İçeriğe atla

Yıldızlararası bulut

NGC 6357 salma bulutsusunun küçük bir kısmı. H II bölgesinin kendine özgü kırmızı ışığıyla parlıyor.[1]

Yıldızlararası bulut, Samanyolu ve diğer gökadalardaki gaz, plazma ve tozun birikimi olarak tanımlanır. Başka bir deyişle yıldızlararası bulut, bir gökadada yıldız sistemleri arasındaki boşlukta var olan madde ve radyasyon olan yıldızlararası ortamın ortalamadan daha yoğun bir bölgesidir. Belirli bir bulutun yoğunluğuna, boyutuna ve sıcaklığına bağlı olarak, hidrojeni nötr olabilir ve bir H I bölgesi oluşturur; iyonize olabilir veya plazma haline gelerek bir H II bölgesi oluşturabilir veya moleküler olabilir. Bunlara basitçe moleküler bulutlar veya bazen yoğun bulutlar denir. Nötr ve iyonize olmuş bulutlar bazen dağınık bulutlar (diffuse) olarak da adlandırılır. Bir yıldızlararası bulut, yaşamının sonlarına doğru bir kırmızı devin gaz ve toz parçacıkları tarafından oluşturulur.

Kimyasal bileşimler

Yıldızlararası bulutların kimyasal bileşimi, yaydıkları ve bize ulaşan elektromanyetik radyasyon incelenerek belirlenir. Bu radyasyon, elektromanyetik spektrumda radyo dalgalarından görünür ışığa ve gama ışınlarına kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Büyük radyo teleskoplar, belirli moleküllerin spektrumlarının karakteristiği olan belirli elektromanyetik radyasyon frekanslarının gökyüzündeki yoğunluğunu tarar. Bazı yıldızlararası bulutlar soğuktur ve büyük dalga boylarında elektromanyetik radyasyon yayma eğilimindedir. Bu moleküllerin bolluğunun bir haritası çıkarılarak, bulutların değişen bileşiminin anlaşılması sağlanabilir. Sıcak bulutlarda ise genellikle birçok elementin iyonları bulunur ve bu iyonların spektrumu görünür ve ultraviyole ışıkta gözlemlenebilir.

Radyo teleskoplar ayrıca, haritadaki bir noktadan gelen frekansları tarayarak her molekül türünün yoğunluğunu kaydedebilir. Frekans zirveleri, bulutta o molekül veya atomun bol miktarda bulunduğunu gösterir. Zirve noktasının yüksekliği, o molekülün veya atomun buluttaki göreli yüzdesiyle orantılıdır.[2]

Beklenmeyen moleküllerin keşfi

Deniz Kulağı Bulutsusu'nun içinden bir görünüm.

Yakın zamana kadar, yıldızlararası bulutlardaki tepkime hızlarının çok yavaş olması ve bulutların düşük sıcaklık ve yoğunluğu nedeniyle kimyasal bileşik miktarlarının çok az olması bekleniyordu. Bununla birlikte spektrumlarda, bilim insanlarının bu koşullar altında bulunmasını beklemediği formaldehit, metanol ve vinil alkol gibi organik bileşikler gözlemlendi. Bu tür maddeleri oluşturmak için gereken tepkimeler, bilim insanlarının sadece yeryüzünün ve yeryüzü laboratuvarlarının çok daha yüksek sıcaklık ve basınçlarında aşina olduğu reaksiyonlardır. Bu organik moleküllerin yıldızlararası bulutlarda bulunması, kimyasal reaksiyonların tahmin edilenden çok daha hızlı ve Dünya'daki organik kimyada alışık olmadığımız biçimde, gaz fazı reaksiyonlarında gerçekleştiğini gösteriyor.[3] Bu reaksiyonlar CRESU deneyinde incelenmektedir.

Yıldızlararası bulutlar ayrıca uzaydaki metallerin varlığını ve oranlarını incelemek için de bir ortam sağlar. Bu elementlerin varlığı ve oranları, özellikle füzyon sonucu yıldızlardan kaynaklanması beklenen oranlarla tutarsız olduğunda ve kozmik ışın parçalanması gibi alternatif mekanizmaları akla getirdiğinde, bu elementlerin nasıl oluştuğuna dair teorilerin geliştirilmesine katkı sağlayabilir.[4]

Yüksek hızlı bulut

Hubble Uzay Teleskobu tarafından gözlemlenen yansı bulutsusu IRAS 10082-5647.

Bu yıldızlararası bulutlar, Samanyolu'nun dönüşüyle açıklanamayacak kadar yüksek bir hıza sahiptir.[5] Tanım gereği, bu bulutların vlsr değeri 90 km s−1'den büyük olmalıdır, burada vlsr yerel standart durgunluk hızıdır. Öncelikle nötr hidrojenin 21 cm çizgisinde tespit edilirler[6] ve tipik olarak Samanyolu'ndaki yıldızlararası bulutlar için normal olandan daha düşük oranda ağır elementlere sahiptirler.

Bu sıra dışı bulutları açıklamak için ortaya atılan teoriler arasında, gökadanın oluşumundan arta kalan maddeler veya diğer gökadalardan ya da Yerel Grup üyelerinden gelgit etkisiyle koparılan maddeler yer almaktadır. Sonuncusuna bir örnek Macellan Akıntısı'dır. Bu bulutların kökenini belirlemek için, uzaklıkları ve metallikleri hakkında daha detaylı bilgiye ihtiyaç vardır.

Yüksek hızlı bulutlar, HVC 127-41-330'da olduğu gibi bir HVC ön ekiyle tanımlanır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Carved by Massive Stars". ESO Picture of the Week. Avrupa Güney Gözlemevi. 2 Haziran 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Eylül 2013. 
  2. ^ Project Leader Dr. Lochner (November 2009). "Spectra and What Scientists Can Learn From Them". Goddard Space Flight Center, NASA. 9 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Şubat 2010. 
  3. ^ Charles Blue (Ekim 2001). "Scientists Toast the Discovery of Vinyl Alcohol in Interstellar Space". National Radio Astronomy Observatory. 12 Mart 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Şubat 2010. 
  4. ^ Knauth, D.; Federman, S.; Lambert, D. (2000). "Newly Synthesized Lithium in the Interstellar Medium". Nature. 405 (6787): 656-658. Bibcode:2000Natur.405..656K. doi:10.1038/35015028. PMID 10864316. 
  5. ^ Navarro, J. F., Frenk, C. S., & White, S. D. M. 1995, Monthly Notices of the Royal Astronomical Society, 275, 720
  6. ^ "Dark Matter- More Than Meets the Eye" (PDF). NASA. 11 Haziran 2019 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Şubat 2010. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Elektromanyetik tayf veya elektromanyetik spektrum (EMS), evrenin herhangi bir yerinde fizik kurallarınca mümkün kılınan tüm elektromanyetik radyasyonu ve farklı ışınım türevlerinin dalga boyları veya frekanslarına göre bu tayftaki rölatif yerlerini ifade eden ölçüt. Herhangi bir cismin elektromanyetik tayfı veya spektrumu, o cisim tarafından çevresine yayılan karakteristik net elektromanyetik radyasyonu tabir eder.

<span class="mw-page-title-main">Bulutsu</span> Yıldızlararası bulut cisimleri

Bulutsu, iyonize, nötr veya moleküler hidrojen ve kozmik tozdan oluşabilen, yıldızlararası ortamın belirgin bir şekilde ışıldayan kısmıdır. Bulutsular genellikle Kartal Bulutsusu'ndaki "Yaratılış Sütunları" gibi yıldız oluşum bölgeleridir. Bu bölgelerde gaz, toz ve diğer malzemelerin oluşumları bir araya gelerek daha yoğun bölgeler oluşturur ve bu yoğun bölgeler daha fazla madde çekerek sonunda yıldızları oluşturacak kadar yoğun hale gelirler. Geri kalan malzemenin ise gezegenler ve diğer gezegen sistemi nesnelerini oluşturduğu düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">İyonosfer</span>

İyonosfer, atmosferin elektromanyetik dalgaları yansıtacak miktarda iyonların ve serbest elektronların bulunduğu 70 km ile 400 km lik kısmı. Termosferi tamamen kapsarken, mezosfer ve ekzosferin bir kısmını kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Radyo astronomi</span>

Radyo astronomi, gök cisimlerinin radyoelektrik dalgaları alanındaki elektromanyetik ışımasını inceleyen astronomi dalı.

<span class="mw-page-title-main">Plazma</span> gaz haldeki maddelerin manyetik kutuplaştırmaya bağlı doğrusal noktalarda oluşan fiziksel ve kimyasal reaksiyonun kontrollü etkileşim süreci

Plazma, gaz hâldeki maddelerin manyetik kutuplaştırmaya bağlı doğrusal noktalarda oluşan fiziksel ve kimyasal tepkimenin kontrollü etkileşim sürecine verilen genel ad. Daha kolay bir tanımla; atomun elektronlardan arınmış hâlidir.

<span class="mw-page-title-main">NGC 1068</span> galaksi

Messier 77, Balina takımyıldızı yönünde bulunan bir çubuklu sarmal gökada. Dünya'dan uzaklığı yaklaşık olarak 47 milyon ışık yılı olup, 1780 yılında Pierre Méchain tarafından keşfedilmiştir. Messier kataloğunun en büyük gökadalarından biridir.

<span class="mw-page-title-main">Spektroskopi</span>

Spektroskopi elektromanyetik radyasyon ile maddenin etkileşiminin radyasyonun dalga boyu veya frekansının bir fonksiyonu olarak ortaya çıkan elektromanyetik spektrumu (tayf) ölçen ve yorumlayan bir çalışma alanıdır. Başka bir deyişle, elektromanyetik spektrumun tüm bantlarında görünür ışıktan kaynaklı olarak meydana gelen bir kesin renk çalışmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Yerel Yıldızlararası Bulut</span>

Yerel Yıldızlararası Bulut, Güneş Sistemi'minin içinde hareket ettiği yaklaşık 30 ışık yılı genişliğindeki bir yıldızlararası buluttur. Yerel Yıldızlararası Bulut, ılık ve kısmen iyonize olmuştur. Bulutu oluşturan madde, gaz ve tozdan oluşmuş olup tozun buluta kütlesel katkısı yaklaşık %1'dir. Yıldızlararası bulutların temel bileşimi Güneş'inkine çok benzer; bu bileşimin yaklaşık %90'ı hidrojen ve %9,99'u da helyumdan ibarettir. Ağır elementlerin bu bulutlara katkısı %0,01'dir.

<span class="mw-page-title-main">Astrokimya</span>

Astrokimya, dünya dışında bulunan kimyasal elementleri, kimyasal maddeleri ve bu maddelerin birbirine etkisini tahribatını genellikle Güneş Sistemi'nden daha geniş alanlarda özellikle moleküler gaz bulutlarında inceleyen bir bilim. Bu nedenle astrokimya, astronomi ve kimya bilimlerinin birleşmesidir. Güneş sistemi genişliğindeki incelemelere "kozmokimya" denmektedir.

<span class="mw-page-title-main">İyonlaştırıcı olmayan radyasyon</span> Düşük frekanslı radyasyon

İyonlaştırıcı olmayan radyasyon, bir atomdan veya molekülden bir elektronu tamamen koparabilmek için atomları veya molekülleri iyonlaştırabilecek yeterli enerji taşıyan kuantumlara sahip olmayan herhangi bir elektromanyetik radyasyon türüdür. Elektromanyetik radyasyon, maddenin içinden geçerken yüklü iyonlar üretmez. Yalnızca, bir elektronu daha yüksek enerji seviyesine çıkaran uyarım için yeterli enerjiye sahiptir. İyonlaştırıcı olmayan radyasyondan daha yüksek bir frekansa ve daha kısa dalga boyuna sahip olan iyonlaştırıcı radyasyon birçok kullanım alanına sahiptir, ancak sağlık için bir tehdit olabilir. İyonlaştırıcı radyasyona maruz kalmak yanıklara, radyasyon hastalıklarına, kansere ve genetik hastalıklara sebep olabilir. İyonlaştırıcı radyasyon kullanmak, iyonlaştırıcı olmayan radyasyon kullanılırken genelde gerekli olmayan dikkatli ve özenle alınmış radyolojik korunma önlemleri gerektirir.

<span class="mw-page-title-main">Kozmik toz</span>

Kozmik toz, uzayda var olan bir tozdur. Çoğu kozmik toz parçacığı, mikrometeoroitlerde olduğu gibi birkaç molekül ile 0,1 mm (100 µm) arasında ölçülür. Daha büyük parçacıklara ise meteoroit denir. Uzaydaki tüm tozun küçük bir kısmı yıldızların bıraktığı yoğunlaşmış maddeler gibi daha büyük ateşe dayanıklı mineraller içerir. Buna yıldız tozu denir. Yerel yıldızlararası ortam olan Yerel Kabarcığın toz yoğunluğu ortalama 10-6 x toz parçacığı/m³ 'tür ve her toz parçacığı yaklaşık 10–17 kg'lık bir kütleye sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Galaktik astronomi</span>

Galaktik astronomi, esas olarak gökadamız Samanyolu'nu ve içerdiği her şeyi inceleyen bir astronomi dalıdır. Bu, diğer tüm gökadalar da dahil olmak üzere gökadamızın dışındaki her şeyin incelenmesi olan ekstragalaktik astronominin tersidir.

<span class="mw-page-title-main">Yıldızlararası ortam</span>

Astronomide Yıldızlar arası ortam (ISM), bir galaksideki yıldız sistemleri arasında var olan maddedir. Bu madde iyonik, atomik ve moleküler formda gaz, toz ve kozmik ışınlar içerir. Yıldızlararası uzayı doldurur ve galaksiler arası uzaya iyi bir şekilde uyum sağlar. Aynı hacmi kaplayan elektromanyetik radyasyon şeklindeki enerji de yıldızlararası radyasyon alanıdır.

Sönme, gözlemci ve astronomik obje arasında ortaya çıkan gaz ve tozun oluşturduğu elektromanyetik radyasyonun serpintisini ve emilimini (absorbasyonunu) anlatmak için kullanılır. Yıldızlararası sönümleme Robert Julius Trumpler tarafından 1930 yılında tanındı. Ancak, etkileri Friedrich Georg Wilhelm von Struve'nin tarafından 1847 yılında belirtilmiştir. Ve bu yıldızların renkleri üzerindeki etkisi, onu galaktik tozun genel varlığı ile irtibatlamamış bazı kişilerce gözlemlenmiştir. Samanyolu'nun düzlemine yakın uzanan yıldızlar dünyanın birkaç bin parseki içinde olup V bandındaki tükenme kiloparsec başına 1,8 büyüklüğündedir.

H I bölgesi, nötr hidrojen atomlarından oluşan yıldızlararası nesnedir. Dünya'nın de içinde bulunduğu Samanyolu Galaksisi ile öteki sarmal galaksilerdeki yıldızların arasındaki nesnenin çoğu, sıcaklığı yaklaşık 100 K, yoğunluğu yaklaşık santimetreküpte 1 atom olan nötr hidrojen gazı hâlindedir. Ayrıca yoğunluğu santimetreküpte en az 10 parçacık olan H I bulutları da vardır.

<span class="mw-page-title-main">Atomik emisyon spektroskopisi</span>

Atomik emisyon spektroskopisi, bir numunedeki bir elementin miktarını belirlemek için belirli bir dalga boyunda bir alev, plazma, ark veya kıvılcımdan yayılan ışığın yoğunluğunu kullanan bir kimyasal analiz yöntemidir. Emisyon spektrumundaki atomik spektrum dalga boyu, elementin kimliğini verirken, yayılan ışığın yoğunluğu elementin atom sayısı ile orantılıdır.

<span class="mw-page-title-main">İndüksiyonla birleşmiş plazma atomik emisyon spektroskopisi</span>

İndüksiyonla birleşmiş plazma atomik emisyon spektroskopisi, aynı zamanda İndüksiyonla birleşmiş plazma optik emisyon spektroskopisi olarak da bilinen kimyasal elementlerin tespiti için kullanılan analitik bir tekniktir. Belirli bir elementin karakteristik dalga boylarında elektromanyetik radyasyon yayan uyarılmış atomlarını ve iyonlarını üretmek için indüksiyonla birleşmiş plazmayı kullanan bir tür emisyon spektroskopisidir. Alev sıcaklığı 6000 ila 10.000 K aralığında olan bir alev tekniğidir. Oluşan emisyonun yoğunluğu, numunedeki elementin konsantrasyonunun bir göstergesidir.

<span class="mw-page-title-main">Optik spektrometre</span> Spektrometre

Bir optik spektrometre, elektromanyetik spektrumun belirli bir bölümü üzerindeki ışığın özelliklerini ölçmek için kullanılan ve tipik olarak spektroskopik analizde malzemeleri tanımlamak için kullanılan bir araçtır. Ölçülen değişken çoğunlukla ışığın yoğunluğudur, ancak örneğin polarizasyon durumu da olabilir. Bağımsız değişken genellikle ışığın dalga boyu veya dalga boyu ile karşılıklı bir ilişkisi olan karşılıklı santimetre veya elektron volt gibi foton enerjisi ile doğru orantılı bir birimdir.

Yıldızlararası iletişim, gezegen sistemleri arasındaki sinyallerin iletimidir. Yıldızlararası mesajlar göndermek, şu anda mevcut olan teknolojiler ve ekipmanlarla mümkün olduğu için, yıldızlar arası yolculuktan potansiyel olarak çok daha kolaydır. Bununla birlikte, Dünya'dan potansiyel olarak yerleşik diğer sistemlere olan mesafeler, ışık hızının sınırlamalarını varsayarsak, engelleyici gecikmeler getirir. On binlerce ışıkyılı uzaklıktaki yıldızlara gönderilen radyo iletişimlerine anında yanıt vermek bile birçok insan neslini alacaktır.

Galaktik sırt, Samanyolu'nun galaktik düzlemi ile çakışan iç gökada bölgesidir. Dünya'dan, 'toz şeritleri' ile kesilmiş bir yıldızlar kuşağı olarak görülebilir. Bu 'toz şeritlerinde', gaz halindeki galaktik diskin tozu, arka plandaki yıldızların görünür ışığını engeller. Bu nedenle, Samanyolu'nun en ilginç özelliklerinin birçoğu sadece X-ışınlarında görülebilir. Samanyolu'nu dolduran noktasal X-ışını kaynaklarının yanı sıra, galaktik düzlemde yoğunlaşmış, görünüşte dağınık bir X-ışını emisyonu da gözlemlenmektedir. Buna galaktik sırt X-ışını emisyonu (GRXE) denir. Bu emisyonlar, Diana Worrall ve çalışma arkadaşları tarafından 1982 yılında keşfedilmiş ve o zamandan beri bu emisyonların kökeni dünya çapında astrofizikçileri şaşırtmıştır.