Bir ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamından başka anlamda kullanılan sözlere veya kavramlara Türkçe eğretileme; Arapça mecaz, istiare; Fransızca trope denir.
Etimoloji veya kökenbilim, sözcüklerin köklerini, hangi dile ait olduklarını, ne zaman ortaya çıktıklarını, ilk olarak hangi kaynakta kayıt altına alındıklarını, ses ve anlam bakımından geçirdikleri dönüşümleri inceleyen bilim dalıdır.
Âyin ya da ritüel (Fransızca:rituel), genellikle önceden belirlenmiş kimi kurallara göre yapılan dinî tören. Ayinlerde çoğunlukla sembollerden ve tanrısal kavramlardan faydalanılır. Genellikle tapınaklarda, özel giysilerle ve bazı dinlerde özel makyajlarla yapılır. Yanlış bir kanı olarak genellikle Hristiyanlığa yüklenir. Türk Tasavvuf Teriminde kullanım alanı vardır. Örneğin: Mevlevî Âyin-i Şerîfi.
Rota, genellikle deniz ve hava taşıtları için kullanılan, taşıtın bir referans noktasına göre "izlemeye çalıştığı" düz hattı belirten bir kavram. Amerikan sistemini kullanan ülkelerde course, Britanya sistemini kullanan ülkelerde track olarak adlandırılır ve bu durum zaman zaman karışıklıklara yol açmaktadır. Uluslararası standardizasyonu sağlamak amacıyla ICAO da, track sözcüğünün kullanımını tavsiye etmektedir.
Lakap, ayama veya epitet; herhangi bir kimseye veya gruba belirli bir özelliğinden dolayı başkaları tarafından verilmiş takma ad. Lakaplar bir kimsenin fiziksel bir özelliğine atfen verilmiş olabileceği gibi yaptıkları işlere atfen de verilmiş olabilir. Lakaplar olumlu veya olumsuz anlamlar içerebilir.
Milat, tarih hesaplamalarında İsa'nın doğduğu kabul edilen gün. İsa'nın doğum tarihine dair net bir bilgi olmamakla birlikte, miladi takvime göre oluşturulmuş zaman çizelgesinde başlangıç noktası yani 1 Ocak 1 tarihi olarak kabul edilir. Bu takvimde 0 yılı tanımlanmamıştır. Bu tarihten önceki tarihler milattan önce (MÖ), bu tarihten sonraki tarihler milattan sonra (MS) olarak tanımlanır. Ayrıca İsa'dan önce (İÖ) ve İsa'dan sonra (İS) terimleri de aynı anlamda kullanılır.
Eş anlamlı, anlamdaş, müteradif veya sinonim; yazılışları farklı olduğu hâlde anlamları aynı veya çok yakın olan sözcükler.
Haham veya rabbi, Yahudilikte din adamıdır. Haham sözcüğü, Sami bir dil olan İbranicede bilge adam anlamına gelir ve Yahudi yasalarını bilen, Tanah'ı iyice öğrenmiş kişileri tanımlamak için kullanılır.
Bayanay, Türk mitolojisinde bereket ve doğa tanrıçası. Bayana olarak da bilinir. Avcıları, balıkçıları ve ormanı korur. Adına Payna töreni düzenlenir. Avcılar ateş yakıp dua ederek avlarının bereketli ve kazasız geçmesini dilerler. Kimi kültürlerde çocukları korur. Soyun koruyucusu olduğu düşünülür. May Ana'nın farklı bir söyleyişi ve aslında aynı Tanrı olduğunu ileri süren görüşler de mevcuttur.
Üniforma; meslekî, kurumsal ya da sanatsal nedenlerle giyilen tek tip kıyafet. Bazen forma olarak kısaltılır ve özellikle sporcu ve öğrenci üniformalarını tanımlamakta kullanılır.
Piyes, temsil ya da oyun; okunmaktan ziyade genellikle sahnelenmek üzere yazılmış, karakterler arasındaki diyaloglardan ve tasvirlerden oluşan tiyatro eseri. Bu eserin sahnelenmiş hâline de aynı adlar verilir. Bernard Shaw gibi bazı drama yazarları eserlerini yazarken, okunması veya sahnelenmesi arasında pek fazla tercih yapmamışlardır; yani okuyucunun da izleyici kadar zevk alabileceği eserler yazmaya gayret etmişlerdir.
Eşsesli, sesteş veya homofon; söylenişleri (telaffuzları) aynı, anlamları farklı olan (sözcükler). Eşsesli kelimelerin yazılışları (imlâları) her zaman aynı olmayabilir. Eğer telaffuzun yanı sıra yazılışları da aynı ise homonim olarak adlandırılırlar. -Telaffuzuna bakılmaksızın- yazılışları aynı olan sözcüklere ise homograf denir.
Sivil, uluslararası hukukta herhangi bir ülkenin silahlı kuvvetlerine veya diğer silahlı gruplara mensup olmayan kişi. Siviller herhangi bir muharebede silahlı çatışmaya girmeyen kişilerdir ve hakları ve güvenlikleri kısmen çeşitli uluslararası antlaşmalarca güvence altına alınmıştır. Sivil sözcüğü zaman zaman çeşitli meslek gruplarınca, o meslek grubunda olmayan kimseleri tanımlamak amacıyla metaforik olarak da kullanılır.
Dayı, annenin erkek kardeşi. Anneden yaşça küçük veya büyük olabilir. Bir kişi herhangi bir dayısının yeğenidir. Dayı sözcüğü, aynı zamanda, bazı yörelerde bir kimsenin akrabalık bağı olmayan, kendisinden yaşça oldukça büyük erkeklere hitap ederken kullandığı bir hitap ve saygı sözüdür.
Teyze, annenin kız kardeşi. Anneden yaşça küçük veya büyük olabilir. Bir kişi herhangi bir teyzesinin yeğenidir. Teyze sözcüğü bazı yörelerde bir kimsenin akrabalık bağı olmayan, kendisinden yaşça oldukça büyük kadınlara hitap ederken kullandığı bir hitap ve saygı sözüdür.
Konotasyon veya konnotasyon, bir sözcüğün birincil ve edebî anlamlarının yanı sıra insanda uyandırdığı duygu ve düşüncelerdir. Genellikle olumsuz veya olumlu konotasyona sahip olmak şeklinde kullanılır. Örneğin Türkçede "şişko" sözcüğü olumsuz bir konotasyona sahip ve bazı durumlarda hakaret kabul edilebilirken aynı anlamdaki "kilolu" sözcüğü daha nötrdür. Benzer şekilde "tombul" sözcüğü de sevimlilik duygusu uyandırır ve daha olumlu bir konotasyona sahiptir.
Koruma veya fedai, bir kimseyi herhangi bir tehdide karşı, yakın mesafeden korumakla görevlendirilmiş özel eğitimli kişi. Korumalar, korunacak kişi tarafından kiralanmış sivil kişiler olabileceği gibi; polis, asker gibi güvenlik güçleri mensubu da olabilirler. Aslen refakatçi anlamına gelen eskort sözcüğü de zaman zaman -özellikle güvenlik güçlerinden oluşmuş koruma timlerini- belirtmek için kullanılır. Modern Türkçede muhafız sözcüğü ise daha çok bir devlet büyüğünü veya tesisi korumak üzere tahsis edilmiş askerî birlikler için, çoğunlukla birliğin türü ile birlikte kullanılır.
Fragman, herhangi bir uzun metraj filmin veya dizinin tanıtımını yapmak amacıyla oluşturulmuş kısa film. Tizer genellikle tanıtılacak filmin ilgi çekici kısımlarından montaj yoluyla oluşturulmuş birkaç dakikalık bir filmdir. Günümüzde DVD, Blu-ray diskler ve sinemaların yanı sıra TV'de ve İnternette de yayınlanır.
Dilbilimde eş asıllı sözcükler, farklı dillerde olup aynı etimolojik kaynaktan gelen sözcüklerdir. Eş asıllı kelimeler çoğunlukla aynı ortak ana dilden devralınmıştır ancak bazen başka bir dilden ödünç alınmış da olabilir. Örneğin İngilizce dish (tabak) ve desk kelimeleri ve Almanca Tisch (masa) kelimesi eş asıllıdır çünkü hepsi Latince discus (daire) kelimesinden gelir. Bu ilişkinin sebebi hepsinin düz yüzeye sahip olmasıdır. Eş asıllı kelimeler benzer, farklı ya da zıt anlamlı olacak şekilde evrimleşebilse de bazı nadir durumlar haricinde hep benzer sesler ve harfler içerirler. Bazı sözcükler yakın söylenişe sahip olsa da aynı kökten gelmez, bunlar yalancı eş asıllı tabir edilir. Bunun yanı sıra, eş asıllı oldukları hâlde anlamları farklı olan kelimelere yalancı eşdeğer denir.
Yalancı kökteşler, sahte kökteşler, sahte eş asıllılar veya sahte soydaşlar, benzer hatta aynı ses veya anlam taşıması sebebiyle eş asıllı gibi görünen ancak farklı kökenlere sahip sözcük çiftleridir. Bu çiftler ile aynı dil içinde, farklı dillerde, hatta aynı dil ailesi içerisinde dahi karşılaşılabilir. Örneğin, İngilizce 'dog' sözcüğü ve Mbabaram dilindeki 'dog' sözcüğü tamamen aynı anlama ve çok benzer söyleyişlere sahiptir ancak bu durum tamamen rastlantısaldır. Aynı şekilde, İngilizce 'too' ve İspanyolca 'too' benzer anlamlarını tamamen farklı Proto-Hint-Avrupa köklerinden almıştır ve aynı şey İngilizce 'has' ve İspanyolca 'haber' sözcükleri için de geçerlidir. Yalancı kökteşler, farklı anlamlara sahip benzer sesli sözcükler olan ancak aslında kökenbilimsel olarak ilişkili olabilen yalancı eşdeğer sözcüklerden farklıdır.