ Balk, SJ (Mart 2011). "Ultraviolet radiation: a hazard to children and adolescents". Pediatrics. 127 (3). ss. e791-817. PMID 21357345. 
  39. ^ a b c Marx, John (2010). "Chapter 144: Radiation Injuries". Rosen's emergency medicine : concepts and clinical practice (7. bas.). Philadelphia: Mosby/Elsevier. ISBN 0-323-05472-2. 
  40. ^ a b Krieger, John (2001). Clinical environmental health and toxic exposures (2. bas.). Philadelphia, Pa. [u.a.]: Lippincott Williams & Wilkins. s. 205. ISBN 978-0-683-08027-8. 31 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  41. ^ a b c d Peck, MD (Ağustos 2012). "Epidemiology of burns throughout the World. Part II: intentional burns in adults". Burns : journal of the International Society for Burn Injuries. 38 (5). ss. 630-7. PMID 22325849. 
  42. ^ a b Herndon D, (Ed.) (2012). "Chapter 61: Intential burn injuries". Total burn care (4. bas.). Edinburgh: Saunders. s. 689-698. ISBN 978-1-4377-2786-9. 
  43. ^ Jutla, RK (Mart-Nisan 2004). "Love burns: An essay about bride burning in India". The Journal of burn care & rehabilitation. 25 (2). ss. 165-70. PMID 15091143. 
  44. ^ Peden, Margie (2008). World report on child injury prevention. Geneva, Switzerland: World Health Organization. s. 82. ISBN 978-92-4-156357-4. 9 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  45. ^ a b c d e f g h Marx, John (2010). "Chapter 60: Thermal Burns". Rosen's emergency medicine : concepts and clinical practice (7. bas.). Philadelphia: Mosby/Elsevier. ISBN 978-0-323-05472-0. 
  46. ^ a b c d e Rojas Y, Finnerty CC, Radhakrishnan RS, Herndon DN (Aralık 2012). "Burns: an update on current pharmacotherapy". Expert Opin Pharmacother. 13 (17). ss. 2485-94. doi:10.1517/14656566.2012.738195. PMC 3576016 $2. PMID 23121414. 
  47. ^ Hannon, Ruth (2010). Porth pathophysiology : concepts of altered health states (1. Canadian bas.). Philadelphia, PA: Wolters Kluwer Health/Lippincott Williams & Wilkins. s. 1516. ISBN 978-1-60547-781-7. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  48. ^ a b c d Garmel, edited by S.V. Mahadevan, Gus M. (2012). An introduction to clinical emergency medicine (2. bas.). Cambridge: Cambridge University Press. ss. 216-219. ISBN 978-0-521-74776-9. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  49. ^ Jeschke, Marc (2012). Handbook of Burns Volume 1: Acute Burn Care. Springer. s. 46. ISBN 978-3-7091-0348-7. 9 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  50. ^ Klingensmith M, (Ed.) (2007). The Washington manual of surgery (5. bas.). Philadelphia, Pa.: Lippincott Williams & Wilkins. s. 422. ISBN 978-0-7817-7447-5. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  51. ^ Cianci, P (Ocak-Şubat 2013). "Adjunctive hyperbaric oxygen therapy in the treatment of thermal burns". Undersea & hyperbaric medicine : journal of the Undersea and Hyperbaric Medical Society, Inc. 40 (1). ss. 89-108. PMID 23397872. 
  52. ^ a b Enoch, S (8 Nisan 2009). "Emergency and early management of burns and scalds". BMJ (Clinical research ed.). Cilt 338. ss. b1037. PMID 19357185. 
  53. ^ Hettiaratchy, S (Temmuz 2004). "Initial management of a major burn: II--assessment and resuscitation". BMJ (Clinical research ed.). 329 (7457). ss. 101-3. PMID 15242917. 
  54. ^ Jeschke, Marc (2012). Handbook of Burns Volume 1: Acute Burn Care. Springer. s. 77. ISBN 978-3-7091-0348-7. 16 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  55. ^ Endorf, FW (Aralık 2011). "Burn management". Current opinion in critical care. 17 (6). ss. 601-5. PMID 21986459. 
  56. ^ Perel, P (13 Haziran 2012). Perel, Pablo (Ed.). "Colloids versus crystalloids for fluid resuscitation in critically ill patients". Cochrane database of systematic reviews (Online). Cilt 6. ss. CD000567. doi:10.1002/14651858.CD000567.pub5. PMID 22696320. 
  57. ^ Curinga, G (Ağustos 2011). "Red blood cell transfusion following burn". Burns : journal of the International Society for Burn Injuries. 37 (5). ss. 742-52. PMID 21367529. 
  58. ^ Wasiak, J (28 Mart 2013). "Dressings for superficial and partial thickness burns". Cochrane database of systematic reviews (Online). Cilt 3. ss. CD002106. PMID 23543513. 
  59. ^ a b Wasiak J, Cleland H, Campbell F (2008). Wasiak, Jason (Ed.). "Dressings for superficial and partial thickness burns". Cochrane Database Syst Rev, 4. ss. CD002106. doi:10.1002/14651858.CD002106.pub3. PMID 18843629. 
  60. ^ a b c Avni T, Levcovich A, Ad-El DD, Leibovici L, Paul M (2010). "Prophylactic antibiotics for burns patients: systematic review and meta-analysis". BMJ. Cilt 340. ss. c241. doi:10.1136/bmj.c241. PMC 2822136 $2. PMID 20156911. 
  61. ^ Storm-Versloot, MN (17 Mart 2010). Storm-Versloot, Marja N (Ed.). "Topical silver for preventing wound infection". Cochrane database of systematic reviews (Online), 3. ss. CD006478. doi:10.1002/14651858.CD006478.pub2. PMID 20238345. 
  62. ^ Dumville, JC (12 Aralık 2012). "Negative pressure wound therapy for partial-thickness burns". Cochrane database of systematic reviews (Online). Cilt 12. ss. CD006215. PMID 23235626. 
  63. ^ Zachariah, JR (Ağustos 2012). "Post burn pruritus--a review of current treatment options". Burns : journal of the International Society for Burn Injuries. 38 (5). ss. 621-9. PMID 22244605. 
  64. ^ a b Herndon D, (Ed.) (2012). "Chapter 64: Management of pain and other discomforts in burned patients". Total burn care (4. bas.). Edinburgh: Saunders. s. 726. ISBN 978-1-4377-2786-9. 
  65. ^ Herndon D, (Ed.) (2012). "Chapter 31: Etiology and prevention of multisystem organ failure". Total burn care (4. bas.). Edinburgh: Saunders. s. 664. ISBN 978-1-4377-2786-9. 
  66. ^ Jeschke, Marc (2012). Handbook of Burns Volume 1: Acute Burn Care. Springer. s. 266. ISBN 978-3-7091-0348-7. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  67. ^ a b c d Orgill, DP (Eylül-Ekim 2009). "Escharotomy and decompressive therapies in burns". Journal of burn care & research : official publication of the American Burn Association. 30 (5). ss. 759-68. PMID 19692906. 
  68. ^ Jull AB, Rodgers A, Walker N (2008). Jull, Andrew B (Ed.). "Honey as a topical treatment for wounds". Cochrane Database Syst Rev, 4. ss. CD005083. doi:10.1002/14651858.CD005083.pub2. PMID 18843679. 
  69. ^ Wijesinghe, M (22 Mayıs 2009). "Honey in the treatment of burns: a systematic review and meta-analysis of its efficacy". The New Zealand medical journal. 122 (1295). ss. 47-60. PMID 19648986. 
  70. ^ a b Dat, AD (15 Şubat 2012). "Aloe vera for treating acute and chronic wounds". Cochrane database of systematic reviews (Online). Cilt 2. ss. CD008762. PMID 22336851. 
  71. ^ Maenthaisong, R (Eylül 2007). "The efficacy of aloe vera used for burn wound healing: a systematic review". Burns : journal of the International Society for Burn Injuries. 33 (6). ss. 713-8. PMID 17499928. 
  72. ^ a b Juckett, G (1 Ağustos 2009). "Management of keloids and hypertrophic scars". American family physician. 80 (3). ss. 253-60. PMID 19621835. 
  73. ^ Cox, Carol Turkington, Jeffrey S. Dover ; medical illustrations, Birck (2007). The encyclopedia of skin and skin disorders (3. ed. bas.). New York, NY: Facts on File. s. 64. ISBN 9780816075096. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  74. ^ a b National Burn Repository, Pg. 10
  75. ^ Young, Christopher King, Fred M. Henretig, (Ed.) (2008). Textbook of pediatric emergency procedures (2. bas.). Philadelphia: Wolters Kluwer Health/Lippincott Williams & Wilkins. s. 1077. ISBN 978-0-7817-5386-9. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  76. ^ a b Roberts, edited by Michael C. (2009). Handbook of pediatric psychology (4. bas.). New York: Guilford. s. 421. ISBN 978-1-60918-175-8. 9 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  77. ^ "Yanık Engel Oranı". Engelli.com. 8 Ocak 2023. 8 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ocak 2023. 
  78. ^ "WHO Disease and injury country estimates". World Health Organization. 2009. 11 Şubat 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Kasım 2009. 
  79. ^ Edlich, RF (2005). "Modern concepts of treatment and prevention of electrical burns". Journal of long-term effects of medical implants. 15 (5). ss. 511-32. PMID 16218900. 
  80. ^ a b c Ahuja, RB (21 Ağustos 2004). "Burns in the developing world and burn disasters". BMJ (Clinical research ed.). 329 (7463). ss. 447-9. PMID 15321905. 
  81. ^ Gupta (2003). Textbook of Surgery. Jaypee Brothers Publishers. s. 42. ISBN 978-81-7179-965-7. 16 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  82. ^ a b Song, David. Plastic surgery (3. ed. bas.). Edinburgh: Saunders. s. 393.e1. ISBN 9781455710553. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
  83. ^ Wylock, Paul (2010). The life and times of Guillaume Dupuytren, 1777-1835. Brüksel: Brussels University Press. s. 60. ISBN 9789054875727. 11 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2014. 
Notes

Dış bağlantılar

Sınıflandırma
Dış kaynaklar


İlgili Araştırma Makaleleri

Psikiyatri ya da ruh hekimliği, ruhsal durumların teşhisi, korunması ve tedavisine adanmış tıbbi uzmanlık alanıdır. Bunlar ruh hali, davranış, bilişsellik ve algılarla ilgili çeşitli konuları içerir.

<span class="mw-page-title-main">Frengi</span> bulaşıcı enfeksiyon

Frengi, spiroket bakterisi Treponema pallidum alttürünün sebep olduğu cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyondur. Cinsel yolla bulaşmanın yanı sıra kan transfüzyonlarıyla da bulaşabildiği gösterilmiştir. Aynı zamanda anneden fetüse, hamilelik ya da doğum sırasında bulaşabilir. Treponema pallidum ile alakalı olarak insanlarda görülen diğer hastalıklar arasında veremdutu, pinta ve endemik frengi bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Kalp krizi</span> Kalbin bir kısmına kan akışının kesilmesi

Kalp krizi, kalp enfarktüsü ya da akut miyokard enfarktüsü, kan akımının azalması veya durması sonucunda koroner arterlerden birinde meydana gelen enfarktüs ile karakterize edilir. Tipik belirtiler arasında, sıklıkla sol omuz, kol veya çeneye yayılan, göğüs kemiğinin arkasında (retrosternal) göğüs ağrısı veya rahatsızlığı bulunur. Bu ağrı, bazen mide yanması gibi algılanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Elektrokonvülsif terapi</span> nöbetlerin elektriksel olarak zihinsel bozukluklardan kurtulmak için uyarıldığı psikiyatrik tedavi.

Elektrokonvülsif terapi (EKT) veya elektroşok tedavisi akıl hastalıklarının tedavisinde uygulanabilen, beyinden elektrik akımı geçirilerek suni epilepsi nöbeti ortaya çıkarılmasına dayanan bir psikiyatri tedavi yöntemidir. Bu tedavide hastanın kafasına genellikle 70 ile 120 volt arasında değişen bir gerilimle 100 milisaniye ile 6 saniye arasında değişen bir sürede yaklaşık 800 miliamper şiddetinde elektrik verilir. Uygulama, hastanın iki şakağından veya kafasının arkasından ve bir taraftaki şakağından yapılabilir. Araştırmalar bileteral EKT'nin tedavide daha etkili olduğunu ancak hafıza kaybı yan etkisi riskinin unileterale göre daha yüksek olduğunu göstermektedir. Tedavi genellikle haftada iki veya üç kez uygulanır ve hastanın semptomları geçene kadar devam edilir. Tedavinin ardından hastalar genellikle ilaçla tedaviye devam ederler ve zaman zaman tekrar EKT alabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Majör depresif bozukluk</span> Düşük benlik saygısı ve normalde eğlenceli aktivitelere ilgi veya zevk kaybı ile birlikte her şeyi kapsayan düşük ruh hali

Majör depresif bozukluk, majör depresyon veya klinik depresyon, en az iki hafta boyunca, farklı türden günlük hadise ve tecrübeler karşısında, sabit bir şekilde düşük ruh halinde bulunulması ile karakterize edilen bir zihinsel hastalıktır. Hastalık, tıbbi teşhisi ancak bir uzman tarafından konulabilecek bir hastalıktır. Hastalık, halk arasında kullanılan depresif olma durumu ile alakalı olmayıp, bu ruh hallerinden her yönden ve tamamen ayrılan bir hastalık türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Bel fıtığı</span>

Bel fıtığı, bel bölgesi omurları arasında yer alan disk adlı yapının sinirlerin ve omuriliğin geçtiği kanala doğru yer değiştirmesi sonucu çıkan ağrılı durumların tümüne verilen tanımlamadır. Lomber disk hastalığı fizik tedavi ve rehabilitasyon, nöroşirurji ve algoloji bölümlerinin çalışma sahası içindedir.

Pankreas kanseri, pankreastaki sağlıklı hücrelerin kontrolden çıkıp hızla çoğalmaları sonucu ortaya çıkan hastalık. Pankreasın normalde yağ ve proteinlerin sindirilmesine yardımcı olan enzimlerin üretilmesi ve aralarında insülinin de bulunduğu hormonları salgılamak gibi işlevleri bulunur. Anormal hücreler, pankreasta tümör oluştururlar. Bu kötü huylu hücreler vücudun başka bölgelerine yayılabilirler (metastaz).

<span class="mw-page-title-main">Ateş (tıp)</span> vücut sıcaklığının yükselmesi ile karakterize olan yaygın tıbbi belirti

Ateş veya pireksi insanlarda, organizmanın enfeksiyona karşı savunma mekanizmasının bir belirtisidir ve vücut sıcaklığının hipotalamustaki sıcaklık set noktasının artması nedeniyle normal aralığı aşmasıyla ortaya çıkar. Normal sıcaklık için üzerinde mutabık kalınmış tek bir üst sınır yoktur: Kaynaklar insanlarda 37,2 ve 38,3 °C aralığında değerler kullanmaktadır. Set noktasındaki artış, artan kas kasılmalarını tetikler ve soğuk veya üşüme hissine neden olur. Bu durum, daha fazla ısı üretimine ve ısıyı koruma çabalarına yol açar. Set noktası sıcaklığı normale döndüğünde, kişi sıcak hisseder, kızarır ve terleme başlayabilir. Nadir olarak, ateş ateşli nöbeti tetikleyebilir, bu durum özellikle küçük çocuklarda daha yaygındır. Ateşler genellikle 41 ila 42 °C aralığını geçmez.

<span class="mw-page-title-main">Kronik obstrüktif akciğer hastalığı</span> Uzun süreli zayıf hava akışını içeren akciğer hastalığı

Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), akciğerlerdeki hava akımında görülen kronik ve yineleyen engellemelerin görüldüğü bir hastalık topluluğudur. Ana belirtileri nefes darlığı, öksürme ve balgam üretimidir. KOAH'nın dört ana tipi vardır: kronik bronşit, amfizem (emfizem), bronşiektazi ve bronşiyal astım. Solunum güçlüğü (dispne) ana bulgudur. Astımdaki solunum güçlüğü, hava kanallarının daralması; bronşiektazi ile emfizem ise akciğerin elastik yapısının bozulması sonucu ortaya çıkar.

<span class="mw-page-title-main">Diyabet</span> Kandaki glikoz seviyesinin aşırı artmasından kaynaklanan metabolik bozukluk

Diabet ya da Diabetes mellitus, sıklıkla yalnızca diabet ya da diyabet veya halk arasında şeker hastalığı olarak adlandırılan, genellikle kalıtımsal ve çevresel etkenlerin birleşimi ile oluşan ve kandaki glukoz seviyesinin aşırı derecede yükselmesiyle (hiperglisemi) sonuçlanan metabolik bir bozukluktur. Vücutta kan şekerinin düzenlenmesi pek çok sayıda kimyasal madde ve hormonun karmaşık etkileşimi sonucunda sağlanır. Şeker metabolizmasının düzenlenmesinde rol oynayan hormonlardan en önemlisi pankreasın beta hücrelerinden salgılanan insülin hormonudur. Diyabetes Mellitus ya insülin salgılanmasındaki yetersizlik ya da insülinin etkisindeki veya insülin cevabındaki bir bozukluk sonucunda ortaya çıkan yüksek kan şekerinin yol açtığı birkaç grup hastalığı tanımlamak için kullanılan ortak bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Fizik tedavi</span> Engelli bir kişinin günlük yaşamda işlev görmesine yardımcı olan meslek

Fizik tedavi ya da İngilizce konuşulan ülkelerde yaygın adıyla fizyoterapi, yaralanma, hastalık, travma ya da yaşlılık gibi nedenlerle eksilme gösteren fonksiyonel hareketleri geri kazandırma amaçlı yapılan; elektrik akımı, sıcak ya da soğuk uygulaması, egzersizler ya da çeşitli uygulamalarla hastaların tedavisine verilen isimdir. Fizyoterapi, Tıp Fakültesinden sonra fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanlık eğitimini almış olan hekimlerce (fiziatrist) tanısı konmuş çok geniş hastalık durumlarını kapsar. Uzman hekim tarafından tanısı konmuş tedaviyi üniversitelerin Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü lisans programlarından mezun sağlık çalışanları (fizyoterapist) planlar ve uygular.

<span class="mw-page-title-main">Rabdomiyoliz</span> Hasarlı iskelet kasının hızla parçalandığı insan hastalığı (durumu)

Rabdomiyoliz, kas dokusundaki hasar (lizis) sebebiyle, iskelet kası dokusunda (rabdomyo) meydana gelen ani bozulmadır. Kas hasarı fiziksel, kimyasal veya biyolojik faktörlerden kaynaklanabilir. Kaslardaki tahribat, hasarlı kas hücrelerinin bozulma ürünlerinin kana karışmasına sebep olur. Bunlardan miyoglobin gibi bazıları böbrekler için zararlıdır ve akut böbrek yetmezliğine sebep olabilir. Gerektiğinde intravenöz sıvı ve diyaliz veya hemofiltrasyon ile tedavi uygulanır.

<span class="mw-page-title-main">Hepatit C</span> Karaciğeri etkileyen enfeksiyon

Hepatit C özellikle karaciğeri etkileyen bir enfeksiyondur. Hastalığa, hepatit C virüsü (HCV) sebep olur. Hepatit C, genellikle herhangi bir belirtiye sahip değildir ancak kronik enfeksiyon, karaciğerde yara oluşumu ve uzun yıllar sonra siroza sebep olabilir. Aynı zamanda, bazı durumlarda, sirozlu hastalarda, karaciğer yetmezliği ve karaciğer kanseri ya da ölümcül kanamaya sebebiyet verebilecek, yemek borusu ve midedeki damarlarda aşırı şişmeye yol açabilir.

<span class="mw-page-title-main">Ağrı (tıp)</span> sıkıntılı ve hoş olmayan duygu türü

Ağrı genellikle yoğun veya zarar verici uyaranların neden olduğu üzücü bir duygudur. Uluslararası Ağrı Çalışmaları Derneği ağrıyı "gerçek veya olası doku hasarıyla ilişkili veya ilişkili olana benzeyen hoş olmayan duyusal ve duygusal deneyim" olarak tanımlar."

<span class="mw-page-title-main">Tip 2 diyabet</span> metabolik bozukluk

Tip 2 diabetes mellitus önceki adıyla insüline bağımlı olmayan diyabet (NIDDM) veya erişkin dönemde ortaya çıkan diyabet –, insülin direnci ve buna bağlı insülin eksikliği bağlamında yüksek kan şekeri ile karakterize edilen bir metabolik bozukluktur. Bu, pankreastaki adacık hücrelerinin yok oluşundan kaynaklanan kesin bir insülin eksikliği bulunan tip 1 diyabetin tam tersine bir durumdur. Klasik semptomlar arasında aşırı susama, sık idrara çıkma ve sürekli açlık bulunmaktadır. Diyabet vakalarının %90’ı tip 2 diyabetten oluşurken tip 1 diyabet ile gestasyonel diyabet, geri kalan %10’unu oluşturur. Genetik olarak obeziteye yatkın olan insanlarda tip 2 diyabetin ana sebebinin obezite olduğu düşünülmektedir.

Tıbbi anlamda 'komplikasyon' terimi, bir rahatsızlığın, hastalığın veya tıbbi tedavi işleminin ön görülebilen istenmeyen etkileridir. Komplikasyonlar bir hastalığın gidişatını kötü yönde etkiler. Komplikasyonlar mevcut hastalığın ağırlaşması veya diğer organ sistemlerini etkileyen yeni şikayet ve bulguların ortaya çıkması olarak görülebilir. Altta yatan hastalıkla birlikte komplikasyonlar yeni hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olabilirler. Ayrıca uygulanan tedavilere de bağlı komplikasyonlar ortaya çıkabilir.

<span class="mw-page-title-main">Aksesuar sinir</span> kraniyal sinir

Aksesuar sinir, sternocleidomastoid ve trapezius kaslarını uyaran sinir. Kraniyal sinirler içerisinde 11. kranial sinir olarak tanımlanır. Sternocleidomastoid (SCM) kası kafanın karşı ve aşağı doğru döndürülmesini sağlarken, trapezius kası ise omuz ve skapula hareketlerinden sorumludur.

Eksternal ventriküler drenaj (EVD) ayrıca ventrikülostomi veya sadece ventriküler drenaj olarak da bilinir. Sistem beyin cerrahları tarafından beyin omurilik sıvısının dolaşımının veya emiliminin bozulduğu durumlarda artmış kafa içi basıncının azaltılması için kullanılır. EVD, silikon esnek bir kataterin, yoğun bakımda hasta başında veya ameliyathanede takılması sonrası hastanın yoğun bakımda takibini gerektirir. EVD'nin amacı BOS'u dışarı boşaltmak ve kafa içi basıncın takibini sağlamaktır. EVD takılması esnasında meydana gelebilecek kanama gibi komplikasyonlar nedeniyle bu işlem tam olarak beyin cerrahisi işlemlerinin tümünün yapıldığı bir merkezde uygulanması tavsiye edilir. EVD hidrosefalinin tedavisinde kısa süreli uygulanan bir yöntemdir. Uzun dönemde hidrosefalinin düzelmeyeceği hastalarda ya direk serebral şant takılır veya EVD takılmış hastaların şantları kapalı sisteme alınır.

<span class="mw-page-title-main">Künt travma</span>

Künt travma veya perforan (delici) olmayan travma; bir fiziksel travma sonrası ortaya çıkan durumdur. Bir nesne cildi deldiğinde ve vücudun bir dokusuna girerek açık bir yara ve çürük oluşturduğunda ortaya çıkan delici travmadan (penetran) farklı bir durumdur.

Travma sonrası amnezi veya posttravmatik amnezi (PTA), travmatik beyin hasarının hemen ardından meydana gelen, yaralı kişinin oryantasyonunu kaybettiği ve yaralanmadan sonra meydana gelen olayları hatırlayamadığı bir kafa karışıklığı durumudur. Kişi adını, nerede olduğunu ve saatin kaç olduğunu söyleyemeyebilir. Sürekli bellek geri döndüğünde bu tip amnezinin çözüldüğü kabul edilir. Posttravmatik amnezi sürerken yeni olaylar bellekte saklanamaz. Hafif kafa travması olan hastaların yaklaşık üçte birinin hastanın yalnızca bazı olayları hatırlayabildiği "hafıza adaları"na sahip olduğu bildirilmektedir. PTA sırasında hastanın bilinci "bulutlanır". Posttravmatik amnezi tipik hafıza kaybına ek olarak kafa karışıklığını da içerdiğinden, "travma sonrası kafa karışıklığı durumu" terimi bir alternatif olarak önerilmiştir.