İçeriğe atla

Yağ doku

Yağ dokusu ya da adipöz doku; omurgalılarda kısmen retiküler bağ dokudan, kısmen gevşek bağ dokudan meydana gelir. Dokuyu meydana getiren; mezenşimal hücrelerden farklılaşan yağ hücreleri; lipoblastlar (ya da adipositler)dir. Oluşan genç lipoblastların bir kısmı fibroblastlara, bir kısmı ise kübik epitel hücrelerine benzer. Bu evrede hücre içinde yağ birikimi görülmez. Bu hücreler önce etraflarına bazal laminayı sentezler, daha sonra iki farklı yağ dokusunu oluşturmak üzere farklılaşırlar.[1] Bunlar:

  • Tekdamlalı yağ dokusu (Beyaz yağ dokusu)
  • Çokdamlalı yağ dokusu (Kahverengi yağ dokusu)dur.

Yağ dokusu, yağın trigliserit şeklinde depolandığı özelleşmiş bağ dokusudur. Yağ, yoğun besin alımı sırasında birikir, açlık sırasında yağ doku yağ asitlerini bırakarak, enerji gereksinimini karşılar. Normal ağırlıktaki bir insanda toplam vücut ağırlığının %10-15'i kadar yağ bulunur. Bu 40 günlük enerjiyi karşılayabilir. Yağın kullanılması halinde, oluşan hücre boşluklarına su dolar. Vücuttaki yağın %50'si hipodermiste, %10-15'i omentum ve mezenterde, %5-8'i kaslarda, %12'si böbreklerde, %15-20'si ise üreme organları etrafında yer alır. Yağ dokunun önemli görevleri; vücutta yağın yedek besin olarak depo edilmesi, organların, vücut parçalarının birbirlerine karşı kayganlığını sağlamak, mekanik etkileri önlemek, suda yaşayan memelilerde ısının korunması sağlamak ve derinin kurumasını önlemedir. Balıklarda kas içerisine yağ depolanabilir. Bu eşeysel üretimde ya da göç sırasında gerekli duyulan enerjiyi sağlamak için kullanılır. Yırtıcı balıkların etleri yağda çözünmüş karotinoidlerden dolayı turuncu renkli görülür. Böceklerde trakenin bazı kısımlarında yağ küçük damlacıklar halinde birikir.

Yağ doku son yıllarda önemli bir endokrin organ olarak da kabul edilmektedir. Leptin, resistin gibi hormonlar ve TNFalfa gibi sitokinler salgılar. Bu doku ayrıca önemli hastalıklara da konu olur. Obezite vücut ağırlığından çok yağ dokunun artmasından kaynaklanır.

İnsanlarda Yağ Dokusu

Yağ doku, cilt altında, iç organların çevresinde, kemik iliğinde ve meme dokusunda bulunur. Bu dokuda en çok görülen hücre tipi adipositlerdir. Bundan başka makrofajlar, fibroblastlar ve endotel hücreleri de bulunur. Yağ dokunun ana amacı enerji rezervi sağlamaktır. Bunun yanında açlık duygusunu ve yeme miktarını da düzenler.

Toplam vücut ağırlığının kadınlarda % 22 si, erkeklerde % 15 i yağ dokusundan oluşur. Bu oran yaş ilerledikçe değişir. Erkekler 45-50 yaşlarında, kadınlar 60 yaşlarında en yüksek yağ oranına sahip kilolarına ulaşır. Kadınlarda yağlar çoğunlukla kalça, karın ve bacak bölgesinde, erkeklerde ise karın ve bel bölgesinde birikir. İnsanın normal kilosu hücre içinde biriken yağ dokusuyla ilişkilidir. Bu miktar, yaşam şartları ve kişinin metabolizması ile belirlenir. Vücut, vital fonksiyonlarının devamlılığını sürdürebilmek için aldığı ve harcadığı enerjiyi dengede tutar.

Abdominal yağ

Mide, karaciğer, barsaklar veböbrekler gibi organların arasında yer alan yağ dokudur. Buna viseral yağ da denir. Bu tip yağlanmanın kalp damar sistemi hastalıkları, tip 2 diyabet, insülin direnci gelişimi ve bazı imflamatuvar hastalıklarla yakın ilişkisi vardır. Total abdominal yağı azaltmanın en etkili yollarından biri uygun dozda aerobik ve anaerobik egzersiz yapmaktır.

Ayrıca bakınız

  • Embriyonik bağ dokusu
  • Erişkin bağ dokusu
  • Genel bağ doku
  1. Düzenli sıkı bağ dokusu
  2. Düzensiz sıkı bağ dokusu
  • Özel bağ doku

Kaynakça

  1. ^ "Yağ Dokusu". www.hakanbuzoglu.com. 15 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2022. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Doku, bitki, hayvan ve insan organlarını meydana getiren, şekil ve yapı bakımından benzer olup, aynı vazifeyi gören, birbirleriyle sıkı alâkaları olan aynı kökten gelen hücrelerin topluluğu. İlkel canlılar bütün hayatları boyunca bir tek hücre olarak kaldıkları halde yüksek organizmalar çok sayıda hücrelerin bir araya gelmesi ile meydana gelmiştir. Bitkisel organizmaları meydana getiren çok sayıdaki hücrelerin protoplastları birbirinden cansız hücre çeperleriyle ayrılmış olmakla beraber aralarında sıkı bir ilişki göstermektedir. Böyle hücre çeperi içinde bulunan, birbiriyle sıkı ilişki gösteren, aynı kökenden gelmiş protoplast topluluklarına doku, dokuların özelliklerini konu eden morfoloji biliminin dalına da histoloji denir.

<span class="mw-page-title-main">Kas</span>

Kas, yumuşak bir doku olup, dört temel hayvan doku türünden biridir. Kas dokusu iskelet kaslarına kasılma yeteneği verir. Kas, embriyonik gelişim sırasında, miyogenez denilen süreçte oluşur. Kas dokusu, hareket sağlamak için etkileşen aktin ve miyozin adlı özel kasılma proteinleri içerir. Mevcut diğer birçok kas proteini arasında iki düzenleyici protein, troponin ve tropomiyosin bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Bazal membran</span>

Bazal zar ya da bazal membran; epitel hücrelerinin bazal kısımlarını döşeyerek epiteli altındaki bağ dokudan ayıran, düz kas, iskelet kası, kalp kası, sinir hücreleri ve yağ hücrelerinin etrafını kaplayan, çeşitli fibrillerden ve hücrelerarası maddeden oluşan ince tabaka. Bazal lamina ve retiküler lamina olmak üzere iki katmanı vardır.

<span class="mw-page-title-main">Bağ doku</span> Hayvanlarda biyolojik doku türü

Bağ doku; mezenşimal kökenli, dokulararası alanları dolduran en temel dokulardandır. Bağ doku, hücrelerarası boşlukları doldurur, hücreleri birbirlerine bağlar, enfeksiyonlara karşı koruma sağlar ve hasarlanmaları durumunda onarılmalarını gerçekleştirir. Epitel dokusunun hemen altında bulunur. Bağ doku, hücrelerarası madde, bağ dokusu hücreleri ve fibrillerden oluşur.

Mezenşimal bağ doku; embriyoda ilk olarak görülen bağ dokusu çeşididir.

Muköz bağ doku; embriyoda göbek kordonunda bulunan, çok zemin maddesi içeren bir bağ doku çeşididir.

Gevşek bağ doku, embriyo gelişmesine devam ederken diğer dokular oluştuktan sonra kalan mezenşimden meydana gelir. Diğer dokuların aralarını dolduran, deriyi organlara bağlayan, kas aralarındaki boşlukları dolduran, epiteli içerdiği kan damarlarıyla besleyen ve solunum ve sindirim sistemindeki muköz zarları oluşturan dokudur. Seröz zarların yapısında bulunur. Yapısında en çok fibroblast hücreleri bulunmakla beraber, mezenşimden farklılaşan ya da kandan geçen makrofajlar, mast hücreleri, yağ hücreleri ve plazma hücreleri de yapısında yer alır. Süngerimsi bir yapıda olan dokuda içlerinde az miktarda zemin maddesi bulunan boşluklar vardır. Bu boşluklara areola, boşluklu dokuya ise, areolar doku denir. Areolar doku, gevşek bağ dokusu ile aynı anlamda kullanılabilmektedir. Kollajen, elastik fibriller daha yoğun olmakla beraber, retiküler fibriller de zemin maddesinde bulunmaktadır.

Sıkı bağ dokusu; gevşek bağ dokusundan içerdiği fibrillerin, hücrelere ve zemin maddesine göre daha fazla olmasıyla ayrılır. Dokuda en çok bulunan hücre fibroblastlardır. Bağ dokuda bulunan serbest hücreler genellikle bulunmaz. İki çeşidi vardır:

Düzenli sıkı bağ doku; yapısındaki kollajen fibriller düzenli ve paralel demetler halindedir. Yoğun ve düzenli yerleşmiş fibril demetleri dokuda büyük yer kaplar. Kasların kemiklere bağlanma yerleri olan tendonların yapısı sıkı bağ dokusundadır. Tendondaki fibriller eğilip, bükülebilir ve çekmeye karşı dayanıklıdır. Kemikleri kemiklere bağlayan ligamentlerde de kollajen fibriller ve elastik fibriller bulunur. En çok; fasiya, aponörozlar, periosteum, sklera (gözakı) gibi yerlerde bulunur.

Düzensiz sıkı bağ doku; kalın demetler oluşturan kollajen fibrillerin farklı yönlere doğru yerleşim gösterdiği ve dağınık halde bulunduğu dokudur. Elastik fibriller de ağ şeklinde bir yapı göstererek bu dokuyu destekler. Zemin maddesi düzenli sıkı bağ dokusuna göre daha az yoğunluktadır. Hücreler, yoğun olarak bulunan fibrillerin arasından zorlukla ayırt edilirler. Farklılaşmamış mezenşimal hücreler ve makrofajlar dokuda bulunan hücrelerdir. Düzensiz sıkı bağ dokusu, dermiste, birçok organın kapsülünde, sinirlerin etrafındaki kılıfta, idrar yollarını döşeyen epitelin altında ve vücudun birçok bölgesinde yer alır.

Retiküler bağ doku; çoğunluğu retiküler fibrillerden oluşan, bunları sentezleyen retiküler hücreler ve ince kollajen fibril ağları bulunduran bağ dokusu çeşididir.

Pigment doku; pigment hücrelerinin (melanositler) vücutta yoğun olarak bulunduğu yerlerdeki bağ dokusuna denir. Özellikle belirli yerlerde yerleşim gösterir. Bunlar; gözün retinası ve irisinde yoğun olarak, deride ve pia materde daha az yoğunlukla bulunur. Soğukkanlı hayvanların derilerinde bölge bölge koyuluklar oluşturur. Hücrede, özellikle çekirdek yakınında yer alarak DNA'yı zararlı UV ışınlarına karşı korur.

Retiküler fibriller, çeşitli doku ve organları destekleyen bir çeşit iskelet görevindeki fibrillerdir.

<span class="mw-page-title-main">Timüs</span>

Timüs, kemik iliği gibi birincil lenf organlarından biridir.

<span class="mw-page-title-main">Beyaz adipoz dokusu</span>

Beyaz adipoz dokusu veyabeyaz yağ memelilerde bulunan iki tip adipoz dokudan biri. Diğer çeşit adipoz dokusu ise kahverengi adipoz dokudur.

Kahverengi adipoz doku veya kahverengi yağ, beyaz adipoz dokusu ile beraber adipoz organını oluşturan doku türü. Kahverengi adipoz doku (KAD) hemen hemen bütün memeli hücrelerinde bulunur.

Fibrozis (fibrosis), bir dokudaki ya da organdaki yoğun bağ dokusu artışına bağlı olarak ortaya çıkan katılaşmadır. Artan bağ dokusu kollagen liflerden zengin olduğu için “fiber ya da fibre” kökünden türetilmiş, “-osis” takısıyla da patolojik bir artışı betimleyen “fibrosis” tanımı ortaya çıkmıştır.

Granülasyon dokusu, doku kaybının olduğu ya da geri emilememiş bir eksüdanın bulunduğu olguların iyileşme sürecinde da ortaya çıkan, bazı uzmanlarca “proliferatif (prodüktif) yangı olarak nitelendirilen olgudur. Granülasyon dokusu ilk kez deri yaralarının iyileşmesi sırasında tanımlanmıştır; yara bölgesini dolduran damardan zengin dokunun yüzeyi granüllü görüldüğü için granülasyon dokusu adı verilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Stroma (doku)</span> hayvan dokusunda, biyolojik bir hücre, doku veya organın bağlayıcı, destekleyici iskeleti

Stroma bir doku veya organın yapısal veya bağlayıcı rolü olan kısmıdır. Organın belirli işlevleri olmayan tüm parçalardan oluşur - örneğin bağ dokusu, kan damarları, kanallar vb. Diğer kısım olan parankim, doku veya organın işlevini yerine getiren hücrelerden oluşur.