İçeriğe atla

Ya/Ya da

Ya/Ya da (Danca özgün adıyla Enten - Eller), Danimarkalı filozof Søren Kierkegaard'un 1843 yılında iki cilt halinde yayımlanmış eseridir. İnsan varoluşunun estetik ve etik aşama veya hallerini tasvir eden iki ayrı bölümden oluşur. Kierkegaard'un felsefe türünde ilk eseri olup, Victor Eremita müstearıyla yayınlanmıştır.

Ya - Ya da, iki hayat tarzından bahseder: ilki zevkperest, anlık yaşayan, bağlanmayan, şartlara maruz kalarak duygularının peşinde koşan estetik yaşam tarzı; ikincisiyse görev bilinci, kendini yetiştirmek ve düzen sahibi olmakla özdeş etik yaşam tarzı. Her bölüm, sahte yazar isimleriyle yazılmıştır. Estetik bölüm, şiirler, kısa aforizmalar ve müzikal tasvirlerden oluşur ve güzellikten, ayartmadan, operadan bahseder. Estetik yaşam tarzına sahip kişi, hayattan zevk almaya ve rindane yaşamaya bakar. Dolaysız ve aracısız olarak mevcut şartların kendi öznelliğine temas etmesinden ibarettir.

Estetik yaşam öznelliğe gömülüyken etik yaşam tarzıysa nesnel ve kamusaldır; etik yaşam tarzına sahip kişide görev, değer ve kimlik mefhumları vardır. Etik yaşam, kişinin kendisini kendisi olarak seçmesiyle başlar ve kendini bir sorumluluk olarak üstlenmesi anlamına gelir. İkinci bölüm, estetik yaşam tarzının altında aslında bir umutsuzluk olduğu eleştirisidir ve etik aşamaya geçmeyi tercih etmeyi salık verir. Ancak kitap bölümlerinin hayali karakterler tarafından yazılmış gibi sunulması yoluyla Kierkegaard kitaptaki hiçbir fikri doğrudan kendine atfetmez. Kierkegaard, iki farklı hayat tarzını somut varoluş tasvirleriyle sunarak okuyucuyu ikisi arasında bir tercihte bulunmaya dolaylı olarak sevk etmek ister.

Kierkegaard, kitap boyunca somut hayat tarzlarını tasvir ederken, kitabın tümünde ve daha sonra diğer kitaplarına da genişleyecek biçimde Hegel'i eleştirmektedir. Kitabın yazıldığı dönem Hegel ve Hegelciliğin sistematik ve spekülatif felsefeyi Avrupa'nın büyük kesimine hakim kıldığı bir dönemdir, Kierkegaard ise spekülasyon ve sisteme karşı varoluşun somutluğunu ve insanın içselliğini önemser.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Platon</span> Antik Yunan filozofu

Platon veya Eflatun, Antik Yunan filozofu ve bilgesi.

Nihilizm, evrenin ve insan yaşamının özünde herhangi bir anlam taşımadığını savunan bir felsefi yaklaşımdır. Ancak bu, her türlü anlam ve değerin tamamen reddi gerektiği anlamına gelmez. Nihilizme göre, toplumsal, ahlaki ve kültürel değerler insan yapımıdır ve mutlak bir gerçeklik taşımaz.

<span class="mw-page-title-main">Georg Wilhelm Friedrich Hegel</span> Alman filozof

Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Alman filozof.

<span class="mw-page-title-main">Martin Heidegger</span> Alman filozof

Martin Heidegger, varoluşçu felsefenin isimlerinden biri olarak bilinen Alman filozof.

<span class="mw-page-title-main">Varoluşçuluk</span> Felsefi ve edebi akım

Varoluşçuluk veya egzistansiyalizm, 19. yüzyıl sonları ile 20. yüzyılda kendi içlerindeki derin öğretisel farklılıklarına karşın felsefi düşüncenin salt düşünen özne ile değil eyleyen, duyumsayan, yaşayan bir birey olarak insan öznesi ile başladığı inancını paylaşan belli başlı Avrupalı filozofların çalışmalarına karşılık gelen terim. Varoluşçu düşüncede her ne kadar 'özgürlük' yaygın olarak tepe nokta kabul edilse de akımın ilksel erdemi, otantisitedir. Varoluşçuluğa göre bireyin başlangıç noktası "varoluşsal tutum" olarak adlandırılan tutumla, yani görünürde anlamsız veya absürt bir dünya karşısında bir kopma ve keşmekeşlik duygusu ile nitelenir. Pek çok Varoluşçu, geleneksel ya da akademik felsefeyi biçim ve biçemsel yönden gerçek insan deneyiminden fazlasıyla soyut ve uzak olarak görmüştür. Ruhbilimsel ve kültürel devinimlerin bireysel deneyimlerle birlikte var olabileceğini savunan bu felsefi akımda, erdemlilik ve bilimsel düşünce birlikteliğinin insan var oluşunu anlamlandırmak için yeterli olamayacağını, bundan dolayı mevcut birlikteliğin gerçek değer yargıları içinde yönetilen ileri düzey bir kategori olduğu düşünülmüştür. İnsanın varoluşunu anlamlandırma, kesin olarak bahsedilen bu otantik gerçeklikle mümkündür.

<span class="mw-page-title-main">Arthur Schopenhauer</span> Alman karamsar filozof (1788–1860)

Arthur Schopenhauer, Alman filozof, yazar ve eğitmendir. Schopenhauer, Alman felsefe dünyasındaki ilklerdendir. Dünyanın anlaşılmaz, akılsız prensipler üzerine kurulu nedenselliklerinin olduğunu söyleyerek dikkat çekmiştir. Ayrıca Nietzsche'nin ilk akıl hocasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Jean-Paul Sartre</span> Fransız filozof (1905-1980)

Jean-Paul Charles Aymard Sartre, Fransız yazar ve düşünür. Felsefi içerikli romanlarının yanı sıra her yönüyle kendine özgü olarak geliştirdiği Varoluşçu felsefesiyle de yer etmiş; bunların yanında varoluşçu Marksizm şekillendirmesi ve siyasetteki etkinlikleriyle 20. yüzyıl'a damgasını vuran düşünürlerden biri olmuştur. Sartre, bir anlatıcı, denemeci, romancı, filozof ve eylemci olarak yalnızca Fransız aydınlarının temsilcisi olmakla kalmamış, özgün bir entelektüel tanımlamasının da temsilcisi olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Georg Lukács</span> Macar siyasetçi, filozof ve edebiyat eleştirmeni (1885-1971)

Georg Lukács, Batı Marksizminin ünlü isimlerinden Macar Marksist filozof ve edebiyat bilimcisidir. Marksizmi Hegelci anlamda yeniden değerlendirmiş ve geliştirmiştir. Ernst Bloch, Antonio Gramsci, Karl Korsch ile birlikte Lukacs, 20. yüzyılın ilk yarısında, Marksist felsefe ve Marksist teorinin yeniden oluşturulmasında en önemli isimlerden biri olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Batı felsefesi</span>

Batı felsefesi, Antik Yunan'dan başlayıp günümüze kadar gelen Batılı felsefe tarihi anlayışı. Özellikle Avrupa'nın ve batı olarak adlandırılan dünyanın 19. yüzyıl'da felsefe tarihini yazarken kategorize ettikleri düşünce geleneği Batı felsefesi olarak adlandrılır. Platon'dan başlayıp modern zamanlara uzanan belirli bir felsefe yapma tarzı batı felsefesinin ayırıcı özelliği, daha ayrıcalıklı özelliği olarak anlaşılır. Bu eğilim genel bir yaklaşımla "Doğu'da felsefe yoktur" savını ileri sürer. Antik Mısır, Mezopotamya, İran, Çin ve Hint kültürleri tarih olarak çok daha eski olmalarına ve buralarda yaşayan insanların belirli düşünce geleneklerine sahip olmalarına rağmen, Batı felsefesi Antik Yunan dönemiyle birlikte başlatılır ve bunlar dışta bırakılır. Doğu felsefesi, Hint ve Çin felsefeleri dahil olmak üzere çok önceleri başlamıştır, bu gelenekler etkileşimlerle sürekli varlıklarını devam ettirmişlerdir, ancak Batı felsefesi bu gelenekleri felsefe-dışı sayma yönelimindedir. Felsefe tarihi kitapları, genel bir eğilim olarak, MÖ 500'lerden başlayarak bugüne kadar, batı olarak addedilen bölgelerde ve batılı düşürlerce ortaya konulan felsefe yapma geleneği Batı felsefesi olarak görülür.

Alman felsefesi, 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başlarından itibaren belirgin bir ağırlık kazanan, bir bakıma felsefenin yurdu hâline gelen Alman felsefe geleneğini ya da başka bir açıdan farklı felsefi eğilimlere sahip olan Alman felsefecilerinin bütünlüğünü ifade etmektedir.

Destanların nazım şekli ve türünü, hem Halk Edebiyatı hem de Âşık Edebiyatı bünyesinde bulmak mümkündür.

<span class="mw-page-title-main">Geoffrey Chaucer</span> 14. yüzyıl İngiliz şair ve yazarı

Geoffrey Chaucer, İngiltere'nin şairi ve yazarı.

<i>Etika</i> (kitap) Spinoza eseri

Etika, Ethica veya Törebilim, Baruch Spinoza'nın 1661 ile 1675 yılları arasında yazılan, ilk kez ölümünden sonra 1677'de yayımlanan eseridir.

<span class="mw-page-title-main">Altyapı ve üstyapı</span> Marksist toplum kuramında, insan öznelliği ve toplumun maddi varlığının birlikteliğinin özgün biçimi

Marksist üstyapı, Marksist toplum kuramında, insan öznelliği ve toplumun maddi varlığının birlikteliğinin özgün biçimidir. Biçim bir dereceye kadar nesnel bir dereceye kadar özneldir. Altyapı, üretici güçler ve üretim ilişkilerinden oluşur. Marksist teoride altyapı, üstyapıyı oluşturan kültür, kurumlar, siyasi iktidar ilişkileri, roller, ritüeller, devlet gibi toplumun diğer ilişkilerini ve düşüncelerini belirler. Üstyapı ve altyapı arasındaki ilişkinin diyalektik olduğu, "dünya"daki gerçek varlıklarla arasında bir ayrım olmadığı düşünülmektedir.

Varlık ve Zaman, Alman filozof Martin Heidegger'in 1927 yılında yayınlanmış eseridir. Her ne kadar kısa sürede yazılmış ve giriş kısmında belirtilen ikinci bölüm tamamlanamamış olsa da 20. yüzyıl felsefesinde bir hayli etkili olmuş bir kitaptır. Heidegger'in toplam 110 eserlik külliyatı içinde felsefesinin ana fikirlerini açımladığı temel eseri olarak kabul görür.

Epistemolojide, fideizm, inancın akıldan bağımsız olduğunu veya akılla çatıştığını ve belirli gerçeklere ulaşmada akıldan üstün olduğunu savunan teori. Latince "inanç" anlamına gelen "fide" kelimesinden türetilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Yaşam felsefesi</span>

Yaşam felsefesi, yaşamın anlamı ya da yaşamın nasıl yaşanması gerektiğine ilişkin herhangi bir genel tutum ya da felsefi görüştür.

Yaşam tarzı bir grub, kültür veya bireyin ilgi alanı, görüş, davranış ve yönelimleridir. Avusturyalı psikolog Alfred Adler tarafından 1929 tarihli The Case of Miss R. adlı kitabında "bir kişinin erken çocukluk döneminde kurulan temel karakteri" anlamında kullanıldı. Bir "yaşam stili veya tarzı olarak daha geniş yaşam tarzı anlayışı 1961'den beri belgelenmiştir. Yaşam tarzı, soyut veya somut faktörlerin bir kombinasyonudur. Somut faktörler özellikle demografik değişkenlerle, yani bireyin demografik profiliyle ilgiliyken, soyut faktörler kişisel değerler, tercihler ve bakış açıları gibi bireyin psikolojik yönleriyle ilgilidir.

<span class="mw-page-title-main">Kirroslu Theodoretus</span>

Cyrrhuslu Theodoretus ihtilaflı bir Kilise Babası, episkopos, Antakya Kateşistik Okulu'na ilham veren bir teolog ve İncil yorumcusu. Geç antik dönemin Kayserili Eusebius, Sozomenos, Sokrates Skolastikos ve Evagrius Skolastikos ile birlikte ana kilise tarihçilerindendir. Süryani Kilisesi’nce aziz kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Korku ve titreme</span>

Korku ve Titreme, Søren Kierkegaard'ın 1843'te Johannes de silentio takma adıyla yayınlanan felsefi bir eseridir. Başlık, Filipililer 2:12'den bir satıra göndermedir, "...korku ve titreme ile kurtuluşunuzu sağlamaya devam edin." - kendisi muhtemelen Mezmurlar 55:5, "Bana korku ve titreme geldi ..."