
Nükleer silah, nükleer reaksiyon ve nükleer fisyon birlikte kullanılmasıyla ya da çok daha kuvvetli bir füzyonla elde edilen yüksek yok etme gücüne sahip silahtır. Genel patlayıcılardan farklı olarak çok daha fazla zarar vermek amaçlı kullanılır. Sadece kullanılan bir silah, tüm bir kenti ya da bir ülkeyi canlı, cansız ne varsa tamamen yok edecek güçtedir.

Manhattan Projesi, II. Dünya Savaşı sırasında ilk nükleer silahların üretimini gerçekleştirmek için yürütülmüş bir araştırma ve geliştirme projesiydi. Proje, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere Birleşik Krallık ve Kanada ile iş birliği içinde gerçekleştirildi. 1942'den 1946'ya kadar ABD Ordusu Mühendisler Birliği'nden Tümgeneral Leslie Groves'un projenin yöneticiliğini yaptı. Nükleer fizikçi Robert Oppenheimer da bombaları tasarlayan Los Alamos Laboratuvarı'nın yöneticisiydi. Projenin ismi, ilk karargah Manhattan'da olduğu için Manhattan Bölgesi olarak belirlendi; bu ad yavaş yavaş projenin resmi kod adı olan "Development of Substitute Materials"ın yerini aldı. Proje daha sonra İngilizlerin nükleer silah geliştirme projesi olan Tube Alloys'u da bünyesine kattı ve programı Office of Scientific Research and Development'den devraldı. Manhattan Projesi, en yoğun döneminde yaklaşık 130.000 kişiye istihdam sağladı ve yaklaşık 2 milyar ABD dolarına mal oldu. Bunun yüzde 80'inden fazlası fisil malzemeyi üreten tesisleri inşa etmek ve işletmek içindi. Araştırmalar ve bombanın üretimi, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Kanada'daki otuzdan fazla tesiste gerçekleştirildi.

George Abramovich Koval, Sovyet atom bombası projesi için Sovyetler Birliği adına istihbarat görevlisi olarak görev yapan Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı casus, bilim insanı, kandidat. Sovyet kaynaklarına göre Koval'ın Sovyet İstihbarat İdaresi (GRU) ajanı olarak Manhattan Projesi'ne sızıp bilgi aktarması, Sovyetler Birliği'nin nükleer silah geliştirmesi için gereken süreyi büyük ölçüde azalttı.

Eugene Paul "E. P." Wigner, Macar-Amerikalı teorik fizikçi ve matematikçiydi.
Oak Ridge Ulusal Laboratuvarı (ORNL) Oak Ridge, Tennessee'de bulunan çok programlı bir bilim ve teknoloji ulusal laboratuvarıdır. UT-Battelle tarafından ABD Enerji Bakanlığı kapsamında yönetilir. ORNL'nin bilimadamları ve mühendisleri bilimsel bilgi ve teknolojik çözümler üretmek amacıyla temel ve uygulamalı araştırma ve geliştirme çalışması yürütmektedirler. Temiz ve bol enerji imkanlarının artırılması; çevrenin iyileştirilmesi ve korunması; ve ulusal güvenliğe katkı yapmak laboratuvarın amaçları arasındadır.

Leslie Richard Groves, Jr Pentagon yapımını yöneten ve II. Dünya Savaşı sırasında atom bombası geliştirilen Manhattan Projesi yöneten Amerikan Ordusunun mühendislerden sorumlu komutanı olarak görev yaptı.

Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bakanlığı, ABD federal hükûmetinin nükleer enerji ve nükleer enerjinin güvenli kullanımı konularında politikalarını yürüten kurumudur.

Atom Çağı ya da Atom Devri genellikle 16 Temmuz 1945 II. Dünya Savaşı'nda ilk nükleer (atom) patlamasından sonraki tarihi dönemi tanımlamak için kullanılan bir ifadedir. 1933 yılında nükleer zincir reaksiyonları hipotez olmasına rağmen ve ilk yapay kendi kendini imha edebilen nükleer zincir reaksiyonu Aralık 1942 yılında yer almıştı. Trinity testi ve onu takip eden Japonya'daki II. Dünya Savaşı'nı bitiren Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası saldırısı nükleer teknolojinin ilk büyük ölçekli kullanımını temsil eder ve derin sosyo-politik düşünce değişikliklerini ve teknolojinin gelişimini başlatmıştır. Atom gücü ilerlemenin ve modernliğin bir özeti olarak görüldü. Ancak, nükleer rüya vadedildiğinden kısa sürdü çünkü nükleer teknoloji silahlanma yarışından Çernobil reaktör kazası ve Three Mile adası kazası, bomba tesisi temizleme ve bitki atık imhası gibi çözülmemiş bir dizi sosyal sorunlara neden oldu.

Erimiş tuz reaktörü veya Eriyik tuz reaktörü (MSR), baş nükleer reaktör soğutucusu ve yakıtının erimiş tuz olan IV. nesil nükleer reaktördür. MSR'ler daha yüksek bir termodinamik verimlilik için su soğutmalı reaktörlere göre daha yüksek sıcaklıklarda çalışabilmektedirler. Yüksek sıcaklıklarda çalışabildikleri için bu tip nükleer reaktörlerin ısıl verimi günümüzdeki nükleer reaktörlere göre oldukça yüksektir. Ayrıca şu anki nükleer reaktörler 150 ATM ve üzeri basınçta çalışırken, erimiş tuz reaktörleri atmosferik basınçta çalışırlar, bu da çok daha güvenli ve küçük olmalarını sağlar.
1974 tarihli Enerjinin Yeniden Organizasyonu Yasası Nükleer Düzenleme Komisyonu'nu kuran Birleşik Devletler federal yasasıdır. 1954 tarihli Atom Enerjisi Yasası döneminde Amerika Birleşik Devletleri Atom Enerjisi Komisyonu, nükleer silahların geliştirilmesi ve üretimi ile nükleer materyallerin sivil kullanımında güvenlik düzenlemelerinin yapılmasından tek başına sorumluydu. 1974 tarihli yasa; nükleer silahların geliştirilmesi ve üretimi, nükleer gücün teşviki ve enerji ile ilgili diğer çalışmaları yapma yetkisini Enerji Araştırma ve Geliştirme İdaresi'ne, savunma ile ilgili nükleer tesisler haricinde geri kalan düzenlemeleri yapma yetkisini ise Nükleer Düzenleme Komisyonu'na vererek görevleri dağıtmıştır. Yasa ayrıca Komisyonun eşit sorumluluğa sahip yapısını öngörmüş ve ana dairelerini kurmuştur.
Katharine "Kay" Way, Nükleer Veri Projesi üzerine çalışmalarıyla tanınan Amerikan fizikçi. II. Dünya Savaşı sırasında Chicago'daki Metalurji Laboratuvarı'nda Manhattan Projesi üzerinde çalıştı. 1968 yılında Duke Üniversitesi'nde misafir doçent oldu.

Argonne Ulusal Laboratuvarı, Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bakanlığı için Chicago Üniversitesi Argonne LLC tarafından işletilen bir bilim ve mühendislik araştırması laboratuvarıdır. Illinois'in Lemont kentinde yer almakta olup büyüklüğü ve kapsamı itibarıyla Ortabatı ABD'deki en büyük ulusal laboratuvardır.

Brookhaven Ulusal Laboratuvarı, Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bakanlığı'na bağlı bir bilim ve mühendislik araştırması laboratuvarıdır. 1947 yılında eski Amerika Birleşik Devletleri Ordusu üssü Camp Upton arazisinde kurulmuş olup adını yakınlarındaki Brookhaven kasabasından almaktadır.

Hanford Sahası, Amerika Birleşik Devletleri'nin Washington eyaletindeki Columbia Nehri üzerinde federal hükûmeti tarafından işletilen, çoğunlukla hizmet dışı bir nükleer üretim kompleksidir. 1943'te, Washington'da Hanford'ta Manhattan Projesi'nin bir parçası olarak kurulan saha, dünyanın ilk tam ölçekli plütonyum üretim reaktörü olan B Reaktörü'ne ev sahipliği yapıyordu. Tesiste üretilen plütonyum Trinity bölgesinde test edilen ilk nükleer bomba ve Nagasaki'ye atılan Fat Man'de kullanıldı.

James Edward Westcott, Amerikalı fotoğrafçı.

Calutron Kızları, 1945'te Oak Ridge, Tennessee'deki II.Dünya Savaşı çabalarına katılan, çoğu lise mezunu olan bir grup genç kadındı.
Herbert G. MacPherson, Amerikalı nükleer enerji mühendisidir. Oak Ridge Ulusal Laboratuvarı başkan yardımcısı pozisyonunda bulunmuş, nükleer reaktörlerin tasarımı ve geliştirilmesi konusunda çalışmalar yürütmüştür.

İyonlaştırıcı radyasyonun keşfinden bu yana, iyonlaştırıcı radyasyonun, radyoaktif kirliliğin ve özellikle de plütonyum elementinin insan vücudu üzerindeki etkilerini anlamak için bir dizi insan radyasyon deneyi yapılmıştır.

Amerika Birleşik Devletleri Atom Enerjisi Komisyonu (AEC), II. Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika Birleşik Devletleri Kongresi tarafından atom bilimi ve teknolojisinin barış zamanındaki gelişimini de teşvik etmek ve kontrol altında tutmak için kurulan Amerika Birleşik Devletleri hükûmetinin bir kurumuydu. Başkan Harry S. Truman, 1 Ağustos 1946'da McMahon/Atom Enerjisi Yasası'nı imzalayarak, 1 Ocak 1947'den itibaren atom enerjisinin kontrolünü ordudan sivillere devretmiş oldu. Bu yasa Atom Enerjisi Komisyonu üyelerine savaş sırasında atom bombası üretmek için inşa edilmiş fabrikaların, laboratuvarların, ekipmanların ve personelin tam kontrolünü sağladı.

Teknoloji, İkinci Dünya Savaşı'nda önemli bir rol oynadı. Savaş sırasında kullanılan teknolojilerin bazıları 1920'ler ve 1930'ların iki savaş arası yıllarında geliştirildi, çoğu savaş sırasında ihtiyaçlara ve öğrenilen derslere göre geliştirildi, diğerleri ise savaş sona erdiğinde geliştirilmeye başlandı. Pek çok savaşın günlük yaşamımızda kullandığımız teknolojiler üzerinde büyük etkileri oldu ancak İkinci Dünya Savaşı, günümüzde kullanılan teknoloji ve cihazlar üzerinde en büyük etkiyi yarattı. Teknoloji aynı zamanda II. Dünya Savaşı'nın yürütülmesinde tarihteki diğer savaşlardan daha büyük bir rol oynadı ve sonuçlarında kritik bir rol oynadı.