İçeriğe atla

Yafa

Koordinatlar: 32°03′16.23″K 34°45′6.36″D / 32.0545083°K 34.7517667°D / 32.0545083; 34.7517667
Yafa (Joppa)
Yafa'da Osmanlılara ait bir top
Aziz Peter Kilisesi, Yafa
Yafa'da bir Arap kadın (Tancrède Dumas, 1889)

Yafa (İbranice: יָפוֹ, Arapça: يَافَا veya Japho, Jaffa, Joppa), dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden biri kabul edilen İsrail'deki bir liman şehridir.[1] Yafa, günümüzde Tel Aviv şehrinin bir parçası olarak kabul edilmekte ve tam adı Tel Aviv-Yafa olarak geçmektedir.

Tarih

Kuruluş ve Ortaçağ

Amarna levhalarında ve Asurlular’da Yapu ve Yappu, Tevrat’ta Yafi diye geçer. Kudüs’teki Süleyman Mabedi’nin inşaatı için hazırlanan ağaç gövdeleri Kral Hiram zamanında sallarla Sûr’dan (Tyrus) Yafa’ya getirtildi ve buradan Kudüs’e nakledildi. Romalılar zamanında Kaysâriye (Caesarea) ön plana çıkarken Yafa’nın bir liman olarak değeri azaldı. Hayfa ile Yafa arasındaki sahil bölgesi, bu iki liman arasındaki Kaysâriye merkez olmak üzere Palestine Prima adlı bir eyalet haline getirildi.

Doğu Roma İmparatorluğu döneminde bir piskoposluk merkezi olan Yafa, Ömer devrinde Amr b. Âs (diğer bir rivayete göre Muâviye b. Ebû Süfyân) komutasındaki kuvvetler tarafından 636 yılında Arap İmparatorluğu'na katıldı. Bu dönemde idarî teşkilât değişmedi ve bölgeye Cündüfilistin adı verildi; merkezi de Kaysâriye’den Lüd’e (Lydda) nakledildi. Emevî Halifesi Süleyman bin Abdülmelik zamanında Yafa’nın 20 kilometre kadar güneydoğusunda bölgenin yeni başkenti olarak Remle kurulunca eski Yafa limanının değeri arttı. Yafa 878'de bütün Filistin’i hâkimiyeti altına alan Türk kökenli Tolunoğlu Ahmed'in idaresine girdi ve 905 yılına kadar Tolunoğulları’nın egemenliğinde kaldı. Aynı yıl Abbâsî Halifesi Müktefî-Billâh Yafa’yı ele geçirdi. Fâtımîler döneminde 971'de Hasan el-A‘sam yönetimindeki Karmatîler, Yafa’ya kadar ilerleyip şehri kuşattılar. Karmatîler ancak 972'de püskürtüldüler ve Yafa kuşatmadan kurtarıldı.[2]

Türkler, Araplar ve Haçlılar arasında (1070-1268)

Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun kuruluşunun (1040) ardından bazı Selçuklu beyleri 11. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Suriye ve Filistin bölgelerinde faaliyet göstermeye başladılar. Nitekim; Hanoğlu Hârun, Afşin ve Sunduk (Sanduk) Suriye'nin kuzeyinde hakimiyet kurmaya çalışırken, Kurlu et-Türkî’nin idaresindeki Nâvekiyye (Yâvegiyye) Türkmenleri de Filistin’e girdi (1069-1070). Nâvekiyye Türkmenleri, Sultan Alparslan’ın eniştesi Erbasgan’ın komutasında Anadolu’ya akınlar düzenliyordu. Erbasgan, Alparslan'a isyan ederek Doğu Roma İmparatorluğu'na sığınınca ona bağlı Türkmenler’in bir kısmı Kurlu Bey, Uvakoğlu Atsız ve Şöklü gibi beylerin komutasında Fâtımîler’in hâkimiyetindeki Filistin’e geldiler. 3-4.000 çadır halkından (yaklaşık 15-20.000 kişi) meydana gelen ve Filistin’e giren ilk Türk unsuru olan Nâvekiyye Türkmenleri, Yafa’nın güneydoğusundaki bölgeye yerleştiler. Başbuğları Kurlu Bey, bu sıralarda harap ve ıssız durumdaki Remle’yi merkez edinerek burada Selçuklular’a bağlı bir Türkmen beyliği kurdu ve Yafa civarını tamamen denetimi altına aldı. Kurlu’nun 1071'de ölümü üzerine yerini alan Emir Atsız bir ara Fâtımîler’in geri aldığı Remle ve Kudüs’ü ele geçirdi. Atsız’ın 1071-1076 yıllarındaki fetihleri neticesinde Askalân ve Yafa dışında Filistin ve Suriye’nin en önemli şehirleri beyliğin merkezini naklettiği Şam başta olmak üzere Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun hâkimiyetine girdi. Atsız, başarısızlıkla sonuçlanan Mısır seferinin ardından Yafa üzerine yürüyüp şehri kuşattı. Şehrin valisi Rezînüddevle, Sûr şehrine kaçmak zorunda kaldı. Yafa’yı ele geçiren Atsız şehrin bütün surlarını yıktırdı (1077). Onun ardından şehir 1079’da Tutuş’un kurduğu Suriye Selçukluları Devleti’nin egemenliğine girdi.

Haçlı Seferleri döneminde Yafa ve civarı Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki mücadelelere sahne oldu. 492’de (1099) Kudüs, Haçlılar tarafından kuşatıldığı sırada onlara erzak ve kuşatma aletlerinin yapımı için gerekli maddeleri taşıyan iki Cenova galerisiyle dört İngiliz gemisi müslümanların terkettiği Yafa Limanı’na girdi. Fakat Yafa rüzgâr ve fırtınaya açık, büyük gemilerin yanaşamayacağı kadar sığ bir limandı. Bütün çıkarma işleri küçük kayıklarda yapılıyordu. 1099 yılından 1187’ye kadar Kudüs Haçlı Krallığı’na bağlı bir kontluk olarak kalan Yafa uzun süre krallığın deniz taşımacılığının merkezi oldu. Fâtımî Veziri Efdal b. Bedr el-Cemâlî, Filistin’i geri almak için birçok defa girişimde bulundu. 494’te (1101) Haçlılar’a karşı gönderdiği ordu Remle’ye kadar ilerleyince Kudüs Kralı I. Baudouin şehri tahkim edip karargâhını Yafa’da kurdu ve bütün yazı burada geçirdi. Eylül ayında Remle yakınında yapılan savaşta Mısır ordusunun yenilgiye uğraması üzerine Yafa’da Haçlı hâkimiyeti devam etti. Ertesi yıl Efdal, oğlu Şerefülmeâlî kumandasında yeni bir orduyu Filistin’e yolladı. Yine Remle yakınındaki savaşta bu defa Fâtımî ordusu Kral Baudouin’i mağlûp ettikten sonra kraliçe ve saray ileri gelenlerinin bulunduğu Yafa önlerine geldi. Mısır donanması da limanı abluka altına aldı. Remle’den kaçan Kral Baudouin, bir İngiliz maceracısının gemisiyle şiddetli kuzey rüzgârı sayesinde Yafa Limanı’na girmeyi başardı ve burada yeniden savaş hazırlıklarına başladı. Mayıs ayının sonlarında İngiltere, Fransa ve Almanya’dan asker ve hacı getiren 200 gemilik bir İngiliz donanması Mısır ablukasını yararak Yafa Limanı’na girdi. Böylece ihtiyaç duyduğu yardımı elde eden kral şehirden çıkıp Fâtımîler’in üzerine yürüdü. 495’te (1102) Yafa yakınlarında cereyan eden savaş Mısır ordusunun yenilerek Askalân’a doğru kaçmasıyla sonuçlandı. Vezir Efdal ertesi yıl karadan ve denizden yeni kuvvetler gönderdi, Mısır donanması Yafa’ya kadar sokuldu, fakat başarı elde edemedi. Efdal’in daha sonraki yıllarda Filistin’e düzenlediği dört sefer de (1101, 1105, 1113, 1115) sonuçsuz kaldı ve Yafa’da Haçlı egemenliği sürdü. Efdal’in öldürülmesinin ardından bu defa Halife Âmir-Biahkâmillâh 516 (1122) yılında Yafa’yı kuşattıysa da geri çekilmek zorunda kaldı. 517’de (1123) Mısırlılar bir kere daha Askalân’dan çıkıp Yafa üzerine yürüdüler, fakat bu sefer de başarısızlıkla neticelendi ve Mısır donanması Venedik donanması tarafından imha edildi. Yafa, ancak Hittîn Savaşı’nda Kudüs Krallığı’nın askerî gücü ortadan kaldırıldıktan sonra müslümanlar tarafından geri alınabildi (583/1187).

Üçüncü Haçlı Seferi’ne katılarak bölgeye gelen İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard 1191'de Yafa’yı ele geçirdi ve şehrin istihkâmlarını yeniden inşa ettirdi. Böylece Kudüs'e doğru ilerlemeden önce sahilde güçlü bir üsse sahip oldu ve denizle bağlantısını emniyet altına aldı. Bu arada İngiliz ordusu, Yafa’nın kendilerine sağladığı imkânlardan faydalanıp burada bir süre dinlenme imkânı buldu. Selahaddin Eyyubi Richard'ın Yafa’dan ayrılışı sırasında şehri kuşatıp üç gün sonra ele geçirdiyse de kaleyi alamadı (Temmuz 1192). Ancak Richard şehri geri alarak yeniden tahkim ettirdi. Üçüncü Haçlı Seferi sonunda Selahaddin Eyyubi ile Richard arasında Eylül 1192'de akdedilen antlaşmaya göre Aşkelon Müslümanlarda kalırken Yafa Hristiyanlara bırakıldı. I. Adil 1197'de Yafa'yı tekrar ele geçirip tahkimatı tahrip etti. 1199'da şehir geçici bir süre Haçlı egemenliğine geçtiyse de I. Adil bir defa daha şehre hâkim oldu. Yafa, Dördüncü Haçlı Seferi'nden (1204) sonra yine Franklar'ın eline geçti. 1228’de Alman İmparatoru II. Friedrich, 1250’de Fransa Kralı IX. Louis tarafından şehir yeniden tahkim edildi.

Türk idaresi (1268-1917)

Memlûk Sultanı I. Baybars 8 Mart 1268'de Yafa’daki Haçlı egemenliğine son verdi ve şehri tamamen tahrip ettirdi; iç kaleyi de yıktırarak ahşap ve mermer aksamını yeni inşa ettirmekte olduğu büyük caminin inşasında kullanılmak üzere Kahire’ye gönderdi. Eyyûbîler döneminde bir süre Gazze’ye bağlanan Yafa, Türk kökenli Memlûkler devrinde Şam'a bağlı dört kıyı bölgesinden biri olan Remle idarî bölgesine dahil edildi. 1336'da İngiliz ve Fransız kralları yeni bir Haçlı seferi planladıkları sırada Memlûk Sultanı Nasır Muhammed bin Kalavun, Franklar’ın buradan karaya çıkmalarını önlemek için Yafa limanını tahrip ettirdi. Yine 1345'te muhtemel bir Haçlı hareketine karşı limanla beraber şehir de tahrip edildi.

Türk idaresinde Yafa çarşısı (Gustav Bauernfeind)

Arap coğrafyacıları Yafa’yı Kudüs ve Remle’nin limanı, barış zamanlarında çok canlı ticareti ve işlek pazarları olan küçük ve iyi tahkim edilmiş bir şehir olarak tasvir ederler. Yafa savaş zamanlarında sık sık düşman istilâlarına mâruz kalıyordu. Bu sebeple İslâm’ın ilk asırlarında bu saldırılara karşı korunmak amacıyla sahil boyunca birçok gözetleme noktaları kurulmuştu. Gözetleme noktalarından ateş veya duman işaretiyle Bizans gemilerinin yaklaşmakta olduğu Remle merkezine bildirilirdi. Ortaçağ’da Yafa’ya nisbetle Yâfûnî nisbesiyle tanınan birçok âlim yetişmiştir. Bunlar arasında Muhammed b. Abdullah b. İbrâhim b. Umeyr, Yafa Camii imamı Ebû Muhammed Abdullah b. Ali, Ebû Tâhir Abdülvâhid b. Abdülcebbâr gibi muhaddisler zikredilebilir (Sem‘ânî, V, 676; Yâkūt, V, 488-489).

Napolyon Bonapart'ın Yafa'yı işgali (1799)

Mercidâbık Savaşı’nın ardından (922/1516) bütün Suriye Osmanlı hâkimiyetine girdi. Yavuz Sultan Selim’in ordusu Memlük askerlerini bozguna uğrattığı sırada Yafa da tahribata uğradı. Başbakanlık Arşivi’nde bulunan 932 (1525-26) tarihli Osmanlı tahrir defterlerindeki kayıtlarda Yafa Remle’ye bağlı yirmi yedi hâneli bir köy olarak gösterilmektedir (Lewis, s. 436). 940-945 (1533-1539) tarihli defterde otuz üç hâneli, 955 (1548-49) tarihli defterde kırk dört hâneli, 963 (1556-57) tarihli defterde on hâneli bir köy şeklinde yer almakta ve Beyrut kanunu üzere alınan gümrüklere yer verilmektedir (a.g.e., s. 438-441). Osmanlı idaresinde Yafa, Gazze sancağına ve Remle nahiyesine bağlı sakin küçük bir sahil kasabasıydı (a.g.e., s. 435 vd.). 933’te (1526-27) yapılan bir tahrirde Yafa’dan 8000 akçe vergi ödeyen, yirmi yedi evlik bir köy diye bahsedilmektedir. 1548 yılına gelindiğinde hâne sayısı kırk dörde yükselirken alınan vergi de 20.000 akçeye çıkmıştır. 1555’te padişah hassı olarak kaydedilen Karye-i Yâfâ’da hâne sayısı ona düşmüş, ancak iskeleden elde edilen vergi geliri 30.000 akçeye yükselmişti (a.g.e., s. 435 vd.). Harap durumdaki şehir, ancak XVII. yüzyılın ikinci yarısında özellikle iskelelerin inşasından sonra yavaş yavaş yeniden canlanmaya başladı. Şemseddin Sâmi, XIX. yüzyılın sonlarında Yafa kazasının bir nahiye ile 126 köyden ibaret olduğunu kaydeder (Kāmûsü’l-a‘lâm, VI, 4784).

Mısır’da idareye hâkim olan Memlük beylerinden Bulutkapan Ali Bey durumunu güçlendirdikten sonra Osmanlı Devleti’ne baş kaldırdı ve Suriye seferine çıktı. Akdeniz’de bulunan ve Ali Bey ile iş birliği yapan Rus donanması Kasım 1772’de Yafa’yı bombardımana tuttu. Ali Bey ile memlüklerine erzak ve mühimmat taşıdı. Şehir şiddetle mukavemet ettiyse de baş gösteren kıtlık ve açlık yüzünden Şubat 1773’te Ali Bey’e teslim olmak zorunda kaldı (Tekindağ, V [1968], s. 38). Ancak Ebü’z-Zeheb Muhammed’in Ali Bey’i bertaraf etmesinin ardından Yafa işgalden kurtarıldı (1189/1775). Şehir 6 Mayıs 1799’da bu defa Napolyon tarafından işgal edildi ve esir alınan 4000 kişi sahilde kurşuna dizildi. Fransız ordusunun Yafa’yı işgali sırasında baş gösteren salgın hastalık çok sayıda insanın ölümüne yol açtı. 1838’deki deprem de şehirde nüfusun azalmasına sebep oldu; bu esnada birçok ev yıkılırken 13.000 kişi enkaz altında kaldı, şehrin tahkimatının bir bölümü de harap duruma geldi.

Yafa'daki Sultan II. Abdülhamid saat kulesi

II. Abdülhamid döneminde el-Halîl’de, Gazze, Yafa (1889), Nâsıra ve Taberiye’de birer okul açıldı. 1868’de Yafa-Kudüs karayolu hizmete girdi. Bölgede ilk defa bir Fransız şirketi Osmanlılar’dan aldığı ruhsatla 1890-1892’de Yafa ile Kudüs arasında 87 km. uzunluğunda bir demiryolu inşa etti. 1918’de İngilizler, Lüd’den Yafa ve Hunter’e bağlanan 35 kilometrelik ikinci bir demiryolu hattı kurdu. Osmanlı idaresinde deniz ulaşımının önem kazandığı dönemlerde Üsküdar’dan hareket edip Akdeniz limanlarına uğrayan gemilerin uğrak yerleri arasında İskele-i Yâfâ önemli bir yer almaktaydı (Halaçoğlu, s. 149). 1909’da Yafa’da yahudiler tarafından Filistin Ofisi adıyla bir teşkilât kuruldu; bu teşkilâtın faaliyetleri sonucunda Filistin Toprak Geliştirme Merkezi’ni meydana getiren yahudiler yerleşme çalışmalarını devam ettirdiler. Aynı yıl Yafa’nın varoşlarında oluşturulan yahudi yerleşim birimi Tel Aviv zamanla büyüdü. Yahudiler kapitülasyonların himayesinde yabancı statüsünde yaşamlarını sürdürdüler. I. Dünya Savaşı sırasında müttefik kuvvetlerine yardım edecekleri korkusuyla Yafa-Tel Aviv halkı şehirden çıkarıldı. Fakat İngiliz kuvvetleri 16 Kasım 1917’de Yafa’ya girince yahudiler şehre geri dönmeye başladı. Mayıs 1921’de Yafa’da yahudi karşıtı ayaklanmalar patlak verdi. Bunlardan en önemlisi Filistin’deki İngiliz mandasının ilk yıllarına rastlar. Kısa bir süre sonra Tel Aviv belediye statüsüyle Yafa’dan ayrıldı. İsrail’in bağımsızlığının ardından Tel Aviv ve Yafa aynı belediyeye bağlandı.

Kayalıklarla çevrili harap durumdaki Yafa Limanı gelişmekte olan Hayfa Limanı ile rekabet edemedi. Yafa Limanı 1965’te kapatılırken yeni inşa edilen Aşdod Limanı Yafa’nın yerini aldı. Yafa şehri günümüzde bir sayfiye merkezi olarak önemini korumaktadır. Akdeniz ikliminin bütün meyveleri burada bolca yetişmektedir. Yafa portakalıyla ün salmış, şehirde sabun imalâthaneleri, mobilyacılık ve çimento sanayii gelişmiştir. Eski şehir dokusunun zengin bir tarihî ve kültürel geçmişi yansıttığı Yafa’da özellikle Osmanlılar’ın son dönemlerine ait birçok mimari eser bugün de varlığını sürdürmektedir. Bunlar arasında şehrin en eski camisi olduğu tahmin edilen Mescidü’l-bahr, Yafa’da önemli imar faaliyetleri gerçekleştiren Vali Muhammed Ebû Nebbût tarafından II. Mahmud zamanında yaptırılan Câmiu’l-Mahmûdiyye (el-Câmiu’l-kebîr, Câmiu Ebî Nebbût), yine XIX. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen Câmiu’l-Cebeliyye, Câmiu’s-Sıksık, Câmiu’l-Acemî, 1917’de Vali Hasan Bey’in inşa ettirdiği Câmiu Hasan Bek, Muhammed Ebû Nebbût’un Câmiu’l-Mahmûdiyye’ye bitişik olarak yaptırdığı Mahmûdiyye Sebili ile şehrin Kudüs yolu üzerinde kurduğu Ebû Nebbût Sebili, eski eserler müzesi halinde kullanılan eski hükümet binası (es-Sarâyü’l-kadîme) ve II. Abdülhamid’in tahta çıkışının yirmi beşinci yıl dönümü münasebetiyle yaptırılan saat kulesi sayılabilir.

Kaynakça

Bibliyografi

  • Segev, Tom (1998). 1949, the First Israelis. New York: Henry Holt. ISBN 0805058966. 
  • Levine, Mark (2005). Overthrowing Geography, Jaffa, Tel Aviv, and the Struggle for Palestine, 1880-1948. Berkeley: University of California Press. ISBN 0520239946. 
  • Yahav, Dan (2004). Yafo, kalat ha-yam : me-ʻir roshah li-shekhunot ʻoni, degem le-i-shiṿyon merḥavi (İbranice). Tel Aviv: Tamouz. OCLC 59707598. 
  • Chelouche, Yosef Eliyahu (2005). Arashat Hayai: 1870-1930 (İngilizceReminiscences of My Life: 1870-1930) (İbranice). Tel Aviv: Babel. ISBN 9655120961. 
  • Šārôn Rôṭbard, Šārôn (2005). ʻÎr levānā, ʻîr šeḥôrā (İngilizceWhite City, Black City) (İbranice). Tel Aviv: Babel. ISBN 9655120953. OCLC 260080254. 
  • Lebor, Adam (2007). City of Oranges. Arabs and Jews in Jaffa. New York: W.W. Norton & Co. ISBN 0747586020. 
  • Weill-Rochant, Catherine (2008). L'atlas de Tel Aviv : 1908-2008 (Fransızca). Paris: CNRS Éditions. ISBN 2271066581. 
  • Morris, Benny (1987). The Birth of the Palestinian Refugee Problem, 1947-1949. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN 0521330289. 

Dış bağlantılar


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Haçlı Seferleri</span> Orta Çağda Avrupalı Katoliklerin Orta Doğuyu ele geçirmek için Müslümanlara karşı başlattığı seferler

Haçlı Seferleri veya Haçlı Akınları, Orta Çağ döneminde Hristiyan Latin Kilisesi tarafından başlatılan, desteklenen ve bazen de yönetilen bir dizi dini savaştı. Bu askeri seferlerin en iyi bilinenleri, 1095 ile 1291 yılları arasında Kudüs ve çevresini Müslüman yönetiminden geri almayı amaçlayan Kutsal Topraklara yapılan seferlerdir. 1099'da Kudüs'ün ele geçirilmesiyle sonuçlanan Birinci Haçlı Seferi'nden başlayarak düzinelerce askeri sefer düzenlendi ve yüzyıllar boyunca Avrupa tarihinin odak noktasını oluşturdu.

<span class="mw-page-title-main">Tel Aviv</span> İsrail Devletinde yerleşim birimi

Tel Aviv-Yafo veya kısaca Tel Aviv, İsrail'in Akdeniz kıyı şeridinde, Guş Dan metropolünde bulunan 451.523 nüfuslu bir şehirdir. Ülkenin finans ve teknoloji merkezidir. Uluslararası kuruluşlar ve birçok ülke Tel Aviv'i İsrail'in başkenti olarak tanımakta ve bu ülkelerin elçilikleri Tel Aviv'de bulunmaktadır. Doğu Kudüs, İsrail'in bir parçası olduğu varsayılırsa Tel Aviv, ülkenin Kudüs'ten sonra ikinci en kalabalık şehridir. Tel Aviv, Batı Kudüs'ten önceki en kalabalık şehirdir.

<span class="mw-page-title-main">Üçüncü Haçlı Seferi</span> 1189–1192 yılları arasındaki Haçlı seferi

Üçüncü Haçlı Seferi, 1189-1192 yılları arasında gerçekleşmiş Haçlı seferi.

<span class="mw-page-title-main">Beşinci Haçlı Seferi</span>

Beşinci Haçlı Seferi, 1217–1221 yılları arasında Katolik kilisesine mensup Avrupalılar tarafından gerçekleştirilen haçlı seferidir. Avrupalılar, Mısır'daki Eyyubiler'i yenerek Kudüs ve diğer kutsal toprakları ele geçirmek istemişlerdir ancak amaçlarına ulaşamamışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Edmund Allenby</span>

Edmund Henry Hynman Allenby, Birinci Vikont, Britanyalı mareşal. I. Dünya Savaşı'nda Filistin ve Suriye'deki Britanya harekâtını yönetti. 9 Aralık 1917'de Kudüs'ü zapt ederek "Kudüs Fatihi" unvanını aldı. 19-21 Eylül 1918'de iki Osmanlı ordusunun tamamen yok edilmesiyle sonuçlanan Megiddo Muharebesi'nde uyguladığı süratli piyade ve süvari taktikleri, II. Dünya Savaşı'nda Almanların geliştirdiği Yıldırım Savaşı (Blitzkrieg) yönteminin öncüsü olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Kudüs Tren İstasyonu</span> İsrailin Kudüs şehrinde, El Halil Yolu ile Beytüllahim Yolu arasında Alman Kolonisinin yakınlarında bulunan eski bir tren istasyonu

Kudüs Tren İstasyonu İsrail'in Kudüs şehrinde, El Halil Yolu ile Beytüllahim Yolu arasında Alman Kolonisi'nin yakınlarında bulunan eski bir tren istasyonudur. 1998'de kapanana kadar Yafa - Kudüs demiryolu'nun bir parçasıydı. Terminalin karşısında bulunan kervansaray sebebiyle bu terminale Han İstasyonu da denir.

<span class="mw-page-title-main">Altıncı Haçlı Seferi</span>

Altıncı Haçlı Seferi, Kudüs'ün geri alınması için 1228 yılında Beşinci Haçlı seferi'nin başarısızlıkla bitmesinden yedi yıl sonra başlatılan Haçlı Seferidir.

Melik Aziz İmadeddin Ebu'l Feth Osman bin Selahaddin Eyyubi Selahaddin Eyyubi'nin ikinci oğlu olup onun 4 Mart 1193'te ölümünden sonra Eyyubiler Mısır Sultanı oldu. 1198'de bir attan düşme kazası geçirerek öldü ve yerine oğlu Mansur bin Aziz geçti.

<span class="mw-page-title-main">I. Adil</span>

Melik Âdil Seyfeddîn. Necmeddīn Eyyûb'un oğlu, Selâhaddîn Eyyûbî'nin küçük kardeşi olup 1196-1218 yılları arası Eyyûbîler Suriye Sultanı olarak ve 1200-1218 yılları arasında da Eyyûbîler Mısır Sultanı olarak hüküm sürdü.

<span class="mw-page-title-main">El-Efdâl Şehinşâh</span> Fâtımî veziri (hd. 1094-1121)

El-Efdâl Şehinşâh veya uzun ismi ile El-Melik el-Efdâl ibn Bedr el-Cemâli Şehenşâh ve Latince: Lavendalius/Elafdalio; 1066, Akka - 11 Aralık 1121, Kahire), 1094-1121 döneminde Fâtımîler Hâlifeliği'nin veziri.

<span class="mw-page-title-main">Müstalî</span> Fâtımî Hanedanlığı halifesi

Musta'li veya Ahmed El-Mustâ‘lî veya tam kunye Ebū el-Kāsım el-mustaʿlī bi-llāh ʾaḥmad bin al-mustenṣir, Arapça: أبو القاسم "المستعلي بالله" أحمد بن المستنصر. Dokuzuncu Fâtımî Hâlifesi ve İsmâilîyye-Mustâlîlik Mezhebi'nin "On Dokuzuncu İmâmı".

<span class="mw-page-title-main">Âmir (Fâtımî halifesi)</span>

Amir veya El-Âmir bi'Ahkâmillâh Tam Adı: Ebû Ali Mansur ibni el-Mustâ‘lî el-Âmir bi'Ahkâmi’l-Lâh Onuncu Fâtımî Hâlifesi ve İsmâilîyye-Mustâlîlik Mezhebi'nin "Yirminci İmâmı".

<span class="mw-page-title-main">I. Baudouin (Kudüs kralı)</span>

Kudüs Kralı I. Boudouin, (d. 1058, Aşağı Lorraine – ö. 2 Nisan 1118, El Ariş, Birinci Haçlı Seferi liderlerindendir. Sonra Edessa Kontluğu kontu ve abisi Godefroy de Bouillon liderliğindeki Haçlılar tarafından kurulan Kudüs Krallığı'nın ilk kralı.

<span class="mw-page-title-main">Kudüs Kuşatması (1099)</span>

Kudüs Kuşatması, 7 Haziran – 15 Temmuz 1099 tarihlerinde Fâtımî Devleti toprağı olan Kudüs'ün Toulouse Kontu Raymond de Saint-Gilles önderliğindeki Haçlılar tarafından kuşatılmasıdır ve ele geçirilmesidir. Savaşın ardından burada Kudüs Krallığı kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Kamil bin Adil</span> Eyyûbiler Devletinin Mısır Sultanı

Kamil bin Âdil (Arapça: "الملك الكامل" محمد بن سيف الدين أحمد" 1218-1238 döneminde dördüncü Eyyubiler Mısır Sultanı olarak, 1237-1238 yılları arası ise sekizinci Eyyubiler Suriye Sultanı olarak hüküm sürdü. Melik Kâmil feraseti ve siyasetteki ustalığıyla kardeşleri arasında temayüz etmiş, zekâsını ve dürüstlüğünü fark eden babası tarafından veliaht tayin edilmiştir. Sultan Adil henüz sağlığında ülkeyi oğulları arasında bölüştürmüş, Bilädü'şâm bölgesindeki Eyyübi topraklarını Melik Muazzam İsa'ya; Cezire'nin bir kısmını, Meyyafärikîn, Ahlât ve civar bölgelerini Melik Eşref Musa'ya; Ruha'yı Şihäbüddin Gâzi'ye; Caber Kalesi'ni Hafız Arslanşah'a, Mısır'ı ise Melik Kâmil'e bırakmıştır. Yemen ve Mekke, Mısır, Suriye, Anadolu ve el-Cezîre gibi çok geniş bir alanda hâkimiyet kurmayı başaran el-Melikü'l-Kâmil Mekke'de okunan bir hutbede “sultânü’l-kıbleteyn, rabbü’l-alâmeteyn, hâdimü’l-haremeyni’ş-şerîfeyn, Halîlü emîri’l-mü’minîn” lakaplarıyla anılmış ondan fazla hükümdar tarafından metbû tanınmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Âdıd</span>

Âdıd veya El-Âdıd li-Din-Allâh Tam künyesi: Ebu MuHammed El-Âdıd li-Din-Allâh, Abdullah İbni Yusuf el-Ḥafıẓ.

<span class="mw-page-title-main">Aşkelon Muharebesi</span> Aşkelon kalesi yanında 12 Ağustos 1099da yapılan muharebe

Aşkelon Muharebesi, Filistin Akdeniz sahilinde bulunan Aşkelon Kalesi yanında 12 Ağustos 1099'da yapılan muharebe. 1099'da Haçlıların Kudüs Kuşatması sonucu Kudüs'ü ele geçirip Haçlılar Kudüs Krallığı kurduktan sonra bu yeni devletin güneybatı sınırlarının güvenliğini sağlamak için yapılan ve çok kere Birinci Haçlı Seferi'nin son muharebesi olduğu olarak kabul edilen Haçlılar Kudüs Krallığı kralı seçilen Godfrey de Bouillon komutasındaki bir Haçlılar ordusu ile Fatımiler Veziri El-Efdâl Şehinşâh komutasındaki nispeten daha güçlü olan Fatımiler ordusu arasında yapılan bir muharebe. Haçlılar ordusu galip gelmiş Fatimiler ordusu büyük zayiat vererek mağlup olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Yafa-Kudüs demiryolu</span> Demiryolu hattı

Yafa - Kudüs demiryolu ya da Jaffa - Jerusalem railway, kısaca J&J, Osmanlı İmparatorluğu'nda -günümüzde Tel Aviv şehrinin bir parçası olan- liman şehri Yafa ile Kudüs'ü birbirine bağlamak amacıyla inşa edilen demiryolu hattıdır. Demiryolu, Kudüs Sancağı 'nda bir Fransız şirketi olan Société du Chemin de Fer Ottoman de Jaffa à Jérusalem et Prolongements / Osmanlı Yafa'dan Kudüs'e Demiryolu ve Uzantıları Şirketi tarafından inşa edilmiştir. Demiryolu, İngiliz-Yahudi hayırsever Sir Moses Montefiore'nin önceki başarısız girişimlerinden sonra ancak 1892'de hizmete girmiştir. Hat, Orta Doğu'daki ilk demiryolu hattı değildir, ancak ilk Orta Doğu demiryolu hattı olarak kabul edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Ramla Muharebesi (1101)</span> Orta Doğuda muharebe

Birinci Ramla Muharebesi 7 Eylül 1101 tarihinde Haçlı Kudüs Krallığı ile Mısırlı Fâtımîler arasında gerçekleşti.

<span class="mw-page-title-main">Ramla Muharebesi (1102)</span> Orta Doğuda muharebe

İkinci Ramla Muharebesi 17 Mayıs 1102'de Haçlı Kudüs Krallığı ile Mısırlı Fâtımîler arasında gerçekleşti.