İçeriğe atla

Yaban hayvanı ızdırabı

Bir yığın fare anneleriyle birlikte. Fareler üremek için r-seçimli strateji uygular. Bu çok sayıda yavru, kısa gebelik süresi, düşük miktarda ebeveyn ilgisi ve cinsel olgunluğa ulaşmak için daha kısa bir sürenin gerekliliği anlamına gelir.

Yaban hayvanı ızdırabı, insan kontrolünde olmayan hayvanların hastalık, yaralanma, parazitizm, açlık, susuzluk, anormal hava koşulları, doğal felaketler ve diğer hayvanlar tarafından öldürülmeleri sonucu yaşadıkları acıya denir. Yaban hayvanı ızdırabı, tarih boyunca din felsefesi alanı içinde kötülüğe örnek olarak tartışılmıştır.[1] Yakın zamanda bir grup akademisyen problemin boyutunu seküler açıdan, insanların önlemek için çaba sarf edebilecekleri bir ahlaki mesele olarak ele almıştır.[2]

Son nokta etrafında önemli ölçüde bir ihtilaf var. Çünkü birçok kişiye göre doğaya bu sebeplerle doğaya müdahale etmek ya etik açıdan yanlıştır ya da mümkünatı yoktur.[3] Bu tür müdahaleleri savunanlarsa insanların doğaya zaten devamlı olarak kendi menfaatleri için veya çevrecilik adına[4] -bazen çok önemli şekillerde- müdahale ettiklerini ve insanların yaban havyanlarına aşı yapmak, yaralı/hasta hayvanları tedavi etmek, yangın ve doğal felaketlerden hayvanları kurtarmak, aç kalanları doyurmak, susuz kalanlara su vermek ve ana-babasını kaybeden hayvanları sahiplenmek[5] suretiyle bunu başarıyla gerçekleştirdiklerini öne sürer. Savunuculara göre geniş çaplı müdahaleler şimdiki teknik birikim ile mümkün olmasa da, gelecekte artan bilimsel ve teknolojik kapasite ile mümkün olabilir.[6] Bu sebeplerden ötürü yaban hayvanı ızdırabı konusu hakkında farkındalık yaratmanın, bu hayvanlara yardım edilmesi gerektiği görüşünü yaymanın ve yaban hayvanlarının refahını daha büyük zararlara sebep olmadan artırabilmek için etkili önlemler almaya yönelik araştırmalar yapılmasını teşvik etmenin önemli olduğunu öne sürerler.[4]

Doğadaki Izdırabın Boyutu

Yaban hayvanlarının bir tür cennette yaşadıkları ve ancak insan varlığı ve müdahalesinin onlarda acıya sebep olduğu varsayılır. Bu Russocu görüş, hayvan popülasyonları üzerinde yapılan saha çalışmalarından elde edilmiş zengin bilgi birikimiyle çelişki içinde. Su ve gıda kıtlığı, yırtıcılık, hastalık ve tür içi şiddetin yaban hayatının normal parçaları olduğu ve hayvanlarda devamlı şekilde acıya yol açtığı tespit edildi.[7]

Başkaları da buna paralel görüşler belirtmiştir. Doğadaki r-seçimli hayvanların aşırı yaygın oluşunu göz önünde bulundurursak ortalama bir yaban hayvanının ömrü muhtemelen çok kısadır ve acılı bir ölümle sonuçlanır. Bu görüşe göre ortalama bir hayvanın hayatı mutluluktan daha fazla ızdırap içeriyor olmalıdır; çünkü ölmenin verdiği acı, kısa hayatlarının içerdiği mutluluk verici anlara ağır basar.[8]

"Bambi mi Bessie mi: Yaban Hayvanları Daha mi Mutlu?"da Christie Wilcox, yaban hayvanlarının evcilleştirilmiş hayvanlardan daha mutlu görünmediklerini, aksine yaban hayvanlarının mevcut bulgulara göre evcil hayvanlardan daha yüksek kortizol ve stres seviyesine sahip olduklarını öne sürer.[9] Buna ilave olarak, evcil hayvanların aksine doğada yaşayan hayvanların gıda, su gibi birçok ihtiyacı insanlar tarafından sağlanmaz.[9]

Izdırabı azaltmak için müdahaleler

Müdahale için yapılan argümanlar

Bazı teoristler hayvanların doğada yaşadıkları problemleri olduğu gibi kabul mu etmemiz yoksa azaltmak için bir şeyler mi yapmamız gerektiği konusu üzerinde düşünmüşlerdir.[10] Yaban hayvanı ızdırabını azaltma amacıyla yapılacak müdahalelerin ahlaki temeli hak veya refah temelli olabilir. Hak temelli yaklaşıma göre, eğer hayvanların hayat ve vücut bütünlüğü hakları varsa, bu hakların başka hayvanlar tarafından ihmalini önlemek için müdahale gerekebilir.[11]

Refah temelli yaklaşıma göreyse, yaban hayvanları tarafından yaşanan ızdırabı girişimlerimiz uzun vadede daha fazla acıya sebep olmadığı sürece önlemeye çalışmamız gereklidir.[12] Doğaya müdahalenin savunucularına göre müdahale etmeyi reddetmek her iki etik yaklaşımla da çelişir. Teklif edilen eylemler yırtıcıları doğal alanlardan kaldırmayı,[13] yırtıcıları tekrar doğaya kazandırmaktan kaçınmayı,[14] hasta ve yaralı hayvanlara tıbbi yardım sağlamayı,[12] yaban hayvanları doğal felaketlerden kurtarmayı ve fiziki acı ve ızdırabı biyoteknolojiyi kullanarak yok etmeyi içerir.[15]

Doğaya müdahalenin yapılabilirliği

Doğaya müdahale etmeye karşı en yaygın itirazlardan biri bunun ya gerektirdiği muazzam iş yükünden ya da ekosistemlerin kompleksitesinden kaynaklanan öngörülemezlikten dolayı yapılabilirliğinin olmadığı şeklinde.[16] Aaron Simmons'a göre doğaya müdahale ancak bu ekosisteme zarar vermediği, insanların diğer projeleriyle çatışmadığı veya uzun vadede daha fazla hayvan ölümüne sebep olmadığı takdirde savunulabilir.[17]

Başka bazı yazarlar, Singer'ın doğaya müdahalenin olumsuz sonuçlar doğuracağına yönelik yaptığı empirik iddiayı, bazı müdahalelerin olumlu sonuçlar doğurabileceğini öne sürerek eleştirmişlerdir. Ekonomist Tyler Cowen, soylarının tükenmesinin insanlar tarafından olumsuz görülmediği hayvan türlerinin de olduğunu örnekler vererek anlatır. Cowen ayrıca "Doğaya zaten müdahale ettiğimize göre soru müdahale etmeli miyiz değil, ne tür müdahaleleri desteklemeliyiz?" olmalı diye ekler.[12] Filozof Oscar Horta benzer şekilde, doğaya insan çıkarı ve çevrecilik gibi sebeplerle zaten müdahale ettiğimizi söyler. Horta, yaban hayvanlarına yardım amaçlı eylemlerin sıkı gözlem altında ve önce kentsel, banliyö, endüstriyel ve tarımsal alanlarda yapılmasını teklif eder.[18] Ahlak filozofu Jeff McMahan da benzer şekilde insanların zaten doğal hayat üzerinde devasa ve hızlı değişikliklere sebep olduklarını, etçil yerine otçul türlerin daha fazla hayatta kalacakları şekilde yapılacak müdahaleleri desteklememiz gerektiğini söyler.[16]

Peter Vallentyne ise yırtıcıları yok etmeden av hayvanlarına daha sınırlı yollardan yardım etmemiz gerektiğini söyler. Nasıl ki başka insanlara, bize fazla bir maliyeti olmadığı sürece yardım etmeyi tercih ederiz, yaban hayvanlarına da en azından bazı sınırlı koşullarda yardımcı olabiliriz.[19]

Geçmişte yapılan müdahaleler

2016 yılında, Kruger Milli Parkı'nda açlıktan ölmekte olan 350 su aygırı ve bufalo park bekçileri tarafından öldürüldü. Bunun yapılmasının sebeplerinden biri hayvanların ölmek üzereyken daha fazla acı çekmelerini önlemekti.[20]

2018'de bir gurup BBC film yapımcısı karda bir rampa kazarak penguenlerin mahsur kaldıkları vadiden kaçmalarına müsaade ettiler.[21]

2019'da, Güney Afrika'nın kuraklığında ebeveynleri tarafından terk edilmiş 2000 bebek flamingo kurtarıldılar.[22]

Yaban hayatı doğum kontrol yöntemleri vahşi atların, bayaz kuyruklu geyiklerin, Amerika bizonu ve Afrika fillerinin popülasyonlarını azaltmak ve stabilize etmek için kullanıldı.[23]

Yaban hayvanlarında kuduz ve tüberkülozu önlemek için aşılama programları uygulandı.[24]

Kaynakça

  1. ^ Lewis, C. S. The Problem of Pain (İngilizce). HarperOne. ISBN 9780060652968. 
  2. ^ McMahan, Jeff (2013). The Moral Problem of Predation (PDF). ISBN 978-0415806831. 11 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). 
  3. ^ Delon, Nicolas; Purves, Duncan (1 Nisan 2018). ""Wild Animal Suffering is Intractable"". Journal of Agricultural and Environmental Ethics. ss. 239-260. ISSN 1573-322X. 6 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  4. ^ a b Horta, Oscar. "Why the Situation of Animals in the Wild Should Concern Us". Animal Charity Evaluators. 22 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  5. ^ "Helping animals in the wild". Animal Ethics. 14 Ocak 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  6. ^ Pearce, David (2007). "The Abolitionist Project". 17 Ekim 2000 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  7. ^ Chancellor's Animal Research Committee. "UCLA Animal Care and Use Training Manual" (PDF). s. 17. 6 Temmuz 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  8. ^ Horta, Oscar (2010). "Debunking the Idyllic View of Natural Processes: Population Dynamics and Suffering in the Wild". ss. Télos. 17 (1): 73-88. 5 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  9. ^ a b Wilcox, Christie (2011-12-04). "Bambi or Bessie: Are wild animals happier?". Scientific American. 29 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  10. ^ Horta, Oscar (2010). "Debunking the Idyllic View of Natural Processes: Population Dynamics and Suffering in the Wild". Télos. 17 (1): 73–88. 5 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  11. ^ Aaltola, Elisa (Şubat 2010). "Animal Ethics and the Argument from Absurdity. Environmental Values". 13 Haziran 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  12. ^ a b c Cowen, Tyler (2003). "Policing Nature" (PDF). 25 (2): 169–182. Environmental Ethics. 29 Ekim 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). 
  13. ^ MacAskill, William; MacAskill, Amanda (9 Eylül 2015). "To Truly End Animal Suffering, the Most Ethical Choice is To Kill Wild Predators (Especially Cecil the Lion)". Quartz. 9 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  14. ^ Horta, Oscar (2010). "The Ethics of the Ecology of Fear against the Nonspeciesist Paradigm A Shift in the Aims of Intervention in Nature". 13 (10): 163–187. Between the Species. 19 Temmuz 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  15. ^ Pearce, David (2007). "The Abolitionist Project". 17 Ekim 2000 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  16. ^ a b McMahan, Jeff (28 Eylül 2010). "Predators: A Response". The New York Times. 26 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  17. ^ Simmons, Aaron. "Animals, Predators, The Right to Life and The Duty to Save Lives". 14 (1): 15–27. Ethics & the Environment. 25 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  18. ^ Horta, Oscar. "Animal Suffering in the Wild". 39 (3): 261–279. Environmental Ethics. 20 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  19. ^ Verchot, Manon. "Meet the people who want to turn predators into herbivores". TreeHugger. 3 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  20. ^ Burke, Jason (14 Eylül 2016). "South African national park to kill animals in response to severe drought". The Guardian. 30 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  21. ^ Aamna, Mohdin (19 Kasım 2018). "Top film-makers back penguin intervention on Attenborough show". The Guardian. 6 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  22. ^ "2,000 baby flamingos rescued after being abandoned in South African drought". The Guardian. 7 Şubat 2019. ISSN 0261-3077. 8 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  23. ^ "Questions and answers about immunocontraception". The Humane Society of the United States. 2 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  24. ^ Abbott, Rachel C. (17 Şubat 2020). "Wildlife Vaccination - Growing in Feasibility?". Cornell Wildlife Health Lab. 7 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Hayvan hakları, insan harici hayvanların tümünün ya da bir kısmının kendilerine ait bir özerkliğe sahip oldukları ve acıdan kaçınma gibi temel çıkarlarının tıpkı insanların temel çıkarlarının korunduğu gibi korunması gerektiğini savunan fikirdir. Hayvan hakları kavramı, insan harici hayvanların insan amaçlarına uygun düştüğü biçimde kullanılabilecek birer eşya olmadığı, kendi arzuları ve ihtiyaçları olan bireyler olarak muamele görmeleri gerektiği anlamına gelir. Pratikte bu, hayvanların insancıl muamele görmelerinin gerekli olması anlamına gelebileceği gibi, hayvanların tibbi ve kozmetik deneylerde kullanılmasının, eti ya da derisi için öldürülmesinin, eğlence için avlanmasının ve hayvancılık sektöründe hammadde ya da kaynak olarak kullanılmalarının hayvan hakkı ihlalleri olarak tanımlanması anlamına gelecektir.

<span class="mw-page-title-main">Dünyalaştırma</span> bir gezegeni veya uydusunu yaşanabilir hale getirme işlemi

Terraforming, dünyalaştırma ya da yeryüzü şekillendirme, bir gezegenin ya da uydusunun koşullarını Dünya'ya benzetme, yani insanların yaşayabilmesi için uygun hâle getirme sürecidir.

<span class="mw-page-title-main">Hayvan refahı</span>

Hayvan refahı, hayvanların fiziksel ve psikolojik açıdan sağlıklı ve huzurlu bir hayat sürmelerini sağlamayı amaçlayan bir akım. Hayvanların refahını tespit etmede kullanılan ölçütlerden bazıları davranışlar, fizyoloji, ömür ve üremedir.

<span class="mw-page-title-main">Antinatalizm</span> felsefi görüş

Antinatalizm ya da doğum karşıtlığı, doğuma negatif değer veren felsefi bir görüştür. Bu görüşü savunan antinatalistler, insanların üremesinin ahlaki açıdan kötü olması nedeniyle ürememesi gerektiğini savunmaktadırlar. Bununla birlikte fikrin savunucuları bilimsel ve edebî makalelerde, antinatalizm için çeşitli etik temeller oluşturmuşlardır. Doğmamış olmanın daha iyi olacağı fikrinin hayatta kalan en eski açık ve kesin ifadelerinden bazıları, antik Yunanistan'dan gelmektedir. "Antinatalizm" terimi, natalizm ve pronatalizm terimlerinin karşıtı bir anlam ifade etmekte olup; ilk defa Belçikalı aktivist, yazar ve filozof olan Théophile de Giraud'un L'art de guillotiner les procréateurs: Manifeste anti-nataliste kitabında kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Hayvanlarda acı</span>

Hayvanlarda acı, onların sağlığını ve refahını olumsuz yönde etkileyen bir meseledir. Acı, Uluslararası Ağrı Araştırmaları Derneği tarafından "Gerçek veya potansiyel doku zararı ile ilişkili veya bu tür bir tahribat ile açıklanabilen rahatsız edici algısal ve duygusal tecrübe." olarak tanımlanır. Sadece ağrıyı yaşayan hayvan, onun niteliğini ve şiddetini bilebilir. Bir gözlemcinin bu tür bir duygusal tecrübenin yaşandığını bilmesi, özellikle ağrıyı tecrübe eden birey bunu ifade edemiyorsa güç hatta imkansız olabilir. İnsan dışı hayvanlar hislerini, konuşabilen insanlar gibi ifade edemezler fakat davranışsal gözlemler yapmak, yaşadıkları acının boyutuna dair bir ipucu verebilir. Tıpkı hastalarıyla aynı dili konuşamayan hekimlerin ve sağlık görevlilerinin yaptığı gibi, acıya dair belirtiler anlaşılabilir.

Animal Ethics, hayvan etiğine ilişkin konular etrafında tartışma ve münazarayı teşvik etmek ve hayvan savunucuları için bilgi ve kaynak sağlamak üzere kurulmuş kâr amacı gütmeyen bir kuruluştur. Ayrıca türcülük konusunda çeşitli ülkelerde sosyal yardım çalışmaları da yapmaktadırlar. Grubun amacı, ahlaki düşüncenin tüm duyarlı varlıklara yayıldığı bir dünya yaratmaktır. Kuruluşun web sitesi aracılığıyla da türcülük, duyarlılık, veganlık ve vahşi hayvanların acı çekmesi gibi konuları kapsamakta ve çeşitli dillere çevrilmiş içeriklerle faaliyet göstermektedir.

Animal Ethics, hayvan etiğine ilişkin konular etrafında tartışma ve münazarayı teşvik etmek ve hayvan savunucuları için bilgi ve kaynak sağlamak üzere kurulmuş kar amacı gütmeyen bir kuruluştur. Ayrıca türcülük konusunda çeşitli ülkelerde sosyal yardım çalışmaları yapıyorlar. Amaçları, ahlaki düşüncenin tüm duyarlı varlıklara yayıldığı bir dünya yaratmaktır. Kuruluşun web sitesi türcülük, duyarlılık, veganlık ve vahşi hayvanların acı çekmesi gibi konuları kapsıyor ve çeşitli dillere çevrilmiş içeriğe sahip.

<span class="mw-page-title-main">Laurids Smith</span>

Laurids Smith Danimarkalı bir din adamı, filozof ve erken dönem hayvan hakları yazarıdır. Smith, İskandinavya'nın hayvanlara insani muamelenin bilinen ilk savunucusudur.

<span class="mw-page-title-main">Lewis Gompertz</span>

Lewis Gompertz İngiliz bir yazar ve mucit, ilk hayvan hakları ve veganlık savunucularındandır. 1824 yılının Haziran ayında kurulan İngiliz Hayvanlara Zulmü Önleme Derneği (RSPCA, Society for the Prevention of Cruelty to Animals) kurucu üyelerinden birisidir. Matematikçi ve aktüer Benjamin Gompertz'in ve şair Isaac Gompertz'in küçük kardeşidir.

Johann Friedrich Ludwig Volckmann Alman bir ilahiyatçı, avukat ve hayvan hakları yazarıdır.

Hayvan hakları hareketi kavramı bazen hayvan özgürlüğü, hayvan kişiliği veya hayvan savunuculuğu hareketi olarak da adlandırılır. insan ve insan olmayan hayvanlar arasında çizilen katı ahlaki ve hukuki ayrıma son veren, hayvanların mülk statüsünde görülmelerine ve hayvan deneyleri gibi araştırmalarda, gıda, giyim ve sirk-yunus parkı gibi eğlence endüstrilerinde kullanılmalarına son vermeyi amaçlayan sosyal bir harekettir.

Humphrey Primatt, İngiliz din adamı ve hayvan hakları yazarıydı. Primatt, "hayvan hakları kavramının geliştirilmesinde en önemli figürlerden biri" olarak tanımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Charles R. Magel</span>

Charles Russell Magel, Amerikalı filozof, hayvan hakları aktivisti ve bibliyograftır. Moorhead Eyalet Üniversitesinde Fahri Felsefe ve Etik profesörüydü.

Terk edilen evcil hayvanlar, sahiplerinin sokağa atarak, onları boş araziye bırakarak veya bir barınağa vererek bilmeden veya kasıtlı olarak terk ettiği hayvanlardır.

21. yüzyıldaki hayvan refahı ve hayvan hakları tartışmaları antik döneme kadar uzanmaktadır.

<i>Animals Rights</i>

Animals' Rights: Considered in Relation to Social Progress, İngiliz sosyal reformcu Henry Stephens Salt'ın 1892 tarihli bir kitabıdır.

Acı riskleri, "suffering risks" ya da kısaca s-risks olarak bilinen kavramın dilimizdeki karşılığıdır. Acı riskleri, astronomik oranda ızdırap meydana getirme potansiyeli olan gelecek olaylara denir. Bu olaylar dünya tarihi boyunca yaşanmış olandan çok daha fazla ızdırap yaratabilir. Muhtemel s-risk sebepleri arasında fiziksel forma sahip bir yapay-zeka ya da süper yapay-zeka olabileceği gibi "bitmek bilmeyen yıkıcı savaşlar" ve "genellikle acı dolu, kısa ve sefil hayatları olan" yaban hayvanlarını isteyerek ya da istemeden başka gezegenlere taşıyarak yaban hayvanı ızdırabında muazzam artışa yol açabilecek bir uzak kolonizasyonu da olabilir.

Acı odaklı etik, acının azaltılmasına öncelik veren etik tutumdur. Acının azaltılmasına haz, mutluluk ya da değerli sayılabilecek diğer şeylerden daha fazla önem verilir. Acı odaklı etik anlayışı benimseyen bazı insanlara göre insanlar etik açıdan yalnızca ıstırabı azaltmaya odaklanmalıdır; bazılarıysa bunun yanında başka ahlaki meselelere de önem verirler.

<span class="mw-page-title-main">Refah biyolojisi</span>

Refah biyolojisi, sentient bireylerin çevreleriyle ilişki içerisinde tecrübe ettikleri olumlu ve olumsuz refahı incelemek için önerilen disiplinler arası bir araştırma alanıdır. Yew-Kwang Ng, refah biyolojisi alanını ilk olarak 1995 yılında öne sürdü. Refah biyolojisi alanının kuruluşu, yaban hayvanı ıstırabıyla ilgili araştırma alanı yaratmanın önemini savunan filozoflar dahil olmak üzere bir dizi yazar tarafından desteklendi. Ayrıca, refah biyolojisi alanının faydalanabileceği halihazırda mevcut araştırmalar ve bu araştırmaların bulgularının kullanım potansiyelinin olduğu özel uygulamalar örnek olarak verildi.

Acı çekmenin ortadan kaldırılması veya ortadan kaldırılması, tüm duyarlı varlıklarda istemsiz ağrı ve ıstırabın tamamen ortadan kaldırılması için biyoteknolojinin kullanılması durumudur.