Yafa
Yafa (İbranice: יָפוֹ, Arapça: يَافَا veya Japho, Jaffa, Joppa), dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden biri kabul edilen İsrail'deki bir liman şehridir.[1] Yafa, günümüzde Tel Aviv şehrinin bir parçası olarak kabul edilmekte ve tam adı Tel Aviv-Yafa olarak geçmektedir.
Tarih
Kuruluş ve Ortaçağ
Amarna levhalarında ve Asurlular’da Yapu ve Yappu, Tevrat’ta Yafi diye geçer. Kudüs’teki Süleyman Mabedi’nin inşaatı için hazırlanan ağaç gövdeleri Kral Hiram zamanında sallarla Sûr’dan (Tyrus) Yafa’ya getirtildi ve buradan Kudüs’e nakledildi. Romalılar zamanında Kaysâriye (Caesarea) ön plana çıkarken Yafa’nın bir liman olarak değeri azaldı. Hayfa ile Yafa arasındaki sahil bölgesi, bu iki liman arasındaki Kaysâriye merkez olmak üzere Palestine Prima adlı bir eyalet haline getirildi.
Doğu Roma İmparatorluğu döneminde bir piskoposluk merkezi olan Yafa, Ömer devrinde Amr b. Âs (diğer bir rivayete göre Muâviye b. Ebû Süfyân) komutasındaki kuvvetler tarafından 636 yılında Arap İmparatorluğu'na katıldı. Bu dönemde idarî teşkilât değişmedi ve bölgeye Cündüfilistin adı verildi; merkezi de Kaysâriye’den Lüd’e (Lydda) nakledildi. Emevî Halifesi Süleyman bin Abdülmelik zamanında Yafa’nın 20 kilometre kadar güneydoğusunda bölgenin yeni başkenti olarak Remle kurulunca eski Yafa limanının değeri arttı. Yafa 878'de bütün Filistin’i hâkimiyeti altına alan Türk kökenli Tolunoğlu Ahmed'in idaresine girdi ve 905 yılına kadar Tolunoğulları’nın egemenliğinde kaldı. Aynı yıl Abbâsî Halifesi Müktefî-Billâh Yafa’yı ele geçirdi. Fâtımîler döneminde 971'de Hasan el-A‘sam yönetimindeki Karmatîler, Yafa’ya kadar ilerleyip şehri kuşattılar. Karmatîler ancak 972'de püskürtüldüler ve Yafa kuşatmadan kurtarıldı.[2]
Türkler, Araplar ve Haçlılar arasında (1070-1268)
Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun kuruluşunun (1040) ardından bazı Selçuklu beyleri 11. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Suriye ve Filistin bölgelerinde faaliyet göstermeye başladılar. Nitekim; Hanoğlu Hârun, Afşin ve Sunduk (Sanduk) Suriye'nin kuzeyinde hakimiyet kurmaya çalışırken, Kurlu et-Türkî’nin idaresindeki Nâvekiyye (Yâvegiyye) Türkmenleri de Filistin’e girdi (1069-1070). Nâvekiyye Türkmenleri, Sultan Alparslan’ın eniştesi Erbasgan’ın komutasında Anadolu’ya akınlar düzenliyordu. Erbasgan, Alparslan'a isyan ederek Doğu Roma İmparatorluğu'na sığınınca ona bağlı Türkmenler’in bir kısmı Kurlu Bey, Uvakoğlu Atsız ve Şöklü gibi beylerin komutasında Fâtımîler’in hâkimiyetindeki Filistin’e geldiler. 3-4.000 çadır halkından (yaklaşık 15-20.000 kişi) meydana gelen ve Filistin’e giren ilk Türk unsuru olan Nâvekiyye Türkmenleri, Yafa’nın güneydoğusundaki bölgeye yerleştiler. Başbuğları Kurlu Bey, bu sıralarda harap ve ıssız durumdaki Remle’yi merkez edinerek burada Selçuklular’a bağlı bir Türkmen beyliği kurdu ve Yafa civarını tamamen denetimi altına aldı. Kurlu’nun 1071'de ölümü üzerine yerini alan Emir Atsız bir ara Fâtımîler’in geri aldığı Remle ve Kudüs’ü ele geçirdi. Atsız’ın 1071-1076 yıllarındaki fetihleri neticesinde Askalân ve Yafa dışında Filistin ve Suriye’nin en önemli şehirleri beyliğin merkezini naklettiği Şam başta olmak üzere Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun hâkimiyetine girdi. Atsız, başarısızlıkla sonuçlanan Mısır seferinin ardından Yafa üzerine yürüyüp şehri kuşattı. Şehrin valisi Rezînüddevle, Sûr şehrine kaçmak zorunda kaldı. Yafa’yı ele geçiren Atsız şehrin bütün surlarını yıktırdı (1077). Onun ardından şehir 1079’da Tutuş’un kurduğu Suriye Selçukluları Devleti’nin egemenliğine girdi.
Haçlı Seferleri döneminde Yafa ve civarı Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki mücadelelere sahne oldu. 492’de (1099) Kudüs, Haçlılar tarafından kuşatıldığı sırada onlara erzak ve kuşatma aletlerinin yapımı için gerekli maddeleri taşıyan iki Cenova galerisiyle dört İngiliz gemisi müslümanların terkettiği Yafa Limanı’na girdi. Fakat Yafa rüzgâr ve fırtınaya açık, büyük gemilerin yanaşamayacağı kadar sığ bir limandı. Bütün çıkarma işleri küçük kayıklarda yapılıyordu. 1099 yılından 1187’ye kadar Kudüs Haçlı Krallığı’na bağlı bir kontluk olarak kalan Yafa uzun süre krallığın deniz taşımacılığının merkezi oldu. Fâtımî Veziri Efdal b. Bedr el-Cemâlî, Filistin’i geri almak için birçok defa girişimde bulundu. 494’te (1101) Haçlılar’a karşı gönderdiği ordu Remle’ye kadar ilerleyince Kudüs Kralı I. Baudouin şehri tahkim edip karargâhını Yafa’da kurdu ve bütün yazı burada geçirdi. Eylül ayında Remle yakınında yapılan savaşta Mısır ordusunun yenilgiye uğraması üzerine Yafa’da Haçlı hâkimiyeti devam etti. Ertesi yıl Efdal, oğlu Şerefülmeâlî kumandasında yeni bir orduyu Filistin’e yolladı. Yine Remle yakınındaki savaşta bu defa Fâtımî ordusu Kral Baudouin’i mağlûp ettikten sonra kraliçe ve saray ileri gelenlerinin bulunduğu Yafa önlerine geldi. Mısır donanması da limanı abluka altına aldı. Remle’den kaçan Kral Baudouin, bir İngiliz maceracısının gemisiyle şiddetli kuzey rüzgârı sayesinde Yafa Limanı’na girmeyi başardı ve burada yeniden savaş hazırlıklarına başladı. Mayıs ayının sonlarında İngiltere, Fransa ve Almanya’dan asker ve hacı getiren 200 gemilik bir İngiliz donanması Mısır ablukasını yararak Yafa Limanı’na girdi. Böylece ihtiyaç duyduğu yardımı elde eden kral şehirden çıkıp Fâtımîler’in üzerine yürüdü. 495’te (1102) Yafa yakınlarında cereyan eden savaş Mısır ordusunun yenilerek Askalân’a doğru kaçmasıyla sonuçlandı. Vezir Efdal ertesi yıl karadan ve denizden yeni kuvvetler gönderdi, Mısır donanması Yafa’ya kadar sokuldu, fakat başarı elde edemedi. Efdal’in daha sonraki yıllarda Filistin’e düzenlediği dört sefer de (1101, 1105, 1113, 1115) sonuçsuz kaldı ve Yafa’da Haçlı egemenliği sürdü. Efdal’in öldürülmesinin ardından bu defa Halife Âmir-Biahkâmillâh 516 (1122) yılında Yafa’yı kuşattıysa da geri çekilmek zorunda kaldı. 517’de (1123) Mısırlılar bir kere daha Askalân’dan çıkıp Yafa üzerine yürüdüler, fakat bu sefer de başarısızlıkla neticelendi ve Mısır donanması Venedik donanması tarafından imha edildi. Yafa, ancak Hittîn Savaşı’nda Kudüs Krallığı’nın askerî gücü ortadan kaldırıldıktan sonra müslümanlar tarafından geri alınabildi (583/1187).
Üçüncü Haçlı Seferi’ne katılarak bölgeye gelen İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard 1191'de Yafa’yı ele geçirdi ve şehrin istihkâmlarını yeniden inşa ettirdi. Böylece Kudüs'e doğru ilerlemeden önce sahilde güçlü bir üsse sahip oldu ve denizle bağlantısını emniyet altına aldı. Bu arada İngiliz ordusu, Yafa’nın kendilerine sağladığı imkânlardan faydalanıp burada bir süre dinlenme imkânı buldu. Selahaddin Eyyubi Richard'ın Yafa’dan ayrılışı sırasında şehri kuşatıp üç gün sonra ele geçirdiyse de kaleyi alamadı (Temmuz 1192). Ancak Richard şehri geri alarak yeniden tahkim ettirdi. Üçüncü Haçlı Seferi sonunda Selahaddin Eyyubi ile Richard arasında Eylül 1192'de akdedilen antlaşmaya göre Aşkelon Müslümanlarda kalırken Yafa Hristiyanlara bırakıldı. I. Adil 1197'de Yafa'yı tekrar ele geçirip tahkimatı tahrip etti. 1199'da şehir geçici bir süre Haçlı egemenliğine geçtiyse de I. Adil bir defa daha şehre hâkim oldu. Yafa, Dördüncü Haçlı Seferi'nden (1204) sonra yine Franklar'ın eline geçti. 1228’de Alman İmparatoru II. Friedrich, 1250’de Fransa Kralı IX. Louis tarafından şehir yeniden tahkim edildi.
Türk idaresi (1268-1917)
Memlûk Sultanı I. Baybars 8 Mart 1268'de Yafa’daki Haçlı egemenliğine son verdi ve şehri tamamen tahrip ettirdi; iç kaleyi de yıktırarak ahşap ve mermer aksamını yeni inşa ettirmekte olduğu büyük caminin inşasında kullanılmak üzere Kahire’ye gönderdi. Eyyûbîler döneminde bir süre Gazze’ye bağlanan Yafa, Türk kökenli Memlûkler devrinde Şam'a bağlı dört kıyı bölgesinden biri olan Remle idarî bölgesine dahil edildi. 1336'da İngiliz ve Fransız kralları yeni bir Haçlı seferi planladıkları sırada Memlûk Sultanı Nasır Muhammed bin Kalavun, Franklar’ın buradan karaya çıkmalarını önlemek için Yafa limanını tahrip ettirdi. Yine 1345'te muhtemel bir Haçlı hareketine karşı limanla beraber şehir de tahrip edildi.
Arap coğrafyacıları Yafa’yı Kudüs ve Remle’nin limanı, barış zamanlarında çok canlı ticareti ve işlek pazarları olan küçük ve iyi tahkim edilmiş bir şehir olarak tasvir ederler. Yafa savaş zamanlarında sık sık düşman istilâlarına mâruz kalıyordu. Bu sebeple İslâm’ın ilk asırlarında bu saldırılara karşı korunmak amacıyla sahil boyunca birçok gözetleme noktaları kurulmuştu. Gözetleme noktalarından ateş veya duman işaretiyle Bizans gemilerinin yaklaşmakta olduğu Remle merkezine bildirilirdi. Ortaçağ’da Yafa’ya nisbetle Yâfûnî nisbesiyle tanınan birçok âlim yetişmiştir. Bunlar arasında Muhammed b. Abdullah b. İbrâhim b. Umeyr, Yafa Camii imamı Ebû Muhammed Abdullah b. Ali, Ebû Tâhir Abdülvâhid b. Abdülcebbâr gibi muhaddisler zikredilebilir (Sem‘ânî, V, 676; Yâkūt, V, 488-489).
Mercidâbık Savaşı’nın ardından (922/1516) bütün Suriye Osmanlı hâkimiyetine girdi. Yavuz Sultan Selim’in ordusu Memlük askerlerini bozguna uğrattığı sırada Yafa da tahribata uğradı. Başbakanlık Arşivi’nde bulunan 932 (1525-26) tarihli Osmanlı tahrir defterlerindeki kayıtlarda Yafa Remle’ye bağlı yirmi yedi hâneli bir köy olarak gösterilmektedir (Lewis, s. 436). 940-945 (1533-1539) tarihli defterde otuz üç hâneli, 955 (1548-49) tarihli defterde kırk dört hâneli, 963 (1556-57) tarihli defterde on hâneli bir köy şeklinde yer almakta ve Beyrut kanunu üzere alınan gümrüklere yer verilmektedir (a.g.e., s. 438-441). Osmanlı idaresinde Yafa, Gazze sancağına ve Remle nahiyesine bağlı sakin küçük bir sahil kasabasıydı (a.g.e., s. 435 vd.). 933’te (1526-27) yapılan bir tahrirde Yafa’dan 8000 akçe vergi ödeyen, yirmi yedi evlik bir köy diye bahsedilmektedir. 1548 yılına gelindiğinde hâne sayısı kırk dörde yükselirken alınan vergi de 20.000 akçeye çıkmıştır. 1555’te padişah hassı olarak kaydedilen Karye-i Yâfâ’da hâne sayısı ona düşmüş, ancak iskeleden elde edilen vergi geliri 30.000 akçeye yükselmişti (a.g.e., s. 435 vd.). Harap durumdaki şehir, ancak XVII. yüzyılın ikinci yarısında özellikle iskelelerin inşasından sonra yavaş yavaş yeniden canlanmaya başladı. Şemseddin Sâmi, XIX. yüzyılın sonlarında Yafa kazasının bir nahiye ile 126 köyden ibaret olduğunu kaydeder (Kāmûsü’l-a‘lâm, VI, 4784).
Mısır’da idareye hâkim olan Memlük beylerinden Bulutkapan Ali Bey durumunu güçlendirdikten sonra Osmanlı Devleti’ne baş kaldırdı ve Suriye seferine çıktı. Akdeniz’de bulunan ve Ali Bey ile iş birliği yapan Rus donanması Kasım 1772’de Yafa’yı bombardımana tuttu. Ali Bey ile memlüklerine erzak ve mühimmat taşıdı. Şehir şiddetle mukavemet ettiyse de baş gösteren kıtlık ve açlık yüzünden Şubat 1773’te Ali Bey’e teslim olmak zorunda kaldı (Tekindağ, V [1968], s. 38). Ancak Ebü’z-Zeheb Muhammed’in Ali Bey’i bertaraf etmesinin ardından Yafa işgalden kurtarıldı (1189/1775). Şehir 6 Mayıs 1799’da bu defa Napolyon tarafından işgal edildi ve esir alınan 4000 kişi sahilde kurşuna dizildi. Fransız ordusunun Yafa’yı işgali sırasında baş gösteren salgın hastalık çok sayıda insanın ölümüne yol açtı. 1838’deki deprem de şehirde nüfusun azalmasına sebep oldu; bu esnada birçok ev yıkılırken 13.000 kişi enkaz altında kaldı, şehrin tahkimatının bir bölümü de harap duruma geldi.
II. Abdülhamid döneminde el-Halîl’de, Gazze, Yafa (1889), Nâsıra ve Taberiye’de birer okul açıldı. 1868’de Yafa-Kudüs karayolu hizmete girdi. Bölgede ilk defa bir Fransız şirketi Osmanlılar’dan aldığı ruhsatla 1890-1892’de Yafa ile Kudüs arasında 87 km. uzunluğunda bir demiryolu inşa etti. 1918’de İngilizler, Lüd’den Yafa ve Hunter’e bağlanan 35 kilometrelik ikinci bir demiryolu hattı kurdu. Osmanlı idaresinde deniz ulaşımının önem kazandığı dönemlerde Üsküdar’dan hareket edip Akdeniz limanlarına uğrayan gemilerin uğrak yerleri arasında İskele-i Yâfâ önemli bir yer almaktaydı (Halaçoğlu, s. 149). 1909’da Yafa’da yahudiler tarafından Filistin Ofisi adıyla bir teşkilât kuruldu; bu teşkilâtın faaliyetleri sonucunda Filistin Toprak Geliştirme Merkezi’ni meydana getiren yahudiler yerleşme çalışmalarını devam ettirdiler. Aynı yıl Yafa’nın varoşlarında oluşturulan yahudi yerleşim birimi Tel Aviv zamanla büyüdü. Yahudiler kapitülasyonların himayesinde yabancı statüsünde yaşamlarını sürdürdüler. I. Dünya Savaşı sırasında müttefik kuvvetlerine yardım edecekleri korkusuyla Yafa-Tel Aviv halkı şehirden çıkarıldı. Fakat İngiliz kuvvetleri 16 Kasım 1917’de Yafa’ya girince yahudiler şehre geri dönmeye başladı. Mayıs 1921’de Yafa’da yahudi karşıtı ayaklanmalar patlak verdi. Bunlardan en önemlisi Filistin’deki İngiliz mandasının ilk yıllarına rastlar. Kısa bir süre sonra Tel Aviv belediye statüsüyle Yafa’dan ayrıldı. İsrail’in bağımsızlığının ardından Tel Aviv ve Yafa aynı belediyeye bağlandı.
Kayalıklarla çevrili harap durumdaki Yafa Limanı gelişmekte olan Hayfa Limanı ile rekabet edemedi. Yafa Limanı 1965’te kapatılırken yeni inşa edilen Aşdod Limanı Yafa’nın yerini aldı. Yafa şehri günümüzde bir sayfiye merkezi olarak önemini korumaktadır. Akdeniz ikliminin bütün meyveleri burada bolca yetişmektedir. Yafa portakalıyla ün salmış, şehirde sabun imalâthaneleri, mobilyacılık ve çimento sanayii gelişmiştir. Eski şehir dokusunun zengin bir tarihî ve kültürel geçmişi yansıttığı Yafa’da özellikle Osmanlılar’ın son dönemlerine ait birçok mimari eser bugün de varlığını sürdürmektedir. Bunlar arasında şehrin en eski camisi olduğu tahmin edilen Mescidü’l-bahr, Yafa’da önemli imar faaliyetleri gerçekleştiren Vali Muhammed Ebû Nebbût tarafından II. Mahmud zamanında yaptırılan Câmiu’l-Mahmûdiyye (el-Câmiu’l-kebîr, Câmiu Ebî Nebbût), yine XIX. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen Câmiu’l-Cebeliyye, Câmiu’s-Sıksık, Câmiu’l-Acemî, 1917’de Vali Hasan Bey’in inşa ettirdiği Câmiu Hasan Bek, Muhammed Ebû Nebbût’un Câmiu’l-Mahmûdiyye’ye bitişik olarak yaptırdığı Mahmûdiyye Sebili ile şehrin Kudüs yolu üzerinde kurduğu Ebû Nebbût Sebili, eski eserler müzesi halinde kullanılan eski hükümet binası (es-Sarâyü’l-kadîme) ve II. Abdülhamid’in tahta çıkışının yirmi beşinci yıl dönümü münasebetiyle yaptırılan saat kulesi sayılabilir.
Kaynakça
- ^ Hai, Yigal (15 Ocak 2008), Archaeological discoveries may prove barrier to Jaffa port rejuvenation, Haaretz, 16 Ocak 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 19 Kasım 2009
- ^ İslam Ansiklopedisi, "Yafa" maddesi, Ebru Altan, Türk Diyanet Vakfı, İstanbul (2013), c.43, s.171
Bibliyografi
- Segev, Tom (1998). 1949, the First Israelis. New York: Henry Holt. ISBN 0805058966.
- Levine, Mark (2005). Overthrowing Geography, Jaffa, Tel Aviv, and the Struggle for Palestine, 1880-1948. Berkeley: University of California Press. ISBN 0520239946.
- Yahav, Dan (2004). Yafo, kalat ha-yam : me-ʻir roshah li-shekhunot ʻoni, degem le-i-shiṿyon merḥavi (İbranice). Tel Aviv: Tamouz. OCLC 59707598.
- Chelouche, Yosef Eliyahu (2005). Arashat Hayai: 1870-1930 (İngilizce: Reminiscences of My Life: 1870-1930) (İbranice). Tel Aviv: Babel. ISBN 9655120961.
- Šārôn Rôṭbard, Šārôn (2005). ʻÎr levānā, ʻîr šeḥôrā (İngilizce: White City, Black City) (İbranice). Tel Aviv: Babel. ISBN 9655120953. OCLC 260080254.
- Lebor, Adam (2007). City of Oranges. Arabs and Jews in Jaffa. New York: W.W. Norton & Co. ISBN 0747586020.
- Weill-Rochant, Catherine (2008). L'atlas de Tel Aviv : 1908-2008 (Fransızca). Paris: CNRS Éditions. ISBN 2271066581.
- Morris, Benny (1987). The Birth of the Palestinian Refugee Problem, 1947-1949. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN 0521330289.
Dış bağlantılar
- Antik Yafa Birliği
- Jaffa Antik kent fotoğrafları
- Telaviv-Jaffa, Cafetorah.com
- Antik Yafa kenti ve limanı turizm sayfaları17 Temmuz 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- World Cities Images. Yafa
- Saat Meydanı sanal turu, Full HD13 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Yafa fotoğrafları